BEYHAKİ KÜLLİYATI |
VAKİTLERİN FAZİLETLERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Receb Ayının Fazileti
Receb ayı, Yüce
Allah'ın: "Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında,
Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte
bu, Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat
Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekun savaşıyorlarsa, siz de onlarla
topyekun savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla
beraberdir"[Tevbe, 36] buyurduğu gibi haram aylardandır.
1- Ebu Bekre bildiriyor:
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bilin ki zaman
Yüce Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki durumuna geri dönmüştür. Bir
yıl on iki aydır. Bu aylardan dördü haram aylardır. Haram aylardan üçü peşpeşe
gelir ki bunlar Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Diğeri de
Cemaziyelahir ile Şaban ayı arasında olan Mudar kabilesinin Receb ayıdır."
[T] Buhari, ilm (1/24)
ve Müslim, kasame (3/1305).
2- Ali b. Ebi Talha
bildiriyor: İbn Abbas: "Allah'a göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan
dördü haram aylardır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylarda kendinize
zulmetmeyin"[Tevbe 36] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "Yüce Allah:
''Bu aylarda kendinize zulmetmeyin'' buyurdu. Sonra bunlardan dört tanesini
seçip haram aylar olarak belirledi ve bu aylarda işlenen bir günahın diğer
aylara nazaran daha ağır olduğunu, bu aylarda yapılan ameli salihin diğer
aylara nazaran daha değerli olduğunu bildirdi."
[T] Beyhaki,
Şuabu'l-iman (2/18), İbn Cerır, Tefsir (1045) ve Şevkanı, Fethu'l-Kadır
(2/360).
Beyhaki der ki: Cahiliye
halkı bu ayları kutsal aylar sayarlardI.
Özellikle Receb ayını
kutsal sayarlar ve bu aylarda savaşmazlardı.
3- Ebü Red. el-Utaridi
der ki: Cahiliye döneminde Receb ayı girdiği zaman: "Keskin demirleri yere
düşüren ay geldi" derdik. Sonrasında ay bitene kadar mızrak ve oklardaki
demirleri söker atardık.
[T] Buhari, meğnzf
(5/119).
4- Beyan der ki: Receb
ayını zikrettiğimizde Kays b. Ebi Hazım'ın: "İçimizdeki kutsallığından
dolayı Cahiliye döneminde Receb ayını ''Asam (sağır)'' diye
isimlendirirdik" dediğini işittim.
[T] Beyhaki,
Şuabu'l-iman (2/18).
5- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Recep ayı
Allah'ın ayıdır ve Asam (Sağır ay) olarak isimlendirilir. Cahiliye döneminde
Receb ayı girdiği zaman bitene kadar silahlarını asıp kaldırırlardı. Bu ayda
insanlar uyuduğu zaman yollar güvenli olur, kimse kimselerden korkmazdı."
[T] Beyhaki, Şuabu'l-iman
(2/18).
Beyhaki der ki: Bu
hadisi rivayet eden kişi, tarih çile re göre meşhur birisidir. İslam'ın ilk
dönemlerinde durum böyle idi. Ancak o zamanlarda bu aylarda savaşırlardı. Sonra
Yüce Allah bu aylar dışında diğer aylarda müşriklerle savaşmaya izin verdi. Bu
ayları da sevapları çoğaltmak ve günahları azaltmak için haram aylar olarak
kıldı. Sonra Yüce Allah bu ümmete bu aylarda zulme mani olmaya izin verdi. Bu
sebeple Şafii haram aylarda hata ile öldürülen kişinin diyetini
ağırlaştırmıştır. Eğer bu şekilde haram aylarda günahın vebali daha ağır ise
yine bu aylarda sevabın da karşılığı daha fazladır. Şafii bu aylarda oruç tutma
hakkında şöyle rivayette bulunmuştur:
6- Mucibe el-Bahiliyye,
babası veya amcasından bildiriyor: Bir defasında Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına gitmiştim. Bir yıl sonra yine yanına gittiğimde şeklim
şemalim de değişmişti. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Beni tanımadın mı?"
dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen kimsin ki?"
diye sordu. "Ben Bahile kabilesindenim. Geçen yıl yine yanına
gelmiştim" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Geçen
gelişinde görünüşün güzeldi. Şimdiki bu halin ne?" diye sorunca:
"Seninle görüştükten sonra geceler dışında hiç yemek yemedim (günlerimi
oruçlu geçirdim)" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Neden kendine eziyet etin? Sabır (ayı olan Ramazan) ayını ve her aydan
bir gün oruç tut" buyurdu. Ona: "Daha fazlasına gücüm yeter, bunu
arttırmanı istiyorum" dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "(Ramazan ayı ile birlikte) her aydan iki gün oruç tut"
buyurdu. "Daha fazlasına gücüm yeter ve bunu arttırmanı istiyorum"
dediğimde: "O zaman üç gün oruç tut" buyurdu. Abdulvahid ise rivayet
ederken "O zaman her aydan üç gün oruç tut" lafzını kullanır.- Ona:
"Daha fazlasına gücüm yeter ve arttırmanı istiyorum" dediğimde Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç parmağını birleştirerek: "Haram
aylardan her birinde şu kadar (üç gün) tutup şu kadar (üç gün) ara ver"
buyurdu.
[T] Ebu mıvud, savm
(2/810), İbn Mace, savm (1/554), Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/291) ve Beyhaki,
Şuabu'l-iman (2/14).
Beyhaki der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konudaki emri bu ayların
bir kısmının oruçlu, bir kısmının da oruçsuz geçirilmesinin müstehap olduğu
yönündedir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu aylarda bu şekilde oruç
tutardı."
7- Osman b. Hakim der
ki: Said b. Cübeyr'e Receb ayında oruç tutmayı sorduğumda şu karşılığı verdi:
"İbn Abbas'ın bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Recep ayında öyle peşpeşe oruç tutardı ki bu ayın tümünü oruçlu
geçirecek sanırdık. Yine bu ayda oruca öyle peşpeşe ara verirdi artık bu ayda
hiç oruç tutmayacak sanırdık. "
[T] Müslim, savm
(2/811).
Beyhaki der ki: Receb
ayında oruç tutmanın fazileti hakkında isnadlarında zayıflık olan bazı
rivayetler nakledilmiştir. Bunlardan bazıları da şöyledir:
8- Enes b. Malik der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennette kendisine
Receb denilen bir nehir vardır. Sütten daha beyaz ve baldan daha tatlıdır. Kim
Receb ayında bir gün oruç tutarsa Allah o kimseye bu nehirden
içirecektir."
[T] İbnu'l-Cevzı,
el-İlelu'l-mütenahiye (2/65), Zehebi, el-Mizan (4/189) ve İbn Hacer,
Tebyinu'l-aceb (s. 25, 26).
9- Abdulaziz b. Said'in,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Receb ayında bir gün oruç tutan kişi, bütün bir yılı oruçlu
geçirmiş gibi sevap alır. Bu aydan yedi gün oruç tutan kişiye Cehennemden yedi
kapı da kendisine kapanır. Bu aydan sekiz gün oruç tutan kişiye Cennetin sekiz
kapısı da açılır. Bu aydan on gün oruç tutan kişi, Yüce Allah'tan ne dilerse
ona verilir. Bu aydan on beş gün oruç tutan kişiye gökten birisi: ''Geçmiş
günahların bağışlandı. Amellerine devam et. Geçmişte yaptıkların kötülükler de
iyiliğe çevrildi'' diye seslenir. Bu aydan daha fazla oruç tutan kişiYE de Yüce
Allah'ın ihsanı daha fazla olur. Nuh peygamber Recep ayında gemiye bindi. Hem
kendisi oruç tuttu, hem de beraberinde olanlara oruç tutmalarını söyledi. Gemi
onlarla altı ay boyunca, Muharrem ayının on 'una kadar yol aldı."
[T] İsnadı zayıfhr.
Taberani, M. el-Kebir 6/83, 84 (5538), Beyhaki, Şuabu'l-İman (2/18), İbn Asakir,
Emali (s. 2), İbn Hacer, Tebyınu'l-aceb (s. 42), Heysemi, Mecmau'z-zevaid
(3/188), İbn Arrak, Tenzihu'ş-şeria (2/158)
10- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Aylar içinde
Yüce Allah'ın seçtiği ay Receb ayıdır. Bu ay Allah'ın ayıdır. Receb ayına
gereken saygıyı gösteren kişi Yüce Allah'a gereken saygıyı göstermiş demektir.
Yüce Allah da kendisine gereken saygıyı gösteren kişiyi Naim Cenneti'ne sokar,
büyük rızasına mazhar kılar. Şaban ayı da benim ayımdır. Şaban ayına gereken
saygıyı gösteren kişi bana gereken saygıyı göstermiş demektir. Bana gereken
saygıyı gösteren kişinin de kıyamet gününde öncüsü ve azığı olurum. Ramazan ayı
ise ümmetimin ayıdır. Ramazan ayına gereken saygıyı gösteren, bu ayda haram kılınan
şeylere riayet edip haddini aşmayan, bu ayın gündüzlerini oruçla gecelerini de
ibadetle geçiren, bütün uzuvlarını haram olan şeylerden koruyan kişi Ramazan
ayından, Allah'ın kendisinden hesabını soracağı tek bir günahı dahi olmadan
çıkar."
[T] Beyhaki,
Şuabu'l-iman (2/19), İbn Hacer, Tebyinu'l-aceb (s. 37) ve Suyuti,
Cem'u'l-cevami' (1/520).
Beyhaki der ki: Bu,
tamamıyla münker bir isnaddır.
11- Selman el-Faris! der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Receb ayında bir
gündüz ile gece var ki bu gündüzü oruçla geceyi de ibadetle geçiren kişi yüz
yıloruç tutup yüz yıl ibadet etmiş gibi sevap alır. Bu gündüz ile gece de Receb
ayının son üç günündedir. Yüce Allah da Muhammed'i bu ayda gönderdi."
[T] Beyhaki, Şuabu'l-iman
(2/19), İbn Asakir, Emalf (s. 6), İbn Hacer, Tebyınu'l-aceb (s. 58), Deylemi,
Müsnedü'l-firdevs (3/142), Suyuti, Cem'u'l-cevami' (1/591) ve İbn Arrak,
Tenzıhu'ş-şeria (2/161).
Bir sonraki hadiste de
başka bir isnadla bundan daha zayıf bir şekilde zikredilmiştir.
12- Enes'in bildirdiğine
göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Receb
ayında bir gece var ki bu gecede ibadette bulunan kişiye yüz yıllık iyilik
sevabı yazılır. Bu gece de Receb ayının son üç günü içindedir. Bu gecede her
rekatında Fatiha Süresi ile Kur'an'dan bir süre okuyan, her iki rekatta
teşehhüdde bulunup sonunda selam veren, sonrasında yüz defa: ''Allah'ın her
türlü eksiklikten tenzih ederim. Hamd ancak Allah'a mahsustur. Allah'tan başka
ilah yoktur. Allah büyükler büyüğüdür'' diyen, yüz defa bağışlanma dileyen, yüz
defa Peygamber'e salavat getiren ve o gecenin sabahına da oruçlu başlayan kişi
Allah'a isyan olan bir konuda olmadıktan sonra dünya ve ahiretine yönelik
edeceği her türlü duaya Yüce Allah icabet eder."
[T] Beyhaki,
Şuabu'l-İman (2/19), İbn Asakir, Emali (s. 6), Suyuti, Cem'u'l-cevami' (1/591)
ve İbn Hacer, Tebyinu'l-aceb (s. 59).
Beyhaki der ki: Bir
önceki isnad bundan daha sağlamdır. Receb ayı da bunlardan biridir ki haram
aylarda duaların kabul edilmesi hakkında isnadı hasen olan şöyle bir rivayet
nakledilmiştir:
13- İbn Abbas anlatıyor:
Biz bir gün Ömer b. el-Hattab'ın yanında divanda iken oradan kılavuzuna zahmet
veren kör ve topalolan bir adam geçti. Ömer adamın bu halini görüp şaşırınca:
"Bunu tanıyan var mı?" diye sordu. Oradakilerden bir kişi: "Bu
kişi Sabğa oğullarından kendisine Berik tarafından beddua edilmiş bir
adamdır" dedi. Ömer:
"Berik
kimdir?" diye sorunca, adam: "Yemenli bir kişidir" dedi. -Başka
biri rivayetinde: "Adı İyad'dır" ziyadesinde bulunmuştur- Ömer:
"Sen bu olaya şahit oldun mu?" deyince, Adam: "Evet" dedi.
Bunun üzerine adam Ömer'in yanına getirilince ona: "Seninle Sabğa oğulları
arasında ne vardı?" diye sordu. Adam şöyle anlatmaya başladı: "Sabğa
oğulları on iki kişiydiler. Bunlar cahiliye döneminde komşum olduktan sonra
malımı yemeye ve namusuma dil uzatmaya başladılar. Onlardan Allah aşkına,
akrabalık aşkına bunu yapmamalarını istedim. Ancak onlar aynı şeyleri yapmaktan
geri durmadı. Ben de onları biraktım. Haram ay geldiği zaman Allah'a şöyle dua
ettim:
"Allahım! Sana
içten bir dua ed!yorum ... Biri dışında Sabğa oğullarını helak et. Sonra da o
adamı yatalak ve kör et. Sonra onu bizden birine muhtaç et."
Daha bir yıl geçmenliştı
ki bir kişi dışında hepsi helak oldu. O da işte gördüğün gibi ona bu şekilde
zahmet vermektedir." Bunun üzerine Ömer: "Sübhanallah bu ibret verici
ve şaşırtıcı bir şeydir" dedi. Oradakilerden başka bir kişi: "Ey mü
mini erin emiri! Sana bunun gibisini ve bundan daha fazla şaşırtıcı olan bir
şeyi anlatayım mı?" deyince, Ömer: "Olur" dedi ve adam şöyle
anlatmaya başladı: "Huzaalılardan bir grup kendilerinden olan birine komşu
oldular ve onunla olan akrabalık bağlarını kesip ona kötü davranmaya
başladılar. Adam Allah için böyle yapmamalarını istedi, ama onlar adamın
hoşlanmayacağı şeyler yapmaktan geri durmadı. O da onları bıraktı. Haram ay
geldiği zaman Allah'a şöyle dua etti:
"Güven ve korku
içinde bulunan her kişinin Rabbi olan Allahım! Sana seslenen her kişinin sesini
işiten Allahım! Huza'alılar gelip malımı aldı ve bir şey kalmadı Onlar bana
hakkımı vermedi ve adaletli davranmadı. Onların sevenlerini toplayıp bir araya
getir
Hepsini birden kötü bir
şekilde yok edip bitir."
Bu kimseler bir kuyunun
yanında kimi içinde, kimi yukarıda olup suyunu çekerken kuyu göçtü ve hepsinin
mezarı oldu." Bunun üzerine Ömer: "Sübhanallah bu ibret verici ve
şaşırtıcı bir şeydir" dedi. Oradakilerden başka bir kişi: "Ey
müminlerin emiri! Sana bunun gibisini ve bundan daha fazla şaşırtıcı olan bir
şeyi anlatayım mı?" deyince, Ömer: "Olur" dedi ve adam şöyle
anlatmaya başladı: "Huzeyl'den bir adam içinde bulunduğu kabileden bir
akrabasına varis oldu. Kabiledeki bütün akrabaları öldü ve hepsine varis olup bir
çok mal topladı. Sonra kendini ve malını savunmaları için kavminden olan ve
kendisine Muemmil oğulları denilen bir grubun yanına gitti. Ancak onlar malının
çokluğuna hased edip mallarını elinden aldılar. Sonra malını yemeye ve namusuna
dil uzatmaya başladılar. Adam Allah için adil olmalarını istedi, ama onlar
adamın hoşlanmayacağı şeyler yapmaktan geri durmadı. O da onları bıraktı. Haram
ay geldiği zaman da Allah'a şöyle dua etti:.
"Allahım! Muemmil
oğullarını oldukça uzaklaştır sen benden.
Onları. başlarına kaya
atarak veya orduyla yok etmeni isterim senden. Onları sevdiklerinin arasında
mahvedip yok et Onlar gibi olmayan Rebah', onlardan istisna et."
Bir gün bu kimseler bir
dağın dibinde konaklamışken bir kaya yuvarlanarak önüne çıkan herkesi ezip
geçti. Evlerini de yerle bir edip Rebah dışında onların hepsini öldürdü."
Bunun üzerine Ömer:
"Sübhanallah bu
ibret verici ve şaşırtıcı bir şeydir" dedi. Oradakilerden başka bir kişi:
"Ey müminlerin emıri! Sana bunun gibisini ve bundan daha fazla şaşırtıcı
olan bir şeyi anlatayım mı?" deyince, Ömer: "Olur" dedi ve adam
şöyle anlatmaya başladı: "Cahiliye döneminde Cüheyneli bir adam, Damra
oğullarına komşu oldu. Damra oğullarından kendisine Rlşe denilen biri vardı. Bu
kişi Cüheyneli adamın yanına gelir ve her gelişinde adamın bir devesini
keserdi. Adam bu konuda kavmi ile konuşunca: "Biz onu bıraktık, sen onu
öldürebilirsin" dediler. Cuheyneli, adamın bundan vazgeçmediğini görünce
onu bıraktı ve haram ay geldiği zaman da onun için Allah'a şöyle dua etti:
"Rışe sadık mıdır
Damra oğullarına karşı? Allah'ın kudreti yetmez mi sanki ona karşı? Devamlı
günün başlangıcında veya ortasında gelir Elinde parlak bir kılıç veya bir
bıçakla belirir Kötü bir şekilde de bir devemi hep kesiverir. Allahım! Hakkıma
tecavüz ediyorsa helak et onu Ona gözler önünde öyle bir şey gönder ki Mezarına
geldiğinde bu şey yiyip yok etsin onu."
Daha bir yıl geçmeden
Allah ona bir hayvanı musallat etti ve hayvan onu yedi."
Bunun üzerine Ömer şöyle
dedi: "Sübhanallah bu ibret verici ve şaşırtıcı bir şeydir. Allah cahiliye
döneminde insanları birbirinden kurtarmak için böyle yapmaktaydı. İslam geldiği
zaman da cezayı kıyamet gününe bİraktı. Bu sebeple Allah Kitab'ında:
"Doğrusu hüküm günü hepsinin bir arada bulunacağı gündür."[Duhan 40]
"Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir ve o saat daha beHilı ve
daha acıdır."[Kamer 46] "Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları
(hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat
Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor"[Fatır 45]
buyurmaktadır.
Beyhaki der ki: Muhammed
b. İshak b. Yesar bunu Damra oğullarını zikretmeksizin Meğazi bölümünde İkrime
kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. Bu da İbn Lehia'nın rivayetini
kesinleştirmektedir. Başka bir yolla Şihab b. Hiraş'tan rivayet edildiğine göre
Nusayr b. Ebi'lEş'as rivayetinde: "Ömer b. el-Hattab yemin ederek kör
adama baktı ... " demiş ve söz konusu hadisi aktarmıştır. Receb ayına
girerken okunacak dua ile ilgili zayıf bir hadis rivayet olunmuştur.
14- Enes der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Receb ayı girdiği zaman: "Allahım! Receb ve
Şaban ayını bize bereketli kılıp bizi Ramazan ayına kavuştur" diye dua
ederdi. Ayrıca: "Cuma gecesi parlak bir gece ve cuma günü ak bir
gündür" buyururdu.
Ziyad en-Numeyri bunu
rivayette tek kalmıştır. Zaide b. Ebi'r-Rukad da bunu Ziyad en-Numeyri
kanalıyla rivayet etti.
[T] Ahmed, Müsned
(1/259), Beyhaki, Şuabu'l-iman (2/19), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (2/165),
Zehebi, el-Mizan (2/65) ve İbn Hacer, Tebyinu'l-aceb (s. 30, 31).
15- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Receb ayının tümünü
oruçlu geçirmeyi yasaklamıştır.
Davud b. Ata bunu bu
şekilde zikretmiştir ve güçlü bir ravi değildir.
[T] Taberani,
Mu'cemu'l-kebır (10/348), Beyhaki, Şuabu'l-İman (2/19), el-Cuzekani, el-Ebatil
(2/103), İbnu'l-Cevzi, İlelu'l-mütenahiye (2/65), İbnu'l-Kayyim, Menaru'l-munif
(s. 97), Suyuti, Camiu's-sağir (2/104) ve İbn Hacer, Tebyinu'l-aceb (s. 64).
Bu bölümün başında İbn
Abbas kanalıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapması
konusunda bir rivayette bulunmuştuk. Ancak yapma fiili nehyetme diye tahrif
edildi.
Eğer rivayet sahih ise
bu, tenzihen mekruh olarak görülmüştür.
Buradaki anlam
Şafii'nin, el-Kadim de: "Kişinin Ramazan ayının tümünü oruçlu geçirmesi
gibi diğer aylardan birinin tamamını oruca tahsis etmesini kerih
görmekteyim" dediği gibidir. Şafii bir sonraki hadisi de buna delil
göstermiştir.
16- Müminlerin annesi
Hz. Aişe der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazen peş peşe
öyle oruç tutardı ki artık hiç ara vermeyecek diye düşünürdük. Bazen de oruca
öyle ara verirdi ki artık hiç tutmayacak diye düşünürdük. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ramazan ayı dışında bir ayı tamamıyla oruçlu
geçirdiğini görmüş değilim. Ramazan ayı dışında da en fazla Şaban ayında oruç
tutardı.
[T] Buhari, savm (2/244)
Şafii der ki: "Bu
şekilde kişinin bazı günleri oruca tahsis etmesi de mekruhtur. Bunu mekruh
olarak görmem, bunu bilmeyen birinin bu günlerde oruç tutmanın vacip olduğunu
düşünmesi açısındandır. Ancak kişinin bazı günlerde oruç tutması iyi bir
şeydir."
Daha sonra Şafii şöyle
demiştir: "Kişinin bazı günleri oruca tahsis etmesi iyi bir şeydir. Çünkü
genelolarak Müslümanlar arasında bilinmektedir ki Ramazan orucu dışında farz
oruç yoktur. Bu şekilde böylesi bir orucun mekruh olması ortadan kalkmaktadır.
Doğrusunu da Allah bilir."
17- Amir b. Şibl der ki:
Ebu Kılabe'nin: "Cennette Receb ayından oruç tutanlar için özel bir saray
vardır" dediğini işittim.
[T] Beyhaki,
Şuabu'l-iman (2/18) ve Suyuti, ed-Oürrü'l-mensur (3/235).
Beyhaki der ki: Ebu
Kılabe de tabiundan olup ileri gelenlerden biridir.
Böylesi bir durumda olan
kişi de bunu ancak vahyin nazil oluşu sırasında bulunan kişilerden naklen
söyleyebilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: