MUĞNİ’L-MUHTAC

ŞUF’A / ÖN ALIM HAKKI

 

ŞUF'A YOLUYLA MALI ALMANIN ŞEKLİ

 

Şuf'a yoluyla malı alabilmek için hakimin hükmetmesi, satım bedelinin hazır edilmesi, müşterinin hazır olması şart değildir.

 

Şuf'adar tarafından "temellük ettim" veya "şuf'a yoluyla aldım" gibi bir ifadenin kullanılması şarttır. Bununla birlikte şu üç şeyden biri de şart koşulur: a) Satım bedelinin müşteriye teslim edilmesi. Müşteri bunu teslim aldığında yahut hakim müşteriyi satım bedelini almakla yükümlü tuttuğu anda şuf'adar, satıma konu olan gayri menkul hissesine sahip olur. b) Müşterinin satım bedelinin kendi zimmetinde olmasına razı olması. c) Şuradar mahkemede hazır bulunup şura ~ hakkını ispat ettiğindehakim onun lehine şuf'aya hükmetmesi, daha e doğru görüşe göre şuradar bununla mala sahip olur.

 

Mezhepte esas olarak alınan görüşe göre şuf' adar görmediği gayri menkul hissesine sahip olamaz.

 

1. Şuf'a yoluyla mala sahip olabilmek için;

 

[a] - Hakimin buna hükmetmesi şart değildir; çünkü bu nasslarla sabittir.

[b] - Yine satım akdinde olduğu gibi burada da satım bedelini hazır bulundurmak da şart değildir. Her ikisinde de ortak nokta "bedel karşılığı bir şeye malik olmak"tır.

 

Nevevi'nin "satım bedelinin zikredilmesi de şart değildir" demesi daha uygun olurdu.

 

[c] - Müşterinin hazır bulunması ve malı şuf'adara vermeye razı olması da -tıpkı kusur sebebiyle malı geri verme durumunda olduğu gibi- şart değildir.

 

Şuf'adarın "temellük ettim", "şuf'a yoluyla aldım", "şuf'a yoluyla almayı tercih ettim" gibi bir ifade kullanması veya dilsiz kimsenin bu anlama geldiği anlaşılacak bir işarette bulunması şarttır. Satım konusunda geçtiği üzere bu konuda [herhangi bir sözlü ifade kulla,nmaksızın] alıp verme ile yetinilemez. Yine "ben şuf'a yoluyla malı talep ediyorum" demek de yeterli değildir.

 

Not:  Yukarıda belirtilen üç şeyin şuf' ada şart koşulmaması hakkında •Ifarklı görüşler söz konusudur:] İbnü'r-Rif'a şöyle demiştir:

 

Bu, daha sonra Nevevi'nin "bunlardan birinin yahut onun lazım geldiği şeyin gerekli olduğu" yolundaki açıklamasıyla çelişmektedir. .. Bu konuda yapılacak en uygun yorum "üçünün birlikte şart olmadığı" yorumudur.

 

İsnevi şöyle demiştir: Nefyedici "la" ifadesinin tekrarlanması sebebiyle bu yorumun yapılması doğru değildir. Doğru yorum hiç birinin tek başına şart olmadığıdır".

 

Zerkeşı şöyle demiştir: İbnü'r-Rif'a'nın görüşü hayreti muciptir; çünkü burada kastedilen şuf'a yoluyla malı almaktır. Bu şekilde malı alabilmek nassla sabit olduğundan bu üç şeyin hiçbiri şart değildir. Ancak mülkiyetin meydana gelebilmesi için birazdan gelecek şartlar gereklidir.

 

İbn Şehbe şöyle demiştir: Nevevi'nin şu ifadesi buna itiraz teşkil eder; "Şuf'a yoluyla malı temellük etmek için şart değildir" .

 

Nevevi'nin bu ifadesi, ZerkeşI'nin yorumunu reddetmez; çünkü Zerkeşi "zira kastedilen" demiştir. Bu yüzden Hocamız Zekeriya el-Ensarı Menhecü't-tullab adlı eserinde "Şuf'anın sabit olması için" demiş, onun şerhinde (yani Fethu'l-vehhab adlı eserinde)

"Minhacü't-talibın adlı eserde ve diğerlerinde temellükte şart değildir derken kastedilen budur" demiştir.

 

2. Şuf'a'da yukarıda zikredilen [sözlü ifade kullanmanın] yanı sıra ya satım bedelinin müşteriye teslim edilmesi yahut da müşteri bunu teslim almaktan kaçınırsa satım bedelini müşterinin alabileceği şekilde bırakılması gerekir. Müşteri satım bedelini şuf' adardan alınca veya almaktan çekinmesi halinde şuf'adar satım bedelini müşterinin önüne bıraktığında yahut da hakim, müşterinin satım bedelini teslim almasını zorunlu kıldığı halde müşteri bundan kaçındığında yahut da hakim onun adına satım bedelini teslim aldığında, şuf'adar, gayri menkulün satılan hissesine şuf'a yoluyla sahip olur; çünkü ilk durumda hakkına ulaşmış, diğer durumlarda ise [müşteri] kusurlu davranmıştır.

 

3. Şuf'adar mahkemeye gelip de şuf'a konusunda hakkı bulunduğunu ispat eder ve malı temellük etmeyi tercih ederse daha doğru ~ görüşe göre hakimin hükmüyle mala sahip olur; çünkü malı sahiplenme konusundaki tercihi hakimin hükmü ile pekişmiştir. Diğer görüşe göre ise kişi bu durumda mala sahşp olmaz; çünkü bu durumda zimmetine razı olmamıştır.

 

Not:

a. Nevevi'nin 'bunların birini şart koşmasından "şahitler huzurunda ma!ı temellük etmemin yeterli olmadığı" anlaşılmaktadır ki hüküm de böyledir. Nitekim el-Veciz'deki iki vecihten daha güçlü oianın ve İbnü'l-Mukri'nin de tercih ettiğine göre hüküm böyledir. Alimlerin sözünden ilk anda anlaşıldığına göre hakim bulunmasa bile hüküm böyledir. İbnü'r-Rif'a ise şöyle demiştir:"Deve kir.alayan şahsın kaçması durumunda şahit tutmak nasıl ki hakimin hükmü yerine geçiyorsa burada da böyle bir ayrım yapmak uzak bir görüş değildir" demiştir. Oysa diğer meseledeki zarar bu meseledekinden daha fazladır.

 

b. Şuf'a yoluyla malı temellük etmek için şuf'adarın satım bedelini bilmesi de gerekir.

 

c. Şuf'a ilk yol alan "bedeli teslim etmek" dışında bir yolla satılan hisseye malik olmuşsa, müşteri bu hisseyi satım bedeli ödemeksizin teslim almış olsa bile şuf'adar satım bedelini teslim etmeksizin alamaz. Satıcının hakkını geciktirmesi, müşterinin de hakkını geciktirmesini gerektirmez. Şuf'adarın malı uzaktaysa kendisine üç günlük süre verilir. Üç gün geçtiği halde satım bedelini getirmezse hakim, şuf'adarın mala malik olması hükmünü fesheder. Zayıf bir görüşe göre ise fesih söz konusu olmaksızın hüküm kendiliğinden batıl olur.

 

d. Şuf'adar için -daha önce ilgili konuda geçtiği üzere- meclis muhayyerliği söz konusu değildir.

 

4. [Şuf'adar, görmediği gayri menkul hissesini temellük edebilir mi? Bu konuda iki farklı rivayet bulunmaktadır:]

 

{Birinci rivayet]

 

Mezhepte esas alınan görüşe göre "gaip olan şeyin satımının yasak kabul edilmesi" görüşüne binaen şuf'adar, görmediği gayri menkul hıssesini temellük edemez.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ''gaip olan şeyin satımının sahih olduğu" görüşüne binaen şuf'adar görmeden önce onu temellük edebilir. Malı gördüğünde muhayyer olur. Müşteri, şuf'adarın malı görmesini engelleyemez.

 

[İkinci rivayet]

 

[İlk rivayette yer alan] ilk görüş tek görüş olarak kabuledilir; çünkü şuf'a yoluyla malı almak, zorla olan bir alım olduğundan, bunda muhayyerliğin bulunması uygun olmaz.

 

Not:

a. Nevevi'nin yalnızca şuf'adarın malı görmesi ile yetinmesinden anlaşıldığına göre, malın kendisinden alındığı şahsın malı görmüş olması şart değildir ki bu doğru bir hükümdür.

İsnevi "bunun sebebi, şuf'anın zorla mala el koyma olmasındandır" demiştir. Böyle bir durum, vekalet yoluyla bir malı satın alma veya mirasçıdan alma durumlarında düşünülebilir.

 

b. Şuf'adar, müşteriye satım bedelini vermiş olsa bile malı teslim almadan önce onda tasarrufta bulunamaz. Kusur sebebiyle malı müşteriye geri verebilir. Şayet müşterinin izniyle malı teslim alır da satım bedelini ödeyemeyecek duruma gelirse, müşteri malı ondan geri alır. Bu konudalardaki hükümler tamamen satım akdinde olduğu gibidir. Müşteri, şuf'adar malı isteyip de henüz onu temellük etmeden önce malda tasarrufta bulunabilir; çünkü mal onun mülküdür. Ancak temellükten sonra tasarruf ta bulunamaz .

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN