FE’Y VE GANİMET |
GİRİŞ
FEY VE GANİMET
SÖZCÜKLERİNİN ANLAMI
FEY VE GANİMETİN
MEŞRUİYETİ
FEY VE GANİMETİN FIKHİ
TANIMLARI
FEY VE GANİMET
SÖZCÜKLERİNİN ANLAMI
-Kesm- "kasm"
sözcüğü "kasemtü'ş-şey'e" ifadesinin masdandır.
"fey" sözcüğü
de dönme anlamına gelen "fae - yefiu" fiilinin masdandır.
Bu kelime daha sonra
"kafirlerden bize dönen mal" anlamında kullanılmıştır ki bu, masdarın
ism-i fail anlamında kullanımıdır; çünkü [fey ile kastedilen şey dönmek değil]
dönen şeyin kendisidir. Yine bunda is m-i mef'lil anlamı da vardır; çünkü bu
mal kafirlerden Müslümanlara döndürülmektedir.
Kaffal, el-Mehusin adlı
eserinde şöyle demiştir:
Fey adının [kafirlerden
bize dönen mallara] verilmesinin sebebi şudur: Yüce Allah dünyayı ve
içindekileri, ona itaat etmede yararlanmamız için yaratmıştır. Ona aykırı
hareket edenler isyan etmiş olurlar. O zaman yapılması gereken şey bu malı
Allah'a itaat edecek kimselere vermektir.
Aynı özellik ganimette
de vardır. Bu yüzden "fey" ifadesinin ganimeti de kapsadığı buna
karşılık ganimetin fey'i kapsamadığı söylenmiştir. Bu sebeple "feyden elde
edilen hayvanlara işaret konması sünnettir" denilmiştir.
Bir görüşe göre ise
ganimet ve fey kelimeleri birbirinin yerine kullanılabilir. Ikisi bir arada
kullanıldığında ise farklı anlam ifade eder.
Bu, tıpkı fakir ve
miskin kelimeleri gibidir. Meşhur olan görüş ise bu ikisinin, Nevevi'nin de
belirttiği üzere farklı olmasıdır.
"Ganimet"
sözcüğü kar anlamına gelen "ğunm" sözcüğünden "feile"
vezninde türetilmiş olup "mef'lile" anlamındadır. Bu kelime fıkıh
terminolojisinde "kafirlerden elde edilmiş özel bir kazanç" anlamında
kullanılır. Bu kazanca bu ismin verilmesinin sebebi bunun tamamen bir fazlalık
olmasıdır.
FEY VE GANİMETİN
MEŞRUİYETİ
[Fey ve ganimetin
meşrUiyeti] konusunda temel deliller şu ayetlerdir:
> "Allah'ın
savaşsız olarak ele geçirilen beldelerin halkına ait mallardan [fey'den]
elçisine verdiği şeyler Allah'ın, Peygamber'in, onun akrabalarının, yetimlerin,
yoksulların ve yolda kalmış kimselerin hakkıdır. Paylaşımın böyle olması, o
malların aranızdaki zenginler arasında dolaşıp duran bir servete dönüşmemesi
içindir. Şu halde, Peygamber ganimetten size neyi veriyorsa onu alın, vermediği
şeyi istemekten kaçının. Allah'ın emirlerine itaatsizlikten sakının. Zira
Allah'ın azabı çok çetindir. [Haşr, 7]
> Savaş ganimeti
olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, Peygamber'e, Peygamber'in
akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir ... [Enfal,41]
Abdü'I-Kays heyeti ile
ilgili hadiste yer aldığına göre Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine gelen bu
heyete imanın ne olduğunu anlatırken ganimetlerin beşte birini vermenin de
imandan olduğunu belirtmiştir. (Buhari, Iman, 53; Müslim, Iman, 116)
İslam'dan önce
ganimetler hiç kimse için helal kılınmamıştı.
Önceki peygamberler bir
ganimet elde ettiklerinde bunları bir araya toplarlar, daha sonra gökten bir
ateş gelerek bunları alırdı. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ganimetler
helal kılınmıştı. İslam'ın ilk yıllarında ganimetler yalnızca Peygambere aitti;
çünkü o yardım ve cesaret bakımından savaşanların tümü kadar hatta onlardan da
öte bir konumdaydı. Bu dönemde o, ganimetler üzerinde dilediği tasarruflarda
bulunurdu. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Bedir savaşına katılmayan kimselere de
ganimetten pay vermesi bu şekilde yorumlanır. Daha sonra bu hüküm yürürlükten
kaldırıldı ve son uygulama birazdan belirtileceği şekilde oldu.
Et- Tenbih yazarı ve
başka alimler bu konuyu cihad konusundan sonra ele almışlardır ki bu daha
uygundur. Nevevi ise Müzenı ve başkalarına uyarak konuyu burada ele almıştır.
FEY VE GANİMETİN FIKHİ
TANIMLARI
1. Fey, kafirlerin
kendilerine ait mallardan, herhangi bir savaş, at koşturma, deve yürütme,
katır, eşek, gemi ve mürettebat kullanma gibi bir şey söz konusu olmaksızın
bizim için hasıl olan mallar ve -mal hükmünde olmamakla birlikte- kendisinden
yararlanılan köpek vb. şeylerdir.
2. "Bizim
için" ifadesi ehl-i zimmetin, ehl-i harpten elde ettiklerini dışarıda
bırakmaktadır; çünkü bu mal, kendilerinin elinden alınmaz.
3. "Kafirlerin
kendilerine ait mallardan" ifadesi, onların Müslüman veya zımmı yahut
benzer durumda olan kişilerden haksız olarak aldığı malları dışarıda
bırakmaktadır. Bu mallar bizim elimize geçtiğinde biz bunlara sahip olmuş
olmayız, şayet sahibi biliniyorsa sahibine geri verilir, aksi takdirde koruma
altına alınır.
Not: Nevevi, feyin elde edilmesinde savaşın, at ve
deve sürmenin sona ermesine itibar etmiştir. Nevevi'nin ifadesi, bunların
tümünün bitmesi veya her birinin tek başına sona ermesi olarak değerlendirilebilirse
de burada kastedilen ikincisidir. Bir şeye ganimet adının verilebilmesi için üç
şeyden birinin olması yeterlidir, üçü birden bitmedikçe ganimet adı verilmez.
Şu halde Nevevi'nin benim yaptığım gibi "savaş, at koşturma, deve yürütme
söz konusu olmaksızın" demesi daha uygun olurdu.
Sonrakilerden bazıları
Nevevi'nin bu ifadesini şöyle savunmuşlardır: Bu ifadede yer alan
"ve" kelimesi "veya" anlamında kullanılmıştır. Buna göre
fey, bu üç şeyden herhangi birinin bulunmadığı durumda hasıl olur. Bu, her
birinden daha geneldir. Daha genelolan şeyortadan kalktığında daha özelolan da
ortadan kalkar. Nitekim canlı yok olduğunda insan da yok olur.
Bazıları şöyle
demişlerdir: "Ve" bağlacının "veya" anlamında kullanılması
ganimetin tanımında olumlu ifadede olabilir. Feyin tanımındaki olumsuz ifadede
ise "ve" bağlacı kendi anlamında kullanılmıştır. Burada kastedilen
her birinin kendi başına bulunmamasıdır.
Bana göre de bu görüş
daha güçlüdür.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN