MUĞNİ’L-MUHTAC

DİYETLER

 

KÖLELERİN İŞLEDİĞİ ÖLDÜRME VE YARALAMA SUÇLARI

 

Nevevi, hür bir kimsenin diyeti gerektiren fiili ile gerekli olan şeyi bitirdikten sonra ondan başkasının fiili sonucu gerekli olan şeyi ele almaya başlayarak şöyle demiştir:

 

Kölenin işlediği suç için ödenecek mal kölenin rakabesine [kendi varlığına] ilişir. Efendisi bu suça karşılık kölesini satabileceği gibi kölenin değeri ve suç sebebiyle ödenecek erşten hangisi daha az ise onu ödeyerek köleyi kurtarabilir. İmam ŞafiI'nin eski görüşüne göre suç için ödenmesi gereken erşi ödeyerek kurtarabilir.

 

Daha güçlü görüşe göre ödenecek bedel, kölenin kendi varlığı ile birlikte zimmetine de ilişmez.

 

Efendi kölesini kurtardıktan sonra köle tekrar suç işlese, kölesini satılmak üzere teslim eder veya tekrar kurtarır. Efendinin kölesini kurtarmasından önce köle ikinci defa suç işlese efendi kölesini her iki suça karşılık olmak üzere satar veya değeri ile iki erş içinden hangisi az ise onu ödeyerek kurtarır. İmam ŞafiI'nin eski görüşüne göre iki erş ödeyerek kurtarır.

 

Kişi köleyi azat etse veya satsa ve biz bu tasarrufları geçerli kabul etsek veya onu öldürse daha düşük olan bedel üzerinden onu kurtarır. [Zayıf] bir görüşe göre bu konuda İmam ŞafiI'ye ait iki görüş bulunmaktadır.

 

Köle kaçar veya ölürse efendisi tazminden beri olur, ancak köle talep edildiği halde vermemişse beri olmaz.

 

Efendi köleyi kurtarmayı tercih ederse daha doğru görüşe göre bundan vazgeçip köleyi teslim edebilir.

 

Kişi ümmüveledini daha az olan bedeli ödeyerek kurtarabilir. Bir görüşe göre burada İmam ŞafiI'nin iki görüşü vardır.

 

Daha doğru görüşe göre ümmüveledin diyeti gerektiren birden fazla fiili bir fiil gibidir.

 

47. Kölenin işlediği [öldürme ve yaralama türünden] fiil bir mal ödenmesini gerektiriyorsa yani kasten yapılmamışsa veya kasten yapılmışsa bile mal karşılığında affedilmişse bu mal kölenin kendi varlığına ilişir. Beyhaki' nin naklettiğine göre bu konuda icma vardır. (Beyhaki, Diyat, VIII, 104 )

Çünkü bu borçtan efendiyi sorumlu tutmak mümkün değildir. Çünkü efendi bu borçtan beri olduğu halde [onu sorumlu tutmak] kendisine zarar verir. Yine bu borcun, kölenin az at edilmesine kadar onun zimmetinde sabit olması da mümkün değildir; çünkü bu [erteleme] hak sahibine zarar verir. Ancak [efendi dışında] başka şahıslar köle ile muamelede bulunduğunda borç kölenin zimmetinde sabit olur; çünkü o şahıs borcun kölenin zimmetinde olmasına razı olmuştur. Şu halde borcun kölenin bizatihi varlığı üzerine ilişmesi iki tarafın maslahatını gözetme konusunda orta yoldur.

 

48. Kölenin fiiliyle doğan borç, efendinin akılesini bağlamaz; çünkü hür kimsenin akılesinin borcu üstlenmesi genel kurala aykırı olarak sabit olmuş bir hükümdür.

 

49. Kölenin işlediği suç, hayvan sahibinin [hayvanını kontrol konusunda] kusurlu davranması sonucu hayvanının verdiği zarardan farklıdır; çünkü [köle, hayvandan farklı olarak] insan olması sebebiyle seçim hakkına sahiptir.

 

Not:  Borcun kölenin varlığına ilişmesinin anlamı kölenin borcu ödemek amacıyla satılması, elde edilen satım bedelinin işlenen suç karşılığında ödenmesidir. Kendisine yönelik suç işlenen kimse, doğrudan suç fiilinin işlenmesiyle -şayet kölenin değeri, suç için ödenecek erşten daha küçük ise- köleye malik olmaz. Çünkü bu, efendinin [bedel ödeyerek] köleyi kurtarma hakkını geçersiz kılmaktadır.

 

Borcun kölenin varlığına ilişmesi hükmünden, mümeyyiz olmayan ve bir de efendisi veya yabancı bir şahıs kendisine emir verdiğinde ona itaatin zorunlu olduğunu düşünen yabancı şahsın işlediği fiil istisna edilir. Bu bedel, emri verenin sorumluluğudur. Rafii ve Nevevi'nin rehin konusunda zikrettikleri daha doğru görüşe göre tazmin kölenin varlığına ilişmez.

 

Kısmen hür olan kısmen köle olan kimse, hür olduğu yön itibarıyla ödemesi gerekeni öder, geriye kalan bedel kölelikten dolayı onun varlığına ilişir. İleride gelecek açıklamadan anlaşılacağı üzere efendisi bu şahsın ödemesi gereken hisse ile değerinden hangisi daha az ise onu öder.

 

50. [Bir köle, bedel ödemeyi gerektiren bir suç işlediğinde] efendisi -vekili aracılığıyla bile olsa- onu bu suçtan dolayı satabilir. Bu durumda satım, kölenin kurtarılması seçeneğinin tercih edilmesinden sonra gerçekleşmiş olsa bile hak sahibinin efendiye satım konusunda izin vermesi şarttır. Hak sahibi, köleyi suç sebebiyle satılsın diye efendisine teslim edebilir.

Köleden ancak erş sebebiyle ödenecek olan miktar satılır, daha fazlası ancak efendisinin izniyle veya kölenin bir kısmını satın alacak kimsenin bulunmaması gibi bir zorunluluğun bulunması sebebiyle satılabilir.

 

51. Erş, kölenin değerinin bütününe veya daha fazlasına karşılık geliyorsa bu erş kölenin varlığının bütününe ilişir. İmam Şafii'nin ifadesinden anlaşılan zahir duruma göre erş kölenin değerinden daha az olduğunda da böyledir.

 

52. Rafii'nin "vasiyetlerin devri" konusunda zikrettiği daha doğru görüşe göre hak sahibi, ödenmesi gerekenin bir kısmını ibra etse köleden ona tekabül eden miktar kurtulmuş olur.

 

Bu, şu açıdan problemli görülmüştür: Rehnin rehin verilen mala ilişmesi, mağdurun, kölenin varlığına ilişmesinden daha aşağıdadır. Bununla birlikte rehin alan kişi borcun bir kısmını ibra etse bile rehinden herhangi bir şey fek olmuş olmaz.

 

"İnsanların anlaşmalarına bağlı olarak gerçekleşen ilişki, dinde var olan ilişkiden daha güçlüdür" denilerek iki mesele arasında ayrım yapılabilir.

 

53. Efendi kölesini kurtarmayı da tercih edebilir. Bu durumda efendi iki seçenekten dilediğini seçebilir. Köleyi kurtarma seçeneğini tercih ederse [hüküm ne olur? İmam Şafii'nin bu konuda iki görüşü bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre "kölenin değeri" ve "suç için ödenecek erş" içinden hangisi daha az ise onu öder; çünkü kölenin değeri daha az ise efendinin kölenin varlığını teslim etme dışında bir yükümlülüğü yoktur, bu ise kölenin bedelidir. Şayet erş daha az ise zaten ödenmesi gereken odur.

 

İmam Şafii' nin açık ifadesi olarak nakl edildiği ne göre kölenin değeri belirlenirken, suçun işlendiği tarih dikkate alımr. İbnü'l Mukrı de Ravd adlı eserinde bunu esas almıştır. Çünkü köleyi kurtarma talebi o tarihte efendiye yönelmiştir. Ayrıca bedel, kölenin varlığına o tarih itibarıyla ilişmiştir.

 

Kaffal ise kölenin kurtarıldığı gündeki değerini dikkate almıştır. Çünkü bu tarihten önce kölenin değerinde meydana gelecek azalma efendiyi bağlamaz.

Nitekim efendinin kölesini kurtarmayı tercih etmeden önce köle ölse suç efendiyi bağlamaz. Kaffal, İmam Şafii'nin ifadesini suç işlendiği esnada kölenin satılmasım engelleyip sonradan kölenin değerinin azalmasına yormuştur. İbnü'l-Mukrı de el-İrşad adlı eserinde ve şerhinde bunu esas almıştır. ZerkeşI' nin de belirttiği üzere bu, yerinde bir görüştür.

 

İkinci görüş

 

İmam Şafii'nin eski görüşüne göre efendi, miktarı neye ulaşırsa ulaşsın erşi ödemek suretiyle kölesini kurtarabilir; çünkü köleyi teslim etmiş olsa belki de değerinden daha yüksek fiyata satılabilecektir.

 

İmam Şafii'nin yeni görüşü bu ihtimali dikkate almamaktadır.

 

54. [Kölenin işlediği suç sebebiyle gerekli olan ödeme onun varlığı ile birlikte zimmetine de ilişir mi? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre bu borç, kölenin varlığı yanında zimmetine de ilişmez. Efendi, kölenin suç işlemesine izin vermiş olsa da hüküm böyledir. Aksi taktirde karşılıklı muamelelerden kaynaklanan diğer borçlar gibi bu borç da kölenin varlığına ilişmezdi. Buna göre kölenin ödemediği herhangi bir şey kalmış olsa, köle azat edildikten sonra bu miktar kendisinden talep edilemez.

 

İkinci görüş

 

Borç, [kölenin varlığı yanında] zimmetine de ilişir. Kölenin varlığı, zimmetine yerleşen borca karşılık rehindir. Kölenin satım bedeli bunun için yeterli olmazsa, azat edildikten sonra kalan kısım kendisinden talep edilir.

 

Not:  Nevevi'nin "kölenin varlığı ile birlikte zimmetine de ilişmez " ifadesinden anlaşıldığına göre görüş ayrılığı, erşin kölenin varlığına iliştiği duruma özgüdür. Bu da kölenin suç işlediğine dair şahitlerin olması veya efendinin bunu ikrar etmesiyle olur. Şayet kölenin varlığına ilişmek mümkün olmazsa yani köle ikrarda bulunduğu halde efendi onu yalanlarsa Cüveyni'nin belirttiğine göre o zaman borcun kölenin zimmetine iliştiğine kesin olarak hükmetmekten başka bir yol yoktur.

 

Şu durum Nevevi'ye yönelik bir itiraz noktası teşkil eder: Efendi kölesinin, değeri bin dirhem olan bir köleye karşı yanlışlıkla müessir fiil işlediğni ikrar ettiğinde köle "onun değeri iki bin dirhemdir" dese, İmam Şafii'nin el-Ümm'deki açık ifadesine göre köle azat edildikten sonra efendinin ikrarda bulunduğu miktarın üzerindeki kısım kendisini bağlar.

Bulkini şöyle demiştir: Bu örnekte borcun kölenin varlığına ilişmesi ile zimmetine ilişmesi mezhepte esas alınan görüş doğrultusunda bir arada olmuştur. Ancak bunların iliştiği yerler aynı değıidir.

 

Bazı ayrıntılar:

 

1. Kölenin efendisi kölenin elinde bir buluntu malolduğunu görse ve bunu kölenin yanında ikrar etse veya ihmal ederek yüz çevirse, biz de daha güçlü olan "kölenin buluntu malı alması sahih değildir" görüşünü tercih etmiş olsak, Bulkini'nin dikkat çektiğine göre köle bu malı telef ettiğinde veya mal onun yanında telef olduğunda malın bedeli kölenin varlığına ve efendinin diğer mallarına ilişir.

 

2. Suç işleyen cariyenin karnındaki yavru efendiye ait olup bu cenin ister suçtan önce mevcut olsun ister suçtan sonra meydana gelmiş olsun erş buna ilişmez. Dolayısıyla dıriye doğum yapıncaya kadar satılmaz; çünkü efendiyi cenini satmaya zorlamak mümkün değildir. Yine efendinin cenini satımdan istisna etmesi de mümkün değildir. Efendi cari yeni n doğum yapmasından sonra onu kurtarmayı tercih etmezse yavru, cariye ile birlikte satılır. Efendi, [satım bedeli içinden] çocuğa düşen payı alır, mağdur da kendisine düşen payı alır.

 

55. Efendi kölesini kurtardıktan sonra köle suç işlese efendi OnU satılsın diye teslim eder veya kendi satar yahut -yukarıda geçtiği şekilde- kurtarır. Bu birkaç defa tekradasa da böyledir; çünkü köleye an itibarıyla bu suç dışında bir şey ilişmemiştir. Köle, kurtarılmadan önce ikinci defa suç işlese köleyi her iki suç sebebiyle satar veya bu iki suç sebebiyle satılsın diye teslim eder. Satım bedelini de bu iki suçun bedeli olarak taksim eder. Yahut İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre kölenin değeri ile iki erş bedelinden hangisi düşük ise onUn karşılığında kurtarır. İmam Şafii'nin eski görüşüne göre iki erş ödeyerek kurtarır.

 

Not: Görüş ayrılığı, efendinin köleyi kurtarmayı tercih ederek onu satması engellenmediğinde söz konusudur. Şayet efendinin bunu yapması engellenmişse o zaman onun köleyi tıpkı tek suçta olduğu gibi her iki suça karşılık kurtarması gerekir. Bunu Rafii ve Nevevi, ümmüveledin işlediği suç konusunda açık olarak ifade etmişlerdir.

 

Nevevi'nin, kölenin iki suça karşılık satılacağını tek görüş olarak belirtmesi, her iki cinayetin birleşmesi durumundadır. Buna göre köle önce yanlışlıkla bir suç işle se sonra bir kimseyi bilerek öldürse efendi onu kurtarmamış olsa ve kasten öldürülen kişinin yakınları da köleyi affetmese, İbnü'l-Kattan'ın Füru adlı eserinde belirtildiğine göre köle yalnızca yanlışlıkla işlenen suç sebebiyle satılır. Kasten işlenen suç için hak sahibi kısas uygulatma hakkına sahiptir. Örneğin bir kimse yanlışlıkla bir suç işledikten sonra irtidat etse satılır, sonra tövbe etmemesi halinde mürted olması sebebiyle öldürülür. Buna dair yorum yapan kişi şöyle demiştir: Kendisine kısas iliştiği için onu satın alacak biri bulunmazsa bana göre kısas yapma hakkı düşer; çünkü biz bu konuda hak sahibi olana şöyle deriz: "Yanlışlıkla öldürülen kişi senin onu öldürme ni engelledi, biz ona senin için kısas uyguladığımızda hakkını iptal etmiş oluruz. Bu konuda adalete en uygun açıklama ortak olmanızdır. Bu ise ancak kısasın uygulanmaması ile mümkündür." Zerkeşi bunu nakledip onaylamıştır. İbn Şühbe'nin de belirttiği üzere bu mesele itiraza açıktır.

 

56. Efendisi, suç işlemiş olan kölesini az at etse veya satsa bakılır:

 

> Şayet bu tasarrufları geçersiz sayarsak o zaman hükmün nasılolacağı açıktır.

> Bu tasarrufları sahih kabul ettiğimiz taktirde yani azat eden kimse zengin ve satıcı da köleyi kurtarmayı tercih etmişse veya efendi kölesini öldürmüşse o zaman kölenin değeri ile erş içinden hangisi daha az ise bunu ödeyerek köleyi kurtarması tek seçenektir; çünkü hakka konu olan şeyi efendi ortadan kaldırmıştır.

 

57. Nevevi daha sonra [yukarıdaki ikinci şık hakkında] İmam Şafii'nin daha önce geçen eski ve yeni görüşlerinin söz konusu olduğunu ifade eden bir rivayeti aktararak "kölenin kurtarılması konusunda daha önce İmam Şafii'ye ait geçen eski ve yeni iki görüşün bulunduğu da söylenmiştir" demiştir. Nevevi kendisi bu konuda tek görüş olduğunu belirtirken Ravdatü 't-talibın 'in bu konudaki görüşünü esas almıştır. Alım-satım bölümünde suç işleyen kölenin satımından söz ederken ise bu konuda görüş ayrılığının bulunduğunu kesin bir dille ifade etmiştir.

 

58. Efendi kölesini kurtarmayı tercih etmeden önce suç işleyen köle kaçsa veya ölse efendi sorumluluktan kurtulmuş olur; çünkü hak, kölenin varlığına ilişmektedir, kölenin varlığı ise ortadan kalkmıştır. Ancak köle, suç sebebiyle satılmak için efendiden istendiği halde efendi teslim etmemişse o zaman sorumluluktan kurtulamaz. Bu durumda yaptığı engelleme hukuksuz olduğu için köleyi kurtarma yolunu tercih etmiş sayılır.

 

[Metinde] kendisinden istisna edilen şey, kölenin efendiden talep edilmemiş olması veya talep edildiği halde efendinin buna engel olmamış olması durumlarına uymaktadır.

 

Not: Efendi, kaçmış olan kölesinin yerini bilse ve onu geri getirmesi mümkün olsa [hüküm ne olur?]

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Onu getirmesinin zorunlu olduğu görüşü uygun düşmektedir; çünkü efendinin köleyi teslim etmesi gereklidir.

 

Yabancı bir şahıs, suç işlemiş olan köleyi, karşılığında mal ödemeyi gerektirecek bir fiille -mesela yanlışlıkla veya kasıt benzeri fiille- öldürse veya kısas gerektirecek şekilde öldürse ve efendi bunu mal karşılığında affetse, kölenin işlemiş olduğu suçlar kölenin değerine ilişir; çünkü kölenin bedeli budur. Bu bedel tahsil edilince efendi bunu hak sahiplerine teslim edebileceği gibi kendi malı içinden bunun bedelini de teslim edebilir. Efendi, diğer şahsın işlediği suçu affetmez de kısas uygulatmak isterse bunu yapabilir. Beğavı "bu durumda efendinin, kölenin mağdur ettiği kimse lehine olmak üzere köleyi kurtarması gerekir" demiş, Rafil ve Nevevi de bunu onaylamıştır. Hocam Remli'nin belirttiğine göre bu hüküm, "gerekli olan şey kısas veya diyettir" görüşüne dayalıdır. Şayet meseleyi, daha doğru olan "gerekli olan kısastır" görüşüne dayandırırsak o zaman efendi üzerine bir şey gerekli olmaz. Bu şuna benzer: Efendinin rehin verdiği köle öldürülür de efendi kısas uygulatırsa [efendi üzerine kölenin bedelini rehin vermek gerekmez].

 

59. Efendi köleyi kurtarmayı tercih ederse [daha sonra bundan cayabilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre efendi cayabilir. Bu durumda efendinin kölesini, işlediği suça karşılık olarak satılması için teslim etmesi gerekir. Çünkü köleyi kurtarmak yanızca bir vaad olup bunun bir etkisi yoktur. Köleyi satmaktan ümit kesilmesi de söz konusu değildir.

 

İkinci görüş

 

Efendinin köleyi kurtarmayı üstlenmiş olması dikkate alınarak bunu yapması gerekli olur.

 

Not:  Nevevi'nin "teslim etmesi" ifadesinden [efendinin cayabilmesi için] kölenin hayatta kalmasının şart olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre köle ölmüş veya öldürülmüşse efendi kesinlikle cayamaz.

 

Efendinin cayabildiği durum Bulkınl'nin de dediği üzere efendinin köleyi kurtarmayı tercih etmesinden sonra kölenin değerinde bir azalmanın meydana gelmemiş olduğu durumdur.

Şayet değerde azalma meydana gelmiş ise efendi köleyi kurtarma seçeneğinden dönemez, kesinlikle [bedel ödeyerek] kurtarması gerekir; çünkü köleyi kurtarmayı tercih etmek suretiyle kölenin değerinde bu miktarda bir eksilme meydana getirmiştir.

 

Efendi "ben onu sana teslim ederim, değerinde meydana gelecek azalmayı tazmin ederim" demişse bu kabul edilir.

 

Efendinin köleyi kurtarmaktan cayabilmesi için kölenin satımının geciktirilmesinden dolayı mağdurun bir zarar görmemesi de şarttır. Şayet mağdur bundan zarar görecekse ve efendinin o köle dışında başka malı da varsa, gecikmeden dolayı mağdur zarar göreceğinden efendinin vazgeçme hakkı kesinlikle söz konusu olmaz.

 

Efendi köleyi kurtarma şartıyla mağdurun izniyle satsa, köleyi kurtarması gerekir.

 

Nevevi'nin ifadesi, efendinin suç işleyen cariyesi ile ilişkide bulunması örneğinde olduğu gibi "fiilen tercihte bulunma"yı da içermekteyse de bu kastedilmemiştir. Doğru olan görüşe göre bu, bir tercih sayılmaz.

 

Nevevi'nin "teslim" ifadesi, "enne" kelimesinin ismine atıfla mansup okunur. Bunun anlamı, benim açıklamada yaptığım gibi "köleyi teslim etmesi" şeklindedir. Bu kelimenin, "enne" sözcüğünün haberindeki zamire atıfla merfu okunması caiz değildir; çünkü teslim efendinin hakkı değil yükümlülüğüdür.

 

60. [Efendisinden çocuğu olan diriye suç işlediğinde hüküm ne olur? Bu konuda iki rivayet bulunmaktadır:]

 

Birinci rivayet

 

Efendinin, suç işleyen ümmüveledini, değeri ya da erş içinden hangisi daha az ise onu vererek kurtarması gerekir. Bu konuda görüş aynlığı yoktur. Çünkü efendi cariyesinden çocuk edinmekle diriyede kölelik durumu bulunsa da artık onu satması yasaklanmıştır. Bu, normal kölenin suç işledikten sonra efendi tarafından satılmak için teslim edilmemesine benzer.

 

Cüveyni şöyle demiştir: Efendi, cariyesinden çocuk edinmekle kendi hakkından yararlanmakta, kendi mülkünde tasarrufta bulunmaktadır. Daha sonra bu cariyenin işlediği suç sebebiyle efendiyi onu kurtarmakla yükümlü tutmak biraz anlaşılmaz bir hükümdür. Bununla birlikte alimlerimiz bu konuda ittifak etmişlerdir.

 

İkinci rivayet

 

Denildiğine göre bu konuda İmam Şafii'nin, normal kölenin suç işlemesi meselesinde geçerli olan iki görüşü geçerlidir. Öyle anlaşılıyor ki bu rivayet, ümmüveledi satmanın caiz olduğu görüşüne dayanmaktadır.

 

Not: Efendinin, ümmüveledi kurtarmasının gerekli olduğu durum, yukarıda geçen gerekçeden de anlaşılacağı üzere onu satmaktan kaçındığı durumdur. Şayet ümmüveled satılabilir durumdaysa, mesela efendi fakir olduğu halde rehin verdiği cariyesinden çocuk edinmiş ise bu durumda mağdurun hakkı, rehin alan kişinin hakkına göre öncelikli olur.

Ümmüveled satılır, daha doğru görüşe göre suç işleme tarihindeki değeri esas alınır. Zira onu kurtarmanın gerekli olduğu vakit ile hamilelik sebebiyle engellenmiş olan satıma ihtiyaç duyulduğu vakit dikkate alınır. Bir görüşe göre ise cariyenin ümmüveled yapıldığı günkü değeri dikkate alınır; çünkü satımı engelleyen sebep budur.

 

Nevevi'nin ifadesi efendinin, suçun işlenmesinden sonra çocuk edindiği dıriyeyi de kapsamaktadır ki zahir olan budur. Ancak burada Hocamız Zekeriya el-Ensan'nin de dediği gibi dikkate alınacak olan şey, cariyenin hamile kaldığı tarihteki değeridir. Ancak cariye suç işleme durumunda satılamayacak durumdaysa onun o zamanki değeri esas alınır.

 

61. Ümmüveledin işlediği birden fazla suç [olsa bu suçlar nasıl değerlendirilir? Bu konuda İmam ŞafiI'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre bunların tümü tek bir suç gibidir. Bu sebeple hepsi için efendinin bir defa kurtuluş bedeli vermesi yeterlidir; çünkü cariyeyi ümmüveled kılmak, onu itlaf etmek gibidir. Bir şeyi itlaf etmek ise yalnızca bir kere bedel ödemeyi gerektirir. Nitekim kişinin kölesi birden fazla suç işlese, daha sonra kişi kölesini öldürse veya azat etse [bu kişinin bir kurtuluş bedeli vermesi yeterlidir.]

 

Buna göre ümmüveledin değeri bin dirhem olsa ve o iki suç işlese, her bir suç için biner dirhem erş ödenmesi gerekse, alacaklıların her birine beşyüzer dirhem öder. İlk kişi bin dirhemi tahsil ettiyse ikinci şahıs bunun yarısını ondan geri alır. İkinci şahsın erşi beşyüz dirhem ise bu kişi ilk şahıstan, tahsil ettiğinin üçte birini geri alır. İkincinin erşi bin dirhem ilkininki beşyüz dirhem ise bu şahıs ilk şahıstan, tahsil ettiğinin üçte birini alır, kölenin efendisinden de kölenin değerinin geriye kalan kısmını alır, böylece toplamda aldığı miktar bin dirhemin üçte ikisi olmuş olur. İlk şahısta da bin dirhemin üçte biri kalmış olur.

 

Bu, şuna benzer: Bir kimse ölüp de terikesinden borçları ödenince daha sonradan başka bir alacaklı çıksa, örneğin ölen şahıs ölmeden önce hukuksuz olarak bir kuyu kazmış ve bu kuyuya bir şey düşerek telef olmuşsa, hak sahibi diğer alacaklıların arasına katılarak kendisine düşen hisseyi onlardan geri alır.

 

Bulkini bundan satılabilen ümmüveledi istisna etmiştir. Örneğin fakir durumda olan kişi rehin verdiği cariyesini ümmüveled yapsa, bu cariye kendi varlığına ilişen bir suç işlemiş olsa, mağdurun hakkı rehin alanın hakkına öncelenir. Bu durumda ümmüveledin işlediği birden fazla suç tek suç olarak kabul edilmez; çünkü onun satılması mümkündür. O, birbiri peşi sıra suç işlemiş olan normal köle gibidir. Dolayısıyla daha önce geçen ayrıntılı hükümler onun hakkında da geçerli olur.

 

İkinci görüş

 

Efendi her bir suç için, ümmüveledinin değeri ile o suç için ödenmesi gereken erşten hangisi az ise onu öder.

 

Not:  Görüş aynlığı, ilk suçun erşinin cariyenin değeri kadar veya daha fazla olduğu ya da daha cariyenin değerinden daha az olsa bile geriye kalan kısmın ikinci suçun erşi için yetmediği duruma özgüdür. Şayet ilk suç için ödenecek erş, cariyenin değerinden az ise, efendi bunu ödeyerek onu kurtarmış ise, cariyenin değerinden geriye kalan kısım ikinci suçun erşi için de yeterli oluyorsa o zaman efendi o suçun erşini ödeyerek cariyeyi kurtarır. Bunda görüş aynlığı yoktur.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: "Alimler, cariyenin zimmetine borcun ilişmesinden söz etmemişlerdir. Cariyenin varlığına borcun ilişmesi mümkün olmadığından borcun onun zimmetine ilişmesi kesin gibidir."

 

Bu kabul edilemez; aksine Hocam Remli'nin de belirttiği gibi borç kesinlikle efendinin zimmetine ilişir; çünkü cariyenin satılmasına engelolan odur.

 

Ümmüveled, suç işlemesinin hemen ardından ölse, normal kölenin aksine daha doğru görüşe göre efendinin erşi ödemesi gerekli olur. Bunu Rafii "vakfedilen kölenin suç işlemesi" konusunda belirtmiştir.

 

Vakfedilmiş olan kölenin hükmü, ümmüveledin hükmü gibidir; çünkü vakfeden kişi vakıf işlemiyle o kölenin satılmasına engel olmuştur.

 

Hocam Remli'nin belirttiği üzere zahir olan, azat edilmesi adanmış olan kölenin de bu şekilde kabul edilmesidir. Mükatep kölenin işlediği suça gelince, Nevevi bu konuyu "kitabet [özgürlük sözleşmesi]" bölümünde zikretmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

HÜR VE MÜSLÜMAN CENİN'İN DİYETİ