NEVEVİ MİN HAC / ZEKAT

 

MADEN VE HAZİNELERİN ZEKATI

 

Bir kimse altın veya gümüş bulursa, bunun kırkta birini (1/40) zekât olarak vermesi lazımdır. Bir kavle göre beşte birini (1/5), bir başka kavle göre ise, maden ocaktan zorlukla elde ediliyorsa kırkta birini, kolaylıkla elde ediliyorsa beşte birini vermelidir.

 

Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, elde edilen made­nin nisaba ulaşması şart olup üzerinden bir yılın geçmesi şart değildir.

 

Maden ocaktan arka arkaya çıkarılıyorsa, nisabı tamamlamak için birbirine eklenir. İmamın son kavline göre, arka arkaya elde et­mek şart değildir. Aletleri tamir emek gibi meşru bir sebeple çıkar­ma işlemine ara verilirse, madenler birbirine eklenir. Şayet çalışma mazeretsiz kesilirse bu takdirde ilk kez çıkarılan maden, ikinci kez çıkarılana eklenemez. Nisabı tamamlamak için veraset veya hîbe yo­luyla malik olunan miktara elde edilen maden eklendiği gibi ikinci kez çıkarılan maden de birinci kez çıkarılana eklenir.

 

Hazine beşte bir oranında zekâta tabidir. Meşhur kavle göre, hazineden elde edilen beşte bir oranındaki miktar, zekâtın harcandığı yerlere harcanır. Hazinenin zekâta tabi olabilmesi için nisa­ba ulaşması şarttır. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, madenin altın veya gümüş olması şarttır. Hazine gelirlerinin üzerin­den bir yılm geçmesi şart değildir.

 

Hazine, cahiliye dönemi halkı tarafından gömülen altın ve gümüş gibi maldır.

 

Hazine müslümanlara ait arazide bulunur da sahibi bilinirse, kendisine verilir. Sahibi bilinmezse, hükmü lükatanm (buluntu malın) hükmü gibidir. Keza, müslümanlara mı, yoksa cahiliye döne­mi insanlara mı ait olduğu bilinmezse buluntu mal hükmündedir. Sahipsiz bir arazide veya ihya ettiği bir arazide hazine bulan kimse, onu mülkiyetine geçirir ve onun zekâtını vermesi lazımdır. Hazine bir mescid veya caddede bulunursa, mezhep alimlerince kabul edi­len rivayete göre, lükata hükmüne girer. Bir şahsın arazisinde bulu­nur ve o da kendisinin olduğunu iddia ederse hazine onun olur. Ken­disine ait olduğunu iddia etmezse, arazinin önceki sahibine verilir. İlk ihya edene ulaşıncaya kadar böyle devam eder.

 

Hazinenin kime ait olduğu konusunda satıcı ve müşteri, kira­ya veren ile kiralayan veya ödünç veren ile ödünç alan arasında ih­tilâf çıkarsa, araziyi elinde bulunduran kimseye yemin ettirilir ve sözü doğrulanır.