KABİR ALEMİ es-Suyuti |
ÖLÜMÜN YAKLAŞMASI, ÖLÜMÜN
KEYFİYETİ VE ZORLUĞU
Allah Teala şöyle
buyuruyor: ''Hak ile ölüm sekeratı geldi.''
[Kaf 19]
''Zalimleri ölüm
baygınlığı içinde bîr görseydin, melekler ellerini uzatmışlar,
canlarınızı çıkartın'' derler [En'am 93]
''Can boğaza dayandığı
zaman. O vakit (ölünün etrafında bulunan sizler) bakar durursunuz. (Elinizden
birşey gelmez, canının çıkmasını beklersiniz.) [Vakıa 83, 84]
''Hayır hayır, ne zaman
ki can köprücük kemiklerine dayanır, "Tedavi edebilecek kimdir?"
denilir. Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar. Bacak bacağa dolaşır..
İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir..''[Kıyamet, 2630]
1 Buhari, Hz. Aişe
(r.anha)'den rivayet ettiğine göre, ResulüUah (s.a.v.)'in önünde, içinde su
olan bir kap vardı. Elini içine sokup yüzüne sürerdi. Ve şöyle diyordu: ''La
ilahe illallah! Ölümün sekeratı varmış.''
2 Tirmizi, Hz. Aişe
(r.anha)'den rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) Resulullah (s.a.v.)'in
vefatının şiddetini gördükten sonra, hiç kimseye ölümün kolaylığından dolayı
gıpta etmedim, demiş.
3 Buhari ondan (Aişe)
(r.anha) rivayet ettiğine göre, demış ki: Resulullah'ın vefatının şiddetini
gördükten sonra, hiç kimsenin ölümünün şiddetinden iğrenmiyorum.
4 İmam Ahmed'in oğlu,
Abdullah Zevaidü'zZühdde Sait'ten (r.a.) rivayet ettiğine göre; Resulullah
(s.a.v.) ölüm sıkıntısını çekerken şöyle ,buyurdu: ''Eğer insanoğlu yalnız
bunun için çalışsaydı yine çalışması yerinde olacaktı.''
5 Lokman elHanefi ve
Yusuf bin Yakup elHanefi'den rivayet edildiğine göre, şöyle demişler: ''Yakup
(Aleyhisselam) müjdeci geldiği zaman demiş. Bugün sana ne verdiğimi bilmiyorum.
Fakat Allah sana ölüm sekeratını kolaylaştıracaktır.''
6 İbni Mes'ud (r.a.)'dan rivayet edildiğine
Resulullah (s.a.v.): ''Müminin nefsi, sızarak çıkar, kafirin nefsi ise, eşeğin
nefsi gibi akarak çıkar. Mümin hata işler. Keffaret olarak ölüm ona zorlanır.
Kafir iyilik işler,
sonra ahirette, cezasını görmek için ölüm ona kolaylaşır.''
7 Denyuri, Vuheyb bin
elVerd'in meclisinde kendisinden rivayet ettiğine göre, Allah şöyle
buyurmaktadır: ''Rahmet etmek istediğim hiç bir kimseyi hatalarını bitirtmeden
dünyadan çıkartmak istemem. Ya cesedinde bir hastalık, ve evinde bir musibet ve
geçiminde bir darlık veya rızkında bir fakirlik, olarak o hataları ifa ederim;
Zerre miskal kalıncaya kadar Ondan alırım. Şayet bir şey kaldıysa ölümü ona
şiddetlendiririm ta doğduğu gün gibi günahlardan tertemiz olarak bana gelir.
İzzetime yemin ederim
ki, azap vermek istediğim hiç bir kimseyi bütün iyiliklerini btirmeden dünyadan
onu almam. Ya cisminde sağlık olarak, veya rızkında genişlik olarak, veya
maişetinde rahatlık olarak veya kendinde güven olarak bütün iyiliklerini
bitiririm. Zerre miskal kalıncaya kadar. Onu da alırım. Sonra, ateşten
korunacak hiç bir hasenesi kalmadan bana varır.''
8 îbni Ebi Dünya, Zeyd
bin Eslem'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Mümin günahları sebebiyle
kendi ameliyle kendisine takdir edilen mertebelere ulaşmayınca ölüm ona
şiddetlenir ta ölüm sekerat ve şiddetleriyle Cennetteki derecesine ulaşsın,
kafir eğer dünyada iyi bir amel yapmışsa Ölüm ona kolaylaşır ta dünyada
karşılığını alsın. Sonra ateşe girsin.''
9 İbni Mace Aişe
(r.anha)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.): ''Mümin
Ölüm anındaki zorluk dahil herşeyde ücretlenir.''
10 Büreyde (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v.) ''Mümin, alın teriyle ölür''
buyurdu.
11 Selmanı Farisi'den
rivayet ediidiğie göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.)'dan işittim ki diyor
ki: ''Ölüm anında ölünün üç şeyini gözetleyin: Alnı sızıp, gözleri akıp, burnu
şişmişse o Allah'dan bir rahmettir, üstüne inmiş. Eğer boğulan deve gibi
hırıldıyorsa ve yüzü ekşi ekşi ise ağzı köpükleniyorsa o Allah'dan bir
azaptır.''
12 İbni Mesud'dan,
rivayet edildiğine göre; Müminin üstünde hatalarından bazı hatalar kalır. Ölüm
anında onlardan dolayı ceza görür. Bunun için alnı ter akıtır.
13 Beyhaki, Şuabi
îman'da Aîkame bin Kays'{r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; O sekeratta olan bir
amca oğlunun yanma varır alnına elini kor, bakar ki ter sızmış, bunun üzerine
Allahu Ekber deyip İbni Mes'ud (r.a.)'ın Resululiah (s.a.v.)'in kendisine şöyle
buyurduğunu söyledi: ''Müminin Ölümü alnın sızmasıyla olur. Günahı olmayan
hiçbir mümin yoktur. O günahların bir kısmı dünyada karşılığını görür. Baki
kalan kısımda ölüm anındaki şiddetle giderilir.''
14 Abdullah ibni Mes'ud:
''Eşek ölümü gibi ölmek istemiyorum,'' dedi.
15 îbni Ebi Şeybe,
Beyhaki, Alkame'den rivayet ettiklerine göre; O, ölümde olan bir kardeşi
oğlunun yanına varır. Alnının terlediğini görür, gülmeye başlar. Ona derlerki:
''Neden gülüyorsun? Der ki: ''İbni Mesud
(r.a.)'dan işittim ki diyor: ''Müminin nefsi sızarak çıkar. Kafir veya facirin
nefsi eşşek gibi ağızlarından çıkar. Mümin günah işlemiş olabilir. Günahları
silinsin diye ölüm ona şiddetlenir. Kafir veya facir iyilik işlemiş olabilir.
Karşılığını bulsun diye ölüm onlara kolay olur.
16 Mervizi, İbrahim
enNahai'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Alkame Esved'e dedi ki:
'Yanıma gel bana La ilahe illallah tekin et. Eğer alnım terlerse bana müjde
ver.'''
17 îbni Ebi Şeybe ve
Mervizî Süfyan'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: ''Eskiler, ölü için
terlemeyi iyi sayıyordular.''
Bazı alimler demişler
ki:
Ölü alnının terlemesi,
günahlarından dolayı Rabbine karşı haya etmesinden dolayıdır. Çünkü aşağı
kuvveleri ölmüştür. Yalnız yukarlardaki hayat ve hareketleri kalmıştır. Haya
ise yukarda gözlerdedir. Kafir bütün bunlarda kördür. Azap gören Muvahhit ise,
başına çöken azapla meşguldür.
18 Cabir bin Abdullah
(r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.): ''Beni İsrail'den söz
edin. Çünkü onlarda çok acaibler var'' buyurdu. Sonra şöyle devam etti:
''Onlardan bir taife çıkıp mezarlarından bir mezara geldiler. Dediler ki eğer
iki rekat namaz kılıp Allah'a dua etsek, bizim için bazı Ölüler çıkıp ölümü
haber verirler. Onlar onu yaptılar ve o durumda iken siyah bir adam çıkıp iki
gözü arasında secde izi vardı. Ve onlara dedi ki: ''Ey insanlar benden ne
istiyorsunuz;? Yüz senedir ölmüşüm, daha ölüm harareti benden teskin olmadı.
Allah'a dua edin bir daha ölmemek üzere eski durumuma döneyim.''
19 İmam Ahmed Zühd'de
Ömer bin Habib'den rivayet ettiğine göre; Benî İsrail'den iki adam bıkıncaya
kadar Allah'a ibadet etmişler. Demişler ki: ''Eğer çıkıp kabirlere komşu olsak
umulur ki onlara müracaatımız olur. Gidip kabirlere komşu olmuşlar. İbadete
devam etmişler. Onlara bir ölü dirilip demiş ki: ''Seksen senedir ben ölmüşüm
halen de ölüm elemini çekiyorum.
20 Ebu Nuaym, Ka'b'dan
rivayet ettiğine göre şöyle demiş: ''Ölü kabrinde kaldıkça ölüm acısı ondan
gitmez. Bu ölüm acısı müminin başından geçen en şiddetli durumdur ve kafire,
isabet edenlerin de en kolayıdır.''
21 İbni Ebi Dünya,
Evzai'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bize ulaştı ki mümin
kabrinden çıkıncaya kadar ölüm acısını çeker.''
22 İbni Ebi Dünya
güvenilir bir senet ile Hasen'den (r.a.) rivayet ettiğine göre,Resulullah
(s.a.v.) ölümün elem ve sıkıntısını anlatırken: ''Bunun acı ve sıkıntısı üç yüz
kılıç darbesi kadardır.'' diye buyurmuştur.
23 Dahhak bin Hamza'dan
rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v.)'den ölüm soruldu. Buyurdu ki:
''Ölümün en ufak tutması, yüz kılıç darbesi kadardır.''
24 Hatip ''Tarihinde Enes
(r.a.)'den merfuan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Ölüm meleğinin
tutması, bin kılıç darbesinden daha zordur.''
25- İbni Ebi Dünya, Ali
ibn Ebi Talip (r.a.)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bize ulaştı ki
mümin kabrinden çıkıncaya kadar ölü ölüm acısını çeker.'' îbni Ebi Dünya, Ali ibn Ebi Talip (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre,
şöyle demiştir: ''Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bin darbesi, yatak
üzerinde ölmekten daha kolaydır.''
26- Ebu'ş-Şeyh, Azamet
kitabında Hasan (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: Musa
(Aleyhisselam)'a denilmiş ki ''ölümü nasıl buldun?'' Demiş ki: ''Çok dallı ve
her dalı bir damara takılan sonra, içimden çekilen bir biryan demiri gibiydi.
Bunun üzerine ona bir ses gelmiş ki: ''Gerçekten sana onu kolaylaştırdık...''
27- İbni Ebi Dünya, Ebi
îshak'tan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Musa (a.s.)'a sorulmuş ki:
''Ölüm tadını nasıl buldun?'' ''Bir tomar yün içinde olup çekilen demir
gibi...'' demiş üzerine bir ses: .Muhakkak ki, biz sana Onu kolaylaştırdık.''
28- İmam Ahmed, Zühd'de,
Mervizi, cenazeler konusunda Ebu Müleyke'den rivayet ettiklerine göre; Hz.
İbrahim (a.s.) Allah'a kavuştuğu zaman ona denilmiş ki; ''Ölümü nasıl buldun?''
Demiş ki: ''Sanki, ruhum, dikenlerle alınıyor gibiydi.'' Bir ses ona: Muhakkak
ki sana ölümü kolaylaştırdık. dedi.
29- Rivayette var ki,
Musa (a.s.)'ın ruhu alındığı zaman, Allah ona demiş ki: ''Ya Musa nasıl buldun
Ölüm acısını. Demiş ki: ''Kendimi tavada kızaran diri serçe gibi gördüm, ne
Ölür ki rahat etsin, ne de kurtulur ki uçsun.
Yine bir rivayette,
''kendimi kasabın elinde soyulan keçi gibi gördüm,'' demiş.
30- Enes (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v.): ''Melekler ölüyü kuşatır,
tutarlar. Yoksa, ölü, ölüm sekeratından dolayı, dağ ve çöllere kaçacaktı.
31- Ebu Şeyh,
Kitab'ül-Azamet'de, Fudayl bin iyaz'dan rivayet tiğine göre, ona şöyle
denilmiştir: ''Neden ölünün ruhu çekilirken, sessiz durur. Halbuki insan
çimdiklemekten dahi ızdırap duyar.'' ''Çünkü melekler onu tutarlar.'' diye
cevap vermiş.
32- Ibni Ebi Dünyat Şehr
bin Havşeb (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Resulullah (s.a.v.)'den ölüm ve
ölümün zorluğu soruldu; buyurdu ki: ''En kolay ölüm, yün içinden çekilen
dikenli dal gibidir. Acaba dal çekilip te beraberinde hiç yün getirmemesi
mümkün mü?:
33- Mervizi, cenazeler
konusunda Meysere (r.a.)'den o da Resulullah (s.a.v.)'den rivayet ettiğine
göre, şöyle buyurdu: ''Eğer ölüm acısından bir damla bütün yer ve gök ehlinin
üstüne konsaydı, hepsi ölecekti ve kıyamet gününde bir saat var ondaki şiddet
Ölüm acısından yetmiş kat daha fazladır.''
34- İbni Ebi Dünya,
Muhammed bin Abdullah bin Yesaf'tan rivayet ettiğine göre, şöyle demiş; ''Ey
babacığım! Sen daima derdin ki: ''Keşke akıllı ve sekerata giren bir adam görüp
görüşseydim, bana ölümü anlatsaydı. Ey babacığım. İşte sen o adamsın bana ölümü
anlat! Dedi: Ey oğlum, sanki bir kalıptayım. İğne deliğinden nefes alıyorum. Ve
sanki, dikenli bir dalı ayağımdan başıma doğru çekiyorlar.''
35- İbni Sa'd, Avene bin
Hakem'den rivayet ettiğine göre, As şöyle derdi: ''Acaba neden sekerata giren
ve dengesini kaybetmeyenler Ölümü anlatmıyorlar. Sonra kendisi sekerata
girince, oğlu ona dedi: Ey baba, sen şöyle şöyle derdin. İşte bize anlat..
Dedi: Ey oğulcuğum! Ölüm anlatılmaktan çok daha büyüktür. Fakat içinde
bulunduğum halimden bir şeyleri sana anlatacağım. İşte sanki boynuma Razve
dağları binmiş ve sanki içinden dikenli dallar çekiliyor ve kendimi iğne
deliğinden nefes aldığımı sanıyorum.''
36- İbni Ebi Şeybe, İbni
Ebi Dünya ve Ebu Nuaym, Hilye'de, îbni Ebi Müleyke'den rivayet ettiklerine
göre; Ömer (r.a.) Kab'a dedi ki: ''Bana ölümden haber ver!'' Kab dedi ki: ''Ya
Emîrel-Mü'minin, o insanoğlu içinde bulunan çok dikenli bir ağaç gibidir. Diken
takılmayan hiç bir damar, hiç bir mafsal, olmaz. Güçlü adam bunu sezer ve buna
karşı koymak ister.''
37- İbni Ebi Şeybe'nin
rivayetine göre hadisin lafzı şöyledir: ''Ölüm, adamın içine sokulan ve güçlü
bir adamın çektiği ve her dikeni bir damara takılan dikenli bir dala benzer. İşte
bu dal aldığını alır, bıraktığını bırakır.''
38- İbni Ebi Dünya
sahabi olan Şeddat bin Evs (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
''Müminler için dünya ve ahirette en büyük korkunç hadise ölümdür. Ölüm,
bıçkıyla kesilmekten, makasla parçalanmaktan, kazanlarda kaynamaktan daha
şiddetlidir. Eğer bir ölü dirilip ölüm acısını, dönüp ehline haber verseydi,
yaşamaktan hiç yararlanamayacaktılar ve uykudan hiç lezzet alamayacaktılar.''
39- Vehb bin
Münebbih'ten rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: ''Ölüm, kılıç
darbesinden, bıçkı ile kesilmekten, kazanlarda kaynamaktan daha şiddetlidir.
Eğer ölünün bir damarının acısı, bütün yeryüzü ehline dağıtılsaydı, hepsini
aratacaktı. Sonra, demiş: Bu ölüm elemi, kafirin ilk gördüğü ve müminin son
gördüğü şiddettir.''
40- Ebu Nuaym 'Hilye'de,
Vasile bin Aska (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.): ''Sekeratta
olanlarınızı, hazırlayıp onlara La İlahe illallah'ı telkin edin, Cennetle
müjdeleyin, çünkü, kadın olsun erkek olsun, bu döğüşme de muhayyer kalır ve
şeytan insana en yakın olduğu hal bu savaş alanıdır. Nefsim elinde olan Allah'a
yemin ediyorum: Ölüm meleğinin bir görünmesi, bin kılıç darbesinden daha
şiddetlidir, Nefsim elinde olan, Allah'a yemin ediyorum, kalbin her damarı ayrı
ayrı elem çekmedikçe dünyadan çıkmayacaktır.''
İbni Ebi Dünya Hüseyin
el-Burcumi'den aynısını rivayet etmiştir.
Huseyn el-Bürcumi, bu
hadîsin, senedini Resulüllah (s.a.v.)'e kadar götürmüştür.
41- İbni Ebi Dünya,
Ta'ma bin Gaylan el-Cufî (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Resulullah (s.a.v.): ''Ya Rabbi mafsal ve damarların arasından ruhu alan
sensin. Ya Rabbi ölüme karşı bana yardım et ve Ölümü bana kolaylaştır.'' diye
dua ederdi,
42- Hars îbni Ebi Üsame,
iyi bir senedle Müsned'inde, Ata bin Yesar'dan rivayet ettiğine göre;
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Ölüm meleğinin bir dokunması, bin kdıç
darbesinden daha şiddetlidir. Müminin her damarı başlı başına elem çekmeden
ölmez. Ve Allah'ın düşmanı, insana en yakın olduğu an bu ölüm saatidir.''
43- îbni Ebi Dünya,
Beyhaki Şuabu'l-İman'' da, Ubeyd bin Ümeyr (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre;
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Müminin her daman ölümden elem duyar,
fakat Rabbinden ona gelen elçi müjdeler ki bundan sonra sana azap yoktur.'
44- Resulullah (s.a.v.)
hasta olan bir sahabisine gidip sordu: ''Kendini nasıl buluyorsun?'' Sahabi
dedi ki: ''Hem korkuyorum'' hem ümidim var.'' Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
''Nefsim elinde olan Allah'a yemin ediyorum, Böyle makamda bu İki hal birleşmez,
illa Allah umduğunu verir, korktuğundan emin kılar.
45- İmam Ahmed, ibni
Abbas (r.a.)'dan şöyle rivayet etmiştir: ''Müminin en son uğradığı şiddet,
ölümdür.''
46- Ebu Nuaym, Mervizi
ve Beyhakî Şuabu'l-İmanfda Ömer bin Abdulaziz'den rivayet ettiklerine göre
şöyle demiştir: ''Ne güzel olur, bana ölüm sekeratı kolaylaşsa, çünkü bu
kolaylık müminin dünyada en son aldığı ücrettir.''
47- İbni Ebi'd Dünya
Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: ''İnsanoğlu
yaratıldığından beri ölümden daha şiddetlisine rastlamamıştır.''
48- Said bin Mansur,
Muhammed bin Ka'b'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Ahirette
karşılanan en şiddetli durum ölümdür.''
49- Zeyd bin Eslem'den
rivayet edildiğine göre, bir adam Ahbar'a demiş ki: ''İlacı olmayan hastalık
nedir?'' Demiş ki: ''Ölüm.''
50- Zeyd bin Eşlem de:
''Ölüm bir hastalıktır, ilacı Allah'ın rızasıdır.'' demiş.
51- Enes (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Kul ölüm sıkmtısı
ve sekeratını çekerken mafsalları birbirine selam verip "esselamu
aleyhe" kıyamete kadar ben senden ayrılıyorum. Sen de benden ayrılıyorsun,
derler.''
52- İbni Ebi Dünya, Hasan'dan (r.a.) rivayet
ettiğine göre şöyle demiştir: ''Kulun en şiddetli durumu ruh göğüse geldiği
zamandır ki o vakit deprenir, nefesi kesilir. Ben diyorum ki şehid bundan
müstesnadır. Başkasının gördüğü elemi o görmez.''
53- Taberani, Ebi Katade
(r.a.)'den rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Şehid ancak
sizin çimdikleme acısını, çektiğiniz kadar öldürülme acısını çeker.''
54- İbni Ebi'd Dünya,
Muhammed bin Kaab el-Kurezî'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bana
ulaştı ki en son ölen ölüm meleğidir. Ona denilir ki öl. O öyle bağırır ki eğer
yeryüzü ve göklerin ahalisi işltseydi korkudan ölürdüler. Bu bağırmadan sonra o
da ölür.''
55- Zeyyad en
Numeyri'den şöyle rivayet edilmiştir: Bazı kitaplarda okudum ki, ölümün,
melekul mevte şiddeti, bütün yaratıklara şiddetinden daha fazladır.
UYARI:
Kurtubi, ölümün,
Peygamberler için şiddetli olmasında iki fayda var, demiş; Birincisi
faziletlerini tekmil etmek derecelerini yükseltmektir. Bu bir eksiklik bir azap
değildir. ''İnsanların en fazla belaya uğrayanları peygamberler ve bunlara
benzeyenlerdir.'' Bu hadisin ifade ettiği kemal sıfatıdır. İkincisi: İnsanlara ölüm acısını
göstermektir. Çünkü ölüm gizli bir şeydir. İnsan sekeratta olan bazılarının
yanına gider. Hiçbir ızdırap hareket görmez, ruhunun kolaylıkla çıktığını
görür. Zanneder ki ölüm kolaydır. Ölünün içinde bulunduğu durumu bilmez. Sadık
peygamberler, Allah katında kerim oldukları halde, ölümün acısını zikrettikleri
zaman halk diğer ölülerin çektiği ölümün şiddetini anlarlar. Fakat kafirlerin
öldürdüğü şehid, hadiste geçtiği gibi bundan müstesnadır.
Bîr Mesele:
Bazı alimler demişler ki
misvak ruhun çıkmasını kolaylaştırır. Resulullah (s.a.v.)'in ölümü anındaki
misvak kıssasında geçen, sahih rivayetle Hz. Aişe (r.anhal'dan mervi olan
hadisi delil göstermişler.
İkinci Bîr Mesele
İmam Ahmed, ''Zühd''de,
Meymen bin Mehran'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Ölüm geldiğinde
iyilik yapıyorsanız veya eskiden işlediğiniz iyi bir ameli anıyorsanız ameii
salih'te yenisiniz, demektir.
Üçüncü Bîr Mesele
Ibni Ebi Hatem, Katade'den;
''O Allah ki, ölüm ve hayatı yarattı'' mealindeki ayeti kerimenin tefsirinde
şöyle rivayet etmiştir: ''Hayat Cibril'in atıdır, ölüm, güzel bir koçtur. (Yani
ölüm de hayat gibi yaratıktır)
Mukatil ve kelbî şöyle demişler:
''Allah, ölümü koç şeklinde yaratmış, kimin yanından geçse Ölür, hayatı da at
şeklinde yaratmış kimin yanından geçse dirilir.''
Ebu'ş-Şeyh ve İbni
Hibban, Kitab'ül azamet'de, Vehb bin Münebbih'ten rivayet ettiklerine göre
şöyle demiştir: Allah, ölümü siyah ve beyaza bürünmüş güzel bir koç şeklinde
yaratmış. Dört kanadı vardır. Biri arşm altında, biri yerde, biri doğuda, biri
batıda; Allah ona ol demiş o da olmuş. Ortaya çık demiş, o da çıkıp Azrail'e
görünmüş.
İşte bu sözlerden
anlaşılan o dur ki ölüm mahluktur. Yalnız bir araz ve keyfiyet değildir.
Ve bu sözlerden sahih
rivayette varid olan şu gelen hadis anlaşılmış olur.
''Kıyamet gününde ölüm
güzel bir koç şeklinde getirilir. Cennet ile Cehennem arasında durur ve bunu
tanıyor musunuz?'' denilir. ''Evet'' derler ve hepsi de onu görmüş idiler.
Sonra, bu koç kesilir.
Ebu Ya'la'nın Enes'den
rivayetinde; koyun kesilir gibi o ölüm kesilir, diye geçmektedir.
Bîr Mesele
Abdullah bin Ubeyd bin
Umeyr (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Hz. Aişe (r.anha)'dan
sordum. Füceten ölmek iğrenç Dedi ki: ''Neden iğrenç olsun. Ben bunu Resulullah
(s.a.v.)'dan sordum. Şöyle buyurdu: ''Füceten ölmek mümin için bir rahatlıktır.
Facir (günahkar) esef tutmaktır.
BİR SONRAKİ KONU İLE
DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA