|
TAHARET / ABDEST |
ABDESTE DAİR GENEL
BİLGİLER
a. Abdestin sözlük ve
terim anlamı
"Vudu" sözcüğü
"suyu belirli organlarda kullanmak" anlamına gelir. Bu bölümde
kastedilen budur.
"Vedu" ise
abdest almada kullanılan sudur.
Bir görüşe göre
"vedu" sözcüğü her iki anlamda, bir başka görüşe göre ise
"vudu" sözcüğü her iki anlamda kullanılır. Bu sonuncusu en zayıf
görüştür.
"Vudu" sözcüğü
masdar-isimdir. Çünkü abdest alma anlamında masdar aslında "tevaddu"
şeklindedir. Ancak "vudu" sözcüğü masdar gibi kullanılmıştır.
Bu sözcük
"vedaet" kelimesinden alınmıştır ki bunun anlamı "güzellik,
temizlik ve günahların karanlığından aydınlanma" dır.
Abdestin dini terim
anlamı niyetle başlayan özel bir takım fiillerdir.
İmam [Cüveyni] şöyle
demiştir: Abdest taabbudi olup gerekçesi akılla kavranamaz. Çünkü abdestin
içindeki mesh temizleme işlevini görmez.
Abdestin farz kılınması,
İbn Mace'nin de rivayet ettiği üzere beş vakit namazın farz kılınması
ilebirlikte olmuştur.
Abdestin bu ümmete özgü
olup olmadığında farklı görüşler vardır.
b. Abdesti gerektiren
şey [Abdestin mucibi]
Abdesti gerektiren şeyin
ne olduğu konusunda mezhep içinde farklı görüşler vardır. [Bu konudaki görüşler
şunlardır]:
[Birinci görüş]: Vaktin
sonuna kadar abdest almak gerekir. [vacib müvessa'],
[İkinci görüş]: Namaz
vb. [abdestsiz yapılamayan] şeyleri yapmaya kalkışmak,
[Üçüncü görüş]: Her
ikisi birlikte.
Et-Tahkik ve Müslim
şerhi'nde belirtildiğine göre en sahih görüş üçüncüsüdür. Rafi!'nin gusül
konusundaki görüşleri -daha önce işaret edildiği üzere- bu üçüncüsünün sahih
olmasını gerektirmektedir.
c. Abdestin şartları
Abdestin bir takım şartları,
farzları ve sünnetleri vardır. Abdestin ve aynı şekilde guslün şartları
şunlardır:
1. Mutlak su,
2. Suyun mutlak olduğunu
kesin olarak veya zan yoluyla bilmek,
3. [Su ile yıkanacak
organ arasında] engelolmaması,
4. Suyun [yıkanan] organ
üzerinde yürümesi,
5. Adet kanı ve
lahusalık gibi aykırı bir durumun olmaması -hac vb. dönemlerdeki gusüller
hariç-, cinsel organa dokunmamak,
6. Niyeti başka şeye
yönlendiren bir durumun olmaması ki buna niyetin devam etmesi denir,
7. Müslüman olmak,
8. Temyiz çağında olmak,
9. Abdestin nasıl
alınacağını bilmek -ileride namazda geleceği üzere-,
10. -Bir görüşe göre-
habesi [necaseti] gidermek,
11. Yıkanması gereken
organ la birlikte ona bitişik olan yeri de yıkayarak, yıkanması gereken organın
tamamen yıkanmış olduğundan emin olmak,
12. Abdesti gerektirecek
durumun gerçekleştiğinden emin olmak. Kişi abdestini bozup bozmadığından
şüpheli olduğu halde abdest alsa, sonra abdestini bozduğu anlaşılsa -daha doğru
olan görüşe göre- almış olduğu abdesti yeterli olmaz.
13. Yıkanması gereken
organla birlikte ona benzeyenleri de yıkamak. Örneğin kişinin iki yüzü, aynı
kolda iki eli veya aynı bacakta iki ayağı bulunsa asli olan fazlalık olanla
karışsa hepsini yıkamak gerekir.
14. Özür sahiplerinin
aldığı zorunlu abdest için vaktin -zannen de olsa- girmiş olması,
15. [Kendisinden sürekli
kan gelen kadının durumunda olduğu gibi] Gerekli olduğu durumlarda önce istinca
yapılması ve cinsel organ ın sarılması,
16. İstinca,
cinselorganı sarma ve korunma ile abdesti peşpeşe yapmak, yine bu ikisi ile
abdestin fiillerini İbnü'lMukri'nin dediği üzere peşpeşe yapmak.
* * *
Abdestin farzları
altıdır.
Abdestin farzlarının
sayısı
Nevevi abdestin
farzlarını "onun farzı" şeklinde tekil olarak belirtmiştir. Bu, tamlama
halinde tekil bir kelime olduğundan abdestin her bir farzını kapsar ve
el-Muharrer'de ifade edildiği gibi "abdestin farzları" anlamına
gelir.
Bazıları "temiz
su" ifadesini de eklemek suretiyle abdestin farzlarını yediye
çıkarmışlardır.
Nevevi, el-Mühezzeb
şerhinde "doğru olan bunun abdestin şartı olduğudur" demiştir.
Bu görüş, teyemmümde
toprağı bir rükün olarak sayma ile çelişik görülmüş, bu çelişkiye şöyle cevap
verilmiştir: Teyemmüm zorunlu hallerde yapılan bir taharetlir. Hatla bazıları
teyemmümde toprağı bir rükün olarak saymanın yerinde olmadığını, çünkü aletin
cisim olduğu, fiilin ise araz olduğu, cismin arazın bir kısmı olamayacağını
söylemişlerdir.
Farz ve vacip kelimeleri
aynı anlama gelirler. Burada bunlarla kastedilen usul-i fıkıhtaki anlamı değil,
"rükün" anlamıdır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
A- ABDEST’İN BİRİNCİ FARZI: NİYET