ARAZİ, AĞAÇ, ÜRÜN, EV V.S. |
6. AGAÇ SATIMI
Nevevi daha sonra satım
akdinde kullanılan lafızların altıncısı olan "ağaç" satım i konusunu
ele almıştır.
Kişi ağaç sattığında ağacın
kökleri ve yaprakları da satım kapsamına girer. Dut ağacının yaprağının satım
akdine girmediğine dair bir görüş de bulunmaktadır. Ağacın kurumuş dalları
dışındaki dalları da satım akdine girer.
Ağacın sökülmesi veya
kesilmesi yahut yerinde bırakılması şartıyla satılması sahihtir.
Herhangi bir kayıt
konulmadan satılması halinde bu satım ağacın yerinde bırakılmasını gerektirir.
Daha doğru görüşe göre
ağacın dikildiği yer satım akdine girmez, ancak ağaç orada kaldığı sürece ağacı
satın alan kişi oradan yararlanma hakkını elde etmiş olur.
Ağaç kuru ise müşterinin
ağacı sökmesi gerekir.
A. AĞAÇ SATIMINDA SATIM AKDİNE GİREN VE
GİRMEYEN HUSUSLAR
B. SATILAN AĞACIN MEYVESİNİN DURUMU
A. AĞAÇ SATIMINDA
SATIM AKDİNE GİREN VE GİRMEYEN HUSUSLAR
1. Kişi yaş bir ağacı
herhangi bir kayıt zikretmeksizin satsa, ister bunu araziyle birlikte ona tabi
olarak ister açık olarak zikretmek suretiyle satsın, köklerini kesmeyi şart
koşmamışsa ağacın kökleri ve yaprakları satım akdine dahil olur. Çünkü "ağaç"
isminin kapsamına kökler ve yapraklar girer. Yaprakların ağaç satımına dahil
olması konusunda satılan ağacın dut, sedir, kına, beyaz dut ağacı olmasıyla
başka bir ağaç olması arasında bir fark yoktur.
İlk bahar mevsiminde
meyveleri çıkmış iken satılan dişi beyaz dut ağacının yapraklarının satım
akdine dahil olmadığına dair mezhep içinde bir görüş de bulunmaktadır.
Arabistan kirazı konusunda da aynı durum söz konusudur.
ibnü'r-Rif'a dut
ağacının yapraklarının satım akdine dahil olmadığı görüşünü doğru bulmuştur.
Bunun gerekçesini de "bu yapraklar diğer ağaçların meyveleri gibidir"
diyerek belirtmiştir.
Ağaç satımında ağacın
kurumuş dalları dışındakiler de satım akdine dahildir, kuru dallar dahil
değildir; çünkü yaş dallar ağacın bir parçası kabul edildiği halde ağaç yaşken
onun kurumuş olan dalları ağacın bir parçası olarak kabul edilmez. Çünkü tıpkı
meyvede olduğu gibi kurumuş dal konusunda da adet onların kesilmesidir.
Not: Nevevi'nin sözü söğüt ağacının dallarını da
kapsamaktadır. Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Cüveynı kitabının bir
yerinde bunun akde dahil olduğunu bir başka yerinde ise dahil olmadığını ifade
etmiştir. Bu iki görüşünü de Kadı Hüseyin'in şu sözlerini zikrederek
uzlaştırmaya çalışmıştır: "Söğüt ağacı iki türlüdür; bir türü kökünden
kesilir ki bunun dalları satım akdine girer, bir türünün ise gövdesi bırakılıp
dalları alınır, bunun dalları satım akdine girmez."
Çiçek tomurcuğu da,
meyvesi aşılanmış olsa bile satım akdinin kapsamına girer; çünkü dallar
kaldıkça bu tomurcuk da kalır. Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin kendi görüşü
olarak ileri sürdüğüne göre hurma dalı da böyledir. Buna karşılık başkaları
bunun "meyve kime aitse dallar da ona aittir" demiştir. İsnevı şöyle
demiştir: Nevevi'nin ifadesi kökler ve yaprakların kuru olup olmaması arasında
bir fark olmamasını gerektirmektedir; Rafii'nin genel ifadesi de bu anlama
gelmektedir. El-Kifaye'de bu açık olarak ifade edilmekle birlikte bu husus
yalnızca köklerle ilgili söylenmiştir.
EI-Kifaye yazarının
yalnızca köklerle yetinmesinden anlaşıldığına göre kurumuş yapraklar satım
akdinin kapsamına girmez. Hocam Remli'nin belirttiğine göre bu daha
mantıklıdır; çünkü yaprağın akde dahil olmaması, kurumuş dal ın akde dahil
olmamasından daha evladır.
2. Ağacın sökülmesi
şartıyla -ki bu durumda sökme şartına kökler de dahil olur- veya kesilmesi
şartıyla -ki bu durumda kesme şartına kökler dahil olmaz, yerin üzerindeki
kısmı kesilir- akit yapılması sahihtir. Yine ağacı yerinde bırakma şartıyla
satılması da sahihtir, bu durumda şarta uyulur.
3. Ağacın kökünden
sökülmesi, kesilmesi veya yerinde bırakılması gibi bir şeyden bahsedilmeksizin
satılması durumunda yapılan akit yaş ağacın yerinde bırakılmasını gerektirir,
çünkü bu konuda adet vardır. Kuru ağaç ise bundan farklıdır.
4. [Ağaç satımında
ağacın dikili oldUğu yer satım kapsamına girer mi? Bu konuda mezhep içinde iki
farklı görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
ağaç satımında ağacın dikili olduğu yer satım akdi kapsamına girmez; çünkü
"ağaç" sözcüğü orayı kapsamaz, dolayısıyla ağacı satın alan kişinin
ağacın dikili olduğu yeri başkasına satma veya o ağacı söktüğünde yerine
yenisini dikme hakkı yoktur.
Bununla birlikte ağacı
satın alan kişi ağaç orada kaldığı sürece ağaca tabi olarak oradan yararlanma
hakkına sahiptir. Bu durumda ağacın dikili olduğu yerin sahibinin veya
kiralama, vasiyet gibi yolla o araziden yararlanma hakkına sahip olan kişinin
ağaç sahibine oraya girme konusunda izin vermesi gerekir.
Oranın sahibi ağaç
sahibine ağacın sökülme masraflarını karşıIasa ve ağacın sökülmesini istese
ağacın yerinde bırakılması gerekir, ağacın sökülmesi caiz olmaz.
Ağacın bulunduğu yerde
ondan başka bir ağaç çıksa bu yeni çıkanı da asıl köklere ve gövdeye dahil
kabul edip orada bırakma hakkı ağaç sahibine ait olur mu yoksa ağaç sahibinden,
akit esnasında mevcut olmadığ) için onu sökmesi mi istenir, yahut da yerine
yenisinin gelmesinde adet bulunan ile öyle olmayan arasında bir ayrım mı
yapılır? Bazıları bu konularda farklı ihtimallerin olduğunu ileri sürmüştür.
EI-Mat Iab adlı eserde
"yerine yenisinin geleceği bilinen muz ağacı gibi ağaçlarda yeni meydana
gelen kısmı orada bırakmanın gerekliliği konusunda farklı görüş yoktur."
denilmiştir.
[İkinci görüş]
Ağaç satımında ağacın
dikili olduğu yer de satıma dahildir; çünkü herhangi bir zaman sınırı
olmaksızın buradan yararlanma hakkına sahiptir.
İsnevı şöyle demiştir:
Birisi şunu sörabilir: Görüş ayrılığı ağacın dallarının uzandığı alanla ilgili
olmayıp yalnızca yerde kapladığı alanla ilgili midir yoksa bunların tümü
konusunda görüş ayrılığı var mıdır? Şayet ikincisi [yani görüş ayrılığının
ağacın bütününün kapladığı alanla ilgili olduğu] kabul edilirse müşterinin her
an [ağaç her büyüdükçe] daha önce sahip olmadığı bir mülkiyeti yeniden elde
etmesi söz konusu olur.
Bu konuda mantıklı olan
görüş İsnevı dışındakilerin ileri sürdüğü "görüş ayrılığı yalnızca ağacın
yerde işgal ettiği alanla ilgilidir" görüşüdür. Ağacın köklerinin
yayıldığı bölge ağacın dikili olduğU yerin hartmidir; satıcının bu ağacın
yanına ona zarar verecek şekilde ağaç
dikmesi caiz değildir.
Bu görüş ayrılığı şu
meselelerde de geçerlidir:
a. Kişi bir ağaç hariç
bir arazi satsa ve kendisi için bir ağacı istisna etse bu ağacın dikili olduğu
yer de ona ait kalır mı kalmaz mı?
b. Kişi içinde ölü
gömülü bulunan bir arazi satsa ölünün gömülü olduğu yer kendisine ait kalmaya
devam eder mi yoksa etmez mi? Bunu Rafii, ölünün gömülmesi konusunun başında
zikretmiştir.
5. Mutlak olarak satılan
ağaç kuru olsa müşterinin ağacı sökmesi gerekir; çünkü bu konuda adet böyledir.
Nevevi'nin
"sökme" ifadesi, el-Muharrer'deki "kesme" ifadesinden daha
uygundur; çünkü diğer ifade köklerin girmemesini gerektirmektedir, oysa
kastedilen bu değildir.
6. [Akdi yapan iki
kişiden herhangi bir] kişi kuru ağacın kesilmesini veya sökülmesini şart
koşarsa bu şarta uymak gerekir. Şayet kuru ağacın olduğu gibi bırakılmasını
şart koşarsa satım akdi batıl olur. Bu, aşılanmış bir ağaç satın alıp da
meyveleri toplama vakti geldiğinde meyveleri koparmamayı şart koşmaya benzer. Bununla
birlikte kişinin kuru ağacı bırakmasında bir amacı varsa, örneğin ağaç kendi
arazisine bitişik olup da onun üzerine evin direğini koyacaksa veya bir binayı
dayandıracaksa yahut da çardak vb. bir şey yapacaksa Ezrai ve başka alimlerin
de belirttiği üzere bunu şart koşarak yapılan akit sahih olur.
B. SATILAN AĞACIN
MEYVESİNİN DURUMU
Hurma ağacı satımında
meyvenin satıcıya veya müşteriye ait olması şart koşulmuşsa şarta göre hareket
edilir. Böyle bir şart koşulmamışsa [bakılır:] Meyveden herhangi bir şey
aşılanmamışsa meyve müşteriye aittir, aksi takdirde satıcıya aittir.
Ağaçtan çiçeksiz olarak
çıkan incir ve üzüm gibi meyvelerde meyve çıkmışsa satıcıya çıkmamışsa
müşteriye aittir.
Çiçeği içinde çıkıp da sonradan
çiçeği düşen; kayısı ve elma gibi meyveler şayet meyve oluşmamışsa müşteriye
aittir. Meyve oluşmuş da çiçek dağılmamışsa daha doğru görüşe göre yine
müşteriye aittir.
Kişi bir bostanın hurma
ağaçlannı tomurcuklan çıkmış bir halde iken bir kısmını da aşılanmış halde iken
satsa bunlardan çıkacak meyveler satıcınındır.
Aşılanmamış hurmalar ayn
olarak satılsa daha doğru görüşe ~ göre bunlar müşterinindir.
Bunlar farklı
bostanlarda ise daha doğru görüşe göre her bir bostanın ağaçlannın tek olarak satımında
kendi hükmü geçerlidir.
Meyve satıcıya ait
olarak kaldığında şayet müşteri meyvenin toplanmasını şart koşmuşsa satıcının
bunu yapması şarttır. Müşteri bunu şart koşmamışsa satıcı ürünün toplanma
zamanına kadar bırakabilir.
Şayet ağaç ve meyve için
yarar söz konusu oluyorsa gerek satıcı gerekse müşteri ağacı sulayabilir, diğer
şahsın sulaması engellenemez.
Ağacın sulanması meyve
ve ağaca zarar veriyorsa ikisinin de rızası söz konusu olmadıkça ağaç
sulanamaz.
Ağacın sulanması meyve
ve ağaçtan birine zarar verse ve iki taraf bu sebeple anlaşmazlığa düşse satım
akdi feshedilir, ancak zarar gören kişi kendisi hakkından feragat ederse o
takdirde akit feshedilmez. [Zayıf] bir görüşe göre sulamak isteyen kişi
sulayabilir.
Meyve ağacın sıvısını emiyor
ise satıcının ya meyveleri koparması veya ağaçlan sulaması gerekir.
Nevevi daha sonra
satılan ağacın meyvesini zikretmiştir ki ağacı satın almanın amacı da -koklamak
için bile olsa- ağaçtan çıkan üründür.
1. Satılan hurma
ağacının meyvesi [için iki ihtimal söz konusudur:]
[Birinci ihtimal]
Şayet meyvenin satıcıya
veya müşteriye ait olması akit esnasında şart koşulmuşsa, meyve ister aşılama
öncesinde isterse aşılamadan sonra meydana gelmiş olsun şarta uygun hareket
edilir.
Aşılanmayan meyvenin
müşteriye ait olması şart koşulursa -Subkı bunun her ne kadar "hamile olma
şartıyla hayvan satın alma" gibi olması gerektiğini söylemişse de-
Mütevelli'nin dediği üzere bu şart bir pekiştirme kabul edilir.
[İkinci ihtimal]
Şayet meyvenin herhangi
birine ait olması şart koşulmamışsa, yani akitte bu mesele konuşulmamışsa
[burada iki durum söz konusudur:]
[Birinci durum]
Meyvelerin hiçbiri
aşılanmamışsa meyvelerin tümü müşteriye aittir.
[İkinci durum]
Meyvelerden herhangi bir
şey aşılanmışsa meyvelerin tümü satıcıya aittir.
[*] - Bu konuda temel
delil Buharı ve Müslim'de yer alan şu hadistir: Bir kimse aşılanmış hurma
ağaçlarını satarsa, müşteri tarafından ayrıca şart koşulmadıkça meyveler
satıcıya aittir. (Buhari, Buyu', 2204; Müslim, Buyu', 3878)
Bu hadisin anlamının
zıddından [mefhum-i muhalifinden] şu anlaşılır: "Hurma ağaçları
aşılanmamışsa meyvelerin satıcıya ait olması şart koşulmamışsa meyveler
müşteriye ait olur."
"Meyvelerin
satıcıya ait olmasının şart koşulması" veya "bu konuda herhangi bir
şey söylenmemesi" suretiyle meyvelerin yukarıdaki ilk durumda satıcıya ait
olması doğru olduğu gibi ikinci durumda müşteriye ait olması da bu şekilde zıt
anlamdan çıkmaktadır.
2. Hurma dışındaki
meyveler de bu konuda hurmaya kıyas edilmiştir. Yine meyvelerin bir kısmının
aşılanması da -aşılanmayanın aşılanana tabi kılınması sebebiyle bütününün
aşılanmasına kıyas edilmiştir.
Meyveyi aşılamak yaş
hurmanın aşılanmamış hurmadan daha kaliteli olması için dişi tomurcuğu yarıp
erkek tomurcuğun zerrelerini onun içine yaymak suretiyle yapılır. Adete göre
hurmaların bir kısmının aşılanmasıyla yetinilir; kalan kısım kendiliğinden
yarılır ve erkek tomurcukların rüzgarı dişinin içine yayılır. Hurma herhangi
bir şeyle aşılanmadığı halde hepsi yarılabilir. Bu durumda amacın kendiliğinden
gerçekleşmiş olması dikkate alınarak bunlar aşılanmış hurma hükmünde kabul
edilir. Bu sebeple Nevevi el-Muharrer'deki "daha önce aşılanmamış
ise" ifadesini zikretmeyip yukarıda metinde geçen ifadeyi zikretmiştir.
Hadiste geçen aşılama
erkek tomurcuğu da kapsar; çünkü o kendiliğinden yarılır, genellikle başkası
tarafından yarılmaz. Kendiliğinden yarılmayan erkek tomurcuk konusunda
"bunun meyvesi de satıcıya aittir" şeklinde mezhep içinde bir görüş
bulunmaktadır; çünkü dişi tomurcuğun aksine bundan bir ürün meydana gelmez ki o
ürünün ortaya çıkması dikkate alınsın.
Erkek hurma ağacına
"fuhhale" denir. Bunun tomurcuğuna "küşş" denir, bu
dişileri aşılamada kullanılır. Dışarıda olmadığından yarılması söz konusu
olmaz. Bu yenilme k amacıyla elde bulundurulmaz.
3. İncir, üzüm, fıstık
ve badem gibi çiçeksiz olarak çıkan ürünlere gelince şayet [satım akdi
esnasında] bu ürünler görünür hale gelmişse bunlar satıcıya aittir. Şayet
bunlar görünmüyorsa [çıktıklarında] müşteriye ait olur. Çünkü burada bu
yemişlerin görünmesi, tomurcuğun yarılması gibidir.
Ceviz gibi yemişlerin
üst kabuklarının yarılması dikkate alınmaz, bu ürün onu koruyacak bir şeyle
örtülü olduğundan mutlak olarak satıcıya aittir. Ayrıca ürün üst kabuğun yarılmasıyla
ortaya çıkmaz.
İncir veya üzümün bir
kısmı görünür hale gelmişse görünen ürünler satıcıya görünmeyen ürünler
müşteriye aittir. Rafii ve Nevevi bu konuda tevakkuf etmişlerse de et-Tetimme
ve et-Tehzib'de hüküm böyledir. Alimler bununla hurma tomurcuğu meselesini şu
şekilde ayırdetmişlerdir: Hurma ağacının meyvesi aynı yılın meyvesidir, hurma
bir yılda ancak bir kere meyve verir. İncir vb. ürünler ise bir yılda biri
diğerinden farklı zamanda iki kere ürün verir. Bunların birincisi satıcının ikincisi
müşterinindir.
Yukarıda zikredilen
hükümler bakımından firavun inciri, salatalık ve karpuz da incir hükmündedir.
Bunlar birbirine tabi olmaz; çünkü hurma meyvesinde geçtiğinin aksine bunlar
farklı batınlarda çıkar. Hurmanın meyvesi ise ağacın bir defada yüklendiği yük
kapsamında değerlendirilir.
4. Çiçeğinden çıktıktan
sonra çiçeğin düştüğü kayısı, nar, elma, badem gibi ürünler akit sırasında
henüz oluşmamışsa müşteriye ait olur; çünkü bunlar yok gibidir.
Aynı şekilde meyve
oluşmakla birlikte çiçek henüz yayılmamışsa daha doğru görüşe göre bu meyve de
müşteriye aittir. Bu, tomurcuğun yarılmadan önceki hali gibi değerlendirilir.
Çünkü meyvenin çiçekle
örtülü olması, hurma ağacındaki meyvenin hurma çiçeği ile örtülü olması
gibidir.
Diğer bir görüşe göre
ise çiçeğin bu hali tomurcuğun yarıldıktan sonraki hali gibi değerlendirilir;
çünkü bu beyaz bir kabukla örtülüdür. Bu durumda meyve satıcıya ait olur.
Çiçek etrafa saçıldıktan
sonra rakit yapılmışsa] mevye satıcıya aittir; "çünkü bu meyve ortadadır.
Et-Tenbih'te görülmeyen kısmın görülen kısma tabi kılınacağı açık olarak ifade
edilmiştir.
Not:
1. Nevevi,
el-Muharrer'de yer alan ve daha sonraki taksime de uygun düşen
"çıkar" ifadesine el-Minhac'da yer vermemiştir. Şarih Celaleddin
el-Mahalli bunun sebebini "Nevevi bunu, öncesiyle karışmaması için yapmış
olabilir" demiştir.
2. Kendisinden çiçek
elde edilmesi amaçlanan bitkiler iki çeşittir: Çiçeğinden Çıkıp sonradan
açılanlar -ki kırmızı gül böyledir- bu çiçeğin açılmasından sonra kökü satılabilir.
Satıldığında açılmış olan güller -tıpkı yarılmış tomurcukta olduğu gibi-
satıcıya aittir. Açılmadan önce satılırsa güller müşteriye ait olur.
3. Görünür bir şekilde
çıkan yasemin gibi çiçek köklerinin satımında çiçek satım esnasında çıkmışsa
satıcıya, çıkmamışsa müşteriye aittir.
4. Kökü iki yıl veya
daha fazla süreyle kalan pamuğun çiçeğinin yarılması hurmanın aşılanması
meselesi gibidir; buna göre örtülü olan olmayana tabi olur. Kökü bir yıldan
fazla kalmayan pamuk olgunlaşmadan önce satıldığında ancak -ekin satımında
olduğu gibi- toplanma şartıyla satıhrsa caiz olur. Pamuk çıksın ya da çıkmasın
fark etmez. Şayet pamuğun çıktığı çiçek ortaya çıkıncaya kadar satıcı bunları
kesmezse sonradan çıkan pamuk müşterinin mülkünde çıktığından ona ait olur.
Pamuğu olgunlaşmadan önce satıhrsa ve çiçeği yarılmış olursa, satımda amaçlanan
şey gözle görünür halde olduğundan akit sahih olur ve çıkmış olan pamuk da akde
dahil olur.
Şu sorulabilir: Pamuğun
çiçeği yarıldığında bu Kadı Hüseyin'in tek görüş oyarak belirttiğine göre
aşılanmış meyve gibidir, bu durumda satım akdi ne girmez.
Buna şöyle cevap
verilir: Aşılanmış ağaç -tıpkı diğer yılların ürünleri gibi- doğrudan amaçlanan
bir şeydir. Burada ise mevcut meyve dışında amaçlanan bir şey yoktur.
Pamuğun çıktığı orta
kısım yarılmamışsa onun üzerinde akit yapmak sahih olmaz; çünkü pamuk kendisini
ıslah eden şeylerden olmayan bir şeyle örtülüdür.
5. Kişi bir bahçenin
tomurcukları çıkmış hurma ağaçlarını satsa ve bunların bir kısmı -Şarih
Celaleddin el-Mahalli'nin belirttiğine göre tomurcukların bir kısmı- aşılanmış
olup bir kısmı aşılanmış olmasa, cinsleri ve üzerine yapılan akit bir olsa,
aşılanmış olan ve olmayan tomurcukların tümü satıcıya aittir.
"Tomurcukların bir
kısmı" ifadesi satılan hurma ağacının tür ve cinsinin farklı olması
durumunu dışarıda bırakmıştır; tür farklı olduğunda daha doğru görüşe göre
çıkan tomurcuk akde tabi olurken ikinci durumda kesinlikle tabi olmaz.
6. Bu durumda kişi
aşılanmamış hurmaları tek başına satsa ve bunların türü bir olsa daha doğru
görüşe hurma tomurcukları müşteriye aittir. Diğer görüşe göre ise satıcıya
aittir, aşılanma vaktinin girmiş olması burada yeterlidir. Aşılanmış olan ise
satıcıya aiattir.
Kişi hurma ağaçlarını
satsa ve meyveler de satıcıya ait olsa, daha sonra ağaçlardan başka tomurcuklar
çıksa -Rafii ve Nevevi'nin belirttiğine göre- bunlar da satıcıya aittir. Onlar
şöyle demiştir: "Çünkü meyveler aynı yıla aittir." Hocamız Zekeriya
el-Ensarı şöyle demiştir:
"Bu, nadir olanı
genel ve yaygın olana katma sebebiyle verilmiş bir hükümdür."
7. Belirtilen hurma
ağaçları farklı bostanlarda olsa, yani aşılanmış hurmalar bir bostanda
aşılanmamış olan da başka bir bostanda olsa, hurma ağaçlarının satım akdi,
cinsleri ve malikleri de bir olsa [hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki
görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
her bir bostandaki ağaca kendisine ait hüküm uygulanır, bu bostanlar ister
birbirinden uzak isterse bitişik olsun fark etmez.
[İkinci görüş]
Bu iki bahçe tek bir
bahçe gibi kabul edilir.
Akit birden fazla olursa
veya ağaçların cinsleri farklı olursa yahut sahipleri başka kimseler olursa her
bir bahçenin ağacına kendisine ait hükmün uygulanacağı konusunda görüş ayrılığı
yoktur.
8. Şart koşma yoluyla
olsun başka bir yolla olsun satılan ağacın meyvesinin satıcıya ait olduğu
durumda;
[a] - Müşteri meyvelerin
derhal toplanmasını şart koşarsa şart gereğince bunun yapılması gerekir.
[b] Şayet akit mutlak
olarak yapılmış yahut da meyvelerin ağaçta kalması şart koşulmuşsa bu konudaki
örf ve adet hakem kabul edilerek meyveler normal toplanma vaktine kadar ağaçta
bırakılır. Bu, ekinin hasad zamanına kadar tarlada bırakılması, deniz ortasında
satılan geminin içindeki eşyanın kıyıya ulaşıncaya kadar gemi içinde bırakılmasına
benzer. Meyvenin toplama vakti geldiğinde satıcı bunları tedricen alıncaya
kadar bekletme hakkına sahip olmadığı gibi iyice olgunlaşıncaya kadar bekletme
hakkına da sahip değildir. Bu konuda, meyvenin tamamen olgunlaşmadığı
beldelerde yeşil muz gibi olgunlaşmadan önce toplanması adet olan meyve ile
aynı türden olsaydı bu meyve ne zaman toplanacaktı ise o dikkate alınır. Satıcı
da adete uygun olarak meyveyi toplamakla yükümlü tutulur.
9. Şu iki durum meyvenin
ağaçta bırakılmasından istisna edilir:
a. Suyun bitmesi ve
meyvenin ağaçta kalması halinde ağacın büyük bir zarara uğrayacak olması
durumunda meyveyi sulamak imkansız hale gelince satıcı meyveyi ağaçta
bırakamaz.
b. Meyveye bir afet
geldiğinde onu ağaçta bırakmanın bir yararı bulunmadığından satıcı bu meyveyi
ağaçta bırakamaz.
10. Meyvenin ağaçta
bırakıldığı durumda akdin her iki tarafı da [satıcı da müşteri de] şayet sulama
ağaç ve meyveye yahut birine yararlı olacaksa sulama yapabilir. Diğerinin bir
zararı olmadığından o buna engelolamaz.
Not: el-Mühezzeb ve el-Vasft'te "şayet diğer
taraf sulamadan dolayı zarar görmüyorsa" denilmiştir. Bundan anlaşıldığına
göre sulamanın zarar vermediği, yarar sağladığı durumda karşı taraf sulamaya
engelolamaz, çünkü bu zorluk çıkarmaktır. Bunu Subkı ve diğerleri söylemiştir.
Hocamız Zekeriya el-Ensarı şöyle demiştir: "Bu konuda tevakkuf edilebilir;
çünkü bu durumda satıcının sulama yapmasının bir amacı bulunmamaktadır, hal
böyle iken müşterinin ona müsaade etmesi niçin gerekli olsun?" Hocam
Remli'nin de dediği gibi güçlü olan görüş budur.
11. Sulama yapmak her
ikisine de [yani hem ağaca hem de meyveye] zarar veriyorsa her iki tarafın
birlikte rızası bulunmadıça sulama yapılamaz. Taraflardan biri diğerinin rızası
olmadan sulama yapamaz; çünkü bu sulama sebebiyle kendisi zararla
karşılaşmaktadır. Şayet her ikisi de sulamaya razı olursa bunu yapmak caiz
olur.
Şu sorulabilir: İki
tarafın bu durumda sulamaya razı olması malı israf etmek anlamına gelir; bu ise
haramdır.
Buna şöyle cevap
verilir: Malın ifsad olması kesin değildir. Yine alimlerin sözleri "sulama
bir açıdan zararlı olmakla birlikte başka bir açıdan zararlı olmamaktadır"
şeklinde de yorumlanır.
12. Sulama yapmak
ikisinden birine zarar veriyorsa yani ağaca zarar verdiği halde meyve için
faydalı ise yahut bunun aksi söz konusu ise [bakılır:]
[a] - İki taraf sulama
konusunda anlaşamıyorsa bu akdi taraflardan birine zarar vermeden yürütmek
mümkün olmadığından akit feshedilir.
Alimlerin sözlerinden
anlaşıldığına göre akdi feshetme yetkisine sahip olan kişi, zarar gören
kişidir. Hocamız Zekeriya el-Ensari de bu görüşü esas almıştır. [Zayıf] bir
görüşe göre akdi hakim fesheder. İbnü'r-Rif'a bunu tek görüş olarak aktarmış ve
Subki de doğru kabul etmiştir. [Zayıf] bir başka görüşe göre akdin her iki
tarafı da akdi feshedebilir. Zerkeşi de bu görüşü desteklemiştir.
Not: Nevevi'nin ifadesi "sulamanın bir tarafa
zarar verdiği, sulamanın yapılmamasının ise diğer tarafın mülkünde artışa engel
olduğu durumu" da içermektedir ki hüküm böyledir. Çünkü fazlahğın meydana
gelmesinin engellenmesi diğer tarafın sulamadan yararlanmasını
gerektirmektedir. Er-Ravda'da bu konuda Cüveynı'nin dile getirdiği iki ihtimal
zikredilmiştir.
[b] - Zarar gören taraf
hakkından feragat ederse bu durumda anlaşmazlık ortadan kalktığından akdin
feshi söz konusu olmaz.
Şu sorulabilir: Buna
razı olmak malı zayi etmektir. Bu ise haramdır.
Buna şu şekilde cevap
verilir: Bunda karşı tarafa iyilik yapmak ve hakkından feragat etmek söz konusudur.
Burada söz konusu olan,
tasarruf yapma yetkisine sahip olan iki malik olup başkası adına tasarruf ta
bulunan veya kendi adına tasarruf ta bulunsa bile tasarruf yetkisi sınırsız
olmayan kimselerden bahsedilmemiştir.
[Zayıf] bir görüşe göre sulamayı
isteyen kişi -yani birinci durumda satıcı, ikinci durumda müşteri- sulama
yapabilir, diğer tarafın zarar görmesine bakılmaz. Çünkü bu akdi yapmaya
teşebbüs etmekle bu zarara razı olmuştur. Bu görüşe göre de feshetme hakkı söz
konusu değildir.
13. Satıcı meyvesini
sulamaya ihtiyaç duyduğunda sulama masrafları kendisine aittir.
Sulamanın yapılacağı su
hakkında el-Matlab'da şöyle denilmiştir: Alimlerin ifadesinin zahirinden
anlaşıldığına göre bu su -ister müşterinin mülkü olsun ister onun mülkü olmasın-
o ağaçları sulamak üzere hazırlanmış olan sudur.
14. Meyveler ağacın
sıvısını emiyor ve ağaç için hazırlanan su ile ağacı sulamak da mümkün ise
satıcının müşterinin zararını önlemek üzere ya meyvesini kesmesi yahut da ağacı
sulaması gerekir. Suyun tükenmesi sebebiyle sulama yapmak mümkün olmazsa
satıcının meyveyi kesmesinden başka yol kalmaz.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
7. MEYVE VE DİĞER
ZİRAİ ÜRÜNLERİN SATIMI