KABİR ALEMİ es-Suyuti

 

PEYGAMBERLER VE ONLAR GİBİ OLANLARDAN BAŞKA DİĞER ÖLÜLERİN CESEDİ ÇÜRÜR VE VÜCUTLARI KOKUŞUR

 

1- Buhari, Cündüp el-Beceli hadisinden tahric ettiğine görel (Öldükten sonra) insandan, ilk kokuşan tarafı karnıdır.

 

2- Ebu Nuaym, Vehb bin Münebbih'den rivayet ettiğine göre demiştir ki: Bir kitapta okudum. Allah; ''Eğer ben ölüler için kokuşmayı yazmış olmasaydım insanlar ölülerini evlerde hapsederlerdi,'' diye buyurmuş.

 

3- îbn-i Asakir, Zeyd bin Erkam'dan merfuan rivayet ettiğine göre, Allah Celle ve A'la şöyle buyuruyor: ''Üç haslet ile kullarıma genişlik ihsan ettim. Hububata kurd'u musallat ettim... Eğer öyle olmasaydı, onların idarecileri altın ve gümüşü stok ettikleri gibi hububatı da stok ederlerdi.

Ölümden sonra cesedi çürütüyorum. Eğer öyle olmasaydı, hiç bir dost dostunu gömemezdi.

Kederlinin kederini ona unutturuyorum. Eğer böyle olmasaydı üzüntüsünden hiç kurtulamazdı.

 

4- Ebu Kılabe'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Allah ruhtan daha güzel hiç bir şey yaratmadı. Ruhun ondan çıktığı her şey mutlaka kokuşur.

 

5- Müslim, Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: İnsanın acbuzzeneb (kuyruk sokumu) kemiğinden başka her şeyi çürür. Kıyamet gününde yaradılış onun üzerine terkib edilir.

 

6- Müslim, Ebu Davud, Nesai, Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Toprak insanoğlunun her tarafını yer, kuyruk sokumu müstesna, însan, ondan yaratılmış ve onun üzerine terkip edilecek...''

 

7- Mevakif Sarihi, şöyle der: Allah, beden parçalarını idam edip onları geri mi yaratır? Yoksa onları dağıtır bir daha onları birleştirir mi? diye sorulursa. Cevap: Doğrusu, bu konuda hiç bir delil tesbit edilmemiştir. Bunun hakkında ne müsbet ne de menfî olarak hiç bir şey denilmez. ''Allah'ın ''zatından başka her şey helak olur'' mealindeki ayet-i kerime de idam olduğuna bir delil yoktur. Çünkü parçaların dağılması yok olması demektir. Bir şeyin helaki onun kazanılmış! sıfatlarından çıkmasıdır. Parçalar arasındaki birliğin kaybolması da, o şeyin sıfatlarını kaybetmesi demektir. Bu gibi dağılmalara örfen fena denilir. Demek, ''Yeryüzünde olan her şey fanidir'' mealindeki ayetten de idam olunduğuna delil çıkartılmaz.

 

8- Ebu Davud, Hakim, Evs bin Evs'den rivayet ettiklerine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Cuma günü bana çok salavat getirin. Çünkü salavatınız bana arz edilir.'' Sahabeler dediler ki: Ya Resulullah sen yer altında çürüdüğün halde nasıl salavatımız sana arz edilir? O (s.a.v.) buyurdu ki: Allah peygamberlerin cesedierini yere haram kılmıştır

 

9- îbn-i Mace, Ebu Derda (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Hiç kimse yok ki, bana salavat getirdiği zaman salavatı ettiğinde bana arz edilmesin.'' Ben: Ölümden sonra da mı arz edilir ya Resulullah! dedim. O {s.a.v.) buyurdu ki: Allah, yere peygamberlerin cesedlerini yemeği haram kılmıştır.

 

10- Malik bin Abdurrahman bin Ebu Sa'saa rivayet ettiğine göre ona ulaşmış ki: Sel, Ensardan Amr bin Camuh ve Abdullah bin Amr'ın kabirlerini aşındırmıştı. Kabirleri su mecrasının kenarında idi. îkisi de Uhud'da şehid edilenlerden idiler ve bir kabre gömülmüştüler. Kabirleri başka tarafa taşınmak için kazıldı, cesedleri çıktığında bakıldı ki, cesedleri çürümemiştir, sanki dün ölmüştüler.

 

Onlardan birisi yaralanmıştı, elini yarasının üzerine koymuştu ve öylece defnedilmişti. Eli yarasından kaldırılıp yana bırakılınca yine yaranın üzerine döndü. Kabirlerinin kazılması ile Uhud günü arasında otuz altı sene geçmişti.

 

11- Beyhaki, ''Delail''de bunu başka bir yönden rivayet edip ''eli yarasından çekildi'' sözünden sonra şunu da ilave etmiştir: ''sonra kan aktı. El yerine götürülündüğünde yine kan durdu.''

 

Rivayetin sonunda da şunu demiştir: Muaviye, Kîzame kuyusunu akıtmak istediği zaman Uhud'da ölüleri olan herkesi çağırdı ki ölülerini görsünler. Millet ölülerinin yanına çıktılar. Baktılar ki ölüleri diri ve sağa sola dönüyorlar. Kürek birisinin ayağına değdi kan aktı.

 

 

12- Ebu Said-i Hudri, dedi ki: Bundan sonra hiçbir münkir artık inkar edemezdi. Onlar daima toprağı kazıyorlardı. Birgün topraktan bir zırh çıkardılar. Misk kokusu kokuyordu.

 

Beyhaki, Vakidi'den o da üstadlarından böyle nakletmiştir.

 

 

13- îbn-i Ebi Şeybe ''Musannef''de senediyle Beni Seleme kabilesinden bazı adamlardan rivayet ettiğine göre şöyle demişlerdir: Muaviye şehidlerin kabirlerinin yanından geçen çeşmenin mecrasını çevirdiğinde Abdullah bin Amr bin Haram ve Amr bin Camuh (r.a.)'m kabirlerinin yanından geçti. Kabirleri açıldı. Millet kabirlerinin üzerine çağırıldı. Onları çıkardık, eğiliyordular. Sanki dün ölmüştüler. Üzerlerinde iki cübbe vardı. Yüzleri üzerine atılmıştı. Ayaklarının üstünde de bir miktar yer bitkisi vardı.

 

14- Beyhaki, Delailde bunu Cabir (r.a.)'dan muttasıl bir sened ile rivayet etmiştir ve şunu ilave etmiştir: ''Kürek, Hamza'nın ayağına değdi, ayağmdan kan aktı.'

 

15- Taberani, ibn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allah için olan müezzin, kanı içinde deprenen şehid gibidir. Öldüğü zaman kabrinde kurtlanmaz.

 

Kurtubi dedi ki: Bu hadisin zahiri gösterir ki, yer Ailah için olan müezzinin vücudunu çürütmez.

 

 

16- Abdürrezzak, ''Musannef''de Mücahid'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Kıyamet gününde en uzun boylular müezzinlerdir: Onlar, kabirlerinde kurtlanmazlar.

 

17- İbn-i Mende, Cabir bin Abdullah'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Hamilü'l-Kur'an öldüğü zaman Allah yere vahyeder ki, onun vücudunu yeme...'' Yer de der ki: ''Ya Rabbi senin kelamın onun göğsünde olduğu halde nasıl vücudunu yiyebilirim?''

 

îbn-i Mende dedi ki: Bu konuda Ebu Hureyre ve Abdullah bin Mes'ud'dan rivayetler vardır.

 

 

18- Mervizî, Katade (r.a.)'den rivayet ettiğine göre demiştir ki: Bana ulaştı ki, yer, hiç hata işlemeyenin cesedine musallat olmaz.

 

BİR SONRAKİ KONU İLE DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA

 

RUHLA İLGİLİ BAZI MESELELER HAKKINDA BİR HATİME