NAMAZ / ŞARTLAR |
4. HADESTEN TAHARET
Namazın şartlarının
dördüncüsü hadesten taharettir.
Kişinin abdesti
[kendiliğinden] bozulursa namaz da bozulur.
Şafil' nin eski görüşüne
göre [kişi abdest alıp] kaldığı yerden devam eder.
Şafiı'ye ait bu iki
farklı görüş; kişinin kusuru olmaksızın meydana gelen ve derhal def edilmesi
imkansız olan namazı bozan bütün durumlarda geçerlidir. Şayet bunu def etmek
mümkün ise, örneğin rüzgar kişinin avret yerini açar da kişi derhal burayı
kapatırsa namazı bozulmaz. Kişi ihmalkar davranırsa, örneğin mestlerin mesh
süresi namazda iken dolarsa namaz bozulur.
Namazın şartlarının
dördüncüsü; mümkün olması halinde küçük abdestsizlik vb.'nden temizlenmektir.
Bunun delilleri "hades" konu.sunda geçmişti.
Kişinin abdestsizliği
gidermesi mümkün olmadığında ne yapması gerektiği meselesi de
"teyemmüm" konusunda geçmişti.
Kişi abdest alma [veya
teyemmüm yapma] imkanı bulunduğu halde namaza başlama tekbirini alırken abdest
almamışsa namazı başlamamış olur.
Kişi namaza abdestli
olarak başlamış sonra abdesti bozulmuşsa [hüküm abdestin kendiliğinden mi yoksa
kasten mi bozulduğuna göre değişir].
A. NAMAZ İÇİNDE
ABDESTİN KENDİLİĞİNDEN BOZULMASI
B. NAMAZ İÇİNDE
ABDESTİN KASTEN BOZULMASI
C. KİŞİNİN KUSURU
OLMAKSIZIN MEYDANA GELEN VE NAMAZI BOZAN DURUMLARIN HÜKMÜ
A. NAMAZ İÇİNDE
ABDESTİN KENDİLİĞİNDEN BOZULMASI
Kişi namaza başladıktan
sonra abdesti kendiliğinden bozulmuşsa [namazın bozulup bozulmayacağı konusunda
İmam Şafil'ye ait iki görüş vardır]
[Birinci görüş]:
Şafii'nin yeni görüşüne göre namaz bozulur. Bu kasten abdesti bozmaya benzer.
Çünkü bu durumda kişinin abdestinin bozulmuş olacağı konusunda icma
vardır.(İcma 1)
Bu gerekçeden anlaşıldığına
göre abdest almak için su veya teyemmüm yapmak için toprak bulamayan kimsenin
namaz içinde abdesti bozulsa namazı bozulmaz. İsnevı bu görüşü tercih etmiştir.
Alimlerin görüşlerinin zahirinden ise arada fark olmadığı anlaşılmaktadır. Söz
konusu gerekçe yaygın durum dikkate alınarak o şekilde ifade edilmiş olup,
bundan mefhum-ı muhalif yoluyla aksi hüküm çıkarmak mümkün değildir. Bu
"bakımınızda olan üvey kızlarınızIa evlenmeniz haramdır" [Nisa, 23]
ayetine benzer. Normalde üvey kızla evlenmek herhalükarda haramdır. Ayette
"bakımınızda olanlar" ifadesinin zıt anlamı esas alınarak
"bakımınızda olmayan üvey kızlarınızia evlenebilirsiniz" anlamı
çıkarılamaz.
[İkinci görüş]: İmam
Şafitnin eski görüşüne ve el-İmla'da belirUdiğine göre -ki bu eserdeki görüşleri
yeni görüşlerdir- kişi abdest :ı;ır ve namazına devam eder. Çünkü abdestin
kendiliğinden bozulLlası bir özürdür. Kişi namazda [kendi isteği dışında] cünüp
hale gelS~ bile hüküm böyledir. Bununla ilgili bir hadis bulunmakla birlikte -
eI-Mecmu'da belirtildiği ne göre- bu hadisin zayıf olduğu konusunda Ladisçiler
ittifak etmişlerdir.
Bu ikinci görüşe göre
abdest alıp gelme ve bu esnadaki fiillerin mkan ölçüsünde azaltılması [derhal
yapılması, aradan uzun zaman 'Jeçmemesi, araya başka fiillerin girmemesi]
gerekir. Normalin üzerinde bir şekilde acele davranması gerekmez.
Yukarıdaki şart
gereğince;
> Mescidin iki kapısı
bulunsa, bu kişi daha uzak olan kapıdan gitse namazı bozulur.
> Sadece suyu elde
etmek için konuşmaya ihtiyacı olursa konuşabilir. [Bunun dışında bir sebeple
konuşsa namazı bozulur].
> Abdest aldıktan
sonra namaz kıldığı yere geri dönemez; ancak bir özür söz konusu ise geri
dönebilir. Örneğin;
[a]- Bu şahıs imamsa ve
yerine başkasını bırakmamışsa yerine dönebilir. Bunun dışında dönemez [dönerse
namazı bozulur]; çünkü bunu yapmaya ihtiyacı yoktur.
[b] - Yahut kişi imama
uyan bir şahıs ise ve daha önceki yerine dönmediğinde cemaat sevabı alamıyorsa,
örneğin daha önceden son safta bulunuyorsa bu takdirde yerine dönebilir. Çünkü
-ileride görüleceği üzere- imama uyan kişinin tek başına saf yapması mekruhtur.
Kişi ilk safta namaz
kılarken abdesti bozulsa, gidip abdest aldıktan sonra son safın ilerisine
geçemez; çünkü daha önce kıldığı yerin dışında bir yerde kıldığında da cemaat
sevabı olur.
Kişinin idrar akıntısı
vb. sürekli abdest bozucu bir özrü söz konusu ise -hayız bahsinde ayrıntıları
verildiği üzere- bunun abdeste bir zararı olmaz.
B. NAMAZ İÇİNDE
ABDESTİN KASTEN BOZULMASI
Kişi namaz içinde abdestini
kendi isteği ile bozarsa; namazda olduğunu bilsin yahut unutsun namazı bozulur.
Bu konuda farklı görüş yoktur.
Kişi abdestsiz olduğunu
unutarak namaz kılsa [namaz kılma] niyetinden ötürü sevap alır, ancak -Kur'an
okuma vb. gibi abdestli olmayı gerektirmeyen fiiller dışında- namaz kılma
sevabı alamaz.
İzz b. Abdüsselam şöyle
demiştir: Cünüpken Kur'an okumaktan dolayı sevap alıp almama meselesi
incelenmeye muhtaç bir konudur.
Yukarıdaki
açıklamalardan bundan sevap alamayacağı anlaşılmaktadır.
C. KİŞİNİN KUSURU
OLMAKSIZIN MEYDANA GELEN VE NAMAZI BOZAN DURUMLARIN HÜKMÜ
A. KİŞİNİN KUSURU
OLMAKSIZIN NAMAZ İÇİNDE MEYDANA GELEN VE DERHAL DEF'İ MUMKÜN OLMAYAN DURUMLARIN
NAMAZA ETKİSİ
Şafif'ye ait bu iki
farklı görüş; kişinin kusuru olmaksızın meydana gelen ve derhal def edilmesi
imkansız olan namazı bozan bütün durumlarda geçerlidir.
Namaz içinde -kişinin
kusuru olmaksızın- meydana gelen ve derhal def edilmesi imkansız olan namazı
bozucu tüm fiiller hakkında Şafii'ye ait bu iki farklı görüş söz konusudur.
Örneğin kişinin bedeni
veya elbisesi, dince mazur görülebilecek sınırın ötesinde necis hale gelse ve
kişi bunu yıkamaya ihtiyaç duysa,
Rüzgar kişinin sütresini
uzağa fırlatsa [bu durumlarda namazın bozulup bozulmayacağı konusunda Şafii'ye
ait iki görüş bulunmaktadır].
B. KİŞİNİN KUSURU
OLMAKSIZIN NAMAZ İÇİNDE MEYDANA GELEN VE DERHAL DEF'İ MÜMKÜN OLAN DURUMLARIN
NAMAZA ETKİSİ
Şayet bunu def etmek
mümkün ise, örneğin rüzgar kişinin avret yerini açar da kişi derhal burayı
kapatırsa namazı bozulmaz. Kişi ihmalkar davranırsa, örneğin mestlerin mesh
süresi namazda iken dolarsa namaz bozulur.
[Namaz içinde kişinin
kusuru olmaksızın meydana gelen ve derhal def edilmesi mümkün olan bir durum
söz konusu olsa burada iki ihtimal söz konusu olur]
1. Namazı bozan durumun
derhal def edilmesi
Şayet kişinin bu durumu
derhal def etmesi mümkünse,
> Örneğin rüzgar onun
avretini açsa,
> bedenine yahut
elbisesine kurumuş necaset düşse,
> elbisesine yaş
necaset düşse,
bu durumlarda kişi avret
yerini hemen örter veya kuru necaseti hemen atar yahut yaş necasetin değdiği
elbiseyi derhal çıkarırsa namazı bozulmaz. Çünkü mahzurlu durum ortadan
kalkmıştır. Sonradan meydana gelen bu ufak arıza da affedilir.
Kişinin elbisesindeki
necaseti eliyle veya elbisesinin koluyla [yeniyle] atması caiz değildir; bunu
yaparsa namazı bozulur. Şayet çubuk vb. bir şeyle uzaklaştırırsa mezhep
içindeki iki görüşten birine göre yine namazı bozulur. Bu, itimad edilen
görüştür.
2. Namazı bozan durumun
def edilmesi konusunda ihmalkar davranmak
Kişi namazı bozan durumu
def etme konusunda ihmalkar davranırsa; örneğin namazda iken mestlere mesh
süresi dolsa -ihmalkar davrandığı için- namazı bozulur. Bu konuda farklı görüş
yoktur. Çünkü namaza, mesh süresinin dolmasına az bir süre kala başlamıştır.
Mesh süresi dolunca Şafiı'ye ait iki görüşten birine göre ayaklarını yıkaması
diğerine göre yeniden abdest alması gerekir.
Kişi mesh müddeti
dolmadan önce ayağını mestin içinde iken çıkarsa bunun namaza etkisi olmaz;
çünkü mestleri meshetmek abdestsizliği giderir. Mesh süresi dolmadan önce ayağı
yıkamanın ise bir etkisi yoktur.
Yine kişi mesh süresi
dolduktan sonra ayaklarını yıkasa bunun da etkisi yoktur; çünkü mesh süresi -o
abdestsiz iken- dolmuştur. Kişi ayaklarını suya mesh müddeti dolmadan önce
daldırsa ve süre doluncaya kadar daldırmaya devam etse bile namazı sahih olmaz;
çünkü burada mutlaka önce bir abdestsizlik gerçekleşmekte bu abdestsizlik daha
sonra kalkmaktadır. Yine niyeti yenilemek de şarttır; çünkü ilk abdestin niyeti
bu [sonraki hareketi] kapsamamaktadır.
Subkl'nin dediğine göre
bu hüküm "mesh müddeti doluncaya kadar namazı tamamlayacağını
zanneden" kişi ile ilgilidir. Kişi namaz içinde iken mesh müddetinin
dolacağını bilse bu durumda onun namazının hiç başlamamış kabul edilmesi
gerekir. Şayet mutlak nafile namaza başlamış ve bunun bir veya daha fazla
rekatını kılmışsa bu durumda namaz başlamış sayılır.
Kişi namaz içinde iken
kan aldırsa ve kendisinden kan çıksa, bu kan, tenini kirletmese veya az
miktarda kirletse namazı bozulmaz. Çünkü birinci durumda kendisinden ayrılan
kan ona nispet edilmez, ikincisi de dince affedilecek miktardadır.
Namazda iken yellenen
kişinin yaptığı fiili gizlemek için burnu kanamış gibi yaparak namazdan çıkması
sünnettir. Namazı beklerken de özellikle namazın kılınması yakın olduğunda veya
kamet getirildiğinde abdesti bozulursa yine böyle yapması gerekir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN