BEYHAKİ KÜLLİYATI |
KABİR AZABI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Arapçasını Yayına
Hazırlayanın Ön sözü
Ehl-i sünnet vel-cemaat,
insanın kabirde sorguya çekilip orada ya rahata kavuşacağı ya da azap göreceği,
bunun da ruhen ve bedenen olacağı konusunda ittifak etmişlerdir.
Alimlerden az bir kısmı
da aralarında sayılı konularda ihtilaf ettiler ki onlar da şöyledir:
1- Haricilerden ve
Mutezile'den Dirar b. Anır ve Bişr el-Merisi gibileri kabir azabını tümüyle reddedip
bu görüşlerinde de şunlara dayandılar:
A- "Dirilerle
ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere
işittiremezsin!"[Fatır 22] Ancak ulemanın çoğunluğu bu delillerine karşı
şu cevabı verdiler: "Bu ayetten kasıt, kabirlerde işittirecek olanın ancak
Yüce Allah olduğudur ki mana olarak "Sağırlara sen mi işittireceksin;
yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi
ileteceksin?''[Zuhruf 40] ayetine benzer. Buradan da kasır, işittiren ve
hidayet verenin sadece Allah olduğudur. Delilolarak gösterdikleri ayetteki
"İşittiremezsin" lafzının manası da onlara fayda verecek bir şekilde
işittiremezsin veya Allah dilemedikçe onlara işittiremezsin şeklindedir.
B- Diğer bir dayanakları
da şöyledir: Bir insan asıldığı zaman bedeni çürüyüp parçalanıncaya kadar asılı
olarak duruyor da onda bir dirilmeye veya sorgu suale yönelik bir şey
göremiyoruz. O halde vahşi hayvanlar ve kuşlar tarafından parçalanıp yenilen,
her bir parçası ayrı bir midede olan veya yanıp da külleri havaya savrulan kişi
nasılolabilir de azaba maruz kalabilir?
Ulemanın çoğunluğu buna
da şöyle cevap vermiştir: Bütün bunlar azap görmesine engel olmadığı gibi Allah
için de zor bir şey değildir. O, cesedi parçalara ayırıp toplamaya kadir olduğu
gibi, bir parçasını diriltip onu sorgulamaya da kadirdir. O, ceset parçalara
ayrılmış olsa bile bütün parçalara ayrı ayrı azap verip bu azabı da ruha
hissettirme gücüne sahiptir. Yukarıda zikredilen deliller, ayetlerin ve
mütevatir hadislerin karşısında da duramaz.
2- Keramiyye mezhebinden
olan bir grup da: "Bunlar sadece cesede yönelik olacak, Allah cesette
hissetme, duyma, tat alma ve acı duyma hissi yaratacak" dediler.
Buna da Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir' deki kuyunun etrafında öldürülen kişilerle
konuşmasını, ruhları bedenlerine dönmeden önce kendilerine hitap etmesini ve
onların bu hitabı duyduklarını delil olarak gösterdiler. Kabirdeki sorgunun da
bu şekilde olacağını söylediler.
Ulemanın çoğunluğu buna
da şu cevabı vermiştir: Bu dedikleri iddialarına delil olamaz. Sahih olan
birçok hadis bunun aksini beyan etmektedir. Bu sahih hadisler, cesedin
oturtulup sorgulanacağını ve insanın sorgu meleklerine cevap vereceğini
gösterirken, bunun yanında ruhun da bedende olacağını bildirmektedirler.
3- İbn Hazm ve İbn
Hubeyre ise sorgunun sadece ruha yönelik olduğunu söylediler. Buna delil olarak
da ölünün mezarda öylece durduğunun görülmesi, ancak sorgu ve suale tutulması,
oturtulması ve mezarında bir daralma veya genişleme olması yönünde belirtilerin
görülmemesini gösterdiler.
Ulemanın çoğunluğu buna
da şu cevabı vermiştir: Bütün bunlar Allah'ın kudretiyle olmayacak şeyler
değildir. Hayatta buna benzer şeyler de bulunmaktadır. Uyuyan bir kişi
rüyasındaki lezzet ve acıyı duyduğu halde yanındaki bunları göremez. Uyanık
biri de, iyi bir şey düşündüğünde lezzet alır, kötü bir şey düşündüğünde acı
duyar, ama yanında oturan bunun farkında olmaz. Hasta kişi de acıdan bağırıp
seslenmese onun da acı çektiğini göremeyiz. Hz. Cebrail, Hz. Peygamber'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiği zaman Allah Resulü onu görürdü. Fakat
yanında oturan sahabiler onu göremezdi. Dolayısıyla Allah böyle şeyleri işitme
ve görme kabiliyetini dilediği kişiler hariç kainatta kimseye vermemiştir.
4- Ebu'l-Huzeyl ve ona
dbi olanlar şöyle dediler: "Ölü, iki Sur üflemesi arasında olacaklar hariç
azabı veya başka bir şeyi hissetmez. O, uyuyan veya baygın biri gibidir.
Dövülse dahi uyanıp kendine gelmedikçe bunu hissetmez. Bildiğim kadarıyla bunların
da bu iddialarına delilleri yoktur. Hadisler de iddia ettiklerine muhaliftir.
5- Mutezile'den
bazıları: "Bunlar, sadece müminlerin dışında olan kafırleri
kapsayacaktır" dediler. Delilolarak şu ayetleri gösterdiler: "Nihayet
Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un
kavmini ise kötü azap kuşatıverdi. Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar.
Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabm en çetinine sokun
(denilecek)!"[Mü'min 45-46]
Ulemanın çoğunluğu buna
da şu cevabı vermiştir: Bu ayet, günahkar müminler için kabir azabının
olmadığına delil değildir. Günahkar müminler için kabir azabının olduğu
hakkında hadisler çoktur. İdrarını bedenine bulaştırmaktan sakınmayan ve gıybet
eden müminler için kabir azabının olduğu yönündeki hadisler buna örnektir.
Beyhaki de Ehl-i imanı kabir azabı konusunda uyarmak için özel bir telif kaleme
almıştır.
6- Bazıları da:
"Mümin de, münafık da kabirde sorguya çekilecektir.
Fakat kafır
sorgulanmayacaktır" dediler. Delilleri ise Abdurrezzak' ın, tabiundan
büyük bir şahsiyet olan Ubeyd b. Umeyr'den olan şu rivayetidir:
"İki kişi kabirde
sorguya çekilecektir. Bunlardan biri mümin, diğeri ise münafıktır. Fakat kafır
ne Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne de başka bir şey için sorguya çekilmeyecektir
ki zaten Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tanımaz."
Ulemanın çoğunluğu buna
da şu cevabı vermiştir: "Bu rivayet mevkılf bir rivayettir. Kafırin
sorguya çekileceği yönündeki hadisler ise tariklerinin çokluğuyla beraber merfu
hadislerdir ki kabul edilmeye diğerlerinden daha tercihe şayandır. cumhurun bu
konudaki delilleri çoktur. Bazılarını sayarsak:
A- Yüce Allah şöyle
buyurur: "O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de
pençelerini uzatmış, onlara: ''Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek
olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan
ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!'' derken onların halini
bir görsen!"[En'am 93]
İbn Abbas ve başkaları,
ayet hakkında şöyle demiştir: "Bu, ölüm anındadır. Meleklerin pençelerini
uzatmış olması ise vurması anlamındadır. Onların yüzlerine ve sırtlarına
vurmalarıdır."
B- Yüce Allah şöyle
buyurur: "Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve ''Tadın yakıcı
cehennem azabını'' (diyerek) o kafirlerin canlarını alırken onları bir
görseydin!"[Enfal 50]
Bu azap, kabre girme
öncesine ait olsa da, kıyamet günündeki azaptan daha öncedir. Azabın çoğu
kabirde olacağı için de kabir azabıyla ilgili sayılmıştır.
C- Yüce Allah şöyle buyurur:
"Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba
itileceklerdir."[Tevbe 101]
Taberi bu husustaki
ihtilafları zikrettikten sonra şöyle demiştir: "İki azaptan biri kabir azabıdır.
İkincisi ise açlık, esaret, öldürülmek, zillet veya benzeri şeylerdir."
D- Yüce Allah şöyle
buyurur: "Onlar sabah akşam o ateşe sokuludar.
Kıyametin kopacağı gün
de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!"[Mü'min 46]
Kurtubi der ki: "Ulemanın çoğunluğuna göre bu ateşe sokulma durumu
berzahta olacaktır."
E- Yüce Allah şöyle
buyurur: "Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları
bilmezler."[Tur 47] Bu kitabın 69 ile 70. hadislerinde zikredileceği gibi,
bu azap, kıyametten önce dünyada veya kabirde olan azaptır. Ehl-i sünnet ve
cemaati bu konuda teyit eden hadisler sayılamayacak kadar çoktur.
Kastallani,
İrşadu's-Sari (2/460) bu konuda şöyle der: "Mesabihu'l-Cami' kitabında
denir ki: Kabir azabı hakkındaki hadisler oldukça fazladır. Birçok kişi de bu
hadislerin mütevatir olduğunu, eğer bu gibi hadisler sahih sayılmayacaksa,
dinde hiçbir şeyin sahih sayılamayacağını ifade etmiştir."
Ayni de,
Umdetu'l-Kari'de (8/145) şöyle der: "Elimizde bu konuda sahih hadisler ve
mütevatir haberler bulunmaktadır."
(Ebu'l-İzz) şöyle der:
"Kabir azabının olduğu, layık olanların orada nimetlendirileceği, iki
meleğin sorguya çekeceği Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen
mütevatir hadislerle sabittir. Bunun içindir ki bunun varlığını kabul etmek ve
buna inanmak vaciptir."
Fakat kabir azabı
hakkındaki hadislerin mütevatir olmadığını söyleyen bazı alimler, -Allah
doğrusunu bilir- bu husustaki hadislerin hepsine muttali olamamışlardır. Çünkü
bu hadislere muttali olan kişinin bunların mütevatir olduğunu inkar etmesi
mümkün değildir.
Kabir azabı hakkındaki
hadislerin mütevatir olduğuna delil olarak bize bu kitap yeter. Müellif bu
konuda tabiun ve onlardan daha fazla sayıda olan tabileri kanalıyla 39
sahabiden hadis nakletmiştir. Beyhaki, kitapta bu konuda Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen hadislerin büyük bir çoğunluğunu zikretmiş
olmasına rağmen zikredemedikleri de vardır. Doğrusunu Allah bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: