MUĞNİ’L-MUHTAC

FITIR SADAKASI

 

8. KÖLENİN FİTRESİNE İLİŞKİN BAZI MESELELER

 

Maddı durumu yerinde olan ve maddı darlık içinde bulunan iki kişi bir köleye ortak olarak sahip olsalar, maddı durumu yerinde olan kişinin [kölenin fitresinden kendisine düşen payalan] yarım sa' miktarını ödemesi gerekir.

 

Köleye ortak olarak sahip olan iki efendinin maddı durumu da yerinde olmakla birlikte fitre olarak vermeleri gereken gıda cinsi farklı olsa, daha doğru olan görüşe göre her biri kendi vermesi gereken gıda cinsinden yarım sa' verir.

 

A. KÖLEYE ORTAK OLARAK SAHİP OLAN İKİ KİŞİDEN BİRİNİN MADDİ DURUMUNUN İYİ DİĞERİNİN KÖTÜ OLMASI

B. KÖLEYE ORTAK OLARAK SAHİP OLAN İKİ KİŞİNİN MADDİ DURUMLARININ YERİNDE OLMASI

 

A. KÖLEYE ORTAK OLARAK SAHİP OLAN İKİ KİŞİDEN BİRİNİN MADDİ DURUMUNUN İYİ DİĞERİNİN KÖTÜ OLMASI

 

Köleye yarı yarıya ortak olarak sahip olan iki kişiden birinin maddı durumu iyi diğerinin kötü olsa, maddı durumu kötü olan kişi kölenin kendisine hizmet etmesine ihtiyaç duysa, maddı durumu yerinde olan efendinin [kölenin fitresi olarak] yarım sa' ödemesi gerekir; çünkü onun vermesi gereken miktar budur.

 

Bu hüküm, iki efendi köle üzerinde muhayee [yani kölenin menfaatini belirli sürelere göre paylaşma] sözleşmesi yapmadıklarında böyledir. Şayet muhayee yapmışlarsa fitrenin ödenmesi gerektiği zaman geldiğinde [bakılır:]

 

[a] - Köleyi elinde bulundurma sırası maddı durumu yerinde olan efendideyse o -daha önce işaret edildiği üzere- kölenin fitresinin tümünü öder.

 

[b] - Köleyi elinde bulundurma sırası maddı durumu kötü olan efendideyse -kısmen köle olan kimsenin maddı durumunun kötü olması durumunda olduğu gibi- herhangi bir şey ödemesi gerekmez.

 

 

B. KÖLEYE ORTAK OLARAK SAHİP OLAN İKİ KİŞİNİN MADDİ DURUMLARININ YERİNDE OLMASI

 

Kölenin mülkiyetine ortak olarak sahip olan iki kişinin her ikisinin de maddı durumu yerinde olmakla birlikte;

 

> her ikisi de temel gıda maddeleri birbirinden farklı iki bölgede oturmaları sebebiyle bölgelerinin temel gıda maddeleri farklı olsa,

 

> veya -bir görüşe göre- bizzat kendilerinin tükettiği temel gıda maddelerinin birbirinden farklı olması sebebiyle fitre olarak ödemeleri gereken maddeler farklı olsa,

 

[bu durumda efendiler fitreyi nasıl öder? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Rafii'nin eş-Şerh' te "daha doğru olan görüş" diye belirttiği görüşe göre her bir efendi kendi ödemesi gereken gıda maddesinden -yani kendi bölgesinde bulunan veya kendisinin gıda olarak tükettiği gıda maddesinden- yarım sa' fitre verir.

 

Bu görüş "kölenin fitresi doğrudan efendi üzerine farz olur" görüşüne dayalı bir hükümdür.

 

[İkinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre kölenin bulunduğu bölgedeki gıda maddesi üzerinden fitre verilir. Rafii yukarıdaki görüşü sahih olarak gördükten sonra bunu zikretmiş, Nevevi ise bu görüşü er-Ravda' da zikretmemiştir. Ancak el-Mecmu'da zikrettniştir.

 

Bu görüş "fitre öncelikle köleye farz olur, daha sonra efendi bunu ödemeyi üstlenir" kabulüne dayalı bir hükümdür.

 

[Soru]  Daha önce "kölenin bulunduğu bölgenin gıda maddesi dikkate alınır" dediği halde daha sonradan bunu zikretmesi nasıl doğru görülebilir?

 

[Cevap]  Bunu belirli bir duruma özgü kabul etmek mümkündür. Bu da Şevval ayının hilali görüldüğünde kölenin her iki efendisine de eşit uzaklıkta olan açık arazide bulunuyor olmasıdır. Bu durumda kesin olarak iki efendinin bulunduğu bölgelerin gıda maddeleri dikkate alınır. Çünkü köle o esnada belirli bir bölgede oturmamaktadır.

 

Yine köle temel gıda maddesinin bulunmadığı, iki efendinin yaşadığı iki farklı beldeden oraya fitrede yeterli olmayacak un ve ekmek gibi temel gıda maddelerinin taşındığı durumlarda da hüküm böyledir.

 

Rafii ve Nevevl'nin ifadelerini doğru bir şekilde tasavvur etme imkanı bulunduğu sürece onların hata ettiği şeklindeki görüşe gidilmez. Şu halde Nevevi'nin burada doğru saydığı görüşle daha önce doğru saydığı "kölenin yaşadığı bölgenin temel gıda maddesi dikkate alınır" ifadesi arasında bir çelişki yoktur. Ben daha önce Şarih Celaleddin el-Ma ham ve el-Minhac'ı şerhedenlerin geneline uyarak bu şekilde açıklamış olsam da meseleyi bu şekilde dayandırmaya gerek yoktur.

 

İki ayrıntı:

 

1) Fitrenin, zekatın dağıtılması istenilen sınıflara dağıtılması gerekir. Bunun açıklaması ileride gelecektir.

 

[Zayıf] bir görüşe göre fitrenin fakir ve miskinlerden üç kişiye verilmesi yeterlidir; çünkü fitre genellikle az miktarda olur. lstahrı bu görüştedir.

 

[Zayıf] bir başka görüşe göre fitrenin tek bir kişiye verilmesi caizdir ki bu görüş diğer üç imam [Ebu Hanife, İmam Malik, Ahmed b. Hanbel] ve İbnü'l-Münzirin görüşüdür.

 

2) Kişi, fitre vermesi gerekli olan fakir bir kimseye fitre verse o fakir de kendi fitresini bundan ödese ilk olarak fitre veren kişinin bunu alması caiz olur.

 

Şayet "bir kişinin fitre ödemesinin farz olması onun aynı zamanda sadaka alması ile çelişir" denilirse şöyle cevap verilir "kişinin fitre alması fakirlik ve miskinlikte son sınıra ulaştığı anlamına gelmez. Zekat alması helalolan bir kimsenin başka bir açıdan zekat vermesi gerekebilir. Çünkü zekat almak, fakirlik ve miskinlik dışında bir sebeple helalolabilir.

 

Fitreye İlişkin Son Hükümler

 

Kişi bir köle satın aldıktan hemen sonra bayram günü güneş batsa, alıcı ve satıcının meclis veya şart muhayyerlikleri bulunsa kölenin mülkiyeti -muhayyerlliğin kendisinde olması sebebiylekimin üzerindeyse -bu mülkiyet henüz tam olarak gerçekleşmemiş olsa bile- fitreyi o öder. Şayet her iki taraf da muhayyerlik hakkına sahip ise köle sonuçta kimin olursa fitresini de o öder.

 

Bir kimse ramazanın son günü güneş batmadan önce ölse ve geriye bir köle bıraksa bu kölenin fitresi ölen şahsın mirasçıları tarafından ödenir. Her bir mirasçı köleden kendi payına düşen bölümün fitresini ödemekle yükümlüdür. Çünkü her bir mirasçı fitrenin farz hale geldiği vakitte kölenin o bölümüne sahip bulunmaktadır.

 

Bir kimse ramazanın son günü güneş battıktan sonra ölse ve geride köleler bıraksa, bu şahsın kendisinin ve kölelerinin fitresi terekeden ödenir. Bu fitreler terekeden; vasiyet, miras ve borçların ödenmesinden önce ödenir.

 

Bir kimse bir kölesinin mülkiyetini bir şahsa vasiyet etse, daha sonra kölenin fitresini ödemek gerekli olsa, daha sonra da vasiyeti yapan şahıs ölse fitre, ölen şahsın terekesinden ödenir. Çünkü fitrenin farz olma vaktinde köle o kişinin mülkiyetinde bulunuyordu.

 

Bir kimse bir kölesi üzerine fitre farz hale gelmeden önce ölse ve bu kölenin mülkiyetini de bir şahsa vasiyet yoluyla bıraksa, lehine vasiyet yapılan kişi -fitrenin ödenmesinin gerekli olduğu vakitten sonra bile olsa- vasiyeti kabul etse, kölenin fitresini, lehine vasiyet yapılan kişi öder. Çünkü o kişi vasiyeti kabul ettiğinde, vasiyeti yapan şahsın ölümü anından itibaren köleye sahip olduğu anlaşılmış olur. Lehine vasiyet yapılan şahıs vasiyyeti reddetse, kölenin fitresini ölenin mirasçıları öder. Çünkü fitrenin farz olduğu esnada köle, ölen şahsın mülkiyetinde bulunmaktadır.

 

Kölenin mülkiyeti kimin lehine vasiyet edilmişse o kişi vasiyeti kabul etmeden önce ve kölenin fitresi farz hale gelmeden önce ölse onun mirasçıları vasiyeti kabul veya reddetme konusunda onun yerini alırlar. Şayet mirasçı vasiyeti kabul ederse kölenin mülkiyeti ölen [yani lehine vasiyet yapılan] şahsa ait olur, fitresi de -şayet ölenin terekesi varsa- onun terekesinden ödenir. Şayet ölenin terekesi yoksa kölenin mülkiyetinden fitresi için ödenmesi gereken miktar satılır. Şayet fitrenin farz hale gelmesinden önce ölse veya tam o esnada ölse, mirasçılar vasiyeti kabuL. ederlerse kölenin fitresini onlar öder; çünkü fitrenin farz olduğu esnada köle onların mülkiyetindeydi.

 

Sınır boylarındaki karakollarda [tekkelerde] ikameteden sufller(3) üzerine fitre farz olur mu? [Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür:]

 

(3 not) Eskiden sınır boylarını düşmana karşı korumak üzere ribat adı verilen sınır karakolları inşa edilir. Bu karakollarda genellikle sufller bulunur. Bu bölgede yetişen tarım ürünleri de onların kullanımı için vakfedilirdi. (çev.)

 

Farıki şöyle demiştir:

 

a) Vakıf muayyen kimselere [adı belirtilerek] yapılmışsa onlar üzerine fitre gerekir; çünkü bu durumda onlar vakıf gelirine sahip olurlar.

 

b) Aynı şekilde vakıf, o karakolda ikamet edenlere yapılmışsa onların da fitre vermesi gerekir. Vakıf arazisinden bir gelir elde edildiğinde orada ikamet edenler buna sahip olurlar, daha sonra gelenler önceki gelire ortak olamazlar.

 

c) Vakfı yapan kişi "sufilere vakfedilmiştir" şeklinde genel ifade kullanmışsa, o karakala ramazanın son günü güneş batmadan önce orada ikamet etme amacıyla yerleşen kimselerin, karakolun mevcut bilinen geliri üzerinde hak sahibi olmaları sebebiyle fitre vermeleri gerekir.

 

d) Orada yaşayanların her birinin yalnızca günlük yiyeceğini yemeleri şart koşulmuşsa zekat ödemeleri [veya fitre vermeleri] gerekmez.

 

Medreselerde fıkıh tahsil eden öğrencilerin durumu da böyledir. Onların bursları aylık olarak belirlenir.

 

Şevval hilali görüldüğünde vakfın herhangi bir geliri olmuşsa, kendilerine vakıf yapılmış olanlar -bu gelirdeki paylarını teslim almamış olsalar bile- fitre vermeleri gerekir. Çünkü toplam gelirden aylık olarak aldıkları burs üzerinde mülkiyetleri kesinleşmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

ZEKAT VERMEKLE YÜKÜMLÜ... GİRİŞ