KABİR ALEMİ es-Suyuti

 

ALLAH'A HÜSNÜ ZAN ETMEK VE O'NDAN KORKMAK

 

1- Buhari ve Müslim'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre, Cabir şöyle demiştir: ''Resulullah (s.a.v.)'in. vefatından üç gün önce işittim ki şöyle diyor: ''Hiç biriniz Allah'a hüsn-ü zan etmeden Ölmesin.''

 

2- İbn-i Ebî Dünya da, Hüsn-ü Zan konusunda aynısını rivayet etmiş ve şunu da ilave etmiştir: ''...Çünkü Allah'a sui zanlarıyla bir millet helak olmuştur. Allah (Celle Celalühü) da onlar için şöyle demiştir: ''İşte Rabbinize yaptığınız bu zannınızdır ki sizi helak etti. Neticede hüsrana girenlerden oldunuz.''[Fussilet, 23]

 

3- İmam Ahmed, Tirmizi ve îbn-i Mace, Enes (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre; Resulullah (s.a.v.) sekeratta olan bir gencin yanına girdi. Sordu: ''Kendini nasıl görüyorsun?'' Dedi ki: ''Allah'a ümidim var ve günahlarımdan korkuyorum''. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Böyle bir makamda, kulun kalbinde ümid ve korku birleşince Allah, ümid ettiğini verir ve korktuğundan onu emin kılar. O bu şekilden başka ölmez''

 

4- Hakîm, Tirmizi, ''Nevadir el-Usul''da Hasan'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: Bana Resulüllah (s.a.v.)'dan şöyle bir hadis ulaştı: Rabbiniz: ''Ben kulumun kalbinde iki korku ve iki emniyeti toplamam. Kim (dünyada benden korksa,. ahirette onu emniyette bırakırım. Kim dünyada benden (azabımdan) eminse, ahirette onu korkuda bırakırım,'' buyurdu.

 

Ebu Nuaym, Şeddad. bin Evs'in hadisinden bitişik bir senedle aynısını rivayet etmiştir.

 

5- İbn-i Mübarek, ibn-i Abbas'dan rivayet ettiğine göre şöyle demistir: Adamda ölüm belirtilerini gördüğün zaman, onu müjdeleyin ta ki Allah'a hüsnü zan ederken Rabbine kavuşsun Adam sağlam ise onu korkutun...

 

6- İbn-i Asakir, Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.): ''Allah'a hüsn-ü zan etmeden hiçbiriniz ölmesin. Çünkü Allah'a hüsnü zann cennetin fiyatıdır.''

 

7- İbn-i Ebi Dünya, İbrahim en-Nahas'dan rivayet ettiğine göre, Şöyle demiştir: ''Eskiler, ölüm anında kul, Rabbine hüsnü zan etsin diye, güzel amellerini ona telkin etmeyi mustahap sayıyordular.''

 

8- İbn-i Ebi Şeybe, Musannef de îbn-i Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: ''Ondan başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki Allah'a hüsnü zan eden herkes, hüsnü zannıyla muamele görür.    

 

9- îmam Ahmed, Vaile (r.anha)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.)'dari şunu işittim: ''Allah, diyor ki: 'Ben kulumun zannı yanındayım (Ona Öyle muamele ederim), istediği gibi beni zannetsin'''                        

 

10- İmam Ahmed, Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Resulullah (s.a.v.) şöyle dedi: Allah buyurdu ki: 'Kulumun zannı gibiyim. İstediği gibi beni zannetsin. İyi zannetse kendisi içindir. Kötü zannetse yine kendisi içindir                                                                           

 

11- Muaz bin Cebel (r.a.)'den rivayet edildiğinfe göre; Resulullah (s.a.v.): ''İsterseniz kıyamet gününde ilk evvel Allanın müminlere ve müminlerin Allah'a dediklerini size haber vereyim,'' buyurdu. Biz: Evet ya Resulullah istiyoruz, dedik. Resulullah buyurdu ki: ''Allah, müminlere, ''bana kavuşmayı istemeliydiniz,'' buyuruyor. Onlar da: ''Evet ey Rabbimiz'' diyorlar. Sonra Allah soruyor: ''Neden?'' Onlar: ''Senin af ve mağfiretini umuyorduk'' diyorlar. Bunun üzferine Allah: ''Öyle ise mağfiretim size vacip oldu'' buyuruyor

 

12- îbn-i Mübarek, Ukbe bin Müslim (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir; ''Kulda Allah'a kavuşma isteğinden daha sevimli hiç bir haslet yoktur.''

 

13- îbn-i Ebi Dünya ve Beyhaki, 'Şüabul İman'da ve îbn-i Asakir, Ebu Umame'nin arkadaşı Ebu Galip'ten rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: ''Şamda idim. İnsanların en iyilerinden Kays'lı bir adamın yanına gittim. Ona muhalif bir kardeşi oğlu vardı. O, ona emreder'' sakındırır, döver, fakat yine de ona itaat etmezdi. Bu genç hastalandı. Amcasına haber gönderdi. Amcası gelmeyeceğini belirtti. Bunun üzerine ben amcasını yanına götürüp içeri soktum. Başladı ona sövmeye. Ve: ''Ey Allah'ın düşmanı sen değil miydin böyle böyle yapan.'' dedi. Genç de şöyle demeye başladı: ''Ey amca, eğer ahirette, Allah işimi anama bıraksa bana ne yapar?'' Amcası: ''Vallahi seni Cennete sokar'', dedi. Genç: ''Vallahi Allah bana anamdan daha fazla şefkatlidir,'' dödi. Ve ruhu kabzedildi. Amcası onu defnetti. Taşları düzeltirken bir taş düştü... Bunun üzerine kalkıp bekledi. Dedim ki: ''Ne yapıyorsun'' Dedi ki: ''Kabri nur ile doldu ve göz alamayacak kadar genişledi...

 

14- İbn-i Ebi Dünya, ve Beyhaki, Şuab-i İman'da Humeyd'den rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir: ''Kötü bilinen bir kızkardeşimin oğlu vardı. Hastalandı, anasına gönderdim. Sonra anasını ziyarete gittim. Baktım baş ucunda ağlıyor. Oğul: ''Ya dayı neden anam ağlıyor,'' dedi. Ben: ''Seni böyle gördüğü için,'' dedim. O: ''Bana acımıyor mu?'' dedi. Ben: ''Evet acıyor.'' dedim. O: ''İşte, Allah ondan daha fazla bana rahmet eder.'' Sonra vefat ettiğinde onu başkasıyla beraber kabre indirdim. Taşları düzeltmeye başladım. Kabrinin içine baktım, göz alamayacak kadar genişti''. Arkadaşıma: ''gördüğümü gördün mü'' dedim. O, ''Evet, sana müjde'' dedi.

 

15- Humeyd, şöyle demiş: Zannediyorum ki onun bu durumu, sekeratta, söylediği bir iki kelimeden dolayıdır.

 

BİR SONRAKİ KONU İLE DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA

 

ÖLÜM ELÇİSİ