MUĞNİ’L-MUHTAC

HAVALE

 

HAVALENİN ŞARTLARI

 

A. RIZA ŞARTI

B. HAVALE YAPILAN KİŞİNİN BORÇLU OLMASI

C. BORÇ VE ALACAĞIN HAVALE YAPMAYA UYGUN OLMASI

 

A. RIZA ŞARTI

 

Havale için havaleyi yapan kişinin ve havale alacaklısının rızaları gerekir. Daha doğru görüşe göre havale yapılan kişinin rızası şart değildir.

 

1. Havalenin sahih olması için havale yapan kişinin [borçlunun] ve havale alacaklısının rızası şarttır; çünkü havale yapan kişi borcunu dilediği şekilde ödeyebilir, ille de tek bir yönden ödemesi gerekmez.

 

Havale alacaklısının hakkı havale yapan kişinin zimmetindedir, ancak kendi rızası ile bundan başka yere intikal eder, ayrıca zimmetler birbirine göre değişiklik gösterir.

 

Hadiste geçen emir de müstehap şeklinde yorumlanır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre bu emir, mübahlık şeklinde anlaşılır.

 

İki tarafın rızalarını bilmemiz -tıpkı satım akdinde geçtiği gibiancak icap ve kabulle mümkün olur.

 

Nevevi, tıpkı diğer yazarlar gibi burada rıza sözcüğünü;

 

[a] - Havale alacaklısının havaleye razı olmasının gerekmediğini göstermek,

 

[b] - "Daha doğru görüşe göre kendisi üzerine havale yapılan kimsenin rızası şart değildir" hükmüne giriş yapmak için zikretmiştir.

 

Daha doğru görüşe göre, havale yapılan kimsenin rızası gerekmez; çünkü tıpkı satılan kölede olduğu gibi bu da hak ve tasarrufa uygun bir mahaldir.

Ayrıca hak, havaleyi yapan kimseye ait olduğundan bunu başkası aracılığıyla ödeme yetkisine sahiptir. Bu, borcu ödemek için başkalarını ve kil kılmaya benzer.

 

Diğer görüşe göre ise "havale bir borç ödeme işlemidir" hükmü gereğince borçlunun rızası da şarttır.

 

2. Havale sözleşmesi yaparken "havale" sözcüğünü kullanmak gerekmez, bu sözcükle aynı anlama gelen başka sözcükler de kullanılabilir. Örneğin "senin hakkını falan kişiye naklettim", "falancada olan hakkımı sana ait kıldım", "benim falancada olan hakkımı senin hakkın karşılığında sana temlik ettim" gibi ifadelerle de havale işlemi kurulabilir.

 

"Beni havale et!" şeklindeki ifade, satım akdindeki "bana sat" ifadesi gibidir, yani bununla havale işlemi gerçekleşir.

 

"Satım" sözcüğü kullanıldığında, bu sözcüğün anlamına riayet sebebiyle havale bununla gerçekleşmez. [Zayıf] bir görüşe göre ise -selem sözcüğüyle satım akdi yapılması gibi burada da- anlam dikkate alınarak havale işlemi kurulmuş sayılır.

 

Kişi "seni şunun karşılığında falan kişiye havale ettim" dese, ancak "senin onda olan alacağın karşılığında" demese [hüküm ne olur?] Bulkini bunun bir kinaye olduğunu söylemiştir. Nitekim kişi "ben havale ettim derken vekaleti kastetmiştim" dediğinde de yeminle birlikte onun sözü kabul edilir. Hocam Remli'nin belirttiğine göre bu konuda en doğru görüş bunun [kinaye değil] açık ifade olduğu, ancak tıpkı farklı anlamlara çekilmeye müsait diğer açık ifadelerde olduğu gibi bunun da başka anlama çekilmeye müsait olduğu görüşüdür.

 

 

B. HAVALE YAPILAN KİŞİNİN BORÇLU OLMASI

 

Borcu olmayan kişi üzerine havale yapmak sahih değildir. [Zayıf] bir görüşe göre onun rızası ile bu sahih olur.

 

[Borçlu olmayan kişiye alacaklıyı havale etmek sahih olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre havale, [alacağın] satımrı] olduğundan, borcu olmayan kişi üzerine havale yapmak sahih değildir; çünkü havale yapan kişinin havale yaptığı şahıs üzerinde, havale alacaklısının hakkına bedelolacak bir şeyi bulunmamaktadır.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre havale yapılan kişinin rızası ile bu sahih olur. Bu görüş "havale bir hakkın tahsilidir" şeklindeki görüşe dayalıdır. Borcu olmayan kişinin, üzerine yapılan havaleyi kabul etmesi borca kefil olması anlamına gelir, bu durumda havale yapan kişi borçtan kurtulmuş olmaz. [Zayıf] bir görüşe göre borçtan kurtulmuş olur.

 

İlk görüşe göre, üzerine havale yapılan kişi borcu kendiliğinden ödese, başkasının borcunu ödemiş olur ki bu caizdir.

 

 

C. BORÇ VE ALACAĞIN HAVALE YAPMAYA UYGUN OLMASI

 

1. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN "BAĞLAYlCI" OLMASI

2. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN BİLİNİR OLMASI

3. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN CİNS VE MİKTAR BAKIMINDAN EŞİT OLMASI

 

1. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN "BAĞLAYlCI" OLMASI

 

Havale; bağlayıcı bir borca karşılık ve bağlayıcı bir alacak üzerine yapılırsa sahih olur.

 

Havale misli bir borç ve alacak üzerine yapılırsa sahih olur. Daha doğru görüşe göre kıyemı bir borçta da olur.

 

Havale satım akdindeki muhayyerlik esnasında ödenen satım bedeli karşılığında olabileceği gibi daha doğru görüşe göre böyle bir alacak üzerine de havale yapılabilir.

 

Daha doğru görüşe göre, efendisi ile özgürlük sözleşmesi yapmış olan köle, özgürlük bedelinin taksitleri karşılığında efendisini başkasına havale etmesi sahihtir. Ancak efendisinin onun üzerine havale yapması sahih değildir.

 

[1] - Havale, bağlayıcı bir borca karşılık yapılırsa sahih olur. Bağlayıcı borç muhayyerliğin söz konusu olmadığı bir borçtur.

 

Bu borca karşılık bedel almanın caiz olması şarttır. Buna örnek olarak muhayyerlik zamanından sonra ödenen satım bedeli zikredilebilir.

 

Borç, "zifaf ve ölüm öncesinde mehir ödenmesi" ve "kira akdinde süre dolmadan önce ücretin teslim edilmesi" meselelerinde olduğu gibi henüz kesinleşmemiş olsa bile böyle bir borca karşılık havale yapılabilir. Yine satılan malı teslim almadan önce satım bedelini tahsil etsin diye müşterinin satıcıyı üçüncü bir şahsa havale etmesi de mümkündür.

 

[2] - Havale, bağlayıcı bir alacak üzerine yapılırsa sahih olur. Örneğin bir malı satan kimsenin başka bir şahsa borcu olsa bu borcunu ödemek üzere borçlu olduğu şahsı müşteriye havale etmesi sahihtir. İki borcun gerekli olma sebebi aynı olsun ya da olmasın fark etmez. Örneğin borçlardan birisi satım bedeli diğeri borç verme yahut kiradan kaynaklanmış olabilir.

 

Kişi bir kimsede olan mal alacağı üzerine havale yapamaz, çünkü -daha önce geçtiği üzere- bu, borcun borca karşılık satımı anlamına gelir.

 

Yine havale, "selem borcu" vb. gibi karşılığında bedel almanın caiz olmadığı bir alacak üzerine yapılamaz. Böyle bir borca karşılık veya böyle bir alacak üzerine havale yapmak -borç ve alacak bağlayıcı olsa bile- sahih olmaz.

 

[3] - Zekat memurunun veya zekatta alacağı olan kimsenin zekat borçlusuna havale yapması veya bunun tersi -nisap, kişinin bunu alma imkanı elde etmesinden sonra telef olsa bile- sahih olmaz; çünkü böyle bir şey karşılığında bedel almak mümkün değildir.

 

[4] - Ölü üzerine hava le yapmak sahihtir; çünkü üzerine havale yapılan kimsenin havaleye razı olması şart değildir. Ölmüş kimsenin zimmeti ortadan kalktığı halde havalenin sahih olmasının sebebi şudur; ölünün zimmetinin ortadan kalkması ölüm sonrasında meydana gelecek olan borçlar açısındandır, yani ölüm sonrasında onun zimmeti hiçbir şeyi kabul etmez. Bununla birlikte ölünün zimmeti, borcu ödeninceye kadar borca karşılık rehin olmuş olur.

 

[5] - Bir kimsenin ölüp de geride bıraktığı malvarlığına havale yapılmaz; çünkü burada üzerine havale yapılan bir kimse bulunmamaktadır.

 

[6] - Havale, "para" ve "hububat" gibi mislı bir borca karşılık ve "köle" ve "elbise" gibi kıyemı bir mal da olabilir [mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre olabilir; çünkü selem akdi yoluyla bunlar zimmet borcuna konu olabilmektedir. Ayrıca bunlar da bağlayıcı borçtur.

 

[İkinci görüş]

 

Bunlar havale konusu olamaz; çünkü havalenin amacı hakkı herhangi bir değişiklik söz konusu olmaksızın hak sahibine ulaştırmaktır. Benzeri olmayan borçlarda bu husus gerçekleşmemektedir.

 

EI-Minhac'daki ifadeden "misli borçlar" konusunda ihtilaf olmadığı gibi bir şey anlaşılıyorsa da kastedilen bu değildir. Çünkü -el-Kifaye'de belirtildiği üzere- havalenin yalnızca paralarda olabileceği görüşü bulunmaktadır.

 

[7] - Daha doğru görüşe göre;

 

[a] - Bir satım akdinde muhayyerlik esnasında satım bedeli karşılığında havale yapılabilir.

Örneğin [muhayyerliğin bulunduğu bir satım akdinde] müşteri [satım bedelini ödemek üzere], satıcıyı bir kimseye havale edebilir.

 

[b] - Satım bedeli alacağı üzerine havale yapılabilir. Örneğin satıcı, bir kimseye olan borcunu ödemek için borçlu olduğu şahsı müşteriye havale edebilir.

 

Çünkü bu satım bedeli borcu sonuç itibarıyla bağlayıcı hale gelmektedir. Bedelin [muhayyerlik esnasında] bağlayıcı olmaması geçici bir durumdur.

 

Diğer bir görüşe göre ise borç [muhayyerlik esnasında] bağlayıcı olmadığından böyle bir borç için ve böyle bir alacağa yönelik havale yapılamaz.

 

İlk görüşe göre, satım bedeli karşılığında havale yapıldığında muhayyerlik ortadan kalkar; çünkü akdin iki tarafı buna razı olmuştur. Ayrıca havale bağlayıcı olmayı gerektirir. Havale yapıldığı halde satım akdi muhayyer olmaya devam ederse havale, gereğini yitirmiş olur.

 

Muhayyer satımda satım bedeli üzerine havale yapıldığında buna razı olan satıcının hakkı üzerinde muhayyerlik ortadan kalkar. Ancak buna razı olmamış olan müşterinin hakkı üzerindeki muhayyerlik ortadan kalkmaz. Şayet razı olursa iki görüşten İbnü'l-Mukrl'nin tercih ~ ettiği ve mutemed olan görüşe göre onun hakkı da ortadan kalkar.

 

İbnü'l-Mukrı daha sonra şunları söylemiştir: "Müşteri satım akdini feshederse havale geçersiz hale gelir."

 

[İtiraz]: Bu, alimlerin "satım bedeline yapılan havale satım akdinin feshedilmesi ile geçersiz hale gelmez" şeklindeki ifadelerine aykırıdır.

 

[Cevap]: Muhayyerlik sebebi ile olan fesih istisna edilmiştir.

 

Hocam Remli'nin de belirttiği üzere "sonrakilerden kimileri bunu doğruya uzak bir görüş olarak görmüşlerse de bunda bir uzaklık yoktur; çünkü akit her an ortadan kalkabilecek bir durumdadır."

 

[İtiraz]: Muhayyerlik esnasında havalenin sahih kabul edilmesi, şayet muhayyerlik satıcıya veya her ikisine ait ise problemli durmaktadır; çünkü satım bedeli müşterinin mülkiyetinden satıcının mülkiyetine geçmemiştir.

 

[Cevap]: Satıcı müşteriye havale yaptığında [muhayyer olduğu satım akdini] onaylamış olur, hava!e de buna bitişik olarak gerçekleşmiş kabul edilir. Havalenin sahih olması için bu yeterlidir.

 

[İtiraz]: Bu, "satıcı muhayyer olduğunda muhayyerlik esnasında satım bedelini başkasına satamaz" hükmü ile çelişmektedir.

 

[Cevap]: Alimler borcun borç karşılığında satımı konusunda esneklik gösterince -bizim meselemizin aksine- zikredilen meselede de esneklik göstermişlerdir.

 

[8] - [Efendisiyle özgürlük sözleşmesi yapmış olan köle, sözleşme bedeli konusunda efendisini başkasına havale edebilir mi? Yine efendi bu kölesinden olan alacağına havale yapabilir mi? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre;

 

[a] - Özgürlük sözleşmesi yapan köle, özgürlük bedeli konusunda efendisini başkasına hava le edebilir; çünkü gerek efendi açısından gerekse kendisine havale yapılan [borçlu] açısından bir bağlayıcılık söz konusudur. Bu yüzden havalenin amacı gerçekleşmektedir.

Ayrıca İmam Şafii (r.a.)'nin e!-Ümm'de yer alan açık ifadesine göre bunun karşılığında bedel alınması sahihtir.

 

Bulkini bununla selem borcu arasında şu farkın bulunduğunu söylemiştir: Efendi, kitabet akdi konusunda havaleyi kabul ettiğinde, alacağın başkasına ait olma ihtimali söz konusu olmaz. Çünkü kölenin borcunu ödeyemez hale gelmesinden önce bunu tahsil ederse zaten sorun yoktur. Şayet tahsil edemezse mükatep kölenin malı, kölenin ödeyemez duruma düşmesiyle efendiye ait olmuştur. Ancak selem borcu bundan farklıdır; çünkü sipariş edilen mal piyasada kalmayabilir ve bu durum havale yapılan kişinin hakkına kavuşamamasına yol açabilir.

 

[b] - Efendi, başkasına olan borcu konusunda köleden alacağı özgürlük bedeline havale yapamaz. Şayet yaparsa sahih olmaz; çünkü bedelli özgürlük sözleşmesi köle açısından bağlayıcı değildir. Bu durumda havale alacaklısı bunu köleden isteme ve köleyi bağlayıcı tutma imkanına sahip değildir.

 

[ikinci görüş]

 

Her ikisi de sahihtir. Kölenin yaptığı havalenin sahih olma sebebi yukarıdaki gibidir. Köle üzerine havale yapılmasının sahih olması ise "bunun alacağı tahsil işlemi" gibi olmasıdır.

 

[Üçüncü görüş]

 

Her ikisi de sahih değildir. Köle üzerine havalenin sahih olmama sebebi yukarıdaki gibidir.

Kölenin yaptığı havalenin sahih olmaması ise bunun bir "satım" ve "kitabet akdinin taksitleri karşılığında bedel alma" gibi olmasıdır ki bu sahih değildir.

 

Nevevi "taksitler" diyerek şu durumu dışarıda bırakmıştır: Efendinin kölesi ile arasında ticarı bir muamelesi olsa ve efendi kölesi üzerine havale yapsa er-Ravda'da belirtildiği üzere bu işlem sahih olur. Kölenin ödeyemez hale gelmesiyle bunun sakıt olmasına bakıl~ maz; çünkü ticarı işlemden kaynaklanan borç genel itibarıyla bağlayıcıdır. Bunun ortadan kalkması kitabet akdinin taksitlerinin aksine tebeiyyet yoluyladır.

 

[9] - Cuale akdinde iş yapılmaya başlanmış olsa bile henüz tamamlanmadan önce ödülolarak belirlenen miktar karşılığında havale yapılması sahih olmadığı gibi buna havale yapmak da sahih değildir. Çünkü iş tamamlanmadan önce cuale akdinden kaynaklanan borç bağlayıcı değildir. İş tamamlandıktan sonra ise hüküm bunun aksinedir.

 

 

2. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN BİLİNİR OLMASI

 

Havaleye konu olan borcun ve üzerine havale yapılan alacağın; miktar ve sıfat olarak bilinmesi şarttır. [Zayıf] bir görüşe göre diyet borcu olarak ödenecek develer karşılığında veya diyet alacağı olarak alınacak develer üzerine havale yapmak sahihtir.

 

Havale yapan kişi ile havale alacaklısının; havaleye konu olan borç ve alacağın miktarını ve -el-Kifaye'de belirtildiği üzere- selem akdinde itibara alınan şekilde niteliklerini bilmek şarttır. Çünkü "havale satım akdidir" hükmünü kabul edersek bilinmeyen bir şeyin satımı sahih olmaz. Şayet "havale alacağın tahsilidir" hükmünü kabul edersek bilinmeyen bir şeyin tahsili de sahih olmaz.

 

Nevevi "cins" konusundan bahsetmemiştir; çünkü sıfat / nitelik sözlük bakımından cinsi de kapsadığından buna gerek duyulmamıştır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre diyet develeleri karşılığında ve diyet develeri üzerine havale yapmak sahihtir. Daha güçlü görüşe göre ise bunların niteliği bilinmez olduğundan havale sahih olmaz.

 

Nevevi Nüketü 't- Tenbih adlı eserinde bu meseleyi şu şekilde

canlandırmıştır:

 

Bir kimse başındaki kemik görünecek şekilde başkası tarafından yaralansa, daha sonra da yaralanmış olan kimse bir başka şahsı aynı şekilde yaralamış olsa diyet olarak beş deve ödemesi gerekir. Bu durumda ilk olarak yaralanmış olan şahıs -ki bu ikinci olayda suçlu durumundadır- ikinci yaralanmış şahsı beş develik alacak karşılığında ilk suçluya havale eder.

 

 

3. HAVALEYE KONU OLAN BORÇ VE ALACAĞIN CİNS VE MİKTAR BAKIMINDAN EŞİT OLMASI

 

Havaleye konu olan borç ve alacağın cins ve miktar bakımından eşit olması şarttır.

 

Daha doğru görüşe göre; peşinlik ve vadelilik bakımından ve sağlamlık ve kırıklık bakımından da eşit olması gerekir.

 

[1] - Havaleye konu olan borç ve alacağın;

 

[a] - Cins bakımından birbirine eşit olması gerekir. Buna göre dirhem borcu karşılığında dinar alacağına havale yapmak veya bunun tersini yapmak sahih olmaz.

 

[b] - Miktar bakımından da birbirine eşit olması gerekir. Buna göre beş dirhem borca karşılık on dirhemlik alacağa havale yapılamayacağı gibi bunun aksi de yapılamaz.

 

Çünkü havale bedelli bir yararlanma akdi olup ihtiyaç sebebiyle caiz görülmüştür.

Dolayısıyla -tıpkı karz akdinde olduğu gibi- burada da zikredilen bakımından borç ve alacağın ittifak etmesi dikkate alınır.

 

[2] - Havaleye konu olan borç ve alacağın peşinlik - vadelilik ve sağlamlık - kırıklık bakımından [da eşit olması gerekir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre - er-Ravda'da "doğru görüş" denilmiştir- eşit olması gerekir.

Çünkü nitelikteki farklılık miktar farklılığı gibi değerlendirilir.

 

[İkinci görüş]

 

Bunun yararı havale alacaklısına ait ise caiz olur, aksi takdirde caiz olmaz. Buna göre vadeli ve kırık dirhemler karşılığında peşin ve sağlam dirhemler üzerine havale yapmak helalolur. Yine daha uzak vadeli bir borç karşılığında daha yakın vadeli bir alacağa havale yapmak sahihtir. Ancak bunların aksi sahih değildir. Bu durumda kişi fazlalığı teberru etmiş gibi olur.

 

Nevevi er-Ravda'da bu meselelerin bir kısmını ters bir biçimde ifade ederek "sağlam dirhemlere karşılık kırık dirhemler, kaliteli olan dirhemlere karşılık kalitesiz dirhemlere havale yapılırsa" demiştir. Bu ifadeleri yanlışlıkla söylediği kabul edilmiştir.

 

Kişi vadeli olan borca karşılık vadeli olacağına havale yapsa, havale borçlusunun ölümüyle borç peşin hale döner. Borç, havale yapanın ölümüyle peşin hale gelmez, çünkü havale yapmakla borçtan berl olmuştur.

 

Not:

1. Nevevi'nin sözünden anlaşıldığına göre "havaleye konu olan borç ve alacağın rehin ve kefalet bakımından ittifak etmeleri gerekmez." Bu doğrudur. Hatta kişi rehin veya kefilin bulunduğu bir borç karşılığında veya böyle bir alacak üzerine havale yap sa rehin çözülür, kefil borçtan kurtulur; çünkü havale, alacağın tahsili gibidir. Nitekim satım akdinde müşteri satım bedeli karşılığında satıcıyı başka birine havale etse ve nikah akdinde koca mehir borcu karşılığında karısını başka birine havale etse hapis hakkı düşer. Bu durum havalenin, alacağın tahsili gibi olduğunu göstermektedir.

 

2. Havale alacaklısının durumu benzer konuda mirasçının konumundan şu açıdan farklıdır: Mirasçı, lehine sabit olan haklar bakımından kendisine miras bırakanın yerini almaktadır.

 

3. Havalede akdi yapan kişi rehin veya kefil şartı koşsa bu caiz olur mu olmaz mı?

İbnü'l-Mukri bunun caiz olduğu görüşünü, el-Envar yazarı ise caiz olmadığı görüşünü tercih etmiştir. Hocam Remli ilk görüşü "kişi bunu havale borçlusuna şart koştuğunda" şeklinde, ikinci görüşü de "havale yapana şart koştuğunda" şeklinde yorumlamıştır. Bu uzak bir yorumdur; çünkü havale borçlusunun havale akdinde bir etkisi yoktur. İtimad edilmesi gereken görüş el-Envar yazarının görüşüdür.

 

4. Havale akdinde "şart muhayyerliği" sabit olmaz; çünkü bu akit bir şeyi görme üzerine dayandırılmamıştır. Daha doğru görüşe göre, havalenin bedelli bir akit olduğunu kabul etsek bile bu akitte "meclis muhayyerliği" de söz konusu olmaz; çünkü meclis muhayyerliği kıyasa aykırı olarak sabit olmuştur. [Zayıf] bir görüşe göre ise "havale bir alacağın tahsilidir" görüşüne dayalı olarak meclis muhayyerliği sabit olur. Muhayyerlik bölümünde bu konuda açıklamalar geçmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

HAVALE SÖZLEŞMESİNDE BORCUN HUKUKİ DURUMU