MUĞNİ’L-MUHTAC

İMAMLARIN NİTELİKLERİ

 

1. İMAM VE İMAMA UYAN ŞAHSIN İHTİLAF ETMESİ

 

Kişi namazının batı i olduğunu bildiği veya buna inandığı bir şahsın imamlığına uyamaz. Örneğin kıble yönünü veya iki kaptan temiz alanını belirleme konusunda inceleme / araştırma yapan iki kişi birbiri ile ihtilaf etseler birbirine uyamazlar.

 

Temiz kapların sayısı birden fazla olursa daha doğru olan görüşe göre -necis olan kabın imamın abdest aldığı kap olduğu bilinmedikçeimama uymak sahih olur.

 

Kişi başkasının kabının temiz olduğuna kanaat getirse ona kesin olarak uyabilir.

Beş tane kaptan biri necis olsa ancak hangisi olduğu bilinmese beş kişiden her biri bir kabın temiz olduğu kanaatiyle ondan abdest alsa ve her biri beş vakit namazın birinde imamlık yapsa; daha doğru görüşe göre yatsıda imamlık yapan kişi hariç diğerleri yatsı namazını iade eder. Yatsının imamı ise akşam namazını iade eder.

 

Şafil mezhebine bağlı birisi Hanefi mezhebinden olan ve cinsel organına dokunmuş olan veya kan aldırmış olan bir imama uysa, daha doğru olan görüşe göre -imama uyanın niyeti dikkate alındığından- cinsel organa dokunması durumunda değil ama kan aldırması durumunda ona uyması sahihtir.

 

A. İNCELEME VE ARAŞTIRMA SONUCU BAKIMINDAN İHTİLAF ETMELERİ

B. MEZHEP BAKIMINDAN İHTİLAF ETMELERİ

 

A. İNCELEME VE ARAŞTIRMA SONUCU BAKIMINDAN İHTİLAF ETMELERİ

 

Kişi namazının batı i olduğunu bildiği veya buna inandığı bir şahsın imamlığına uyamaz.

 

1. Kişi namazının geçersiz olduğunu kesin olarak bildiği kimsenin arkasında namaz kılamaz.

 

Örneğin kafir, abdestsiz veya elbisesinin necis olduğunu bildiği ve bu sebeple de namazının geçersiz olduğunu bildiği bir kimsenin arkasında namaz kılamaz. Çünkü belirtilen durumlarda söz konusu kişi namazda sayılmadığına göre başkası ona nasıl uyabilir?

 

2. Kişi namazının geçersiz olduğuna inandığı kimsenin arkasında namaz kılamaz.

 

Yani kişi "furu konularda farklı mezhepten olma" dışında bir baş~ ka şahısla inceleme / araştırma sonuçlarında ihtilafa düştüğünde ve diğer kişinin namazının batılolduğuna inandığında ona uyamaz.

 

Burada "inanmak" ile usulcülerin kastettiği "delile uygun kesinlik" anlamı değil, zann-ı galip yoluyla zannetmek [yani kişide bu yönde baskın bir kanaatin oluşması] kastedilmektedir.

 

Örneğin kıble yönünü veya iki kaptan temiz olanını belirleme konusunda inceleme / araştırma yapan iki kişi birbiri ile ihtilaf etseler birbirine uyamazlar.

 

3. Kıble yönü konusunda araştırma yapan iki kişi ve temiz su ile necis suyun bulunduğu kap konusunda araştırma yapan iki kişiden her biri farklı sonuca ulaşsa, ikinci durumda her biri farklı kaptaki suyla abdest alsa her iki meselede de şahıslar birbirinin imamlığına uyamaz. Çünkü her biri diğerinin namazının batıl olduğuna inanmaktadır.

 

Temiz kapların sayısı birden fazla olursa daha doğru olan görüşe göre -necis olan kabın imamın abdest aldığı kap olduğu bilinmedikçeimama uymak sahih olur.

 

Örneğin üç kaptan ikisi temiz olsa, üç kişi kaplar üzerinde araştırma yapsa ve her biri bir kabın temiz olduğu sonucuna ulaşsa; daha doğru olan görüşe göre bu şahıslar birbirine uyabilir. Ancak imamın abdest aldığı kabın necis olduğunun kesin olarak bilinmemesi şarttır. Bizim örneğimizde şahıslardan her biri diğer iki şahıstan yalnızca birinin imamlığına uyabilir. Çünkü onun açısından üçüncü kap kesinlikle necistir.

 

Kişi başkasının kabının temiz olduğuna kanaat getirse ona kesin olarak uyabilir.

 

4. Anlaşmazlığa düşen şahıslardan biri, başkasının abdest aldığı kaplardan birinin temiz olduğuna kanaat getirirse onun imamlığına uyması kesin olarak caizdir. Yine diğer kaplardan birinin necis olduğuna kanaat getirirse onun imamlığına kesin olarak uyamaz.

Beş tane kaptan biri necis olsa ancak hangisi olduğu bilinmese beş kişiden her biri bir kabın temiz olduğu kanaatiyle ondan abdest alsa ve her biri beş vakit namazın birinde imamlık yapsa; daha doğru görüşe göre yatsıda imamlık yapan kişi hariç diğerleri yatsı namazını iade eder. Yatsının imamı ise akşam namazını iade eder.

 

5. Beş tane kaptan biri necis olsa ancak hangisi olduğu bilinmese, beş kişiden her biri bir kabın temiz olduğu kanaatiyle ondan abdest alsa, diğer dört kap hakkında ise herhangi bir kanaate sahip olmasa, bu beş şahıstan her biri sabah namazından başlayarak diğer şahıslara bir namazda imamlık yapsa [bu durumda ne yapılmalıdır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Daha doğru görüşe göre bu kişiler yatsı namazını iade ederler. Çünkü onların inancına göre yatsı namazını kıldıran imamın kabı necistir. Ancak yatsının imamı yatsıyı değil akşamı iade eder. Çünkü onun açısından necis kap, akşam namazını kıldıran imamın abdest aldığı kaptır. Bunun ölçüsü şudur: Her biri imama en son uyduğu namazı kaza eder.

 

[İkinci görüş]: Her biri imama uyarak kıldığı namazları kaza eder ki bunların sayısı dörttür. Çünkü burada bir başkasına uyması sahih değildir.

 

Beş kaptan ikisi necis olsa her birinin yalnızca iki kişiye uyması sahih olur.

Beş kaptan üçü necis olsa her birinin yalnızca bir kişiye uyması sahih olur.

Bundan anlaşılmaktadır ki onlardan en son imamlık yapana uymak -yukarıdaki ölçü sebebiyle- bEl.tıldır.

 

Beş kaptan dördü necis olsa bunlar birbirine uyamazlar.

Bir grup insan arasından abdesti bozmayı gerektiren bir fiilin sesi çıksa, her biri bunun kendisinden çıktığını inkar etse bu durum yukarıda kaplar meselesinde zikredilen hüküm gibi olur.

 

 

B. MEZHEP BAKIMINDAN İHTİLAF ETMELERİ

 

Şafii mezhebine bağlı birisi Hanefi mezhebinden olan ve cinsel organına dokunmuş olan veya kan aldırmış olan bir imama uysa, daha doğru olan görüşe göre -imama uyanın niyeti dikkate alındığından- cinsel organa dokunması durumunda değil ama kan aldırması durumunda ona uyması sahihtir.

 

1. [İmam ve ima ma uyan kişilerin mezhep bakımından ihtilaf etmelerinde iki durum söz konusudur]

 

[1. Durum]: [İmama uyan kişinin mezhebi açısından imamın namazının batılolması]

 

Şafil mezhebine bağlı bir kişi, yalnızca bizim [Şafii] mezhebimiz açısından namazın batı i olmasını gerektiren bir fiil yapmış olan Hanefi bir imama uysa, örneğin cinselorganına dokunan, namazda tuma'nineyi terk eden, besmele veya Fatiha'nın bütününü veya bir kısmını okumayan bir kimseye uysa;

 

[2. Durum]: [İmamın mezhebi açısından imam ın namazının batıl olması]

 

Yahut da imam, kendi mezhebi açısından namazın batılalmasını gerektirecek bir fiil yapsa, örneğin Hanefi bir imam ın bir yeri kanamış olsa;

 

[Bu iki durumda Şafil mezhebinden olan kişinin imama uyması sahih midir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Daha doğru olan görüşe göre imamın kan aldırması durumunda [yani

ikinci durumda] imama uymak sahihtir, imamın cinselorganına dokunması vb. durumlarda [yani birinci durumda] ise imama uymak sahih değildir. Çünkü burada dikkate alınacak olan "imama uyan kişinin niyeti"dir. İmama uyan kişi açısından imam cinsel organa dokunduğunda abdestsizdir, bir yeri kanadığında ise abdestlidir.

 

[İkinci görüş]: Bu görüş birincinin tam aksidir. (Yani ilk durumda imama uyabilir, ikinci durumda uyamaz. ) Çünkü dikkate alınacak olan imamın inancıdır. Çünkü imama uyan şahıs açısından bakıldığında imam kan aldırma vb. durumlarda [ciddiyetsiz davranmakta ve adeta mezhebinin hükümleriyle] oyun oynamaktadır. Onun namaza başlama niyeti sahih olarak gerçekleşmez. Bu durumda ona uyanın da kesin bir şekilde namaza niyet etmesi düşünülemez.

 

2. Farklı mezhepten olan kişi abdest ve namazın farzlarına dikkat etse örneğin Hanefi mezhebinden olan imam, Şafil mezhebinin abdest ve namazda farz olarak kabul ettiklerine riayet etse bu imama uymak kesin olarak sahlhtir.

 

3. İmama uyan kişi, kendi mezhebi açısından abdest ve namazın farzlarına imam ın riayet edip etmediği konusunda şüphe etse imama uyabilir. Bu konuda, imamın farklı mezheplerin görüşlerini dikkate alacağına dair hüsnü zanda bulunur. Farklı mezhepten olan imam, diğer mezhebin farz gördüğü şeye dikkat ederken onun farz olduğuna inanmasa bile bunun bir zararı olmaz. Kişi ile aynı mezhepten olan imam, abdest veya namazın farzlarından birini farz olduğuna inanmayarak yapsa bunun zararı olur; çünkü bu durumda imama uyan kişi her ikisinin inancına göre imamın namazının batıl olduğunu bilmektedir.

 

4. Halımı şöyle demiştir: Kişi, devlet başkanı veya onun yetki verdiği bir imama uysa, imam, imama uyan kişinin farz olduğuna inandığı şeyleri terk etse bile bu uyma sahıhtir; çünkü söz konusu durumda imama uymayı terk etmek fitneye sebep olur.

 

Rafii ve Nevevi bu görüşü, alimlerin çoğunluğunun "doğru bulduğu" bir görüş olarak nakledip kendileri de güzel bulmuşlardır. Bir grup alim ise bu durumda imama uymanın kesin olarak sahıh olmadığını söylemişlerdir ki itimad edilecek olan görüş de budur. Rafil ve Nevevi'nin güzel bulduğu görüş benzeri meselelerdeki görüşlerine muhaliftir. Devlet başkanı diğer bir cemaatle namazı kılmış olsa bile daha önce kılınan Cuma namazının sahıh olması buna örnek olarak verilebilir.

 

Hanefı mezhebine mensup olan imam, sabah namazında kunut okumanın sünnet olmadığına inanarak bunu terk etse, imama uyan Şafil kişinin bunu yapması ve ilk secdede imamı yakalaması mümkün olsa, kunut okuması menduptur. Şayet ilk secdede imamı yakalaması mümkün değilse imama uyar ve kunutu terk etme sebebiyle sehiv secdesi yapar; çünkü burada imama uyan kişinin inancı dikkate alıÖ nır. Bu durumda imama uyan kişinin imama uymayı bırakması da mümkündür.

 

İbnü'l-Mukrl'nin sözünden şu anlam çıkmaktadır: "Hanefı imam sabah namazında kunut yapmasa, imama uyan Şafii kişi sehiv secdesi yapmaz"(296). Bu, "imamın inancı dikkate alınır" görüşüne dayalıdır. Daha doğru görüşe göre bu durumda imama uyan kişinin inancı dikkate alındığından imama uyan kişi sehiv secdesi yapar. Bu, Şafii olan imam ın sehiv secdesini terk etmesi gibidir.

 

Şafii olan imam sabah namazında kunut yapmasa, arkasında Hanefı bir şahıs bulunsa, imam sehiv secdesi yapsa, Hanefı olan şahıs ona uyar. İmam sehiv secdesini terk etse Hanefl olan şahıs da secde yapmaz. Burada onun inancı dikkate alınır.

 

Şafii mezhebinden olan bir kişi, rükudan doğrulunca ayakta uzun süre durmayı uygun gören bir imama uysa ve imam itidali uzun yapsa, imama uyan kişi imam la birlikte itidali uzatmaz bunun yerine secde yapıp secdede bekler. Bu şuna benzer: Şafii mezhebine mensup kişi, Sad suresini okuyunca secde yapan bir kimseye uysa onunla birlikte secde yapmaz, ayakta bekler. Kaffal'in ifadesinden anlaşıldığına göre ise yukarıdaki durumda ima ma uyan kişi itidali imam gibi uzatır. Hocamız Zekeriya el-Ensarl'ye göre her ikisi de caizdir.

 

Daha önce bu mesele ile imamın cinsel organa dokunması meselesi arasında fark bulunduğu zikredilmişti. Fark şudur: Kasten veya yanılarak yapılması namazı bozan bir fiili imam yaptığında, ima ma uyan kişi bu harekette imama uymaz, bu hareketi yaparak imamı beklemez. Kasten yapılması namazı bozmakla birlikte yanılarak yapılması namazı bozmayan bir fiil yaptığında kişinin imamı beklemesi caizdir. Bunun benzeri "iki secde arasında oturmak" konusunda da söz konusudur.

 

[Soru]: "İki namazı cem etme" konusunda alimler şunu açık olarak ifade etmişlerdir: Biri Şafii diğeri Hanefi mezhebine mensup iki yolcu bir yerde dört gün ikamete niyet etseler bu dört günün geçmesiyle Şafii mezhebine mensup olanın yolculuğu sona erer, Hanefi'ninki ise sona ermez. Bu durumda Şafii mezhebine mensup şahıs Hanefi'nin ikamet halinde iken namazı kısaltarak kıldığına bu yüzden namazının batıl olduğuna inandığı halde onun imamlığına kerahetle birlikte uyması caizdir.

 

[Cevap]: Buradaki meselede konu, Şafil mezhebine mensup kişinin kesin olarak caiz

görmediği "farzı terk etmek" ile ilgilidir. Diğer meselede ise Şafil mezhebine mensup olan kimse genelolarak [prensipte] "yolculukta iken namazın kısaltılması"nı caiz görmektedir.

 

Şeyh Ebu Hamid ve diğerlerinin dediğine göre bu konu "kişi, Hanefi mezhebine mensup olan imamın namazı kısaltarak kılmaya niyet ettiğini bilmediğinde" söz konusudur. Şayet bunu bilirse mezhepte kabul edilen görüş gereğince o imama uyan kişinin namazı sahih olmaz. Bu, kıble yönü konusunda araştırma yapıp ihtilaf eden iki kişiden birinin diğerine uyarak namaz kılmasına benzemektedir.

 

Not:  "İmama uyan kişinin niyetinin dikkate alınması" ibaresi el-Muharrer'de bulunmayıp Nevevi'nin eklediği bir fazlalıktır. Nevevi bunun yerine "imama uyan kişinin inancı" dese daha düzgün olurdu. Çünkü bu meselede niyeti n bir fonksiyonu yoktur. İbnü'n-Nakib "ancak niyet ile inancın kesin olup olmaması kastedilirse o başka" demiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

2. KİMİN İMAMLIĞINA UYULMAZ?