KABİR ALEMİ es-Suyuti

 

ÖLÜ ÜZERİNE AĞLAMAKLA EZİYET GÖRÜR

 

Buhari ve Müslim, Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiklerine göre; Aişe demiştir ki: İbn-i Ömer, Resulullah (s.a.v.)'den, ''Ölü dirinin ağlamasıyla azap görür.'' diye rivayet ediyor. Halbuki îbn-i Ömer yanılıyor. Resulullah (s.a.v.) ancak şunu dedi: ''Ölünün akrabaları ona ağlarlar, o da günahlarından dolayı azap görür.''

 

îbn-i Sa'd, Yusuf bin Mahik'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: İbn-i Ömer'i, Rafi' bin Hadic'in cenazesinde gördüm. Dedi ki: ''Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görür.'' İbn-i Abbas da ona cevaben: ''Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görmez,'' dedi.

 

Halbuki ölünün, dirinin ağlamasiyle azap gördüğüne dair hadisi Ebu Bekir es-Sıddık (r.a.)'dan da rivayet edilmiştir.; Ebu Ya'la ondan şöyle rivayet etmiştir: Birinin ona ağlamasiyle,  ölünün üzerine sıcak kaynar su dökülür.

 

Hz. Ömer'den de: ''Ölü için bağırıp ağlamakla ölü kabrinde aza görür.'' diye rivayet edilmiştir.

 

Buhari, Enes, îmran bin Husayn, ibn-i Hibban'ın ''Sahıh''inde; Semure bin Cündün, *Taberani''nin ''Kebir''inde; Ebu Hureyre, Ebu Ya'la'nın hadislerinde; Muğire bin Şu'be ibn-i Mende'nin hadisleri içinde bunu rivayet ettikleri yazılıdır.

 

Bu konuda alimler bir kaç görüştedirler.

 

Birincisi Hadisler mutlak olarak zahirine göre yorumlanır. Bu Ömer bin Hattap ve oğlu (r.a.)'ın görüşüdür.

 

İkincisi: Mutlak olarak değildir. (Yani her zaman bu öyle değildir. Yalnız bazı kişiler azap görür.)

 

Üçüncü görüş: Onların ağlamasıyla azap götür, mealindeki cümlenin (ba) si, hal içindir. Sebep için değildir. Yani ölü onların ağladığını hal ve zamanda azap görür. Bu azabın sebebi onun günahlarıdır. Yanındakilerin ağlaması değildir.

 

Dördüncüsü: Beyan edilen bu azap kafirlere hastır. Bu iki görüş Aişe (r.anha)'den mervidirler.

 

Beşincisi: Hadisde beyan edilen bu azap, ağlamak ve bağırma'nın kendi adeti olan kişilere hastır. Buhari bu görüştedir.

 

Altıncısı: Bu azap, öldükten sonra kendisine ağlamayı tavsiye edenler içindir. Nasıl ki birisi demiş: ''Öldüğüm zaman layık olduğum şekilde bana ağla ve ceplerini yırt ey mabedin kızı''

 

Yedincisi: Ağlanılacağını bilip de ağlamamayı tavsiye etmeyenler içindir. Çünkü bu durumda ağlamamaya tavsiye etmek vaciptir.

 

Sekizincisi: Azap görmek, ağlamaktan değil de, onlara söylenen tavsiflerdendir. Bu tavsifler onlara azap verir. Mesela: —Ey kadınları dul, çocukları yetim, evleri virane bırakan gibi. Çünkü böyle tavsifler cahiliyet adetlerinden idi.

 

Dokuzuncusu: Bu azaptan kasıt, meleklerin, ölünün akrabalarının ona ağlayıp iyi tavsiflerle bağırmalarından dolayı o ölüyü kınamalarıdır. Çünkü Tirmizi, Hakim, ibn-i Mace, merfuan rivayet ettiklerine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''İnsanlar öldüğü zaman ona ağlayanlar kalkıp, ''Ey dayanağımız, ey varlığımız, vb.'' şeylerle bağırınca melekler onu toklayıp; böyle mi idin, diye çıkışırlar.

 

Taberani, ibn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiğine! göre, şöyle demiştir: Abdullah bin Revana bayıldı. Bağırma sesleri yükseldi. Resulullah (s.a.v.) yanına girdi. O zaman ayılmıştı. Dedi ki: Ya Resulullah! Kendimden geçtim. Kadınlar 'Ey yüce! ey kahraman.' diye bağırmaya başladılar. Bir melek önümde durdu, elinde demirden bir job vardı. Bana: ''Sen onların dediği gibi misin? dedi. Ben ''Hayır'' dedim. Eğer ''Evet'' deseydim. O jop ile bana vuracaktı.

 

Hakim Numan'dan sahih görüp rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: {Abdullah bin Revaha bayıldı. Kızkardeşi Amre, bağırmaya başladı. Kardeş!  kardeş! diye bağırıyordu. Ayıldığında kardeşine dedii ki: Bir şey söylediğin zaman her seferinde, melek sorardı: ''Sen böylemisin?''

 

Taberani, Hasan'dan rivayet ettiğine göre: Muaz bin Cebel, bayıldı, kızkardeşi; ''Ey kahraman'' diye bağırmaya başladı. Ayıldığında, ''Bu gün, bana hep eziyet verdin'' diye söyledi. Kardeşi dedi ki: ''Sana eziyet verdiğim, hiç hoşuma gitmedi''. Muaz: Sen ''Ey şöyle olan böyle olan!'' diye tekrar ettikçe önümde celalli bir melek ''Sen böyle misin?'' diye soruyordu. Ben de: ''hayır derdim.

 

îbn-i Sa'd Mikdam bin Ma'dikerib'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Ömer (r.a.) yaralandığı zaman, kızı Hafsa yanına girdi. Ey Resulullah (s.a.v.)'in arkadaşı! Uy Resulullah (s.a.v.)'in kayın babası! Ey emir'el müminin diye ağlamaya başladı.

 

Ömer dedi ki: Sena yalvarıyorum, senin üzerine olan hakkım için bu meclisten sonra bana böyle şeyler söylememeni rica ediyorum, çünkü ölüp de üzerine bağırılan her ölünün başında bir melek durup ona kızar.

 

Onuncusu: Bu hadislerde anlatılan azabdan kasıt, ölünün akrabalarında gördüğü duruma acımasıdır. Çünkü Taberani ve ibn-i Ebi Şeybe, Safiyye bint-i Mahreme'den rivayet ettiklerine göre; O Resulullah'ın yanında ölülerden bahsetti ve ağladı. Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: ''Dünyada arkadaşınıza iyilik yapmanız size zor mu gelir? Ölen olursa ağlamayın (inna lillah ve inna ileyhi raciun) deyin. Muhammedin nefsi elinde olana yemin ederim ki, ağladığınızda arkadaşınız, sizin neden ağladığınızı öğrenmek ister.'' Ey AIIahın kulları ölülerinize azap vermeyin.

 

İbn-i Cerir bu görüştedir. En sonları olan ibn-i Teymiyye dahil, imamlardan bir cemaat de bu görüşü seçmişlerdir.

 

İmam Ahmed, Rebi'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Bir cenazede ibn-i Ömer (r.a.) ile beraberdim. Bağırarak ağlayan bir insan sesi geldi. İbn-i Ömer onu çağırdı ve susturdu. Ben: Ya Ebu Abdurrahman! Neden onu susturdun? dedim. Dedi ki: Çünkü, ölü kabrine girinceye kadar, onun ağlamasiyla azap görür..

 

Saîd bin Mansur ibn-i Mes'ud (r.a.)'dan rivayet etiğine göre; O bir cenazede bazı kadınları gördü. Onlara dedi ki: Ey günahkarlar! Siz dirileri yoldan çıkarttığınız gibi ölülere de eziyet veriyorsunuz.

 

Yahya bin Main'in. Hasan'dan senediyle rivayet ettiği hadislerin Birinci cüz'ünde insanların ölülere yaptığı eziyetlerden biri de akrabalarının ona ağlaması ve borçlarını ödememesidir, diye kaydedilmiştir.

 

Yahya bin Main bunu Meşhur Cüzünde tahric etmiştir.

 

BİR SONRAKİ KONU İLE DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA

 

ÖLÜ'NÜN KENDİLERİNDEN EZİYET GÖRDÜĞÜ DİĞER ŞEYLER