BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KABİR AZABI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

31. Seletten, Kabir Azabının Sabit Olduğu Ve Kabir Azabından Çok Korktukları Hakkında Bana Ulaşanlar, Allah Onlardan Razı Olsun

 

221- İbn Abbas der ki: Ömer b. el-Hattab suikasde uğradığı zaman yanına gittim ve: "Cennetle sevin, ey Müminlerin emiri! Sen küfür zamanı Müslüman oldun. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında kimse yokken onunla beraber cihad ettin. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman senden razı idi. Senin hilafetin zamanında iki kişi ihtilafa düşmedi ve şehit gidiyorsun" dedim. Bana: "Bir daha tekrar et" deyince, söylediklerimi tekrar ettim. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab: "Ondan başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki yeryüzündeki her şeyaltın ve gümüş olsa mahşerin şiddetinden kurtulmak için onları Allah yolunda hibe ederdim" dedi.

 

 

 

222- Osman b. Affan'ın azatlısı Hani der ki: Osman b. Affan bir kabirde durduğu zaman sakalı ıslanana kadar ağlardı. Ona: "Cenneti ve cehennemi zikredip ağlamıyorsun da şimdi bundan mı ağlıyorsun 7" dediklerinde: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kabir ahiretin ilk merhalesidir. Kişi ondan kurtuldu mu, ötesinden kolayı yoktur. Ondan kurtulamayanın ötesi daha zordur'' dediğini duydum" karşılığını verdi. Sonra Hz. Osman: "Çok kötü manzaralar gördüm, ama kabirden daha kötüsünü görmedim" dedi. 

 

[T] Tirmizi (2410), İbn Mace (4267) ve Hakim (1/371).

 

 

 

223- Bu hadis başka bir kanalla da rivayet olunmuştur. Ancak hadisin sonunda: "Vallahi! Çok kötü manzaralar gördüm, ama kabirden daha kötüsünü görmedim" dedi, ama bunu Hz. Osman'ın söylediğinden bahsetmedi. 

 

[T] Fethu'r-Rabbani (8/106).

 

 

 

224- Hz. Ali der ki: "Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki nihayet kabirleri ziyaret ettiniz"[Tekasur 1-2] ayetleri ininceye kadar kabir azabından şüphe ederdik."

 

[T] Tirmizi (3413),

 

 

 

225- İbn Mes'fıd der ki: "Sizden biriniz kabrinde oturtulduğu zaman melekler ona: ''Sen kimsin?'' diye sorarlar. Eğer kişi mümin ise: ''Diriyken de, ölüyken de ben Allah'ın kuluyum. Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nun Resulü olduğuna şahadet ederim'' cevabını verir. Kabri Allah'ın dilediğince genişler ve Cennette olan yeri kendisine gösterilir. Cennetten ona elbise indirilir ve onu giyer. Fakat kişi kafir ise melekler ona: ''Sen kimsin?'' diye sorduklarında, kafir: ''Bilmiyorum'' cevabını verir. Ona: ''Bilmeyesin ve öğrenmeyesin''" denilir. Kabir o kadar daralır ki kemikleri birbirine geçer veya birbirine değer. Kabrinin etrafından kendisini parçalayıp yemek üzere yılanlar gönderilir. Eğer korkup bağırırsa ateşten demir bir topuzla kendisine vurulur."

 

 

 

226- Asım da aynı senedle mana olarak benzerini rivayet eder. Ancak mümin için: "Kabri Allah'ın dilediğince genişler ve ona Cennetten bir kapı açılır, dirilene kadar açılan kapıdan kendisine o güzel kokudan gelir" demiştir. Kafir için de: "Kendisine Cehennemden bir kapı açılır" demiştir.

 

 

 

227- Ebu Musa el-Eş'ari de: "Kabrimi derin yapın" dedikten sonra

Asım'dan gelen hadisin (225) tümünü zikretti.

 

 

 

228- Süfyan, Ebu Musa'dan şöyle bildiriyor: "Müminin canı, kokuların en güzeli olan misk kokusu gibi çıkar. Öldüğü zaman gelen melekler onu hemen alırlar ve semaya çıkarlar. Semaya varmadan başka melekler onları karşılayıp: ''Sizinle olan bu kişi kimdir?'' diye sorarlar. Onu götüren melekler: ''Bu, filandır'' deyip onu en güzel amelleriyle zikredince, soran melekler: ''Allah size de, sizinle beraber olana da esenlikler versin'' derler. Ardından semaların kapısı açılır ve o kişinin yüzü ışıldamaya başlar. Yüce Allah'ın huzuruna yüzü güneş gibi parlayarak çıkar. Ama öbür kişinin canı çıktığı zaman leş kokusundan daha kötü çıkar. Öldüğü zaman gelen melekler onu hemen alırlar ve semaya çıkarlar. Semada başka melekler: ''Sizinle olan bu kişi kimdir?'' diye sorunca: ''Bu, filandır'' deyip onu en kötü amelleriyle zikrederler. Melekler onu: ''Geri döndürün, geri döndürün, Allah ona hiçbir şeyde zulmetmedi'' derler." Ardından Ebu Musa: "Onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir!"[A'raf 40] ayetini okudu.

 

 

 

229- Umeyr b. Seleme anlatıyor: Ebu'd-Derda hasta iken yanına bir adam geldi ve: "Ey Ebu'd-Derda! Dünyadan ayrılma zamanın geldi gibi. Bana fayda verecek ve bana seni hatırlatacak bir şey söyle" dedi. Ebu' dDerda: "İşleri kolaylaştırılan bir ümmetin içindesin. Namazını kıl, malın varsa zekatını ver, orucunu tut ve kötülüklerden sakın, sonra mükafatın için sevin" karşılığını verdi. Adam yine aynı şeyi tekrar edince, Ebu'dDerda ona şöyle dedi: "Sana diyeceklerimi aklında tut. Sana yerden iki arşın genişliğinde, dört arşın boyunda bir yer verildiğinde, senden ayrılmayı istemeyen ailen, dostların ve kardeşlerin üstünü bolca toprakla güzelce kapatıp gittiklerinde yanına siyahlar ve yeşiller içinde kıvırcık saçlı, isimleri Münker ve Nekir olan iki melek gelecek. Seni oturtup: ''Sen kimsin?'' Veya: ''Nasıl bir hayatın vardı? Bu adam hakkında ne derdin?'' diye soracaklaL O zaman sen ne yapacaksın? Eğer: ''Vallahi bilmiyorum. İnsanlar bir şey diyordu, ben de dedikleri gibi dedim'' dersen, vallahi ateşlerin içine düşersin. Eğer: "Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'ın Resulü' dür, ona Kitab indirildi, ben de ona ve kendisiyle gelene inandım'' dersen, vallahi kurtulur ve hidayete erersin. Oradaki şiddet ve korkudan dolayı Allah seni imanında sebat ettirmeden de bunları söylemeye gücün yetmeyecektir."

 

 

 

230- Said b. el-Müseyyeb der ki: Ebü Hureyre'nin, bir bebeğin cenaze namazını kıldırdıktan sonra: "Allahım! Onu kabir azabından koru" dediğini duydum.

 

 

 

231- Abdullah b. Ebi Muleyke der ki: Aişe'nin şöyle dediğini işittim: "Kafir kişiye kabirde kel bir yılan musallat edilir ve o yılan adamın etini başından ayaklarına doğru yer. Kafir tekrar etle giydirilir ve yılan onu bu kez ayaklarından başına doğru yer. Bu böyle devam eder."

 

 

 

232- Ömer b. Abdillah b. Urve b. ez-Zübeyr şöyle bildiriyor: Ebü Bekr'in kızı Esma'nın azatlısı Ümmü Harice can çekişmekte olan bir kadının yanında bulundu. Kadına: "Melekler tarafından Rabbin, dinin ve Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında sorguya çekileceksin" deyip ona talkında bulundu.

 

 

 

233- Atiyye der ki: İbn Abbas: "Yüce Allah sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar''[İbrahim 27] ayetini açıklarken şöyle dedi: "Mümin kişi öleceği zaman melekler yanına gelir, ona selam verip Cennetle müjdelerler. Öldüğü zaman ise cenazesinde yürüyüp insanlarla namazını kılarlar. Defnedildikten sonra onu oturturlar ve: ''Rabbin kimdir?'' diye sorarlar. Mümin: ''Rabbim Allah'tır'' cevabını verince: ''Resulün kimdir?'' diye sorarlar. Mümin: ''Muhammed'dir (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'' karşılığını verir. ''Şehadetin neyedir?'' diye sorduklarında: ''Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nun Resulü olduğunu şahadet ederim'' der. O zaman kab ri gözünün görebildiğince genişler.

Fakat kafir öleceği zaman melekler gelip elleriyle yüzüne ve arkasına vururlar. Kabre konulduğu zaman da onu oturturlar ve: ''Rabbin kimdir?'' diye sorarlar. Ama bir cevap gelmez. Allah onlara bunları unutturur. ''Size gönderilen elçi kimdir?''" dediklerinde söylemesi gerektiğini bir türlü bulamaz ve yine cevap gelmez. Yüce Allah da bu konuda: '' ... Zalimleri ise Allah saptırır ... '' buyurmuştur."

 

 

 

234- Nafi, İbn Ömer'den bildiriyor: Ebva savaşından dönerken bir mezarlığa uğradım. Kabirden, kendisinden alevler çıkan, boynu zincirli, zinciri de yerde sürüyen bir adam çıktı ve: "Ey Abdullah! Bana su içir. Allah da sana su içirsin" dedi. Vallahi beni kendi ismimle mi çağırdı, yoksa insanların birbirlerine seslenmeleri gibi ''Allah'ın kulu'' anlamında mı söyledi, bilmiyorum. Ardından da elinde bir demet diken olan siyah biri göründü ve: ''Ey Abdullah! Ona su verme! O kafirdir'' dedi. Yanına gelip onu zincirinden tuttu ve elindeki dikenle ona vurarak mezara indirdi. Mezar üzerlerine tekrar kapanana kadar öylece durup onları izledim.

 

Bu konuda Amr b. Dinar Kahraman Ali'z-Zübeyr'in Salim b. Abdillah b. Ömer kanalıyla babasından rivayetiyle bir kıssa mevcuttur. Yine bu konuda pek çok sayıda asar vardır.

 

 

 

235- Abdullah ed-Danac der ki: Adamın biri Enes b. Malik'e: "Ey Ebü Hamza! Bir topluluk kabir azabını yalanlıyor" dediğinde: "Onlarla oturmayın" deyip bu yöndeki hadisi zikretti.

 

 

 

236- Hasan b. Ebi'l-Hasan el-Basri bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gri renkli katırına binmişti. Bir yerde katır ürküp geri kaçtı. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Katınn ürkmesi büyük bir şeyden değildi. Dedikodu, bozgunculuk ve insanlar arkasında konuşmaktan dolayı kabirlerinde azap çekenlerden ürktü."

 

 

 

237- İbrahim en-Nehai bildiriyor: İki adam kabirlerinde azap çekiyorlardı. Komşuları bu durumdan rahatsız olup Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şikayette bulundular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara:

"İki hurma dalı alın ve kabirlerine koyun, onların azap ları nı hafifletir" buyurdu. Niye azap çektiklerini sorduklarında, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Koğuculuk yaptıkları ve idrardan sakınmadıkları için" cevabını verdi.

 

 

 

238- Katade der ki: "Kabir azabı üç şeyden dolayı olur. Birincisi insanlar arkasında konuşmaktan, ikincisi koğuculuk ve bozgunculuk yapmaktan, üçüncüsü ise idrardan sakınmamaktan dolayıdır."

 

 

 

239- Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor: "Kabir azabı üç şeyden dolayı olur. İnsanlar arkasında konuşmaktan, koğuculuk ve bozgunculuk yapmaktan, diğeri ise idrardandır. Bunlardan sakının."

Sahih olan, İbn Ebi Arube'nin rivayetiyle Katade'nin sözü olmasıdır.

Bu manada daha önce sahih hadisleri rivayet etmiştik.

 

 

 

240- Abdullah b. eş-Şıhhir der ki: Adamın biri yürürken bir kab re uğradı. Kabirdeki kişi: "Ah, ah!" diyordu. Bunun üzerine adam kabrin üzerinde durup: "Amelin seni (işte böyle) rezil eder ki şu an rezil olmuş durumdasın" dedi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

KADER: Allah Her Şeyi Gökleri ve Yeri Yaratmadan Önce Takdir Etti