BEYHAKİ

KÜLLİYATI

DİRİLİŞ VE KIYAMET

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Cenneti ve Cehennemi Gördüğünün Delili

 

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her birinin ehlinden bir kısmını gördüğü gibi her birinin de ehlinden bir kısmı için hazırlananları gördü. Olmayan bir şey de görülmez. Kıyametten önce de cennet ve cehennem ehli ruhlarının onlara gidişinden ve onların yaratıldığına delalet eden başka şeylerden haberdar edildi. Yüce Allah: "And olsun ki, O'nun bir başka inişini Sidretü'l-münteha'nın yanında görmüştü. O ağacın yanında Me'va cenneti vardır"[Necm 13-15] buyurmaktadır. Burada Cibril'i gördüğü kastedilmektedir. Me'va bahçe cinsinin adıdır. Me'va denilmesinin sebebi, cennet ehlinin yeri olması sebebiyledir. Yüce Allah: "Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı, ne de belirlenen sınırı aştı. Andalsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü"[Necm 16-18] buyurmaktadır.

 

181- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Malik b. Sa'sa'a, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mirac hadisini zikrettiğini ve yedinci semaya çıkarıldığında neler gördüğünü anlatarak şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sonra Sidretu'l-Münteha'ya çıkarıldım. Onun yapraklarının fillerin kulağı, meyvelerinin Hecer testileri gibi olduğunu gördüm. Onun dibinden ikisi görünen, ikisi de batın (gizli, olmak üzere dört) nehir çıkıyordu. Ben: ''Bu nedir ey Cibril?'' diye sorunca: ''Görünen iki nehir Nil nehri ve Fırat nehridir. Görünmeyen nehirler ise cennettedir'' cevabını verdi." Sonrasında söz konusu hadisi zikretti.

 

Buhari ve Müslim Sahih'de Hişam ed-Destuvai ve İbn Ebi Arube kanalıyla Katade'den rivayet etmişlerdir.

 

 

 

182- İbn Şihab der ki: İbn Hazm'ın bana bildirdiğine göre İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensarı şöyle derlerdi: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sonra öyle bir seviyeye çıkarıldım ki orada kalemlerin takırtısım duyabiliyordum."

 

İbn Hazm ve Enes b. Malik dediler ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah ümmetime elli vakit namazı farz kıldı. .. " Hadis devam ediyor- "Musa'ya geri döndüğümde: ''Rabbine geri dön!'' dedi. Ben: ''Artık Rabbimden (ona dönmekten) utanıyorum'' dedim. Sonra Cibril beni alıp Sidretu'l-Münteha'ya götürdü. Onun bilmediğim renklerle kaplı olduğunu gördüm. Sonra Cennete sokuldum. İçinde birçok inciden kubbeler vardı. Toprağı da misk idi."

 

Müslim Sahih'inde Harmele b. Yahya'dan Buhari ise başka yollarla Yunus b. Bureyde'den rivayet etti.

 

 

 

183- Ebu Said el- Hudri, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den İsra (Mirac) hadisini aktarırken içinde şöyle bildiriyor: "Sonra Sidretü'l-Münteha'ya götürüldüm. Oradaki meyve yapraklarının her birinin büyüklüğü bu ümmetin üzerini kapatacak kadardı. Onun ortasında kendisine Selsebil denilen bir nehir vardı. Sonra bu nehir ikiye ayrılmaktaydı. Bunlardan biri Kevser nehridir, diğeri ise rahmet nehridir. Ben rahmet nehrinde yıkandım ve gelmiş geçmiş bütün günahlarım affedildi.

 

Sonra Cennete götürüldüm. Orada beni bir cariye karşıladı. Ona: ''Sen kimin cariyesisin?'' dediğimde: ''Ben Zeyd b. Harise'nin cariyesiyim'' karşılığını verdi. Bir de baktım ki, orada tadı ve rengi bozulmayan su ve süt nehirleri, içenlere zevk veren şaraptan nehirler ve süzülmüş baldan ırmaklar bulunmaktaydı. Narların büyüklüğü deve derisinden yapılan tulum kadardı. Orada bir de Buht devesi büyüklüğünde kuşlar vardı. Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına bile gelmeyeceği güzellikler vardır. Sonra bana Cehennem arz olundu. Onda Allah'ın gazabı, azabı ve intikamı vardı. Eğer Cehenneme taşlar ve demirler atılacak olsaydı onları da yerdi. Sonra da Cehennemin kapıları bana kapandı .. ." Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikretti.

 

[T] İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (15/11,12) ve Acurri, eş-Şeria (s. 488).

 

 

 

184- Enes'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennette yürürken her iki kenarında içi boş inciden yapılmış kubbeler gördüm. Cebrail' e: ''Ey Cebrail! Bu ne?'' diye sorduğumda, bana: ''Bu, Rabbinin sana ihsan ettiği Kevser' dir'' karşılığını verdi. Elimi suyun toprağına daldırdığımda saf miskten olduğunu gördüm."    [T] Buhari: (4964, 6581).

 

 

 

185- Enes'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennette yürürken her iki kenarında içi boş inciden yapılmış kubbeler gördüm. Cibril'e: ''Ey Cibril! Bu ne?'' diye sorduğumda, bana: ''Bu, Rabbinin sana ihsan ettiği Kevser' dir'' karşılığını verdi. Melek elini suyun toprağına daldırdığında saf miskten olduğunu fark ettim."

 

Buhari, Sahih'te Hudbe'den rivayet etti.

 

 

 

186- Cabir'in bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rüyamda Cennete girdim, orada altından bir köşk veya ev gördüm ve: ''Bu kimindir?'' diye sordum. Bana: ''Bu Kureyş'ten bir adamındır'' cevabını verdiler. Ben o kişinin kendim olduğumu umud ettim. Ömer b. el-Hattab'ın olduğunu söylediler. Ey Ebü Hafs! Köşke girip bakmama engelolan şey, senin kıskanç olduğunu bilmemdir" buyurdu. Bunu duyan Hz. Ömer ağlayarak: "Ey Allah'ın Resulü! Senden mi kıskanacağım!" dedi. 

 

Remli'nin rivayetinde: "İçerisine girmek istedim, ancak senın kıskançlığın aklıma geldi" ibaresi geçmiştir.

Müslim Sahih'inde Süfyan kanalıyla Amr b. el-Münkedir'den, o da Cabir'den rivayet etti.  [T] Tirmizi (3688).

 

 

 

187- Cabir b. Abdillah der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kendimi Cennete girerken gördüm. Orada Ebü Talha'nın hanımı Rümeysa ile karşılaştım. Sonra bir ses işittim. ''Kim o?'' diye sorduğumda, bana: ''Bu Bilal!'' denildi. Sonra avlusunda bir cariye olan bir köşk gördüm. ''Bu köşk kimin?'' diye sorduğumda, bana: ''Ömer'in'' denildi. Girip içeriyi görmek istedim, fakat ey Ömer senin kıskançlığını hatırladım." Bunun üzerine Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Senden mi kıskanacağım!" dedi.

 

Buhari, Sahih'te Haccac b. Minhal'dan ve Müslim başka yollarla Abdülaziz'den rivayet etti.  [T] Buhari (5226, 3679) ve Müslim (2394, 2457).

 

 

 

188- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mirac'a çıktığı zaman Cennete girince bir yerinden bir fısıltı işitti ve: "Ey Cibril! Bu nedir?" diye sordu. Cibril: "Bu, müezzin Bilal' dır" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mirac'dan inip insanlarla buluşunca: "Bilal kurtuldu, onu falan falan yerde gördüm" dedi. İbn Abbas der ki: Hz. Peygamber, Hz. Musa ile karşılaştı. Hz. Musa onu selamladı ve: "Merhaba ümmi peygamber!" dedi. Hz. Peygamber onun esmer benizli, uzun orta boylu, saçı kulaklarının hizasında veya daha yukarıda olduğunu bildirdi. Resulullah: "Ey Cibril bu kimdir?" diye sorunca, Cibril: "Bu, Musa'dır" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola devam edince Hz. İsa ile karşılaştı. Hz. İsa onu selamlayınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Cibril bu kimdir?" diye sordu. Cibril: "Bu İsa'dır" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devam etti ve yaşlı, heybetli bir ihtiyarla karşılaştı. Karşılaştığı herkes Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam veriyordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Cibril bu kimdir?" diye sordu. Cibril: "Bu baban İbrahim' dir" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cehenneme bakınca, bir topluluğun leş yediğini görüp: "Bunlar kimdir ey Cibrm" diye sordu. Cibril: "Bunlar, insanların etlerini yiyenlerdir" cevabını verdi.

 

Sonra kırmızı ve mavi, kel ve toz toprak içinde bir adamı görüp: "Ey Cibril, bu kimdir?" diye sordu. Cibril: "Bu, deveyi boğazlayan kişidir" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid-i Aksa'ya girince namaza durdu ve baktığında bütün peygamberlerin onunla namaz kıldıklarını gördü. Namaz bitince kendisine biri sağından, biri solundan olmak üzere, birinin içinde süt, diğerinde balolan iki bardak getirildi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bardağı alıp sütten içince, bardağı tutan: "Fıtrata uygun hareket ettin" dedi.   [T] Ahmed, Müsned (2324).

 

 

 

189- Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Amr b. Amir el-Huzai'yi, (Cehennemde) kendi bağırsaklarını ateşin içinde sürüklerken gördüm. Zira Amir, putlar için adayıp develeri ilk salan kişidir."

 

Buhari ile Müslim bunu başka bir yolla Zühri'den rivayet ettiler.  [T] Buhari (3521, 3623) ve Müslim (2856).

 

 

 

190- Cabir b. Abdillah el-Ensarı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneşe tutulması namazını ve bu namazın özel kılınışını anlattıktan sonra şöyle devam etti: "Bana cennet ve cehennem gösterildi. Cennet bana öyle arzedildi ki elimi uzatsam meyvelerinden toplayabilirdim, ancak elim ulaşamadı. Bana cehennem de gösterildi. Sıcaklığı sizi sarmasın diye de geriye doğru çekilmeye başladım. İçinde Himyerli uzun ve siyah bir kadın gördüm. Bu kadın kedisini bağlayarak işkence ederdi. Yiyecek ve içecek vermez, yerdeki böcekleri bile yemesine müsaade etmezdi. Ebu Sumame Amr b. Malik'in de bağırsaklarını yerde sürüdüğünü gördüm."

 

Müslim Sahih'inde, Hişam ed-Destuvai kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

191- Cabir'in zikrettiği Güneş tutulması hadisinde şöyle geçmektedir: "Ey insanlar! Size vaad edilen hiç bir şey yoktur ki, ben onu şu namazımda görmüş olmayayım. Şöyle ki, bana cehennem getirildi. Bu da yalını bana dokunur korkusu ile gerisi geriye çekildiğimi gördüğünüz sırada vaki oldu. Hatta orada sopa sahibinin ateş içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını sopasıyla ile çalardı. Eğer malının çalındığını anlayan olursa; ''Sopama takılmış'' derdi. Farkına varan olmazsa alıp götürürdü. Ben, orada kedi sahibi kadını da gördüm; o kadın ki vaktiyle kediyi bağlayarak aç tutmuştu. Ona, yerin böceklerinden yemesine izin vermemiş, sonunda hayvan açlıktan ölmüştü. Sonra (bana) cenneti de getirdiler, bu da eski yerimde duruncaya kadar ilerlediğimi gördüğünüz sırada vaki oldu. Yemin olsun ki elimi uzattım, siz göresiniz diye cennetin meyvelerinden koparmak istiyordum. Sonradan bunu yapmamayı düşündüm. İşte bu suretle size vaad edilen her şeyi ben bu namazımda görmüş oldum."  [T] Müslim (904).

 

 

 

192- İbn Abbas'ın aktardığı Güneş tutulması namazında şöyle geçmektedir: Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! Namazdayken bir şeyi alır gibi yaptığını, ayrıca biraz geriye çekildiğini gördük" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Namazdayken cenneti gördüm" -veya"Cennet bana gösterildi ve salkımlarından birini almak istedim. Şayet o salkımı alsaydım dünya döndükçe ondan yerdiniz. Cehennem de bana gösterildi ki bugünkü gibi korkuncunu asla görmüş değildim. Cehennem ahalisinin çoğunun kadınlardan oluştuğunu da gördüm." Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Neden?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Nankörlüklerinden" buyurdu. Ashab: "Allah'a karşı nankörlükleri mi?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hayır! Ama yakınlarına ve yapılan iyiliklere karşı nankörlükleridir. Kadınlardan birine bir ömür iyilikte bulunsan sonra da senin bir kusurunu görse: ''Senden hiç hayır görmedim'' demeye başlar."

 

Buhari, Sahih'te Ka'nebi'den ve Müslim ise başka bir yolla Malik'ten rivayet etti.   [T] Buhari (748, 3202).

 

 

 

193- Usame b. Zeyd'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetin kapısında durduğumda içeriye girenlerin genelinin fakirler olduğunu gördüm. Zenginler ise henüz bekletiliyorlardı. Cehennemin kapısında durduğumda ise içeriye girenlerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm,"

 

Buhari ile Müslim Sahih'lerinde Süleyman kanalıyla rivayet ettiler.

Mu'temir ve başkası ise bunu şu eklemeyle aktarmıştır: "Zenginlere gelince, içlerinden sadece cehennemlik olanların cehenneme girmeleri emredilmiş, diğerleri ise bekletiliyordu."  [T] Buhari (5196) ve Müslim (2736).

 

 

 

194- İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennet bana gösterildiğinde içerdekilerin çoğunun fakirlerden oluştuğunu gördüm. Cehennem bana gösterildiğinde de içerdekilerin çoğunun kadınlardan oluştuğunu gördüm."

 

Buhari, Sahih'te Ebu'l-Velid ile Osman b. el-Heysem'den rivayet etti.

Buhari der ki: Ona Eyyub Ebu Red'dan rivayette mutabaat etmiştir. Sahr der ki: Hammad b. Necih bunu Ebu Red kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet etti.  [T] Buhari (3241, 5198).

 

 

 

195- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennete baktığımda içerdekilerin çoğunun fakirlerden olduğunu gördüm. Cehenneme baktığımda da içerdekilerin çoğunun kadınlardan olduğunu gördüm."  [T] Müslim (2737).

 

 

 

196- Enes b. Malik der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namaz kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Ben sizin imamınızım. Benden önce rükü, secde, kıyam ve namazdan çıkma hususlarında beni geçmeyin! Çünkü ben sizi önümden de arkamdan da görüyorum. Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki; eğer gördüğümü görseydiniz az güler çok ağlardınız." Sahabe: "Ne gördün ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cenneti ve cehennemi gördüm" buyurdu.

 

Müslim Sahih'inde İbn Müshir - Cerir - Muhammed b. Fudayl kanalıyla Muhtar b. Fulful'den rivayet etti.  [T] Müslim (426).

 

 

 

197- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu: "Cenneti ve cehennemi gördüm. Hayır ve şer konusunda (bugün) gördüğümü daha önce hiç görmedim."

 

 

 

198- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Uyuduğumda rüyamda kendimi cennette gördüm. Orada birinin Kur'an okuduğunu işittim. ''Kim bu?'' diye sorduğumda: ''Harise b. en-Nu' man'' dediler. İyilik yapmanın insanı götüreceği yer budur. İyilik yapmanın insanı götüreceği yer budur." Harise annesine çok iyi davranan biriydi.

Remadi der ki: Abdurrezzak bunu mescid'de Urve kanalıyla Aişe' den, o da Resulullah'tan bildirdi.

 

[T] Hakim, Müstedrek (3/208), Ahmed, Müsned (25182, 25337, 24080), Humeydı, Müsned (1/136) ve Ebu Ya'la, Mecmau'z-Zevaid (9/313).

 

 

 

199- Mesruk anlatıyor: İbn Mes'ud'a: "Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın çünkü onlar, Rab'lerinin huzurunda diridirler ve rızıklandırılırlar"[Al-i İmran 169] ayetinin anlamını sorduğumda şu karşılığı verdi: Biz de bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormuştuk ve şöyle buyurmuştu:

 

"Şehitlerin ruhları yeşil kuşlar gibi Cennette dilediği yerlerde gezip dolaşır. Sonrasında Arş'a asılı olan kandiHere gelip kanarlar. Onlar bu şekilde konmuşken Rableri onlara nazar ederek: ''Dilediğinizi benden isteyin'' buyurur. Onlar: ''Rabbimiz! Cennette istediğimiz gibi dolaşıyorken daha senden ne isteyelim?'' karşılığını verirler. Yine bu şekilde geldikleri bir zamanda Yüce Allah bir daha onlara nazar eder ve: ''Dilediğinizi benden isteyin'' buyurur. Onlar yine: ''Rabbimiz! Cennette istediğimiz gibi dolaşıyorken daha senden ne isteyelim?'' karşılığını verirler.

 

Yine bu şekilde geldikleri bir zamanda Yüce Allah bir daha onlara nazar eder ve: ''Dilediğinizi benden isteyin'' buyurur. Onlar aynı şekilde: ''Rabbimiz! Cennette istediğimiz gibi dolaşıyorken daha senden ne isteyelim?'' karşılığını verirler. Ancak bir şey istemeden bırakılmayacaklarını anladıklarında: ''Senin yolunda bir daha ölmek için ruhlarımızı bedenlerimize geri döndürmeni istiyoruz'' derler. Yüce Allah da onların bundan başka bir şey istemediklerini görünce bırakılırlar."

 

Müslim Sahih'inde Muhammed b. Abdillah b. Numeyr'den rivayet etti.

 

 

 

200- İbn Abbas der ki: "Şehitlerin ruhları, Cennet ağaçlarındaki boşluklara konan yeşil kuşlardır."  [T] Abdurrezzak, Musannef (5/264) ve Said b. Mansur, SÜnen (2561).

 

 

 

201- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kardeşleriniz Uhud savaşında şehit düşünce Yüce Allah onların ruhlarını, Cennet nehirlerinden içip meyvelerinden yiyen, Arş'ın gölgesinde asılı altından kandiller üzerine konan yeşil kuşların içine yerleştirdi. İçeceklerinin, yiyeceklerinin ve meskenlerinin ne kadar güzel olduğunu gördüklerinde: ''Cihaddan yüz çevirip savaştan uzak durmamaları için diri olduğumuzu ve Cennette rızıkladırıldığımızı kardeşlerimize kim bildirir?'' dediler. Yüce Allah da: ''Sizin adınıza onlara bunu ben bildiririm'' buyurdu." Bu konuda hakkında da Yüce Allah: "Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın, bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılırlar. Allah'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinerek arkalarından henüz kendilerine katılmayanlara; kendilerine korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini, müjdelemek isterler"[Al-i İmran 169, 170] ayetlerini indirdi.   [T] Ebu Davud, cihad (2520).

 

 

 

202- Ka'b b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Mümin kişi öldüğü zaman ruhu, Allah onu kıyamet gününde diriltip cesedine döndürene kadar Cennet ağaçlarına konan (ve onlardan yiyen) bir kuştur."

 

[T] Nesai, cenaiz 4/108 (2073) ve İbn Mace 2/1428 (4271).

 

 

 

203- Abdurrahman b. Ka'b'ın babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslüman kişinin ruhu, Allah onu diriltip cesedine döndürene kadar Cennet ağaçlarına konan (ve onlardan yiyen) bir kuştur" buyurdu.

 

[T] Ebu Nuaym, Hilye (9/156), Ahmed, Müsned (3/455) ve Taberani, M. el-Kebir (19/64).

 

 

 

204- Tövbe edip te sonra tövbesi kabul edilen üç sahabiden birisi olan Ka'b b. Malik bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslüman kişinin ruhu, Allah onu diriltip cesedine döndürene kadar Cennet ağaçlarına konan (ve onlardan yiyen) bir kuştur" buyurdu.   [T] Ahmed, Müsned (3/456).

 

 

 

205- Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, babasından bildiriyor: Ka'b vefat edeceği zaman Ümmü Bişr binti'l-Bera ona gelip: "Ey Ebu Abdirrahman! (Öldükten sonra) eğer filan kişiyi görürsen benden ona selam söyle" dedi. Ka'b: "Allah seni bağışlasın ey Ümmü Bişr! Biz (şu anda) başka şeylerle çok meşgulüz" karşılığını verince, Ümmü Bişr: "Sen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şüphesiz müminin ruhu cennette dilediği gibi dolaş ır. Kafirin ruhu ise Sicdn'dedir'' buyurduğunu işitmedin mi?" dedi. Ka'b: "Evet işittim" deyince, Ümmü Bişr: "İşte bu odur" dedi.

Lafız Yezid b. Harun'un lafzıdır.

 

[T] Taberani, M. el-Kebir (19/65) ve Humeydi (2/385).

 

 

Muharibi'nin rivayeti ise şöyledir: "Ey Ebu Abdurrahman! Sen Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şüphesiz müminlerin ruhları yeşil kuşlardır ve cennetin ağaçlarına konarlar'' buyurduğunu işitmedin mi?" dedi. Ka'b: "Evet işittim" deyince, Ümmü Bişr: "İşte bu odur" dedi.  [T] Taberani, M. el-Kebir (19/64,65)

 

 

 

206- Ka'b der ki: "Cennetu'l-Me'va, içinde yeşil kuşların bulunduğu bir cennettir ve şehitlerin ruhları burada istedikleri gibi dolaşırlar. Firavun ailesi ise siyah kuşlar içindedir ve sabah akşam ateşe götürülürler. Müslümanların çocukları da cennette serçeler içindedirler."

 

[T] İbn Ebi Şeybe, Musarme! (5/319),

 

 

 

207- Abdullah b. Amr der ki: "Cennet kumaş gibi katlanmış, güneşin boynuzlarına takılı durmaktadır. Senede bir defa açılır. Müminlerin ruhları yeşil bir kuş sürüsünün ortasında sığırcıklar gibidir. Cennet meyvelerinden yerler."

 

[T] Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (2/329), Ebu Nuaym, Hilyetu'l-evliyfi (1/289), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/103)

 

 

 

208- Said b. el-Müseyyeb anlatıyor: Abdullah b. Selam ile Selman birbirleriyle karşılaşmışlardı. Onlardan biri arkadaşına dedi ki: "Eğer sen benden önce ölürsen, benimle (rüyada) görüşüp Rabbinden gördüğün muameleyi haber ver! Eğer senden önce ben ölürsem, seninle görüşüp bunu sana haber veririm." Bunun üzerine diğeri: "Ölüler dirilerle görüşür mü?" diye sordu. O da: "Evet, onların ruhları cennette dilediği yere gider" karşılığını verdi.

 

Ravi der ki: Nihayet içlerinden birisi öldü. Onunla rüyada görüştüklerinde şu çağrıyı yaptı: "Tevekkül et; müjdeye kavuş! Ben asla tevekkül gibisini görmedim! Tevekkül et; sana müjdeler olsun! Ben asla tevekkül gibisini görmedim!"

 

[T] İbn Ebi: Şeybe, Musannef (13/331).

 

 

 

209- Bera b. Azib der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhakkak ki cennette onu emziren biri vardır" buyurdu.

 

Buhari, Sahih'te Haccac b. Minhal ve başkası kanalıyla Şu'be'den rivayet etti.   [T] Buhari (1382).

 

 

 

210- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müminlerin (küçükken ölen) çocukları cennette bir dağda, İbrahim ile Sare'nin himayesinde bulunurlar. Kıyamet gününde de İbrahim onları anne babalarına teslim eder."

 

Veki', Süfyan'dan rivayet ederek mutabaat etti.

 

[T] İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/379), Heysemi, Mevaridu'z-Zaman (s. 3529) ve Hakim, Müstedrek 1418 [Zehebi: Buhari ve Müslim'in şartınca SAHİH]

 

 

 

211- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yol üzerinde (gelen geçen) insanlara eziyet veren bir ağacı kestiği için Cennette istediği gibi dolaşan bir adam gördüm" buyurdu.

 

Müslim Sahih'inde Ebu Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Ubeydullah'tan rivayet etti.   [T] Müslim 3/2021 (129).

 

 

 

212- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah, Firdevs Cennetini (kudret) eliyle bina etmiş ve onu her müşrik ve içkiye devam eden her sarhoş kimseye yasak etmiştir" buyurmuştur.

 

 

 

213- Katade der ki: Bize bildirilene göre Ka'b şöyle demiştir: Yüce Allah cenneti eliyle (yani kudretiyle) yarattı. Tevrat'ı eliyle yazdı. Adem'i eliyle yarattı. Sonra cennete: "Konuş!" dedi. Bunun üzerine cennet: "Müminler kurtuluşa ermiştir" dedi. Katade der ki: "Cennetin böyle demesi haktır. Zira Allah'ın kendisinde dostlarına ikram olarak hazırlamış olduğu şeyleri biliyordu."

 

Kitabımda bunu: "Yani kudretiyle" şeklinde buldum. Sanırım bu katipten kaynaklanan bir fazlalıktır. Enes ve Abdullah b. el-Haris kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısı rivayet edilmiştir. Sonra el-Esma ves-sıfat'ta cennetin konuşması dışında İbn Ömer'in kendi kavli olarak aktarılmıştır. Zayıf olan başka bir kanalla da rivayet edilmiştir.

 

 

 

214- Ebu Said'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah cennetin etrafını bir kerpiç altın ve bir kerpiç gümüşle olmak üzere duvarla çevreledi. Ağaçlarını da kendi eliyle dikti. Sonra cennete: ''Konuş!'' dedi, Bunun üzerine cennet: ''Müminler kurtuluşa ermiştir'' deyince, Yüce Allah: ''Ey kralların yurdu! Ne mutlu sana'' buyurdu.

 

 

 

215- Mücahid der ki: Yüce Allah, Adn Cennetindeki ağaçları bizzat kendi elleriyle dikmiştir. Cennet konuştuktan sonra kapanmıştır. Ancak her seher vaktinde açılmaktadır. Yüce Allah ona bakıp: "Müminler kurtuluşa ermişlerdir"[Mü'minun 1] buyurur.   [T] Mücahid el-Mahzumi, Tefsir (2/429).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Cennetlerin Sayısı Hakkında Gelen Rivayetler