MUĞNİ’L-MUHTAC

İCARE / KİRA – HİZMET SÖZLEŞMESİ

 

C. ÜCRETE İLİŞKİN ŞARTLAR

 

Nevevi daha sonra kira sözleşmesinin üçüncü rüknüne ilişkin şartı zikretmiştir.

 

Ücretin bilinir olması şarttır. Buna göre "binayı tamir etmek" veya "hayvanları yemlemek" karşılığında bir şeyi kiraya vermek sahih olmaz. Hayvanı derisi karşılığında yüzmek, buğdayı elde edilecek unun veya kepeğin bir kısmı karşılığında öğütmek de sahih değildir.

 

Bir kimse, köle olan bir bebeğin mülkiyetinin bir kısmını ücret olarak derhal vermek suretiyle bir kadına çocuk emzirtse doğru görüşe göre bu sahih olur.

 

12. Zimmette olan ücretin -tıpkı satım akdindeki bedel gibi- cins, miktar ve nitelik olarak bilinir olması şarttır.

 

Ücret muayyen bir mal ise mezhepte esas alınan görüşe göre belirli bir menfaat üzerine kira akdi yapılmışsa ücret olarak belirlenen malı görmek yeterlidir.

 

Ücret zimmette yer alıyorsa daha doğru görüşe göre bu da sahih olur.

 

[İtiraz]  Kira / hizmet sözleşmesinde ücretin bilinir olmasını şart koşmak -er-Ravda'da tek görüş olarak belirtildiğine göre- hac esnasındaki rızkının ücret olarak verilmesi karşılığında kişinin başkası adına hac yapması meselesi ile çelişmektedir, zira ne kadar rızkın tüketileceği bilinmemektedir.

 

[Cevap]  Bu [gerçek anlamda] bir hizmet sözleşmesi [ücretle adam tutma] değildir, aksine bu bir ödül vaadi olup ödülün ne olduğunun bilinmemesinin bir zararı yoktur.

 

Ücretin bilinir olmasını şart koşmamız halinde bir evi" orayı tamir etmek" karşılığında kiralamak sahih değildir. Örneğin "bu evi sana gereken tamirini yapman şartıyla kiraya verdim" veya "kendisiyle evi tamir edeceği n bir dinar karşılığında kiraya verdim" ifadeleri böyledir. Çünkü burada yapılacak iş ücretin bir bölümünü oluşturmakta olup bu ise bilinmediğinden ücret de bilinmez hale gelmektedir. Ev sahibi evi belirli bir para karşılığında herhangi bir şart koşmaksızın kiraya verir de kiracının bu parayı evin tamiri için harcamasına izin verirse bu sahih olur. İbnü'r-Rif'a şöyle demiştir: Alimler bu meseleyi "teslim eden ve teslim alanın aynı kişi olması" kapsamında görmemişlerdir; çünkü bu [doğrudan değil] dolaylı olmaktadır. Kiracı tamir için harcama yapsa, iki taraf harcanan paranın miktarında anlaşmazlığa düşseler, -İbnü's-Sabbağ ve başkalarının tek görüş olarak belirttiğine göre- şayet harcanması ihtimal dahilinde bulunan bir miktar belirtirse harcayan şahsın sözü kabul edilir.

 

13. Bir hayvanı bir aylığına yemini vermek karşılığında birine kiralamak da -bir ayda hayvanın yiyeceği yem miktarındaki bilinmezlik sebebiyle- sahih değildir. Bu, hayvanın eğitilmesi için kiralanmasına benzer.

 

14. Hayvanın derisini yüzen bir kimseyi, koyunun derisini ücret olarak vermek şartıyla deri yüzme işi için ücretle tutmak,

 

Değirmenciyi, buğdaydan çıkacak unun bir kısmı -mesela dörtte biri- veya kepeğin bir kısmı karşılığında ücretle tutmak da derinin ağırlığı, un ve kepeğin miktarındaki belirsizlik sebebiyle sahih değildir. Ayrıca bu akit yapıldığı anda ücreti n teslimi imkan dahilinde değildir.

 

[*] - Darekutnı ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) değirmenciye ücret olarak öğüttüğü buğdayın unundan bir kafız miktarınca vermek şartıyla un öğüttürmeyi yasaklamıştır. (Darekutni, Buyu', 3, 47)

 

Burada ölçü, işçinin emeği sonucunda oluşacak bir şeYir( ücret olarak belirlenmiş olmasıdır.

 

Subki şöyle demiştir: Zamanımızda, tarladan ürün toplayan ameleye "topladığının onda biri senindir" şeklinde yapılan sözleşmeler de böyledir. Şayet "topladığının onda birinin misli senindir" denilirse bu akit kira akdi olarak sahih olmaz. Bunun cuale akdi olarak sahih olup olmadığı konusunda ise farklı ihtimaller söz konusudur.

 

Zahir olan bunda da ödülün ne olduğunun bilinmemesi sebebiyle cualenin batıl olmasıdır.

 

Not:  Nevevi "öğütmek" sözcüğünü mutlak olarak zikretmiştir. Bu "buğdayın tümünü öğütmen için" ifadesiyle veya herhangi bir şey zikretmeksizin akdin yapılması durumuna özgüdür. Şayet buğday sahibi "ücret olarak belirlenen miktarın dışındakini öğütmen için" diye sözleşme yaparsa Maverdl'nin belirttiği üzere bu akit sahih olur.

 

15. Bir kimse bir kadını, emzireceği kölenin bir kısmını -mesela dörtte birini- derhal ücret olarak alması şartıyla iş akdi yapsa doğru görüşe göre akit caiz olur. Kadının yapacağı [sÜt emzirme] işinin, ortak bir mal üzerinde gerçekleşiyor olmasının olumsuz bir etkisi yoktur.

Nitekim kişi ağaçlar üzerinde ortak olduğu kişi ile, meyveden daha fazla payalması şartıyla müsakat akdi yapsa, diğer ortağın yapacağı iş ortak bir mal üzerinde olsa bile bu akit -Gazali ve Cüveyni'nin meylettiği görüşe göre- caiz olur.

 

İbnü'n-Nakib şöyle demiştir: el-Ümm'deki mutlak ifadeden anlaşıldığına göre kişi ortak olduğu bir konuda ücretli olarak çalışamaz.

 

Bu konuda işin hakikatini Subki kendi tercih ettiği şu görüşle ortaya koymuştur:

 

İmam Şafii (r.a.)'nin kasdettiği, malın bütünü üze~!nde iş yapmak için ücretle adam tutmanın caiz olmadığıdır. Orneğin kişi, ortağı olmayan birine "seni bir veybelik  buğdayı dörtte birini ücret olarak almak karşılığında öğütmek üzere tutuyorum" dese veya orağına "seni bu buğdayın dörtte biri karşılığında benim payımı öğütmek üzere ücretle tutuyorum" dese bu caiz olmaz.

 

Şayet kişi yalnızca kendi payı üzerinde bir akit yaparsa bu caiz olur. Örneğin, ortağı olmayan birine "seni bu buğdayın dörtte birini ücret olarak alman karşılığında geri kalan kısmını öğütmek üzere tutuyorum" dese veya ortağına "seni bu buğdayın dörtte biri karşılığında benim payımdan geriye kalan kısmını öğütmen için tutuyorum" dese akit caiz olur.

 

Alimlerin bu mesel ed eki görüşleri de bu doğrultuda yorumlanmalıdır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

D. MENFAATE İLİŞKİN ŞARTLAR: 1. MENFAATİN MÜTEKAVVİM OLMASI