MUĞNİ’L-MUHTAC

SAYD VE ZEBH

 

B. Hayvanı Boğazlayacak Olan Kişi

 

Nevevi daha sonra ikinci rüknün şartı olan "hayvan bOğazlayacak olan kişi" konusunu ele alarak şöyle demiştir:

 

1. Hayvan boğazlayacak ve av yapacak kişinin [Müslümanlarla] evlenmesinin helal olması şarttır.

2. Kitabı cariyenin boğazladığı hayvan helaldir.

3. Bir hayvanı boğazlama veya avlama konusunda bir Mecusi bir Müslümana ortak olursa o hayvan haram olur.

4. Müslüman ve Mecusi [av yapmak üzere] iki köpek veya iki ok gönderse, Müslümanın aleti önce gidip de hayvanı öldürürse veya hayvanı, bOğazı kesilmiş [olması sebebiyle can çekişen] hayvanda olduğu gibi hareket edecek hale getirse helal olur. Durum aksi olursa veya her ikisi birlikte hayvanı yaralamış olsa yahut kimin önce veya sonra olduğu bilinmese yahut da sırayla yapmış olsalar ve hayvanın boğazını biri koparmamış olsa hayvan haram olur.

 

5. Mümeyyiz çocuğun boğazladığı hayvan helaldir. Daha güçlü görüşe göre mümeyyiz olmayan çocuğun, akıl hastasının ve sarhoşun boğazladığı hayvan da helaldir.

 

6. Kör olan kişinin kestiği hayvanı yemek mekruhtur. Daha dOğru görüşe göre onun ok atarak ve köpek göndererek avladığı hayvanı yemek haramdır.

 

7. Balık ve çekirge ölüsü helaldir.

 

8. Sirke ve meyve gibi bir yiyecek maddesinden doğan kurtçuk da o yiyecekle birlikte yendiğinde daha doğru görüşe göre helalolur.

 

9. Kişi, canlı olan balığın bir kısmını kesemez. Bunu yaparsa veya bir balığı canlı olarak yutarsa daha doğru görüşe göre bu helal olur.

 

10. Kişi vahşi bir av hayvanına yahut serkeşlik eden bir deveye yahut kaçan bir koyuna ok atsa veya yırtıcı bir hayvanı onun üzerine gönderse ve [ok veya hayvan] onun bedeninden bir yere isabet etse ve hayvan o anda ölse helal olur.

 

11. Deve vb. bir hayvan kuyuya yuvarlansa ve onun nefes borusunu kesmek imkansız hale gelse, serkeşlik etmiş hayvan hükmünde olur.

 

12. Ben [Nevevi] derim ki: Daha doğru görüşe göre köpeği göndermekle helal olmaz. Ruyanı ve Şaşı bu görüşü doğru kabul etmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

 

13. Yürüyerek veya kendisine doğru gelen bir kimseden yardım isteyerek kaçan hayvanı yakalamak mümkün olsa o hayvan, [kesimine] güç yetirilebilen hayvandır.

 

14. Kaçan ve yuvarlanan hayvanda canının çıkmasına sebep olacak şekilde yaralanmış olması yeterlidir. [Zayıf] bir görüşe göre öldürmek gerekir.

 

15. Kişi ava ok, köpek veya kuş gönderse ve gönderdiği şeyona isabet etse, av hayvanı ölse, şayet onda istikrarlı bir canlılık varken yetişememişse veya yetiştiği halde boğazlaması kendi kusuru dışında bir sebeple imkansız olmuşsa mesela bıçağını kılıfından çıkardığı halde kesme imkanı bulamadan hayvan ölse veya hayvan kendi gücüyle karşı koysa ve kişi onu kesme imkanı bulamadan hayvan ölse yenilmesi helal olur. Yanında bıçak olmaması, bıçağının gasp edilmiş olması veya kınından çıkaramaması gibi kendi kusuru sebebiyle av ölse onu yemek haram olur.

 

16. Kişi av hayvanına atış yaptığında hayvanı ikiye bölse her iki parçası da helal olur. Hayvandan, öldürücü yaralama sonrasında bir parça kopsa hem kopan parçası hem geriye kalan kısım helal olur. Öldürücü bir şekilde yaralamadığı halde hayvanı boğazlasa veya daha sonra öldürücü bir şekilde yaralasa ondan kopan parça haram olur, geriye kalan kısım ise helalolur. Şayet hayvanı boğazlama imkanı bulamaz da hayvan yara sebebiyle ölürse hayvanın bütünü helalolur.

 

4. Hayvanı boğazlayacak -ya da [olağanüstü hallerde boğazlama dışındaki yolla] öldürecek ve balık ve çekirge dışında bir hayvanı avlayacak olan kişinin; boğazladığı, öldürdüğü ve avladığı hayvanın helal olabilmesi için Müslümanlarla evlenmesinin helalolması gerekir. Bu da o şahsın Müslüman veya evlenilmesi haram olan kadınlar bölümünde geçen şarta bağlı olarak kitabı olması ile olur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

 

> Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helCildir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. [el-Maide, 5]

 

İbn Abbas şöyle demiştir: "Yahudi ve Hristiyanların boğazladığı hayvanlar helal kılınmıştır; çünkü onlar T evrat ve İncil' e iman etmişlerdir. "(Müstedrek, Tefsir, 2, 312. Hakim, ''bu sahihtir'' der.)

 

Ehl-i kitaptan olup hayvanı boğazlayan kişi ister inekte olduğu gibi onu yemenin mübahlığına inansın, isterse devede olduğu gibi onu yemenin haramlığına inansın fark etmez.

 

5. Mecusi, putperest ve mürted gibi diğer kafirlere gelince onların Müslümanlarla evliliği helalolmadığından boğazladığı, avladığı ve öldürdüğü hayvanlar da helalolmaz.

 

Not:  Şayet "cinle evlenmek helaldir" görüşünü tercih edersek onların boğazladığı hayvanları yemek helal olur, aksi taktirde helal olmaz. Daha önce "evlenilmesi haram olan kadınlar" bölümünde bu konu geçmişti.

 

Diğer canlılara gelince, onlar kesilmesine güç yetirilebilen hayvanı kesmeyi bilseler bile onların kestikleri helal olmaz. Bunun dışındaki konulardaki açıklama gelecektir.

 

Nevevi: av yapan kişinin gözlerinin görmesini şart koşmamıştır; çünkü ileride kör kimsenin avının helal olmadığını belirtecektir.

 

Vahşi hayvan ile ondan doğan hayvanı boğazlayan kimsenin ihramda olmamasını, boğazlanan hayvanın ihramlı olmayan veya olan kimse açısından harem bölgesi avı olmamasını şart koşmamıştır; çünkü o bu konuları ihramda haram olan şeyler bölümünde belirtmişti. Ayrıca ihramlı olan kişi, geneli itibarıyla kestiği mübah olan bir kimsedir. Ancak ihram, kara hayvanı açısından boğazlamayı / avlanmayı engellemektedir.

 

Balık ve çekirge avlayan kişide yukarıdaki şartlar aranmamıştır; çünkü bu hayvanların ölüsü helal olduğundan [avlanma] fiiline itibar edilmemiştir.

 

6. Boğazlayan kişinin köle olmasının bir etkisi yoktur. Buna göre ayetin genel ifadesi sebebiyle her ne kadar evlenilmesi haram olsa bile kitabı cariyenin boğazladığı hayvan helaldir. Bu, "boğazlayanın şartı, [Müslümanla] evlenmesinin helal olmasıdır" kuralından istisna edilmiştir.

 

İsnevi bunun yanında Hz. Peygamber (s.a.v.)'in eşlerini de istisna etmiştir. Zira bunlarla evlenmek helal olmadığı halde boğazladıkları hayvan helaldir. İsnevi şöyle demiştir: "Ölçüyü şu şekilde koyması gerekir: Eksikliği sebebiyle evlenmesi helal olmayan kimsenin kestiği de helal olmaz."

 

Bulkini ona itiraz ederek şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.), o kadınlarla evlenmeden önce ve evlendikten sonra Müslümanların onlarla evlenmesi helaldİ. Burada haramlık Resulullah (s.a.v.)'tan başkasına ilişkin olup ona yönelik değildir. O, müminlerin başıdır. Böyle bir itirazı ancak basireti az olanlar yapabilir."

 

İbn Şühbe şöyle demiştir: "Bu istisna şu şekilde tashih edilebilir: Hz. Peygamber (s.a.v.)'in eşleriyle onun ölümünden sonra evlenmek haram olduğu halde onların kestiklerini yemek helaldir."

 

Bunu istisna etmemek daha iyidir; çünkü onların Resulullah (s.a.v.)'tan başkasına haram olması kendilerinde bulunan bir özellik sebebiyle olmayıp Resulullah (s.a.v.)'ı tazim sebebiyledir. Kitabı cariye ile evlenmenin haramlığı ise kendisinde bulunan kafirlikle birlikte kölelik sebebiyledir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden adet döneminde bile olsa Müslüman kadının boğazladığı hayvanın helalolduğu evleviyetle anlaşılmaktadır. [Zayıf] bir görüşe göre kadının kurban kesmesi mekruhtur. Çift cinsiyetli şahıs da bu konuda kadın gibidir.

 

7. Mecusi veya evlenilmesi helal olan bir başkası bir hayvanı boğazlama veya boğazlamayı gerektiren avlama konusunda Müslümanla ortak hareket etse mesela bıçağı koyunun boynunda birlikte hareket ettirseler veya bir ok veya köpekle av hayvanını öldürseler, haramlık yönü ağır basmış kabul edilerek boğazlanan ve avlanan hayvan haram olur.

Müslüman ve Mecusi ava doğru iki köpek veya iki ok yahut birisi köpek diğeri ok gönderse bakılır:

 

> Her ikisinin de köpek gönderdiği durumda Müslümanın gönderdiği alet mecusininkini geçse ve avı öldürse veya öldürmeyip boğazlanmış hayvanın hareket ettiği şekliyle hareket edecek hale getirse, sonra mecusinin köpeği veya oku o hayvana isabet etse bu hayvan helal olur. Mecusinin yaptığı hareket helalliğe engelolmaz. Bu, Müslümanın kestiği koyunun başını mecusinin koparmasına benzer.

 

> Mecusinin köpeği veya oku hayvana yetişir de hayvan da istikrarlı bir hayat devam ediyor iken onu öldürürse haram olur. Mecusi Müslümana tazminde bulunur.

 

> Belirtilenin tam tersi olsa yani mecusinin aleti önce gider de hayvanı öldürürse veya kesilmiş hayvanın hareket ettiği şekilde hareket edecek duruma getirse veya herhangi birinin gönderdiği alet daha önce olmayıp hayvanı birlikte yaralamış olsalar ve hayvanın ölmesi ikisinin fiiliyle olsa yahut da hangisinin öldürdüğü bilinmese veya her ikisi sırayla öldürse yani birinin aleti diğerinden önce gitse ancak ikisinden birinin aleti hayvanı hızlı bir biçimde öldürmemiş olsa ilk durumda av haram olur.

Diğer durumlarda da haramlık yönü ağır bastırılarak haram kabul edilir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden ilk anda şöyle bir anlam çıkmaktadır: "Mecusinin köpeği önce gidip avı tutsa ancak öldürmese ve yaralamasa, Müslümanın köpeği avı öldürdüğünde o av hela! olur." Bu kastedilmemiştir, bu av haramdır; çünkü o köpek avı yakalayıp da yaralamadığında o av, boğazlanmasına güç yetirilmiş bir hayvandır.

Bundan sonra Müslümanın köpeğinin öldürmesiyle helal hale gelmez.

 

Müslüman bir avı yaralayarak kaçamayacak hale getirse artık o hayvanın kaçması ortadan kalkmış ve ona malik olmuş olur. Bunu daha sonra bir Mecusi yaralasa ve hayvan her iki yaradan ölse haram olur. Mecusi o hayvanın yaralanmış haldeki değerini ödemekle yükümlü olur; çünkü hayvanı öldürmek suretiyle ifsad etmiştir.

 

Bir Mecusi bir Müslümanı hayvan kesmeye zorlasa, Müslüman da av hayvanını yakalayıp onu boğazlasa veya ok yahut köpek ile avın öldürülmesine ortak olsa, hayvan, boğazı kesilmiş hayvan gibi hareket ediyor olsa yahut avı Müslümanın köpeğine geri döndürmeye ortak olsa bu hayvan haram olmaz; çünkü amaçlanan şey kesme fiilinin gerçekleşmesidir. Bu ise, kestiği helalolan birisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Burada [Mecusi tarafından kaynaklanan] ikrah ve zikredilen diğer şeylerin hükme etkisi yoktur.

 

Müslüman bir kimsenin, mecusinin köpeği ile avladığı av kesin olarak helaldir.

 

Bir Mecusi veya onun gibi olan birisi okunu ava gönderdikten sonra Müslüman olsa ve ok ava isabet etse, iki durumdan daha ağır olanı dikkate alınarak [ihtiyat gereği] bu av helalolmaz. Oku atma ve okun isabet etmesi esnasında Müslüman olmakla birlikte ikisinin arasına irtidat girse yine bu hayvan helalolmaz.

 

Nevevi, Müslim şerhinde şöyle demiştir:

 

Bazı alimler şöyle demiştir: "Boğazlama ve kan akıtmanın şart koşulmasının hikmeti helalolan et ve iç yağını haram olandan ayırt etmek ve kendiliğinden ölmüş olan hayvanın da kanı kaldığı için haram olduğuna işaret etmektir. "

 

8. Müslüman ve kitabı olan mümeyyiz çocuğun boğazladığı ve avladığı hayvanı yemek helaldir; çünkü şayet Müslüman ise [ibadet yaptığında] ibadetinin sahih olması gösteriyor ki onun kastı geçerlidir. Bu sebeple tıpkı baliğ olan kişi gibi [konuyla ilgili] delillerin kapsamına o da girmiştir.

 

9. Mümeyyiz olmayan küçük, akıl hastası ve sarhoşun boğazladığı hayvan [helal midir? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre bunların boğazladığı da helaldir; çünkü onların da genel anlamda kasıt ve iradeleri bulunmaktadır. Bununla birlikte İmam ŞafiI'nin el-Ümm'de belirttiği üzere bunların kestiğini yemek mekruhtur. Bu, et-Tenbıh'te de açık olarak belirtilmiştir.

Mekruhluğun sebebi onların hayvanın kesim yerinin dışına taşma endişesidir. Nevevi'nin ifadesi bunun aksini göstermekle birlikte böyledir. Nevevi "tıpkı körde olduğu gibi mekruhtur" demiş olsa daha iyi ve kısa olurdu.

 

İkinci görüş

 

Onların kasıtlarının [hukuken geçerli olmayacak şekilde] bozuk olması sebebiyle kestikleri hayvan helalolmaz ..

 

Not:  Görüş ayrılığı, hiçbir şekilde temyizleri bulunmayan akıl hastası ve sarhoş ile ilgilidir. Şayet onlarda en ufak bir temyiz varsa o zaman kestikleri kesin olarak hel al olur. Bunu Beğavı belirtmiştir.

 

Mümeyyiz olmayan çocuğun boğazladığı hayvanın helalolması, hayvan kesimine güç yetirdiği taktirdedir. Buna güç yetiremezse helalolmaz. İmam Şafii bunu el-Ümm ve Muhtasaru'l-Müzeni'de açık olarak belirtmiştir. Bunu Bulkın! söylemiştir. Dahası mümeyyiz olan çocuk bile hayvan kesmeye güç yetiremese onun hükmü de aynıdır. Bu da İmam Şafii'nin el-Ümm'deki ifadesi olarak nakledilmiştir.

 

10. Yukarıda belirttiğimiz gerekçe sebebiyle kör olan kişinin hayvan kesmesi mekruhtur.

 

11. Kör, ok atmak, köpek veya diğer yırtıcı hayvanları göndermek suretiyle bir hayvan avladığında [bu hayvanın hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan ve İmam Şafii tarafından belirtilen görüşe göre bu avı yemek haramdır; çünkü körün kastı sahih değildir; çünkü o avı göremediğinden sanki köpeği ve onunla birlikte zikredilen diğer hayvanları başıboş bırakmış gibidir.

 

İkinci görüş

 

Körün boğazladığını yemek helal olduğu gibi avı da böyledir.

 

Not:  Nevevi'nin sadece körün avının haramlığını belirtmekle yetinmesi, öncesinde zikredilen kişilerin avının helal olmasını gerektirmektedir. el-Mecmu'da belirtildiği ne göre mezhepte esas alınan görüş budur. [Zayıf] bir görüşe göre ise kastıolmadığından helal olmaz. Bu görüş dikkate alınacak bir görüş değildir.

 

Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de kör ile ilgili mezhep içindeki iki görüşün çocuğun ve akıl hastasının avı hakkında da geçerli olduğu söylenmiştir. İbnü'l-Mukrı her iki meselenin bir olduğu görüşünü esas almışsa da bundan, iki meselenin bir olduğu anlaşılmaz.

 

Darimı uyuyan kimsenin hayvan boğazlaması konusunda iki görüş nakletmiştir. Bunun helal olmadığını kesin olarak kabul etmek gerekir.

 

Yaptığı işaret anlaşılamasa da dilsizin kestiği hayvanı -tıpkı akıl hastasında olduğu gibi- helaldir.

 

Nevevi, el-Mecmu'da şöyle demiştir:

 

Alimlerimiz şöyle demiştir: Hayvan kesme konusunda en öncelikli olan akıllı Müslüman erkektir. Sonra Müslüman kadın, sonra Müslüman çocuk, sonra ehl-i kitaba mensup erkek, sonra akıl hastası, sonra da sarhoş gelir.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensarı şöyle demiştir: Mümeyyiz olmayan çocuk, son ikisi ile aynı özelliktedir.

 

12. Balık ve çekirge ölüsü helaldir. Bu konuda' icma vardır. Her ne kadar ilkinin [yani balığın] karada olan benzeri -köpeğin durumunda oldUğU gibi- haram olsa da böyledir.

Bunun delili "deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı" [el-Maide, 96] ayetidir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) "bize iki ölü helal kılındı" buyurmuştur(İbn Mace, Sayd, 3218)

Yine hadiste: "Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir" buyrulmuştur.(Ebu Davud, Taharet, 83; Tirmizi, Taharet, 69)

Aklı delil de şudur: Normal şartlarda balık ve çekirgeyi boğazlamak mümkün olmadığından boğazlama şartı dikkate alınmamıştır.

 

13. Balık ve çekirge ister bir sebeple ölmüş olsun ister böyle olmasın, ister suyun yüzüne ÇıkmıŞ olsun isterse suya batmış olsun fark etmez. Ebu HanIfe, suyun yüzüne çıkan balık konusunda [onun helalolmadığını söyleyerek] farklı görüş belirtmiştir. Bunun deli li şu rivayettir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) suyun yüzüne vuran balıktan yedi. Onun yemesi Medine'de iken oldu."(Müs!im, es-Sayd ve'z-zebaih, 4974)

 

14. Balık ve çekirgeyi bir Mecusi bile avlamış olsa helaldir; çünkü en kötü ihtimalle onun avladığı hayvan ölü gibi kabul edilir. Bu iki hayvanın ölüsü ise belirtildiği üzere helaldir.

Burada mecusinin fiili dikkate alınmaz.

 

15. Ravdatü't-talibin'de Nevevi şöyle demiştir: Mecusi bir balığı boğazlamış olsa da bu balık helal olur. Bu sebeple Nevevi "balık ve çekirgeyi bir Mecusi öldürse" demiş olsa daha iyi olurdu.

 

16. İhramlı bir kişi çekirge öldürdüğünde bu, kendisine haram olur. Başkası ile ilgili ise İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır. Daha dOğru görüşe göre haram olmaz. Nevevi, el-Mecmu'da bunu tek görüş olarak aktarmıştır.

 

17. Can vermesi uzun süre alan büyük balığın boğazlanması -onu rahatlatmak [ve eziyet etmemek adına] sünnettir. Küçük balığı boğazlamak ise mekruhtur; çünkü bu bir yarar söz konusu olmaksızın boşa yorulmaktır.

 

Not:  Balık ölüsünün helalolması, başka bir balığın karnında ölü olarak bulunması durumunu da kapsar ki bu balık helalolur. Bu, balığın kendiliğinden ölmesi gibidir. Ancak

Ezrai'nin belirttiği üzere balık parçalanmış olmasa bile [dğer balığın karnında] değişime uğramışsa o zaman yenmez; çünkü o dışkı ve kusmuk gibidir.

 

18. Sirke, peynir ve meyve gibi bir yiyecek maddesinin içinden çıkan kurtçuk bu yiyecek ile birlikte ölü olarak yenildiğinde [helalolur mu? Bu konuda mezhep içinde üç görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre o kurtçuğu yiyecekten ayrıştırmak zor olduğundan bu helal olur.

Sonraki alimlerden biri kurtlanmış eti de meyve gibi değerlendirmiştir.

 

Yukarıdaki gerekçeden anlaşıldığına göre elma vb. meyvelerde olduğu gibi kurtu meyveden ayırmak kolay ise kurtlu olarak o meyveyi yemek haram olur. İbn Şühbe "ayrıştırmakta zorluk yoksa zahir olan budur" demiştir.

 

19. Nevevi'nin "yiyecek ile birlikte" ifadesi yiyecekten ayrı olarak yenilmesi durumunu dışarıda bırakmakta olup kurtçuk necis ve iğrenç olduğundan haram olur.

 

20. Bulkıny'nin dediğine göre kişi kurtçuğu bir yerden diğer bir yere uzaklatırsa veya kurtçuk kendisi uzaklaşsa sonra meyveyi ondan korumak mümkün olduğu halde meyveye geri dönse sonrakilerden birinin belirttiği üzere bu haram olur.

 

İkinci görüş

 

Bu mutlak olarak helaldir; çünkü kurtçuk, meyvenin bir parçası gibidir.

 

Üçüncü görüş

 

Bu, mutlak olarak haramdır; çünkü [dince yasaklanmış olan] ölmüş hayvan [yeme durumu] söz konusudur.

 

Not:  Bu meselenin yiyecekler bölümünde zikredilmesi gerekirdi.

 

Alimlerin mutlak ifadesinden kurdun çok olması ile olmaması arasında bir fark olmadığı anlaşılmaktadır. Alimlerin "akıcı kanı bulunmayan hayvan" konusunda zikretttikleri ifadelerden ise bu hayvanın ölüsü çok olduğunda ve suyu değiştirdiğinde onun necis olacağı anlaşılmaktadır. Çünkü daha doğru görüşe göre bu durumda hayvan, içinde bulunduğu şeyi necis kılar. Arada şöyle ayrım yapılır: Akıcı kanı bulunmayan hayvanların çok sayıda olmak üzere sıvı bir şeye düşmesine engelolmak mümkündür, ama burada kurdun çok olmasını engellemek mümkün değildir.

 

İbn Şühbe şöyle demiştir: Güvelenmiş hurma ve bakla pişirilir de güve bunların içinde ölürse bu da meyvelerden çıkan kurta kıyas edilir.

 

Bu görüş, ZerkeşI'nin şu görüşünden daha uygundur: "Hurma ile fasulye arasında şöyle bir ayrım yapılırsa bu ayrım mantıklı olur:

 

Hurma genellikle yarılır ve içindeki güve giderilir, ama fasülye böyle değildir."

Balın içine karınca düşse ve bal kaynatılsa yenilmesi helal olur, et ise böyle değildir; çünkü eti karıncadan temizlemek zor değildir.

 

Bir tencere pişmiş yemeğin içine bir karınca veya sinek düşerek parçalanıp tencerenin içinde dağılsa o yemeği yemek haram olmaz; çünkü bu yemekten iğrenilmez. Bana göre az miktarda olan da bu konuda bir tane gibidir.

 

Tencerenin içine az miktarda bile olsa insan eti düşse İhya'da belirtidiğine göre insanın eti necis olduğundan değil insan saygın bir varlık olduğundan o tenecerede bulunan şeyi yemek haram olur. Nevevi, Ravdatü't-talibin'de ona muhalefet ederek şöyle demiştir: "Tercih edilen görüşe göre et, tencere içinde yok olmuş olduğundan onu yemek o tenceredeki yemeği yemek haram olmaz."

 

21. Canlı olan bir balığın veya çekirgenin bir kısmı kesilmez. Ravdatü't-talibin'de belirtildiğine göre bunu yapmak mekruhtur. Belirtildiğine göre haram olmama sebebi şudur: Bu hayvanın bir yeri kesildikten sonra yaşaması, boğazlanan bir hayvanın yaşaması gibi olur.

 

Canlı hayvanın kaynar zeytinyağına atılıp kızartılması da belirtilen gerekçe ile mekruhtur.

 

22. Kişi bunu yaparsa yani canlı balığın bir kısmını kopam ve bu kısmını yutarsa veya canlı balık veya çekirgeyi yutarsa [bu fiili helalolur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre belirtilen şeyleri yemesi helalolur. ilkinin helalolma sebebi şudur: Canlı balık ve çekirgeden ayrılan kısım ölü hükmündedir. Balık ve çekirgenin ölüsü ise helaldir. ikincisinin helal olma sebebi şudur: Bu fiilde olsa olsa hayvanı öldürme söz konusudur, bu ise caizdir.

 

ikinci görüş

 

Balık ve çekirge dışındaki canlı hayvanlardan koparılan eti yemek helalolmadığı gibi balık ve çekirgeden canlı iken koparılan kısmı yemek de helal değildir. Yutulduğunda ise hayvanın içinde [dışkı cinsinden] necaset bulunduğu için helalolmaz.

 

İlk görüşe göre yukarıdaki görüş ayrılığı sebebiyle bu şekilde yemek mekruhtur.

 

Notlar:

 

1. İlk meselede görüş ayrılığı, balık veya çekirge sağ kaldığı halde ondan koparılan parçanın yenilmesi ile ilgilidir. Kişi balık ya da çekirgeden bir parça kopardıktan sonra kalan kısımda canlılık kalmamışsa o zaman koparılan kısmın yenilmesi kesinlikle helal olur.

 

İkinci meselede görüş ayrılığı, bunu yapmaya ihtiyaç bulunmadığındadır. Şayet tedavi gibi bir amaçla böyle yapmaya ihtiyaç varsa Rafil'nin sözünden anlaşılacağı üzere bu kesin olarak caiz olur.

 

2. Küçük balığın kızartılması, pisliği ile birlikte olursa onu yemek helal olur. Dışkısını araştırmakta [ve temizlemekte] büyük zorluk bulunduğundan bu affedilir. Büyük balığa gelince onu dışkısıyla birlikte yemek caiz değıidir; çünkü onda, yukarıda belirttiğimiz gerekçe yoktur.

 

3. Nevevi'nin "canlı iken" ifadesinden sanki hayvan ölü iken ondan koparılan parçayı yemenin caiz olduğu konusunda görüş ayrılığı olmadığı anlaşılmaktaysa da bu kastedilmemiştir. Hayvan büyük ise onun dışkısından kaynaklanan necasete göz yumulmadığı için bu hayvanı yemek helal olmaz. Küçük olduğunda ise -önceki meseleden anlaşılacağı üzere- durum farklı olur. İbn Şühbe, büyük balıkla ilgili olarak, Zerkeşi de küçük balıkla ilgili olarak bu hükmü açıkça ifade etmişlerdir.

 

23. Kişi;

 

> Vahşi bir av hayvanına ok fırlatsa,

> Veya evcil olduğu halde serkeşlik ederek kaçıp gitmesi sebebiyle vahşileyen bir deveye veya koyuna ucunda temren [delid demir] bulunan bir ok fırlatsa,

 

> Yahut okun kesici bir yeri bulunsa,

> Veya kılıç, mızrak gibi bir şey fırlatsa,

> Yırtıcı bir hayvan veya kuşu av üzerine gönderse

 

[Kişinin attığı ok vb. şeyler veya gönderdiği hayvan], av hayvanının bedeninden boğazına, gerdanlığına veya başka bir yerine isabet etse ve hayvan derhal ölse bütün bu durumlarda hayvanı yemek helalolur.

 

Vahşi hayvanın bu durumda helalolduğu konusunda İbnü' sSalah ve başkalarının naklettiğine göre icma bulunmaktadır. 

 

Serkeşlik eden deveye gelince, Buhari ve Müslim'in Rafi' bin Hadıc'ten rivayet ettiğine göre bir deve serkeşlik etti. Bunun üzerine bir kişi deveye ok fırlatarak onu öldürdü. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

 

> Bu evcil hayvanlar içinde tıpkı vahşi hayvanların yabanileri gibi yabanileşen hayvanlar olabilmektedir. Bu hayvanlardan zaptedemedikleriniz olursa ona bu şekilde yapın. (Buhari, Cihad, 3075; Müslim, Edahi, 5065)

 

Diğer hayvanlar da ona kıyas edilmiştir.

 

24. Nevevi'nin "derhal ölse" ifadesi, kişinin hayvanda istikrarlı bir hayat varken ve onu boğazlaması mümkünken yetiştiği halde boğazlamaması durumunu dışarıda bırakmaktadır. Bu hayvan -ileride geleceği üzere- helal olmaz.

 

Not:  Hayvanı yakalamaya güç yetirememe durumunun varlığı okun isabet ettiği zamanda dikkate alınır. Buna göre kişi hayvana güç yetiremediği esnada ok fırlasa, ok isabet etmeden güç yetirebilir hale gelse sonra ok, hayvanın boğazlandığı yerler dışında bir yerine isabet etse onu yemek haram olur. Tam tersi durumda ise Rafii'nin belirttiği üzere helal olur.

 

Nevevi "vahşi" ifadesi ile evcilleşmiş av hayvanını dışarıda bırakmıştır. Boğazlamaya itibar etme konusunda böyle bir hayvan, güç yetirilebilen hayvan gibidir.

 

25. Deve vb. bir hayvan kuyu gibi bir yere düşse ve nefes borusu ve yemek borusunu kesmek mümkün olmasa bu hayvan, ok atman ın helal olması açısından serkeşlik eden hayvan gibi değerlendirilir. Yine Basrahların tercih ettiği bir görüşe göre köpek göndermek bakımından da böyledir. Bu durumda bu hayvanın bedeninin bütün parçaları, boğazlama yapılan yer hükmünde olur. Şayet hayvanın boğazlanacak yeri açıkta olup ulaşmak mümkün olursa bOğazından veya gerdanından kesme dışında öldürmek sahih olmaz.

 

26. el-Muharrer'de yuvarlanan hayvanı serkeş hayvana benzetmesi, onun üzerine köpek göndermekle bu hayvanın helal olmasını gerektirdiğinden ve ok atmak da aynı mahiyette olduğundan Nevevi bunu kendi ifadeleriyle şöyle düzeltmiştir:

 

"Ben [Nevevi] derim ki: Daha doğru görüşe göre düşen hayvan, üzerine köpek göndermekle [yenilmesi] helal hale gelmez. Ruyani ve Şaşi de bu görüşü doğru kabul etmişlerdir. Allah en doğrusunu bilir. "

 

Arada şu fark vardır: Hayvanı kesmeye güç yetirilebildiği sürece demirden bir alet kullanarak hayvanı kesmekle o hayvan mübah hale gelir. Ancak yırtıcı hayvanın fiili böyle değildir.

 

27. Bir deve başka bir deve üzerine yuvarlansa, kişi ilk deveye mızrak batırsa ve bu mızrak ilkini delip ikincisine de batsa, kişi ikincisini bilmiyor olsa bile her ikisi de helal olur. Bunu Kadı Hüseyin söylemiştir. Alttaki deve, üsttekinin ağırlığı sebebiyle ölürse helal olmaz.

Alttaki deveye mızrağın ucu girmekle birlikte kişi devenin o mızrak sebebiyle mi yoksa üstte ki devenin ağırlığı sebebiyle mi öldüğü konusunda şüphe etse, Beğavı'nin fetvalarındaki ifadeden çıkan sonuca göre onu yemek helal olmaz.

 

28. Serkeşlik eden hayvana koşarak ulaşmak kolayolursa veya başkasının o hayvanın önüne çıkarak onu durdurması suretiyle kendisinden yardım alarak ulaşmak mümkünse bunun hükmü, kesilmeye güç yetirilen hayvan gibidir. Buna göre bOğazından veya gerdanından kesmedikçe onu yemek helalolmaz.

 

Not:  Alimlerin ifadesinden sanki şöyle bir anlam çıkmaktadır: "Bunu yapmak mümkün olmakla birlikte zor olursa hayvan, güç yetirileme miş kabul edilir." Bu kastedilmemiştir.

Aksine burada hayvana yetişememenin kesin olarak gerçekleşmiş olması şarttır.

 

29. Serkeşlik eden, yuvarlanan -ve Cüveyni ile Gazalfnin belirttiğine göre vahşı olan- hayvanda [etinin helalolması için hayvanı öldürecek şekilde yaralama şartı var mıdır? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Hayvanın ölmesini sağlayacak şekilde yaralamak yeterlidir. Bu yara ister öldürücü olsun, ister olmasın fark etmez. Rafii bu görüşü "pek çok alime", Nevevi de "alimlerin çoğunluğuna" nispet etmiştir.

 

İkinci görüş

 

[Zayıf] bir görüşe göre hayvanı ok atmak suretiyle derhal öldürecek bir biçimde yaralamak şarttır. Bu görüşü Cüveyni, Kaffal'den ve muhakkik alimlerden nakletmiştir.

 

Bu hayvanı avlamak üzere köpek gönderme durumunda köpeğin onu öldürücü şekilde yaralamasının şart olmadığı konusunda itifak vardır.

 

30. Avcı, av yapmada kullandığı okunu veya eğitimli köpeğini yahut eğitimli kuşunu gönderir de bu gönderdiği şeyava isabet eder ve av ölürse [bunun hükmü şu iki duruma göre değişir:]

 

Birinci durum

 

Avcı, hayvanda istikrarlı bir hayat varken ona yetişemezse veya istikrarlı hayat varken yetişmekle birlikte kendisinin bir kusuru olmaksızın av hayvanını boğazlamak imkansız hale gelirse, mesela avı kesmek üzere bıçağını çekse veya zaman daralsa yahut hayvana koşarak değil de usulca yürüyerek gitse veya onu kıbleye döndürmekle uğraşsa yahut yüz üstü düşmüş olan hayvanı sırt üstü çevirmeye çalışsa veya hayvanın kesilecek yerini arasa veya bıçak almakla meşgul olsa veya yırtıcı bir hayvan onun bu hayvana yaklaşmasına engel olsa, tüm bu durumlarda kişi hayvanı kesme imkanı bulamadan ölse veya hayvan kendi gücü ile avcıyı def etse ve avcı ona güç yetiremeden önce hayvan ölse hayvanı yemek helalolur. Bu, kişinin canlı iken hayvana yetişememesi gibi kabul edilir. Bununla birlikte hayvan [ölmeye yüz tutmuş olup] istikrarlı bir hayata sahip olmasa [yine de] onu boğazlaması sünnettir.

 

Not:  Nevevi'nin "isabet etse ve ölse" ifadesini hükmün taksimi ile ilgili bir ifade olarak kabul etmek doğru değildir. Çünkü kişinin hayvan istikrarlı bir hayata sahipken ona yetişmesi de ihtimal dahilindedir. Oysa ölmüş hayvanda hayat yoktur. el-Muharrer ve Ravdatü't-talibin'deki ifade "isabet etse, sonra ava canlı iken yetişse" şeklindedir.

 

Hayvanda istikrarlı hayatın bulunduğuna ilişkin bir takım karine ve emareler vardır ki bunlar hayvanda canlılığın devam edeceği konusunda insanda hakim bir kanaat oluşturur.

Bu, gözlem yoluyla idrak edilir. Bunun emarelerinden biri şiddetli bir şekilde hareket etmesi, gırtlak ve yemek borusu kesilince kanın fırlamasıdır. Daha doğru görüşe göre şiddetli hareket tek başına yeterlidir. Şayet bunun var olup olmadığı konusunda şüphe edersek ve bu konuda bir kanaat de ağır basmazsa daha doğru görüşe göre o hayvanı yemek haram olur.

 

İkinci durum

 

Av, avcının kusurlu hareketi sebebiyle ölse, mesela;

 

> Avcının yanında bıçak olmasa,

> Bıçak keskin olmasa,

> Yanlışlıkla bıçağın keskin olmayan tarafıyla kesse,

> Bıçağı gasp edilse veya bıçak kılıfının içinden çıkarılamasa

 

Bu durumlarda kişi kusurlu olduğundan av hayvanını yemek haram olur. Çünkü av ile uğraşan kişinin bıçağını uygun bir kılıfa sokması gerekir.

 

Kişinin bıçağını düşürmesi veya çaldırması da kusurlu davranıştır.

 

Kişi bıçağını normal bir kılıfa koyduğu halde ani! bir sebeple bıçak kılıfından çıkanlamasa Nevevi'nin "kusurlu davranma" ifadesinden de anlaşılacağı üzere [burada kusur bulunmadığından] avdan yemek helal olur. Buna Zerkeşi dikkat çekmiştir.

 

Not:  Kişi av hayvanının ölmesinden sonra onu boğazlama konusunda bir ihmalkarlık gösterip göstermediğinde şüphe etse, İmam ŞafiI'nin daha güçlü görüşüne göre onu yemesi helal olur; çünkü aslolan kusur göstermemiş olmasıdır.

 

31. Kişi ava atış yapıp onu iki parçaya bölse bu iki parça ister eşit ister farklı olsun her ikisi de helal olur; çünkü öldürücü bir şekilde yaralama gerçekleşmiştir. Ancak iki parçanın birbirinden farklı olduğu durumda başın olduğu kısım diğerine göre daha küçük ise her iki parçanın helal olduğu konusunda görüş aynlığı yoktur; çünkü bu, hayvanı boğazlama yerine geçer. Bunun tersi söz konusu ise Ebu Hanife'nin görüşünün aksine yine iki parça da helal olur. Ahmed bin Hanbel' den iki rivayetten birisi de Ebu Hanife gibidir. Alimlerimiz buna dair kendisinin kabul ettiği bir şeye kıyas yoluyla delil getirmişlerdir.

 

32. Kişi av hayvanına öldürücü bir atış yaparak onun ön ayağı vb. bir organını koparmış olsa ve hayvan derhal ölse hem o organ hem de bedeninin geriye kalan kısmı helal olur; çünkü av hayvanının bedeninin bütünü kesim yapılabilecek yerlerdendir.

 

33. Şayet öldürücü olmayan bir yaralama ile hayvandan bir parça koparsa veya hayvanı boğazlamayıp onu öldürücü olan başka bir yaralama ile yaralasa bakılır:

 

> Hayvanı ilk yaralama ile yerinde sabitlememiş olsa, hayvan öldüğünde yalnızca onun uzvu haram olur; çünkü bu organ, canlı bir hayvandan ayrılmıştır. Hayvanın geri kalan kısmı ise ilk durumda şer'! kesimin mevcut olması, ikinci durumda ise öldürücü yaralamanın onun yerini alması sebebiyle helal olur.

 

> ilk yara hayvanı öldürmeksizin yerinde sabit kılmışsa ikinci yaralama yeterli olmaz; çünkü bu durumda hayvan, kesilmesine güç yetirilebilen bir hayvandır.

 

34. Kişi hayvanı kesmeye güç yetiremez de hayvan ilk yara sebebiyle ölürse [hüküm ne olur? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Hem kopan organ hem de geriye kalan bedeni hel al olur; çünkü ilk yaralama hayvanın bütünü için onu boğazlama gibi kabul edilir. Organ da hayvanın bütüne tabi olur. Bu, Nevevi'nin el-Muharrer' e tabi olarak esas aldığı görüştür.

 

İkinci görüş

 

[Zayıf] bir görüşe göre -eş-Şerhu'l-kebir, eş-Şerhu's-sağir, Ravdatü't-talibin ve el-Mecmu'da bu görüş sahih kabul edilmiştirorgan haram olur; çünkü canlı bir hayvandan koparılmıştır.

Bu, bir koyunun kalça kısmını koparıp sonra onu boğazlamaya benzer. Bu durumda kalça kısmı helalolmaz. Hayvanın geriye kalan kısmı ise kesinlikle helaldir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

C. Boğazlanan Hayvan