BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İ’TİKAD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Zati ve Fiili Sıfatların Açıklaması

 

Yüce Allah, "O, görüleni de görülmeyeni de bilen, kendisinden başka tanrı olmayan Allah'tır. O, acıyıcı olandır, acıyandır. O, kendisinden başka tanrı olmayan, hükümran, çok kutsal; esenlik veren, güvenlik veren, görüp gözeten, güçlü, buyruğunu her şeye geçiren, ulu olan, Allah'tır. Allah onların koştukları eşlerden (ortaklardan) münezzehtİr. O, var eden, güzel yaratan, yarattıklarına şekil veren, en güzel adlar kendisinin olan Allah'tır. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim'dir"[Haşr 22-24] buyurmuştur. Allah bu ayetlerde zati isimlerle fiili isimlerin ayrı olduğuna işaret etmiştir. Yüce Allah' ın Kur'an'da zikrettiği za ti ve fiili isimleri de bunların üzerine bina edeceğiz. Yüce Allah'ın ismi, hem isim hem sıfattır. İsimleri sıfatı, sıfatları vasıflarıdır ve iki kısımdır:

 

Birisi zati sıfatlardır. Diğeri ise fiili sıfatlardır.

 

Zati sıfatlar, her zaman Allah'ın layık olduğu sıfatlardır ve iki kısımdır:

Birisi akli sıfatlardır. Diğeri ise sem'i sıfatlardır.

 

Akli sıfatlar: Duyarak (Kitab ve sünnetten gelen delillerle) isbat edildiği gibi akılla da isbat edilen sıfatlardır ve bu da iki kısımdır:

 

Birincisi: Haber verenin verdiği habere, zatını vasfedenin, Onun var olduğunu, Kadim, İlah, Melik, Kuddüs, Celil, Azim, Aziz ve Mütekebbir olduğunu vasfetmesiyle bilinen sıfatlardır. Bu kısımdaki isim ve müsemma aynıdır.

 

İkincisi: Haber verenin verdiği habere, vasfedenin, Allah'ın zatında kaim olan, Hayat, İlim, Kudret, İrade, Semi', Basar, Kelam ve Beka gibi zaid (subuti) sıfatları vasfetmesiyle bilinen sıfatlardır. Bu kısımdaki her isim, Yüce Allah'ta bulunan bir sıfattır. Bu sıfatlar için ne Allah'ın isimleridir, ne de Allah'ın isimleri değildir denilemez.

 

Sem'i sıfatlar: Sadece Kitab ve sünnetten gelen delillerle isbat edilen sıfatlardır. Yüz, eller, gözler gibi. Bu sıfatlar da Allah'ın zatında kaimdir. Bunlar için de Allah'ın isimleridir veya değildir denilemez ve nasıl olduğu bilinemez. Yüz, Allah'ın bir sıfatıdır, ama suret değildir. Eller, Onun sıfatıdır, ama bir uzvu değildir. Gözler Onun sıfatıdır, ama görmesini sağlayan organlar değildir. Zatıyla ilgili bu sıfatların varlığı sadık haberle (ayet ve hadislerle) bildirilmiştir.

 

Fiili sıfatlar, Yüce Allah'ın fiillerinden türeyen isimlerdir ve ezelden sonra bu fiiller Allah'ta mevcud olmuşlardır. Çünkü isimlerin kendisinden türediği bu fiiller ez elde yoktu. Yüce Allah'ın zatını, Yaratan, yaşatan, öldüren, nimet veren, ihsanda bulunan olarak vasfettiği isimler Allah'ın zatıyla kaimdir. Yüce Allah'ın kemalinden dolayı bu sıfatlar Allah'a ait ise, ne Allah'ın ismidir, ne de değildir, denilir. Eğer yaratılmışların kullandığı isimlerse, bu isimler zaten Allah'a verilemez. Bazıları, Allah'ın zati olsun, fiili olsun bütün isimlerinin zatına ait olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda hem isim, hem isim verilen aynıdır. Önceki alimlerimizin sözleri de buna işaret etmektedir.

 

Yunus b. Abdila'la'nın bildirdiğine göre Şafii: "Kişinin: ''İsim müsemmadan farklıdır'' dediğini duyarsan, onun zındık olduğuna şahitlik et" demiştir.

 

Beyhaki der ki: Şafii, el-İman adlı kitabında, Allah'ın isimlerine Ondan ayrıdır denilemeyeceğini söylemiştir. Daha önce bu sözünü aktarmıştık. Doğruya ulaşmak, Allah sayesindedir.

 

Böyle söyleyenler, yüce Allah'ın, " ... Sana, Yahya isminde bir oğlam müjdeliyoruz ...''[Meryem 7] buyurarak olacak çocuğun isminin Yahya olduğunu bildirdikten sonra, "Ey Yahya ...''[Meryem 12] buyurmasını delil göstermişler ve şöyle demişlerdir: "Allah onun ismini çağırmıştır ve muhatap Yahya'dır. Bu da çağrılanın ismidir, ismi de kendisidir. Aynı zamanda Yüce Allah, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir .. ."[Yusuf 40] buyruğunda isimlerden, ismi verilen şeyler kastedilmiştir. "Büyük ve pek cömert olan Rabbinin adı ne yücedir!"[Rahman 78], "Alemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan'ı indiren Allah'ın Şanı Yücedir"[Furkan 1] ve "Hükümranlık elinde olan yücedir ... "[Mülk 1] ayetlerinde de zatını kasdetmiştir.

 

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sonra Ömer b. el-Hattab'ın: "....... "Ey Allahım! Seni hamdin ile tesbih ve tenzih ederim. İsmin mübarektir" dedikleri rivayet edilmiştir.

 

[T] Sahih hadistir. Ebu Davud (775), Nesai (2/132), Tirmizi (242), İbn Mace (804) ve Ahmed (3/50, 69).

 

Yine Allah'ın Resulü namazı bitirip selam verdikten sonra: "..... (Ey Celal ve ikram sahibi! Sen ne yücesin)" diye dua ederd.  [T] Müslim (591) Ebu Davud (1513), Nesai (3/68), Tirmizi (298), İbn Mace (924) Ahmed (6/62, 184,235) ve Darimi (1347).

 

 

Kunut duasında ise: .... (= Rabbimiz sen mübarek ve yücesin)" diye dua ederdi.

 

[T] Sahih hadistir. Ebu Davud (1452, 1426), Nesai (3/248), Tirmizi (464), İbn Mace (1178), Ahmed (1/199, 200), Darimi (1591, 1592, 1593) ve Hakim (3/172).

 

 

Ebu Mansur el-Ezheri, ..... kelimesinin, yücelmek, büyük olmak manasında olduğunu söylemiştir.

 

Aynı zamanda bu kelimenin, bereket kelimesinin tefaül babından, çokluk ve genişlik manasına geldiği de söylenmiştir.

 

 

Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Biriniz yatağına girince onu elbisesinin kenarıyla üç defa silkelesin, Çünkü kendisinden sonra yatağına neyin geldiğini bilemez, Bunu yaparken: ''Ey Rabbim! Yanımı ancak senin isminle (döşeğe) koydum, onu ancak senin isminle kaldırırım. Eğer canımı (öldürüp de yanında) tutarsan ona merhametle muamele et. Eğer (öldürmez de tekrar bu aleme) gönderirsen salih kullarını koruduğun şeylerle onu da koru'' desin,"

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (6320, 7393), el-Edebu'l-Müfred (1210) ve Müslim (2714).

 

 

Malik'in rivayetinde, "Çünkü kendisinden sonra yatağına neyin geldiğini bilemez" ibaresi yoktur.

 

 

 

Ebu Zer ve Huzeyfe'den bize bildirildiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına girince: ....... (= Allahım! Senin adınla yaşar, Senin adınla ölürüm)" derdi.   [T] Sahih hadistir. Buhari (6312, 6314, 6324, 7394).

 

 

 

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah vakti: "...... (= Allahım! Seninle sabahladık, Seninle akşamladık, Seninle yaşar ve Seninle ölürüz)" derdi.  [T] Hasen hadistir. Buhari el-Edebu'l-Müfred (1199).

 

 

 

Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Cibril, hummadan bitkin düşen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip: "...... (= Sana eza veren bütün hastalıklara karşı, her haset edenin hasedinden ve nazarı değenin nazar değmesine karşı sana okuyorum. Allah'ın adı sana şifa versin)" demiştir.

 

[T] Hasen Sahih İbn Mace (3527), Ahmed (5/323), el-İhsdn'da (953, 2968) geçtiği üzere İbn Hibban ve Hakim (4/412).

 

Beyhaki der ki: Eğer ismi, Allah'tan başka olsaydı veya müsemma kendisi olmasaydı, kişi: "Allah'a ibadet ettim - Allah lafzı da Yüce Allah'ın ismidir-" dese bu kişi ya Allah'ın adına ibadet etmiş veya başkasına ibadet etmiş olur ya da ibadet edilenden kastedilen Yüce Allah'tır denilemez. Böyle bir şeyin iddia edilmesi de imkansızdır.

"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır" sözünün manası, kulların Allah'a verdiği isimlerdir. Çünkü Yüce Allah zatıyla Tek'tir.

 

Şair der ki: Gelecek yıla kadar, sonra selam ismi üzerinize olsun.

Ebu Ubeyd der ki: "Şair, selam isminden selamın kendisini kasdetmiştir. Çünkü selamın ismi, selamın kendisidir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Daha Önceki İki Bölümde Zikrettiğimiz Sıfatlar Dışında Kalan Sıfatlar