NEVEVİ
MİN HAC / ZEKAT
MAL’IN ZEKATINI VERMEK
Mümkün
ise, zekâtı acele üzere vermek vacibtir. Mümkün olmak
demek, zekât malı ile zekâtı hak eden kişilerin mevcut olmaları demektir.
Kişi,
gizli olan malının (para ve ticaret malının) zekâtını kendisi vermelidir. Keza
imam'ın son kavline göre, açık olan mallarının zekâtını da kendisi vermelidir.
Bir
kimse, malının zekâtını hak sahiplerine dağıtması için bir vekil tayin
edebilir. Aynı şekilde hak sahiplerine dağıtmak üzere devlet başkanına da teslim
edebilir. En zahir kavle göre, zekâtı devlet başkanına teslim etmesi daha
faziletlidir. Yalnız devlet başkam adaletli değilse, mal sahibinin zekâtını
bizzat dağıtması daha faziletlidir.
Zekâtı
verirken niyet etmek vacibtir. Niyet ederken:
"Bu malımın farz olan zekâtıdır." veya "Bu malımın farz olan sada-kasıdır." şeklinde niyet edilmelidir. Sadece
"Bu malımın farzıdır." demesi niyet için yeterli değildir. Keza
"Bu malımın sadakasıdır." demesi de en sahih kavle göre kafi değildir.
Niyette
malı tayin etmek vacib değildir. Şayet mal tayin
edilir de zekâtı verildikten sonra malın telef olduğu anlaşılırsa, verilen
zekât başka bir mal için geçerli olmaz.
Çocuk
veya delinin malının zekâtını verirken velinin niyet etmesi lazımdır. En sahih
kavle göre müvekkilin (vekil tayin edenin) vekiline yetki verdiği anda niyet
etmesi kafidir. Zekâtın dağıtılması esnasında vekilin
niyet etmesi gerekmez. Fakat zekâtın verilmesi anında vekilin niyet etmesi daha
faziletlidir.
Şayet mal
sahibi zekâtını devlet başkanına teslim ederse, teslim anında niyet etmesi
yeterlidir. Eğer niyet etmezse, en sahih kavle göre zekât geçerli olmaz.
Devlet başkanı dağıtım esnasında niyet etse de geçerli olmaz. En sahih kavle
göre, zekâtını vermeyen kimseden güç kullanarak zekâtı alan devlet başkanının
o esnada niyet etmesi lazımdır. Zira bu durumda onun niyet etmesi kafidir.