BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kureyş’in Saygınlığı
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Akrabalığına Eza Edenler, Kötü Durumlara
Düşmelerini İsteyenler ve Zor Durumlarda Onlara Baş Kaldıranlarla İlgili Bana
Gelen Haberler. Kureyş'in Güven Ehli Olması, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Akrabalık Bağının Dünyada ve Ahirette Kalıcı Olması ve Soyunun
Kesintisiz Olması
Rifaa b. Rafi'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Kureyş emanet ehlidir, kim önemli durumlarda onlara
başkaldırırsa, Allah onun burnunu yere sürter.'' Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bunu iki veya üç defa tekrar etti.
[-] Şafii, Müsned (s. 94) ve Hakim, Müstedrek (4/73)
Aynı hadisi
Süfyanu's-Sevri, İbn Haysem'e isnad ederek rivayet eder; Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş, sabır ve emanet ehlidir, zor
durumlarda onlara karşı çıkanı Yüce Allah kıyamet gününde onu yüzüstü
düşürür."
Sa'd b. Ebi Vakkas der
ki: Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim: ''Kureyş'in zelil olmasını isteyen
kişiyi, Yüce Allah rezil eder. ''
Ebu Salih der ki: Bunu
İbrahim b. Sa'd kanalıyla babasından rivayet etti.
[-] Ahmed b. Hanbel, Müsned
(3/42), Buhari, et-Tarmu'l-Kebir (1/1/103), Tirmizi, Cami (2/320), Şafii,
Müsned (s. 94)ve Müstedrek (4/74)
Bunu Muhammed b. Sa'd b.
Ebi Vakkas ta babasından rivayet etti.
Muhammed b. Sad b. Ebi
Vakkas, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kim Kureyş'in zelil olmasını isterse, Allah onu zelil eder.
"
Ebu Hureyre'nin
naklettiğine göre Ebu Leheb'in kızı Subey'a, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) gelip "Ey Allah'ın Resulü! İnsanlar bana seslenip; Cehennem
odunun kızı, olduğumu söylüyorlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sinirli bir şekilde ayağa kalktı, çok kızmıştı. Şöyle buyurdu:
"Bazılarına ne oluyor da, akrabalığımla bana eza ediyorlar? Şunu bilin!
Kim akrabalanma eza ederse bana eza etmiş olur, bana eza eden Yüce Allah'a eza
eder. ''
Ebü Said el-Hudri'nin
oğlu Hamza'nın babasından naklettiğine göre o, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Bazı insanlara ne oluyor da,
''Resulullah'ın akrabalık bağı, kıyamet günü akrabalarına yaramayacak''
diyorlar? Hayır! Vallahi benim akrabalık bağım, dünyada da ve ahirette de
kesilmeyecektir. Ey insanlar! Sizden önce Havz'ın başında olacağım. ''
Cafer b. Muhammed
babasının; "Ömer b. el-Hattab, Ali b. Ebi Talib'den kızı Ümmü Külsum'u
istedi... " dediğini nakleder. Hikayeyi anlatır ve şöyle devam eder:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Kıyamet gününde her soy ve akrabalık bağı. kesilir, benim soyumdan ve nesebimden
olanlar hariç. "
Muhammed b. İshak b.
Yesar, bunu Ebu Cafer kanalıyla Ali b. elHüseyn'den aktarmıştır. Ayrıca İbn Ebi
Muleyke kanalıyla Hasan b. el-Hasan'dan, o babasından, o da Ömer'den merfu
olarak rivayet olunmuştur. Diğer taraftan İbn Abbas, Misver b. Mahrame ve İbn
Ömer hadisleriyle de gelmiştir.
Ahmed el-Beyhaki der ki:
Şafii'ye hakaret edenin bu hakaretini, dil uzatmasını, Kur'an bilgisinin az
olduğunu ve ictihada ehil olmadığını iddia etmesini duyduğumda; ulaşabildiğim
Şafii'ye ait kitapları topladım. Sonra konuları Ebu İbrahim el-Müzeni'nin
tasnifine göre tekrar ele aldım. Ardından dostlarımdan birisi itinalı bir hatla
yazmaya başladı. Yaklaşık on ciltlik bir kitap ortaya çıktı. Tamamı Şafii'nin
sözlerinden oluşuyordu. Fıkıh usulü alanında yazdığı,
"er-Risaletu'lKadime" ve "er-Risaletu'l-Cedide" eserleri,
"Cimau'l-İlim" kitabı, "İbtalu'l-İstihsan" kitabı,
"İhtilafu'l-Ahadis" kitabı, "Malik'le İhtilaf' kitabı ve
"Sıfatu'l-Emr ve'n-Nehy" kitabı ve buna benzer yazmış olduğu usul ile
ilgili diğer eserlerini ele aldım. Buradaki görüşlerinin tümünü kitabıma
aktarmadım. Sadece ihtiyaç duyduğum füruu ile alakalı meseleleri aldım.
Yine kendisine ait;
Hüseyin b. Ali el-Kerabisi, Hüseyin el-Fellasi ve Ebu Abdirrahman eş-Şafii
olarak bilinen Ahmed b. Yahya b. Abdilaziz gibi isimlerin rivayet ettiği
eserleri de mevcuttur. Fakat bunların içinden, Ebu Abdirrahman'ın rivayet
ettiği "Kitabu's-Siyer" dışında bizim memlekete düşen eseri olmadı.
(Yani diğerleri kaybolmuş)
Yine ona ait, Harmele b.
Yahya ve başka Mısırlı alimlerin ondan rivayet ettiği kitaplar ve
"EmaH"ler vardır. Bunların çok azı memleketimize ulaşmıştır.
Memleketimize ulaşabilen; Hasan b. Muhammed ez-Za'farani, Rabi' b. Süleyman
el-Muradi, Ebu İbrahim el-Müzeni ve Harmele b. Yahya gibi alimlerin rivayet
ettiği eserlerin tamamını güzelce ele aldım, Muhtasar'ın tasnif metoduna uygun
bir şekilde topladım. Bunun için de; Şafii'yi bilgi eksikliğiyle veya Kur'an'ı
bilmemekle suçlamanın yanlış olduğunu açıkladım.
İctihada ehil olan birisi,
Şafii'nin usul ile ilgili eserlerine bakarsa, onun ictihada ehil biri olduğunu
anlar.
Çağının kendisinden önce
veya sonra ölen alimlerinden ve zamanının fakihlerinden nakledilen hikayeleri
dinleyenler de; onun ilmini ve ne kadar ileri görüşlü olduğunu anlar.
Kendisinden önce hiç kimsenin, usul ile ilgili bir eser telif etmediğini ve
herkesin bu ilimleri ondan öğrendiğini bilirler.
Kendisinden sonra fıkıh
usulü ile ilgili eser yazanların, ondan faydalandığı ve onun ortaya koyduğu
metotlarla devam ettikleri çok açık bir şekilde ortadadır. Kendi döneminde,
onun ortaya koyduğu ilimden faydalananların olması, sonrakilerin de bundan
faydalanması, azminin sağlamlığına ve metodunun kalitesine açık bir delil
teşkil eder. Erken vefat etmesine ve kısa ömrüne rağmen; eser ortaya koymadaki
emeği ve azmi, anlatım kabiliyetiyle ona gelenlere bu bilgileri aktarma imkanı,
benzer konularda isabetli manayı gösterebilmesi sayesinde; Yüce Allah kendisine
bütün konulan açıklama imkanı bahşetmiş, kıskananlara da söz söyleyecek alan
bırakmamıştır.
Ebıl'l-Hüseyin Müslim b.
Haccac en-Nisabılri, bir konuda Şafii'yi eleştiren birine karşı onu savunurken
ne güzel demiştir. Konuyla ilgili Şafii'nin görüşünü naklettikten sonra şöyle
der: Doğruyu bizzat vermiştir. Kendisini eleştirenlere söyleyecek söz
bırakmamış, ayıplayanlara da yer bırakmamıştır.
İnsanları ayıplayan
insanlarla ilgili şair ne güzel söylemiş: Nice ayıplayan var ilginç manzarası
var, Ayıplardan biçilmiş giydiği elbiseler. Bir diğeri şöyle demiş:
insanların kötüsü
saldırır iyilere, Oysa baştan ayağa bulanmış ayıplara.
İnsan kendisindeki
ayıplarla ilgilenirse, başkasının ayıplarıyla ilgilenecek zamanı bulamaz.
Mücahid'in bildirdiğine
göre bir adam hakkında konuşulduğu bir sırada Abdullah b. Abbas şöyle dedi:
"Dostunun ayıplarını söylemek istediğinde, kendi ayıplarını hatırla."
Hasan-ı Basri bu manada
şöyle diyor: "Ey Adem oğlu! Komşun sana güvenmezken nasıl mümin olacaksın?
Adem oğlu! İnsanlar senden selamette olmazsa nasıl Müslüman olacaksın? Adem oğlu!
Sende var olan bir ayıpla insanları ayıplamayı terk etmedikçe ve kendi ayıbını
düzeltmeye başlamadıkça kalbine iman hakikatini yerleştiremezsin. Zaten böyle
yaparsan, bir ayıbını düzeltince başkasını bulacaksın. Bunu yaptığın takdirde
sadece kendi halinle meşgulolacaksın. Allah'ın en hayırlı kulları böyle
olanlardır."
İlim ve basiret ehli
dostlarımdan biri; Şafii'nin doğumunu, nesebini, eğitimini, öğretmenliğini,
ilimle uğraşını, teliflerini, çağdaşı olan alimlerin ilmiyle ilgili
söylediklerini, buradan hareketle zekasının mükemmelliğine delalet eden
görüşlerini, dünya hayatına değer vermemesini, zühd ve takvasını, hayatta iken
ve öldükten sonra nakledilen ahlaki vasıflarını; anlatacağım bir kitap yazmamı
istemişti.
Bu isteğine; fıkıh
bilgisini, kitaplarına isim verirken ortaya koyduğu başarısını ve hikayelerinin
bir kısmını; metodunun mahiyetine girmeden kısa bir cevap yazdım. Onu tanımak
için, fıkıh usulü ile ilgili yazdığı eserlere bakmak şarttır. Sonra sırayla
eserlerine şöyle bakmak lazım: ''el-Mebsut" Muhtasar'ın tasnifiyle
yazılmıştır.
''Sünen" Mebsut'un
konularına göre; iki yüz küsur bölümle tahric ettim.
Sonra
"Ma'rifetu's-Sünen ve'l-Asar" kitabına bakmak gerekir. Bu kitapta
Şafii'nin cerh ve ta'dil, tashih ve rivayet yollarının illetleri ile ilgili
sözlerini, yetmiş bölümde açıkladım.
Kitabu'l-Medhal"
onun metodunu açıklayan kitaptır.
Bu şekilde, usulünün ne
kadar sağlam olduğu anlaşılır. Bunun üzerine; bu usulle belirlenen; Kitab, sünnet,
sahabe sözleri ve kıyas metotlarını takip ederek; Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şeriatına uygun olarak füruu nasıl bina ettiği daha iyi
anlaşılır.
Yüce Allah'a dayanarak,
tamamlamak için Yüce isimleriyle; bana ve okuyanlara faydalı olması için dua
ile O'na sığınıp elimden geleni yaptıktan sonra bu kitap ortaya çıkmıştır. Yüce
ve Azim olan Allah dışında güç ve kuvvet yoktur.
Efendimiz Muhammed'e ve
pak zürriyetine salatu selam olsun.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: