NEVEVİ MİN HAC / ZEKAT

 

ZEKAT’IN FARZ OLMASININ ŞARTLARI

ve ZEKAT’A TABİ OLAN DİĞER MALLAR

 

Bir kimseye zekâtın vacib olması için müslüman ve hür olması şarttır. Mürtedin temlik hakkı askıya alındığı takdirde, İslam'a dönmesi halinde zekât vermesi lazımdır. Mukâteb köle zekât ver­mekle yükümlü değildir.

 

Çocuğun ve delinin malından zekât vermek vacibtir. Keza en sahih kavle göre, yarısı hür olan kölenin malı nisaba ulaşırsa zekât vermesi vacibtir.

 

En zahir kavle göre gasp edilmiş, denize düşmüş veya çalınmış olan malın zekâtını vermek vaciptir. Ancak sahibinin eline geçme­dikçe zekâtı verilmez.

 

Müşterinin mülkiyetine geçirmediği mal, daha satıcının elinde iken yılını doldurursa, zekâtını vermek müşteriye vacibtir. Zayıf kavle göre ise bunda iki kavil vardır.

 

Bir kimse kayıp olan malım elde etme imkanına sahipse, zekâtını derhal vermesi vacibtir. Şayet elde etme imkanına sahip değilse, bunun hükmü gasp edilmiş malın hükmü gibidir.

 

Borç olarak verilen davarın veya mukâteb köleden alınması ge­rekli olmayan malın zekâtını vermek vacib değildir. Borç ticaret malı veya para olursa, İmamın ilk kavline göre, zekâtını vermek va­cib değildir, imam'ın son kavline göre borcun peşin olması veya borçlunun darda olması veya kayıp olması gibi bir sebeple borç tah­sil edilemezse, bunun hükmü gasp edilmiş malın hükmü gibidir. Şa­yet borç kolayca tahsil edilebiliyorsa, vaktinde zekâtını vermek va-cibtir. Borç vadeli ise, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre hükmü, gasp edilmiş malın hükmü gibidir. Zayıf kavle göre kişinin, vadeli borcunu elde etmeden zekâtını vermesi vacibtir.

 

Ezher görüşlere göre borç, zekâtın vacib olmasına mani değil­dir. Üçüncü bir kavle göre ise borç, gizli olan malın zekâtının veril­mesine manidir. Gizli olan mal, para ve ticaret malıdır.

 

En zahir görüşe göre, borç sebebiyle kısıtlılık altında bulunan kişinin malı kısıtlılık müddeti esnasında yılını doldurursa, hükmü gasp edilmiş malın hükmü gibidir. Bir kimsenin terekesine hem zekât hem de insanlara ait bir borç taallûk ederse, önce zekât takdir edilip verilir. Bir kavle göre önce borç ödenir. Bir başka kavle göre ise ikisi de aynı seviyededir.

 

Ganimet malının zekâtına gelince, henüz mal taksim edilme­den savaşçılar mülkiyetlerine geçirip üzerinden bir yıl geçer ve malın tümü zekâta tabi olur da herkesin payı nisaba ulaşırsa veya mal toplu halde iken nisaba ulaşmış ise, zekâtının verilmesi vacibtir. Şayet bu şartlar mevcut değilse zekâtını vermek vacib olmaz.

 

Bir kadın saime hayvanların nisabı kadar mehir alır, mülkiye­tine geçirir ve üzerinden bir yıl geçerse, zekât vermesi lazımdır.

 

Bir kimse bir evi 80 dinara dört yıl kiraya verir ve parayı alır­sa, en zahir kavle göre mülkiyetine geçirdiği paranın zekâtını ver­mesi lazımdır. Şöyle ki; birinci yılın sonunda 20 dinarın zekâtım ve­rir, ikinci yılın sonunda 20 dinarın bir yıllık, ikinci 20 dinarın da iki yıllık zekâtını verir. Zira birinci 20 dinarın üzerinden bir yıl, ikinci yirmi dinarın üzerinden iki yıl geçmiş oluyor. Üçüncü yılın sonunda ise, 40 dinarın bir yıllık, 20 dinarın üç yıllık; dördüncü yılın sonun­da, 60 dinarın bir yıllık, 20 dinarın da dört yıllık zekâtını verir. İmamın son kavline göre, birinci yılın sonunda 80 dinarın zekâtını verir. Çünkü bu parayı mülkiyetine geçirmiştir. Bunun hükmü, mehrine karşılık olarak aldığı 40 koyunun zekâtım birinci yılın so­nunda veren kadının hükmü gibidir.