BEYHAKİ

KÜLLİYATI

VAKİTLERİN FAZİLETLERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Akşam Vakti Arafat'ta Ümmeti İçin Dua Etmesi

 

197- İbn Abbas der ki: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat'ta ellerini, yoksulun yemek dilenmesi gibi göğsüne kadar kaldırmış dua ederken gördüm. "

 

[T] Beyhaki, Sünen (9548), Taberani, M. el-Evsat (2892) ve İbn Adiy, el-Kamil (2/761). Zehebi (4/1866) Hüseyn'in güvenilir olmadığını söyledi.

 

 

 

198- Abbas b. Mirdas anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arefe akşamı ümmetine bağışlanmaları ve rahmete nail olmaları için çokça dua etti. Yüce Allah bu duasına: "Bunu yapacağım ve birbirlerine karşı yaptıkları haksızlıklar dışında benimle onlar arasında olan günahlarını bağışlayacağım" karşılığını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbim! Dilersen mazluma zulme uğradığı şeyden daha hayırlısını verebilir, zalimi de bağışlayabilirsin" buyurdu. O akşam duası sadece bu şekilde karşılık buldu. Müzdelife'de sabahladığında bu duasını yineledi. Yüce Allah bu duasına: "Onları bağışladım" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm edince ashabdan bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Bu saat senin gülebileceğin bir saat değil, neden güldün?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Allah düşmam İblis'in haline güldüm. Yüce Allah'ın ümmetim hakkındaki duamı kabul edip zalimleri de bağışlayacağım öğrenince toprak alıp başına saçmaya, feryat figan etmeye başladı.1

 

[T] İbn Mace 2/1002 (3013), Ukayli, ed-Duafa (4/10), Fesevi, el-Ma'rife ve't-tarih (11295, 296), İbn Adiy, el-Kamil (6/2094), Beyhaki, es-Sünenü'lkübra (5/118) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (2/214).

 

Beyhaki der ki: Muhtemelen zulüm konusundaki bu icabet, kişinin şirk dışında zulmünden dolayı ahirette ebedi olarak ateşte kalmaması içindir. Muhtemelen de başka günahlarından önce zulmünden dolayı cezalandırılacak olmasından dolayıdır. O zaman gücümüzün yettiği kadar zulmetmekten sakınmamız gerekmektedir. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.

 

Beyhaki der ki: Allah'ın Kitabı'nda ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetinde şirk dışındaki günahların bağışlanmasının Yüce Allah'ın takdirine kaldığına delalet vardır. Zira Yüce Allah: "Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar"[Nisa Sur. 48] buyurmaktadır.

 

 

 

199- Ubade b. es-Samit der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlardan biat aldığı gibi biat ettik. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a ortak koşmamak, çalmamak, zina yapmamak, çocuklarımızı öldürmemek, asılsız yere birbirimize iftira etmemek üzere biat ettik. Sizden her kim sözünde durursa sevabı Allah'a aittir. Sizden biri had gerektirecek bir suç işler ve kendisine had uygulamrsa bu kendisi için kefaret olur. Eğer Allah o kişinin günahını örterse durumu Allah'a kalmıştır. Allah dilerse ona azap verir, dilerse de bağışlar."

 

[T] İbn Mace (2603), Beyhaki, Adab (s. 513) ile el-Ba's ve'n-nüşur (21) ve Ahmed, Müsned 22732).

 

 

Beyhaki der ki: Şirk dışındaki günahların bağışlanması Yüce Allah'ın takdirine kalmıştır. Bağışlanmalarım takdir etmeği kişilerin ise azabı ebedi olmayacaktır. İmam sebebiyle ateşten çıkarılıp cennete konulacaktır. Zira Yüce Allah: "Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez"[Nisa, 40] buyurmaktadır. Yine: "Biz, güzel işler yapanların ecrini zayi etmeyiz''[Kehf Sur. 30] buyurmaktadır. Bu durumda mümin kişinin kafir ile birlikte ebedi olarak ateşte kalması, bu kişinin Allah'a, kitaplarına ve peygamberlerine iman etme olan güzel işini zayi etmesiyle olur. Ancak Yüce Allah: "Biz böyle yapmayız" buyurmaktadır.

 

 

 

200- Cabir b. Abdillah der ki: Şu kulaklarımla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir topluluğu cehennemden çıkarıp cennete sokar" buyurduğunu işittim.

 

[T] Müslim (191/317), Ahmed, Müsned (14312) ve İbn Hibban (7483)

 

 

 

201- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her peygamberin kabul edilen bir duası vardır. Ancak ben bu duamı ümmetime şefaat etmek için sakladım. Bu şefaatim inşallah Allah'a ortak koşmadan ölenlere mutlaka ulaşacaktır."  [T] Müslim (1/189)

 

 

 

202- Amr b. Ebi Süfyan bildiriyor: Ebu Hureyre, Ka'bu'l-Ahbar'a: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Her peygamberin kabul gören bir duası vardır ve her bir peygamber bu duasını dünyada iken etmiştir. Ben ise duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat olarak saklıyorum. İnşaallah bu şefaatime Allah'a şirk koşmadan ölenler nail olacaktır'' buyurdu" deyince, Ka'b: "Bunu bizzat Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittin mi?" diye sordu. Ebu Hureyre: "Evet!" dedi.  [T] Müslim, iman (1/89).

 

 

 

203- Ka'b (ul-Ahbar), Ebu Hureyre'ye: "Sana İshak b. İbrahim'in kıssasını anlatayım mı?" deyince, Ebu Hureyre: "Tabi ki anlat" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ka'b şöyle anlattı:

Hz. İbrahim, rüyasında oğlu İshak'ı kestiğini görünce şeytan: "Vallahi böylesi bir durumda İbrahim'in ailesine fitneyi sokmayacaksam artık asla onlardan birini fitneye düşüremem" dedi. Sonrasında İbrahim ve ailesinin tanıdığı bir adamın suretine büründü. İbrahim kesmek için İshak'ı alıp çıkınca şeytan, İbrahim'in hanımı Sare'nin yanına girdi ve:

 

"İbrahim erkenden İshak'ı nereye götürdü?" diye sordu. Sare: "Bir işi için götürdü" karşılığını verdi. Şeytan: "Vallahi bir iş için götürmüş değill" deyince, Sare: "O zaman neden götürdü?" diye sordu. Şeytan: "Onu kesmek için götürdü" deyince, Sare: "Böyle bir şey yok! Zira kendi oğlunu kesecek değil!" karşılığını verdi. Şeytan: "Aksine vallahi kesecek!" deyince, Sare: "Neden kessin?" diye sordu. Şeytan: "Rabbinin kendisine bunu emrettiğini düşünüyor" karşılığını verince, Sare: "Şayet Rabbi ona böylesi bir emir vermişse bunu yerine getirerek en doğrusunu yapıyor" dedi.

 

Sonrasında şeytan, Sare'nin yanında ayrılıp babasının peşinden yürüyen İshakla yetişti. Ona: "Baban seni böyle erkenden nereye götürüyor?" diye sordu. İshak: "Bir işi için beni götürüyor" karşılığını verdi. Şeytan: "Hayır! Vallahi seni bir iş için götürmüyor! Seni kesmek için götürüyor" deyince, İshak: "Babam beni kesecek değil!" karşılığını verdi. Şeytan: "Aksine kesecek!" deyince, İshak: "Neden?" diye sordu. Şeytan: "Bu emri ona Allah'ın verdiğini düşünüyor" karşılığını verince, İshak: "Vallahi bu emri ona Allah vermişse mutlaka yerine getirecektir" dedi.

 

Bunun üzerine şeytan onu bırakıp İbrahim'in yanına geldi ve: "Erkenden böyle oğlunu nereye götürüyorsun?" diye sordu. İbrahim: "Bir iş için götürüyorum" karşılığını verince, şeytan: "Hayır! Vallahi onu kesmek için götürüyorsun!" dedi. İbrahim: "Neden onu keseyim ki?" diye sorunca, şeytan: "Bu emri sana Allah'ın verdiğini düşünüyorsun" karşılığını verdi. Bunun üzerine İbrahim: "Vallahi bu emri bana Allah vermişse mutlaka yerine getireceğim" dedi.

 

İbrahim kesmek için İshak'ı bu şekilde götürünce, İshak da buna teslim olunca Yüce Allah fidye olarak büyük bir koç gönderdi ve onu kesilmekten kurtardı. İbrahim, İshak'a: "Evladım! Kalk! Yüce Allah seni bu durumdan kurtardı" dedi. Allah da İshak'a: "Sana kabul görecek bir dua hakkı veriyorum" diye vahy etti. İshak da: "Benim duam, öncekilerden ve sonrakilerden sana ortak koşmadan ölenleri cennete sokmandır" dedi.

 

[T] Hakim, Müstedrek (2/557, 558), Beyhaki, Şuabu'l-iman (3/2), İbn Kesir, Tefsir (4/15, 16)

 

 

 

204- Ata b. Yesar der ki: Allah'ın peygamberi Hz. İbrahim oğlu İsmail'i alıp çıktı." -Bu kişinin İshak olduğunu söyleyenler de vardır. Sonrasında ravi mana olarak Ka'b b. Malik'ten rivayet ettiğimiz hadisi zikrederek şöyle devam etti: Hz. İbrahim: "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?"[Saffat, 102] deyince, oğlu:

"Emr olunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın[Saffat, 102] babacığım! Beni iple bağla ki, kanımdan sana sıçramasın" karşılığını verdi. Hz. İbrahim bıçağı alıp çocuğun üzerine oturdu. Oğlunun boğazı, göğsünün üst tarafından gırdağına kadar bakıra dönüştürüldü ve bıçak onu kesmez oldu. Sonra Hz. İbrahim dönüp baktığında bir koç gördü ve:

 

"Eyoğul! Kalk, Allah senin fidyeni gönderdi" dedi ve koçu kesip oğlunu bıraktı. Sonra İbrahim: "Evladım! Allah senin bugünkü sabrın sebebiyle, ne istersen vereceğini bildirdi" deyince, oğlu: "Allah'tan, Allah'tan başka ilah olmadığına, Onun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına şahadet ederek huzuruna çıkan her mümini bağışlamasını ve cennete koymasını istiyorum" dedi. 

 

 

 

205- İbn Abbas der ki: Terviye ve Arafe denmesinin sebebi şudur: "İbrahim'e rüyasında vahiy gelerek oğlunu kesmesi emredildi. Hz. İbrahim, bu rüyanın Allah'tan mı, yoksa Şeytan'dan mı olduğunu düşünerek ağır davrandı ve oruçlu bir şekilde sabahladı. Arafe gecesi kendisine vahiy gelince, gördüğü rüyanın Allah tarafından olduğunu anladı ve bu sebeple o güne "Bildi" manasında olan Arefe günü denildi.

 

[T] Beyhaki, Şuabu'l-iman (2/37)

 

 

 

206- İbn Abbas der ki: "Hz. İbrahim oğlunu kesmek ile imtihan edilince Cibril geldi ve kendisine hac vazifelerini öğretti. Sonra kendisini Arafat'a çıkardı." Ebu't-Tufeyl der ki: İbn Abbas bana: "Arafat'a neden Arafe denildiğini biliyor musun?" deyince: "Niye?" dedim. Bunun üzerine İbn Abbas şu karşılığı verdi: "Hz. Cibril, Hz. İbrahim'e: ''Arefte (bildin mi)?'' diye sorunca, İbrahim: ''Evet'' cevabını vermiştir. Bu sebeple de ''Bildi'' manasında ''Arefe'' denildi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kurban Gecesi Olan Arefe Akşamı Dua Etmek