MUĞNİ’L-MUHTAC

LİAN

 

III. LİA'NIN ASIL AMACI

 

Kadın [kocanın kendisine zina isnad etmesi durumunda kocaya uygulanacak kazin haddilni] affetse ve nikah bağı ortadan kalkmış olsa bile koca, çocuğun nesebini reddetmek için lian yapabilir. Yine ortada çocuk olmaksızın nikah bağı ortadan kalkmış olsa bile kazif haddini def etmek için lian yapabilir. Koca tazir cezasını def etmek için de lian yapabilir, ancak kendisiyle ilişkide bulunulamayacak kadar küçük kız çocuğuna zina isnad etme durumunda olduğu gibi kocaya tedip amaçlı uygulanacak olan taziri def etmek için lian yapamaz.

 

Kadın kazif haddini affetse veya koca kadının zina ettiğine dair şahit getirse veya kadın -ortada çocuk yokken- kocanın sözünü tasdik etse, kadın had uygulanması talebinde bulunmasa veya kocanın zina isnadından sonra akıl hastalığına yakalansa, daha doğru görüşe göre lian yapılmaz.

 

Koca karısından bain olarak ayrılsa veya kadın ölse sonra koca karısına mutlak olarak veya nikah sonrasına izafe ederek zina isnadında bulunsa ortada kendisine bağlanacak bir çocuk bulunuyorsa lian yapar. Zinayı nikah öncesine isnad ediyorsa ortada çocuk yoksa lian yapamaz. Daha doğru görüşe göre çocuk varsa da yapamaz. Ancak baştan zina isnadında bulunup lian yapabilir.

 

İkiz çocuklardan birinin ne se bini reddetmek sahih değildir.

 

Bu bölümde lianın asıl amacı olan "nesebi reddetme" konusu ele alınacaktır.

 

136. [Bir kimse karısına zina isnad ettiğinde;]

 

> Kadın [kocaya zina isnadı sebebiyle] had cezası uygulanmasını affetse bile

> Veya koca karısının zina ettiğine dair şahit getirse bile

> Nikah; boşama veya başka sebeple ortadan kalkmış olsa bile

 

Koca çocuğun nesebini -bu çocuk şüphe yoluyla olan ilişkiden veya fasid nikahtan bile olsa- reddetmek için lian yapabilir; çünkü buna ihtiyaç bulunmaktadır. Zira, nesebin reddedilmesi, had cezasının def edilmesinden daha önemlidir.

 

Not:  Nevevi'nin "!ian yapabilir" ifadesinden kişinin çocuğun kendisinden olmadığını bildiği halde lian yapmasının gerekli olmadığı gibi bir anlam çıksa da bu kastedilmemiştir. Aksine bu durumda -geçen açıklamalardan anlaşılacağı üzere- lian yapması gerekir.

 

137. Yine nikah bağı, ortada çocuk olmaksızın sonlanmış olsa bile kişi, kendisine uygulanacak kazif haddini def etmek için lian yapabilir; çünkü buna ihtiyacı vardır.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden bu durumda da lian yapmanın gerekli olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Maverdi bunu açık olarak ifade etmiştir. Ancak İzzeddin bin Abdüsselam Kavaidü'!ahkam'da söylediğine göre -ki bu görüş kurallara daha uygundur- kocanın kendisinden haddi ve fasıklığı def etmek için lian yapması gerekir.

 

Bu durumda had cezası lian yapan kimseye gerekli olup sonra lianla düşmüş mü olur yoksa hiç gerekli olmamış mı olur? Cüveyni ikisinin de muhtemelolduğunu söylemiştir, birincisi daha güçlüdür.

 

138. Yine koca, zina isnadında bulunan kimseye uygulanması gerekli olan tazir cezasını kendisinden def etmek için de lian yapabilir. Örneğin kişi, [başkasının mülkiyetinde] diriye olan karısına veya zımmı karısına yahut ilişkide bulunmaya elverişli olan küçük yaştaki karısına zina isnadında bulun sa [lian yapabilir]. Çünkü bu [yani tazir cezasını def etmek] sahih bir amaçtır. Buna yalanlama taziri adı verilir, ancak kendisine zina isnad edilen kimsenin talebiyle uygulanır.

 

139. Kişi, yalan söylediği bilindiği durumda kendisine uygulanacak tedip tazirini def etmek için lian yapamaz. Örneğin kendisiyle ilişkide bulunulamayacak küçük çocuğa zina isnad etmek böyledir. Bu durumda [kocanın yaptığı zina isnadında yalan söylediği kesin olduğundan ve bu yalan sebebiyle kendisine tedip için tazir cezası uygulanması gerektiğinden] bu taziri düşürmek için lian yapamaz. Kız buluğa erip de tazir cezası uygulanmasını talep etse bile böyledir; çünkü kocanın yalan söylediği bilinmektedir. Bu zina isnadından dolayı kızın şerefine leke sürülmüş olmaz. Bu durumda kocaya, yalan söylemesine binaen tedip amacıyla tazir uygulanır ki bir daha böyle rahatsızlık vermesin.

 

140. Şu durum da böyledir: Kişi karısına "cinselorganı olmayan bir kişi seninle zina etti" veya mesela "bir aylık çocuk seninle zina etti" dese yahut cinselorganında et ve kemik bulunduğu için ilişkide bulunamayan karısına "sen zina ettin" dese verdiği rahatsızlık sebebiyle ona tazir cezası uygulanır, bu koca lian yapamaz.

 

Bu hüküm, koca "cinselorgan" ifadesini açıkça söylediğinde anlaşılabilmektedir. Şayet bunu söylemeyip genel bir ifade kullansa bu iddiasıyla neyi kastettiği kendisine sorulur.

Çünkü bu durumdaki birisiyle makadından ilişkide bulunulmuş olması mümkündür, dolayısıyla böyle bir isnaddan dolayı şerefine leke sürülmüş olur. Bu me selede hüküm [yani kocanın lian yapıp yapmayacağı] kocanın vereceği cevaba bağlıdır.

 

Not:  Nevevi'nin yalnızca bu istisna ile yetinmesi şu sonucu gerektirir: "Kişi karısına şahitlikle veya kadının kendi ikrarıyla sabit olan zina suçunu isnad etse, kendisine tazir cezası uygulanmasın diye lian yapabilir." Daha güçlü görüşe göre lian yapamaz; çünkü lian, kişinin doğru söylediğini göstermek içindir, burada kocanın doğru söylediği zaten açıktır, dolayısıyla lian yapmanın bir anlamı yoktur. Ayrıca burada tazir kadını karalama ve ona rahatsızlık verme sebebiyledir. Bu yüzden bu durum, ilişkide bulunulamayacak kadar küçük kıza zina isnad etme sebebiyle tazir uygulanmasına benzemektedir.

 

141. Kişi;

 

> Karısına zina isnadında bulunsa, karısı [kocaya bu sebeple kazifl haddini veya tazir cezasını affetse,

> Veya koca kadının zina ettiğini şahitlerle ispat etse,

> Ya da kadın onun sözünü tasdik etse,

 

Her üç durumda da ortada bir çocuk veya kadının hamileliği olmasa,

 

> Yahut kadın, had veya tazir cezası talebinde bulunmadığı gibi bunu affettiğine dair de bir açıklama yapmasa,

 

> Yahut da koca karısına zina isnad ettikten sonra kadın akıl hastalığına yakalansa veya kadın akıl hastasıyken kocası ona aklı başındayken zina ettiğine dair isnadda bulunsa,

 

Bu iki durumda da ortada bir çocuk olmasa

 

[Bütün bu durumlarda koca ile kadın arasında lian olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre ilk üç durumda had cezası düştüğünden, diğer durumlarda da had cezası uygulanması talebi bulunmadığından dolayılian uygulaması yapılmaz.

 

İkinci görüş

 

Bu durumda ebedi ayrılığı sağlamak, kadına zina haddini gerekli kılarak ondan intikam almak amacıyla koca lian yapabilir. Akıl hastası kadın da şayet aklı başına gelir de lian yapmazsa kendisine had cezası uygulanır.

 

Ortada bir çocuk varsa o zaman çocuğun nesebini reddetmek için kesinlikle lian yapabilir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden lian'ın olmaması konusunda herkesin eşit olduğu anlaşılsa da bu kastedilmemiştir. Bu, ilk üç durum için mutlak, sonraki durumlar için ise o an ile kayıtlıdır. Buna göre susmuş olan kadın veya akıl hastası olup sonradan iyileşen kadın had / tazir talep etse koca lian yapar.

 

142. Koca karısından üç veya daha az bain talakla ayrıldıktan veya kadın öldükten sonra zina isnadında bulunsa bakılır:

 

> Herhangi bir zaman belirtmeksizin zina isnad etmişse,

> Veya nikah sonrasındaki bir zaman dilimine izafe ederek zina isnad etmişse,

 

Ortada nikah hükmüne dayalı olarak kendisine bağlanacak ancak kişinin reddetmek istediği bir çocuk varsa koca lian yapar. Çünkü nikah devam ettiği esnada olduğu gibi burada da çocuğun nesebini reddetme ihtiyacı bulunmaktadır. Lian yapmasıyla ceza ondan düşer. Mutlak zina isnadında değil ama nikah anına izafe edilmiş zina isnadı durumunda bain talakla boşanmış olan kadına zina haddi uygulanması gerekir. Kadın lian yaparsa had cezası düşer.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden anlaşıldığına göre ortada kocaya bağlanacak bir çocuk yoksa lian yapılmaz. Doğru olan da budur; çünkü bu durumda kişi o kadına yabancıdır. Ayrıca burada zina isnad etmesini gerektiren bir durum bulunmadığından zina isnad ederse kendisine had cezası uygulanır.

 

Nevevi'nin ifadesinden kocanın, hamile kadın doğum yapmadan önce lian yapamayacağı anlaşılmaktadır ki eş-Şerhu'ssağır'de bu, "daha güçlü görüş" olarak kabul edilmiştir.

Eş-Şerhu'l-kebir'de ise alimlerin çoğunluğundan lian yapmanın caiz olduğu nakledilmiş, Ravdatü't-talibin'de de Nevevi buna tabi olmuştur. ZerkeşI'nin de belirttiği üzere itimad edilmesi gereken de budur. Bu, nesebi reddetmeden ölüp de nesebin kendisi hakkında bağlayıcı kılınarak amacını gerçekleştirmekten uzak kalmaması içindir.

 

Hamilelik ölen kadında ise koca kesin olarak lian yapmaz. Şayet kadının karnından bebek çıkarılırsa, o çocuğun nesebini reddetmek için lian yapar. Şayet kadın karnındaki çocukla defnedilmişse o zaman kocanın lian yapması evleviyetle yasak olur. Zerkeşi "alimler bunu zikretmemişlerdir" demiştir. Nevevi Ravdatü't-talibin' de -tıpkı eş-Şerhu'l-kebir'de olduğu gibiölüm meselesini zikretmemiştir.

 

143. Şayet koca kadının zinasını nikah öncesine veya ayrılık gerçekleştikten sonraki bir zaman dilimine izafe ederse, ortada çocuk bulunmuyorsa lian yapılmaz. Çünkü burada -yabancı bir kadına zina isnad etme durumunda olduğu gibi- zina isnadında bulunma zorunluluğu yoktur.

 

[Yukarıdaki meselede ortada bir çocuk varsa lian olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre ortada çocuk olmadığında koca lian yapamaz. Nevevi Ravdatü't-talibin'de bunu e!-Muharrer'den nakletmiş ve "bu daha güçlüdür" demiştir.

 

İkinci görüş

 

Koca, herhangi bir tarih belirtmediği durumda olduğu gibi burada da lian yapabilir.

Eş-Şerhu's-sağir'de bu, "çoğunluğun görüşü" olarak belirtilmiştir. Çünkü koca, çocuğun o zinadan olduğunu zannedebilir. Bu durumda lian yaparak çocuğun nesebini reddeder.

 

Nevevi, Tashihü't-Tenbih adlı eserde bundan bahsetmemiştir.

 

İsnevi e!-Mühimmat'ta "fetva buna göredir" demişse de itimad edilmesi gereken görüş el-Min hac metnindeki görüştür. Çünkü kocanın yapması gereken şey ya zina isnadında tarih belirtmemek ya da evlilik zamanına izafe etmektir.

 

144. Bununla birlikte kocanın herhangi bir tarih belirtmeksizin veya evlilik tarihine izafe ederek yeni bir zina isnadında bulunma ve lian yapma hakkı vardır; çünkü nesebi reddetme zorunluluğu bulunmaktadır. Dahası koca, çocuğun kendisinden olmadığını kesin biliyorsa bunu yapmak zorundadır. Lian yapması halinde zina iftirası suçu kendisinden düşer. Şayet yeni bir zina isnadında bulunmazsa kendisine had cezası uygulanır.

 

145. Koca, kadına zina isnadında bulunurken bunu, kadınla evli olduğu zamana izafe etmemişse kadının lian yapma zorunluluğu yoktur. Lian sonrasında aralarında ebedı evlilik haramlığı meydana gelir.

 

146. Lian yapan kimsenin, [lian yaptığı kadının doğurduğu] ikizlerden birinin nesebini reddetme si kesinlikle sahih değildir. Bunların ikisi birden tek hamileliktir. İkisi ister aynı anda ister aralarında altı aydan daha kısa süre olacak şekilde peşpeşe doğsunlar fark etmez. Çünkü Allah'ın adeti, tek bir rahimde iki erkeğin spermini aynı anda bir araya getirmemektir. Çünkü rahim meniyi aldığı anda ağzı kapanır, bundan sonra başka bir meniyi kabul etmesi mümkün olmaz. İki çocuğun doğması, [rahime] ekilen maddenin [spermin] çokluğundandır.

 

147. Kişi iki çocuktan birinin nesebini reddedip diğerininkini kendisine bağladığında veya diğerini reddetme si mümkün olduğu halde reddetmediğinde her ikisinin nesebi de ona bağlanır.

 

148. Kişi lian yaparak her ikisinin nesebini reddetse sonra birinin nesebini kendine bağlasa veya birinci doğan çocuğun nesebini lian yoluyla reddettikten sonra ikinci çocuk doğunca reddetme konusunda sessiz kalsa yahut kadın ikinci çocuğu doğurmadan önce kişi ölse, ilk çocuğun nesebi de ikinciyle birlikte kocaya bağlanır. Ancak bunun aksi söz konusu değildir; çünkü nesebin bağlanması reddedilmesinden daha güçlüdür. Zira nesep reddedildikten sonra da kişi nesebi kendisine bağlayabilmektedir, ancak nesebi kendisine bağladıktan sonra reddetmesi mümkün değildir. Yine çocuğun kişiden olması mümkün ise çocuğu nesebine bağlamasa bile çocuk ona bağlanmaktadır, ancak çocuğun başkasından olması mümkün olduğunda kişi çocuğun ne se bini reddetmedikçe nesep ondan kopmamaktadır.

 

149. İki çocuğun dOğumu arasında altı ay veya daha fazla zaman varsa bu ikisi farklı hamilelik olduğundan çocuklardan birinin nesebini reddetmek sahih olur. El-Vasit'te yer alan "aralarında altı ay zaman varsa bu ikisi ikizdir" ifadesi yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir. Zira yaygın duruma göre -vasiyet bölümünde geçen ifadeden anlaşılacağı üzere- hamile kalma, sürenin en başında gerçekleşmez.

 

 

Lian Konusuyla İlgili Çeşitli Hükümler

 

Cariyenin doğurduğu çocuk lian yapılarak reddedilmez, [kişi cariyeyi satın aldıktan sonra ona bir hayız boyunca yaklaşmayarak] istibra yaptırdığını [ve dolayısıyla bu çocuğun, daha önceden oluştuğunu] iddia etmek suretiyle reddedilir. Çünkü lian, tıpkı boşama ve zıhar gibi evliliğe özgü hükümlerdendir.

 

Kişi [başkasının mülkiyetinde olan] cariye karısının mülkiyetini elde etse sonra istibra yaptırmadan onunla ilişkide bulunsa ardından bu kadın bir çocuk doğursa, çocuğun yalnızca nikahtan olma ihtimali bulunsa nasıl ki bain talaktan sonra nesebi reddetmek mümkünse burada da çocuğun nesebini reddetmek mümkündür. Çocuğun yalnızca mülkiyet [altındayken gerçekleşen ilişkiden] doğmuş olma ihtimali varsa bunu lian yaparak reddedemez. Çünkü mülkiyet altındaki cariyenin doğurduğu çocuğun nesebini reddetmek başka yollarla olur. Çocuğun her ikisinden de olma ihtimali varsa burada da lian ile çocuğun nesebini reddedemez; çünkü istibra iddiasında bulunmak suretiyle bunu reddetme imkanı vardır. Bu durumda mülkiyet altındayken o cariyeyle ilişkide bulunmasından dolayı çocuğun nesebi o kişiye bağlanacağından cariye de ümmüveled olur; çünkü mülkiyet, öncekinden daha yakın bir vakittir.

 

Koca karısına zina isnad ettikten sonra "seninle evliyken zina isnadında bulundum, dolayısıyla benim lian yapma hakkım vardır" dediği halde kadın "hayır sen bana evlilik öncesinde zina isnadında bulundun, lian yapamazsın, sana had cezası vurulması gerekir" dese yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir; çünkü zina isnad eden o olduğuna göre bunun zamanını daha iyi bilir.

 

Karı-koca ayrıldıktan sonra ihtilaf etseler, koca "ben, ayrılmadan önce sana zina isnad ettim" dediği halde kadın "ayrıldıktan sonra isnad ettin" dese yeminle birlikte erkeğin sözü kabul edilir. Ancak nikahın aslı mevcut olmuş ise o zaman yeminle birlikte kadının sözü kabul edilir.

 

Kişi karısına "sen küçükken sana zina isnad ettim" dediği halde kadın "ben baliğa iken bana zina isnad ettin" dese bakılır: Kadın küçükken kocanın ona zina isnad etmiş olması mümkün ise yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir. Ancak bu muhtemel değilse örneğin koca yirmi yaşında olduğu halde kadın kırk yaşında ise o zaman kocanın sözü kabul edilmez.

 

Kişi karısına "ben uyurken sana zina isnad etmişim" dediği halde kadın onun uyuduğunu inkar etse kocanın doğru söylemesi uzak bir ihtimalolduğundan sözü kabul edilmez.

 

Koca "sen akıl hastasıyken / köleyken / kafirken zina isnad ettim" dediği halde kadın bunun zıddını iddia etse, kadının daha önceden bu halde olduğu biliniyor ise yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir, aksi takdirde kadının sözü kabul edilir.

 

Koca, "ben çocukken sana zina isnad etmiştim" dediği halde kadın "hayır sen yetişkindin" dese, kocanın söylediğinin doğru olma ihtimali varsa yeminle birlikte onun sözü kabul edilir.

 

Koca "ben akıl hastasıyken sana zina isnad etmişim" dediği halde kadın "aksine senin aklın başındaydı" dese, kocanın önceden akıl hastası olduğu biliniyorsa yeminle birlikte sözü kabul edilir; çünkü aslolan bu hastalığın devam ediyor olmasıdır.

 

Kadınla yatma hakkına sahip olan kimse dışında herhangi biri, kadın sahih bir biçimde başkasıyla birlikte olma hakkına sahip olduğu dönemde -isterse çocuğun nesebi lian yapılarak reddedilmiş olsun- kadının doğurduğu çocuğun nesebinin kendisine ait olduğunu iddia edemez. Çünkü nesebi kendisine bağlama hakkı lian yapan kişi açısından devam etmektedir. Şüphe yoluyla ilişkide bulunulan kadının doğurduğu çocuğun durumunda olduğu gibi, ilişkide bulunan kişinin kadınla sahih birliktelik hakkı yoksa bu çocuğun nesebini herkes kendisine bağlayabilir; çünkü bu çocuğun nesebi reddedilmeden önce bir kişi bu konuda iddiada bulunsa onun iddiası dinlenilir.

 

Zımmi, bir çocuğun nesebini reddettikten sonra Müslüman olsa, çocuk Müslüman sayılma açısından o kişiye tabi olmuş olmaz. Çocuk ölse ve mirası kafir mirasçılar arasında taksim edilse, daha sonra bu şahıs çocuğun nesebini kendisine bağlamak istese, çocuk nesep ve Müslümanlık bakımından ona bağlanır, yapılan miras taksimi geçersiz olur.

 

Lian yapan kişi, nesebini reddettiği çocuğu öldürüp ardından onun nesebini kendine bağlamak istese çocuğun nesebi ona bağlanır, bu kişi üzerinden kısas cezası düşer.

 

Had ve tazir cezasında, zina isnadının yapıldığı durum dikkate alınır. Dolayısıyla had ve tazir cezası, isnadda bulunanın veya kendisine zina isnad edilen kişinin sonradan hür olması, köleleştirilmesi, Müslüman olması ile değişmez.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İDDETLER:  GİRİŞ