|
VASİYET |
3. VASİYET EDİLEN ŞEY
Nevevi daha sonra
vasiyetin üçüncü rüknü olan "vasiyet edilen şey" konusuna
başlamıştır.
56. Vasiyet edilen şeyin
"kendi başına amaçlanan", "kendisinden yararlanmak
helalolan" ve "nakli kabul eden" bir şeyolması şarttır. Buna
göre;
> "Kan"
gibi malolarak edinilmesi amaçlanmayan bir şeyin,
> "Çalgı
aletleri" gibi kendisinden yararlanmak helal olmayan şeylerin,
> "Kısas",
"şuf'a hakkı", "kazif haddi" gibi mirasla intikal etmiş
olsa bile nakli kabul etmeyen şeylerin vasiyet edilmesi sahih olmaz; çünkü
bunlar nakli kabul etmez.
Bulkınl'nin, Ebu
Hamid'in Ta'!fk adlı eserinden naklettiğine göre ölüm hastalığı esnasında kısas
cezasını, üzerinde bu cezanın bulunduğu kimseye vasiyet etmek veya bu cezayı
affetmek sahih olur. Kazif haddi ve şuf' a hakkı da böyledir.
Nevevi şöyle demiştir:
Ana karnındaki ceninin vasiyet edilmesi sahihtir. Bunun sahih olması için,
vasiyet anında ana karnında mevcut oldUğunun bilineceği bir süre içinde sağ
olarak doğmuş olması şarttır.
Menfaatlerin vasiyet
edilmesi sahihtir. Daha doğru görüşe göre:
a) İleride meydana
gelecek meyvelerin veya doğacak yavrunun vasiyet edilmesi de sahihtir.
b) Kişinin "iki
kölesinden birini" vasiyet etmesi de sahihtir.
c) "Eğitimli
köpek", "gübre", "dokunulmazlığı bulunan şarap" gibi
kendisinden yararlanmak helal olan necis maddelerin vasiyet edilmesi sahihtir.
Kişi "köpeklerinden
birini" vasiyet etse, köpeklerinden birini verir. Şayet kendisinin köpeği
yoksa bu vasiyet geçersız olur.
Kişinin malı ve
köpekleri bulunsa, kişi bunların tümünü veya bir kısmını vasiyet etse daha
doğru görüşe göre köpekler çok ve mal az olsa bile vasiyet yürürlük kazanır.
Kişi "davul"
vasiyet etse, kendisinin bir tane eğlencede kullandığı bir tane de savaş davulu
ve hacıları karşılama davulu gibi helal amaçla kullandığı davulu bulunsa,
vasiyet bu ikincisine yorulur. Kişi eğlence için kullandığı davulunu vasiyet
etse bu vasiyet dikkate alınmaz. Ancak bu davul savaş için ve hacıları
karşılamak için kullanılabilecek durumda ise vasiyet dikkate alınır.
57. Kişinin mechul olan
bir şeyi vasiyet etmesi sahihtir. Buna göre;
> Ana karnında
bulunan yavruyu anasından ayrı olarak veya anası ile birlikte vasiyet etmek,
> [Hangisi olduğunu
belirtmeksizin] kölelerinden bir köleyi vasiyet etmek sahihtir.
58. Havadaki kuş veya
kaçak köle gibi kişinin teslim etmeye güç yetiremeyeceği şeyi vasiyet etmesi de
sahihtir; çünkü vasiyet lehdarı terikenin üçte biri konusunda vasiyet edenin
yerini alır. Nitekim mirasçılar da terikenin üçte ikisi konusunda onun yerini
alır.
Mirasçıların yukarıda
belirtilen mallar konusunda miras bırakanın yerini alması caiz olduğuna göre
vasiyet lehdarının da bu konuda onun yerini alması caizdir.
59. Nevevi el-Mecmu'da
şöyle demiştir:
Alimlerimiz memedeki
sütün, koyunun sırtındaki yünün vasiyet edilmesinin caiz olduğu konusunda
ittifak etmişlerdir.
Beğavı bunu açık olarak
ifade ederek şöyle demiştir:
Bu durumda koyunun yünü
adete uygun olarak kırkıbr. Vasiyet anında koyunun sırtında bulunan yün vasiyet
lehdarına ait olur, sonradan meydana gelen yün ise mirasçıların olur.
İki taraf yünün miktarı
konusunda ihtilaf ederlerse yeminle birlikte mirasçının sözü kabul edilir.
60. Yavrunun vasiyet edilmesinin
sahih olması için, vasiyet anında ana karnında bulunduğu bilinecek şekilde sağ
olarak doğması şarttır. Nitekim cenin lehine vasiyet yapılırken de böyledir.
Hayvanın yavrusunun vasiyet anında ana karnında bulunup bulunmadığını belirleme
konusunda işin uzmanlarına başvurulur.
61. Yavru ölü olarak
doğduğunda bakılır:
> Bu, bir cariyenin
yavrusu olup tazmine tabi bir cinayet sonucunda ana karnından düşmüşse vasiyet
batıl olmaz, vasiyet yavru için ödenecek tazminattan geçerli olur; çünkü bu cenin
bir kıymeti bulunacak şekilde ana karnından çıkmıştır. Dolayısıyla vasiyet onun
bedeli üzerinde yürürlük kazanır. Şu durum bundan farklıdır: Kişi ana
karnındaki yavru lehine vasiyette bulunsa, bu yavru, [tazmine tabi olmayan] bir
cinayet sonucunda ana karnından düşse vasiyet batıl olur; çünkü bu ce nin
vasiyet üzerinde hak sahibi olmaya ehil değildir.
> Yavru, bir hayvana
ait olup da bir cinayet sonucu veya cinayet olmaksızın ana karnından çıksa
yahut cariyenin yavrusu tazmine tabi bir cinayet sonucu olmaksızın ana
karnından aynısa, vasiyet lehdan herhangi bir şey almaya hak kazanamaz.
Vasiyet lehdan, hayvan
yavrusunda değil de cariyenin yavrusunda, bu yavrunun cinayet sonucu anasından
çıkması durumunda onun bedeli üzerinde hak sahibi olmuştur; çünkü cariyenin
çocuğuna yönelik cinayetle onun bedelini ödemek gerekli olmuştur, bu bedel de
vasiyet lehdanna ait olur. Hayvanın yavrusuna karşı işlenen cinayette ise ana
hayvanın değerinde meydana gelen eksilme tazmin edilir. Bu ise mirasçılara ait
olur.
Bir ifadenin mefhum-i
muhalifinden anlaşılan şeyde bir tafsilat (ayrım) söz konusu olursa bu ayrım
reddedilmez.
Burada ve önceki
meselede, ana karnındaki yavrunun bulunduğunun bilinmesine binaen vasiyetin
doğum öncesinde kabul edilmesi sahihtir. T ercihe şayan olan da budur.
Maverdı şöyle demiştir:
Kişi "cariyem erkek çocuk doğurursa bu çocuğu Zeyd'e vasiyet ettim. Kız
çocuk doğurursa Amr'a vasiyet ettim" dese bu caiz olur ve hüküm dediği
gibi uygulanır. Cariye ister bu iki çocuğu aynı anda doğurmuş olsun ister
peşpeşe doğursun fark etmez. Cariye çift cinsiyetli bir çocuk doğurursa bir
görüşe göre her iki vasiyet lehdarı da çocuk üzerinde hak sahibi olamaz. Diğer
bir görüşe göre iki taraf anlaşıncaya kadar vasiyetin uygulanışı bekletilir.
Ezrai'nin belirttiği
üzere ikinci görüş daha uygundur.
62. Kendisinden
yararlanması mübah olan menfaatlerin süreli olarak, ebedı olarak ve [herhangi
bir kayıt belirtmeksizin] mutlak olarak vasiyet edilmesi sahihtir. Mutlak
olarak yapılan vasiyet de ebediliği gerektirir; çünkü menfaatler de tıpkı somut
mallar gibi karşılığında bedel ödenen varlıklardır.
63. Bir malın menfaatini
vasiyet etmeksizin yalnızca aynını vasiyet etmek sahih olduğu gibi, malın
aynını bir kimseye, menfaatini başka bir kimseye vasiyet etmek de sahihtir.
Bir kimseye bir malın
yalnızca kendisini vasiyet edip menfaatini vasiyet etmeme halinde şahıs
hakkında herhangi bir menfaat söz konusu olmadığı halde vasiyetin sahih olma
sebebi şudur: Vasiyet lehdarı, onaylama veya mübah kılma gibi bir yolla ileride
malın menfaatine sahip olabilir.
Zerkeşi şöyle demiştir:
"Vasiyet işlemi dışında bir tasarruf ta malın menfaatini istisna etmek
sahih değildir."
64. Kendisine malın aynı
vasiyet edilmiş olan şahıs vasiyeti kabul etse, kendisine malın menfaati vasiyet
edilen kişi vasiyeti reddetse, malın menfaati, kendisine malın aslı vasiyet
edilen kişiye değil, vasiyet yapan şahsın mirasçılarına intikal eder. Bunu
İbnü'r-Rif'a belirtmiş, Rafii ve Nevevi ise temas etmemiştir.
65. [Bir ağaçtan ileride
meydana gelecek meyvelerin veya bir hayvandan ileride doğacak olan yavruların
bir kimseye vasiyet edilmesi sahih olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
bu sahihtir; çünkü vasiyet işleminde insanlara kolaylık ve rahatlık sağlamak
amacıyla bir takım belirsiz- r:;;;:n liklere göz yumulmaktadır. Nitekim bu
sebepledir ki henüz mevcut olmayan bir şeyi vasiyet etmek sahih görüldüğü gibi,
bilinmeyen bir şeyin vasiyet edilmesi de sahih görülmektedir. Ayrıca mevcut olmayan
bir şeyin selem, müsakat (emek-bahçe ortaklığı) ve kira akdi gibi akitlerde
mülkiyet edinilmesi sahih oldUğuna göre vasiyet yoluyla mülk edinilmesi de
sahihtir.
İkinci görüş
Bu vasiyet sahih değildir;
çünkü vasiyet tasarrufu, vasiyet edilen şeyde tasarruf edecek birinin
bulunmasını gerektirir. Bu meselede ise bu kişi yoktur.
İlk görüşe göre kişi
"bu yıl mevcut olacak" veya "her yıl mevcut olacak" şeyi
vasiyet etse bu vasiyete göre hareket edilir.
66. Kişi herhangi bir
süre zikretmeksizin mutlak olarak "var olacak olan meyveyildoğacak olan
yavruyu vasiyet ettim" dese bu vasiyet her sene için midir yoksa yalnızca
ilk yıl için mi geçerli olur?
İbnü'r-Rif'a şöyle
demiştir: Bana göre bu vasiyet her yılı kapsar.
Subki bu görüş
karşısında sükut etmiştir. Bana göre de bu görüş uygundur.
67. İleride doğacak
yavrunun vasiyet edilmesini sahih olarak kabul ettiğimizde, anne yavrusunu
vasiyetin üzerinden altı ay geçmeden doğurursa, bu yavru vasiyet edilen
şeyolmaktan çıkar; çünkü vasiyet anında bu yavru mecut idi. Oysa kişi
"ileride doğacak olan yavruyu" vasiyet etmiştir. Yavru, vasiyetin
üzerinden dört yıldan fazla süre geçtikten sonra doğarsa, vasiyet işlemi
geçerli olur. Bu iki süre arasında doğarsa, kadının bir kocası varsa yavrunun
vasiyet edilmesi sahih olur, aksi takdirde sahih olmaz. Bunu Maverdı
belirtmiştir.
68. Mübhem bir şeyin
vasiyet edilmesi sahihtir. Örneğin kişi "iki kölesinden [herhangi birini
belirlemeksizin gayri muayyen olarak] birini" vasiyet etse bu sahih olur.
Çünkü vasiyet işlemi belirsizlikleri kaldırabildiğinden vasiyetin müphem,
varisin belirli olmasının olumsuz bir etkisi olmaz.
Şu sorulabilir:
"İki kişiden birine vasiyet ettim" ifadesinde vasiyet sahih olmadığı
halde burada nasılolup da vasiyet sahih oluyor?
Buna şu şekilde cevap
verilir: Vasiyet lehdarı hakkında göz yumulmayan şeye vasiyet edilen malda göz
yumulabilir. Nitekim "ileride doğacak yavrunun vasiyet edilmesi"
sahih olduğu halde, "ileride doğacak yavru lehine vasiyet" sahih
değildir.
Kişi "falan kişi
için vasiyet ettim" diye bir ifade kullansa ve bu isimde birkaç kişi olsa,
bu vasiyet "iki kişiden biri için yapılan vasiyet" gibi
değerlendirilir.
Kadı Hüseyin şöyle
demiştir: Kişi iki maldan birine malik olup iki maldan birisini vasiyet etse,
bu vasiyet, mülkiyetinde bulunan mala yönelik kabul edilir.
69. Kitabet akdinde
ödenecek taksit bedeli, kesinleşmemiş olsa bile bunun vasiyet edilmesi
sahihtir. Yine, kitabet akdi yapan köle, bedeli ödeyemez duruma geldiğini
belirtmemiş olsa bile onun başkasına vasiyet edilmesi sahihtir. Kişi
"şayet sahip olursam" diye bir ifade kullanmaksızın başkasının
kölesini vasiyet yoluyla bıraksa bu da sahih olur.
Sonraki alimlerden
bazıları ise buna muhalif görüş belirtmişlerdir.
70. Av için eğitilmiş
köpek vb. gibi kendisinden yararlanmak helal olan necis bir şeyin vasiyet
yoluyla birine bırakılması sahihtir; çünkü bu tip varlıklar üzerinde ihtisas
hakkı söz konusu olur, ayrıca bunlar miras vb. yollarla intikal eder.
Eğitimli olmamış olsa
bile eğitilmeye müsait bulunan köpek yavrusu (enik) ve pars da köpek gibi kabul
edilir. Yine elde bulundurulmasına izin verilmiş olmasına binaen evleri koruyan
bekçi köpeği vb. hayvanların vasiyet edilmesi de böyledir.
71. "Kendisinden
yararlanması helalolmayan" ifadesi domuz ve saldırgan köpek gibi şeyleri
dışarıda bırakmaktadır. [Bunların vasiyet edilmesi sahih değildir.]
Not: Av yapmak, ekin korumak veya hayvanları
korumak üzere kendisinden yararlanılan bir köpeğin vasiyet yoluyla bırakıldığı
kişi şayet av yapan yahut ekini ve hayvanı bulunan bir kimse ise bu vasiyetin
geçerli olacağı açıktır. Bu kişinin böyle bir malı yok ise Nevevi'nin
el-Mecmu'da "böyle bir kimse bu köpeği edinemez" şeklindeki
ifadesinden anlaşıldığına göre vasiyet sahih olmaz. Ezrai bunun doğruya daha
yakın bir görüş olduğunu söylemiştir. Nevevi'nin buradaki mutlak ifadesinden
ise bu vasiyetin sahih olduğu anlaşılmaktadır. Hocam Remll'nin belirttiği üzere
doğruya daha yakın olan görüş budur. Bu durumda kişi kendisine vasiyet yoluyla
kalan şeyi, yararlanacak olan bir şahsa nakleder.
72. Kendisinden gübre
olarak yararlanılan hayvan pisliği gibi şeylerin, tabaklanmaya elverişli
derinin, necis hale gelmiş sıvı yağın, köpek gibi hayvanlara yedirilmek üzere
ölmüş hayvan etinin vasiyet edilmesi sahihtir. Bunu Kadı Ebu't-Tayyib
alimlerimizden nakletmiştir. Onun ifadesinden ilk anda anlaşıldığına göre gübre
vasiyetinin sahih olması açısından gübrenin domuz veya köpeğe ait olması ile
başka hayvana ait olması arasında fark yoktur. Bu, doğrudur. Zerkeşi ise domuz
ve köpek gübresinin bu konuda istisna edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Nevevi, el-Mecmu'da
"ekini terbiye etmek üzere gübre edinmek mekruhtur" demiştir.
73. Nebız vb. gibi
dokunulmazlığı bulunan sarhoş edici içeceklerin vasiyet edilmesi sahihtir.
Nebız, sirke elde etmek amacıyla sıkıImış bulunan meyve sularına veya şarap
amacı taşınmaksızın sıkılmış meyve sularına verilen bir isimdir. Nebız'in ne
anlama geldiği konusunda belirttiğimiz şekilde görüş ayrılığı söz konusudur.
Nevevi'nin ifadesinin
zahirinden müstahkem (yıllanmış) olan içecekler ile böyle olmayanlar arasında
bir fark olmadığı anlaşılmaktadır ki doğru olan da budur. İbnü'r-Rif'a ise
müstahkem olanın vasiyet edilmesinin batıl oldUğunu söylemiştir.
Dokunulmazlığı
bulunmayan sarhoş edicilerin vasiyet edilmesi ise sahih değildir; çünkü bunları
dökmek gerekir.
74. Kişi, kendisinden
yararlanması helalolan veya malından olan "köpeklerinden bir köpeği"
vasiyet etse bakılır:
> Kişinin ölüm
esnasında kendisinden yararlanması helal olan birden fazla köpeği bulunsa,
vasiyet lehdarına bunlardan birisi verilir. Hangisinin verileceğini seçmek
mirasçıya aittir.
İkinci durumda her ne
kadar köpek bir malolmasa bile hüküm böyledir. Çünkü kendisinden yararlanılan
köpekler elde bulundurulur ve tıpkı mallar gibi onlar üzerinde de zilyedlik söz
konusu olur. Mecazen bunlara da "mal"adı verilir. Darimı, mirasçının
vasiyet lehdarına ona uygun olan köpeği vermesi gerektiğini tek görüş olarak
belirtmiş olsa bile mirasçının bunu yapması gerekmez.
> Vasiyette bulunan
kişinin ölüm esnasında kendisinden yararlanılması helalolan bir köpeği olmasa
vasiyet ge- r?;\ çersiz olur; çünkü vasiyet yerine gelsin diye bir köpek
satın alınması söz
konusu olamaz. Zira köpek bir mal değildir. Mirasçının da vasiyet lehdarına
köpek hibe etmesi gerekmez.
Rafii şöyle demiştir:
"Burada şu söylenebilir: Bir kimse köpeği karşılıksız olarak vasiyet
lehdarına verse ve bununla vasiyetin yerine getirilmesini amaçlasa bu caiz
olur. Bu, tıpkı ölen kişinin borcunu bir şahsın karşılık almaksızın ödemesine
benzer."
Böyle bir şeyin
gerçekleşmesi uzak bir ihtimal olduğundan alimler bu meseleyi dikkate
almamışlardır.
> Kişinin vasiyet esnasında
köpeği bulunmakla birlikte kaybolsa, daha sonra bir başka köpeği olsa, bu
mesele "vasiyetin yapıldığı an mı yoksa ölüm anı mı dikkate alınır?"
konusundaki ihtilafa bağlı olarak ihtilaflıdır. Ezral'nin belirttiği üzere bu
konuda doğruya en yakın olan ihtimal ölüm anı dikkate alınarak vasiyetin sahih
kabul edilmesidir.
75. Bir kimsenin malı ve
köpekleri bulunsa, kişi bunların tümünü veya bir kısmını vasiyet etse [bu
vasiyetin hükmü ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
köpekler çok ve mal bir danık miktarı kadar az olsa bile vasiyet geçerli olur.
Çünkü burada mirasçılara kalan malın, vasiyet edilen malın iki katı kadar
olmasına dikkat edilir. Az miktarda mal, köpeklerden daha hayırlıdır; çünkü
köpeğin [şer'an] bir değeri yoktur.
İkinci görüş
Bu kişinin malı yokmuş
gibi kabul edilir ve vasiyet, köpeklerin üçte biri üzerinde geçerli olur.
76. İlk görüşe göre,
kişinin malı olmayıp köpekleri olsa ve kişi köpeklerinin tümünü vasiyet etse bu
vasiyet köpeklerin kıymeti değil 6 sayısı bakımından üçte biri üzerinde geçerli
olur.
Çünkü köpeklerin bir
kıymeti yoktur.
Kişinin yalnızca bir
köpeği olsa ve kişi bunu vasiyet etse vasiyet köpeğin üçte biri üzerinde
geçerli olur.
Kişi dört köpeğinden
ikisini vasiyet etse bu vasiyet köpeklerin bir tanesi ve diğer bir köpeğin üçte
biri üzerinde geçerli olur.
77. Kişi, malının üçte
birini Zeyd'e, köpeklerini de Amr'a vasiyet yoluyla bıraksa, Amr'a köpeklerin
üçte biri verilir; çünkü (diğer vasiyetin malın üçte birlik kısımda uygulanması
sebebiyle) mirasçıların alacağı üçte ikilik mal, kendilerine kalan maldır. Bu
durumda mirasçılara kalacak olan üçte ikilik kısım, mal kapsamında yer almayan
bir vasiyet dikkate alınarak hesaplanmaz.
Not: İbnü'l-Mukn'nin de açık olarak ifade ettiği
üzere köpek dışında kendisinden yararlanılması helal olan necasetlere ilişkin
vasiyetler de bunlar az olsun çok olsun, geçerlilik bakımından aynen köpekler
konusundaki vasiyet gibidir.
Kişinin birden fazla
cins köpekleri ve dokunulmaz nitelikte sarhoş edici içecekleri, ölmüş hayvan iç
yağları bulunsa, kişi bunların birini vasiyet etse burada sayı veya menfaat
yönüyle değil kıymet yönüyle üçte bir dikkate alınır; çünkü vasiyet edilen
malların adedi ve menfaatleri arasında bir uyum bulunmamaktadır.
78. Kişi, musiki
aletlerini vasiyet yoluyla bıraksa bakılır: Kendisinin hem darbuka gibi
eğlencede kullanılan hem de savaş davulu ve hacılar için kullanılan davul gibi
helal yolda kullanılabilen bir çalgısı bulunsa yapılan vasiyet geçerli olsun
diye ikinci tür çalgı için yapılmış gibi kabul edilir. Çünkü görünürdeki duruma
göre vasiyet yapan kişinin amacı sevap elde etmektir. Bu ise vasiyetin sahih
olduğu konuda söz konusu olur.
Şu sorulabilir: Kişi
[müzik aletlerinden olan] bir ud aletini vasiyet etse, kendisinin de yalnızca
müzikte kullanılabilen ve mübah bir amaçla kullanılamayan udu ve bir de mübah
amaçla kullanılabilen bir udu bulunsa vasiyet batıl olur. Bu vasiyet, mübah
olan ud için yapılmış gibi kabul edilemez. Yukarıdaki meselede de hüküm böyle
olmalıdır.
Buna şu şekilde cevap
verilir: "Ud" sözcüğü yalın olarak kullanıldığında müzik icra ederken
kullanılan ud akla gelir. "Davul" sözcüğü ise tümü için kullanılır. Kişinin
vurmalı çalgılarından hiçbirisi vasiyete uygun değil ise bu vasiyet geçersiz
olur.
Not: Nevevi'nin belirttiği istisna, sözcüğün yalın
halde kullanımında söz konusu olur. Vasiyet yapan şahıs "bununla, aletin
yapıldığı şekilde kullanılmasını kastetmiştim" dese,
el-Vafi adlı eserde
belirtildiği ve ZerkeşI'nin de desteklediği görüşün de belirttiği üzere bu
vasiyet kesinlikle sahih olmaz.
Kişi vasiyet olarak
"yay" bıraksa bundan küçük ok fırlatmada kullanılan [ve Arapça'da]
"nebl" adı verilen yay, ayrıca Farslıların yaptıkları ok fırlatma
aleti olan "neşşab", yine ok fırlatmada kullanılan "hüsban"
denilen yayanlaşılır. "Yay" ifadesinden taş fırlatmada veya pamuk
dövmede kullanılan yay anlaşılmaz. Kişi "yaylarımdan" ifadesini
kullansa ve kendisinin ok fırlatmada kullanılan yayı bulunmayıp taş fırlatmada
veya pamuk dövmede kullanılan yayı bulunsa vasiyet buna hamledilir. Kişinin her
iki tür yayı bulunsa taş fırlatmaya yarayan oka hamledilir; çünkü ilk olarak
akla gelen budur. Kişi hangi yay olduğunu belirlerse o yay vasiyet olarak
belirlenmiş olur. Kişi "falan şahsa, yayadı verilebilecek bir şey
verin" dese Nevevi'nin onayladığına göre mirasçılar diledikleri yayı
verebilirler. "Yay" ifadesi yayın telini kapsamaz; çünkü telolmaksızın
da alete yay adı verilir. Ok ifadesi ise bundan farklı olup hem okun demir
ucunu hem de tüyden yapılma arka bölümünü kapsar; çünkü ok üzerinde bunların
ikisi de bulunur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
TERİKENİN ÜÇTE
BİRİNİ AŞAN VASİYET