NEVEVİ MİN HAC / ZEKAT

 

TİCARET MALININ ZEKATI

 

Ticaret malı zekâta tabi olması için üzerinden bir yıl geçmiş ol­ması ve nisabının yılın sonunda dikkate alınması şarttır. Bir kavle göre, yılın evvelinde ve sonunda nisaba ulaşmış olmalıdır. Bir başka kavle göre ise, sene boyunca nisabı devam etmelidir.

 

En zahir kavle göre ticaret malı yıl ortasında nisabdan az bir paraya çevrilir ve bununla bir mal alınırsa, en sahih kavle göre bir senelik süre kesilmiş olur. Bir yıllık süre, malın satın alındığı tarih­ten itibaren işlemeye başlar. Süre tamamlandığında malın kıymeti nisab miktarının altına düşerse, en sahih kavle göre süre yeniden başlar ve ilk süre geçersiz sayılır.

 

Ticaret malının ihtiyaç eşyasına dönüşmesi, kişinin buna niyet etmesiyle olur.

 

Bir mal, satış akdi gibi bir bedel karşılığında alındığı ve onun­la ticaret yapmaya niyet edildiği zaman ticaret malı olur. Keza en sa­hih kavle göre, mehir veya boşanma karşılığı olarak elde edilen bir malın da ticaret malı olabilmesi için ticaret niyetiyle alınması şart­tır. Ancak hîbe veya dağdan odun getirmek suretiyle elde edilen mal veya ayıbı sebebiyle geri iade edilen mal, ticaret malı sayılmaz.

 

Bir kimse, ticaret malını nisab miktarı kadar bir para ile mülküne geçirdiği zaman bunun süresi parayı mülküne geçirdiği ta­rihten itibaren hesaplanır. Şayet para nisab miktarından az ise veya kendi ihtiyacı için bulundurduğu bir mal ile almış ise, bu süre malı aldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Zayıf kavle göre, bir kimse saime diye tabir edilen hayvanlarının nisabı kadar ticaret malı mülkiyetine geçirmişse; sürenin kalan kısmı hayvanların geçirdiği süreye eklenir ve ticaret malı paraya çevrilmemişse, kâr sene sonun­da ana sermayeye eklenir. En zahir kavle göre, mal paraya çevril-rnişse kâr ana sermayeye eklenmez.

 

En sahih kavle göre, saime hayvanlar dışında ticari hayvan­ların yavruları, yünleri; ağaçların meyveleri, dalları ve yaprakları ti­cari mal olup, süreleri ana sermayenin süresine tabidir. Bu malların zekâtını değerlerine göre kırkta bir nisbetinde vermek vacibtir.

 

Ticaret malı, nisab miktarı kadar her hangi bir para ile satın alınmış ise, alındığı para ile değerlendirilir. Keza en sahih kavle göre, para nisab miktarından az ise de onunla değerlendirilir. Bir mal karşılığında satın alınmışsa, değeri beldenin yaygın parasına göre değerlendirilir.

 

Beldede iki tür para yaygın ise ve mal birisine göre nisaba ulaşıyorsa, nisaba ulaşan paraya göre değerlendirilir. Her ikisine göre nisabı dolduruyorsa fakirler için daha faydalı olan ile kıymetlendiri­lir. Zayıf kavle göre mal sahibi dilediği paraya göre takdir eder.

 

Bir kısmını para bir kısmını da mal karşılığı mülk edinmişse, para ile satın alman aynı para ile; geri kalanı da beldenin yaygın olan parası ile kıymetlendirir. Ticaret için olan kölelerin zekâtını vermek vacib olduğu gibi, fıtır sadakalarını da vermek vacibtir.

 

Ticaret malı, saime hayvanlar olur ve para veya ticaret malın­dan hangisine göre nisaba ulaşırsa, o malın nisabına göre zekâtını vermek  vacib  olur.   Hem  para  hem  de  ticaret  malında  nisaba ulaşırlarsa, imam'm son görüşüne göre, hayvanların kendilerinden zekât verilir. Bu takdirde, süresi işlenmiş bir mal ile mesela, bir kim­se altı aylık bir süreyi dolduran ticaret malı ile nisab miktarı kadar koyun satın alırsa, en sahih kavle göre yıl tamamlanınca tüm malın zekâtını vermesi vacib olur. Sonra bu koyunların süresi yeniden iş­lemeye başlar ve devamlı her yılın sonunda zekâtları verilir.

 

Kâr oraklığı zekâtında amil (şirketi çalıştıran ortak), kârın belli olmasıyla hissesine malik olmaz dediğimiz takdirde; mal sahibi yıl sonunda tümünün zekâtını vermelidir. Sermayeden öderse, en sahih kavle göre zekât kârdan hesaplanır. Kârın belli olmasıyla amil hissesine malik olur dediğimiz takdirde; mal sahibi sermaye ve kâr­dan olan hissesinin zekâtını vermesi lazımdır. Mezhepçe kabul edi­len rivayete göre, amil de hissesinin zekâtını vermesi lazımdır.