ALIM-SATIM |
SATıM AKDİNİN TANIMI VE
CAİZLİĞİ
1. SATıM AKDİNİN TANıMı
2. SATIM AKDİNİN CAİZLİĞİ
1. SATıM AKDİNİN
TANıMı
[Birinci Tanım]
Alım-satımın fıkıh
terminolojisindeki tanımı "bir malın başka bir mal karşılığında özel bir
surette değiştirilmesi" şeklinde yapılır.
[Tanıma Yönelik İtiraz]
Tanım böyle yapılırsa,
karz akdi [borç verme] bir itiraz konusu olarak ileri sürülebilir. Çünkü karz
akdi esnasında kişi "bunu, mislini ödeme karşılığında al" diyebilir.
Yine kira akdi de bir
itiraz konusu teşkil edebilir.
Bunlar itiraz konusu
teşkil edebilir; çünkü ne karz ne de kira akdi satım kapsamında yer almadığı halde
yukarıdaki tanıma dahil olmaktadır. Bunlar satım akdi olmadığından
"satım" sözcüğünü kullanarak bu akitler kurulamaz.
Şayet "kira"
akdi ile ilgili olan itiraza "menfaat hakkında mal sözcüğü
kullanılmaz" denilerek cevap verilecek olursa bu cevap şu şekilde
reddedilir: O takdirde bu tanım efradını cami değildir; çünkü semen menfaat
olabilir. Nevevi Vasiyyet bölümünde menfaatin mal kapsamına dahil olduğunu açık
olarak ifade ederek şöyle demiştir: "Mallar; somut mallar ve menfaatler
olarak iki kısma ayrılır". ~
Ayrıca mutlak olarak
malı malla değiştirmek, bunu yapanların amacına delalet etmemektedir. Çünkü
tanımda bunun bir akit içinde olması ve bu akdin de mülkiyetin intikalini
gerektirmesi meselelerine hiç temas edilmemiştir. Bu yüzdendir ki Nevevi el-Mecmu'da
tanıma "temlik yoluyla" ifadesini eklemiştir.
[Cevap] Yukarıdaki itirazın "karz" [borç
verme] ile ilgili kısmına şu şekilde
cevap verilmiştir:
Karzda akit yapılırken
malın malla değiştirilmesi şart değıidir; çünkü "değiştirme" ifadesi
karşılıklı iki kişi tarafından bu işin yapılmasını gerektirir. Halbuki borç
verme de böyle olması gerekmez, aksine tek tarafın vermesi ve iki bedelden
yalnızca birini zikretmek yeterlidir. Hatta kişi "sana şunu borç olarak
verdim" deyip "onun bedelini bana geri vermen şartıyla" deme se
bile akit sahih olur. Satım akdi ise böyle olmayıp "karşılıklı
değişimin" olabilmesi için her iki bedelin de açık olarak zikredilmesi
şarttır.
İtirazın
"kira" ile ilgili kısmına şu şekilde cevap verilmiştir:
1. Menfaatler hakiki
anlamda değil mecazi anlamda mal gibi kabul edilir.
Şu durum bunun
delilidir:
a) Menfaatler aslen
mevcut olmayıp bunlara el konulması da düşünülemez. Bu yüzden alimler
menfaatler üzerinde akÜ yapmanın sahih olup olmadığı konusunda ayrılığa
düşmüşlerdir. Bir grup alim kira akdinin caiz olduğunu kabul etmemiştir.
b) Ayrıca kişinin
menfaatleri bulunmakla birlikte malı bulunmadığına dair yemin etse, Rafifnin
doğru saydığı görüşe göre kişinin yemini bozulmuş olmaz.
c) Yine Rafifnin
sözünden anlaşıldığına göre kişi mal ikrarında bulunsa daha sonra bu ikrarını
menfaat olarak açıklasa bu sözü kabul edilmez.
2. Alimlerin vasiyet
konusunda söyledikleri "menfaatlerin değeri, kişinin malvarlığının üçte
biri üzerinden hesaplanır" sözünün anlamı menfaatlerin bizatihi malolduğu
anlamına gelmez, menfaatlerin zayi edilmiş mal hükmünde olduğunu belirtmektir.
Çünkü menfaatler bizatihi mevcut olmayıp üzerinde yapılan akitlerin sahih
sayılabilmesi için var kabul edilirler.
3. Ayrıca tanımı yapılan
şey menfaatlerin satımı değil somut malların satımıdır. Çünkü menfaatlerin
satımı müstakil bir akit türünü teşkil eder.
Menfaatlerin hakikat
anlamıyla mal diye isimlendirilemeyeceği anlaşılınca bu konu yukarıda yapılan
tanıma bir itiraz teşkil etmez. Çünkü mecazlar tanımlara dahil olmazlar.
[İtiraz] İsmaili'nin Kitabu'l-İstilam adlı eserinde
İmam Şafii (r.a.)'nin ifadesi olarak nakletliğine göre o kira akdini
"menfaatin satımı" olarak tanımlamıştır.
[Cevap] İmam Şafii (r.a.)'nin bu sözü -yukarıda geçtiği
üzere- de bir tür mecaza yorulur. Çünkü menfaatler üzerinde akdin sahih
olabilmesi için menfaatler varmış gibi kabul edilir. Bu şekilde takdiri olarak
var kabul edtilen şey gerçekte yoktur. Nitekim ölü de diyete önce sahip olması
sonra da bu diyetin mirasçılarına kalabilmesi için sağmış gibi kabul edilir.
[İkinci Tanım]
Bazıları da satım akdini
şöyle tanımlamışlardır: Satım, bir mal veya menfaat üzerinde sürekli olarak
mülkiyet ifade eden mali bedelli bir akittir.
Bu tanımın kapsamına
[irtifak haklarından olan] "geçiş [murOr] hakkı" gibi haklar
girmiştir.
Tanımda yer alan
"sürekli olarak" kaydı sebebiyle kira akdi tanımın kapsamından
çıkarılmıştır. Çünkü kira akdi süreli olarak yapıldığından bir satım türü
olarak kabul edilmez. Bu yüzden de "satım" sözcüğüyle kira sözleşmesi
yapılmaz.
Tanımda yer alan
"bedelli" ifadesiyle borç verme işlemi [karz] de tanımın kapsamından
çıkarılmıştır. Çünkü borç verme işlemine örfte [halk kullanımında]
"bedelli akit" denilmez.
Tanımda yer alan
"mülkiyet ifade eden" ifadesiyle nikah, hulu [muhalaa] ve
öldürme-yaralama suçlarında bir bedel üzerinde sulh yapmak tanımın dışında
bırakılmıştır.
Çünkü evlilik akdinde
koca karısının cinsellik yönüne malik olmamakta yalnızca bundan yararlanma
hakkı elde etmektedir. Hulu akdinde kadın herhangi bir şeye malik olmamakta
yalnızca kocasının kendi üzerindeki hakimiyetini kaldırmak suretiyle yarar elde
etmektedir.
Öldürme-yaralamada sulh
yapan suçlu da kısas alacaklısının kısas yaptırma hakkını ortadan kaldırmak
suretiyle yarar elde etmektedir.
Nikah akdi, tanımda yer
alan "bedelli" ifadesiyle de dışarıda kalmaktadır; çünkü nikah akdi
örfte [halk kullanımında] bedelli akit olarak isimlendirilmez.
Satım akdine dair ikinci
tanım açıkça görüleceği üzere birinci tanımdan daha uygundur.
2. SATIM AKDİNİN
CAİZLİĞİ
Satım akdinin caizliği
konusunda icma vardır. Ancak icmadan da önce bu konudaki asıl delil konu ile
ilgili şu ayetlerdir:
[*] 'Alış-veriş
yaptığınızda şahit tutun" [Bakara, 282]
[*] 'Allah alış-verişi helal
kılmıştır" [Bakara, 275] Bu ayet hakkında İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki
görüş bulunmaktadır. Daha güçlü olan görüşe göre bu ayet sünnet tarafından
yasaklanmamış olan bütün satım türlerini kapsayan genel nitelikli bir ayettir.
İkinci görüşe göre ise bu ayet mücmeldir [kapalıdır], bu ayetle ne
kastedildiğini sünnet açıklamıştır.
İki görüş arasındaki
farkın etkisi, tartışmalı meselelerde bu ayetin delilolarak getirilip
getirilemeyeceği konusunda görülmektedir. İlk görüşe göre bu ayet delil
getirilebilir iken ikinci görüş esas alınırsa bu ayet delil getirilemez.
[*] - Satım akdinin caiz
olduğunu gösteren pekçok hadis vardır.
Bunlardan birisi şudur:
Hz. Peygamber (s.a.v.)'e hangi kazancın en temiz kazanç türü olduğu sorulunca
şu cevabı verdi: Kişinin kendi elinin emeğiyle kazandığı ve içinde aldatma ve
hıyanetin olmadığı her türlü satım akdi. (Müstedrek, Buyu', 2, 10. Hakim, bu
hadisin sahih olduğunu söylemiştir)
[*] - Bu konudaki diğer
bir hadis de şudur: Alım-satım ancak karşılıklı rıza ile olur. (Ebu Davud,
İcare, 3458; Tirmizi, Buyu', 1248)
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
SATIM AKDİNİN RÜKÜNLERİ...
GİRİŞ