KABİR ALEMİ es-Suyuti |
ÖLÜM MELEĞİ VE
YARDIMCILARI HAKKINDA GELEN HADİSLER
Allah Teala şöyle
buyuruyor: ''De ki: "Size vekil kılınmış olan ölüm meleği canınızı
alacak,....'' (Secde, 11) ''....sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit
elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun ruhunu alırlar.'' (En'am 61)
1- İbn-i Ebi Şeybe,
Musannef kitabında ve îbn-i Ebi Hatim, İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayetlerine
göre:''Elçilerimiz, onun ruhunu alırlar'' mealindeki ayette, Bİçilerimizden
kasıd meleklerden, ölüm meleğinin yardımcılarıdır, demiş.
2- Ebu Şeyh, Tefsir'inde
İbrahim en-Nahai'den aynısını rivayet etmiş ve: ''Sonra o melekül mevt, kendi
yardımcılarının ruhlarını da alır'' kaydını da ilave etmiştir.
3- Ebu Şeyh,
Kitabü'l-Azamet'te, Vehb bin Münebbih'ten rivayet ettiğine göre, şöyle
demiştir: ''İnsanlara görünen meleklerdir, ruhlarını alan ve ecellerini
yazanlar kişi sorumlu olduğu bir şeyi teslim ettiği gibi onlar da ruhları
aldıkları zaman melek'ül-mevte teslim ederler.''
4- İbn-i Ebi Hatim, Ebu
Hureyre (r.a.)'dan şöyle rivayet etmiştir: ''Allah Ademi yaratmak istediği
zaman Hamele-i Arş'tan birini yeryüzünden toprak almak için göndermiş... Melek
toprak almak istediği zaman yer demiş ki: ''Allah hakkı için yarın Cehenneme
nasip olacak bir şeyi bugün benden alma.'' Bunun üzerine melek bırakıp Rabbine
gitmiş. Allah (Azze ve Celle) ona: ''Neden emrettiğimi almadın?'' Melek: ''Yer,
Senin îhakkın için almamamı istedi. Senin hakkın için İstenen bir şeyi
reddetmek bana zor geldi,* demiş.
Sonra Allah (Azze ve
Celie) bütün hamele-i Arş'ı göndermiş. Hepsi de aynı şeyi söylemişler. Ta ölüm
meleğini gönderince, yer ona da aynı şeyi söylemiş. Ölüm meleği ona: ''Beni
öyle birisi gönderdi ki, itaat edilmek için senden daha layıktır'' demiş.
Sonra o ölüm meleği
yerin temizinden, çirkininden bir miktar toprağı Allah katma götürür. Üzerine
Cennet suyu döker. Balçık olur, Adem ondan yaratılır.
5- Ebu Huzeyfe îshak bin
Bişr, el-Mübteda kitabında, îbn-i Ishak'-dan o da Zühri'den aynısını, rivayet
etmiştir. O, birinci sefer gönderilen meleğe İsrafil, ikinci sefer gönderilene
Mikail demiştir.
6- Yine îbn-i Asakir,
Yahya bin Halid'den aynısını rivayet etmiş; Birincisine Cebrail, ikincisine
Mikail, deniş ve hadisin sonunda şunu ilave etmiş: ''Allah bu son meleği,
melekü'l-mevt diye isimlendirdi ve onu ölüme müekkel kıldı.''
7- İbn-i Ebi Şeybe ve
İbn-i Ebi Hatim ve Ebu'ş-Şeyh ''Azamet'' kitabında ve Beyhaki Şuab-ı İman'da,
İbn-i Sabit'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: Melekü'l-mevt, ''Dünya
umurunu dört kişi yönetir. Cebrail, Mîkail, İsrafil ve Azrail. İsrafil
hayvanlar ve rüzgara müekkeldir. Mîkail yağmur ve bitkilere müekkeldir.
Melekü'l-mevt (Azrail) ruhları almakla mükelleftir. Cebrail, onlara ilahî
emirleri tebliğ eder.''
8- Ebu Şeyh îbn-i Hibban,
Kitabü'l-Azamet'de Rabi' bin Enes'den rivayet ettiğine göre, Ona şöyle
sorulmuştur: ''Ruhları alan Melekü'l-mevt yalnız mıdır?'' O demiş ki:
''Melek'ül-mevt, ruhların idaresine
bakar, bu konuda onun yardımcıları
vardır. O onların reisidir. Her adımı doğu'dan batı'ya kadardır.'' Ben (Ebu
Şeyh) O'na sordum: ''Müminlerin ruhları nerde kalır?'' Dedi ki:
''Sidretü'l-Muntehada''.
9- İbn-i Ebi Dünya Emri
yönetenler [Naziat, 5] ayetinde îbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre
şöyle demiştir: Onlar Melekü'l-mevt ile beraber ruhları alırken ölünün yanında
bulunan meleklerdir. Bir kısmı ruhla beraber yükselir. Bir kısmı orda yapılan
dualara 'amin' der. Bir kısmı da Ölünün namazı kılınıp defnedilinceye kadar
onun için istiğfar ederler.
10- îbn-i Ebi'd-Dünya,
''Denilir kimdir onu yükseltiyor'' ayetinde îkrime'den rivayet ettiğine göre,
şöyle demiştir: ''Ölüm meleğinin yardımcıları birbirlerine derler ki: Kimdir
ruhunu ayağının başından çıkacağı yere yükseltiyor.''
11- Hars bin Hazrec'in
babası (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir ensarinin
başında, Melekü'l-mevte bakarken Resulullah (s.a.v.)'den şöyle dediğini
İşittim: ''Ey Melekü'l-mevt! Arkadaşıma yumuşak davran, çünkü o mümindir.
Melekü'l-mevt, dedi ki:
Rahat ol, gözün aydın! Ben bütün mü'minlere yumuşak davranırım.'' Bil ya
Muhammed! Ben insan oğlunun ruhunu alırım. Bağıran birisi oldu mu ruhu elimde
iken kalkar ve: ''kimdir bu bağıran? Vallahi biz ona zulmetmedik, ecelini de
önceye almadık. Kaderini aceleye getirmedik. Ruhunu almakta bizim bir günahımız
yoktur. Eğer Allan'ıh yaptığma razı olsanız ücretlenirsiniz; eğer kızarsanız
günaha girersiniz. Biz sık sık size geliriz. Sakının, sakının. İyi kötü,
göçebe-yerli, dağlı-ovalı herkesi, hergün inceliyoruz. Biz onların büyüğünü
küçüğünü, kendilerinden daha iyi biliriz. Vallahi şayet bii sineğin ruhunu
almak istesem Allah izin vermeden alamam,'' derim.
12- Ca'fer bin Muhammed
dedi ki: Bu melek, namaz vakitlerinde insanları teftiş eder. Ölüm anında,
baktığı zaman; eğer namaza devam edenlerden ise, melek ona yanaşır, şeytanı
ondan kovar. O tehlikeli anda ona kelime-i şehadet telkin eder.
Bu hadisi Ebi Hatim
tefsirinde Ebu Şeyh 'Azamet' kitabında Cafer bin Muhammed'den o da babasından,
Mu'dal-merfu olarak rivayet etmişlerdir.
13- İbn-i Ebi Dünya ve
Ebu Şeyh Hasan'dan rivayetlerine göre, şöyle demiştir: ''Ölüm meleği her gün
her evi ziyaret eder, kimi görse ki rızkını bitirmiş eceli gelmiş onun ruhunu
alır. Ruhunu aldığı zaman evdekiler inlemeye ve ağlamaya başlarlar. Ölüm
kapısının yanlarını tutup benim ne günahım var ben de memurum; Vallahi ne onun
rızkını yedim ne ömrünü yitirdim. Ne de vadesini (ecelini) eksilttim. Ben
sizden hiç kimse bırakmayıncaya kadar sık sık size geleceğim, der.
Hasan dedi ki: Vallahi,
eğer onlar o meleğin makamını görüp sözünü îşitseydiler, ölülerinden vaz geçip
kendi hallerine ağlayacaktılar.
14- Mervizi, Cenazeler
konusunda, Süleym bin Atiyye (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
''Selman, sekeratta olan bir dostunun ziyaretine gitti. Dedi ki: 'Ey ölüm
meleği, arkadaşıma iyi davran. Çünkü o mümindir.' Bunun üzerine hasta adam
konuşmaya başladı ve ölüm meleğinin ''Ben her müimine yumuşak davranırım''
dediğini nakletti.
15- Zübeyr bin Bekkar ve
İbn-i Asakir, bir kaç tarikle Humeyd bin Meymun o da babasından rivayet ettiği
üzere şöyle demiştir: Münbicte (Suriye Halebin bir kazası) Muttalib hin
Abdullah bin Hantab'm yanına gidenlerden idim. Kendini ölüme hazır görüyordu.
Ölümde zor bir hale girdi. Baygınken yanındakilerden bir adam dedi ki: Ya Rabbi
ona Ölümü kolaylaştır. Çünkü şöyle şöyle Övülür bir adamdı. Bunun üzerine
hastamız ayıldı ve ''kimdi bunu söyleyen dedi ki. Falan kişi dediler. O:
Melekü'l-mevtin ''Ben her mümin için cömert ve yumuşağım'' dediğini söyledi ve
bir daha gözünü kapayıp öldü.
16- îbn-i Ebi -Dünya,
Übeyd bin Umeyr'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: İbrahim
(Aleyhisselam) bir gün evinde iken, yanına güzel üstü başı düzgün bir adam
girmiş. Hz. İbrahim sormuş: Ey Allah'm kulu kim seni eve soktu.' Adam: ''Evin
sahibi beni soktu, demiş.'' ''Hz. İbrahim-, Sahibi ona daha layıktır; Sen
kimsin? demiş. O; Ben Melekü'l-mevtim demiş. Hz. İbrahim: Senin hakkında bana
bazı şeyler anlatılmıştı, onları sende göremiyorum, demiş. O, yüzünü çevirince
Hz. İbrahim ne görsün? Dehşet saçan gözler, ok başları gibi kıllar, kafasında
dikilmiş. Hz. İbrahim (Aleyhi's-salatü ve's-selam) bundan sakınıp evvelki
şekline dön demiş. Melek, dönüp: Ya İbrahim! Allah sevdiği kullarına beni
göndermek istediği zaman evvela gördüğün birinci şeklimle gönderir.''
17- Vehb'den rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir: ''İbrahim (Aleyhisselam) evinde bir adam görmüş
''kimsin?'' demiş. O: Melekü'I-mevtİm, demiş. Hz. İbrahim ona: ''Eğer doğru
söylüyorsan, bana bir alamet göster, bileyim ki sen ölüm meleğisin'' demiş.
Melekül-mevt; Yüzünü çevir' demiş. O da çevirmiş, sonra yine yüzünü çevir
demiş. O da çevirip bakmış, onu kafir ve facirlerin ruhunu aldığı şekliyle
görmüş. Titreyip yere düşmüş, ölü durumuna gelecek kadar korkmuş.
18- İbn-i Mesud ve îbn-i
Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demişlerdir: ''Allah (Celle
Celaluhu) Hz. İbrahimi dost ve halil edindiği zaman, ölüm meleği ona müjde
vermek için Rabbinden izin istemiş. Ona izin vermiş, gelip Hz. İbrahim'e (Aleyhisselam)
müjde vermiş. Hz. İbrahim
(Aleyhisselam): El-Hamdu Iillah, deyip ölüm meleğine kafirlerin
ruhlarını nasıl aldığını bana göster, demiş. Ölüm meleği: Ya İbrahim, sen buna
dayanamazsın. İbrahim (a.s.): Dayanırım, demiş. Melek: Öyle ise yüzünü çevir. O
da yüzünü çevirmiş bir de ne görsün Önünde katran gibi bir adam; başı göğe
değiyor. Ağzından ateş alevleri yükseliyor. Kılları adam büyüklüğünde, ağzından
kulaklarından ateş saçıyor. Bunun üzerine bayılmış. Ayılırken meleğim eski
şeklîne döndüğünü görmüş. Sonra meleğe: Ey ölüm meleği eğer kafir senin o
şeklinden başka hiçbir musibet ve belaya uğramasa da o ona yeterdir., demiş.
Madem Öyledir bana müminlerin ruhlarını nasıl aldığını da göster. O demiş ki,
''yüzünü çevir'' o da çevirip döndüğünde; insanların en güzellerinden en güzel
yüzlü, hoş kokulu, beyaz bir elbise içinde bir genci görmüş. Hz. İbrahim
(a.s.): Ey ölüm meleği, eğer mümin ölüm anında hiç bir İkram, ve göz nuru
göremezse de, bu şeklin ona kafidir, demiş.
19- İmam Ahmed Zühd'te
Ebu Şeyh, Azamet kitabında ve Ebu Nuaym, Mucahid'den rivayet ettiklerine göre,
şöyle demiştir: ''Yeryüzü Melekü'l-mevt için bir leğen kılınmıştır. İstediği
taraftan alıyor. Onun yardımcıları vardır, ruhları alıyorlar, o da o ruhları
onlardan teslim alıyor.''
20- Ebu Şeyh, Hakem bin
Uteybe'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Ölüm meleğinin eli altında
dünya, adamın eli altındaki leğen gibidir.''
21- İbn-i Ebi Dünya ve
Ebu Şeyh, Ağar bin Süleym'den, söyle dediğini rivayet etmişlerdir: ''Hz.
ibrahim (a.s.), ismi Azrail olan iki gözü yüzünde, iki gözü kafasında bulunan
meleğe sormuş: Ey Melekü'l-mevt, iki kişi biri doğuda, biri batıda olsa veya
bir veba olsa, veya bir savaş olsa sen ruhları almakta ne yaparsın?
Melekü'1-mevt demiş ki: Ruhları çağırırım. Onlar elimin altında olurlar. Ravi
demiş ki, ''Melekü'l-mevt' için yer bir leğen gibidir. îstedigı yerden
alabiliyor.''
22- ibn-i Ebi Dünya,
Hasan bin Ümare tarikiyle Hakem'den rivayet etmiştir: Yakup {Aleyhisselam) ölüm
meleğine: ''Doğan her nefsin ruhunu alan sen misin?'' demiş.
Melek: Evet, demiş.
Yakup (a.s.): ''Nasıl oluyor, sen benim yanımdasın ruhlar da dünyanın
etrafındadırlar?'' Melek: Allah bana dünyayı musahhar kıldı. O benim için
ayağınızı koyduğunuz bir leğen gibidir. O istediğiniz tarafa elinizi uzatabildiğiniz
gibi ben de her taraftan ruhları alabilirim.
23- Deynuri,
''Mücalese''de, Ebi Kays el-Ezdi'den şöyle rivayet etmiştir: ''Melekü'l-mevte
denilmiş ki; 'Sen ruhları nasıl alıyorsun?', Melek demiş ki: ''Ben çağırıyorum,
onlar da bana geliyorlar.
24- İbn-i Ebi Dünya ve
Ebu Şeyh ve Ebu Nuaym Şehr bin Harşab'dan rivayet ettiklerine göre şöyle
demiştir: ''Melekü'l-mevt, oturur, dünya ayakları arasında kalır. İnsan
ecellerinin yazıldığı levha da elinde olur. Önünde melekler hazır dururlar. O
gözünü kırpmadan levhaya bakar; bir ecele rast geldiği zaman bunun ruhunu
alın'' der.
25- İbn-i Ebi Hatim ve
Ebu Şeyh İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre, ondan şöyle
sorulmuştur: ''Aynı anda biri batı'da, biri doğu da olan iki kişiye ölüm
meleğinin gücü nasıl erişir.? O demiş
ki: ''Ölüm meleğinin doğu batı ahalisine, karanlığa havaya, denize ulaşması,
birinizin eli altındaki sofraya elini uzatması gibidir. İstediği taraftan alabilir.
26- Cüveybir,
tefsirinde; Kelbi'den o da Mücahid'den o da İbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle
dediğini rivayet etmiştir: ''Bütün ruhları alan ölüm meleği, sizin oturağınızı
kapsadığınız gibi, yeryüzünü kapsamıştır. Beraberinde rahmet melekleri ve azap
melekleri bulunur. İyi birisinin ruhunu aldığı zaman onu rahmet meleğine
bırakır. Kötü birisinin ruhunu aldığı zaman onu azap meleğine bırakır.
27- İbn-i Ebi Dünya ve
Ebu Şeyh, Ebu Müsenna el-Humsi'den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir. ''Dünya
dağıyla, ovasıyla, Ölüm meleğinin ayakları arasındadır. Beraberinde rahmet
melekleri ve azap melekleri bulunur. O ruhları alır, iyilerini rahmet
meleklerine, kötülerini azap meleklerine bırakır.'' Demişler ki: ''Şayet bir
vak'a olsa veya kılıç şimşek şibi hızlı kesse o zaman ne yapar?''
Demiş ki: ''Ruhları
çağırır, ruhlar ona gider,
28- îbn-i Ebi Hatim,
Züheyr bin Muhammed'den şöyle dedığiîu rivayet etmiştir: Denilmiş ki: Ya Resulullah (s.a.v.) ölüm meleği birdir.
Halbuki ordular doğu'dan batı'ya, her yerde savaşıyorlar. Bu arada nice
ceninler düşer, ölenler olur. Resulullah (s.a.v.) buyurmuş ki: ''Allah
Melekü'l-mevt için dünyayı elinizin altındaki leğen gibi oluncaya kadar dürdü,
işte böyle olunca hiç bir şey ondan kaçar mı?
29- İbn-i Ebi Şeybe,
Musannef'inde Abdullah bin Numeyr, o da A'meş'den, o da Hayseme'den şöyle
rivayet ettiğini söylemiştir: ''Ölüm meleği Süleyman bin Davud'a gelmiş; onun
dostu idi. Süleyman (Aleyhisselam) ona demiş ki: ''Neden bir evden kimseyi
bırakmıyorsun da, yanındaki diğer evden hiç kimsenin ruhunu almıyorsun? Melek
demiş ki: ''Ben ne aldığımı bilmiyorum. Ben ancak Arş'ın altında olan isimler
içinde bulunan ve bana atılan sahifelere bakıyorum.
30- Aynı senedle
Hayseme'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Melekü'l-mevt, Hz. Süleyman'm
yanma girip orda oturandan birisine süze süze bakmış. Çıktığı zaman adam demiş
ki: ''Bu kimdi?'' Demiş ki: ''O ölüm meleği idi. Adam: ''Bana öyle bakıyordu ki
sanki ruhumu almak istiyordu. Sonra Hz. Süleyman ona demiş ki; ''Benden ne
istiyorsun? Adam demiş ki: ''Beni havaya bindir, beni Hindistan'a bıraksın. Hz.
Süleyman hava'yı çağırmış, onu havaya bindirip Hindistan'a bıraktırmış. Sonra,
ölüm meleği yine gelmiş. Hz. Süleyman ona: ''Sen arkadaşımı neden süzüyordun,
demiş. Melek: Ona şaşırmıştım. Hindistan'da ruhunu almak için emredildim,
halbuki o senin yanındaydı... demiş.
31- İbn-i Asakir,
Hayseme'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Süleyman bin Davud, ölüm meleğine
demiş ki: ''Ruhumu almak istediğin zaman, bana bildir. Melek: ''Ben onu bilmem.
Bana ancak içinde isimler olan kitaplar verilir, demiş.
32- İbn-i Ebi Hatim;
İbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir melek İdris (Aleyhisselam)'a gelmek için izin istemiş;
izin aldıktan sonra, gelip ona selam vermiş. İdris (Aleyhisselam) ona: Seninle ölüm
meleği arasında bir ilişki var mı? demiş. Melek: Melekler içinde O benim
kardeşimdir, demiş. İdris (a.s.): Öyle ise, onun yanında bana bir yararın
olabilir nü? Melek: Eceli takdim ve tehir etmek (öne almak yada geciktirmek)
ise o yok. Fakat ölüm anında sana yumuşak davranması için ona söyleyeceğim.
Melek: ''Kanadlarımın arasına bin, demiş. İdris (Aleyhisselam) binmiş. Onu en
yüksek göğe çıkartmış. Orda İdris (Aleyhisselam) kanadlar arasında iken, ölüm
meleğiyle karşılaşmışlar. O melek, ölüm meleğine demiş ki: Benim senden bir
ricam var. Ölüm meleği: Biliyorum, İdris için bana bir şeyler söyleyeceksin.
Onun ismi silindi. Göz kırpmasının yarısı kadar eceli kaldı. İşte o zaman İdris
(a.s.) meleğin kanatlarının arasında öldü.
33- İmam Ahmed
''Zühd''de ve ibn-i Ebi'd-Dünya Muammer'den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
''Öğrendik ki ölüm meleği ruhunun alınmasıyla emir olunmadıkça kimin ecelinin
ne zaman olduğunu bilmez.''
34- İbn-i Ebi Dünya,
İbn-i Cüreyc'den şöyle rivayet etmiştir: ''Haberimiz oldu ki, Melekü'l-mevte
filan vakitte, filan günde falanın ruhunu al denilir.''
35- Mervizî ve İbn-i Ebi
Dünya ve Ebu Şeyh, Ebî Şa'sa, Cabir bin Zeyd'den şöyle rivayet etmişlerdir:
''Ölüm meleği acıtmadan ruhları alıyordu. İnsanlar, ona sövüp lanet edince
Rabbine şikayette bulundu. Allah acıları araya koydu, ölüm meleği de unutuldu.
Artık falan kişi, filan hastalıktan öldü, denilir.''
36- Ebu Nuaym, A'meş'den
rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Ölüm meleği insanlara görünüyor idi.
Adama gelirdi. İhtiyacını bitir, ben senin ruhunu alacağım derdi. Sonra
insanların kendisinden şikayet ettiğini Rabbine şikayet etti. Allah da
hastalığı gönderdi ve artık ölüm gizli oldu.''
37- Ebu Hureyre
(r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: Ölüm meleği insanlara aynen gelirdi. Musa (Aleyhisselam)'a
gelince onu tokatlayıp gözünü patlatınca Melek Rabbine gidip ''Ya Rabbi kulun
Musa gözümü patlattı'' dedi. ''Eğer senin katında kerim olmasaydı, ona azap
verecektim.'' Allah meleğe: ''Kuluma git ona söyle, elini bir Öküz postuna
koysun. Elinin kapsadığı her kıl başıma bir sene ona ömür olacak.'' Melek gelip söyledi. Musa (a.s.): Bundan
sonra ne olacak? Melek: Ölüm, dedi. Musa (a.s.): Öyle ise şimdi olsun. Melek
onu kokladı, ruhunu aldı, gözü de yerine geldi. İşte bundan sonra. Melek artık
insanlara gizli gelmeye başladı.
38- Ebu Hüzeyfe, îshak
bin Bişr, ''Şedaid'' kitabında kendi senediyle îbn-i Ömer'den şöyle dediğini
rivayet etmiştir: Ölüm meleği: Ya Rabbi senin kulun İbrahim, öleceğine çok
üzülüyor. Allah meleğe: Git, ona söyle! Dost'un, dosttan ayrılığı uzadıkça ona
kavuşmak ister..Melek gidip tebliğ etti. Hazret-i İbrahim (a.s.): Evet Öyledir,
ya Rabbi, sana kavuşmayı çok isterdim. Melek ona bir reyhan verdi. Kokladı ve o
anda melek onun ruhunu aldı.
39- Ebu Şeyh, Muhammed
bin Münkedir'den şunu rivayet etmiştir: Ölüm meleği, İbrahim (Aleyhisselam)'a
demiş ki: Allah, müminin ruhunu aldığım kolaylıkla senin ruhunu almamı emretti.
İbrahim (Aleyhisselam): Senden seni gönderenin hakkı için benim hakkımda ona
yalvarmanı diliyorum, dedi. Melek Rabbine gidip: Senin dostun kendisi için
benim sana yalvarmamı diliyor. Allah meleğe buyurdu ki: Ona git ve söyle senin
Rabbin diyor ki 'dost dostuna kavuşmak ister.' Melek ona dedi ki. İbrahim
(Aleyhisselam): ''Öyle ise emredildiğini hemen yap, dedi. Melek dedi ki: Ya
İbrahim hiç içki içtin mi? İbrahim (a.s.): Hayır, dedi. Melek ağzını kokladı ve
ruhunu aldı.
40- İmam Ahmed, Ebu
Hureyre (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Davud (Aleyhisselam)'da şiddetli bir gayret (kıskançlık) vardı. Çıktığı zaman
bütün kapıları kapatırdı, gelinceye kadar kimse evine girmezdi. Bir gün dışarı
çıkar ve döndüğünde bakar ki, evinde ayakta bir adam duruyor. Davud
(Aleyhisselam): Sen kimsin? demiş. Ben öyle birisiyim ki, krallardan korkmam.
Engeller, girmeme mani olmaz. Hazret-i Davud (a.s.): Öyle ise sen ölüm
meleğisin. Allah'ın emri baş üstüne gelmiş, dedi. Elbisesine büründü ve hemen
ruhu alındı.
41- Taberani'nin,
Hüseyin (r.a.)'dan rivayetine göre: Cebrail (a.s.), Nebi (s.a.v.)'in vefat
gününde yanına geldi; Ona: Kendini nasü buluyorsun, diye sordu. Resulullah
(s.a.v.): ''Ey Cebrail çok sıkıntı ve gamda bulunuyorum.'' Bu arada ölüm meleği, kapıda izin istedi.
Cebrail (s.a.v.): Ya Muhammed! İşte bu ölüm meleğidir. Yanına girmeye izin
istiyor. Senden önce hiç bir insanoğlundan izin istemediği gibi senden sonra
hiç kimseden izin istemeyecektir. (Nebi s.a.v.) Cebrail'e: ''Ona izin ver,''
dedi. O da izin verdi. Ölüm meleği Onun önünde ihtiramen durdu ve: Allah beni
sana gönderdi, sana itaat etmemi emretti, eğer buyurursanız ruhunuzu alacağım,
şayet istemiyorsanız, bırakırım dedi. Resulullah (s.a.v.): ''Yapar mısın
ey Ölüm meleği?'' diye sordu. O: Evet, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem): Öyle ise emrolunduğunu yap, dedi. Cebrail (a.s.): Allah seni yanına
almak istiyor, dedi. Resulullah
(s.a.v.): ''Emrolunduğunu yap ey melek,'' diye buyurdu.
42- îmam Ahmed ''Zühd''
de ve Said bin Mansur, Ata bin Yesar'dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
Ölüm meleği, her gün beş sefer her evin ahalisini inceler. Ruhunu almakla
emrolunduğu kimse var mı, yok mu diye bakar.''
43- İbn-i Ebi Hatim
Ka'b'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''İçinde insan olan her evin kapısına
ölüm meleği, her gün yedi sefer bakar; ruhunun alınmasıyla emrolunduğu kimse
varsa ruhunu alır.
44- İmam-ı Ahmed,
''Zühd''de ve Ebu Şeyh, Mücahid'den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: ''Ölüm
meleği, taş olsun, çadır olsun, yeryüzündeki her evi günde iki sefer ziyaret
eder.''
45- İbn-i Ebi Şeybe ve
İmam Ahmed'in oğlu Abdullah, Zevaidü'z-Zühd'de, Abdula'la et-Teymi'den şunu
rivayet etmişlerdir: Ölüm meleği her evi her gün iki sefer araştırır.''
46- Ebu Nuaym, Sabit
el-Bunani'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''Gece gündüz yirmi dört
saattir, her saat başına Ölüm meleği gelir ve her ruh sahibinin başına dikilir*
eğer ruhunun alınmasıyla emrolunduysa, ruhunu alır, yoksa gider.
47- Enes (r.a.)'den
merfuan rivayet edildiğine göre: ''Ölüm meleği her gün yetmiş sefer kulların
yüzüne bakar. Meleğin kendisine gönderildiği kul güldüğü zaman, melekde tuhaf
şey! Ben ruhunu almak için gelmişim, o da gülüyor'' der.
48- Ebu Şeyh, Kitabü'l-Azamet'de, ve ibn-i Ebi Dünya|t Zeyd
bin Eslem'den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: ''Ölüm meleği her gün beş
sefer evleri inceler. Ve hergün bir sefer insanoğlunun yüzüne bakar. Bu
bakmaktan insanlara sıkıntı ve inkıbaz basar, yüzü değişir.''
49- Ebu'ş-Şeyh,
îkrime'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''Ölüm meleği her gün üç veya beş
sefer insanların hayat kitabına bakar.''
50- Enes (r.a.)'dan.
rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Hayvanlar ve
böcekler, tesbih etmektedir. Tesbihleri bittiği zaman Allah ruhlarını .alır.
Bunlarda ölüm meleğinin müdahalesi yoktur.''
51- Bu (50.) hadisin
başka bir rivayet yolu vardır. Ravilerden olan Hatip, Malik'ten, İbn-i Ömer
hadisinden rivayet etmiştir. Aynısını îbn-i Atiyye ve Kurtubi'de rivayet
etmişlerdir. Ve manası şöyle olur: Allah, ölüm meleğinin müdahalesi olmadan
hayatlarını alır. İnsan ise, ruhunu almak için melek ve yardımcıları
yaratılmakla müşerref kılınmıştır.
52- Ravilerden olan
Hatip, Malik'ten o da Süleyman bin Muammer el-Kilabi'den rivayet ettiğine göre
şöyle demiştir: Malik bin Enes'in yanında idim, Bir adam ondan, Pirelerin
ruhlarını ölüm meleği mi alır? diye sordu. Uzun uzun bekledi, sonra: Ruhu var
mı?, diye sordu. O ''Evet'' deyince Malik: Öyle ise ölüm meleği onların da
ruhlarını alır,
53- Cuveybir,
tefsirinde, Dahhak'tan o da îbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet
ediyordu: ''Ölüm meleği insanların ruhlarını almakla müekkel kılınmış. O'dur
onların ruhlarını alan. Cinlere, şeytanlara, kuşlara, vahşi hayvanlara,
böceklere, balıklara, karıncalara, ayrı birer melek müekkel kılınmıştır,
ruhlarını almakla görevlidirler. Denizdeki şehidler ise, Allah onların ruhunu
alır. Allah yolunda denizlerin, derinliklerinde şehit düştükleri için
kerametlerinden dolayı onların ruhu Ölüm meleğine bırakılmıyor.
(Bu hadisin ravileri
içinde Cuveybir cidden zaifu-rivaye, birisidir. Dahhak ile İbn-i Abbas arası da
kesiktir. Hadisin son kısmı için merfu' bir delili vardır.)
54- Ibn-i Mace, Ebu
Ümade (r.a.) dan şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v.)'den işittim ki
diyor: ''Allah, ruhların kabzedilmesi için bir melek müekkel kılmıştır.
Şehidler müstesna, onların ruhlarını Allah direkt kendisi alır.''
55- îbn-i Ebi Şeybe,
Musannef te Abdullah bin İsa'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''Sizden
öncekilerden bir adam vardı. Karada Allah'a kırk sene ibadet etti. Sonra 'Ya
Rabbi, denizde ibadet etmek istiyorum' dedi. Bir topluluğa rast geldi, gemilerine
binmek istedi, onlar da onu bindirdiler. Gemileri Allah'ın istediği kadar
gitti. Sonra, suyun kenarındaki bir ağacın yanında durdu. Adam, dedi ki: 'Beni
bu ağacın üstüne bırakın'. Onlar da onu bıraktılar ve gemileri onları götürdü.
O arada bir melek göğe daima onunla yükseldiği sözleri söyleyip göğe çıkmak
istedi. Fakat söyleyemedi. Anladı ki bu onun bir hatasının neticesidir. Sonra
ağacın başındaki adama gitti. Kendisine şefaat etmesini istedi. Adam namaz
kıldı, dua etti ve ruhunu alan meleğin o olmasını istedi ki, Ölüm meleğinden
ona daha kolay olsun.
Eceli geldiği zaman o
melek ona geldi. Ve: ''Daha evvel senin şefaatini benim hakkımda kabul ettiği
gibi Rabbimden benim şefaatimi senin için kabul etmesini ve benim senin ruhunu
almamı istedim... İşte istediğin zaman senin ruhunu alırım,'' dedi.
Adam hemen secdeye
kapandı, gözünden bir yaş aktı ve Öldü. [3]
Bîr Mesele
îbn-i Asakir,
''Tarih''inde, Ebu Zur'ate (r.a.)'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Necip
bin Ebu Ubeyd el-Bezzi bana dedi ki: :Rüyamda ölüm meleğini gördüm. Diyordu ki:
''Babana söyle bana salavat getirsin, ruhunu aldığım zaman ona yumuşak
davranayım.''
Ben bunu babama
anlattım, babam dedi ki: ''Ey oğulcuğum, benim Ölüm meleğiyle olan ünsiyetim
anana olan ünsiyetimden daha fazladır.
İbn-i Asakir Zeyd bin
Eşlem yoluyla, babasından şöyle dediği rivayet ediyor: îbn-i Ömer (r.a.)'ın
Resuluİlah (s.a.v.)'den rivayet ettiği: ''Hastalıktan üç gün yatan her müslüman
yazılmış vasiyetini baş ucunda bulundurmalı'' hadisini hatırladım. Vasiyetimi yazmak
için mürekkep ve kağıt istedim. O, arada uyku bastırdı, yazmadan yatmıştım.
Yatarken, içeriye beyaz elbiseli, hoş kokulu, güzel yüzlü birisi girdi. Dedim
ki:
Ey filan, kim seni içeri
soktu? Dedi ki: Evin sahibi. Dedim ki: Sen kimsin? Melek: Ölüm meleğiyim,
deyince ben korktum. O: Korkma senin ruhunu almaya gelmedim, dedi. Ben: Öyleyse
bana ateşten kurtulmam için bir beraet yaz! i O: Hokka ve kağıdı ver, dedi.
Ben, yatarken yanımda kalan hokka ve kağıda elimi uzattım başucundaydı. Aldım.
O: yazmaya başladı. Kağıdın arkasını önünü doldurdu. Ben kağıdı elime aldım. O
dedi ki: İşte bu senin beraetindir. Allah sana rahmetiyle muamele etti. Ben
korkudan uyandım. Lambayı istedim. Baktım, yatarken yanımda kalan kağıdın iki
yüzünde de; yazılmış.
Bir Fasıl
Kurtubi demiş Ki:
''Söyle size müekkel olan ölüm meleği sizin ruhunuzu alır'' (Secde, 11)
ayetiyle, ''Elçilerimiz onun ruhunu aldılar,''
(En'am, 61) ayeti arasında
münafat olmadığı gibi.
''Melekler onların
ruhlarını alır.''(Nahl, 28) ayetiyle,
''Allah nefisleri alır'' (Zümer, 42) ayeti arasında da münafat ve zıtlık
yoktur. Çünkü, ruhu almak fiilini ölüm meleğine izafet etmek, ruhlar onda
durduğu içindir. Aynı fiili diğer meleklere izafe etmek onlar ruhları
bedenlerden aldıkları içindir. Onlar alır, Melek'ül-mevt kabz eder, tutar. Ve
aynı fiili Allah'a izafe etmek, hakiki fail o olduğu içindir.
Kelbi demiş ki:
''Melekü'1-mevt ruhu cesedden alır, rahmet veya azap meleklerine teslim eder.
Ölüm meleğinin mümin ve kafire nisbeten şeklinin değişmesi ise açıktır. Çünkü,
''meleklerin istedikleri şekle girebildikleri'' mukarrar bir meseledir.
BİR SONRAKİ KONU İLE
DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA