NAFAKALAR |
5. İddet Esnasında
Verilen Nafaka
1. Ric'i talakla boşanan
kadının temizlik masrafları dışındaki masraflarını karşılamak gerekir.
2. Kadının hamile olduğu
zannedilerek koca tarafından kendisine nafaka verilse sonradan hamile olmadığı
anlaşılsa, iddeti bittikten sonra ödediği nafakayı kadından geri alır.
3. Hul' yoluyla veya üç
talakla hain olarak boşanmış hamile olmayan kadın için nafaka ve giyecek
verilmez. Hamile olması halinde ise kadın için nafaka ve giysi vardır. Bir
görüşe göre bu, cenin için verilir. İlk görüşe göre şüphe yoluyla veya fasid
nikahtan hamile kalan kadına bu nafaka verilmez.
4. Ben [Nevevi] derim
ki: Vefat iddeti bekleyen kadın hamile bile olsa ona nafaka verilmez. Allah en
iyisini bilir.
5. İddet nafakası, tıpkı
nikah zamanı gibi miktarı belirli bir nafakadır. Bir görüşe göre ise kadına
yeterli olacak miktarın verilmesi gerekir.
6. İddet nafakasının
kadının hamileliği ortaya çıkmadan verilmesi gerekmez. Hamilelik ortaya
çıktığında günlük olarak verilir. Bir görüşe göre ise doğum yapıncaya kadarki
nafakası verilir.
7. Mezhepte esas alınan
görüşe göre bu nafaka, zamanın geçmesiyle düşmez.
5.1. Ric'i talak iddeti
esnasında nafaka
137. Hür olsun cariye
olsun, hamile olsun veya olmasın ric'i talakla boşanmış olan kadına nafaka,
giysi vb. masraflarının iddet esnasında verilmesi gerekir. Çünkü o kadın an
itibariyle kocası sebebiyle [onun evinde] beklemekte, kocanın onun üzerindeki hakimiyeti
devam etmekte ve ayrıca koca geri dönüş yapmak suretiyle ondan yararlanma
hakkına da sahip bulunmaktadır. Bu kadının alacağı ancak, evliliği devam eden
kadının nafakasını düşüren bir sebep meydana geldiği takdirde düşer.
138. Nafaka yükümlülüğü,
kadının doğum yapmak veya başka bir yolla iddetinin bittiğini ikrar etmesine
kadar devam eder.
139. İddetinin bittiği
ve kocasının kendisine dönüş yaptığı konularında kadının sözü kabul edildiği
gibi nafaka hakkının devam ettiği konusunda da kadının sözü kabul edilir.
140. Kadına yapılması
gereken masrafların tek istisnası temizlik masraflarıdır. Kocanın [dönüş
yapmadıkçalondan uzak durması söz konusu olduğu için kadın için bu masrafları
yapmak gerekmez. Ancak kadın kirlenmesi sebebiyle bit, pire vb. şeylerden
rahatsız oluyorsa o zaman ZerkeşI'nin de belirttiği gibi hizmetçi konusunda
geçtiği üzere kocanın kadını bu durumdan kurtaracak harcamaları yapması
gerekir.
Not: Ric'i talakla
boşanan kadına nafaka verilmesinin gerekliliği hükmünden şu durum istisna
edilir:
Koca "ben karımı
doğum sonrasında boşadım, dolayısıyla benim dönüş hakkım vardır" dediği
halde kadın "doğum öncesinde boşadın, benim de iddetim bitti" dese
iddetin devam ettiği ve geri dönme hakkının var olduğu konusunda kocanın sözü kabul
edilir. Kadının iddiası sebebiyle kendisine nafaka verilmez. Rafii bunu tek
görüş olarak belirtmiştir.
Bundan şu sonuç çıkar:
"Koca kadına dönüş yapsa bile kadın nafaka alamaz; çünkü kadın, kocanın
geri dönme hakkı bulunduğunu inkar etmektedir."
Şu da buna benzer:
Karı-koca Min talakın gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda anlaşmazlığa düşse,
koca bunu inkar ederek yemin etse durum yine böyle olur.
EI-Matlab'da şöyle
denilmiştir: "Bu, Rafii'nin "kasme riayet" bölümünde naklederek,
kendisine kıyas yapılan asıl kabul ettiği bir hükümdür. Ancak el-Ümm'deki
ifadenin zahirinden kadına nafaka vermenin gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
"
Bu, daha doğrudur; çünkü
kadın -kadının süt emmeyi iddia ettiği halde kocanın bunu inkar ettiği meselede
yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere- kocasının yanında alıkonulmuş
durumdadır.
Koca "ben seni
doğumdan önce boşadım ve senin iddetin bitti, senin şu anda nafaka halilim
yoktur" dediği halde kadın "sen beni doğumdan sonra boşadın, benim
nafaka hakkım vardır" dese, kadının, kocasının kendisini boşadığını iddia
ettiği vakitten itibaren iddet beklemesi, kendisine nafaka verilmesi gerekir,
kocanın geri dönme hakkı ortadan kalkmış olur; çünkü kadın, kocanın iddiasına
göre bain olarak ayrılmıştır.
141. Kadın, nesebi kocaya
bağlanan bir çocuğa hamile zannedildiğinden kocası ona nafaka verse, daha sonra
kadının hamile olmadığı ortaya çıksa ve kadın kendisinin iddetinin bittiğini
ikrar etse koca kadının iddetinin bitmesinden sonra ona vermiş olduğu nafakayı
kendisinden geri alır. Çünkü kocanın bu nafakayı ödemekle yükümlü olmadığı
anlaşılmıştır.
142. [İddetin bitiş
tarihi konusunda] kocanın [karısının ifadesini] yalanlaması durumunda yeminle
birlikte, koca tasdik ederse yeminsiz olarak kadının sözü esas alınır.
143. Kadın iddetinin ne
zaman bittiğini bilemezse şayet hayız ve temizlik adeti değişiklik
göstermiyorsa iddetini adetine göre hesaplar. Değişiklik gösteriyorsa en azını
hesap eder, koca artan kısmı geri alır. Çünkü kesin olarak bilinen budur ve
kadın da bundan daha fazlasını iddia etmemektedir. Kadın bunu unutursa
kadınlarda yaygın olarak görülen adet süreleri esas alınarak üç aylık süre
dikkate alınır, koca bunun üzerinde verdiği nafakayı geri alır. Bir görüşe göre
iddetin bitebileceği en kısa zaman diliminin üzerindeki zamanda verilen
nafakayı geri alır.
Not: Kadının doğurduğu çocuk, kadının kocasına
bağlanması mümkün olmadığından ona bağlanmamış olursa koca hamilelik süresince
kadına verdiği nafakayı geri alır. Ancak bu çocuğun nasılolduğu kadına sorulur.
Zira kadın iddet esnasında şüpheli ilişkiden olduğunu söyleyebilir, hamilelik
nafakayı kesintiye uğrattığı gibi iddeti de kesintiye uğratabilir. Bu durumda
doğumdan sonra kadın iddetini tamamlar ve koca da bunu tamamlayıncaya kadar
kadının nafakasını öder.
5.2. Bain talak iddeti
esnasında nafaka
144. Hul' yaparak veya
hür erkeğin karısını üç kere, kölenin ise iki kere boşaması sonucunda bain
olarak boşanmış olan ve hamile olmayan kadının nafaka ve giyecek hakkı
kesinlikle yoktur. Çünkü evlilik ilişkisi sona erdiğinden bu kadın, kocası
ölmüş kadın gibidir.
145. [Bain olarak
kocasından ayrılmış olan] hamile kadına, nafaka ve giysi verilmesi gerekir.
Çünkü ayette "şayet hamile iseler onlara nafakalarını verin" [Talak,
6] buyrulmuştur. Ayrıca kadın, kocanın spermini taşımakta, koca kadının rahmi
ni meşgul etmektedir. Bu, kocanın evlilik devam ederken kadından yararlanarak
onun rahmini meşgul etmesi gibidir. Çünkü nikahın amaçlarından biri cinsel
ilişkide bulunmak olduğu gibi diğeri de yeni nesillerin meydana gelmesini
sağlamaktır.
Not: Nevevt'nin yalnızca nafaka [yiyecek] ve
giyecekle yetinmesinden bu ikisi dışındaki şeylerin verilmesinin gerekli
olmadığı anlaşılmaktadır. Oysa bu kastedilmemiştir.
Ravdatü't-talibin'de
belirtildiği üzere [temel gıda maddesi yanında] katık ve -iddetler bölümünün
sonunda belirtildiği üzere- mesken de verilmesi gerekir.
Beğavı fetvalarında,
kendisine hizmet edilen kadına hizmetçi verilmesinin de gerekli olduğunu
belirtmiştir.
"Hul' veya üç
boşama yoluyla bain olan kadın" denilerek kusur vb. sebeplerle nikahın
feshedilmesi sonucunda bain olarak kocasından ayrılan kadın dışarıda
bırakılmıştır. Daha doğru görüşe göre nikahın feshedilmesine sebep olan şey,
kusur ve aldatma gibi akde bitişik olarak var idiyse Rafii'nin muhayyerlik
bölümünde belirttiğine göre kadının nafaka hakkı yoktur; çünkü bu sebeple akdin
feshedilmesi akdi temelinden yok eder. Bu yüzdendir ki şayet zifaf olmamışsa
mehir de verilmez. Şayet nikahın feshi irtidat, süt emzirme, -çocuğun nesebini
reddetmemişse- lian gibi bir sebeple sonradan gerçekleşmişse o zaman nafaka
verilmesi gerekir; çünkü bu, tıpkı boşama gibi nikahı sona erdirmektedir.
Demırı ve ZerkeşI'nin
ifadelerinden bu ayrımın hamile olmayan kadın hakkında geçerli olduğu
anlaşılıyorsa da bu kastedilmemiştir, aksine bu -yukarıda belirttiğimiz gibi-
hamile olan kadın hakkındadır.
146. Yukarıda belirtilen
durumda -doğru görüşe göre- kadına hamilelik sebebiyle verilmesi gereken
nafakanın miktarı dince belirlenmiş olup zamanın geçmesiyle bu nafaka düşmez.
Şayet nafaka ana
karnındaki çocuk için veriliyor olsaydı durum böyle olmazdı.
147. İmam Şafii' nin
eski görüşüne göre yukarıda belirtilen durumda nafaka yalnızca ana karnındaki
çocuk için verilir. Çünkü zikredilen şeyler ana karnında çocuğun bulunması halinde
gerekli olmakta, çocuk olmadığında gerekli olmamaktadır. Nafakanın anaya
sarfedilme sebebi, çocuğun ananın beslenmesiyle besleniyor olmasındandır.
148. Nevevi daha sonra
bu konudaki görüş ayrılığına dayalı olarak meseleyi detaylandırmış ve şöyle demiştir:
Daha doğru olan ilk
görüşe göre, evli olmayıp şüphe yoluyla ilişkide bulunulan veya fasid bir
nikahtan hamile kalan kadın için nafaka ve diğer mali yardımların ödenmesi
gerekmez.
Çünkü bu kadının,
ilişkiye müsaade etmesi halinde bile nafaka alacağı söz konusu olmazken, bundan
sonra hiçbir şekilde söz konusu olmaz.
İkinci görüşe göre
çocuğun doğumundan sonra ona nafaka verilmesi gerekli olduğu gibi bu durumda da
gerekir. Şayet "nafaka kadın[ın karnındaki çocuk değil] kadının kendisi
için verilir" görüşünü kabul edersek bain talakla ayrılan kadının kocası
köle bile olsa kendisine nafaka verilmesi gerekir; çünkü bu nafaka, ödeme gücü
olmayan üzerine de gerekli olur.
Bu görüşün aksini kabul
ettiğimiz takdirde nafaka gerekli olmaz.
Evli olan kadın, şüphe
yollu ilişki sebebiyle hamile kaldığında bakılır: Şayet nafakayı ilişkide
bulunan kimse üzerine gerekli kılarsak kocanın nafaka ödeme borcu kesinlikle
ortadan kalkmış olur. Aksi taktirde Ravdatü't-talibin'deki daha doğru görüşe
göre kocanın nafaka borcu kalkmış olur.
Not: Bu hükümlerin tümü,
koca hayattayken geçerlidir. Kadının doğum yapmasından önce koca ölse,
Ravdatü't-talibin'in bu bölümündeki ifadelerden nafakanın düşeceği sonucu
çıkmaktadır. Eş-Şerhu'l-kebir ve eş-Şerhu's-sağir'in "vefat iddeti"
bölümündeki ifadelerden ise nafakanın düşmeyeceği sonucu çıkmaktadır ki itimad
edilmesi gereken de budur.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir:
Nevevi'nin "Ben
derim ki: Hamile bile olsa vefat iddeti bekleyen kadın için nafaka söz konusu
değildir" ifadesinden ilk görüşün tercih edildiği anlaşılmaktadır.
Buna şöyle cevap
verilir:
Orada nafaka ölüm
öncesinde gerekli olduğundan sonradan nafaka borcunun devam etmesine göz
yumulmuştur; çünkü bir şeyin devam etmesi, ilk olarak başlamasına göre daha
güçlüdür. Ayrıca daha önce geçtiği üzere bain talakla boşanmış olan kadının
iddeti [kendisini boşayan kocanın ölmesi halinde] -ric'} talakla boşananın
aksine- vefat iddetine intikal etmez. Burada nafakanın düşmesinin sebebi,
Darekutnl'nin sahih bir İmam ŞafiI (r.a.) şöyle demiştir: "Bu konuda,
aykırı görüş belirten bilmiyorum."
Ayrıca bu kadın şayet
hamile değil ise kocasının ölümüyle ondan ayrılmıştır. Bain talakla boşanmış
hamile olmayan kadın nafaka alamaz. Şayet hamile ise, "nafaka cenine
verilir" dersek nafaka düşer; çünkü yakınlara verilen nafaka ölümle düşer.
Şayet "nafaka cenin sebebiyle verilir" görüşünü tercih edersek o
zaman nafaka yine düşer; çünkü kadın, çocuğun bakımını yapan kadın hükmündedir.
Ölüm sonrasında çocuğun bakımını yapan kadına nafaka ödenmez.
Kişi, karısının
karnındaki çocuğun nesebini nefyettiğinde nafaka ödeme yükümlülüğü düşer ancak
mesken yükümlülüğü düşmez. Kişi daha sonradan çocuğun nesebini kendisine
bağlasa; kadın süt emzirme ücretini, doğum öncesinde kadına ödenmesi gereken
nafaka bedelini, -süt emzirme sonrasında nafaka yükümlülüğü babaya ait olsa
bile- çocuk için ödenecek nafaka bedelini kocadan geri alır.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Kadının çocuk için yaptığı nafaka masrafını kocasından geri alması,
alimlerin "akrabaya verilen nafaka, borç olarak verilmediği sürece
zimmette borç olarak sabit olmaz" şeklindeki mutlak ifadelerine aykırıdır.
Buna şöyle cevap
verilir: Burada baba çocuğun nesebini reddetmekle haksız bir davranışta
bulunduğundan hukuki açıdan kadının talep hakkı yoktu. Koca kendisini
yalanladığında kadının bu hakkı geri dönmüştür.
149. İddet nafakasının
miktarı tıpkı nikah dönemindeki nafaka miktarı gibi [dince] belirlenmiş olup
artma ve eksilme söz konusu değildir. Çünkü bu nafaka da nikaha tabi
hususlardandır.
[Zayıf] bir görüşe göre
bunun miktarı belli olmayıp kadına yeterli olacak şeyin verilmesi gerekir. Buna
göre ihtiyaç oranında nafakada artma ve eksilme söz konusu olabilir.
Muhtemelen bu,
"nafaka, ana karnındaki yavru için verilir" diyenlerin görüşüdür.
Çünkü bu, yakına verilen nafakadır.
Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebır'de ilk görüşün kesin olarak zikredilmesi tercih edilmiştir.
150. Nafaka ister kadın
için ister onun karnındaki çocuk için verilmiş olsun kocanın, kadında hamilelik
ortaya çıkmadan önce bu nafakayı hamile kadına vermesi gerekli değildir. Çünkü
[hamilelik ortaya çıkmadıkça] nafaka vermenin gereklilik sebebinin
gerçekleştiğini kesin olarak bilemeyiz.
151. Kadının hamile olduğu
şahitlerle veya kocanın itirafıyla yahut kocanın karısının sözünü tasdik
etmesiyle ortaya çıktığında kocanın karısına günlük olarak nafaka ödemesi
gerekli olur. Bunun delili "onlar doğum yapıncaya kadar nafakalarını
verin" [Talak, 6] ayetidir.
Ayrıca bu nafaka,
kadının doğum yapmasına kadar ertelenirse kadın bundan zarar görür.
Bir görüşe göre ise
kadına nafakanın bu şekilde verilmesi gerekmez. Kadın doğum yapıncaya kadar
beklenir, sonra bir defada verilir. Çünkü nafakanın sebebinin kesin olarak sabit
olduğu bilininceye kadar aslolan kocanın nafaka borcunun olmamasıdır.
152. Görüş ayrılığı
hamileliğin bilinip bilinmemesine dayalıdır. Daha güçlü görüşe göre bu,
bilinebilir. Bu görüş esas alındığında kadın hamileliğinin ortaya çıktığını
iddia ettiği halde koca bunu inkar etse, kadının delil getirmesi gerekir. Bu
konuda kadınların şahitliği yeterlidir. Kadının hamile olduğu, güvenilir dört
kadının şahitliğiyle sabit olur. Kadının hamileliği altı aydan az olsa bile
şayet kadınlar bunu biliyorlarsa hamileliğe şahitlik edebilirler.
Not: Koca, kadının hamile olduğunu zannederek ona
nafaka ödediği halde sonradan hamile olmadığı anlaşılsa ödediği nafakayı geri
alır. Bunun benzeri, ric'ı talakla boşanmış kadın hakkında geçmişti.
153. [Koca, iddet esnasında
nafakayı belirli bir zaman ödemese, nafaka borcu zaman aşımıyla düşer mi? Bu
konuda iki rivayet bulunmaktadır:]
Birinci rivayet
Mezhepte esas alınan
görüşe göre -"nafaka, yavru içindir" görüşünü kabul etmiş olsak bile-
kocanın nafaka ödemeksizin zamanı geçirmesiyle nafaka borcu düşmez; çünkü
bundan yararlanan kadındır. Bu, kocanın zimmetinde borç olur.
İkinci rivayet
Bu rivayet, nafaka kadın
için mi yoksa karnındaki yavru için mi verilir konusundaki görüş ayrılığına
dayanır. İlkini kabul edersek, evlilik nafakasında olduğu gibi bu da zaman
aşımıyla düşmez. İkincisini kabul edersek, akrabaya verilen nafakada olduğu
gibi bu da düşer.
Not: Mütevellı şöyle demiştir: Kadın kocasının
nafaka borcunu ibra etse, "nafaka kadın için verilmektedir" görüşünü
tercih ettiğimizde nafaka borcu düşer, aksi takdirde düşmez.
"Nafaka hamile olan
kadın içindir" görüşü esas alındığında kişinin azat ettiği hamile
cariyesine nafaka vermesi gerekmez.
Dede, oğlundan hamile
kalan oğlunun karısının nafakasını vermek zorunda değildir.
Hamile kadın itaatsizlik
yaptığında, bain talakla da ayrılmış olsa nafakası düşer.
Kadın fasid nikah akdi
yapsa ve kocası ondan istifade etse, G daha sonra karı-koca birbirinden
ayrılsalar kişi, kadına ödediği nafakayı ondan geri alamaz. Bu durumda ondan
istifade etmesi ve onun menfaatlerini tüketmesi karşılığında bu nafakayı ödemiş
kabul edilir.
Ezrai şöyle demiştir: Bu
gerekçelendirmeden anlaşıldığına göre "kişi kadını teslim almış olduğu halde
ondan yararlanmamış olsa, ödediğini geri alabilir." Bu, kastedilmemiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
6. Kocanın Evlilik
Masraflarını Karşılayamaması