MUĞNİ’L-MUHTAC

SELEM / SELEF ŞARTLARI

 

5. ŞART: MALIN MİKTARININ BİLİNMESİ

 

[Selem akdininimal sipariş sözleşmesinin sahih olması için şart olan hususlardan biri de] sipariş edilen malın ölçek veya tartı ya da sayı yahut uzunluk olarak miktarının bilinmesidir.

 

Ölçekle ölçülen [yani hacim ölçüsü ile satılan] bir mal ağırlık ölçüsüyle sipariş edilirse bu sahih olur, aksi de sahihtir.

 

Kişi yüz sa' buğdayı "şu ağırlıkta gelmesi şartıyla" sipariş etse bu işlem sahih olmaz.

 

Karpuz, patlıcan, salatalık, ayva ve narın sipariş edilmesinde ağırlığın belirtilmesi şarttır.

 

Cevizin ve bademin farklılıkları az olan türünde ağırlık belirtilerek sipariş verilmesi sahihtir. Daha dOğru görüşe göre bunların ölçekle sipariş edilmesi de sahihtir.

 

Tuğla sipariş edilirken sayı ve ağırlık birlikte belirtilir. ~

 

Kişi [şu ölçekle diyerek] bir ölçek belirlese, şayet [o malın alımsatımında o ölçeğin kullanılması konusunda] adet yoksa sipariş fasid olur. Şayet o ölçeğin kullanılması konusunda adet varsa daha doğru görüşe göre akit fasid olmaz.

 

Kişi küçük bir beldenin ürününü sipariş etse bu işlem sahih olmaz, büyük bir beldenin ürününü sipariş etse daha doğru görüşe göre bu sahih olur.

 

1. [Sipariş sözleşmesinin geçerli olabilmesi için] sipariş edilen mal ölçekle satılan bir malsa ölçeğinin belirlenmesi, tartılarak satılan bir mal ise ağırlığının belirlenmesi şarttır.

Bunun delili konunun başında geçen hadistir.

 

Sayılarak satılan şeylerde sayının, uzunluk ölçüsüyle [metreyle] satılan şeylerde de uzunluğun belirtilmesi önceki ikisine kıyasla şarttır.

 

Şu sorulabilir: Hadiste niçin yalnızca ölçme ve tartma konusu ile sınırlandırma yapılmıştır?

 

Buna şu cevabı veririz: Satılan ürünlerin miktarı çoğunlukla bu şekilde belirtildiğinden ve bu ikisi ile diğerlerine işarette bulunulduğundan böyle yapılmıştır.

 

2. Ölçekle ölçülen bir mal ağırlık ölçüsü belirtilerek sipariş edilirse sözleşme geçerli olur.

Yine bunun aksi de yani tartılarak satılan bir mal, şayet ölçekle ölçülmesi mümkün ise ölçekle sipariş edildiğinde sözleşme geçerli olur.

 

Cüveyni alimlerin "ölçekle satılan malların ağırlığı belirtilerek sipariş edilmesinin caiz olduğu"na dair genel ifadelerini "ölçekle sınırlandınlabilen olduğu mallar" şeklinde yorumlamıştır. Ancak mesela misk ve anber kınntıları gibi şeylerin yukarıdaki gibi sipariş edilmesi bundan farklıdır; çünkü bunların az bir miktarının bile maliyeti çoktur, bu gibi mallarda ölçek onu sınırlayan bir ölçü konumunda değildir.

 

Rafii, Cüveynl'nin bu ifadelerini nakletmiş ve herhangi bir yorum yapmamıştır; daha sonra da küçük inciler eğer çokça bulun uyorsa bunların ölçekle de tartıyla da sipariş edilmesinin caiz olduğunu söylemiştir.

 

Nevevi ise er-Ravda'da "bu, Cüveynı'den aktarılan görüşe aykırıdır" demiştir.

 

Öyle anlaşılıyor ki Rafii bu meselede alimlerden aktarılan genel görüşü tercih etmiştir.

 

Bulkini, Nevevi'nin ifadesine şu şekilde cevap vermiştir:

 

Rafii'nin görüşü Cüveynl'ninkine aykırı değildir; çünkü misk, anber vb. şeylerin kırıntılarının bir yerden nakledilme veya orada bırakılma durumunda bu kırıntılar arasında büyük farklılıklar oluştuğundan bu gibi mallarda ölçek bir derleyici-toparlayıcı olarak kabul edilemez. İncide ise tıpkı bakla ve buğdayda olduğu gibi nakletme veya bırakma böyle bir farklılığa sebep olmaz, bu yüzden bunların ölçekle sipariş edilmesi sahih olur. Şu halde iki görüş arasında bir aykırılık yoktur.

 

Bu konuda itimad edilecek olan görüş Cüveynl'nin yaptığı sınırlamanın kabul edilmesidir.

Nitekim Nevevi Tashihü't-Tenbih adlı eserinde bunu tek görüş olarak nakletmiştir.

 

Cürcani ve başka alimler altın ve gümüş parayı da istisna etmişlerdir. Bu gibi paralar ancak ağırlık ölçüsüyle sipariş edilebilirler.

 

İbn Yunus'un da belirttiği gibi "ölçekle satılma" ile "tartıyla satılma" arasında büyük bir farklılığın söz konusu olduğu bütün mallarda hükmün böyle olması gerekir.

 

Şu sorulabilir: Faiz konusunda olduğu gibi niçin burada da ölçekle satılan malların ölçekle tartıyla satılan malların tartıyla sipariş edilmesi zorunlu kılın ma mıştır?

 

Buna şöyle cevap verilir: Bu meselede amaç malın miktarını bilmek, faiz meselesinde ise değişimi yapılan iki malın Hz. Peygameber (s.a.v.)'in dönemindeki [ölçü ve tartı konusundaki] uygulamaya ~ uygun olarak eşit olduğunu bilmektir.

 

3. Kişi -mesela- yüz sa' miktarında buğdayı "ağırlığı şu kadar gelecek" diye şart koşarak sipariş etse veya bir elbiseyi / kumaşı "niteliği şöyle, ağırlığı şu kadar, uzunluğu bu kadar" diyerek sipariş etse bu sipariş geçerli olmaz; çünkü bu nitelikte malın bulunması nadirdir.

Tahta siparişi ise bundan farklıdır; çünkü onun fazlalığını yontarak gidermek mümkündür. Bunu Şeyh Ebu Hamid söylemiş, Rafii ve Nevevi de onaylamıştır.

 

Şu sorulabilir: Tahta siparişinde en, boy ve sıklığın zikredilmesi de dikkate alınır. Tahta yontulduğunda bu sıfatlardan birisi ortadan kalkmış olur.

 

Buna şöyle cevap verilebilir: Tuğla siparişi konusunda geleceği üzere tahtanın ağırlığı yaklaşık olarak belirlenir.

 

Not:  Nevevi "ölçek olarak yüz sa' dese daha doğru olurdu; çünkü sa' ağırlık ölçüsüdür.

 

4. Karpuz, patlıcan, salatalık, ayva, nar ve ölçeğe konduğunda büyük boşlukların kalması sebebiyle ölçekte derli-toplu durmayan hindistan cevizi, şeker kamışı ve fasülye gibi ürünlerin ağırlık miktarı belirtilerek sipariş edilmesi şarttır.

 

Bunların birimleri arasında büyük fark olduğundan sayıyla sipariş edilmesi sahih değildir.

 

Sipariş ederken tartı ve sayıyı birlikte zikretmek akdi bozar; çünkü bu durumda hacmi de belirtmeye gerek olur ki bunun sonucu olarak o sıfatta ürün bulmak nadir olur.

 

Subkl'nin "kişi -mesela- yüz tane karpuz gibi sayı zikrederek toplamının ağırlık ölçüsünü belirtmek suretiyle siparişte bulunsa bu siparişin caiz olduğu konusunda ittifak vardır" şeklindeki ifade Hocam Remli'nin de belirttiği üzere kabul edilemez; çünkü bu durumda her bir karpuzun hacminin belirtilmesi gerekir, bu ise o ölçüde karpuzun bulunamaması sonucuna götürür.

 

Rafii şöyle demiştir: Bir karpuz ve bir ayva sipariş edilirse bu caiz olmaz; çünkü bu durumda karpuz veya ayvanın hacmini ve ağırlığını belirtmek gerekir, bu hacim ve ağırlıkta ürün bulunması ise nadir olur.

 

5. Kabuğunun kalınlık ve inceliğine göre taneleri arasındaki farklılığın az olduğu ceviz ve badem türünde ağırlığını belirterek sipariş vermek sahihtir, sayıyla sipariş vermek sahih değildir. Ancak taneleri arasında bunun dışındaki bir sebeple az farklılık bulunanlarda durum farklı olup kişilerin onları elde etme amaçları bu yönüyle farklılık gösterdiğinden bunlarda selem sahih değildir.

 

Bu kaydı Cüveynı alimlerin "caiz olduğuna dair" genel ifadelerine bir ek olarak zikretmiştir. Rafii buna dair herhangi bir şey söylememiş, Rafii el-Muharrer'de Nevevi de burada ve er-Ravda'da bunu tek görüş olarak belirtmiştir. Bununla birlikte Rafii Şerhu'l-Vasit adlı eserinde şöyle demiştir: "Mezhepte meşhur olan görüş alimlerin genel ifadeleridir, İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesi de budur."

 

İsnevi şöyle demiştir: Rafii'nin Şerhu'l-Vasft'te söylediğinin esas alınması doğru olur; çünkü o eser geniştir, özet bir eser değildir.

 

İtimad edilecek olan görüş budur. İbn Şehbe' nin dediği üzere Rafii ve Nevevi'nin faiz konusunda "kabuklu olduğu halde cevizin cevizle tartılarak, bademin bademle ölçekle satılması caizdir" şeklinde söyledikleri de bunu desteklemektedir. Onlar faiz konusunda iş selemden daha sıkı tutulduğu halde bunu bir şart olarak zikretmemişlerdir.

 

6. Zikredilen ürünlerde [ağırlık belirtilerek değil de] ölçek belirtilerek sipariş sözleşmesi yapılması geçerli [midir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre hububat ve hurmaya kıyasla bu da saÖ hihtir .

 

[İkinci görüş]

 

Bunların ölçekte birbirinden uzak kalması [ölçekte boşlukların kalması] sebebiyle bu sahih değildir.

 

Yukarıdaki görüş ayrılığı hindistan cevizi dışındaki ürünlerdedir. Hindistan cevizinde sipariş verme yalnızca ağırlık ölçüsü ile yapılabilir, sayı ile sipariş verilmez.

 

Nevevi birinci görüşe "daha güçlü görüşe göre" dese daha uygun olurdu; çünkü görüş ayrılığı mezhebimize mensup alimler arasında değil İmam Şafiı (r.a.)'nin iki görüşü arasındadır.

 

Subkı şöyle demiştir: Fındık ve fıstık hem ölçekle hem de tartıyla sipariş edilebilir. Ben bu ikisi konusunda bir görüş ayrılığı olduğunu tahmin etmiyorum. Er-Ravda'nın ifadesi ise bu konuda görüş ayrılığı bulunduğunu hissettirmektedir.

 

Bu gibi ürünlerde sipariş sadece bunlar alt kabuğu içinde bulunduğunda yapılabilir. Ancak yeşil bademde henüz alt kabuk oluşmadan sipariş verilirse bu da caiz olur; çünkü tıpkı hıyar [salatalık] gibi yeşil bademin de bütünü yenilebilir. Bunu Ezrai belirtmiştir. Bu konu da alım-satım bahsinde geçmişti. Alimlerin "alt kabuğu" ifadesi yeşil bademi dışarıda bırakmaktadır; çünkü onun alt kabuğu yoktur.

 

Kayısı, çekirdeğinin iri veya ufak olması bakımından farklılık gösterse bile ölçek ve tartıyla sipariş edilmesi geçerlidir.

 

7. Tuğla siparişinde sayı ve ağırlığı belirtmek menduptur. Buna göre sipariş veren kişi "her birinin ağırlığı şu kadar olan on tuğla sipariş ediyorum" der. Çünkü tuğla isteğe göre üretilir, bu ağırlık ve sayıda olması nadiren görülmez.

 

Tuğla siparişinde sayı belirtmek zorunludur. Tuğlanın ağırlığı yaklaşık ağırlıktır.

 

Siparişte bulunurken her bir tuğlanın boyunu, enini ve yoğunluğunu ve tuğlanın bilinen bir çamurdan yapılmasını belirtmek şarttır.

 

8. Kişi -peşin siparişte bile olsa- sipariş verirken malın belirli bir ölçekle ölçülmesini istese [bakılır:]

 

[a] - O ölçek, o ürünün tartılmasında adete göre kullanılmayan maşrapa vb. bir şeyolsa, burada bilinemezlik söz konusu olduğundan sipariş fasid olur. Çünkü ölçek, zimmette üstlenilen borç yerine getirilmeden telef olabilir, bu ise tarafları anlaşmazlığa götürür. Aynı ölçekle belirli bir yiyecek yığınından şu kadar ölçek satılması meselesi ise bundan farklı olup orada belirsizlik olmadığından satış akdi sahih olur.

 

[b] - O ölçek o ürünün kullanılmasında adete göre kullanılan bir ölçek olsa, yani ne kadar aldığı bilinse rakit fasid olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre selem akdi fasid olmaz, koşulan şartın herhangi bir amacının olmadığı diğer şartlarda olduğu gibi burada da kişinin o ölçeği belirlemesi dikkate alınmaz.

Belirlenen ölçeğe benzeyen başka ölçekler de onun yerini alabilir.

 

Şayet iki taraf o ölçeğin başka bir ölçekle değiştirilmemesini [ölçme işleminin yalnız ve yalnız o ölçekle yapılmasını] şart koşarlarsa akit batıl olur.

 

Uzunluğu ölçmede kullanılacak şeyi, tartıya konulacak ağırlığı belirlemek de ölçeği belirlemekle aynı hükme tabidir.

 

Kişi kendi eliyle uzunluğu ölçmeyi şart koşsa, elinin ölçüsünün miktarı bilinmiyorsa akit sahih olmaz; çünkü teslim öncesinde o kişi ölebilir.

 

[İkinci görüş]

 

Ölçek ve ona benzeyen diğer şeylerin telef olma ihtimali bulunduğundan akit fasid olur.

 

9. Birden fazla ölçek, tartı ve uzunluk birimi varsa sipariş verirken bunun türünü belirlemek gerekli olur. Ancak bunlardan herhangi bir tür yaygın olarak kullanılıyorsa -tıpkı sipariş edilen malın nitelikleri meselesinde olduğu gibi- sipariş ona yorulur.

 

Not:

1. Kişi sipariş verirken "sana bu elbise gibi bir elbiseyi sipariş ediyorum" veya "bu buğday gibi bir sa' buğdayı sipariş ediyorum" dese bu sözleşme sahih olmaz; çünkü -tıpkı maşrapanın ölçek olarak belirlenmesi meselesinde olduğu gibi burada da- işaret edilen şey telef olabilir.

 

2. Kişi daha önce niteliklerini anlattığı ve iki tarafın da niteliklerini unutmadığı bir elbiseyi kastederek "sana öyle bir elbiseyi sipariş ediyorum" dese akit sahih olur. Bunun öncekinden farkı şudur: Belirli bir şeye yapılan işaret bir niteliğe dayanmamaktadır.

 

 

10. Kişi küçük bir kasabanın veya bahçenin veya tarlanın belirli miktarda bir ürününü sipariş etse bu sahih olmaz; çünkü afet vb. bir sebeple bu ürün yok olabilir ve bu yüzden herhangi bir ürün elde edilmeyebilir. Bu bir bilinemezliktir ve buna ihtiyaç da yoktur.

 

Alimlerin ifadelerinin zahirinden bu konuda peşin selem ile vadeli selem arasında fark olmadığı anlaşılmaktadır ki doğrusu da budur.

 

11. Kişi büyük bir şehrin belirli miktarda bir ürününü sipariş etse daha doğru olan görüşe göre akit sahih olur; çünkü genellikle bu ürün piyasadan tamamen kalkmaz.

 

Böyle bir şart koşulduğunda bizzat o bölgenin ürününü mü vermek gerekir yoksa mislini vermek yeterli olur mu? Cüveynı bu konuda iki ihtimalin de olabileceğini söylemiştir. İbn

Şehbe "alimlerin sözünden birinci ihtimal [yani o ürünün kendisini vermenin gerekliliği] anlaşılmaktadır. Diğer ihtimale göre böyle bir belirleme yapmanın anlamı olmadığından bu, ölçeği belirlemek gibidir." demiştir.

 

Not:  Alimler "küçük kasaba" ile "büyük şehir" hakkında herhangi bir ölçüden bahsetmemişlerdir.

 

İbn Kecc'in İmam Şafii (r.a.)'den naklettiği bilgiden şu sonuç çıkmaktadır: Büyük şehir "ürünün piyasadan eksik olmayacağına dair güven duyulan yer"dir, "küçük kasaba" ise bunun aksidir.

 

Dikkate alınacak olan şey ürünün çokluğu ve azlığıdır. Ürün burada misalolarak verilmiştir, ürün dışındaki mallar da ona benzemektedir.

 

Zerkeşı şöyle demiştir: Bu meselenin "teslim etme gücünün bulunması" konusunda zikredilmesi gerekirdi; çünkü bu durum teslimde bir zorluk meydana getirmekte ancak ürünün miktarını bilme şartı konusunda bir etkisi bulunmamaktadır; çünkü bunun ürünün miktarıyla alakası yoktur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

6. ŞART: SİPARİŞ EDİLEN ÜRÜNÜN NİTELİKLERİNİN BELİRTİLMESİ