MUĞNİ’L-MUHTAC

TAHARET  /  SULAR

 

2. MUTLAK SUDA MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLERİN TAHARETE ETKİSİ

 

[NevevI]:

 

a) Safran gibi, suya yabancı bir madde ile değişime uğrayan ve su denilemeyecek hale gelen sıvı madde tahlır değildir [taharetle kullanılmaz].

 

b) "Su" ismi verilmesini engellemeyecek derecedeki değişimin bir zararı yoktur.

c) "Uzun süre beklemekten dolayı değişime uğrayan su" veya "çamur ve yosun sebebiyle değişime uğrayan su"yu kullanmanın da bir sakıncası yoktur.

 

d) Su kaynağında veya geçiş yolunda bulunan bir madde sebebiyle değişime uğrayan suyu kullanmanın da bir sakıncası yoktur.

 

e) Daha güçlü görüşe göre [Suda erimemekle birlikte] suyun içinde bulunan dal parçası, yağ, suya atılan toprak sonucu meydana gelen değişimin de bir sakıncası yoktur.

 

A- YABANCI BİR MADDENİN SUYA KARIŞMASI İLE SUYUN TEMİZLEYİCİLİK ÖZELLİĞİNİN SONA ERMESİ

B- DEĞiŞİMİN SUYUN TEMİZLEYİCİLİK ÖZELLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMADIĞI DURUMLAR

 

A- YABANCI BİR MADDENİN SUYA KARIŞMASI İLE SUYUN TEMİZLEYİCİLİK ÖZELLİĞİNİN SONA ERMESİ

 

Safran gibi, yabancı bir madde ile değişime uğrayan ve su denilemeyecek hale gelen sıvı madde tahur değildir [taharette kullanılmaz].

 

1. Suya yabancı; safran, meni, dağ tuzu vb. temiz ve suda eriyen bir madde suya çokça karışıp, "su" denilemeyecek şekilde onun yapısını değiştirse bu su -miktarı az olsun çok olsun- taharette [abdest ve gusülde] kullanılmaz. Çünkü artık bu sıvıya "su" denilmez. Nitekim kişi "su içmemeye" yemin etse ve bu sıvıyı içse yemini bozulmaz. Yine kişi başkasını "su" satın almaya vekil kılsa ve ve kil bu sıvıyı satın alsa akit vekil adına geçerli olmaz.

 

2. Bu şekilde meydana gelen değişimin duyularla algılanabilir şekilde [hissi] veya varsayıma dayalı [takdiri] olması arasında bir fark yoktur.

 

[a] - Nitekim suya; nitelikleri onunla uyuşan [su ile aynı yapıda olan] - kokusu geçmiş gülsuyu gibi - bir madde karışsa bu madde; sıkıimış meyve suyunun rengi, nar tadı ve sakız kokusu gibi, nitelikleri suya orta derecede aykırı olan maddelere kıyas edilir. Kimilerinin dediği gibi yalnızca su ile aynı nitelikte olan maddelere kıyas edilmez. Yine bu karışan madde; mürekkep rengi, sirke tadı, misk kokusu gibi suya tamamen aykırı olan maddelere de kıyas edilmez.

 

Not: Suya karışan maddeler iki gruptur: a) Özellikleri (tadı, kokusu ve rengi) suya uygun olan maddeler.  b) Özellikleri suya aykırı olan maddeler. Bu da kendi içinde iki gruptur: 1) Suya orta derecede aykırı olan maddeler  2) Suya tamamen aykırı olan meddeler (Çev.)

 

 

[b] - Ancak suya pis bir madde karışmış ise, ağır bir pislik olması sebebiyle bunlara kıyas edilmez.

 

3. Suya karışan madde ne görünür ne de varsayım olarak suya etki etmese, kişi bu suyun tümünü kullanabilir.

4. Sıvı haldeki bir necaset büyük bir su kütlesi içinde yok olduğunda suyun tümü kullanılabilir.

Su tek başına içine düşen necaseti yok etmeye yeterli olmadığı halde, başka bir sıvı eklendiğinde yeterli oluyorsa, bu sıvının satım bedeli suyun emsal bedelinden fazla değilse satın alınarak suya eklenmesi ve suyun tamamlanması gerekir.

5. Miktarı çok olsa bile sıvı haldeki tuzun suya karışması sonucunda suyun değişikliğe uğramasının bir zararı olmaz [o su taharette kullanılabilir]. Çünkü tuz, suda olup katılaşarak meydana gelir.

6. Kullanılmış su, suya karışan diğer sıvılar gibi olup, nitelikleri suya orta derecede aykırı olan maddelere kıyas edilir. Ancak suyun miktarını artırma bakımından kıyas edilmez; kullanılmış su temiz suya eklendiğinde toplam su miktarı iki kulleye ulaştığında su temizleyici hale gelir. Kullanılmış suyu, nitelikleri suya aykırı başka maddelere kıyas ettiğimizde bunun etkisi olsa bile [hüküm böyledir].

 

 

B- DEĞiŞİMİN SUYUN TEMİZLEYİCİLİK ÖZELLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMADIĞI DURUMLAR

 

"Su" ismi verilmesini engellemeyecek derecedeki değişimin bir zararı yoktur.

 

1. Suya temiz bir maddenin karışmasıyla ile onda ufak bir değişim meydana gelmekle birlikte "su" adı halen devam ediyorsa bu değişme taharete engelolmaz. Çünkü suyu bundan korumak imkansızdır. Ayrıca "su" ismi de ortadan kalkmamıştır.

 

2. Kişi sudaki değişimin çok mu az mı olduğunda şüphe ettiğinde suyun temizleyicilik özelliği devam eder.

 

3. Suda bir defa büyük bir değişim meydana geldikten sonra tekrar bir değişim meydana gelse ve kişi bunun büyük mü küçük mü olduğunda şüphe etse, her iki durumda da "aslolanı esas alma" prensibine göre su temiz olmaz. Bu, Ezraı'nin görüşüdür.

 

Uzun süre beklemekten dolayı veya çamur ve yosun sebebiyle değişime uğrayan suyu kullanmanın da bir sakıncası yoktur. Suyun bulunduğu veya geçtiği yerde bulunan bir madde sebebiyle değişime uğrayan suyu kullanmanın da bir sakıncası yoktur.

 

4. [a] - Su uzun süre bekleme sonucunda (büyük çaplı bile olsa) değişime uğrasa,

 

[b] - Çamur ve yosun sebebiyle değişime uğrasa,

 

[c] - Suyu değiştiren maddeler kükürt, arsenik (zırnık), kireç gibi suyun bulunduğu veya geçtiği yerde bulunsa,

 

[Bu durumlarda] su, temizleyicilik özelliğini kaybetmez. Çünkü suyu bunlardan korumak mümkün değildir.

 

5. İlkbahar mevsiminde ağaçtan düşen veya sudan uzakta olup ağaçtan düşen, su içinde dağılan ve parçalanan ağaç yapraklarının da bir sakıncası yoktur; çünkü suyu bundan korumak mümkün değildir. Bu sebeple meydana gelen değişim "su" adı verilmesine engel değildir. Bu değişim, görünüş itibarıyla suya yabancı madde düşmesiyle meydana gelen büyük değişime benzese bile hüküm böyledir.

Ancak ağaç yaprakları dışarıdan atılıp da suda parçalanırsa veya yosun, arsenik gibi maddeler sudan çıkarılıp taze olarak parçalanarak suya atılırsa ve suda değişim meydana gelirse suyun temizleyicilik özelliği ortadan kalkar.

 

Yine sudaki değişim suya düşen meyvelerden kaynaklanıyorsa suyun temizleyicilik özelliği ortadan kalkar; çünkü çoğunlukla bundan açınmak mümkündür.

Daha güçlü görüşe göre [suda erimeyen ancak] su içinde bulunan dal parçası, yağ, suya atılan toprak sonucu meydana gelen değişimin de bir sakıncası yoktur.

 

6. Aynı şekilde dal parçası, yağ -bunların kokusu olsa bile-, katı kafur, kasten suya atılan -ve temizlikte kullanılmış olsa bile köpek vb. hayvanın yaladığı kabı temizlemek için kullanılmamış olan- toprak vb. düşmesi sonucu suda meydana gelen değişimin de -daha güçlü görüşe göre- bir sakıncası yoktur.

 

Çünkü suyun toprak dışında sayılan diğer maddelerle değişime uğramasının sebebi kokudaki değişimdir, toprakta ise rengindeki bulanıklıktır. Bu ise "su" adı verilmesine engelolmaz. Ancak değişiklik "balçık" denilecek kadar çok olmuşsa bu taharete engelolur.

 

[Daha güçlü görülen bu görüşün karşısında yer alan] ikinci görüşe göre ise bu değişimin zararı vardır. Bu tıpkı ilk görüşe göre "suya necis bir maddenin düşmesi", ikinci görüşe göre "suya safranın düşmesi" gibidir.

 

Daha güçlü görülen görüşe göre toprak ile necis madde arasında şu açıdan fark vardır: Necaset ağır bir durumdur, toprak ise temizleyid bir maddedir. Ayrıca suyun toprakla değişime uğraması yalnızca renginin bulanmasıyla olur. Kullanılmış toprak konusunda mezhepte yerleşik olan görüş, mutemed olan görüştür. İkinci [daha güçlü olan görüşün karşısındaki] görüşün ortaya koyduğu gerekçenin gereği de budur. Her ne kadar bazı son dönem alimlerinin görüşlerine aykırı da olsa Hocam Hemli de bu görüşü esas almıştır.

Suyun temizliğine zarar vermemekle birlikte suda eriyen bir madde ile değişime uğramış su, değişmemiş suyun içine dökülse, bunun sonucunda büyük bir değişim meydana gelse bunun suya zararı olur; çünkü su, kaçınılması mümkün olan bir şeyden dolayı değişime uğramıştır. Bu, İbn Ebu Sayf'ın görüşüdür. İsnevi bunun yerinde bir görüş olduğunu söylemiştir. Bu görüş dikkate alınarak şöyle söylenir: "İki su kütlemiz var, her biri ile tek başına taharet yapmak sahih olduğu halde ikisi karıştırıldığında sahih olmamaktadır".

 

[Suda eriyenı suya karışan [Muhalit] ve suda erimeyen [mücavir] sözcüklerinin ne anlama geldiği konusunda üç görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: "Muhalit" gözle ayrıştırılması mümkün olmayacak derecede suya karışan maddedir.

 

[İkinci görüş]: Bir başka görüşe göre, suda çözünmeyen [=mücavir] maddenin aksine sudan ayrıştırılması mümkün olmayan şeydir.

 

[Üçüncü görüş]: Diğer bir görüşe göre ise bu konuda örf dikkate alınır.

Toprak ilk görüşe göre "muhalit", ikinci görüşe göre ise "mücavir" dir; çünkü dibe çöktükten sonra sudan ayrıştırılabilir.

 

"Köpek vb. hayvanların yaladığı kabı temizlemek için kullanılan toprak" veya "rüzgarın suya uçurduğu toprak" ya da çocuğun toprağı suya atması durumunda olduğu gibi "kasıtsız olarak suya atılan toprak" suya karıştığında, Ezraı, bunun hiçbir zararının olmadığını söylemiştir.

 

Not: Nevevi; "uzun süre kalma sonucu değişen" ve "su içinde erimeyen bir madde ile değişen" ifadelerinde "değişen" yerine "değişme" dese daha iyi olurdu. Çünkü değişen su kendisine zarar veremez, dolayısıyla onunla değişimin meydana gelmesi söz konusu olamaz. Zarar veren değişimdir. Bu yanIış anlama benim Şarih Celaleddin el-Maham'ye uyarak yaptığım değişiklikle ortadan kalkmaktadır.

 

Not: Kafur suya karışan ve karışmayan olmak üzere iki türlüdür. Katran da böyledir. Suyun keten ile değişmesi konusunda ihtilaf edilmiştir; çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre su, çözülen keten ile değişime uğrar, bu durumda suda çözü

nen bir madde ile değişme gibi olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. TAHARETTE KULLANILMASI MEKRUH OLAN SULAR