BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Yüce Allah'ın: "Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alayetmekteyiz, derler"[Bakara 14] Buyruğu

 

Yüce Allah şöyle buyurur: "Baş başa kaldıklarında, ''Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alayetmekteyiz'' derler. Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır."[Bakara 14,15], "Münafıklar, Allah'ı aldatmaya yeltenirler, ama asıl Allah onları aldatır.''[Nisa 142], "Onlar tuzak kuradursunlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır."[Enfal 30]

 

 

1015- Süleym b. Amir anlatıyor: Dimaşk kapısında bir cenazeye katıldık. Eb-o. Umame el-Bahili de bizimle birlikteydi. Ebü Umame cenaze namazını kıldırıp da insanlar defin işine başlayınca: "Ey insanlar! Şu an birbirinize iyilik veya kötülük yaptığınız bir yerde yaşıyorsunuz" dedi ve mezarı göstererek şöyle devam etti:

 

"Ancak bu yerden yalnızlık evi, karanlıklar evi, kurtlar evi ve sıkıntılar evi olan başka bir yere göçmeniz uzak değildir. Yerlerini Yüce Allah'ın ferah kıldıkları hariç herkesin bu yeri pek dar olacaktır. Oradan da kıyametin yolculuğuna çıkacaksınız. Bu yolculukta bir yerdeyken Allah'ın emirlerinden biriyle bazı yüzler ağaracak, bazı yüzler de kararacaktır. Oradan başka bir mekana geçtiğinizde insanların üzerini koyu bir karanlık kaplayacaktır. Orada nurlar dağıtılacak, mümine nurdan bir parça verilirken kafir ve münafıklara bir şey verilmeyecek öylece bırakılacaklardır.

 

İşte Yüce Allah'ın, Kitab'ında "Yahut derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. Onu dalga üstüne dalga kaplıyar, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar. İnsan, elini çıkarsa neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur"[Nur 40] ayetinde verdiği örnek bu durumu anlatmaktadır. Kör olan biri gören birisinin görmesinden faydalanamadığı gibi orada kafir ve münafıklar da müminin nurundan faydalanamayacaklardır.

 

O zaman münafıklar, müminlere: "Bizi bekleyin de nurunuzdan faydalanalım"[Hadid 13] derler. Müminler de onlara: "Geriye dönün de ışık arayın!''[Hadid 13] karşılığını verirler. Bu da Yüce Allah'ın, münafıkların oyunlarını başlarına geçirmesidir. Zira: "Münanklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir"[Nisa 142] buyurmuştur.

 

Bunun üzerine nurların dağıtıldığı yere geri dönerler. Ancak orada bir şey bulamazlar. Orada müminlerle münafıkların arasına kapısının içinde rahmet, dışında ise azap olan bir sur çekilir. Müminlere: "Biz sizinle beraber değil miydik? Sizinle birlikte namaz kılıp sizinle savaşlara çıkmaz mıydık?" diye seslenirler. Müminler: "Evet ama, siz kendi başınızı belaya soktunuz; fırsat beklediniz; şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah'ın emri gelip çattı! Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bedel kabul edilir, varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Ne kötü bir dönüş yeridir!''[Hadid 14,15] karşılığını verirler.

 

[-] Mevkuf, Sahihtir.İbnu'l-Mübarek, Zühd (368), Hakim, Müstedrek (2/400)

 

 

 

1016- Mücahid: "İkiyüzlü erkek ve kadınlar, müminlere: ''Bizi de gözetin; ışığınızdan faydalanalım'' dedikleri gün, onlara: ''Ardınıza dönün de ışık arayın'' denir; inananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir''[Hadid 13] ayetini açıklarken şöyle dedi: "Münafıklar dünyada iken bazı zamanlar müminlerle beraber olur, onlarla evlenir, onlarla yaşar ve onlarla ölürlerdi. Kıyamet gününde hepsine birden nur verilir. Ancak surun yanına geldiklerinde münafıkların nuru söner ve müminler ile münafıklar birbirinden ayrılır. Sur, Cennet ile Cehennem arasında olan perde gibi bir şeydir. İşte o zaman münafıklar: "Bizi de gözetin; ışığınızdan faydalanahm" der. Müminler de: "Ardınıza dönün de ışık arayın" karşılığını verir.

 

 

 

 

1017- Mukatil: "İkiyüzlü erkek ve kadınlar, müminlere .... dedikleri gün''[Hadid 13] buyruğunu açıklarken: "Burada Sırat kastedilmektedir" dedi. ...... ifadesi hakkında ise: "Bizi de gözetin, manasındadır" dedi.

 

"ışığınızdan faydalanalım"[Hadid 13] buyruğunu da: "Bize de ışığınızdan bir pay verin de biz de sizinle gidelim, manasındadır" şeklinde açıkladı. "Onlara: ''Ardınıza dönün de ışık arayın'' denir"[Hadid 13] buyruğunu açıklarken: "Melekler onlara: ''Geldiğiniz yere geri dönün'' der. Bu, onların dünyada iken, müminlere, iman etmedikleri halde: ''İman ettik'' demek suretiyle alayettikleri için kendileriyle edilen alaydır. Allah'ın:

 

"Gerçekte Allah onlarla alay eder''[Hadid 15] buyruğu da bunu ifade etmektedir" dedi. "İnananlarla ikiyüzlüler arasına kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir''[Hadid 13] ayeti hakkında ise: "A'raf ashabı ve münafıklar arasında yani Cennet ve Cehennem ahalisi arasında bir duvar çekilir. Duvarın içi, Cennet tarafından rahmettir, dışı da Cehennemdir. O da Cennet ve Cehennem ahalisi arasında bir örtüdür" dedi.

 

 

 

1018- İbn Abbas: "İnananlara rasdadıkları zaman, ''İnandık'' derler, elebaşlarıyla baş başa kaldıklarında, ''Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alayetmekteyiz'' derler. Onlarla Allah alayeder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır"[Bakara 14, 15] ayetiyle ilgili şöyle dedi:

Bunlar, Ehl-i kitab'dan olan münafıklardır. Allah onları ve alay etmelerini, arkadaşlarının yanına döndükleri zaman: "Biz sizin dininizdeniz. Biz Muhammed'in ashabıyla alayediyoruz" demelerini zikredip, ahirette Allah'ın kendileriyle alayedeceğini bildirmiştir. Ahirette, yüce Allah onlara Cehennemden Cennete bir kapı açacak ve kendilerine: "Geliniz" denilecek, münafıklar ateşte yüzerek kapıya doğru yönelecekler. Bu sırada müminler süslü çadırlar içerisinde tahtlar üzerinde onlara bakacaklar. Kapıya doğru vardıklarında kapı üzerlerine kapatılacak ve müminler onlara gülecekler. İşte "Allah onlarla alayeder" buyruğunda anlatılan budur. Yani ahirette onlarla alayeder, demektir. Kapılar yüzlerine kapatılınca da müminler onlara gülerler. Yüce Allah'ın: "Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler"[Mutaffifun 34] buyruğunda anlatılan da işte bu durumdur.3

 

 

Aynı manada bir hadis, Halid b. Ma'dan'dan nakledilmiştir. Bana bildirildiğine göre Hüseyin b. el-Fadl el-Beceli şöyle dedi: "Allah dünyada münafıklara ahiretten farklı hükümler koymuştur. Tıpkı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşısında küfürlerini gizleyip Müslüman göründükleri gibi. Allah bunu onlarla alayetme olarak adlandırmıştır."

 

Kutrub der ki: "Allah onlarla alayeder" sözünden, onların alay etmelerinin cezasını verir sözü kastedilmiştir. "Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır"[Tevbe 79], "Onlar ise bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu"[Al-i İmran 52], "Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür"[Şura 40] ayetleri de aynı anlamdadır. Burada ilk olarak insan kötülük yapıyor, Allah ta ona bunun karşılığını veriyor. "Size tecavüz edene (saldırana), size saldırdıkları gibi saldırın''[Bakara 194] ayeti de aynı manadadır. Ayetteki ilk tecavüz zulüm, ikincisi ise bu tecavüzün karşılığıdır. Bir şeye karşılık vermek zulüm değildir. "Allah'ı unuttular, bu yüzden Allah da onları unuttu"[Tevbe 67] ayeti de aynı manadadır.

 

Amr b. Gülsüm der ki: Dikkat edin! Kimse bize karşı bir cahillik etmesin Bu sefer cahillerin cahilliklerinden daha fazla cahillik ederiz.

 

Ebu'l-Hasan b. Mehdi'nin bildirdiğine göre Ebu Nasr b. Katade şöyle dedi: "Bu sefer cahillerin cahilliklerinden daha fazla cahillik ederiz" sözü:

"Onu en ağır cezayla cezalandırırız" manasında olabilir. Şair bunu, hiçbir akıllının övünmeyeceği cahillik olarak adlandırmıştır. Şair bunu şiirin kafiyesinin uyması ve dile daha kolayolması sebebiyle böyle demiştir.

 

 

 

1019- Beyhaki der ki: Bunun gibisi şu hadiste geçmektedir: Seleme b. Kuheyl der ki: Ben (bu zamanda) Cundeb'den başka kimseden "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" derken işitmedim. Cundeb'e yaklaştım ve onun şöyle demekte olduğunu işittim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şöhret niyetiyle amelde bulunan kişiyi Yüce Allah teşhir eder. Riya (gösteriş) için am elde bulunan kişiyi de Yüce Allah ifşa eder."

 

Buhari, Ebu Nuaym'dan rivayet etti.  [-] Sahihtir. Buhari (11/535, 536).

 

 

Ebu Süleyman der ki: İhlas olmadan insanların görüp işitmesi için amel yapan kişiyi Allah teşhir eder ve insanlardan gizlediği hallerini herkes bilir.

 

Ebu'l-Hasan b. Mehdi der ki: Allah'ın, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman ettiklerini söyleyip içlerinde küfürlerini gizleyenleri aldatması, onlara dünyada mal ve hayvanlar vermesi, azab ve cezalarını ise kıyamete ertelemesidir. Allah onlara, ahirette hazırladığı azabın hilafına dünyada ihsanda bulunur. Bu şekilde hem münafıkların aldatmasının, hem Allah'ın aldatmasının manası anlaşılmış olur.

 

 

 

1020- Ebu'l-Hasan der ki: Arap dilinde "....." kelimesi, fesat manasındadır. el-Enbari'nin Ebu'l-Abbas en-Nahvi'den bildirdiğine göre İbnu'l-A'rabi: "....'' kelimesi Araplarda bozulmuş yemek ve başka şeyler için kullanılır" deyip örnek olarak şu beyti söyledi:

 

Rengi beyaz tadı lezzetlidir

Tükürük bozulursa da yine tükürüğü hoştur.

 

Yüce Allah: "Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır"[Nisa. 142] buyurmuştur. Allah'ın onları aldatması, münafıklar küfürlerini gizleyerek açığa vurdukları imanlarını bozmuşlardır. Yüce Allah ta onlara ahiret azabı hazırlayarak dünyada verdiği nimeti bozmuştur.

 

Ebu'l-Hasan der ki: Allah'ın onları aldatması, bilmedikleri bir şekilde onları ağır ağır helake götürmesidir Yüce Allah'ın aldatmasına, hilekarlık manası değil bu mana verilir. Çünkü hilekar, hile yapmak istediği meseleyi dilediği gibi ters çevirerek karşısındakini aldatır. Aldatan ise karşısındakini beklemediği bir anda helake sürükler. Yüce Allah: "Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helake götüreceğiz"[A'raf 182] buyurmuştur.

 

 

 

1021- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer Yüce Allah'ın kuluna, isyan içinde olmasına rağmen dünyalık olarak hala sevdiği şeyleri verdiğini görürsen bil ki bu istidrac'tır. Zira: ''Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık; kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur''[En'am 44, 45] buyrulmuştur."

 

[-] İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebır (17/130, 131), Ahmed, MÜsned (4/145), ZÜhd (s. 12) İbn Cerir, Tefsir (11/361) ve İbn Ebi'd-Dünya, ŞÜkr (32).

 

 

 

1022- Bu hadis başka bir kanalla "isyan içinde olmasına rağmen 'H ise bu kandırma / şeytanlık anlamında istidrac'tır" ibaresiyle rivayet olunmuştur. Sonra söz konusu bu ayete dikkat çekmiştir.

 

 

 

1023- Ali b. el-Hasan bir hocasından rivayet ediyor: Sabit el-Bünani'ye "İstidrac" hakkında sorulunca şöyle cevap verdi: "Bu, Allah'ın şükretmeyen kullarına tuzağıdır."  [-] Zayıf, İbn Ebi'd-Dünya, ŞÜkr (117).

 

 

Yünus (b. Ubeyd) dedi ki: "Eğer kulun Allah katında bir yeri varsa onu korur, muhafaza eder; sonra kul da Allah'ın verdiğine şükreder. Allah'ın verdiği, kulun yaptığından daha üstündür. Eğer şükretmese Allah onu bilemeyeceği şekilde adım adım helaka yaklaştırır. Onun şükretmemesi ''istidrac''tır (adım adım helake yaklaşmasıdır)."

 

 

 

1024- Süfyan(-ı Sevri), Yüce Allah'ın "(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helaka yaklaştıracağız"[Kalem 44] ayeti ile ilgili şöyle dedi: "Onlara bol bol nimet verip, şükür etmekten alıkoyacağız." Süfyan dışında birisi şöyle dedi: "Her günah işlediklerinde onlara yeni nimet verilir." İbn Davud dedi ki: "Ve (şükretmeyi) unuturlar."  [-] Sahihtir. İbn Ebi'd-Dünya, Şükr (115).

 

 

 

1025- Ferra der ki: "Bununla birlikte hileye başvurdular, Allah da onların hilelerini boşa çıkardı"[Al-i İmran 54] ayeti, Hz. İsa hakkında nazil olmuştur. Yahudiler onu öldürmek istedikleri zaman Hz. İsa bir bacaya girip saklandı. Allah onu Cibril ile destekleyip bacadan semaya çıkardı. Yahudilerden bir adam onu öldürmek için bacaya girince yüce Allah adamın süretini İsa'ya benzetti. Adam eve girip Hz. İsa'yı bulamayınca: "Evde kimse yok" diyerek çıktı ve Yahudiler onu Hz. İsa zannederek öldürdüler. Yüce Allah'ın: "Bununla birlikte hileye başvurdular, Allah da onların hilelerini boşa çıkardı" buyruğu buna işaret etmektedir. Allah'ın yaptığı hile, yaratılmışların düzenbazlığı manasında olmayıp onları adım adım helake sürüklemesidir.  [-] Sahih

 

 

 

1026- İbn Abbas: "Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz''[A'raf 51] ayetinin: "Nasıl ki onlar bize kavuşacakları gün için amel etmeyi bıraktılarsa, biz de onları cehennemde (kendi hallerine) bırakınz" manasında olduğunu söyledi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Yüce Allah'ın: "Ey insan ve cin toplulukları! Sizin de hesabınızı ele alacağız"[Rahman 31] Buyruğu