|
SELEM / SELEF ŞARTLARI |
6. ŞART: SİPARİŞ EDİLEN
ÜRÜNÜN NİTELİKLERİNİN BELİRTİLMESİ
Kişilerin malı satın
almadaki amaçlarının malın niteliklerine göre açık bir şekilde farklılık
gösterdiği mallarda "malın niteliklerini bilmek" ve bunu "akit
esnasında malın nadiren bulunacağı bir şekle dönüştürmeksizin ifade etmek"
de selem akdinin şartlarından biridir.
Bu şarta göre
etli-bulgur, macun, güzel kokuların karışımı, mest, karışık tiryak [panzehir]
gibi "kendisinden amaçlanan şeyin ne olduğu net olarak belli
olmayan", "kendisini oluşturan bileşimlerin amaçlandığı [maddelerden
yapılma] karışımlar" da selem akdi sahih olmaz.-
Daha doğru görüşe göre
pamuk-ipek karışımı, ipek kumaş, peynir, çökelek, petekli bal, hurma sirkesi ve
üzüm sirkesi gibi karışımın bir ölçüsünün olduğu ürünlerde selem akdi sahihtir.
Alimlerin çoğunluğunca
daha doğru kabul edilen görüşe göre ekmekte de selem akdi sahih değildir.
Avın az bulunduğu yerde
"aveti" sipariş etme durumunda olduğu gibi nadiren bulunan şeylerde
selem akdi sahih olmaz.
Yine "büyük inciler
ve yakutlar", "bir diriye ile kız kardeşi" veya "cariye ile
çocuğu" gibi nitelemede aşırı gidildiğinde bulunması zor olacak şeylerde
de selem akdi sahih olmaz.
1. Selem akdinin sahih
olması için;
[a] - Kendisine bağlı
olarak [malı satın alanların] amaçlarıntın] açıkça farklılık gösterdiği,
[b] - ve sipariş edilen
malı bir ölçüye bağlamanın kendisine bağlı olduğu,
[c] - [kendisinin malda
bulunmasının asılolup] "malda bulunmama"nın temel prensip olmadığı
Nitelikleri bilmek
şarttır. Çünkü bu nitelikler malı belirlemeye yaklaştırır. Ayrıca bu nitelikler
sebebiyle malın değeri de değişir.
Bu şart, konunun başında
zikredilen "sipariş edilen malın teslimine güç yetirilebilmesi
şarttır" şeklindeki cümleye -benim açıklamada belirttiğim üzere-
atfedilmiştir.
Önce "malın
nitelikleri belirtilerek belirli bir ölçüye bağlanabilmesi"nin şart olarak
zikredilmesi sonra da "bunun bilinmesi"nin şart olarak belirtilmesi
gerekirdi.
Şayet bu nitelikler
bilinmezse selem geçerli olmaz; çünkü belirli bir malın satıldığı satım akdinde
bile satılan malın bilinemez olmasına katlanılamıyor ise satılan malın
zimmettelborç hanesinde bir mal olması durumunda bu bilinemezlik hiç çekilemez.
[Yukarıda yer alan üç
kayıttan] ilk kayıtla [yani a maddesindeki kayıtla] "cariyenin sürmeli
olması", "kölenin şişman olması" gibi akitte zikredilmemesine
müsamaha gösterilen nitelikler dışarıda bırakılmıştır.
İkinci kayıtla [yani b
maddesindeki kayıtla] bir ölçüye bağlanamayan nitelikler dışarıda
bırakılmıştır.
Üçüncü kayıtla [yani c
maddesindeki kayıtla] da "kölenin iş yapma gücüne sahip olması",
"zayıf olması", "okur-yazar olması", "okuma yazma
bilmemesi" gibi nitelikler dışarıda bırakılmıştır. Köleyi satın alan
kişinin amacı her ne kadar bu vasıflara bağlı olarak açıkça farklılık
gösteriyor olsa da bu niteliklerin sipariş sözleşmesinde belirtilmesi gerekmez;
çünkü aslolan şey bu niteliklerin bulunmamasıdır.
[d] - Selem akdinin
sahih olması için bu vasıfların akde bitişik olarak zikredilmesi de şarttır.
Çünkü akit konusu şey bu
niteliklerle belirginleşir. Bunların akitten önce veya sonra zikredilmesi
-hatta akit meclisinde bile olsa- yeterli olmaz. Ancak iki taraf akitten önce
anlaşarak "akit esnasında daha önce anlaştığımız vasıflardakini
kastedeceğiz" derlerse İsnevı'nin belirttiğine göre akit sahih olur. Bu
şuna benzer: Birkaç kızı olan bir kimse bir şah sa "seni kızımla
evlendirdim" dese ve her ikisi de kızlardan birini kastetse akit sahih olur.
Bu [nitelikleri]
zikretmenin, malın nadiren / zorlukla bulunabileceği bir şekilde yapılmaması
gerekir; çünkü -daha önce geçtiği üzere- selem akdi zaten bir belirsizliği
taşımaktadır.
Bu ancak teslimine
güvenilen mallarda sahih olur.
2. Hangi amaçla satın
alındığına dair bir ölçü konamayan mallarda da selem akdi sahih olmaz.
Buna örnek olarak
"satın alınma amacını teşkil eden maddelerin karışım halinde
bulunduğu" ve "karışımın bir ölçüsünün olmadığı" etli-bulgur,
macun, misk-anber karışımı, mest, nalın, karıştırılmış tiryak gibi şeyler
zikredilebilir. Bu gibi mallarda selem sahih değildir; çünkü içindeki
karışımların herhangi bir ölçüsü yoktur.
[Metinde geçen]
"galiye" sözcüğü er-Ravda'da belirtildiğine göre misk, anber, şakayık
ve kafur karışımından yapılan bir kokudur. Nevevi'nin et-Tahrir adlı eserinde
"bu koku; yağ, misk ve anber karışımından yapılır" denilmiştir.
"Nedd" adı verilen ve içine yağ katılmaksızın misk, anber, şakayık
karışımından üretilen koku da böyledir.
"Mest" ve
"nalın"da selem akdinin sahih olmama sebebi şudur: Bunların her
birinin bir dışı [derisi], bir içi [astarı] bir de dolgusu vardır. Kişi sipariş
verirken bunların miktarları ve niteliklerini belirleyemez.
İçi-dışı aynı maddeden
üretilen mestler ve ayakkabılara gelince şayet bunlar deri dışında bir maddeden
üretilmişlerse tıpkı dikili elbiselerde ve diğer eşyalarda olduğu gibi bunların
yenilerinde selem akdi sahih olur.
Nevevi "karışık
panzehir [tiryak]" sözcüğü ile tek bir bitkiden veya taştan yapılan
panzehiri dışarıda bırakmıştır ki onlarda selem dUzdir.
Tahta, kemik ve kirişten
yapılan yaylarda da hüküm böyledir.
Yine yontulup kuyruğu
takılmış okta da sel em akdi yapılamaz; çünkü okun ortası ile iki ucu incelik
ve kalınlık bakımından farklılık gösterdiğinden bunun için bir ölçü koymak
zordur. Ancak ucu yontulmadan ve kuyruğu yapılmadan önce yapılırsa buna bir
ölçü koymak kolayolduğundan selem akdi sahih olur.
Arpayla karışık buğdayda
selem akdi yapmak sahih olmadığı gibi menekşe, mısır söğüdü [bonağacı] ve gül
gibi şeylerin karıştınlmasıyla kokusu güzelleştirilen yağlarda da selem akdi
yapılmaz. Ancak yağların elde edildiği şeyler zikredilen güzel kokularla
kokulandınlıp daha sonra sıkılarak yağ yapılırsa bunun akdin sıhhatine bir
zararı yoktur.
3. "Pamuk-ipek
karışımı ıttabı kumaşı" ve "ibrişim ve yünün birlikte kullanılarak
yapıldığı kumaş" gibi içindeki maddelerin ölçüsü belli olan karışımlarda
selem akdi sahihtir; çünkü bu karışımın içindeki parçaların her birinin ölçüsü
kolaylıkla bilinir.
Not: "Ölçüsü belli olmak" ile kastedilen
nedir?
Bir görüşe göre akdi
yapan iki tarafın, farklı şeylerden dokunan kumaşlarda dokumanın dikine olan
ilmekleri ile yanlamasına olan ilmeklerinin hangi maddelerden olduğunu
bilmeleridir. [Zayıf] bir görüşe göre ise ağırlığının bilinmesidir. Subkı
birinci görüşü, Ezrai ise ikinci görüşü tercih etmiştir ki zahir olan da budur;
çünkü malların kıymetleri ve onu alanların amaçları buna bağlı olarak açık bir
şekilde farklılık gösterir. Rafii'nin eşŞerhu 's-sağir'deki "çünkü karışım
ve bunların miktarları kolayca bilinebilir" ifadesi de buna uymaktadır.
4. Peynir ve çökelek
üzerinde selem akdi yapılması da sahihtir. Bunların her birinde asıl amaç süt
olmakla birlikte içinde tuz da vardır. Bunlara konulan maya ise bunların düzgün
olması içindir.
Metnin Arapçasında geçen
"infeha" sözcüğü maya anlamına gelmekte olup, sütten başka bir şeyle
beslenmeyen kuzu ve oğlağın işkembesinden yapılır. Şayet başka şeyle beslenirse
bu mayaya "keriş" denir.
Petekli bal, yaratılışı
itibarıyla petekle birlikte bulunan baldır; bu, içinde çekirdeği bulunan
hurmaya benzer. Bunda selem akdi sahihtir.
Hurma ve üzüm sirkesinde
de selem akdi sahihtir; bunlar hurma veya üzümün kendisiyle bozulmaktan
korunduğu suyla karışması sonucu elde edilir.
Daha doğru görüşün
karşısında yer alan görüş, yukarıdaki yedi maddenin bir ölçüye
bağlanabileceğini reddederek şöyle demektedir: "İpek, tuz, balmumu, su ve
diğer maddeler az da çok da olabilir. "
Tuzlanmış balık
[konservesi] peynir hükmündedir.
Not: Nevevi'nin sözü burada sayılanların önceki
kısmın örnekleri imiş gibi yani "karışıma tabi maddelerden her birinin
amaçlandığı" maddelerden imiş gibi algılanmasına sebep olmaktadır, oysa bu
doğru değildir. Bunlar karışımların üçüncü türünü teşkil etmektedir ki bu da
karışım halindeki bir maddenin içinden asıl elde edilmek istenen şey bir
tanesidir diğeri de onu ıslah etmek için konmuştur. Nitekim bu durum
eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'dan anlaşılmaktadır. Rafii el-Muharrer'deki
"peynir de böyledir" ifadesiyle buna işaret etmiş, bu ifadeyi
öncekilerden ayırmıştır. Bu durumda bu ifadenin ittabı sözcüğüne atıfla mecrur
olmaması, "muhtelif' sözcüğüne atıfla "fl" harfi cerinden dolayı
mecrur olması gerekir.
Nevevi petekli balı bu
kategoriye dahil ederken el-Muharrer'deki ifadeyi esas almıştır, oysa bu, bu
türe dahil değildir; aksine eşŞerhu'l-kebir ve er-Ravda'da ifade edildiği üzere
bu dördüncü bir türe yani "yaratılışı itibarıyla karışık olan mallar"
türüne dahildir.
Nevevi bunu daha önce
veya daha sonra zikretseydi daha uygun olurdu.
Süt, yağ ve kaymakta
selem akdi sahihtir. Bu durumda hangi hayvandan elde edileceği, türü, o
hayvanın otlakta mı otlatılmış olacağı yoksa hangi tür yemle besleneceği
belirtilmeli, yağın da yeni mi eski mi olacağı belirtilmelidir.
Çökmüş süt üzerinde
selem akdi yapılamaz; çünkü içinde su bulunmayan çökmüş süt hariç sütün çökmesi
bir kusurdur. Ancak içinde su bulunmayan çökmüş süt üzerinde selem yapılabilir.
Bunu "çökmüş" diye nitelemede bir sakınca yoktur; çünkü bu özellik
bizatihi amaçlanmaktadır.
"Süt" sözcüğü
mutlak olarak kullanıldığında -kurumuş bile olsatatlı süt anlaşılır.
Yine kaymağın taze olup
olmaması da zikredilmelidir.
Süt üzerinde ölçekle ve
tartıyla selem yapılması sahihtir. Tartıyla selem akdi yapılmışsa süt köpüğü
ile tartılır. Ancak ölçekle yapılmışsa köpüğü ile ölçülmez; çünkü köpüğün
tartıya bir etkisi yoktur.
Peynir sipariş edilirken
peynirin türü, yapıldığı şehir, içinde değişikliğin olmadığı yaşlık ve kuruluk
durumu zikredilir. Kendisinde değişikliğin olduğu peynirde ise selem akdi
yapılmaz; çünkü bu, kusurlu bir peynirdir. İmam Şafii (r.a.)'nin peynirde selem
yapılamayacağına ilişkin eski görüşü de bu anlama yorulur.
Yağ tartılarak ve
ölçülerek satılabilir. Kuru olan ve ölçekle ölçülürken boşluğun kaldığı yağ
-tıpkı kaymakta hayvanın memesinden ilk olarak gelen sütün kurutulmuşunda
olduğu gibitartılarak satılır. Kurutulmamış olanı ise süt gibidir. İmam Şafii:
(r.a.)'nin el-Ümm'de belirttiği "kaymağın ölçekle ve tartıyla sipariş
edilmesi sahih değildir" şeklindeki ifadesi "ölçekte boşluk
bırakmayan kaymak" şeklinde anlaşılır.
Keş denilen maddenin
içindeki çökmüş sütün ölçüsünü belirlemek mümkün olmadığından keş üzerinde
selem akdi yapılmaz.
5. Ekmek üzerinde selem
akdi yapılması [sahih midir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Alimlerin çoğunluğunca
daha doğru kabul edilen görüşe göre ekmek üzerinde selem akdi yapılması sahih
değildir; çünkü ateşin ekmeğe etkisini ölçmek mümkün değildir. Ayrıca ekmeğe
katılan tuz da az veya çok olabilir.
[İkinci görüş]
Cüveyni ve ona tabi
alimlerin sahih kabul ettiği ve Müzeni'nin de Imam Şafii (r.a.)'nin kendi
ifadesi olarak naklettiğine göre bu sahihtir; çünkü onun ısıtılacağı ateşin bir
ölçüsü vardır. Ekmeğe katılan tuz ise ekmeği alanların asıl amacı değildir.
Not: Nevevi'nin bu meseleyi "pişirilen ve
kızartılan şeylerde selem akdinin yapılamayacağı" konusundan sonra
zikretmesi daha uygun olurdu; çünkü ekmekte selem akdinin sahih olmamasının
nedeni, ekmeğe katılan tuzdan dolayı değil ekmeği pişirmede kullanılan ateşin
bir ölçüsünün olmamasıdır. İsnevl'nin belirttiği üzere nebızin şarap gibi kabul
edilmesi daha mantık!ıdır.
6. Avın az bulunduğu
yerde "aveti" sipariş edilmesi örneğinde olduğu gibi nadiren var olan
şeylerde selem akdi yapılırsa bu sahih olmaz; çünkü bu malın teslim edileceğine
güvenilemez. Ancak bu mal üzerinde peşin selem yapılır da sipariş edilen mal
sipariş alan kişinin elinde malın nadiren bulunduğu bir şehirde bulunursa
el-İstiksa adlı eserde belirtildiğine göre selem akdi sahih olur.
7. Selem akdi esnasında
zikredilmesi gerekli olan niteliklerde aşırıya gidildiğinde nadiren
bulunabilecek olan "büyük inciler ve yakutlar" ve bunlar dışındaki
değerli taşlarda da selem akdi sahih değildir; çünkü bunların hacminin,
ağırlığının, şeklinin ve saflığının belirtilmesi gerekir. Bütün bu niteliklerin
bir malda bir araya gelmesi ise nadirdir.
"Büyük
inciler" ifadesi ile -ki bu süslenmek için edinilen incilerdir- küçük
inciler -ki bunlar tedavi amaçlı kullanılır- dışarıda bırakılmıştır. Cüveynı
[küçük inci için] bir dinarın altıda birini büyüklük ölçüsü olarak getirmiş,
Rafrı ve Nevevi de bunun [kesin değil] yaklaşık bir ölçü olduğunu
söylemişlerdir. Bu şekildeki incide selem akdi yapılması sahihtir.
Akik taşında selem akdi
yapılması sahih değildir; çünkü Maverdl'nin belirttiğine göre akik taşları
birbirinden oldukça farklıdır. Billur ise bundan farklı olup değişiklik
göstermez. Bunlar tartı ile ölçülürler.
8. Bir cariye ile kız
kardeşini veya teyzesini yahut halasını yahut da çocuğunu, bir koyun ile
kuzusunu birlikte selem akdi ile sipariş etmek sahih değildir; çünkü bunların
belirtilen niteliklerde birleşmeleri nadirdir.
[Soru] Daha sonra geleceği üzere; kişi selem akdinde
kölenin "okuryazar" olmasını, cariyenin "kuaför" olmasını
şart koşsa bu nitelikleri bir arada bulunduran şekilde köle ve cariye nadiren
bulunduğu halde selem akdi sahih olmaktadır.
[Cevap] Bu niteliklerin çalışıp çabalamakla elde
edilmesi kolaydır. "Oğulluk", "kardeşlik" gibi nitelikler
ise böyle değildir.
Bu cevap peşin selem
konusunda geçerli değildir; çünkü peşin selemde malın derhal teslimi gerekir.
Bununla birlikte kişi köleye okuma-yazma öğretmek üzere kölenin teslimini
geciktiremez.
Not: Nevevi'nin bu meselede selemin sahih
olmadığını mutlak olarak zikretmesinden anlaşıldığına göre cariyelerde onun
zenci olması ile olmaması arasında fark yoktur. Bu doğru bir çıkanmdır. Oysa
Cüveynı zenci hariç nitelikleri çok olan köle ile kayıtlamış,
Gazalı de onu esas
almıştır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
1. CANLI VARLIKLAR
ÜZERİNDE YAPILAN SELEM AKDİNİN ŞARTLARI