|
Müsned-i HARİS |
Ba's (Diriliş) |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kıyamet, Diriliş Ve
Mahşer Yeri
******************
Kıyametin Yakınlığı
******************
1075- Cabir bin
Semure'nin rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Benimle kıyamet saatinin gönderilişi, şunun şuna yakınlığı gibidir"
buyurdu. Ravı Ebu Zekeriyya bunu naklederken şehadet ve orta parmaklarını
birleştirdi.
******************
Diriliş Nasıl Olacak?
******************
1076- Mücahid'in şöyle
dediği rivayet edilmiştir: "Yer yarılıp, ölüler yerin arasından çıkıncaya
dek yağmur yağar."
1077- Salim bin Abdullah
bin Ömer'in rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Ben, kıyamet günü Ebu Bekir ile Ömer'in arasında diriltilirim.
Sonra Baklu'l-Carkad mezarlığına giderim. Onlar da benim yanımda diriltilirler.
Sonra yanıma gelinceye kadar Mekke halkını beklerim. Böylece ben, iki harem
halkı arasında diriltilirim."
1078- Muhammed bin
el-Münkedir'in rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Diriliş anında) ben sayhayı işitir, Baki vadisine çıkar ve onlarla
birlikte haşredilirim" buyurdu.
1079- İbn Abbas'ın
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü gelince yeryüzü dümdüz bir arazi haline getirilir. Bütün
yaratıklar; insanlar ve cinler tek bir yerde toplanırlar. Bu halde iken dünya
seması kendi halkına dar gelir ve yeryüzüne serpiştirilirler. Sadece göktekiler
bile, cinleri ve insanlarıyla birlikte bütün yeryüzündekilerden kat kat daha
çoktur. Onlar yeryüzüne dağılınca, yeryüzündekiler onlardan korkarlar Ve şöyle
derler: "Rabbimiz aranızda mı?" Gökten gelenler yeryüzündekilerin bu
sözlerinden korkarlar ve: "Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzih ederiz. O,
aramızda değildir. O, gelecektir" derler. Sonra ikinci göğün halkı,
yeryüzüne inerler. İkinci göğün halkı, yalnız başlarına dünya semasının
halkından ve bütün yeryüzündekilerden kat kat daha fazladırlar. Onlar da
yeryüzüne dağılırlar.
Yeryüzündekiler onlardan
korkarlar ve: "Rabbimiz aranızda mı?" derler. Onlar yeryüzündekilerin
bu sözlerinden korkarlar ve: "Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzih ederiz.
O aramızda değildir. Fakat gelecektir" derler. Sonra aynı durum yedi kat
sema halkının başına gelir. Her bir sema, kendisinin altındaki gök halkından ve
diğerlerinden kat kat daha fazladır. Hepsi de yeryüzüne dağılırlar.
Yeryüzündekiler gökten gelenlerden korktuklarından, aynı sözleri onlara
söylerler. Ancak gökten gelenler, onlara aynı cevabı verirler. En son yedinci
göktekiler gelirler. Onlar da yeryüzüne inen altı gök halkından ve
yeryüzündekilerden kat kat daha fazladırlar. İşte Allah onlarla birlikte gelir.
O zaman bütün ümmetler dizleri üzerine çöküp, saf oluşturmuşlardır.
Bir münadi: "İşte
bugün kimlerin değerli olduğunu herkes bilecektir. Her hal üzere Allah'a hamd
edenler ayağa kalksın!" denilir ve her halükarda rablerine hamd edenler
ayağa kalkıp cennete giderler. Sonra ikinci defa münadi seslenir: "Bugün
herkes kimin değerli olduğunu bilecektir. "(Onlar, geceleri) endişe ve
ümit içinde Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine
rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar." (Secde, 16)
Onlar da kalkarlar ve cennete giderler. Sonra münadi üçüncü kez seslenir:
"Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz
kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve
gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." (Nur, 37) Bu kimseler
de kalksınlar. "
Onlar da kalkarlar ve
cennete giderler. Bu üç gruptan sonra ateşten bazı boyunlar çıkar ve mahlukata
bakarlar. Onların iki gözü ve güzel konuşan bir lisanları vardır. Şöyle derler:
"Ben üç kişiye vekil kılındım. İnatçı her zorbaya ve kil kılındım."
Kuşların susam tanelerini aldıkları gibi onlar da safların arasından inatçı
zorbalan çekip alırlar ve onları cehenneme hapsederler. Sonra ikinci defa çıkar
ve: "Ben, Allah ve Resulüne eziyet edenlere vekil kılındım" derler.
Onlar da aynı şekilde
kuşun susam tanesini alıp götürdüğü gibi Allah ve Resulüne eziyet eden
kimseleri safların arasından alıp götürürler ve cehenneme hapsederler. Sonra
üçüncü defa çıkar ve: "Ben, heykel ve suret yapanlara vekil kılındım"
derler. Aynı şekilde bu işle meşgul olanları safların arasından alıp götürür ve
cehenneme hapsederler. İşte bu üç grup da cehenneme hapsedildikten sonra
mahlukatın amel defteri kendilerine dağıtılır ve mizanlar kurulur. İşte o zaman
bütün yaratıklar hesaba çağırılır."
1080- Abdullah bin
Büreyde'nin, babasından rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Her biriniz Rabbiyle arada hiçbir tercüman ve
perde olmadan karşılaşacak ve Allah onu sorguya çekecektir."
1081- Ebu'd-Derda'nın
şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Ey Uveymir, kıyamet günü sana ilim mi öğrendin, cahil mi
kaldın? diye sorulunca ne dersin? Eğer: 'Öğrendim' dersen, öğrendiğinle ne amel
ettin? denilecek. 'Cahil kaldım' diyecek olursan, cahilliğe mazeret yoktur, niçin
öğrenmedin? denilecektir."
******************
Mizan
******************
1082- Enes bin Malik'ten
rivayet edildiği ne göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kıyamet günü insanoğlu getirilir ve mizanın iki terazisi
arasında durdurulur. Mizanın başında bir melek vardır. Eğer o kişinin mizanı
(terazisi) ağır basarsa, melek bütün insanların işiteceği şekilde: "Filan
oğlu filan mutluluğa erdi. Öyle bir mutluluk ki ondan sonra asla mutsuzluk
yoktur" diye seslenir. Eğer mizanı hafif gelirse, melek bütün mahlukatın
duyacağı şekilde: "Filan oğlu filan mutsuzluğa erdi. Öyle ki o
mutsuzluktan sonra asla mutluluk yoktur" diye seslenir."
******************
Sırat
******************
1083- Ebu Hureyre'nin rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(O
gün) müminler, sırat üzerinde iken: 'Allahım, kurtar! Kurtar!' derler."
******************
Cehenneme Girmek
******************
1084- Ebu Sümeyye'nin
şöyle dediği rivayet edilmiştir: "(Meryem suresinin 71. ayetinde geçen)
'Vurfid' kelimesinin anlamı hakkında Basra'da ihtilafa düştük. Bir grup:
"müminler cehenneme girmez" derken, diğerleri ise: "Herkes
cehenneme girer (sonra kimileri oradan çıkar)" diyordu. Derken Cabir bin
Abdullah ile karşılaştım ve bu durumu ona sordum. Cabir: "Herkes oraya
girer. Sonra Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları kurtarır ve zalimleri
orada diz üstü çökmüş halde bırakır" dedi. Ben, ona: "Biz, bu konuda
Basra' da ihtilaf ettik. Bir grup, "müminler cehenneme girmez"
derken, diğerleri de: "Herkes oraya girer. Sonra Allah, kendisine karşı
gelmekten sakınanları kurtarır" diyordu" dedim. Bunun üzerine Cabir,
parmağını kulağına götürdü ve şöyle dedi:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne kadar iyi ve kötü insan varsa hepsi
cehenneme girecektir. Ancak ateş, mümin için İbrahim'e (as) olduğu gibi
serinlik ve esenlik olacaktır. Öyle ki, serinlikten dolayı cehennemden sesler
yükselir. Daha sonra Allah, takva sahibi olanları kurtarır, zalimleri de orada
diz üstü çökmüş halde bırakır" buyurduğunu duymadıysam, şu kulaklarım
sağır olsun."
******************
Havz
******************
1085- İbn Abbas'ın şöyle
dediği rivayet edilmiştir: Ömer bin Hattab'ın bize bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben, Havz başına sizden önce
varacak olan öncÜnÜzÜm."
******************
Makam-ı Mahmud
******************
1086- Huzeyfe'nin şöyle
dediği rivayet edilmiştir: "Kıyamet gÜnÜnde tüm insanlar, hepsinin görülebileceği
ve seslenen kişinin sesini duyurabileceği bir yerde toplanırlar. Hiç kimse
konuşmaz. Sonra: "Ey Muhammed!" diye seslenilir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Buyur, emrine amadeyim! Hayır senin
elindedir. Şer senden uzaktadır. Doğru yolu bulan, ancak senin hidayete
erdirdiğindir. Kulun, huzurundadır. Her şey sendendir. Senden başka korunacak
ve sığınılacak bir yer yoktur. Sen yüce ve ulusun! Kabe'nin Rabbi! Seni her
türlÜ eksiklikten tenzih ederim" der. İşte Makam-ı Mahmud budur."
******************
Kimseyi Ameli Kurtaramaz
******************
1087- Muhammed'in
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hiçbirinizi işlediği amel kurtaramaz" buyurdu. Ashab: "Ey
Allah'ın Resulü, seni de mi?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Rabbimin mağfireti ve rahmeti olmazsa, beni de!"
buyurdu. İbn Avn, hadisi rivayet ettikten sonra (duyduğu endişeyi gösterir
tarzda) elini başının üzerine koydu.
******************
Şefaat
******************
1088- Ali bin Hüseyin'in
şöyle dediği rivayet edilmiştir: İlim ehlinden bir adam Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bana anlattı: "Yeryüzü bir
sergi gibi Aziz ve Celil olan Allah'ın azametinden dolayı serilir.
İnsanoğlundan bir kişiye ayakta duracak kadar ancak yer olur. Sonra insanlardan
ilk olarak bana çağrı yapılır, ben de secdeye kapanırım. Sonra bana izin
verilir ve ben: "Rabbim! Bana bunu haber vermiştin. -Cebrail (a.s.) Arş'ın
sağında durur. Allah'a yemin olsun ki onu bu halde hiç kimse görmemiştir.- Sen
Cebrail'i bana gönderdin" derim. Cebrail de orada konuşmadan susar. Aziz
ve Celil olan Allah: "Doğru söyledin" buyurur. Sonra şefaat etmek
için bana izin verilir. Ben: ''Rabbim! Kulların sana yeryüzünün her tarafında
ibadet ettiler" derim. Işte bu, Makfun-ı Mahmud' dur."
1089- Enes bin Malik'in
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir."
1090- Ümmü Seleme'nin
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetimin benden sonra karşılaşacağı şeyleri gördüm. Bunun için şefaatimi
kıyamet gününe sakladım."
1091- Abdurrahman bin
Ebu Aklı es-Sekafi'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Medine'ye girdiğimizde
bir yolu izleyerek Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kapısına kadar
vardık. İçeri girmek için izin istediğimiz sırada, ondan daha çok nefret
ettiğimiz kimse yoktu. O, içeri girmemiz için izin verdi. Girip ona selam
verdik ve biat ettik. Evden çıktığımız sırada, ondan daha çok sevdiğimiz bir
kimse olmadı. Ben: "Ey Allah'ın Rasulü, sen Allah'tan Süleyman'ın mülkü
gibi bir mülk istemiyor musun?" diye sordum. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve şöyle buyurdu:
"Belki de Allah
katında bu arkadaşınız için Süleyman'ın mülkünden daha güzel ve daha üstün
şeyler vardır. Şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, gönderdiği her peygambere
icabet edeceği bir dua vermiştir. Kimisi Allah'tan bir mülk istedi ve Allah da
onu verdi. Kimisi de o duasını kavminin helakı için kullandı ve ona istediği
verildi. Kuşkusuz Allah bana da öyle bir dua vermiştir; ancak ben o duamı
kıyamet günü ümmetime şefaat için sakladım."
1092- İbn Abbas'ın şöyle
dediği rivayet edilmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hutbe
verdi ve şöyle buyurdu: ''Kıyamet günü gelip insanların hesabı uzadığında:
Atamız Adem'e gidelim de, Rabbimizin katında bize şefaatçi olsun da öyle hesaba
çekilelim.'' derler. Adem'e gelip: ''Ey Adem, sen atamızsın. Allah seni kendi
elleriyle yarattı, cennetine koydu ve melekleri sana secde ettirdi. Hesap
uzadı. Bizim için Rabbimizin katında şefaatçi ol da, öyle hesaba çekilelim.''
derler. Adem: ''İstediğiniz şeyi ben yapamam! Çünkü ben de günahımdan dolayı
cennetten çıkarıldım. Ancak atanız Nuh'a gidin.'' der. Onlar Nuh'a gelip:
"Bizim için Rabbinin katında şefaatçi ol da, öyle hesaba çekilelim. Çünkü
hesap uzadı" derler. Nuh: "İstediğiniz şeyi ben yapamam! Çünkü
ettiğim bir duayla tüm insanların suda boğuldu. Ancak siz, atanız İbrahim'e
gidin" der. Onlar İbrahim'e gelip: "Allah seni kendisine dost kıldı.
Rabbinin katında bizim için şefaatçi ol ki, hesaba çekilelim. Çünkü hesap
uzadı" derler. İbrahim:
"İstediğiniz şeyi
ben yapamam! Çünkü ben üç yalan söyledim. Siz Musa'ya gidin, o sizin için
Rabbinizden şefaatçi olsun" der. Onlar Musa'ya gelip: "Allah seninle
bizzat konuştu. Bizim için Rabbinden şefaatçi ol ki, hesaba çekilelim. Çünkü
hesap uzadı" derler. Musa da onlara:
"İstediğiniz şeyi
ben yapamam! Çünkü ben de, haksız yere bir cana kıymıştım. Ama siz İsa'ya
gidin. O, sizin için Rabbinize şefaatçi olsun" der. Onlar İsa'ya gelip:
"Sen, Allah'ın ruhu ve kelimesisin. Bizim için Rabbinden şefaat dile ki,
bizi hesaba çeksin. Çünkü hesap uzadı" derler. Bunun üzerine İsa:
"İstediğiniz şeyi
ben yapamam! Çünkü insanlar Allah'ı bırakıp beni ilah edindiler. Bir kabın
içinde bir şey bulunsa ve bu kap mühürlü olsa, mühür açılmadan kabın içinde
bulunanlar alınabilir mi? Siz Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidin.
O, peygamberlerin sonuncusudur" der. Onlar bana gelirler.
Ben de Aziz ve Celil
olan Rabbimin huzuruna gelecek ve secdeye kapanacağım. Bana: "Başını
kaldır!" buyurulacak. Daha önce hiç kimsenin söylemediği ve benden sonra
da hiç kimsenin söylemeyeceği sözlerle Allah'a hamd edeceğim. Sonra yine Rabbim
için secdeye kapanacağım. Bana: "Başını kaldır! İste! İstediklerin sana
verilecek. Şefaat et, şefaatin kabul edilecek" buyurulacak. Nihayet
kalbinde 'La ilahe illallah' sözünü söylemekten dolayı bir hardal tanesi kadar
iman bulunan kimseler cehennemden çıkarılacak."
1093- Muaviye bin
Muattib'in rivayet ettiğine göre o, Ebu Hureyre'yi şöyle derken işitmiştir:
"Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şefaat konusunda
Rabbinin sana cevabı ne oldu?" diye sorduğumda Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Muhammed'in canı elinde olana yemin
olsun ki, ilme olan hırsından dolayı bu konuda ilk soru soracak kişinin sen
olacağını tahmin etmiştim. Canım elinde olana yemin olsun ki, ümmetimin cennet
. kapılarından izdiham yaparak girmeleri benim için şefaat hakkımdan daha
önemlidir. Şefaatim de, kalbi dilini ve dili de kalbini tasdik ederek, samimi
bir şekilde Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet eden kimselere
olacaktır."
bitti