|
SELEM / SELEF ŞARTLARI |
4. ŞART: SİPARİŞ EDİLEN
MALIN TESLİM EDİLMESİNİN MÜMKÜN OLMASI
Önceki konunun devamı mahiyetinde olan
bu bölümü de şartların dördüncüsü olarak tercüme ettik. (çev)
Sipariş edilen malın
teslimi gerekli olduğunda teslimine güç yetirilebilir olması gerekir. Şayet mal
[teslimin yapılacağı yerde bulunmamakla birlikte] başka bir beldede bulunuyor
ise, o beldeden malın satmak üzere [teslimin yapılacağı beldeye] nakledilmesi
yönünde bir adet varsa akit sahih olur, aksi takdirde sahih olmaz.
Kişi genelolarak bulunan
bir malı sipariş etse, daha sonra teslim tarihi geldiğinde mal piyasada
bulunmasa daha güçlü görüşe göre akit kendiliğinden fesholmaz bu durumda
sipariş veren kişi akdi feshetme veya mal bulununcaya kadar bekleme
seçeneklerinden birini seçer.
Kişi vade tarihi
gelmeden önce vade tarihi geldiğinde malın piyasada kalmayacağını bilse daha
doğru olan görüşe göre bu tarih gelmeden akdi bozma konusunda seçim yapamaz.
1. Teslimin gerekli
olduğu tarihte sipariş edilen malın "teslimine güç yetirilebilir
olması" şarttır; çünkü teslim edilemeyen malda sipariş üzere satım
yapılamaz.
Şu itiraz
yöneltilebilir: Bu, daha önce geçen satım akdine ilişkin bir şarttır,
dolayısıyla onu sel em konusunda tekrarlamaya gerek yoktur.
Buna şöyle cevap
verilir: Nevevi bunu birazdan gelecek detayları sıralamak üzere [bir giriş
olarak] zikretmiştir. Ayrıca amaç teslim etme gücünün zamanını belirtmektir ki
bu da teslimin gerekli olduğu durumdur.
Sipariş edilen malı
teslim etme imkanı selem akdinin peşin olması durumunda akde bitişik, selemin
vadeli olması durumunda gecikmelidir. Muayyen bir malın satımı meselesi ise
bundan farklı olup bu durumda kesin olarak teslim etme gücünün akde bitişik
olması dikkate alınır.
Bu şart gereğince kişi
teslim tarihinde piyasada bulunmayacak bir şeyi sipariş etse, örneğin kışın
teslim edilmek üzere yaş hurma sipariş etse bu selem akdi sahih olmaz.
2. Yine tahsil edilmesinde
büyük bir zorluğun olacağı tahmin edilen şeylerde de mesela çok miktarda
turfanda meyve / sebze siparişinde de sel em akdi sahih olmaz.
3. Şayet sipariş edilen
mal [akdin yapıldığı beldede bulunmamakla birlikte] başka bir beldede bulunuyor
ise [bakılır:]
[a] - O malın satım vb.
ticarı muameleler için selem akdinin yapıldığı beldeye getirilmesi konusunda
yaygın bir adet varsa -mesafe uzak bile olsa- teslime güç yetirilebilir oldUğU
için o mal üzerinde selem akdi yapmak sahihtir.
[b] - Şayet satım vb.
sebeplerle o malın çokça o şehre getirilmesi konusunda bir adet yoksa yani
nadiren getiriliyor veya hiç getirilmiyor yahut da hediye vb. gibi ticarı
muamele dışında bir sebeple getiriliyorsa o zaman o malı teslim etme imkanı
bulunmadığından üzerinde sipariş akdi yapılması sahih olmaz.
[Soru] İleride şu hüküm gelecektir: Sipariş edilen
mal piyasada bulunmamakla birlikte namazların kısaltılmasının caiz oldUğU
mesafeden daha kısa bir mesafede bulunabiliyorsa bu malı getirmek zorunludur,
burada bulunmuyor [da daha uzakta bulunuyor] ise o malı getirmek zorunlu
değildir. Alimler [o meselede söz konusu mesafeyi göz önünde bulundurdukları
halde] burada mesafenin yakınlığını [veya uzaklığını] dikkate almamışlardır.
[Cevap] Burada malın şehre getirilmesinin sipariş
alan kişiye getirdiği bir masraf yoktur.
Ticarı muamele için
malın bir yerden başka bir yere çokça getirilmesi konusunda bir adet varsa iki
yer arası uzak bile olsa o mal üzerinde sipariş akdi yapılabilir. Daha sonra
gelecek hüküm ise bundan farklıdır; çünkü orada malı getirme masrafı sipariş
alana yüklendiğinden masrafın az olması için mesafenin yakın olması göz önünde
bulundurulmuştur.
Hocamız Zekeriya
el-Ensarl'nin dediği üzere yukarıda zikredilen meselelerde "teslim
yeri"nin dikkate alınması, "akit yeri"nin dikkate alınmasından
daha iyidir.
4. Kişi çokça
bulunabilen bir malı başkasına [vadeli olarak] sipariş etse vade tarihinde mal
piyasada bulunmasa [sipariş akdinin hükmü ne olur? Bu konuda İmam Şafii
(r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha güçlü görüşe göre
akit kendiliğinden fesholmaz; çünkü ~ böyle bir malda verilen sipariş kişinin
zimmetinelborç hanesine yazılır; bu yönüyle mesele "mal satın alan kişinin
iflas ederek satım bedelini ödeyememesi" meselesine benzer.
[İkinci görüş]
Satılan mal teslimden
önce telef olduğunda nasıl ki satım akdi kendiliğinden fesholuyorsa burada da
sipariş akdi fesholur.
ilk görüşte olanlar buna
yukarıdaki şekilde cevap vermişlerdir.
5. "Malın piyasada
kalmaması" ile kastedilen;
[a] - Malın hiç
bulunmaması,
[b] - Malın, namazların
kısaltılmasının caiz olacağı kadar uzak bir yerde bulunması,
[c] - Malın,
getirilirken bozulacak şekilde başka bir şehirde olması,
[d] - Malın ancak ve
ancak onu satmayan veya emsal fiyatından daha pahalıya satan kişilerin elinde
olmasıdır. Ne var ki malın zamlanması bundan farklı olup bu durumda sipariş
alan kişi malı tahsil etmek zorundadır. Nevevi'nin er-Ravda'da "mal
zamlanmış olsa bile sipariş alanın onu tahsil etmesi gerekir" İfadesinin
anlamı budur. Bununla kastedilen "malın emsal fiyatından daha fazlaya
satılması" değildir. Çünkü hüküm koyucu olan Allah, keffaret borçlusunun
köleyi değerinden daha fazlaya bulabilmesi, abdest için suyu olmayan kişinin
suyu değerinden daha fazlaya bulabilmesi gibi meselelerde değerinden daha
fazlaya bulunabilen bir malı yok hükmünde kabul etmiştir.
Yine daha doğru görüşe
göre bir malı gasp eden kişi de [o malı telef ettiğinde sonradan aynı malın
mislini değerinden daha fazlaya piyasada bulunsa] onu satın almakla yükümlü
tutulmamaktadır.
Bazıları gasp meselesi
ile bizim meselemizi "gasp meselesindeki hükmün bizim konumuzIa alakası
yoktur" diyerek ayırmışlardır.
6. [Dördüncü maddedeki]
görüş ayrılığı şu meselelerde de geçerlidir:
> Sipariş alan
kişinin malı teslim etmede ihmalkar davranarak malın piyasada kalmaması,
> Malın bulunmasından
önce sipariş alan kişinin ölmesiyle vadenin peşin hale gelmesi,
> Akdin iki
tarafından birinin bulunmaması ve malın piyasada tükenmesinden sonra gelmesi
sebebiyle teslimin gecikmesi.
7. [Dördüncü maddedeki]
ilk görüş esas alındığında sipariş veren kişinin zararını def etmek için
"akdi feshetme" veya "mal bulunup da malı isteyinceye kadar
bekleme" konusunda kendisine seçme hakkı tanınır.
Not: Nevevi'nin "muhayyerlik" meselesini
herhangi bir kayıt koymaksızın zikretmesinden bu hakkın derhal kullanılması
gerektiği anlaşılmaktadır. Oysa daha doğru görüşe göre bu geciktirilebilir.
Buna göre kişi önce akde onay verip daha sonra akdi feshetmeye karar verse
kendisine bu hak tanınır. Kişi muhayyerlik hakkını düşürse bile bu hakkı
düşmez.
8. Kişi, sipariş malının
teslim tarihi henüz gelmeden önce o tarih geldiğinde malın piyasada
kalmayacağını bilse [o tarih gelmeden akdi feshetme konusunda muhayyerlik
hakkına sahip olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre o
tarih gelmeden önce sipariş veren kişi muhayyerlik hakkına sahip olmaz; çünkü
malın tesliminin gerekli ~ olduğu vakit henüz gelmemiştir.
[İkinci görüş]
Malın tesliminin mümkün
olmadığı şu anda anlaşılmış olduğundan kişi şu anda muhayyer olur.
Not: Nevevi görüş ayrılığını "sipariş verenin
muhayyerliği" konusu ile sınırlamıştır. Oysa bu görüş ayrılığı "akdin
kendiliğinden fesholup olmadığı" meselesinde de söz konusudur.
Bu sebeple er-Ravda'da
olduğu gibi "daha doğru görüşe göre malın piyasada kalmadığı hükmü
yürürlük kazanmaz" demiş olsa daha iyi olurdu.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
5. ŞART: MALIN
MİKTARININ BİLİNMESİ