MUĞNİ’L-MUHTAC

İMAM’A UYMANIN SONLANMASI

 

3. MESBUKA İLİŞKİN MESELELER

 

Mesbuk: Cemaatle Namazın başında bulunamayıp sonradan yetişen kimse.

 

A. MESBUK'UN İMAMLA BİRLİKTE KILDIGI BÖLÜM

B. MESBÜK REKATA NE ZAMAN YETİŞMİŞ OLUR?

C. MESBUK'UN İMAMA RÜKUDAN SONRA YETİŞMESİ

D. İMAMIN SELAM VERMESİNDEN SONRA MESBUK'UN KALKIŞI

 

A. MESBUK'UN İMAMLA BİRLİKTE KILDIGI BÖLÜM

 

Mesbukun imama yetiştiği bölüm namazın baş tarafıdır.

Mesbuk'un imama yetişip de onunla birlikte kıldığı bölüm namazın baş tarafıdır. İmamın selam vermesinden sonra kıldığı kısım ise namazın son tarafıdır.

 

[*] - Bunun delili şu hadistir: [Cemaate sonradan geldiğinizde namazın] neresine yetişirseniz arasını [imamla birlikte] kılın, kaçırdığınız kısmı ise [kendiniz] tamamlayın. (Buhari, ezan, 636; Beyhaki, salat, ll, 295)

 

"Bir şeyi tamamlamak"tan söz edilebilmesi için onun bir başlangıcının olması gerekir. [Öyleyse imamla kılınan kısım namazın baş tarafıdır]

 

[Soru]: Müslim' deki rivayette Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: Yetiştiğin kısmı [imamla birlikte] kıl, geçen [kaçırdığın] kısmı ise kaza et. (Müslim, Mesacid, 1361)

 

[Cevap]: Bu hadiste geçen "kaza" kelimesi "fiilin aslını yapmak" anlamında anlaşılmalıdır. Nitekim şu ayetlerde de bu anlamda kullanılmıştır: "Hac menasikinizi tamamladığınızda" [Bakara, 200}; "[Cuma] namaz[ı] tamamlanınca ... " [Cuma, 10]. [Bu ayette geçen kaza kelimesi "bir ibadeti vakti geçtikten sonra yapmak" anlamında anlaşılamaz] Çünkü Cuma namazı sonradan kaza edilmez. Şu halde bu hadisteki "kaza" kelimesini fıkıhtaki terim anlamına yormak mümkün değildir. Fıkıhtaki terim anlamıyla kaza namazı vaktinden sonra kılmaktır.

 

[Mesbuk] geriye kalan kısmı kılarken kunutu da iade eder.

 

Mesbuk imamla birlikte sabah namazının ikinci reka'tını kılmış ve bu reka'tta imam kunut yapmışsa, daha sonra kendisi ikinci reka'ta kalktığında kunut okuma zamanı geldiğinde imamla birlikte yaptığı kunutu iade eder. İmamla birlikte kunut yapması imama uyması sebebiyle müstehaptır.

 

Akşam namazının bir reka'tına yetişirse ikinci rekatında teşehhüd yapar.

 

Kişi akşam namazının bir rekatına imamla birlikte yetişirse ve namazını tamamlamak isterse kendisinin ikinci rekatında teşehhüd okuması menduptur. Çünkü bu, onun ilk teşehhüd okuma yeridir. İmamla birlikte teşehhüd okuması ona uymuş olmak içindir. Bu konuda biz ve bize muhalif görüş belirten diğer mezhepler icma' etmiş bulunuyoruz. (icma)

Bu icma', namaza sonradan gelen kişinin yetiştiği bölümün namazın ilk kısmı olduğu konusunda bize delil olmaktadır.

 

Şayet kişinin imamla birlikte kıldığı bölüm namazın son kısmı olsaydı, akşam namazının bir rekatını imamla kılan kişinin bu kıldığı rekat akşamın üçüncü rekatı olacak, kendi başına kıldığı rekatlar ise akşam ın ilk iki rekatı olacaktı. Eğer öyle olsaydı imamla bir rekat kıldıktan sonra ayağa kalkan kişi arekatta oturmaması gerekirdi. Çünkü bu onun birinci rekatı olacaktı. Oysa muhalif mezheb de onun bu rekatta oturacağını kabul ettiğine göre imamla birlikte kılınan kısım namazın baş kısmı olmaktadır. (çev.)

 

[Soru]: Kişi dört rekatlık bir namazın son iki rekatını imamla birlikte kılsa ve bu rekatlarda Fatiha'dan sonra sure okumasa bunları kendi başına kılacağı iki rekatta okur.

[Şayet kendi başına kıldığı iki re kat namazın sonu olsaydı bu sureleri okumaması gerekirdi]

 

[Cevap]: Namazın kılınışı bahsinde de belirttiğimiz üzere bunu yapması namazı sure okumadan kılınmış olmasın diyedir.

 

 

B. MESBÜK REKATA NE ZAMAN YETİŞMİŞ OLUR?

 

A. İMAMI RÜKUDA İKEN YAKALAMAK REKATA YETİŞMEK ANLAMINA GELİR

 

İmamı rükuda iken yakalamışsa o rekata yetişmiş olur.

İmama uyan kişi imamı rükuda iken o rekata yetişmiş olur.

 

[*] - Çünkü Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İmam rükudan belini doğrultmadan önce namazın rekatına yetişen kimse o rekata yetişmiş olur. (Darekutni, salat, 1,347)

 

Bu hadisi Darekutni rivayet etmiş, İbn Hibban da Vasfu 'ssalcit bi's-sünne adlı kitabında bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

 

Nevevi'nin "rekata yetişmiş olur" sözünden aşağıdaki her üç durumda da kişinin rekata yetişmiş olacağı anlaşılmaktadır:

 

> Kişi imam! rükuda iken yakaladığında imam rekatı tamamlar ve bu kişi de imam la birlikte rekatı tamamlarsa o rekata yetişmiş olur.

 

> İmam rükudan doğrulduktan sonra abdesti bozularak rekatı tamamlamadığında da kişi rekata yetişmiş olur.

 

> [Namazın başında bulunan ve başından beri] imama uyan kişi imam rüku yapıncaya kadar tekbir almakta kusurlu davransa bile imam! rükuda yakalamakla rekata yetişmiş sayılır.

 

imam Cüveyni ve diğer alimler de bu görüştedir ki doğru olan da budur.

ibnü'r-Rif'a, el-Mühezzeb'in bazı şerhlerinden "kişi imam rükuya gidinceye kadar tekbir almakta kusurlu davranırsa o re kata yetişmemiş olur" ifadesini aktarmıştır.

 

B. İMAMI RÜKÜDA İKEN YAKALAMAK NE DEMEKTİR?

 

Ben [Nevev!] derim ki: Kişinin imama rükuda iken yetişmesi için, imam ın rükuun en az olan pozisyonundan kalkmasından önce imama uyan kişinin kesin bir şekilde rükuda hareketsiz kalması şarttır. Allah daha iyi bilir.

 

Kişinin imama rükuda iken yetişmesi için, imamın rükuun en az olan pozisyonundan kalkmasından önce imama uyan kişinin kesin bir şekilde rükuda hareketsiz kalması şarttır.

 

Rafii şöyle demiştir: el-Beyan yazarı [İmrEmi] bunu açık olarak ifade etmiştir. Nakledenlerin çoğunun sözü de bunu göstermektedir. Uygun olan görüş de budur. Alimlerin çoğunluğu bu meseleye temas etmemiştir.

 

EI-Kifaye'de şöyle denilmiştir: İmamların sözünün zahirinden bunun şart olmadığı anlaşılmaktadır.

 

Bunun şart olduğu görüşü daha doğrudur. Çünkü rükuda hareketsiz kalmaksızın yapılan rüku dikkate alınmaz, tuma'ninenin [hareketsiz beklemenin] olmaması rükuun olmaması anlamına gelir. ileride Cuma bahsinde şu hüküm gelecektir: "Abdestsiz olan imama rükuda iken yetişen kimse, doğru olan görüşe göre o rekata yetişmemiş olur". Yanlışlıkla fazladan kılınan rekatta imama rükuda yetişen kimse de böyledir.

 

Güneş tutulması namazında dikkate alınan ikinci rüku değil birinci rükudur.

 

C. KİŞİNİN REKATA YETİŞMİŞ SAYILAMAYACAĞI DURUMLAR

 

> Kişi imam rükudan doğrulduktan sonra imama yetişse,

> Rükuda yetişmekle birlikte imamın en az rüku pozisyonundan doğrulmadan önce bir süre rükuda hareketsiz kalmasa,

> Hareketsiz kalmakla birlikte imam abdestsiz olsa,

> İmamın yanlışlıkla kalktığı rekatın rükuunda yetişmiş olsa,

 

> Fazladan yapılan rükuda yetişmiş olsa, örneğin imam rüku tesbihini yapmayı unutarak rükudan doğrulsa sonra yeniden rükuya dönmenin dı iz olduğu kanaatiyle tekrar rüku yapsa ve kişi bu rükuda imamı yakalasa,

 

> Güneş tutulması namazında imamı ikinci rükuda yakalasa, Yukarıdaki durumlarda kişi o rekata yetişmemiş sayılır.

 

İmama uyan kişi, rükuu dikkate alınmayan imamla birlikte rekatın tümünü kılsa, yani onunla birlikte Fatiha'ya yetişse o rekat geçerli olur. Çünkü bu durumda imam onun namazından hiçbir şeyi yüklenmiş olmaz. Ancak kişi imam ın abdestsiz olduğunu veya yanıldığını bilmekle birlikte bunu unutsa, kusurlu davrandığından dolayı o rekatı tekrar kılması gerekir.

 

D. İMAMI RÜKUDA İKEN YAKALAYIP YAKALAMADlĞINDA ŞÜPHE ETMEK

 

Mesbuk yeterli olacak şekilde rükuya yetişip yetişmediğinde şüphe etse, daha güçlü görüşe göre o rekat dikkate alınmaz.

 

Namaza sonradan gelen kişi, imam rükudan doğrulmadan önce rükuya yeterli şekilde yetişip yetişmediğinde şüphe etse [o rekat dikkate alınır mı? Bu konuda İmam Şafii {r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]: Daha güçlü görüşe göre o rekat dikkate alınmaz. Çünkü aslolan yetişememiş olmasıdır.

 

[İkinci görüş]: O rekat dikkate alınır; çünkü aslolan imamın rükuda kalmaya devam etmesidir.

 

İlk görüş şu açıdan tercih edilmiştir:

"Kişi rüku yaptığında rükudan önceki kısma da yetişmiş sayılması" bir ruhsattır. Kesin bir bilgi olmadıkça bu ruhsata gidilmez.

Bunu Rafii ve başkaları söylemiştir.

 

Metindeki ifadeden "bu konuda zann-ı galip [kişide hakim bir kanaatin bulunması] yeterli değildir" şeklinde bir anlam çıkmaktadır ki, Zerkeşi itiraz etmekle birlikte bu doğrudur.

 

Nevevi burada görüş ayrılığının İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş arasında olduğuna dair kesin ifadeye er-Ravda'da muhalefet etmiş, görüş ayrılığının mezhep alimlerine ait iki görüş arasında olmasının sahıh olduğunu söylemiş, el-Mecmu'da'da ilk görüşü "sphıh" olarak ifade etmekle birlikte bunu doğru bulmuştur.

 

E. İMAMI RÜKÜDA İKEN YAKALAYAN KİŞİNİN YAPMASI GEREKEN NEDİR?

 

Mesbuk önce namaza başlamak sonra da rüku yapmak için tekbir alır.

 

İmamı rükuda iken yakalayan mesbuk, tıpkı diğer kişiler gibi namaza başlamak için ayakta tekbir alır. Bunu yapması farzdır. Tekbirin bir kısmı ayakta yapılmış olsa, onun namazının farz olarak başlamamış olduğu konusunda ittifak vardır, daha doğru görüşe göre nafile olarak da başlamış olmaz. Mesbuk başlama tekbirinden sonra rüku için tekbir alır. Bunu yapması menduptur. Çünkü bu tekbir dikkate alınmaktadır.

 

Tek bir tekbirle ikisine niyet ederse namaz başlamamış olur. [Zayıf] bir görüşe göre namaz nafile olarak başlamış olur.

 

Mesbuk, tekbir alırken hem namaza başlamaya hem rükuya niyet ederse [namazın hükmü nedir? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Bu durumda namazı başlamamış olur; çünkü bir farz ile müstakil bir sünneti aynı niyette bir araya getirmiştir. İmam Cüveyni bu konuda icma bulunduğunu iddia etmiştir.

 

[İkinci görüş]: [Zayıf] bir görüşe göre bu namaz nafile olarak başlamış olur. e!-Mühezzeb'te şöyle denmiştir:

 

Bu, kişinin beş dirhem ayırarak bununla hem farz zekata hem de nafile sadakaya niyet etmesine benzer. Bu durumda -Nevevl'nin el-Mühezzeb şerhinde belirttiği üzere- nafile sadaka yerine gelmiş olur. Bunda görüş aynlığı yoktur. (Kıyas)

 

Bu kıyas şöyle reddedilmiştir:

 

İki mesele arasında, muteber bir ortak nokta [illet] yoktur. Bunu -hocam Remli'nin dediği gibi- şöyle açıklayabiliriz: Nafile sadakanın sahih olması için farz olan zekat şart değildir. Farz olan zekat batıl olsa da nafile sadaka sahih olmaktadır. Başlama tekbiri ise böyle olmayıp intikal tekbirinin sahih olması için şarttır. Şu halde iki mesele arasında [kıyas yapmayı gerektirecek] ortak bir nokta yoktur.

 

Tekbir alırken bir şeye niyet etmezse doğru görüşe göre namaz başlamamış olur.

 

Mesbuk tekbir alırken bir şeye niyet etmezse [ne olur? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Şafii'nin açıkça ifade ettiği ve alimlerin çoğunluğunca da benimsenen doğru görüşe göre namaz başlamamış olur.

 

[İkinci görüş]: e!-Mecmu'da açıkça ifade edildiğine göre namaz farz olarak başlamış olur; çünkü namaza başlama karinesi bu tekbirin namaza başlamak için alındığını ifade etmektedir.

 

İlk görüş sahipleri şöyle demektedir: Kişinin tekbirden sonra eğilmesi de bu tekbirin rüku tekbiri olarak alındığını akla getirmektedir İki karine birbiri ile çatışdığında niyeti bu ikisinden birine yönlendirecek bir şeye ihtiyaç vardır.

 

[Soru]: e!-Mühimmdt'ta da belirtildiği üzere birinci görüşün doğru kabul edilmesi problemlidir; çünkü kişi tekbire bitişik olarak muteber bir niyet yaptığında yalnızca bunun başlama tekbiri olması elden kaçırılmış olmaktadır. Tekbir alırken rükünleri kastetmenin şart olmadığı konusunda ittifak vardır.

 

[Cevap]: Bu, niyeti başka bir şeye yönlendiren bir durum olmadığında olur.

 

Kişi niyet ederken "başlama tekbiri ve rüku tekbiri şeklindeki iki tekbirden birine" şeklinde niyet etse yine namaz başlamamış olur.

 

Kişi yalnızca başlama tekbirine veya yalnızca rükuya niyet etse hüküm açıktır. EI-Muharrer'de "ilk durumda namaz başlamış olur, ikinci durumda başlamşı olmaz" demiştir.

 

 

C. MESBUK'UN İMAMA RÜKUDAN SONRA YETİŞMESİ

 

A. İMAM RÜKUDAN DOĞRULDUKTAN SONRA YETİŞME

 

Mesbuk imama rükudan doğrulduktan sonra veya daha sonra yetiştiğinde tekbir getirerek onunla birlikte hareket eder.

 

Mesbuk imam ı rükudan doğrulmuşken veya daha sonra yakalasa tekbir getirip onunla birlikte [secdeye doğru] intikal eder. Bu rekatı dikkate alınmasa bile imama uymak için böyle yapar.

 

B. İMAMA TEŞEHHÜD VE TESBİHLERDE YETİŞME

 

Daha doğru görüşe göre mesbuk teşehhüd ve tesbihlerde imama uyar.

 

Daha doğru görüşe göre mesbukun imama teşehhüd, rabbena leke'l-hamd ifadesini söyleme, tesbihler konusunda uyması menduptur. Zahir olan, teşehhüdü tamamlama konusunda da ona uymasıdır.

 

Diğer görüşe göre bu müstehap değildir; çünkü mesbukun bu yaptıkları hesaba katılmamaktadır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre -Maverdi'nin "namazın kılınışı" konusunu ele alırken tek görüş olarak belirttiği üzere- mesbukun son teşehhüdde imama uyması farzdır. Çünkü başlama tekbirini alması ile imama uyması gerekli olmuştur.

 

C. İMAMA SECDEDE İKEN YETİŞME

 

[Daha doğru görüşe göre] İmamı secdede iken yakalayan kişi secdeye intikal etmek için tekbir getirmez.

 

İmamı [her rekattaki] iki secdeden birinde, iki secde arasındaki oturuşta, ilk teşehhüdde veya ikinci teşehhüdde yakalayan kişi [bu fiilleri yapmaya intikal etmek için tekbir getirir mi? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Mesbuk secde ve diğer sayılan şeylere intikal etmek için tekbir getirmez. Çünkü bu yaptığı fiiller onun namazından hesap edilmediği gibi bu fiillere intikal etmede imama uyma da söz konusu değildir. İmamı rükuda yakalamak ise böyle değildir; çünkü bu durumda kişinin o rekatı hesaba katılmaktadır.

 

[İkinci görüş]: Rükuya gitmek için tekbir getirdiği gibi bunlara intikal için de tekbir getirir.

 

Aradaki farkı yukarıda belirttik.

 

Not:  Nevevl'nin ifadesi tilavet ve sehiv secdelerini de kapsamaktadır. Benim el-Muharrer'i esas alarak koyduğum kayıtlar bunları dışarıda bırakmıştır. Ezral'nin dediği gibi burada en iyisi şöyle demektir: Mesbuk -secde ayetini işittiğinde- tilavet secdesi için de tekbir getirir; çünkü bu hesaba katılmaktadır. Sehiv secdesine gelince; bu "Mesbuk sehiv secdesini namazın sonunda tekrarlar mı tekrarlamaz mı?" meselesindeki görüş ayrılığına dayanır. Şayet tekrarlayacağını kabul edersek -ki doğru olan da budur- o zaman tekbir getirmez. Diğer görüşü kabul edersek tekbir getirir.

 

 

D. İMAMIN SELAM VERMESİNDEN SONRA MESBUK'UN KALKIŞI

 

İmam selam verdiğinde Mesbuk kendi namazının oturulacak yerinde ise tekbir getirerek ayağa kalkar, aksi takdirde daha doğru olan görüşe göre tekbir getirmez.

 

A. İMAM SELAM VERDİĞİNDE MESBUK KENDİ NAMAZıNıN OTURULACAK YERİNDEYSE

 

İmam selam verdiğinde Mesbukun imamla birlikte yaptığı oturma -tek başına namaz kılsa- kendi namazının oturma yerine denk geliyorsa tekbir getirerek ayağa kalkması menduptur. Buna örnek olarak Mesbukun imamı akşam namazının ikinci rekatında veya dört rekatlık bir namazın üçüncü rekatında yakalamasını zikredebiliriz. Çünkü bunun için tek başına namaz kılan kişi ve diğerleri de tekbir getirmektedir. Bu konuda görüş aynlığı yoktur.

 

B. İMAM SELAM VERDİĞİNDE MESBUK KENDİ NAMAZININ OTURULACAK YERİNDE DEĞİLSE

 

İmam selam verdiğinde Mesbuk kendi namazının oturulacak yerinde değilse yani mesela imamı sabah veya diğer namazların son rekatında yakalamışsa veya dört rekatlık bir namazın ikinci rekatında yakalamışsa bu durumda [imam selam verdiğinde] ayağa kalkarken [tekbir alır mı? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Daha doğru olan görüşe göre tekbir almaz. Çünkü bu tekbir alması gereken bir yer olmadığı gibi, bunda imama uymak da yoktur.

 

[İkinci görüş]: Oturma halinden ayağa kalkış zikirsiz olarak yapılmış olmasın diye kişi tekbir alır.

 

C. MESBUKUN NE ZAMAN AYAĞA KALKMASı SÜNNETTİR?

 

1) Mesbukun imamın iki yana selam vermesinden sonra kalkması sünnettir.

2) İlk selamdan sonra kalkması da caizdir.

3) İmam iki kere selam verdikten sonra;

 

[a] - Mesbuk kendi namazının oturulacak bölümündeyse o halde kalmasının zararı yoktur.

 

[b] - şayet kendi namazının oturulacak yerinde değilse [bakılır: ]

[bal - el-Mecmu'da ifade edildiği gibi- bilerek ve kasten oturmaya devam ederse namazı bozulur. Ezrai'nin işaret ettiği üzere dinlenme oturuşu kadar bir süre oturmasına göz yumulur.

[bb] - Ayağa kalkmayı unutmuşsa veya ayağa kalkması gerektiğini bilmiyorsa namazı bozulmaz, bunun için sehiv secdesi yapar.

 

Cemaatle Namaza İlişkin Son Sözler

 

Cemaatle kılınan namazların fazilet bakımından sıralanması şu şekildedir:

Cuma sabah namazı, diğer sabah namazları, yatsı namazı, ikindi namazı.

 

[*] - Beyhaki, Fedailü'l-a'mal adlı eserinde şu hadisi rivayet etmiştir: Allah katında en faziletli am el Cuma günü cemaatle kılınan sabah namazıdır. (Mutlaki el-Hindi, Kenzü'l-ummal, hadis no: 19307)

 

[*] - Tirmizi de şunu rivayet etmiştir: Yatsı namazını cemaatle kılan kişi gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur. Yatsı ve sabah namazını cemaatle kılan kişi ise gecenin tümünü ihya etmiş gibi olur.(Tirmizi, Ebvabü's-salat, 221)

 

[*] - Yukarıdaki hadis, Müslim'deki şu hadisi de açıklamaktadır: Yatsı namazını cemaatle kılan kişi gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur. Sabah namazını cemaatle kılan kişi de gecenin tümünü ihyd etmiş gibi olur. (Müslim, Mesacid, 1489)

 

Ezrai şöyle demiştir: Zikredilen hüküm, İmam Şafiı'nin "orta namaz sabah namazıdır" şeklindeki ifadesine göre zahirdir. Ancak orta namazın ikindi namazı olduğunu kabul edersek -ki doğru olan budur- o namazı cemaatle kılmak diğerlerinden daha faziletli olmalıdır; çünkü ikindiyi cemaatle kılmak kuvvetli bir sünnettir ve ikindi namazının önemi büyüktür.

 

Orta namazın ikindi namazı olduğunu kabul etsek bile alimlerin yukarıda ifade ettiği görüş daha doğrudur. Çünkü sabah namazına kalkmakta zorluk söz konusudur. Sabah namazını yatsı namazı takip eder. İkindi namazında ise böyle bir zorluk yoktur.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Öğle ve akşam namazındaki cemaati alimler zikretmemiştir. [Burada üç ihtimal söz konusu olabilir]

 

[1] - Bu ikisinin fazileti birbirine eşit olabilir.

[2] - Öğle namazının cemaati daha üstün de olabilir; çünkü diğer namazlar arasında yalnızca öğle namazının bedeli vardır ki bu da Cuma namazıdır.

 

[3] - Akşam namazının cemaati daha faziletli olabilir; çünkü dinde yolculuk halinde bile akşam namazı kısaltılmamaktadır.

 

Karşılıklı faziletleri bulunması sebebiyle ikisinin eşit kabul edilmesi daha uygundur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

YOLCULUKTA NAMAZ: GİRİŞ