SULH |
A. YOL ÜZERİNDEKİ HAKLAR
1. İŞLEK YOL ÜZERİNDEKİ HAKLAR
2. ÇIKMAZ SOKAK ÜZERİNDEKİ HAKLAR
1. İŞLEK YOL
ÜZERİNDEKİ HAKLAR
Kişi, işle k yolda gelip
geçenlere zarar verecek şekilde bir tasarrufta bulunamaz. Bu yola doğru gelip
geçenlere zarar verecek şekilde evin cumbasını ve balkonunu çıkaramaz. Dik
duran bir kişinin bunların altından geçebileceği şekilde yüksek olmaları
gerekir.
Şayet yoldan binitliler
ve kafileler geçiyorsa yola yapılan çıkınh, deve üzerindeki gölgeliğin
ahşaplarıyla birlikte yük geçebilecek şekilde yüksek olmalıdır.
Yola [evin] kenar
cephesini çıkarmak üzere sulh yapmak ve yola oturmak için yer yapmak yahut ağaç
dikmek haramdır. [Zayıf] bir görüşe göre bunun zararı olmazsa dUz olur.
1. İşlek yol [tarık-i
nafiz] "cadde" diye de isimlendirilir.
Belirtildiğine göre
bunun ile "yol" arasında ortak ve farklı bir nokta vardır; çünkü
cadde binalara özgü olan ve ancak işlek olan yere denir. Yol kenarında ise bina
bulunabileceği gibi boş da olabilir, işlek olabileceği gibi olmayabilir de.
2. İşlek yolda gelip
geçenlerin geçişlerine zarar verecek şekilde bir tasarruf ta bulunulamaz; çünkü
burada bütün Müslümanların hakkı vardır.
Nevevı'nin "zarar
verecek şekilde" demesi el-Muharrer'deki "gelip geçmeyi ortadan
kaldıracak şekilde" ifadesinden daha iyidir; çünkü gelip geçmeyi ortadan
kaldıran her şey zararlı olduğu halde bunun aksi geçerli değildir. Şu halde Nevevı'nin
ifadesi daha geneldir.
Nevevi bunu ed-Dekaik'te
belirtmiştir.
3. Yukarıdaki hüküm
gereğince kişi evinin yan cephesini ve balkonunu gelip geçenlere zarar verecek
şekilde yola doğru çıkaramaz. Aksine bu ikisinin de, bunların altında dik duran
bir kimsenin başını eğmeksizin geçebileceği şekilde yüksek olması gerekir;
çünkü bu şekilde geçişi engelleyen yapı gerçek zarardır.
Bununla birlikte
Maverdl'nin belirttiğine göre yan taraf ve balkanun üzerinde örtünün bulunması
da şart koşulur. İmam Şafii (r.a.)'nin ve alimlerin çoğunluğunun sözünden
anlaşıldığına göre bunun yolu karartmaması da gerekir. Az miktarda karartma
dikkate alınmaz.
Bunların yola doğru
çıkması, binitli olan kişinin mızrağını omzunda taşımasına yol açıyor ve başka
türlü geçmesi mümkün olmuyorsa bunun zararı olmaz; çünkü kişinin mızrağını
omzuna koymasında bir zarar yoktur.
4. Yoldan bitinliler ve
kafileler gelip geçiyorsa kişi evinin yan cephesi ve balkonunu, deve üzerindeki
yük, tahtadan gölgeliğiyle birlikte geçebilecek şekilde yüksek yapmalıdır.
Çünkü nadiren de olsa bu
şekilde geçilebilmektedir.
[*] - Bunun caiz olduğu
konusunda temel delil, Ahmed bin Hanbel ve Beyhakı tarafından rivayet edilen şu
hadistir: Resulullah (s.a.v.), amcası Abbas'ın (r.a.) evine kendi eliyle su
oluğu dikti. (Beyhakİ, Sulh, 6, 66. Beyhakİ bu oluğun mescide doğru açıldığını
söylemiştir. )
5. Bir kimsenin,
caddenin iki tarafında iki evi bulunsa ve yol altından geçecek şekilde bir
evden diğerine doğru tünel kazsa ve bunu da çökmeyecek şekilde sapasağlam yapsa
bunu yapması yasaklanamaz; çünkü gelip geçenlere zarar vermeyecek şekilde yolun
üstünden ve altından yararlanma arasında fark yoktur. Ancak sahibi bulunan bir
yol bundan farklıdır; kişi bu yolun sahiplerinden izin almaksızın böyle bir şey
yapamaz. Bu, yol halkından izin almadan cumba çıkmakla ilgili ifadeden
anlaşılmaktadır. Şayet bunu yaparsa bu giderilir.
[*] - Çünkü Hz.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İslam 'da [ilk olarak] zarar vermek
olmadığı gibi [zarara] zararla karşılık vermek de yoktUr.(İbn Mace, Ahkam,
2340. Hadis hasendir)
[Haksız olarak yola
doğru çıkmış yapıları] yıkacak olan kişi herhangi bir kişi olmayıp hakimdir;
çünkü bu yıkım kargaşa çıkarabilir. Ancak herkes mahkemeye başvurarak bu
yapının yıkılmasını isteyebilir; çünkü bu, münkeri ortadan kaldırmak kapsamında
bir harekettir.
Not:
1. Nevevl'nin
ifadesinden "[gelip geçenlere] zarar vermeyecek şekilde evin bir cephesini
yola çıkmanın caiz olduğu" şeklinde bir anlam anlaşılmaktadır ki bu
müslümana ilişkindir. Katire gelince doğru görüşe göre onun yoldan gelip geçme
izni olmakla birlikte evin bir cephesini yola doğru çıkma hakkı yoktur. Çünkü
bu fiil, yasaklık bakımından "katir bir kimsenin, müslümanın binasından
daha yüksek bina yapması" gibidir.
2. el-Matlab'da şöyle
denilmiştir: Ehl-i zimmetin Müslümanların yolunu kullanmaları o yol üzerinde
mülkiyet hakları bulunduğundan değil de ya Müslümanlara tabi olarak caizdir
yahut da şayet "gayri Müslimlerin verdikleri cizye, İslam ülkesinde
oturmaları karşılığındadır" görüşünü benimsersek bu cizye karşılığındadır.
3. Yukarıdaki görüş
ayrılığı, ehl-i zimmetin evlerinin avlu larında bir kuyu kazmak istemeleri
halinde de söz konusudur.
Ezrai şöyle demiştir:
Ehl-i zimmetin, İslam ülkesinde onlara ait olan bina yapmalarına mahallelerinde
engel olunmadığı gibi evlerinin kenarlarını yola doğru çıkmalarına ve
bahçelerinde kuyu kazmalarına da engelolunmaması görüşü uygun bir görüştür.
Bu, yerinde bir
görüştür.
4. Nevevl'nin genel
nitelikli ifadesinden şu sonuçlar çıkmaktadır:
> Kişİ arkadaşının
evinin yan cephesinin alt tarafında olmak şartıyla yola doğru evinin cephesini
çıkarabilir. Çünkü bunda bir zarar yoktur.
> Yahut da,
arkadaşının cephesinin üstünden gelip geçenlere zarar vermiyorsa onun üst
tarafına dOğru çıkarabilir.
> Yine arkadaşının
yararlanmasına engel olmuyorsa onun tam karşısına da çıkabilir.
> Arkadaşının evinin
yan tarafı yıkılmışsa onun bulunduğu yere kendisi cephe yapabilir.
Arkadaşı onu tekrar
yapmak istese ve bu şekliyle yeniden yapması mümkün olmasa bile kişi bunu yapabilir.
Bu sonuçlar doğrudur. Bu
şuna benzer: Kişi dinlenmek vb. bir amaçla geniş bir yola otursa sonra oradan
kalksa başka bir kimse onun oturduğu yerden yararlanabilir ve ikinci şahıs
orada [ilkine göre] daha fazla. hak sahibi olur.
[Soru]: Rafiı'nin şahsı görüş olarak ileri sürdüğüne
göre, bir kimsenin daha önce oturduğu yerden başka bir yerde muamelede bulunmak
için yüz çevirmesi meselesine kıyasla burada da kişinin hakkının devam etmesi
gerekirdi.
[Cevap]:
a. Yola cephe çıkmak,
yollar üzerinde hak sahibi olmaya bağlı olarak mümkün olmaktadır. Yollar
üzerinde hak sahibi olmak ise bütün Müslümanlar için sabit bir durumdur, hak
sahibi olma konusunda ortak olması sebebiyle diğer kişi öncekinden daha çok hak
sahibidir. Yollarda oturulan yerlerden yararlanmak ise başka bir şeye bağlı bir
durum değildir. Bu yüzden oraya önce oturan kişi orada oturmaktan vazgeçmediği
sürece orada hak sahibi olur.
b. Muamele devam eden
bir şey değildir, bundan vazgeçip sonra tekrar dönmek zorunludur; bu sebeple
oradan yüz çevirme dikkate alınmıştır. Bizim buradaki meselemiz ise bundan
farklı olduğundan evin cephesinin yıkılması dikkate alınmıştır.
5. Bundan şu durum
istisna edilir: Kişi sahipsiz bir arazide bir ev inşa etse ve evin bir
cephesini dışarıya çıksa, sonra bir başka kimse de onun hizasında bir ev
yaparak dışarı çıksa ve caddenin şekli bu şekilde devam etse ilk şahsın yola
çıktığı kanat yıkılsa bile hakkı devam eder, o izin vermedikçe komşusu evinin
kanadını dışarı çıkaramaz, çünkü orayı ilk ihya eden kişi odur.
6. Havanın çoğunu
öncelikle ele geçiren kimse, yani yolun havasının çoğunu evine alan kişiye
diğer kişi engelolamaz.
7. Rafil ve Nevevl'nin
ifadelerinden anlaşıldığına göre vakfedilmiş caddenin hükmü -yukarıda geçen
hususlar bakımından- diğer caddeler gibidir. El-Matlab adlı eserde ise bu
konuda herhangi bir tercihte bulunulmamıştır.
8. "Yol" diye
bir beldenin imara açılması esnasında veya daha öncesinde yololarak bırakılan
yer veya sahibi tarafından -isterse bir ihya söz konusu olmaksızın olsun-
vakfedilmiş olan yere denir.
Er-Ravda'da, Cüveynı'den
naklen bu konuda herhangi bir sözlü tasarrufa gerek olmadığını söylemiştir.
El-Mühimmat'ta ise şöyle
denmiştir: Bu, kişinin kendi mülkü dışındaki yollarda söz konusudur. Kendi
mülkünde ise vakıflardaki kurallara uygun olarak vakıf için kullanılan sözlü
tasarrufların olması şarttır.
Bu, güçlü görüştür.
Bir yol hakkında
zahirdeki duruma göre hükmederiz, oranın ilk olarak yol yapıldığı zaman dikkate
alınmaz.
9. Bir arazinin imara
açılması esnasında yolun genişliğinin ne kadar olacağı hakkında bir anlaşmazlık
söz konusu olursa Nevevı yol genişliğinin yedi arşın olacağını söylemiştir.
Bunun delili Buhari ve
Müslim'in Ebu Hureyre'den rivayet ettiği şu hadistir: "Resulullah
(s.a.v.), yolun miktarı konusunda anlaşmazlık olması halinde yolun genişliğinin
yedi arşın olmasına hükmetmiştir. "(Buharİ, Mezalim, 2473; Müslim,
Müsakat, 4115)
Zerkeşi şöyle demiştir:
İmam Şafii (r.a.)'nin görüşü, böyle bir durumda ihtiyacın dikkate alınması
yönündedir. Hadis de bu şekilde yorumlanır.
Zahir olan görüş budur.
Şayet yol genişliği yedi arşından veya yukarıda geçtiği şekilde ihtiyaç
miktarından fazla olursa bir kimsenin az da olsa bu miktar üzerine el koyması
caiz olur.
10.Yolun etrafındaki ölü
arazinin gelip geçenlere zarar vermeyecek şekilde ihyası caizdir. Yolun sahibi
varsa ve sahibi burayı yololarak kullanıyorsa buranın genişliğini belirlemek
onun takdirine kalmıştır. Yolun geniş bırakılması daha faziletlidir.
6. Evin cephesini veya
kemerini yola doğru çıkmak üzere bedelli olarak anlaşma yapmak -devlet başkanı
tarafından yapılsa bile- haramdır; çünkü hava boşluğu tek başına akde konu
olmaz, yer üzerinde sabit olan bir şeye tabi olur. Bu, ana karnındaki yavrunun
anaya tabi olması gibidir.
Ayrıca şayet bunun
zararı var ise bunu yapmak caiz olmaz. Şayet zararı yoksa yola bunları çıkaran
kişi orada hak sahibidir, kişinin -tıpkı yoldan gelip geçme meselesinde olduğu
gibi- yoldaki hakkı karşılığında ondan bedel almak caiz olmaz.
7. Kişinin yola oturacak
yer inşa etmesi veya ağaç dikmesi[nin hükmü nedir? Bu konuda iki görüş
bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Yol geniş olsa, devlet
başkanı izin verse ve bunun gelip geçenlere bir zararı olmasa bile haramdır.
Çünkü;
> Bu, yapıldığı yerin
yolalma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.
> Ayrıca yolun
kalabalık olması halinde yoldan gelip geçenlerin ona takılmasına sebep
olmaktadır.
> Ayrıca aradan uzun
zaman geçince bunların bulunduğu yerlerin kime ait olduğu karıştırılabilir ve
yoldan geçme konusunda [insanlara ait olan hakkın] izi ortadan kalkabilir, yola
evin kenarını çıkarma vb. durumda ise bu söz konusu olmaz.
Mescide ağaç dikmek
mekruh olsa da caizdir. İşte bu durum yukarıdaki ilk gerekçe ile çelişir
görünmektedir.
Kişi evinden ana yola
doğru üstü kapalı küçük yolu üzerini çivilemişse caiz olur. Bu, yukarıdaki
ikinci gerekçe ile çelişmektedir.
İlkine şu şekilde cevap
verilmiştir: Mescide ağaç dikmenin caiz olması ağacın tüm Müslümanlara ait
olması durumuna özgüdür. Nitekim mesciddekilerin o ağacın meyvelerini
yemelerinin yasaklanamaması da bunu göstermektedir. Bundan anlaşıldığına göre
aynı durum bir zarar söz konusu olmadığı sürece yolda da yapılabilir ki doğrusu
da budur.
İkinciye ise şu şekilde
cevap verilmiştir: Evden [yola doğru] üstü kapalı yürüme alanı yapıldığında
buna ilişkin hak özel bir şahsa aittir. O kendi mülkünün sahibidir ve onu
korur.
[Kamuya ait] yol ise
böyle değildir, aradan zamanın geçmesiyle yol üzerindeki [kamuya ait] hakkın
ortadan kalkma ihtimali söz konusudur.
[İkinci görüş]
[Zayıf] bir görüşe göre
gelip geçenlere bir zarar vermediği sürece yola oturak yapmak ve ağaç dikmek
-tıpkı evin kanadını çıkmak gibi- caiz olur.
İlk görüşte olanlar
arada yukarıda belirttiğimiz şekilde bir fark bulunduğunu söylemişlerdir.
Alimlerin ifadelerinden,
kişinin kendi evinin avlusunda [ön tarafında] bile olsa yol üzerine oturak
yapamayacağı anlaşılmaktadır ki İbnü'r-Rif'a'nın tek görüş olarak belirttiği
üzere güçlü olan budur. Subkı ise zarar olmadığında bunun caiz olacağını söylemiştir.
8. Abbadİ'nin de
belirttiği üzere, insanlar için gelip geçecek bir yer kalması halinde yolda
çamur yoğurmanın bir zararı yoktur.
Ev inşa ederken yola
taş-tuğla bırakmak, ev inşa edilinceye kadar caizdir. Yine hayvandan inme ve
bin me süresince hayvanı yola bağlamak da caizdir.
Günümüzde, hayvan
yemleyen kimselerin hayvanları kiralamak üzere yollara bağlamalarına gelince bu
caiz değildir, idarecinin bunu engellemesi gerekir. Bunun zararı olduğu için
defalarca bu şekilde fetva verdim.
9. Kişi bir caddenin
toprağını alıp bundan tuğla yaparak satsa -Kadı Hüseyin'in fetvalarında yer
aldığına göre- mekruh olmakla birlikte satım akdi sahih olur.
2. ÇIKMAZ SOKAK
ÜZERİNDEKİ HAKLAR
Çıkmaz sokakta orada
yaşayanlar dışında bir kimsenin yola doğru [evinin kanadını, balkonunu,
kemerini vb.] çıkarma[sı] haramdır. Daha doğru görüşe göre -diğerlerinin rızası
olmadıkça- o çıkmaz sokakta oturanların bir bölümünün bunu yapması da haramdır.
Çıkmak sokağın halkı,
evinin kapısı oraya doğru açılan kimselerdir, evinin duvarı o sokağa bitişik
olan değildir.
Çıkmaz sokak üzerindeki
hakkın bütünü o sokak halkının bütününe mi aittir yoksa her birinin sokaktaki
ortaklığı evin sokağa açılan yolu ile evin kapısı arasındaki mesafe kadar
mıdır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmakta olup ikincisi daha
doğrudur.
Çıkmaz sokakta [sokağın
halkından] başka kimselerin girip çıkmak üzere bir kapı açma hakları yoktur.
Ancak daha doğru görüşe göre bu kapıyı çivilemesi [yani kullanmaması] halinde
açma hakkı vardır.
Çıkmaz sokakta bir
kapısı bulunan kimse, yolun baş tarafından daha uzakta başka bir kapı açmak
istese, sokakta ortak olanların onu engelleme hakkı vardır. Şayet [açmayı
istediği kapı] yolun baş tarafına daha yakın ise ve eski kapıyı kapatmıyorsa
hüküm yine böyledir.
Eski kapıyı kapatmışsa
yeni kapıyı açması engellenemez.
Bir kimsenin iki çıkmaz
sokağa açılan iki evi bulunsa veya biri kapalı yola diğeri de açık caddeye
bakan iki evi olsa ve bu ikisi arasında bir kapı açmak istese, daha doğru
görüşe göre buna engel olunamaz.
Kişinin yola doğru kapı
açmasının yasak olduğu durumda kişi sokak halkı ile bu konuda bir mal
karşılığında anlaşma yap sa bu anlaşma dUz olur.
Ev sahibi kişinin evinin
duvarında pencere açması caizdir.
1. Çıkmaz bir sokağa
doğru, o sokağın halkından olmayan bir kimsenin onlardan izin almaksızın evinin
kenarını çıkarması haramdır. Bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Bunun bir zararı
olmasa bile hüküm böyledir; çünkü çıkmaz sokak onların mülküdür. Oraya doğru
evin bir bölümünü çıkarmak insanların evlerine doğru çıkarmak gibidir.
2. Aynı şekilde çıkmaz
sokakta oturanların bir bölümünün diğerlerinin rızası olmadıkça yola çıkma
yapması [haram mıdır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru olan görüşe
göre diğer ortak mülklerde olduğu gibi burada da diğerlerinin rızası olmadıkça
bunu yapmak haramdır. Diğer insanlar bundan zarar görsün ya da görmesin fark
etmez. Diğerleri buna razı olursa, yola çıkma yapmanın zararı olsa da olmasa da
caiz olur.
[İkinci görüş]
Şayet zarar vermiyorsa
diğerlerinin rızası olmasa da bunu yapmak dizdir; çünkü onların her birinin
-tıpkı genel cadde üzerinde olduğu gibi- çıkmaz sokak üzerinde durup orayı kaplayarak
yoldan yararlanması caizdir. Bu caiz olduğuna göre yolun hava boşluğunu
kullanması da caizdir.
Her iki görüşe göre yola
bu şekilde çıkma yapmak için bir mal karşılığında sulh akdi yapmak haramdır.
3. Beğavl'nin
belirttiğine göre [yola çıkma yapmaya izin verip vermeme konusunda, ev
sahibinin değil] kiracının izin vermesi dikkate alınır. Bir gayrimenkulün
menfaatinden yararlanması vasiyet edilen kişi de ona kıyas edilir.
Çıkmaz sokak halkından
bir bölümü bunun bir kısmına razı olsa, bu izinden dönmeleri mümkün olmaz. Bunu
Maverdi açık olarak ifade etmiştir. Çünkü yola yapılan çıkma bir hakka
dayanarak konulmuş olduğundan;
> Bunu karşılıksız
olarak kaldırmak mümkün değildir.
> Diyet ödeyerek
kaldırtmak da mümkün değildir; çünkü bunu koyan kişinin de yolda ortaklığı
bulunmaktadır, o, böyle bir şey ödemeye zorlanamaz.
> Bunun yolda
bırakılması karşılığında ücret de alınamaz; çünkü hava boşluğu için ücret
alınamaz.
Buradaki
gerekçelelendirmelerden şu sonuç çıkmaktadır: "Kişinin hakkı olmayan bir
şeyi yola çıkması halinde -örneğin çıkmayı yapan kişinin evi ile sokağın başı
arasında olsa- çıkma yapılmasına razı olan kişi bundan dönüp çıkmayı söktürme
hakkına sahiptir. Bu söktürme sebebiyle o çıkmanın değerinde meydana gelen
eksilmeyi de tazmin eder." Bu, doğrudur.
Not: Nevevi "hak sahiplerinin rızası
olmadıkça" demiş olsaydı, iki açıdan daha doğru olmuş olurdu:
1. Yapılan bu istisna
ilk meseleyi de kapsamına alırdı. Yani yola çıkma yapan kişinin yolda hak
sahibi olanlardan olmaması durumunu da kapsardı, çünkü burada
"diğerleri" diye ifade etmek doğru olmaz.
4. "Evinin kapısı
sokağın başına daha uzak olan kimse açısından evinin kapısı daha yakın olan
kimsenin izninin dikkate alınacağı" şeklinde bir vehim oluşmasın diye.
Konu ile ilgili görüşlerden biri de budur. Daha doğru görüş ise buna aykırıdır;
zira her bir kimsenin sokaktaki hakkı, yola doğru yaptığı çıkmanın sonuna kadar
değil kendi kapısına kadardır.
Bu durum, Nevevl'nin
biraz sonra gelecek ifadesinden anlaşılmaktadır.
4. "Çıkmak sokağın
halkı" bu sokağa doğru evinin kapısı açılan kimselerdir, evinin kapısı
açılmadığı halde duvarı bu sokağa bitişik olanlar o sokağın halkı değildir;
çünkü sokaktan yararlanma hakkına sahip olanlar kapıları açılan kimseler
olduğundan bu sokağın sahipleri de yalnızca onlardır.
Not: Nevevi" oradan kendi mülküne geçme
hakkına sahip olanlar" demiş olsa, o sokakta fırın, dükkan vb. bir şeye
sahip olan kimseleri de kapsayacağından daha uygun bir ifade olmuş olurdu.
5. Çıkmaz sokak üzerindeki
hak[kın niteliği konusunda mezhep içinde iki farklı görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Hak, sokağın bütünü
üzerinde bütün sokak halkına aittir; çünkü onlar sokağın bütününde gidip gelme
ve girerken ve çıkarken yola çöplerini bırakma gibi şeyleri ihtiyaç
duyabilirler.
[İkinci görüş]
Her birinin sokak
üzerindeki ortaklığı evine giriş yolunun başı ile evinin kapısı arasındaki
kısım kadardır.
Bu iki görüşten ikincisi
daha doğrudur. Çünkü kişinin sokakta gidip geleceği miktar bu kadardır.
Bu sokakta gelip geçme
ve bunun dışındaki yararlanma yolları bakımından söz konusu kişi, sokağa
yabancı olan bir şahısla aynı durumdadır.
6. Çıkmaz sokağın halkı,
o sokağın orta kısmını -tıpkı taksimi kabul eden diğer mülkler gibi- aralarında
taksim edebilirler.
Sokağın üst kısmında
oturanlar değil de alt kısmında oturanlar aralarını örtmek üzere sokağın orta
kısmını taksim etmeyi isteseler bunu yapmaları caiz olur. Ancak üst kısımda
oturanlar bunu yapmak istese yapmaları caiz olmaz.
Sokak halkı sokağın baş
tarafını kapatma konusunda aralarında ittifak etseler bunu yapmaları
engellenmez. Sokak halkının bir kısmı diğerlerinin rızası olmadan kapatılan
yeri açamaz. Ancak kişi kendi malzemesi ile kapatmışsa, diğerlerinin rızası
olmadan burayı açabilir. Sokak halkının bir kısmı oranın açılmasından uzak
dursa diğerleri bunu yapamaz.
7. Çıkmaz sokak
halkından biri evini mescid olarak vakfetse veya orada bir mescid bulunsa bütün
Müslümanlar oraya gelip gitme konusunda sokak halkına ortak olur, bu sokak
halkının orayı kapatması veya aralarında taksim etmeleri yasaklanır.
Böyle bir durumda sokak
halkından bir kimse sokağa doğru bir çıkıntı yapmak istese ve diğer sokak halkı
buna izin verse, bu durum diğer Müslümanların hakkı sebebiyle caiz olmaz. Ancak
diğer Müslümanlara zarar vermeyecek şekilde sokağa çıkma yapmak, sokak halkı
razı olmasa bile ca.izdir. Bu hüküm, mescid sonradan yapılmamışsa söz konusu
olur. Şayet sonradan yapılmışsa ve sokak halkı da yola çıkma yapılmasına razı
olmuşsa hüküm yine böyledir. Ancak sokak halkı buna razı olmamışsa sokağa çıkma
yapılmasını engelleyebilirler. Çünkü ortakların hiçbiri diğerlerinin bu
konudaki hakkını ortadan kaldıramaz.
Genelolarak
Müslümanların yararlanması için yapılan kuyu, medrese ve ribat vakfı gibi
vakıfların hükmü de bu konuda mescid gibidir. Zerkeşi buna dikkatleri
çekmiştir.
Not: [Soru]: Sokak üzerindeki hak yalnızca onlara
ait olduğuna göre başkalarının bu sokağa onların izni olmaksızın girmesi nasıl
ca.iz olmaktadır?
[Cevap]: Bu, hal
karinesinden elde edilen bir helalliktir.
Zerkeşi şöyle demiştir:
Bundan anlaşıldığına göre sokak halkı arasında "tasarrufları
kısıtlanmış" bir şahıs bulunuyorsa başkasının bu yola girmesi caiz olmaz;
çünkü onun veya velisinin bu konuda başkasına izin vermesi ge'çerli değildir,
Şeyh İzzeddin bin
Abdüsselam buna benzer bazı meselelerde herhangi bir tercihte bulunmamıştır:
1, Çıkmaz sokakta
bulunan kimselerin nehirlerinden su içmek: Sonraki bazı alimlerin de belirttiği
üzere -takvaya uygun davranış bundan kaçınmayı gerektirse de- bu caizdir.
2. Bunlardan biri de
alimlerimizin belirttiği şu husustur: Kişinin insanlar için yola dönüştürme
gibi bir durum söz konusu olmadığı sürece başkasının mülkünden geçmesi caizdir.
Abbadi Tabakat adlı
eserinde şöyle demiştir: Alimlerin çoğun" luğunu~ bunu mutlak olarak caiz
gören ifadeleri bu şekilde yorumlanır.
Bu görüş, insanların
buradan geçmeye göz yummaları durumunda söz konusu olur.
Şöyle bir olayanlatılır:
Sultan Mahmud Merv
şehrine geldiğinde şehir halkı kendisini karşıladı. İçlerinde Kaffal el-Kebır
ve Kadı Ebu Asım el-Amirı de vardı. Bunların birisi sultanın sağında diğeri de
solundaydı. Bir izdiham oldu da Kaffal'in atı genel yoldan çıkıp şahsa ait bir
yola girdi.
Sultan, Amirı'ye
"kişinin başkasının mülkünü yol olarak kullanması caiz midir?" diye
sordu. Amirı, sultana "bunu şeyhe sorunuz. Zira o imamdır, dinde helal
olmayan bir şeyi işlemez" dedi. Kaffal bunu işitince şöyle dedi:
Başkasının aynasına bakmak ve duvarının altında gölgelenmek nasıl caiz ise
başkasının mülkünde oranın yol edinilmesinden korkulmuyorsa ve başka bir
şekilde mülk sahibine zarar vermiyorsa caizdir.
8. Çıkmaz bir sokakta,
sokak halkı dışından birinin, onların izni olmaksızın girip çıkmak için orada
[evine] kapı açma hakkı yoktur; çünkü onlar bundan zarar görürler. Şayet izin
verirlerse, -tıpkı bir malı ödünç verme durumunda olduğu gibi- kapı açıldıktan
sonra bile olsa bu izinden dönmeleri ca.iz olur.
Cüveynı şöyle demiştir:
İzinden geri dönme durumunda izin veren kimseler [izin verdikleri şahsın
uğradığı kaybı karşılamak üzere] herhangi bir tazminat ödemezler. Bundan farklı
olarak, bir kimse bina yapmak vb. bir sebeple arazisini ödünç olarak verse daha
sonra da verdiği izinden dönse, bu bina karşılıksız olarak sökülemez.
Rafii şöyle demiştir:
Böyle bir görüşü başkasında görmedim. Kıyasa göre ikisi arasında fark olmaması
gerekir.
EI-Matlab'da ikisi
arasında açık bir şekilde ayrım yapılmıştır. Bu konuda en uygunu Hocamız
Zekeriya el-Ensarl'nin yaptığı şu ayrımdır: Diğer meselede izinden dönme
araziden binanın sökülmesini gerektirmektedir, bu ise bir zarardır, dolayısıyla
bir karşılık ödenmeksizin yapılması caiz değildir. Oysa buradaki mesele bundan
farklı olarak kapının kapanmasını gerektirmemesinden dolayı bir zarara yol
açmamaktadır. Kapının açılması ise izin verilmesinin sonucu olup izinden
dönmenin sonucu değildir. Üstelik kapı açılması izne bağlı değildir, izne bağlı
olan şey o kapıdan girip çıkmak üzere yolu kullanmaktır.
9. [Çıkmaz sokağa
bitişik bir duvarı olan ancak o sokakta kapısı bulunmayan bir kimse bu sokakta
girip çıkmada kullanılmayacak şekilde kapalı-çivili bir kapı açabilir mi? Bu
konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
kişi bu şekide kapı açabilir; çünkü kişinin duvarının tümünü kaldırma hakkı
olduğuna göre duvarının bir bölümünü yıkıp [kapı yapması] öncelikle caizdir.
[İkinci görüş]
Kişinin kapı açma hakkı
yoktur; çünkü kapı açması sanki oradan girip çıkma hakkını kişiye vermekte, bu
hakkının olduğuna dair kapı açmasını delil göstermektedir.
Nevevl'nin el-Muharrer'e
bağlı olarak sahih kabul ettiği görüş Tashihü 't- Tenbih adlı eserde de sahih
saydığı görüştür ki itimad edilecek görüş de budur. Er-Ravda'da ise "fıkha
daha uygun olan görüş bunun yasak olmasıdır" demiştir. İsnevı
el-Mühimmat'ta şöyle demiştir:
Fetva bunun caiz olduğu
şeklindedir. İbn Hazm bunu İmam ŞafiI (r. a.)' den nakletmiştir.
Not: Nevevi "çivileme" sözcüğünü
zikretmeseydi hem daha kısa hem de daha kapsamlı olurdu; çünkü kişinin
aydınlanmak amacıyla bir kapı açması durumunda da söz konusu görüş ayrılığı
devam etmektedir.
Aynı şekilde Nevevi,
e!-Beyan'da olduğu gibi "oradan giremez ve çıkamaz" demiş olsa daha
uygun olurdu.
İsnevı ve başkalarının
bir grup alimden naklettiğine göre kişi aydınlanmak amacıyla açtığı kapıya
pencere vb. bir şey koyarsa bu kesinlikle ca.iz olur.
10. Çıkmaz sokakta
oturan bir kimsenin o sokakta bir kapısı veya suyunu akıttığı bir oluğu olsa,
sokağın baş tarafındaki kapıdan daha uzak bir yere kapı açmak istediğinde -şayet
kapısı ilk kapıdan daha uzakta ise- bu yolda hakkı olan kimselerin onu
engelleme yetkileri vardır. Kişi ilk kapısını kapatmış olsun ya da olmasın
hüküm değişmez; çünkü bu konuda hak [ona değil] başkalarına aittir. Ancak o
sokakta olup da kapısı, açılan kapı ile sokağın başı arasında yer alan kimsenin
engelleme yetkisi yoktur. Bu, er-Ravda'da Cüveyni'den nakledilmiştir.
Er-Ravda'daki "açık olan" ifadesi, Subkı ve başka alimlerin
belirttiğine göre "açık olan eski kapı" şeklinde anlaşılır. Bul~ kını
ise bunu "yeni kapı" şeklinde anlamıştır.
Bu görüşe şöyle itiraz
edilmiştir: "Açık olanın karşısındaki, ona açık olan kısım bakımından
ortaktır, dolayısıyla buna engelolma hakkı bulunmaktadır."
11. Kişinin yeni açtığı
kapı sokağın başına daha yakın ise [bakılır:]
[a] - Bu kişi eski
kapısını kapatmamışsa sokakta ortak olanların yeni kapı açılmasını engelleme
hakkı bulunmaktadır. Çünkü ilk kapının ikinciye eklenmesi yolda bir kalabalık
meydana getirir, ayrıca hayvanların sokakta durması söz konusu olur ki sokak
halkı bundan zarar görür.
[Zayıf] bir görüşe göre
bu caizdir. Ezrai bu görüşü tercih etmiş ve "yol kalabalık olur"
şeklindeki gerekçelendirmeyi reddetmiştir. Zira alimler şunu açık olarak ifade
etmişlerdir:
Kişi çıkmaz sokakta
bulunan evini hamam veya dükkana dönüştürse, yeni bir kapı açması durumundan
kat kat daha fazla olmak üzere sokakta kalabalık meydana gelecek, hayvanların
sokağa girmesi söz konusu olacak ve sokağa yükler bırakılması söz konusu olacak
olduğu halde bu caizdir.
[b] - Kişi eski kapısını
kapatırsa [sokakta ortaklığı bulunanlar yeni kapı açmasını] engelleyemezler;
çünkü bu kişi [eski kapıyı kapatmakla] hakkının bir kısmını bırakmıştır.
12. Evi sokağın sonunda yer
alan kişinin, yalnızca kendine ait olan bölümde kapısını ön tarafa doğru
alması, evi ile sokağın sonu arasında tünel kazması caizdir.
İsnevi şöyle demiştir:
Kişinin, bir tane sokağın ortasında bir tane de sokağın sonunda evi bulunsa,
arada evi bulunan kimse, ortadaki evin kapısının sokağın sonuna doğru
yaklaştırılmasını engelleme hakkı vardır. Çünkü bu kimse yolun bütününe ortak
olsa da ortaklığının sebebi yalnızca sokağın sonuna kadar olan bölümdür.
Kişinin burayı başkasına satması halinde o kişi yoldan daha çok gelip geçme
hakkı etmiş olabilir.
Kişinin sokakta bir
parça arazisi olsa ve bu araziye evler inşa etse, her biri için de bir kapı
açsa bu caiz olur. Bunu Beğavı fetvalarında belirtmiştir.
13. Bir kimsenin
[kendisine ait olan] iki çıkmaz sokağa açılan iki evi bulunsa veya biri kapalı
yola diğeri de açık caddeye bakan iki evi olsa ve bu ikisi arasında bir kapı
açmak istese [buna engelolunabilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
buna engelolunamaz; çünkü kişinin çıkmaz sokakta yürüme hakkı vardır. İki
evarasında [kapı açmak suretiyle] duvarını kaldırmak kişinin kendi mülkünde
tasarruf ta bulunmasıdır, bu hakkına engelolunamaz.
Bu görüşü sahih kabul
etme konusunda Beğavı, Nevevi ve Ram'ye tabi olmuştur, itimad edilmesi gereken
görüş de budur.
[İkinci görüş]
Bu engellenebilir.
Nevevi bu görüşü er-Ravda'da Iraklı alimler aracılığıyla alimlerin
çoğunluğundan nakletmiş, İbnü'l-Mukrı de bu görüşü esas almıştır. Çünkü ilk
durumda her bir ev için diğer sokakta daha önce sahip olunmayan bir yürüme
hakkı doğmaktadır. İkinci durumda ise caddeye bitişik olan evin, kapalı yol
üzerinde normalde olmayan bir hakkı doğmaktadır.
Not:
1. Nevevl'nin genel
ifade kullanmış olmasından şu anlaşılmaktadır: "Görüş ayrılığının söz
konusu olması açısından iki kapının bulunduğu hal üzere kalması ile içlerinden
birinin kapatılması arasında fark yoktur." Hüküm böyledir. Buna karşılık
Rafiı ise hükmün "bir kapının kapatılıp diğer kapının gelip geçme amacıyla
açılması half'ne özgü olduğunu belirtmiştir.
2. Nevevi'nin "her
ikisi de kapalı olan yollar veya biri kapalı diğeri [açık] cadde" ifadesi
yerine, benim açıklamada yaptığım gibi "her ikisi de kendi mülkü olan veya
birisi kendi mülkü diğeri ise caddeye ait olan" demesi daha uygun olurdu.
Çünkü yolun kapalı olması, yolun birine ait olduğunu göstermez. Nitekim kapalı
yolun ucunda bir mescit bulunması meselesi buna bir örnektir.
3. Nevevi'nin 0~ ifadesi
"tüftehani" şeklinde okunur. Çünkü [evanlamına gelen] "dar"
kelimesi [Arapça'da] müennes [dişi] bir kelimedir. Aynı şekilde faili gaip iki
şahıs olan bütün fiillerde de durum böyledir. Bunu Nevevi ed-Dekaik'te
belirtmiştir.
Ebu Hayyan şöyle
demiştir: Ayet de bu şekilde gelmiştir. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
o ... "O iki
cennette, akan iki pınar vardır." [Rahman, 50]
O ... "[Allah],
yeri ve göğü yıkılıp gitmesinler diye tutuyor." [Fatır, 41]
O ... "[Musa,
Medyen kuyusuna gelince] uzakta duran iki kadın gördü." [Kasas, 23]
İbn Faris bu durumda
"ya" ile okumayı caiz görmüştür.
14. Kişinin çıkmaz
sokağa kapı açmasının yasak olduğu durumlarda kişi sokak halkı ile mal
karşılığında anlaşma yapsa bu geçerli olur; çünkü kapı açmak, evin kanadını
yola çıkma meselesinin aksine araziden yararlanmaktır. Çünkü diğer meselede
yalnızca hava boşluğu için para ödeme söz konusudur.
Bu, kişinin söz konusu
kapıdan girip çıkması konusunda anlaşma yapmaları halindedir.
Ancak yalnızca kapı açma
konusunda bedelli bir anlaşma yapılırsa bu anlaşma kesinlikle geçerli olmaz.
Sokak halkı kapıdan
girip çıkmak için bir süre belirleseler bu anlaşma bir kira sözleşmesi olmuş
olur. Herhangi bir şey zikretmezlerse veya bu anlaşmanın ebediyen geçerli
olmasını şart koşarlarsa çıkmaz sokaktan şayi bir hissenin o kişiye satılması söz
konusu olur. i
Bu anlaşma sonucunda o
kişi de çıkmaz sokağın sakinlerinden biri olmuş olur.
Bu şuna benzer: Bir
kimse başka bir şahısla kendi arazisinden nehir akıtmak üzere anlaşma yapsa bu,
nehrin akıtılacağı yerin diğer şahsa temlik edilmesi anlamını taşır.
Ancak kişi para
karşılığında evinden bir kapı açmak üzere veya evinin yüzeyinden suyu akıtmak
üzere anlaşma yapsa, bu anlaşma sahih olsa bile diğer kişi evden veya evin
yüzeyinden herhangi bir şeye sahip olmaz; çünkü yol, yalnızca gelip geçmek için
istenen bir şeydir. Böyle bir yerde gelip geçme hakkını var kılmak oranın
mülkiyetini nakleder.
Buna karşılık ev ve
yüzeyden gelip geçmek veya üzerinden su akıtmak amaçlanmaz.
Ezrai süre sınırlaması
yapılması durumunda anlaşmanın caiz olup olmamasını yol üzerinde mescid gibi
veya belirli bir şahsa vakfedilmiş bir ev gibi bir mülkiyetin bulunmamasına
bağlamıştır. Şayet böyle bir şey varsa bu konuda anlaşma yapmak caiz değildir;
çünkü bu bir satımdır. Vakfedilmiş bir malda veya onun haklarında satım düşünülemez.
O şöyle demiştir: "Bu durumda iken kira anlaşması yapılması ise uygundur.
Bu meselede fakih olan kimseye gizli kalmayacak bir takım detayların söz
konusudur.
Çıkmaz sokağın sahibi,
kendi evinin altında bodrum kazılması konusunda bir kimseye izin verse ve daha
sonra evi satsa, müşteri -tıpkı satıcının da yapabileceği gibi- bu izni geri
alabilir. Bunu Abbadi belirtmiştir.
15. Ev sahibinin, gerek
çıkmaz sokakta gerekse başka bir yerde, evinin duvarında delik açması caizdir.
Bu kişi çıkmaz sokağın halkından olsun ya da olmasın, pencere aydınlatma için
açılmış olsun ya da olmasın, çıkmaz sokağın sakinleri buna izin versin ya da
vermesin kişi bunu yapabilir; çünkü kendi malında tasarruf ta bulunmaktadır.
Kişinin duvarını kaldırıp yerine pencere açma hakkı vardır.
Not: Pencereler çoğunlukla aydınlatma için
yapılır. Kişi, dışarıya bir şey taşmaması kaydıyla penceresinin önüne [demirden
veya ahşaptan] perde yapabilir. Şayet bundan herhangi bir şey yola sarkarsa
veya bunu kaplayan yer yola sarkarsa [bunun hükmü] yola evin bir cephesini
çıkarmak gibidir.
Subki şöyle demiştir: Bu
konuda dikkatli olmak gerekir; çünkü kemerlerin çoğunlukla dışarı çıkılan
kapıları da bulunmaktadır, bu durumda çıkmaz sokağın havasına engelolunmuş
olmaktadır.
Bu, çıkmaz sokakta gidip
gelmek üzere bir kapı yapma hakkı bulunmayan kimse hakkındadır. Şayet kişinin
böyle bir hakkı varsa, pencere bölümünden bir kapı açması yasaklanamaz.
Nevevl'nin genel
nitelikli ifadesinden anlaşıldığına göre pencerenin yüksek olması ile olmaması
arasında fark yoktur ki bu doğrudur. Cürcanı ise bunu, pencerenin yüksek olup
da komşunun evini görme imkanının bulunmaması ile sınırlandırmıştır. Şeyh Ebu
Hamid, kişinin kendi evinden komşusunun evini ve harem bölgesini gören bir
pencere açmasının caiz olduğunu açık olarak ifade etmiştir. Diğer komşunun bunu
engelleme hakkı yoktur.
Çünkü kişi duvarının
tümünü kaldırmak istese bunu yapması engellenemez, duvarının bir kısmını
[pencere yapmak suretiyle] kaldırmak istediğinde de buna engel olunamaz.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN