NEVEVİ MİN HAC / HAC

 

HAC VE UMRE’NİN VACİB OLMASININ ŞARTLARI

 

Hac, bir farizadır. Keza en zahir kavle göre umre de bir fari­zadır.

 

Hac ve umrenin sahih olmasının şartı müslüman olmaktır. Mümeyyiz olmayan çocuk ve deli adına velisi niyet ederek ihramı gi­yer. Mümeyyiz müslüman çocuğun bizzat eda edeceği hac sahihtir. Hür ve mükellef kişinin ve fakir kişinin bizzat eda ettiği hac farz hac yerine geçer. Çocuk ve delinin eda ettiği hac ise farz hac yerine geç­mez.

 

Hac ve umrenin vacib olmasının şartları şunlardır: Müslüman, baliğ ve hür olmak ve güç yetirmek (istitaat). Güç yetirmek iki şe­kilde olur:

 

1- Bizzat Güç Yetirmek: Kişinin hac ve umreyi bizzat yapabil-mesidir. Bunun şartları şunlardır.

 

a-Yol azığı, azık kabı ve gidiş-dönüş masrafı bulunmalıdır. Zayıf kavle göre, adayın memlekette ailesi ve akrabası yoksa, dönüş için nafakasının bulunması şart değildir.

 

Bir kimsenin günlük kazancı yolluk ve yevmiyesini karşılar da sefer mesafesi iki merhale kadar uzak ise, kendisine hac farz olmaz. Sefer mesafesi kısa olup, günlük kazancı yolluk ve yevmiyesine kafi gelirse kendisine hac farz olur.

 

b- Bineğin bulunması: Kendisi ile Mekke arasındaki mesafe iki merhale olan kimse için bir vasıta bulunmalıdır. Bu vasıta ister satın almak, ister kiralamak sureti ile temin edilsin hükmü aynıdır.

 

Vasıta sebebiyle kendisine şiddetli bir zarar dokunan için tahtırevan ve tahtırevanın diğer kefesine binecek birisinin bulun­ması şarttır. Bir kimse ile Mekke arasındaki mesafe iki merhaleden az olur ve kendisi yürümeye muktedir ise, hac kendisine farz olur. Yürümeye muktedir değilse, hükmü Mekke'den uzak mesafede bu­lunan kimsenin hükmü gibidir.

 

Haca gidip dönünceye kadar kişinin azık ve bineği, vadeli veya peşin borcundan ve geçiminden sorumlu olduğu kimselerin nafa­kasından fazla olmalıdır. En sahih kavle göre azık ve binek, kişinin muhtaç olduğu meskeninden ve hizmetçisinden fazla olmalıdır. Yine en sahih kavle göre haca giden kişi ticaret malını hac azığı ve vası­tası için sarf etmelidir.

 

c- Yol güvenliğinin bulunması: Yolda canavar, düşman veya yol kesiciler olup canına veya malına bir zarar gelmesinden korkan kimse için gidilecek başka bir yol yoksa, kendisine hac farz değildir. En zahir kavle göre, deniz yolunda emniyet bulunması ağırlıkta ise deniz yolundan gitmesi vacibtir. Haca giden kişi yol emniyeti sağla­yacak koruyucu bulur da ücretini vermeye muktedir ise, beraberin­de götürüp ücretini vermesi lazımdır.

 

Mutad yerlerde alınacak su ve yiyeceğin fiyatının uygun ol­ması şarttır. Uygun fiyattan maksat, zaman ve yeregöre fiyatın nor­mal piyasaya uygun olmasıdır.

 

Her konaklama yerinde binek hayvanı için yem bulunmalıdır.

 

Haca gidecek kadının beraberinde kocasının, mahreminin ve­ya güvenilir bir kadının bulunması şarttır. En sahih kavle göre, bu kadınlardan birinin yanında mahreminin bulunması şart değildir. Şayet mahremi ücret karşılığında kendisi ile gitmek ister ve kadının imkanı varsa bu ücreti vermelidir.

 

d- Haca giden kişi şiddetli bir zarara uğramadan binek üzerin­de durabilmelidir. Kör olan kişi için hacın vücub şartlarına ek olarak bir de güdücünün bulunması şarttır. Kör olanı haca götüren kişinin hükmü, mahremi tarafından haca götürülen kadının hükmü gibidir.

 

Sefıhlik sebebiyle kısıtlılık altında bulunan kişinin hükmü, hacla mükellef olanın hükmü gibidir, yani kendisine hac vacibtir. Fa­kat kendisine mal teslim edilemez. Bu durumda velisi ya kendisine refakat eder veya güvenilir birini tayin ederek kendisi ile birlikte gönderir.

 

2- Dolaylı Güç Yetirmek: Bir kimse kendisine hac farz olduğu halde haca gitmeyip vefat ederse, hac masrafı terekesinden öden­mek suretiyle yerine bir başkasına hac ettirmek vacibtir.

 

Sakat olup bizzat hacı eda etmekten aciz olan kişi kendisine hac yaptıracak kişiyi bulmaya ve ücreti misil vermeye muktedir ise, ücretini ödeyip hacı eda etmesi lazımdır. Sakat kişi ücretle hac ederse, vereceği ücretin daha önce geçtiği gibi bizzat hacca giden kişi için belirtilen ihtiyaçları karşılayacak miktardan fazla olması şarttır. Ancak bu ücretin gidip dönünceye kadar kendisine nafakası farz olan kişilerin nafakasından fazla olması şart değildir.

 

Oğlu veya bir yabancı tarafından kendisine hac masrafı verilen kişinin bunu kabul etmesi en sahih kavle göre vacib değildir. Ancak oğlu onun adına hac etmek isterse, bunu kabul etmesi vacibtir. Ke­za başkası da onun adına hac etmek isterse, en sahih kavle göre ka­bul etmesi vacibtir.

 

1. Hac Ve Umrenin Mikatları

 

Mikattan maksat haca giden kişinin ihrama gireceği yer ve za­mandır.

 

Hac için ihrama girme vakti; Şevval ve Zilkade ayı ile Zilhicce­nin ilk on günüdür.

 

Kurban bayramının gecesinde ihrama girmek hakkında bir ve­cih vardır. Yani caiz değildir. Hac ayları dışında ihrama girilirse, en sahih kavle göre bu ihram umre için gerçekleşmiş olur. Senenin her vaktinde umre için ihrama girmek caizdir.

 

Hac için yer mikatları şunlardır:

 

Mekke'de bulunanların mikatı Mekke'nin kendisidir. Zayıf kavle göre Haremin tümü mikat yeridir. Mekke dışındakilerin mi-katı ise geliş istikametlerine göredir:

 

Medine'de ikamet edenlerin mikatı Zülhuleyfedir (Abar-ı Ali).

 

Şam, Mısır ve Mağribten gelenlerin mikatı Cühfe'dir. Burası Mekke ile Medine arasında bir köydür. Rabiğ diye bilinen köy de buraya yakındır.

 

Yemenden gelenlerin mikatı Yelemlem'dir. Mekke'den iki mer­hale uzaktadır.

 

Necidlilerin mikatı Karn'dır. Mekke'den iki merhale uzaklıkta ve Arafat dağına bakan bir dağdır.

 

Doğudan gelenler ile Iraklıların inikatları Zat-ı ırk denilen yer­dir. Mekke'den iki merhale uzaklıkta bir köydür.

 

Mikatm ilk sınırında -ki bu Mekke'ye en uzak olan tarafıdır-ihrama girmek daha faziletlidir. Mikatm son sınırında ihrama gir­mek caizdir.

 

Mikatı olmayan yoldan hac veya umreye giden kimse, bir mi­kat hizasına geldiğinde ihrama girer. İki mikatm hizasına gelirse en sahih kavle göre, Mekke'ye en uzak olan mikatta ihrama girer. Yolu bir mikatın hizasından geçmeyen kimse ise, Mekke'ye iki merhale uzaklıkta ihrama girmelidir. Evi Mekke ile mikat arasında bulunan kimsenin mikatı evidir. Bir kimse bir mikata gelip de hac veya um­reye niyetlenmeyi istemeyip mikatı geçtikten sonra niyetlenmeyi ar­zu ederse, mikatı bulunduğu yerdir.

 

Menasiki eda etmeye niyetlenen kimsenin mikat sınırına ge­lince mikatı ihramsız geçmesi caiz değildir. Şayet ihramsız geçerse, mikatta ihrama girmek için geri dönmelidir. Ancak vakit daralır ve­ya yolda bir tehlike korkusu varsa dönmez. Herhangi bir mazeret ol­madığı halde dönmezse, ceza olarak bir kurban kesmesi lazımdır, ihrama girdikten sonra henüz nüsuka başlamadan mikata dönerse, en sahih kavle göre kurban kesmesi gerekmez. Nüsuka başladıktan sonra dönerse kurban kesmesi lazımdır.

 

Haca giden kimsenin aile ve akrabasının bulunduğu yerde ih­rama girmesi daha faziletlidir. Bir kavle göre ise mikatta ihrama gir­mesi daha faziletlidir. Ben diyorum ki en zahir kavle göre mikatta ihrama girmesi daha faziletlidir. Sahih hadislere uygun olan da bu­dur. Allah daha iyi bilir.

 

Umre mikatları ise; harem bölgesi dışında bulunanlar için hac inikatlarıdır. Haremde bulunanların mikatı bir adım bile olsa hare­min dışıdır. Bir kimse harem dışına, sözgelimi Ten'im'e kadar çıkma­dan umre için ihrama girerse en zahir kavle göre bu caizdir. Fakat kurban kesmesi lazımdır. Şayet ihrama girdikten sonra Hil bölgesi dışına çıkarsa, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre kurban kesmesi gerekmez. Umre ihramı için Hil'deki inikatların en faziletli yeri Ci'rane'dir. Sonra Ten'im ve daha sonra Hudeybiye gelir.

 

2. İhram

 

İhrama ya muayyen şekilde (hac veya umreye veya her ikisine birden) veya mutlak şekilde (ihram kelimesine bir şey eklemeden), niyet ederek girilir. Fakat hac veya umreyi tayin ederek ihrama gir­mek daha faziletlidir. Bir kavle göre mutlak şekilde (hac veya umre­yi belirtmeden) niyet ederek ihrama girmek daha faziletlidir.

 

Bir kimse hac aylarında mutlak şekilde niyet ederek ihrama gi­rerse, sonradan niyetini hac veya umreye veya her ikisine çevirebi­lir. Bundan sonra belli ettiği ibadetin nüsukunu yapar. Hac ayları dışında mutlak şekilde niyet eden kimse, en sahih kavle göre umre­ye girmiş olur. Hac ayları içerisinde niyetini hac ibadetine çevire-mez.

 

Bir kimse: "Zeyd'in ihrama girdiği gibi ihrama giriyorum." şeklinde niyet ederse, caizdir. Zeyd ihramlı değilse onun ihramı mut­lak olarak gerçekleşir. Zayıf kavle göre kendisi Zeyd'in ihramda ol­madığını bilirse, ihramı gerçekleşmiş olmaz. Şayet Zeyd ihramlı ise, Zeyd'in ihramı gibi gerçekleşir. Zeyd öldüğü için onun ihrama girip girmediğini bilmezse, hacı kırana niyet eder ve hac ile umrenin me-nasikini (işlerini) yapar.

 

İfrad hacı için ihrama girmek isteyen kimse şöyle niyet eder: "Allahümme innî üridü'l-hacce ve ahramtu biha fe yessirhu li ve takkabbel hu minnî." Bundan sonra telbiye getirir.

 

3. İhramdan Önce Yapılması Gereken İşler

 

1- İhrama girmek isteyen kişi önce niyet eder ve ondan sonra telbiye getirir. Şayet niyet etmeden telbiye getirirse ihrama girmişolmaz. Niyet getirir de telbiye getirmezse, en sahih kavle göre ihra­ma girmiş sayılır.

 

2- İhrama giren kişinin ihram niyetiyle gusül etmesi sünnettir. Mazeret sebebiyle gusül edemeyen kimse teyemmüm eder. Ayrıca hacı Mekke'ye girerken, Arafat'ta vakfe yaparken, Müzdelife'de bayram sabahında fecir doğduktan sonra ve teşrik günlerinde Mi-na'da taşları atarken gusül etmesi sünnettir.

 

3- İhrama girmeden önce güzel koku sürünmek. Keza en sahih kavle göre, ihramda güzel koku sürmek de sünnettir. Kokunun ihra­ma girdikten sonraya kadar devam etmesinde bir beis yoktur. Koku­nun cismi olsa da bir zarar vermez. Ancak bir kimse kokulu ihram­larını çıkarır da sonra tekrar giyerse, en sahih kavle göre fidye ver­mesi lazımdır.

 

4- Kadının ihram için ellerine kına yakması sünnettir.

 

5- Erkeğin ihram için dikişli elbiselerini çıkarması vacibtir. Be­yaz izar ve rıda ile nalın giymesi sünnettir.

 

6- İhramı giyip niyetlenmeden önce ihram sünneti niyeti ile iki rekât namaz kılmak sünnettir.

 

Bundan sonra en faziletli şekliyle; kafile yola çıktığı zaman ve­ya yürüyerek yola yönelirken niyetlenip ihrama girilir. Bir kavle göre ise kılman iki rekât namazdan sonra oturarak niyetlenip ihra­ma girmek daha faziletlidir.

 

Hacmin ihramda olduğu sürede yüksek sesle sık sık telbiye ge­tirmesi müstehabtır. Kadının her halükarda sessizce telbiye getirme­si sünnettir. Bilhassa kişinin durumu değiştikçe, örneğin; vasıtaya bi­nerken, inerken, yokuş çıkarken, inerken veya arkadaşları ile bir ara­ya gelirken telbiye getirmesi müstehabtır. Kudüm tavafında telbiye getirmek müstehab değildir, imam'm ilk kavline göre ise, Kudüm ta­vafında sessizce telbiye getirmek müstehabtır. Telbiye şudur:

 

İhramlı kişi, insanı hayrete düşürecek bir şeyi gördüğü zaman şöyle demesi menduptur:

 

Kişi telbiyeyi üç defa okuduktan sonra hafif sesle Nebi'ye salât ve selâm getirir. Sonra dua ederek Allah'tan cenneti, rızasını ve O'na sığınarak cehennemden sakınmayı diler.

 

4. Mekke'ye Girmek

 

Arafatta vakfeyi yapmadan önce Mekke şehrine girmek daha faziletlidir. Medine yolundan gelen kişi, Mekke'nin Zituva vadisinde gusül eder ve Mekke'nin üst tarafında bulunan Seniyetü'1-Keda de­nilen dağ yolundan şehre girer. Kabe'yi görünce şu duayı okur:

 

Bundan sonra Beni Şeybe (Babü's-selâm) den mescide girer ve Kudüm tavafına başlar. Kudüm tavafı, Arafat vakfesinden önce Mekkeye giren taşralı hacılara mahsus bir tavaftır.

 

Mekkeye menasik için girmeyen bir kimsenin hac veya umre için ihrama girmesi müstehabtır. Bir kavle göre ise vacibtir. Fakat oduncu ve avcı gibi sık sık Mekke'ye girip çıkanın ihramsız girmesi caizdir.

 

5. Tavafta Yapılması Gereken İşler

 

Hangi nev'iden olursa olsun tavafın bir takım vacibleri ve sünnetleri vardır. Tavafın vacibleri şunlardır:

 

1-  Setr-i Avret: Tavaf esnasında avret yerleri kapalı bulun­malıdır. Ayrıca tavaf eden kişi hades ve necasetten temiz bulun­malıdır. Tavaf esnasında abdesti bozulan kimse, abdestini yeniden alır ve tavafın geri kalan kısmını tamamlar. Bir kavle göre tavafa ye­niden başlar.

 

2- Tavaf esnasında kabeyi sol tarafa almak.

 

3- Tavafa Hacer'ül-Esved'den başlamak.

 

4- Geçişlerde bedenin tümü ile Hacer'ül-Esved'in hizasına gel­mek. Hacer'ül-Esved'den başka yerden tavafa başlanırsa bu tavaf sayılmaz. Hacer'ül-Esved'in hizasına gelindiğinde tavaf oradan iti­baren sayılmaya başlar.

 

5- Şadırvanın üzerinde yürüyerek, şadırvanın hizasındaki du­vara dokunarak veya hatimin açık iki yerinin birinden girip diğerin­den çıkarak yapılan tavaf sahih değildir. Bir veçhe göre, duvara do­kunarak yapılan tavaf, bir veçhe göre sahihtir.

 

6- Tavaf yedi şavt (tur) olmalıdır.

 

7- Tavaf Mescidi Haram'da yapılmalıdır. Tavafın sünnetleri ise şunlardır:

 

1- Tavafı yürüyerek yapmak.

 

2- İlk tavafta Hacerü'l- Esved'e el sürmek ve hafifçe öptükten sonra alnı onun üzerine koymak. Bu şekilde davranmak kadın için sünnet değildir. Meğer ki tavaf yeri tenha olsa.

 

Hacerü'l-Esvedi öpmeye ve alnını üzerine koymaya muktedir olmayan onu istilâm eder (elini ona sürer). Bunu da yapamayan kimse, eli ile veya elindeki bir şey ile ona işaret eder. Her turda bu şekilde yapmak sünnettir. Her iki Rükn-ı Sami istilâm edilmez ve öpülmez. Yalnız Rükn-ı Yemânî istilâm edilir fakat öpülmez.

 

3-Her bir tura başlarken Resûlüllah (a.s.)'tan rivayet edilen şu duaları okumak sünnettir:

 

Kabe'nin kapısı karşısında:

 

Her iki Rükn-ı Yemani arasında da: (………) demek sünnettir.

 

Tavaf eden kişi her turda dilediği duayı okuyabilir.

 

Resûlüllah (a.s.)'m okuduğu duaları okumak, Kur'an-ı Kerim'i okumaktan, Kur'an-ı Kerim'i okumak, Resûlüllah (a.s.)' m oku­madığı duaları okumaktan faziletlidir.

 

4- Tavaf yapan erkek, tavafın ilk üç turunda remel yapar. Re­mel, adımları birbirine yakın atarak koşmaksızm hızlı yürümektir. Diğer turlarda ise yürümek sünnettir. Remel, sadece arkasında sa'y olan tavafların ilk üç turunda yapılır. Bir kavle göre remel sadece Kudüm tavafında yapılır. Remel yaparken şu dua okunur:

 

Remel yapılan tüm turlarda keza sa'yda ıztiba yapmak en sa­hih kavle göre sünnettir. Iztiba, rıdanm ortasını sağ omuzun altına alıp iki ucunu da sol omuzun üzerinden atmaktır. Kadınların remel ve ıztiba yapmaları caiz değildir.

 

5-  Tavafı yaparken Kabe'ye yakın olmak. Şayet izdiham sebebi ile tavafı Kabe'ye yakın ve remel suretinde yapmak mümkün değilse, Kabe'den uzak ve remel şeklinde yapmak daha faziletlidir. Ancak ta­vaf uzaktan remel şekliyle yapıldığında kadınlara çarpma endişesi var­sa, bu takdirde Kabe'ye yakın ve remelsiz yapmak daha faziletlidir.

 

6- Tavaf turlarını art arda yapmak.

 

7-  Tavaftan sonra "tavaf sünneti" niyetiyle Makam-ı Ibrahi-min arkasında iki rekât namaz kılmak. Bu namazın birinci rekâtın­da "Kafirun" ikinci rekâtında "İhlas" suresini okumak sünnettir. Namazın gece kılınması halinde sureleri cehri okumak. Bir kavle göre, turların ard arda olması ve tavaftan sonra iki rekât namazın kılınması vacibtir.

 

İhramlı olmayan bir kimse kendi adına niyet etmeden bir ih-ramlıyı taşıyarak ona tavaf ettirirse, tavaf taşman kimseye sayılır. Keza ihramlı kimse, kendi adına niyet ederek ihramlı birini taşıya­rak tavaf ederse, tavaf taşman kimseye sayılır. Taşıyan ihramlı olup kendi adına niyet etmez de taşmanı kastederek tavaf ederse en sa­hih kavle göre, tavaf taşmanın adına sayılır. Taşıyan ihramlı olup kendi adına tavaf etmeyi kast eder veya hem kendi hem de taşmam kast ederek tavaf ederse, tavaf sadece taşıyanın adına sayılır.

 

6. Tavafın Sonunda Yapılacak İşler Ve Sa'y

 

Kişi, tavafı bitirip iki rekât namazı kıldıktan sonra Hecer'ül-Esvedi istilâm eder. Sonra Safa ve Merve tepeleri arasında sa'y et­mek üzere Safa kapısından Safa tepesine çıkar. Sa'yın bir takım şartları vardır. Bu şartlar şunlardır:

 

1- Sa'ye Safa'dan başlamak.

 

2-  Sa'y yedi tur olmalıdır. Safa'dan Merve'ye gidiş bir tur ve Merve'den Safa'ya dönüş de bir turdur.

 

3-  Sa'y, Ziyaret veya Kudüm tavafından sonra yapılmalıdır. Kudüm tavafı ile sa'y arasına Arafat vakfesi girmemelidir. Sa'yı Kudüm tavafından sonra yapanın Ziyaret tavafından sonra bir daha iade etmesine gerek yoktur. Ka'be görünecek kadar Safa ve merve tepeleri üzerine çıkmak ve şu duayı okumak müstehabtır:

 

Kişi bundan sonra din ve dünyası için dilediği duayı okur. Ben diyorum ki, zikir ve dualar iki üç defa tekrarlanmalıdır. Allah daha iyi bilir.

 

Sa'y ın başlangıç ve bitiş mesafesinde normal yürüyüşle yürümek ve sa'yın orta kısmında (her iki yeşil direk arasında) koş­mak sünnettir. Normal yürüyüş ile koşmanın yapıldığı yer, belirlen­miş bilinen yerdir. Sa'y için şöyle niyet edilir: ……. Baskı kaynaklı sorun nedeniyle yok