ÖLDÜRME VE YARALAMA |
İŞTİRAK HALİNDE ADAM
ÖLDÜRENLERİN BİR KISMININ AFFEDİLMESİ
123. Veli, iştirak
halinde adam öldürenlerden bir kısmını diyetteki hisseleri karşılığında affedebileceği
gibi bunların tümünü diyet karşılığ,ında affedebilir. Şayet öldürme olayı
birkaç yaralama sonucunda oluşmuşsa diyet şahıs sayısına göre bölünür; çünkü
yaralamaların ölüme ne kadar etki ettiğini belirlemenin bir ölçüsü yoktur. Bir
yaranın ölüme etkisi diğerlerinin tümünden fazla olmuş olabilir. Şayet öldürme,
darbeler sonucunda olmuşsa o zaman diyet, darbe sayılarına göre bölüştürülür.
Çünkü darbeler insanın bedeninin dışına isabet eder, ayrıca yaralamaların
aksine darbeler arasında büyük farklılıklar olmaz.
Not: Yaralanan kimse ölmeden önce yarasında
iyileşme olursa, canda kısas dışında bu iyileşmenin gereği yapılır; çünkü ölüm,
yaranın sirayet etmesinden kaynaklanır.
İki kişi bir şahsı
peşpeşe yaralasa ve ilk yaralayan şahıs kendi açtığı yaranın iyileştiğini iddia
ettiği halde veli bunu inkar ederek bu konuda yemin etmekten kaçınsa, yaranın
iyileştiğini iddia eden kişi yemin etse, kısas yoluyla öldürme cezası düşer.
Veli diğerini affederse onun sadece diyetin yarısını ödemesi gerekir; çünkü ilk
şahsın sözü, yaranın iyileştiğine dair şahit bulunmadıkça ikinci şahıs hakkında
geçerli kabul edilmez. Şahit varsa o zaman ikinci şahıs diyetin tümünü ödemekle
yükümlü olur.
Genel Kural
Yanlışlıkla veya kasıt
benzeri adam öldüren kimseye iştirak eden şahsa kısas uygulanmaz.
İki şahıs iştirak
halinde kasıtlı olarak adam öldürdüğünde şahıslardan birine bir engel sebebiyle
kısas uygulanamadığı durumda diğerine uygulanır.
Nevevi yukarıdaki
meseleleri aşağıda sırayla ele almıştır.
Yanlışlıkla ve Kas.t
Benzeri Adam Öldürmede İştirak
124. Yanlışlıkla ve
kasıt benzeri adam öldüren şahsa iştirak eden kişi öldürülmez; çünkü maktulün
ölümü iki fiille gerçekleşmiş olup bunlardan biri kısası gerektirmekte diğeri
ise kısası ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda kısası ortadan kaldıran mı baskın
kabul edilmiştir. Bu, kısmen hür olan kimsenin bir köleyi öldürmesine benzer.
125. Nevevi'nin bu
durumda öldürmenin olmayacağını söylemesinden diyetin gerekli olduğu
anlaşılmaktadır. Kasıtsız olarak fiili gerçekleştiren kişinin akılesi -ister
hafif ister ağırlaştırılmış olsun- diyetin yarısını öder, kasıtlı olarak fiili
yapan ise ağırlaştırılmış diyetin yarısını öder. İster burada olduğu gibi
yaralayanlar birden fazla olsun ister ileride geleceği üzere böyle olmasın fark
etmez.
Zerkeşi, Demırı ve İbn
Kasım şunu istisna etmişlerdir: Bir kimse bir şahsın organını kasten koparsa
sonra başka bir kimse o şahsın ikinci bir organını yanlışlıkla koparsa sonra
yaralı kişi bu yaralardan dolayı ölse, kasten koparana kısas uygulanması
gerekir, bu ise mümkün değildir. Çünkü yanlışlıkla adam öldüren kimsenin
ortağına kısas uygulanmaz.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Organı kasten koparan kişiye kısas yoluyla organını koparma
cezası verilir, diğer organı yanlışlıkla koparan kişiye ise kısas uygulanmaz.
Burada ikisinden birinin
yanlışlıkla diğerinin kasıtla yaptığı yaralama sonucunda kişinin ölmüş olması
sebebiyle ikisine de kısas yoluyla ölüm cezası verilmez.
Buna şöyle cevap
verilir: Bu da mümkün değildir; çünkü belirtilen alimler bunu Nevevi'nin
"yanlışlıkla adam öldürene iştirak eden öldürülmez" ifadesinden
istisna etmişlerdir.
Organlar konusunda
kısasa gelince bu, Nevevi'nin daha önce geçen ifadesinden açıkça
anlaşılmaktadır.
Kısas Cezası Uygulanmayan
Bir Kimsenin Öldürme Fiiline İştirak
Nevevi daha sonra
yukarıda geçen genel kuralın ikinci kısmına ilişkin açıklamalara başlayarak
şöyle demiştir:
126. Bir baba ile
birlikte onun oğlunu öldürmeye iştirak eden kimse kısas yoluyla öldürülür. Baba
ise ağırlaştırılmış haldeki diyetin yarısını öder.
Babaya iştirak eden
kimsenin durumu şu açıdan hataen adam öldüren kimseye iştirak eden kişiden
farklıdır: Hata, o hatayı işleyen kişinin fiilinde olan [ve kısasa engelolan]
bir şüphedir. Her iki fiil aynı mahalle izafe edildiğinden bu durum, tıpkı aynı
şahıstan bu iki fiilin sadır olmasında olduğU gibi kısas konusunda bir şüphe
meydana getirmektedir.
Babalıktan kaynaklanan
[ve kısasın uygulanmasına engelolanı şüphe ise babanın zatına özgü olup onun
fiilinde değildir. Babanın zatı, baba olmayan yabancı şahıstan ayrı olduğu için
onun açısından bir şüphe söz konusu değildir.
127. Köle, hür bir
şahısla iştirak halinde bir köleyi öldürse buna karşılık öldürülür.
128. Zımmı, müslüman ile
iştirak halinde bir zımmıyi öldürse buna karşılık öldürülür.
Çünkü köle ve zımmı tek
başına öldürme fiilini işlemiş olsalardı kısas yoluyla öldürülürlerdi. Bir
engelden dolayı kendisine kısas uygulanamayan bir kimseye kasten adam öldürme
konusunda ortak olunca da o şahsa kısas uygulamak gerekli olur. Bu şuna benzer:
İki kişi bir şahsa ok atsa, ok isabet etmeden önce atanlardan biri ölse
diğerine kısas uygulanması gerekir. Yine iki kişi kasten adam öldürdüklerinde
veli bunlardan birini affetse diğerine kısas cezası uygulanır.
129. Bir müslümanı
öldürme konusunda harbıye iştirak eden kimse ve yol kesme suçunu işleyen kimse
kısas yoluyla veya had cezası olarak öldürülür. Örneğin bahsi geçen yol kesme
suçundan sonra yol kesen dışında birisi mağduru yaralasa ve mağdur hem yol kesmede
aldığı yara hem de diğer yaradan ölse belirttiğimiz hüküm geçerli olur.
Kendini Yaralayan Şahsa
Ortaklık Eden Kimsenin Durumu
130. Bir kimse;
> Kendi kendini
yaralayan şahsa ortaklık etse yani bir kimse kendisini yaraladıktan sonra başka
bir şahıs onu yaralasa ve yaralı şahıs bu iki yaradan ölse,
> Saldırgan bir
kimseyi def eden şahsa ortaklık ederek onun saldırganı def etmesinden sonra
kendisini yaralasa ve saldırgan bu iki yaradan ölse
Daha güçlü görüşe göre
iştirak eden kimse kısas yoluyla öldürülür.
131. [Temyizi olmayan]
çocuk, mümeyyiz çocuk ve bir miktar temyize sahip olan akıl hastasının
kendisine denk bir kimseyi öldürmesine iştirak eden kimse öldürülür.
132. Öldürücü
özellikteki yırtıcı bir hayvan ve yılanın bir kimseyi öldürmesine iştirak eden
şahıs -şayet öldürülen kişi kendisine denk ise- öldürülür.
133. Efendinin kölesini
öldürmesine iştirak eden köle öldürülür.
[Vukandaki durumlarda
öldürme görüşü] İmam Şafii'nin daha güçlü olan görüşüdür. Bunun delili de
şudur: Belirtilen durumlarda ölüm kasıtlı iki fiil sonucu gerçekleşmiştir.
Diğer fiili gerçekleştiren şahsa kısas uygulanamaması ona özgü bir durum
sebebiyle olup bu, babanın çocuğu öldürmesine iştirak etmek gibidir.
[İmam Şafii'nin] diğer
görüşüne göre ise belirtilen durumlarda öldürme fiiline iştirak eden kişi
öldürülmez; çünkü bunu yapan kişi tazminle yükümlü olmayan ortaktır. Onun
durumu, yanlışlıkla adam öldüren ve yaptığı fiii diyet ile tazmin ettirilen
kişiye iştirak edenin durumundan daha hafiftir. Belirtilen kişiye kısas gerekli
olmadığına göre burada da evleviyetle gerekli olmaz. Bu, babanın fiilinin
[diyetle] tazmin ettirilmesi yönüyle babaya iştirak eden kimsenin durumundan
ayrılır.
Not: Yırtıcı hayvan ve yılan ile iştirak halinde
adam öldürme meselesi nde yaptığımız açıklama Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebir'de yer alan açıklamadır. Nevevi, Tashihü't-Tenbih adlı eserde
bu durumda mutlak olarak kısas uygulanmayacağı görüşünü tercih etmiş, el-Envar
yazarı da bunu benimsemiştir. İlki, İmam Şafii'nin el-Ümm'deki ifadesidir.
Bir kimse bir şahsı
yanlışlıkla yaralasa ve daha sonra bir yılan onu soksa ve yırtıcı bir hayvan
saldırsa, yaralı şahıs bu üçünden ölse, yaralayan kişi diyetin üçte birini
öder. Bu üç kişi tarafından yaralanma meselesi gibidir. "Yanlışlıkla"
ifadesi kasten yaralamayı dışarıda bırakmaktadır ki o durumda -geçtiği üzere-
kısas uygulanır.
134. Şu durumlarda
kişiye kısas uygulanmaz:
> Bir kimse bir şah
sı kasten veya yanlışlıkla iki kere yaralasa ve şahıs bu iki yaradan ölse,
> Veya biri tazmine
tabi olacak biri de olmayacak şekilde iki kere yaralasa örneğin harbı veya
mürtedi yahut kendi kölesini yahut da saldırgan bir şahsı yaraladıktan sonra
yaralı şahıs müslüman olsa veya köle azat olsa yahut saldırgan saldırısından
vazgeçse bundan sonra şahıs onu ikinci defa yaralasa ve yaralı kişi bu iki
yaradan ölse,
> Bir şahsı kısas
veya hırsızlıktan dolayı el kesme cezası gibi haklı bir sebeyle yaraladıktan
sonra ikinci defa haksız olarak yaralasa,
> Bir harbıyi
yaraladıktan sonra o müslüman olsa ardından ikinci defa yaralasa ve o kişi bu
yaradan ölse,
ilk durumda kısas
uygulanmamasının sebebi şudur: Adam öldürme tamamen kasıtlı fiilden
gerçekleşmemiştir. Bu yüzden kişinin akılesi üzerine hafifleştirilmiş yarım
diyet gerekli olur, kendi malından da ağırlaştmlmış yarım diyet öder.
Diğer durumlarda kısasın
gerekli olmamasının sebebi şudur: Ölüm, biri tazmini gerektiren diğeri de
gerektirmeyen iki yaralama fiilinden kaynaklandığından kısası düşüren sebep
diğerine üstün kılınmıştır. Bu durumda ikinci yaralamanın gereği olan kısas
veya diğer şeyler sabit olur.
İki yaralamadan birisi,
kişinin temyiz gücü olmayan kişiye verdiği emirle olmuş olsa hüküm Zerkeşl'nin
belirttiğine göre yine böyle olur; çünkü temyiz gücü olmayan kişi [kendi başına
hareket eden birisi olmayıp] bir alet gibidir.
135. Yaralı şahsın
kendisi veya vekili yarasını, derhal öldürme özelliğine sahip bir zehirle
tedavi etmeye kalksa örneğin öldürücü şeyi içse veya yaranın üzerine koysa ve
bunun sonucu ölse, yaralayan kişiye öldürme sebebiyle kısas ya da diyet
gerekmez; çünkü yaralı kendi kendini öldürmüştür. Onun durumu bir kimse
tarafından yaralanan şahsın kendi kendini kesmesi gibidir. Yaralama fiiline
gelince, yaralayan şahıs bunu tazminle yükümlüdür.
Not: Nevevi "can konusunda kısas yoktur"
demiş olsa daha uygun olur ve benim yaptığım açıklamaya gerek kalmazdı.
Nevevi'nin mutlak
ifadesi, yaralanan kişinin zehrin durumunu bilmesi ile bilmemesi arasında fark
olmamasını gerektirir. Maverdi ve Rilyanı bunu açık olarak ifade etmiştir.
136. Eğer zehir,
çoğunlukla adam öldüren türden değilse bu durumda onunla yaralıyı tedavi etmek
kasıt benzeri adam öldürmek olur. Yaralayan kişiye can konusunda kısas
uygulanmaz; çünkü o, kasıt benzeri adam öldürme fiilini yapan kişinin
ortağıdır. Bu durumda ağırlaştmlmış yarım diyeti öder ve şayet yara, organda
kısası gerektiriyorsa organda kısas yapılır.
137. Zehir, çoğunlukla
kişinin ölümüne yol açacak cinsten olup yaralı kişi bunu bildiği halde zehir
kullanmışsa [ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki rivayet bulunmaktadır:]
Birinci rivayet
Mezhep içindeki iki
rivayetten daha doğru olana göre ona zehri veren kişinin durumu, kendi
kendisini yaralayan kişiye ortak olanın durumu gibidir. Daha önce geçtiği üzere
daha güçlü görüşe göre yaralı şahsın fiili kasıtlı fiil gibi kabul edilerek bu
kişiye kısas uygulanır.
İkinci rivayet
[Mezhepte zayıf kabul
edilen diğer] rivayete göre zehri verenin durumu, yanlışlıkla adam öldüren kişiye
ortaklık edenin durumu gibidir; çünkü yaralı kişi zehri kullanırken kendisini
tedavi etmeyi istemiş ancak yanlışlık yapmıştır. Bu sebeple onun ortağına kısas
yoktur.
NevevI bu ikinci
rivayeti aktarırken "denildi ki" ifadesini, -her ne kadar biraz kapalı
da kalsa- mezhep içinde bir görüşü aktarmak üzere zikretmemiş bununla rivayete
işaret etmiştir.
Not: İkinci rivayetin gerekçesinden şu sonuç
çıkar: "Kişi acıdan kurtulmak için [zehir içerek] kendisini öldürse, ona
ortak olan kişi kesinlikle intihar eden kimseye ortak olan kişi hükmünde
olur." Bu doğrudur.
Nevevi, "durumunu
bilse" diyerek durumunu bilmemesini dışarıda bırakmıştır ki bu durumda
kısas kesinlikle gerekmez; çünkü o kişi, yanlışlıkla adam öldürene ortaklık
etmiştir.
Yaralı kişi tedavi
amaçlı bile olsa kendi yarasını, çoğunlukla ölüme yol açacak şekilde hayatta
olan bir kimsenin eti ile dikse [ve o kişi de bundan ölse] kısasm gerekli olup
olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır. Ancak ölmüş bir
kimsenin etiyle dikerse, evleviyet yoluyla anlaşılacağı üzere bunun ve derinin
bir etkisi olmaz; çünkü öldürücü derecede bir acı verme söz konusu değildir. Bu
durumda yaralayan kişiye kısas uygulanır veya tam diyet ödetilir. Yaralı
kişinin yarasmı bir başkası onun talebi olmadan dikte, şayet yarayı diktiren
kişi devlet yetkilisi ise hem kendisine hem de yaralayan şahsa kısas uygulanır;
çünkü yarayı diken kişi yaralayan ile birlikte haksız fiilde bulunmuştur.
Devlet yetkilisi, çocuk veya akıl hastası gibi kimselerin yarasını onların
yararına dikse [ancak yaralı bundan ölse] kısas gerekmez, akılesi ağırlaştmlmış
yarım diyet öder. Diyetin diğer yarısı ise yaralayan kişi tarafından ödenir,
ona kısas uygulanmaz.
Yaralı şahıs veya bir
başkası, yarayı ölü şahsın eti ile dikmeyi istedikleri halde diri bir kimsenin
etiyle dikseler, yaralayan şahıs, yanlışlıkla adam yaralamaya ortaklık etmiş
olur.
Aynı şekilde yarayı deri
üzerinde dikmeye çalışırken et üzerinde dikmek de böyledir.
Yarayı dağlamak da
yukarıdaki hükümler bakımından dikmek gibidir.
Zararı olmayan ilaç
kullanmanın bir etkisi yoktur.
Yaralı şahıs üzerinde
[başka] yaraların bulunması, hasta veya bitkin olması dikkate alınmaz. Rafii
"çünkü bu herhangi bir kimseye izafe edilmez ve hiç kimsenin iradesi
kapsamına girmez" demiştir.
Bir Topluluğun Bir
Kişiyi Döverek Öldürmesi
138. Birden fazla kişi
bir şah sa kırbaçlarla vurarak onu öldürseler bakılır: Şayet her birinin
darbesi tek başına olduğunda öldürücü mahiyette değilse bu kişilere kısas
uygulanıp uygulanmayacağı konusunda mezhep içinde birden fazla görüş
bulunmaktadır:
Birinci görüş
Kısas uygulanmaması
[halinde bunun adam öldürmeye kapı açması ihtimali olduğunda], adam öldürmeye
kapı açmasın diye hepsine birden kısas uygulanır.
İkinci görüş
Hiç birine kısas uygulanmaz;
çünkü her birinin fiili kasıt benzeri adam öldürmedir.
Üçüncü görüş
En doğru olan görüşe
göre kendi aralarında şahsa bu şekilde birkaç darbe vurma konusunda
anlaşmışlarsa ve her birinin darbesi kişinin ölümü üzerinde etkili olmuşsa
kısas uygulanması gerekir. Ancak bu dövme tesadüfen meydana gelmiş se kısas
uygulanmaz. Bu durumda darbe sayısı itibarıyla her biri diyet ödemekle yükümlü
olur. Çünkü darbeler bedenin dış yüzüne isabet ettiğinden yaralamalardan farklı
olarak darbeler arasında büyük farklılıklar olmaz. Bu mesele, yaralama
meselesinden şu açıdan da ayrılır: Yaralamalarda, bunu yapanların aralarında
anlaşmış olması dikkate alınmaz; çünkü yaralamanın bizzat kendisi öldürme
amacıyla yapılır. Kırbaçla vurmak ise böyle değildir.
139. Nevevi, "her
birinin darbesi öldürücü olmasa" demek suretiyle darbenin öldürücü olması
durumunu dışarıda bırakmıştır ki bu durumda onlara mutlak olarak kısas
uygulanır.
140. Grup içinden biri
öldürücü şekilde vursa örneğin elli darbe vursa vurulan kişi ilk kişinin
darbelerinden acı çekerken daha sonra bir başkası durumu bildiği halde iki veya
üç darbe vursa, her iki şahsa kısas uygulanır; çünkü onların öldürmeyi
kastettikleri [bu hareketleriyle] ortaya çıkmıştır. ikinci şahıs durumu
bilmeksizin vurursa ikisine de kısas uygulanmaz; çünkü ikinci şahsın adam
öldürme kastı ortaya çıkmamıştır. ilk şahıs da öldürme konusunda onun
ortağıdır. Bu durumda ilk şahıs, kasten öldürme diyeti içinden kendi
darbelerinin hissesi oranında ödemekle yükümlü olur, ikinci şahıs da kasıt
benzeri adam öldürme diyeti içinde kendi darbelerinin hissesi oranında ödemekle
yükümlü olur.
141. iki kişi yukarıdaki
meselenin tam aksi şekilde vurursa her ikisine de kısas uygulanmaz; çünkü
ilkinin vuruşu kasıt benzeridir, ikincisi de ona ortaktır. Bu durumda ilkine
kasıt benzeri adam öldürme diyeti içinden kendi darbeleri oranında ödetilir.
ikincisine ise kasten adam öldürme diyeti içinden kendi darbesi oranında
ödetilir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
BİR KİMSENİN
BİRDEN FAZLA ŞAHSI ÖLDÜRMESİ