MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  RÜKÜNLER

 

ON ÜÇÜNCÜ RÜKÜN: RÜKÜNLERDE TERTİBE RİAYET [RÜKÜNLERİ SIRASINA UYGUN YAPMAK]

 

Namazın on üçüncü rüknü, -yukarıda zikrettiğimiz şekilde- rükünler arasında tertibe riayet etmektir.

 

Kişi bunu kasten terk ederse; örneğin rükudan önce secde yaparsa namazı bozulur.

Yanılarak bunu yaparsa, terk edilen kısımdan sonrası yok hükmündedir. Terk ettiği rüknün [diğer rekattaki] benzerine ulaşmadan önce kişi bunu hatırlarsa yapar. Şayet hatırlamazsa rekatı tam olmuş olur ancak [terk ettiği rükünden] sonraki kısmı telafi eder.

 

Son rekattaki secdelerden birini terk ettiğini namazın sonunda e kesin olarak anlasa bu secdeyi yapar, daha sonra teşehhüdü tekrarlar.

 

Son re kat dışındaki secdelerden birini terk ettiğini kesin olarak bilirse bir rekat daha kılması gerekir. Bu ikisinde şüphe etmesi halinde de böyledir.

 

İkinci rekatın kıyamı esnasında [birinci rekattan] bir secdeyi terk ettiğini anlasa, secdesinden sonra oturmuşsa secde yapar. [Zayıf] bir görüşe göre dinlenme niyeti ile oturmuşsa bu yeterli olmaz; aksi takdirde bir süre otursun sonra secde yapsın. [Bir başka zayıf] görüşe göre yalnızca secde yapar.

 

Dört rekatlık bir namazın sonunda o namazdan;

a) iki veya üç secdeyi yapmadığını bilse ve fakat bu secdelerin hangileri olduğunu bilemese iki rekat namaz kılması gerekir.

 

b) dört secde yapmadığını bilse bir secde yapar sonra iki re kat namaz kılar.

c) beş veya altı secde yapmadığını bilse üç rekat namaz kılar.

d) yedi secdeyi yapmadığını bilse bir secde yapıp üç re kat namaz kılar.

 

A. NAMAZDA TERTİBE RİAYETİN GEREKLİLİĞİ

B. NAMAZDA RÜKÜNLER ARASI TERTİBE KASTEN UYMAMAK

C. NAMAZDA RÜKÜNLER ARASI TERTİBE YANILARAK UYMAMAK

 

A. NAMAZDA TERTİBE RİAYETİN GEREKLİLİĞİ

 

Namazın on üçüncü rüknü, -yukarıda zikrettiğimiz şekilde- rükünler arasında tertibe riayet etmektir.

 

Namazın on üçüncü rüknü, yukarıda saydığımız sıra üzere tertibe

riayet etmektir.

 

Yukarıda şu hususlarda tertibden bahsedilmişti:

 

> Niyeti tekbir ile bitiştirmek,

> Niyet, tekbir ve Fatiha okumayı kıyamda iken yapmak,

> Teşehhüd ve Nebi (s.a.v.)'e salavat okumayı kuudda [otururken] yapmak.

 

Tertip sözcüğü, bunu herhangi bir kayıtla sınırlamayanlara göre üstte sayılanların dışında da gereklidir. Bunun gerekli olduğu yerlerden biri de Nebi (s.a.v.)' e salavat getirmektir. EI-Mecmu'da işaret edildiği üzere bunun teşehhüdden sonra

olması gerekir. Şu halde bu bir açıdan tertibe tabi bir açıdan değildir.

 

Tertibe riayetin gerekli olduğunun delili sahih hadislerde yer alan ifadelerdir. Ayrıca Nebi {s.a.v.} "beni nasıl namaz kılıyorken görüyorsanız o şekilde namaz kılın" buyurmuştur.

 

"Tertibe riayet"i namazın farzları kapsamındaki rükünlerden saymak -konunun başında geçtiği üzere- doğru bir davranıştır. Bunu "namazın yeterlilik şartlarından saymak" ise ondaki bir özelliği diğerine galip kılma türünden bir tasarruftur.

 

Nevevi burada "rükünleri [ara vermeksizin] peşpeşe yapma" konusuna temas etmemiştir. Rafii İmam Cüveyni'ye tabi olarak "kısa . rüknü uzatmamak" bağlamında tasavvur etmiştir. İbnü's-Salah ise "unutarak selam verdikten sonra aradan uzun süre geçmeden namaza devam etmek" bağlamında zikretmiştir.

 

Peşpeşe olma özelliğinin ortadan kalktığı durumlardan biri de şudur: Kişi namazın niyetinde şüphe etse ve henüz sözlü veya fiili bir rüknü yerine getirmemiş olsa, aradan bu şekilde uzun zaman geçse namaz bozulur; çünkü namazın düzeni ortadan kalkmıştır.

 

Alimlerin çoğunluğu "rükünler arasında ara vermeme"yi bir rükün olarak görmemiştir; çünkü bu kısa bir rüknün parçası gibidir veya bu "terk etme türünden" olan şeylere daha çok benzemektedir.

 

Nevevi et-Tenkih adlı eserinde şöyle demiştir: Rükünler arasında ara vermemek ve bunları peşpeşe yapmak şarttır. Bu görüş, ikisini rükün olarak kabul etmekten daha güçlüdür.

 

Meşhur olan görüş "rükünleri peşpeşe yapma"nın rükün olarak, "rükünler arasında ara vermeme"nin ise şart olarak kabul edilmesidir.

 

Namazın sünnetlerinde tertip meselesine gelince;

 

a) Sünnetlerin birbiri arasındaki sıralamaya riayet etmek(Örneğin önce namaza başlama duasını okumak ve ardından euzü çekmek (Şirbinl)),

 

b) veya namazın sünnetleri ile farzlan arasındaki sıralamaya dikkat etmek(4611,

 

[bu ikisi] namazın sahih olması için şart olmamakta birlikte bu fiillerin sünnet olarak dikkate alınması için şarttır.

 

 

B. NAMAZDA RÜKÜNLER ARASI TERTİBE KASTEN UYMAMAK

 

Kişi bunu kasten terk ederse; örneğin rükudan önce secde yaparsa namazı bozulur.

 

A. FİİLİ RÜKÜNLER ARASINDA SIRAYA UYMAMAK

 

Kişi namazın rükünlerini kasten sıralamaya uymadan yapsa, yani namazın fiili rükünlerinden birini diğerinden öne alsa, Nevevİ'nin örnek olarak zikrettiği durumda olduğu gibi secdeyi -kasten- rükudan önce yapsa veya Fatiha okumadan önce rüku yapsa, secdeden önce selam verse namazı bozulur. Bu konuda icma vardır. Çünkü bu kişi namazia oynamıştır.

 

B. FİİLİ RÜKÜN İLE KAVLİ RÜKÜN ARASINDA VEYA KAVLİ RÜKÜNLERİN BİRBİRİ ARASINDA SIRALAMAYA UYMAMAK

 

Ancak -selam dışında- namazın sözlü rükünlerinden birini örneğin teşehhüdü secdeden önce yapsa veya namazın sözlü rükünlerinden birini diğer sözlü rükünden önce yapsa, örneğin teşehhüdden önce Nebi {s.a.v.)'e salavat okusa namazı bozulmaz. Bu durumda vaktinden önce yaptığı rükün geçerli olmaz, onu tekrar eder.

 

 

C. NAMAZDA RÜKÜNLER ARASI TERTİBE YANILARAK UYMAMAK

 

A. YANILARAK TERK EDİLEN KISIMDAN SONRAKİ FİİLLERİN HÜKMÜ

 

Kişi yanılarak tertibi terk ederse, terk edilen kısımdan sonrası yok hükmündedir.

 

Kişi yanılarak tertibi terk ederse, terk edilenden sonra yapılan kısım, zamanında yapılmadığı için yok hükmündedir.

 

B. TERK ETTİĞİ RÜKNÜN DİĞER REKATTAKİ BENZERİNE GELMEDEN ÖNCE KİŞİNİN DURUMU HATIRLAMASI

 

Terk ettiği rüknün benzerine ulaşmadan önce kişi bunu hatırlarsa yapar.

 

Terk ettiği rüknü, diğer re kattaki aynı rükne ulaşmadan önce hatırlarsa derhal bunu yapar. Hatırladığı halde geciktirirse namazı bozulur.

 

Not:   Metinde yer alan "hatırlarsa" ifadesi şart değildir. Kişi rükü yaparken Fatiha okuyup okumadığında şüphe etse veya secde yaparken rükü yapıp yapmadığında şüphe etse derhal ayağa kalkması gerekir, işin aslını hatırlamak için bir süre beklese namazı bozulur. Ancak kıyamda iken Fatiha'yı okuyup okumadığında şüphe etse ve bunu hatırlamak için bir süre sussa namazı bozulmaz.

 

"hatırlarsa bunu yapar" ifadesinden şu durum istisna edilir: Kişi secde yaparken rüküyu terk ettiğini hatırlasa bu durumda kıyama kalkar, oradan rüküya gider, secdeden kalkıp doğrudan rükü yapması yeterli değildir; çünkü eğilmeye itibar edilmez. İşte istisna ettiğimiz bu örnekte kişinin terk ettiğinden fazlasını yapması söz konusudur.

 

C. TERK ETTİĞİ RÜKNÜN DİĞER REKATTAKİ BENZERİNE GELMEDEN ÖNCE KİŞİNİN DURUMU HATIRLAYAMAMASI

 

Şayet hatırlamazsa rekatı tam olmuş olur ancak yapmadığı rüknü telafi etmesi gerekir.

 

Kişi, terk ettiği rüknün diğer re kattaki benzerine gelmeden önce yaptığı hatanın farkına varmazsa, [diğer re katta o rüknü yapmış olmakla] eksik olan rekat tamamlanmış olur. Örneğin bir kişi birinci rekatın ikinci secdesini yapmadan ikinci rekata geçse ikinci rekatın secdesini yaptığı anda ilk rekatı tamamlanmış olur. Ancak birinci rekatın secdesi ile ikinci rekatın secdesi arasında geçen rükünlerin telafi edilmesi gerekir. Çünkü [kişi diğer rekata kadar rüknü yapmayı unuttuğunda] iki secde arasındakileri ilga etmiş olur.

 

Yukarıdaki hüküm; kişi terk ettiği rüknü ve bunun yerini biliyorsa söz konusudur. Şayet terk ettiği rüknü bilmiyorsa "kesin olarak / en azından bilinen" i esas alır, kalan kısımlarını yapar.

 

Kişi namazın bir rüknünü terk ettiğinde herhalükarda sehiv secdesi yapar. Şu durumlarda ise [namazda bir rüknü terk etmekten dolayı] sehiv secdesi yapmaz:

 

> Kişi namazın bir rüknünü terk etmiş ve bu rüknün "niyet" yahut "başlangıç tekbiri" olabileceğine ihtimal veriyorsa, bu durumda namazı yeniden kılması gerektiğinden sehiv secdesine gerek yoktur.

 

> Yahut kişi selamı terk etmiş de aradan uzun zaman geçmeden selam vermişse yine sehiv secdesine gerek yoktur.

 

> Hocamız Zekeriya el-Ensari'ın dediğine göre aradan uzun zaman geçse de böyledir; çünkü netice itibarıyla arada geçen zaman uzun süreli bir sessizliktir. Kişinin kasten uzun süreli sessizlik halinde bulunmasının namaza zararı olmadığından bu durumda da sehiv secdesi yapmaz.

 

EI-Mecmu'da İmam Şafii'nin kendi ifadesinden yapılan nakle göre "tilavet secdesi" namazın secdesi yerine geçmez.

 

[Soru]: Kişi ilk teşehhüdü yaptığını zannederek son teşehhüdü yapsa sonra durumu anlasa bu teşehhüd yeterli olur. Yine secdeden kalktığında, ikinci secdeyi yaptığını zannederek dinlenme oturuşu yapsa sonra ikinci secdeyi yapmadığını anlayıp secde etse, hem dinlenme oturuşu hem de ikinci secde yerine gelmiş olur. Öyleyse tilavet secdesi yapınca niçin namazın secdesi yapılmış sayılmıyor?

 

[Cevap]: Namaz niyetinin kapsamında "tilavet secdesi" yoktur; çünkü o namaz kapsamında bir fiil değildir. Namazda [secdeyi gerektiren ayet okunmuşsa] bunun yapılması sünnettir. Soruda zikredilen iki mesele ise böyle değildir.

 

Daha önce geçtiği üzere itimad edilen görüşe göre ikinci selam namazdan değildir. Buna göre kişi ilk selamı verdiğini zannederek selam verse daha sonra ilk selamı vermediğini anlasa ikinci selam ilk selam yerine geçmez. Son dönemde bir alim buna itiraz etmişse de hüküm böyledir.

 

D. NAMAZDAKİ SECDELERİN TERKİNE İLİŞKİN BAZI FIKHİ MESELELER

 

1. Son re kattaki secdelerden birini terk ettiğini anlayan kişi

 

Kişi son rekattaki secdelerden birini terk ettiğini namazın sonunda kesin olarak anlasa bu secdeyi yapar, daha sonra teşehhüdü tekrarlar.

 

Kişi namazın sonunda veya namazı bitirdi ği halde aradan -öde göre- uzun zaman geçmeden ve araya necaset girmeden önce son rekatta bir secdeyi yapmadığını kesin olarak anlasa bu secdeyi yapar, e daha sonra teşehhüdü tekrarlar. Çünkü teşehhüd terk edilen rükünden sonra yapıldığı için dikkate alınmamıştır.

 

2. Son rekat dışındaki rekatların secdelerinden birini terk ettiğini anlayan kişi

 

Son rekat dışındaki secdelerden birini terk ettiğini kesin olarak bilirse bir rekat daha kılması gerekir.

 

Kişi son rekatın dışındaki rekatların secdelerinden birini terk ettiğini anlasa bir rekat daha namaz kılması gerekir; çünkü sonraki rekatın secdesini yaptığı anda namazdaki eksiklik tam anlamıyla gerçekleşmiş olur. Bu iki secde arası artık ilga olmuş olur.

 

3. Terk ettiği secdenin son rekatta mı yoksa diğer rekatlarda mı olduğunda şüphe eden kişi

 

Bu ikisinde şüphe etmesi halinde de böyledir.

 

Kişi, terk ettiği secdenin son re katta mı yoksa diğer rekatlarda mı olduğunda şüphe ettiğinde ihtiyata riayet amacıyla bunu diğer rekatlarda terk edilmiş gibi kabul eder, bir rekat daha kılması gerekir.

 

Yukarıdaki her iki durumda [ikinci ve üçüncü durumda] kişi sehiv secdesi yapar.

 

4. İkinci rekatın kıyamında iken önceki rekattan secdeyi terk ettiğini anlayan kişi

 

İkinci rekatın kıyamı esnasında [birinci rekattan] bir secdeyi terk ettiğini anlasa [bakılır]:

a) Şayet secdesinden sonra oturmuşsa secde yapar. [Zayıf] bir görüşe göre dinlenme niyeti ile oturmuşsa bu yeterli olmaz.

b) Aksi takdirde [secdeden sonra oturmamışsa] bir süre hareketsiz otursun sonra secde yapsın.

 

[Bir başka zayıf] görüşe göre yalnızca secde yapar.

 

Kişi birinci rekattan bir secdeyi terk ettiğini ikinci rekatın kıyamı esnasında anlasa [burada iki durum söz konusudur]

 

[Birinci durum]: Secdesinden sonra oturmuş ise [ne yapacaktır?

Bu konuda üç görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Bu durumda kıyamdan secdeye gider, daha önceki oturma ile yetinir. O oturma ile dinlenmeye niyet etsin ya da etmesin durum böyledir.

 

[İkinci görüş]: [Zayıf] bir görüşe göre kişi [iki secdeyi ayırma oturuşuna niyetle değil de] dinlenme niyeti ile oturmuşsa o oturuş yeterli olmaz; çünkü o oturuşla sünneti yerine getirmeye niyet etmiştir.

 

Daha önce bununla tilavet secdesi arasındaki fark geçmiş ve tilavet secdesinin namaz secdesi yerine geçmediğini belirtmiştik.

 

[Üçüncü görüş]: [Bir başka zayıf] görüşe göre mutlak olarak oturması gereklidir. Kişi daha sonra secde yapar; böylece oturduktan sonra secdeye intikal etmiş olur. Çünkü secdenin bu şekilde yapılması farzdır.

 

[İkinci durum]: Kişi kıyama kalkmadan önceki secdesinde oturmamışsa [birinci secdeyi yapıp secdeden doğrudan ikinci rekata kalkmışsa bu durumda ne yapmalıdır? Bu konuda da iki görüş bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]: [Bu durumdaki kişi] bir süre oturarak hareketsiz kalsın, sonra secde yapsın. Çünkü oturmak bir rükün olduğundan bunun yapılması şarttır.

 

İki veya daha fazla secde terk edilmesi halinde de -kişi bunların hangi rekattan terk edildiğini hatırlasın yahut hatırlamasınhüküm böyledir. Önceki rekatlarda oturmuşsa birinci secde ile önceki rekatı tamamlanmış olur, aksi takdirde ikinci secde ile tamamlanmış olur.

 

[İkinci görüş]: [Zayıf] bir görüşe göre ise bu kişi yalnızca secde yapar, ayağa kalkması oturma yerine geçer. Çünkü iki secde arasındaki oturuşun amacı iki secdeyi birbirinden ayırmaktır; kıyam ile bu amaç gerçekleşmiştir.

 

Belirtilen her iki durumda da kişi sehiv secdesi yapar.

 

5. Dört rekeitlı bir namazda unutulan secdelerin hükmü

 

Dört rekatlık bir namazın sonunda o namazdan;

 

a) iki veya üç secdeyi yapmadığını bilse ve fakat bu secdelerin hangileri olduğunu bilemese iki rekat namaz kılması gerekir.

 

b) dört secde yapmadığını bilse bir secde yapar sonra iki rekat namaz kılar.

c) beş veya altı secde yapmadığını bilse üç re kat namaz kılar.

d) yedi secdeyi yapmadığını bilse bir secde yapıp üç rekat namaz kılar.

 

a) İki veya üç secdenin terk edilmesi

 

Kişi dört rekatlık bir namazın sonunda o namazdan iki veya üç secdeyi terk ettiğini anlasa, ancak bu secdelerin hangileri olduğunu bilemese, en kötü ihtimali dikkate alarak iki rekat namaz kılar.

 

İki secdeyi terk etmesi haline bakalım: Bu durumda olabilecek en kötü şey birinci rekattan bir secdenin, üçüncü rekattan da bir secdenin terk edilmiş olmasıdır. Bu durumda birinci rekatın unutulan secdesi, ikinci rekatın secdesi ile telafi olur, ikinci rekatın geriye kalan kısmı yok hükmünde olur. Üçüncü rekatın unutulan secdesi dördüncü rekatın secdesi ile telafi olur, dördüncü rekatın kalan kısmı yok hükmündedir.

 

Üç secdeyi terk etmesi haline bakalım: Yukarıdaki paragraftaki duruma bir de herhangi bir rekattan bir secde terk edilmesi ihtimalini eklediğimizde hüküm değişmemektedir.

 

b) Dört secdenin terk edilmesi

 

Kişi dört rekatlı bir namazda toplam dört secdeyi terk ettiğini anlasa bir secde yapar sonra iki rekat namaz kılar; çünkü iki secdeyi bir rekattan, diğer iki secdeyi ise ona bitişik olmayan ve ardı ardına gelmeyen farklı iki rekattan terk etmiş olabilir. Örneğin bir secdeyi birinci rekattan, iki secdeyi ikinci rekattan, diğer secdeyi dördüncü rekattan terk etmiş olabilir. Bu durumda bir secde hariç iki rekatlık namaz kılmış olur. Çünkü birinci rekat, üçüncü rekatın secdeleriyle tamamlanmıştır, dördüncü re kattan ise bir secde eksiktir, kişi bunu tamamlar, kalan iki rekatı da kılar.

 

Şayet terk edilen iki secde iki secdenin birden terk edildiği rekata bitişik ise; örneğin kişi birinci rekattan bir secde terk etse, ikinci rekattan iki secde terk etse bir secde de üçüncü rekattan terk etse bu durumda iki rekat kılması gerekir.

 

Şarih Celaleddin el-Mahalli bunun gerekçesini şöyle açıklamıştır:

 

Çünkü iki secdeyi birinci rekattan, bir secde ikinci rekattan bir secde de dördüncü rekattan terk etmiş olabilir; bu durumda birinci rekat yok hükmündedir. İkinci rekat üçüncü rekatla tamamlanmış olur.

 

Şarih Celaleddin el-Mahalli şöyle deseydi daha yerinde olurdu:

Birinci rekat, ikinci rekatın ve üçüncü rekatın iki secdesi ile tamamlanmış olur. Bu rekatların geri kalan kısmı yok hükmündedir. Dördüncü rekat da bir secde eksiktir.

 

Çünkü birinci rekat yok hükmünde değildir.

 

c) Beş veya altı secdenin terk edilmesi

 

Kişi dört rekatlı bir namazda beş veya altı secdeyi terk ettiğini anlasa ancak bunların hangi rekatlarda olduğunu bilmese üç rekat namaz kılması gerekir.

 

Çünkü birinci rekattan bir secde, ikinci rekattan iki secde, üçüncü rekattan iki secde terk etmiş olabilir. Altıncı secde birinci re kattan da dördüncü rekattan da olabilir. Bu durumda birinci rekat dördüncü rekatla tamamlanır, geriye [kılınması gereken] üç rekat kalmış olur.

 

d) Yedi secdenin terk edilmesi

 

Kişi dört rekatlı bir namazda yedi tane secdeyi terk ettiğini anlasa ancak bunların hangi rekatlarda olduğunu bilmese, bir secde yapar e ve üç rekat namaz kılar. Çünkü kılmış olduğu namazdan elinde kalan, bir secde eksiği ile bir rekattır.

 

Kişi dört rekatlı bir namazda sekiz secdeyi terk ettiğini anlasa ancak bunların hangi rekatlarda olduğunu bilmese iki secde yapar, sonra üç rekat namaz kılar. Bu, secdede hareketsiz kalma özelliğini terk etme durumunda veya kişinin kendi hareketi ile hareket eden sarık üzerine secde etmesi durumunda söz konusu olabilir.

 

Yukarıda zikredilen durumların tümünde kişi sehiv secdesi yapar.

 

[İtiraz]:

 

Üsfünl ve İsnevı gibi bazı son dönem alimleri, önceki alimlerin çoğunluğuna yöneltilen bir itirazı kitaplarında şu şekilde zikretmişlerdir:

Bir namazdan üç secde terk edilmesi halinde bir secde yapılması ve iki rekat namaz kılınması gerekir; çünkü bu durumda en kötü ihtimal kişinin birinci rekatın ilk secdesini, ikinci rekatın ikinci secdesini ve dördüncü rekattan bir secdeyi terk etmiş olmasıdır. Bu durumda kişi birinci rekatta terk ettiği "iki re kat arasında oturma"yı ikinci rekatta telafi etmiş olmakta ancak birinci rekatın secdesi telafi edilmiş olmamaktadır. Çünkü birinci rekatın secdesinde, itibar edilecek bir oturuş yoktur. Bu durumda birinci rekat, üçüncü rekatın ilk secdesi ile tamamlanmış olmakta, ikinci rekat ise geçersiz olmaktadır. Dördüncü rekatın ikinci secdesi ise terk edilmiş olmaktadır. Bu yüzden söz konusu durumda bir secde ve iki rekat namaz kılmak gerekmektedir.

 

Bir namazdan dört secde terk edilmesi durumunda ise üç rekat namaz kılmak gerekmektedir. Şöyle ki; kişi birinci rekatın ilk secdesini, ikinci rekatın ikinci secdesini terk etmiş olabilir. Bu durumda kişi ikinci rekatı kıldığında elinde bir secde eksiğiyle bir rekat bulunmuş olmaktadır. Bu kişi üçüncü rekatın her iki secdesini terk etmiş olabilir, bu durumda üçüncü rekat ancak dördüncünün bir secdesi ile tamamlanmaktadır, geriye kalan kısım ise yok hükmündedir.

 

Bir namazdan altı secdenin terk edilmesi durumunda üç rekat namaz kılmak ve bir secde yapmak gerekir. Çünkü kişi birinci rekatın birinci secdesini, ikinci rekatın ikinci secdesini, üçüncü rekatın her iki 'secdesini ve dördüncü rekatın her iki secdesini terk etmiş olabilir.

 

[İtiraza verilen cevap]:

 

Bu açıklamalar, mezhep alimlerimizin olayı tasavvurlarından farklıdır; çünkü onlar bu meseleyi "kişinin secdeler arasındaki oturuşu yapmış olarak kabul edilmesi" esasına dayandırmışlardır.

 

İsnevi şöyle demiştir: Bu itiraz açık bir şekilde asılsız olduğu halde bunu zikrettim, çünkü ilimde bir paye edinememiş kimselerin gönlünde sanki bu itiraz haklıymış gibi bir düşünce oluşabilir. Gerçekte böyle değersiz itirazlar kitaplara yazılmayı bile hak etmezler.

 

İbnü's-Subki'nin et-Tevşfh adlı eserinde naklettiğine göre babası fıkıhla ilgili, yukarıdaki itirazı kabul eden bir soruya rastlamış. Buna dipnot olarak şu şiiri yazmış:

 

Bu itiraz güzel gibi görünmekle birlikte haklı değildir. Çünkü sözü edilen konu "iki secde arası oturuş"un ortadan kalkmadığı durumdur, Gerçek şu ki secdede "iki secde arası oturuş" terk edilmişse,

 

O zaman bu itiraz işlevini görür. Oysa secde ancak iki secde arası oturuş ile değer kazanır.

 

Bu, duyularla hissedilecek kadar açık bir durumdur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

NAMAZIN SÜNNETLERİ GİRİŞ