NEVEVİ MİN HAC / CENAZE VE AHKAMI

 

CENAZE İLE İLGİLİ İŞLEMLER

 

1. Cenazeyi Yıkamak

 

Cenazeyi yıkamanın asgarisi, varsa beden üzerindeki pislikle­ri gidermek ve bedenin tümünü bir kere yıkamaktır. En sahih kav­le göre; yıkayıcının cenazeyi yıkamaya niyet etmesi vacib değildir. Boğulan kişiyi ve kafirin yıkadığı cenazeyi tekrar yıkamak vacib de­ğildir. Ben diyorum ki, en sahih kavle ve İmamın kesin görüşüne göre, suda boğulmuş olanı yıkamak vacibtir. Allah daha iyi bilir.

 

Cenazeyi yıkamanın tam şekli ise şöyledir: Cenaze tenha ve kapalı bir yerde, sedir gibi yüksekçe bir yere konur. Sonra üzerinde hafif bir gömlek olduğu halde soğuk su ile yıkanır. Hava soğuk ise su hafifçe ısıtılır. Cenaze sedir üzerinde arkaya doğru biraz meyilli ola­rak oturtulur. Yıkayıcı sağ elini ölünün omzuna, baş parmağını en­sesinin çukuruna koyar. Sırtını sağ dizine dayayarak sol elin ölünün karnının üzerinde gezdirir. Karnındaki fazlalıkları çıkarmak için bu mesh işi yüklenerek yapar. Sonra ölü sırt üstü yatırılır. Sol ele bir bez sarılarak, ön ve arka avret yerleri yıkanır. Sonra bu bez çıkarılır ve ele yeni bir bez sarılır. Yıkayıcı parmağını ölünün ağzına geçire­rek dişler üzerinde gezdirir ve burun deliklerindeki pislikleri gide­rir. Bundan sonra hayattaki insanın aldığı abdest gibi ona abdest aldırır, kafasını ve sakalını sedir gibi bir temizleyici ile yıkar. Saç ve sakalını iri dişli bir tarakla yavaşça tarar. Düşen saçları toplar ve ke­fenin içine koyar. Daha sonra cenaze sırt üstü uzanmış vaziyette iken, önce sağ tarafını sonra sol tarafını yıkar. Sonra onu sol ta­rafına çevirerek sağ tarafını enseden sırt ve ayak yönüne doğru yıkar. Bundan sonra sağ tarafına çevirerek aynı şekilde sol tarafını da yıkar. Cenazeyi tam yıkamanın şekli böyledir. Cenazeyi ikinci ve üçüncü defa yıkamak sünnettir.

 

İlk yıkamada sidir, hatmi gibi şeylerden yararlanmak, üzerin­de kalan sidir ve benzeri şeylerin kalıntıları giderildikten sonra baş­tan ayağa doğru saf su dökmek ve her yıkayışta suya az miktarda kafur katmak sünnettir. (İhramlı kişinin suyuna kafur gibi kokulu bir şeyi katmak haramdır.)

 

Yıkama işlemi tamamlandıktan sonra cenazeden bir pislik çıkarsa, sadece pisliği gidermek yeterlidir. Zayıf kavle göre, çıkan pisliği izale etmekle birlikte yıkamayı tekrarlamak vacibtir. Başka bir zayıf kavle göre ise, pisliği izale etmekle birlikte abdesti yeniden aldırmak vacibtir.

 

Erkeği erkek, kadını da kadın yıkamalıdır. Erkeğin kendi cari­yesini ve hanımını, kadının da kocasını yıkaması caizdir. Erkek hanımını veya cariyesini yıkarsa veya kadın kocasını yıkarsa, mah­remine çıplak elle dokunup abdestinin bozulmaması için eline bir bez bağlamalıdır.

 

Bir kadın aralarında eşinin veya mahreminin bulunmadığı bir erkek topluluğu arasında ölür veya bir erkek, aralarında eşinin ve­ya mahreminin bulunmadığı kadınlar arasında ölürse, en sahih kav­le göre ölüye teyemmüm ettirilir.

 

Erkeği yıkamada; cenaze namazını kıldırmada öncelik hakkı­na sahib akrabası önceliklidir. Kadını yıkamada Öncelikli olan kadın akrabalarıclır. (Kızı, kız kardeşi, amca kızları gibi.) En sahih kavle göre kadın akrabalar kocaya tercih edilir. Kadın akrabalar arasında mahrem kadın akrabalar (ölen kadının kızı, kız kardeşi gibi) öncelik hakkına sahiptir. Kadın akraba yoksa yabancı kadınlar önceliklidir. Daha sonra mahrem erkek akrabalar gelir. Bunlar arasında Öncelik hakkı namaz kıldırmadaki öncelik hakkı gibidir. Ben diyorum ki; amca oğulları ve benzeri erkek akrabalar kadına nisbetle yabancı er­kekler gibidir. Allah daha iyi bilir. En sahih kavle göre kadının ko­cası, mahrem olmayan akrabalarına tercih edilir.

 

ihramda iken ölen kişiye hoş koku sürülmez, saçları ve tırnak­lan kesilmez. İddet döneminde ölen kadına en sahih kavle göre güzel koku sürülebilir. İmamın son kavline göre; ihramlı olan hariç ölünün tırnaklarını kesmek, koltuk altı ve kasık kıllarını tıraş et­mek, bıyıklarını kısaltmak mekruh değildir. Ben diyorum ki en za­hir kavle göre mekruhtur. Allah daha iyi bilir.

 

2. Cenazeyi Kefenlemek

 

Ölü, hayatta iken giymesi caiz olan kumaşla kefenlenir. Kefe­nin en azı, bedenin tümünü kapatacak şekilde bir tek elbisedir. Tek kefenle de olsa kendisine kefen giydirilmemesini vasiyet edenin bu vasiyeti geçerli olmaz.

 

Erkekler için kefenin üç olması daha faziletlidir. Dört veya beş kefenle kefenlemek de caizdir. Kadının beş kefenle kefenlenmesi da­ha faziletlidir. Cenaze üç elbise ile kefenlenirse buna lifafe denir. Er­kek beş elbise ile kefenlenirse, lifafenin altına gömlek ve sarık ilâve edilir. Kadının kefenlendiği beş kefen ise izar (etek), himar (başörtüsü), gömlek ve iki lifafedir. Bir kavle göre kadının kefeni üç lifafe, izar ve himardır.

 

Kefenin beyaz renkli olanı sünnet olup, ücreti ölünün tereke­sinden ödenir. Malı yoksa nafakasını vermekle yükümlü olan akra­basının malından, kölenin ise efendisinin malından ödenir. Keza en sahih kavle göre, kadının kefen ücreti kocasının malından Öde-nir.Cenaze şöyle kefenlenir: Lifafenin en güzeli ve en geniş olanı ye­re serilir ve bunun üzerine ikinci lifafe, keza onun da üzerine üçüncü lifafe serilir. Her parçanın üzerine hanut (bir çeşit güzel ko­ku) serpilir. Sonra Ölü sırt üstü kefenin üstüne yatırılır. Üzerine ka­fur ve hanut gibi güzel kokular serpilir. Sonra bel kısmından sağlı sollu bir bez parçası ile bağlanır. Vücudun menfezlerine biraz pa­muk konur. Bundan sonra lifafeler birer birer üzerine sarılır ve uy­luklarından bağlanır. Cenaze kabre konulunca bağlar çözülmelidir, ihramda iken ölen erkeğe kamis gibi dikişli kefen giydirilmez ve ka­fası Örtülmez. Ihramlı kadının ise yüzü örtülmez.

 

3. Cenazeyi Teşyi

 

Cenaze iki ağaç (sedye veya tabut) arasına konarak taşınır. En sahih kavle göre cenazeyi üç kişinin taşıması dört kişinin taşı­masından faziletlidir, cenazeyi üç kişi taşırsa cenaze sedyeye konur, bir kişi kafası sedyenin ön kolları arasına gelecek şekilde sedyenin sağ kolunu sağ omuzuna, sol kolunu da sol omuzuna alır, diğer iki kişiden her biri arka kollardan birer kolu omuzlarına alarak taşır. Cenazeyi dört kişi taşırsa; iki kişi ağacın ön kollarını, diğer

 

iki kişide arka kollarım omuzlarına alarak taşır. Cenazeyle birlikte giden­lerin önde ve ona yakın yürümeleri daha faziletlidir. Cenazenin bo­zulup namaza engel bir halin ortaya çıkma korkusu yoksa, cenazeyi taşıyanların orta süratle yürümeleri sünnettir.

 

4. Cenaze Namazı

 

Cenaze namazının birkaç rüknü vardır:

 

1- Niyet etmek. Niyetin vakti diğer namazlardaki niyetin vak­ti gibidir. Niyet ederken cenaze namazının farzlılığına niyet etmek yeterlidir: "Allah rızası için bu cenazenin farz-ı kifaye olan namazını eda etmeye niyet ettim." gibi. Zayıf kavle göre niyette "farz-ı kifaye" lafzını zikretmek şarttır. Fakat ölüyü kadın veya erkek veya isim olarak belli etmek vacib değildir. Cenaze belli edilir de aksi çıkarsa namaz batıl olur. Birkaç cenaze hazır olursa her ne kadar sayıları belli değilse de: "Bu cenazelerin farz-ı kifaye olan namazına." şek­linde hepsi için bir niyet etmek yeterlidir.

 

2- Tekbir almak. İftitah tekbiri ile birlikte dört tekbir alınır. Şayet beş tekbir alınırsa en sahih kavle göre namaz batıl olmaz. İmam beş tekbir alırsa en sahih kavle göre, cemaat ona uymaz. Ce­maat isterse kalben niyet edip ondan önce selâm verir, isterse onun­la birlikte selâm vermek için bekler.

 

3- Selâm vermek. Dördüncü tekbirden sonra diğer namazlar­daki selâm gibi selâm verilir.

 

4- Birinci tekbirden sonra fatihayı okumak. Ben diyorum ki; Fatihayı birinci tekbirden başka bir tekbirden sonra da okumak ca­izdir. Allah daha iyi bilir.

 

5- ikinci tekbirden sonra Peygamber efendimize salât ve selâm getirmek. En sahih kavle göre, Peygamberin aline salât getirmek va­cib değildir: Salâtın en kısa şekli şöyledir: "Allahümme Salli alâ mu-hammedin."

 

6- Üçüncü tekbirden sonra ölü için dua etmek: Duanın en kısa şekli şöyledir: "Allahümmeğflr lehu."

 

7- Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, mümkünse namazı ayakta kılmak.

 

Cenaze namazının sünnetleri ise şunlardır:

 

Her tekbir esnasında elleri omuz hizasına kadar kaldırmak ve fatihayı sessiz okumak. Zayıf kavle göre geceleyin kılınacak namaz­da fatihayı sesli okumak ve en sahih kavle göre, iftitah duası hariç euzu çekmek sünnettir. Üçüncü tekbirden sonra şu duayı okumak:

 

Bu duadan önce şu duayı okumak sünnettir:

 

Çocuk cenazesinde ise bu ikinci duayla birlikte şu duayı oku mak sünnettir.

 

Dördüncü tekbirden sonra ise şu duayı okumak sünnettir: "Al-lahümme la tahrimnâ ecrehu velâ teftinâ ba'dehu"

 

Cemaat bir özrü olmaksızın imama muhalefet eder ve imam ikinci tekbiri alıncaya kadar tekbir almazsa, namazları batıl olur. Mesbûk ilk tekbiri alınca her ne kadar imam namazın başka bir bölümünde ise de, kendisi namazın tertibine riayet ederek fatihayı okur. Kendisi fatihaya başlamadan imam ikinci bir tekbir alırsa, mesbûk fatihayı terk ederek imamla birlikte tekbir alır ve fatiha düşer. Fatihayı okurken imam başka bir tekbir alırsa, en sahih kav­le göre fatihayı terk eder ve imama uyar. İmam selâm verince geri kalan tekbir ve duaları yalnız başına tamamlar. Bir kavle göre dua­ları okuması şart değildir.

 

Cenaze namazı için gerekli olan şartlar, farz namazlar için ge­rekli olan şartlardır. Ancak cemaat için gerekli olan şartlar cenaze namazı için gerekli değildir. Cenaze namazını bir kişi de kılarsa bu farz eda edilmiş olur. Zayıf kavle göre bu farzın eda edilmesi için iki; bir başka zayıf kavle göre üç; diğer bir zayıf kavle göre ise dört kişnin namazı kılması vacibtir. En sahih kavle göre, erkekler bulundu­ğu halde cenaze namazım sadece kadınlar kılarsa, farz eda edilmiş olmaz. Kadının cenaze namazı kılması ise sahihtir.

 

Bir başka beldede bulunan cenazenin namazını kılmak caizdir. Gaipte kılman namaz ile farz eda edilmiş olmaz. Farzın eda edilebil­mesi için namaz cenazenin bulunduğu beldede kılınmalıdır. Cenaze gömülmeden önce kılınması ise vacibtir. Gömüldükten sonra kılmır-sa caizdir. En sahih kavle göre, gaibin namazının sahih olabilmesi için namazı kılan kimse, cenaze hazır olduğu vakitte namaz kılma­ya ehil olmalıdır. Bu itibarla şu anda Resûlüllah (sav)'m kabri başında cenaze namazını kılmak caiz değildir.

 

5. Cenaze Namazını Kıldırmada Öncelikli Olan Kimseler

 

imam'm son kavline göre, namazı kıldırmada ölünün velileri beldenin valisinden önceliklidir. Akrabalar arasında ölünün babası önceliklidir. Sonra her ne kadar yukarıya doğru çıksa da dedesi ge­lir. Sonra ölünün oğlu ve her ne kadar aşağıya doğru inse de oğlu­nun oğlu gelir. Sonra öz kardeşi gelir. En zahir kavle göre öz kardeş, baba bir kardeşe tercih edilir. Sonra öz kardeşin oğlu sonra baba bir kardeşin oğlu gelir. Daha sonra mirastaki öncelik sırasına göre asa-be olanlar gelir. Sonra da zevi'l erham olanlar gelir.

 

Aynı derecede iki akraba bulunursa, İmamın kesin görüşüne göre, yaşlı ve adaletli olan tercih edilir. Akrabalık derecesi itibariyle hür olan uzak akraba, yakın olan köle akrabaya tercih edilir.

 

Cenaze namazını kılan kişi imam olsun yalnız başına olsun, ce­naze erkek ise başı hizasında, kadın veya ersel ise kuyruk sokumu hizasında durur.

 

Bir arada bulunan birkaç cenaze için bir namaz kılmak caizdir. Kafirin cenaze namazını kılmak haram olup cenazesini yıkamak va-cib değildir. En sahih kavle göre zımmi olanı kefenlemek ve gömmek vacibtir.

 

Müslümamn bir organı bulunur ve öldüğü bilinirse, bulunan organ yıkanır ve üzerine cenaze namazı kılınır. Düşük olan çocuk, ses çıkarır veya ağlarsa hükmü büyüklerin hükmü gibidir. Ses çıkarmadiği ve ağlamadığı halde kımıldadığı ve canlı olduğa bilinirse, en zahir kavle göre yıkanır ve cenaze namazı kılınır. Canlı olmanın be­lirtilerini taşımamış ve dört aylık süreyi doldurmamış düşüğün ce­naze namazı kılınmaz. Keza dört aylık süreyi doldurmuş ise de en zahir kavle göre cenaze namazı kılınmaz.

 

Şehit olan ne yıkanır ne de namazı kılınır. Şehit, kafirlerle yapılan savaşta vefat eden kimsedir. Savaş bittikten sonra aldığı ya­ra sebebi ile veya azgınlarla yapılan savaşta ölen kimse en zahir kav­le göre şehit sayılmaz. Keza mezhep alimlerince kabul edilen rivaye­te göre savaşta, savaş sebebiyle değil de hastalık gibi başka bir ne­denle ölen kişi de şehit sayılmaz. Cünüp olan kişi şehit olsa, en sa­hih kavle göre yıkanmaz. Üzerindeki şehitlik kanı dışında bir neca­set varsa o necaset giderilir, kana bulaşmış elbisesiyle kefenlenir. Şa­yet elbisesi vücudunu kapatmıyors kapatacak kadarı ilâve edilir.

 

6. Cenazeyi Defnetmek

 

Mezarın en az ölçüsü, cenazenin kokusunu dışa vurmasına ve yırtıcı hayvanların cenazeyi çıkarmasına engel olacak bir çukurdur. Mezarın geniş ve ellerini dik olarak havaya kaldıran orta boylu bir erkeğin boyu kadar derinlikte olması sünnettir. Gevşek olan yerde mezarın lahit şeklinde olması, yarma şeklinde olmasından faziletli­dir. Yarma; mezarın alt tarafını nehir yatağı şeklinde kazıp bu ya­tağın iki tarafı örülen ve bu iki duvar arasına cenazeyi koyduktan sonra çatısı kerpiç ile yapılan mezar şeklidir.

 

Cenaze mezara konulurken başı mezarın ayak ucundan indiri­lir. Baş kısmından yavaşça batı ucuna doğru çekilerek mezara konu­lur.

 

Cenazeyi mezara erkekler indirir. Erkekler arasında öncelik hakkına sahip olanlar, cenaze namazını kıldırmada öncelikli olan­lardır. Ben diyorum ki; evli olan kadının cenazesini mezara indirme­de kocası öncelik hakkına sahiptir. Allah daha iyi bilir. Cenazeyi kab­re indirenlerin bir, üç, beş... gibi tekli sayıda olmaları sünnettir.

 

Cenaze mezara kıbleye yönelik bir şekilde sağ yanı üzerine yerleştirilir. Yüzü kıble cihetindeki duvara dayandırılır. Sırtına ker­piç gibi bir şey ile destek yapılır. Kabrin açık kısmı kerpiç ile ka­patılır. Yakın olanlardan her biri kabre üçer avuç toprak atar. Daha sonra kürekle üstüne toprak atılır ve mezar sadece bir karış kadar yükseltilir. En sahih kavle göre, mezarın toprağı yer ile aynı seviye­de olması, deve hörgücü şeklinde olmasından iyidir.

 

Zaruret olmadıkça birden fazla cenaze aynı mezara defnedil­mez. Aynı mezara iki kişi konulursa, en faziletli olan (imam olmaya layık olan) önce konulur.

 

Mezarın üstüne oturulmaz ve ona basılmaz. Kabri ziyaret eden, kabir sahibi hayatta iken ona yakın oturduğu gibi kabre yakın oturur.