BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Yüce Allah'ın
isimlendirilmesi Caiz Olan ve Olmayan isimler ve Bu isimlerden Tevile Muhtaç
Olanlar; Bu Konuda imamlardan Nakledilen Sözler
Yüce Allah şöyle
buyurur: "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir,
görendir."[Şura 11] Kelam alimleri: "Bunun manası, Onun gibi hiç bir
şeyin ve denginin olmaması demektir" demişlerdir. "Sizin inandığınız
gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar"[Bakara 137] buyruğu da:
"Sizin inandığınıza iman etmiş olsalar" manasındadır. İbn Abbas'ın bu
ayeti: "...." (sizin inandığınıza ... ) şeklinde okuduğu
nakledilmiştir.
603- İbn Abbas der ki:
"Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse ... "[Bakara
137] demeyiniz. Çünkü yüce Allah'ın misli (benzeri) yoktur. Fakat: Onlar sizin
iman ettiğiniz gibisine iman ederlerse, deyiniz. Ali b. Nasr el-Cehdami,
Şu'be'den rivayette bulunarak buna mutabaat etmiştir. [-] Sahih li-ğayrihi'dir. İbn Cerir, Tefsir
(3/114).
Kelam alimleri şöyle
der: Kişi kendini kastederek: "Benim gibisine, böyle bir sözle mukabele
edilmez, benim gibisi böylesi bir sebeple kınanmaz" der. Burada
"gibi" anlamı verilen kelime fazladan getirildiği için: "Falan
kişi benimle mızrak gibi keskin bir dille konuştu" cümlesindeki
"gibi" kelimesiyle aynı manadadır. Araplar teşbih yaptıkları bir şeyi
pekiştirmek istedikleri zaman, teşbih harfini tekrar ederek kerin başına
benzetmeyi te'kid etmek için bir (benzetme edatı) "ker' daha getirirler.
Şair şöyle der: Ve o
ocak taşları ki sizin iki taşınız gibi. tencere koymak için kurulurlar.
Görüldüğü gibi şair burada "kerin başına benzetmeyi te'kid etmek için bir
(benzetme edatı) "ker' daha getirmiş bulunmaktadır. Yüce Allah:
"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir" ayetinde
teşbihi mübalağalı bir şekilde nefyetmek için "ker' harfini kullanmıştır.
604- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd b. Amr'ı sordular ve:
"Ey Allah'ın Resulü! O Kabe'ye yönelip şöyle derdi: ''Allahım! İbrahim'in
ilahı benim ilahım, İbrahim'in dini benim dinimdir'' der namaz kılıp secde
ederdi" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, tek
başına bir ümmetti. Benim ve İsa b. Meryem'in arasında haşrolunur"
buyurdu. Ashab şöyle dediler: "Ey Allah'ın Resulü! Varaka, kıbleye dönüp:
''Benim ilahım, Zeyd'in ilahıdır ve dinim Zeyd'in dinidir'' derdi ve kıbleye
yönelip şöyle derdi:
Doğru yolu bulup isabet
ettin ey Amr'ın oğlu Kızgın ateşten kendini korudun
Rabbinin, onun gibisi
olmayan bir rab olduğunu kabul ederek Dağların güzelliğine aldanmayarak."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Varaka'yı, Cennetin ortasında, üzerinde ipekten bir
kaftanla gördüm" buyurdu. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz.
Hatice sorulunca ise şöyle dedi: "Onu Cennet nehirlerinin birinde olan
inciden yapılmış, içinde boş sözlerin ve yorgunluğun olmadığı bir köşkte
gördüm" buyurdu. Hadisin lafzı İmran'a aittir. İbn Abdilhalik'in rivayeti:
"Dininin, onun
gibisi olmayan bir din olduğunu kabul ederek" şeklindedir.
Beyhaki der ki: İlim
ehlinden birine göre Zeyd, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gönderilmeden önce Hıristiyan olup İsa b. Meryem'e iman etmişti.
Zeyd: "İbrahim'in
dini benim dinimdir" sözüyle Allah'a ortak koşmaktan uzaklaşmayı
kasdetmiştir.
Beyhaki der ki: İbn
Abbas'tan nakledilen hadiste İbn Abbas: "Eğer onlar da sizin iman
ettiğiniz gibi iman ederlerse ... "[Bakara 137] demeyiniz. Çünkü yüce
Allah'ın misli (benzeri) yoktur. Fakat: Onlar sizin iman ettiğiniz gibisine
iman ederlerse, deyiniz" sözünden, Allah'a ortak koşmaktan kaçınmayı
mübalağalı bir şekilde ifade etmiştir. Ancak ayetin kabul gören okunuşu tercihe
şayandır. Manası da zikrettiğimiz gibidir. Yine bu ayetin manasının:
"Sizin iman ettiğiniz gibi iman edip ikrar ve tasdik ederlerse hidayete
ererler" olduğu da söylenmiştir.
605- Enes anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabından bir adamı, İslam'a davet
etmek üzere müşriklerin liderlerinden birine gönderdi. Müşrik adam: "Beni
kendisine davet ettiğiniz bu ilah nasıl bir şeydir?
Altından mı, gümüşten mi
yoksa bakırdan mıdır?" deyince, bu sözü sahabinin çok gücüne gitti ve
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönüp olanları anlattı. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir daha yanına git"
buyurun ca sahabi tekrar müşrik adama gitti. Ancak müşrik yine aynı şeyleri
söyledi. Sahabi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönüp bunu
bildirince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir daha yanına git"
buyurdu.
Sahabi bir daha gitti.
Müşrik adam aynı şeyleri bir daha deyince sahabi dönüşe geçti. Yoldayken Yüce
Allah gökten gönderdiği bir yıldırımla o müşriki yaktı. Sahabinin de bundan
haberi yoktu. Vardığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Yüce
Allah o adamı helak etti" buyurdu. Yüce Allah da bu konuda: "O
yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar''[Ra'd 13] ayetini
indirdi.
[-] İsnadı hasendir. Ebu
Ya'la 6/87, 88 (3341), İbn Ebi Asım, es-Sünne 1/304 (692), Beyhaki, Delail
(6/283), Bezzar (3/54) ve İbn Cerir (16/392).
606- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre aralarında Ka'b b. el-Eşref ve Huyey b. Ahtab'ın da bulunduğu
Yahudiler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Muhammed!
Seni gönderen Rabbini bize vasfet" deyince: "De ki: O Allah bir
tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. O doğurmamış ve
doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir"[İhlas 1-4] ayetleri nazil
oldu. -Yani: "Ondan bir şey çıkmamıştır, O da bir şeyden çıkmamıştır. Onun
benzeri de yoktur." - Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara:
"Yüce Rabbimin vasıfları bunlardır" buyurdu. [-] Zayıf, İbn Adiy, el-Kamil (41566)
607- Ubey b. Ka'b
bildiriyor: Müşrikler: "Ey Muhammed! Rabbini bize tanıt" deyince Yüce
Allah: "De ki: O, Allah'tır. Bir tektir. Allah Samed'dir''[İhlas 1-2]
buyruklarını indirdi. Samed de "doğmamış ve doğrulmamış olandır. Hiçbir
şey O'na denk değildir."[İhlas 3] Çünkü doğup da ölmeyecek hiçbir kimse
olmadığı gibi, ölüp de kendisine mirasçı olunmayacak hiçbir kimse yoktur.
Şüphesiz Allah ölmez ve kimse O'na mirasçı olmaz. "Kimse de O'nun dengi
değildir"[İhlas 4] (buyruğu hakkında) dedi ki: O'nun benzeri ve dengi
yoktur. O'na benzer hiçbir şey yoktur.
[-] Zayıf, Tirmizi (5/451).
608- Cabir der ki: Bir
bedevi Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: "Bize
Rabbini nisbet etinesebini söyle" dediklerinde Yüce Allah: "De ki: O,
Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi
yoktur"[İhlas 1-2] ayetlerini indirdi.
[-] Zayıf, İbn Cenr
(30/343), Ebu Ya'la (4/38, 39), Abdullah b. Ahmed, es-Sünne (1185), Ebu Nuaym,
Hilye (4/335)
609- Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın komutasında bir
müfreze gönderdi. Komutanları askerlere namazı kıldırırken kıraatini hep İhlas
Süresi'yle bitiriyordu. Müfreze dönüşü askerler komutanın bu yaptığını Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktardılar. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ona sorun, neden öyle bir şey yapmış" buyurunca,
sordular. Adam: "Rahman olan Allah'ın sıfatlarını anlatan bir süre olduğu
için onu okumayı seviyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın da onu sevdiğini adama söyleyin"
buyurdu.
Müslim, Ahmed b.
Abdirrahman b. Vehb'den ve Buhari de Ahmed b. Salih kanalıyla İbn Vehb'den
rivayet ettiler. [-] Sahih
610- Ali b. Ebi
Talha'nın bildirdiğine göre İbn Abbas: "En yüce örnekler ise
Allah'ındır"[Nah 160] buyruğunu açıklarken: "Yüce Allah, hiçbir şeyin
kendisi gibi olmadığını bildirmektedir" dedi. "Hiç O'na benzeyen bir
şey bilir misin?"[Meryem 65] ayetine: "Allah'a benzeyen bir şey bilir
misin?" şeklinde anlam vermiştir.
[-] Zayıf
611- Ebu Hilal Muhammed
b. Süleym'in bir adamdan bildirdiğine göre İbn Revaha el-Basri, Hasan'a:
"Ey Ebu Said! Bize Rabbini vasfeder misin?" deyince: "Evet. Onu
benzeri yoktur şeklinde vasfederim" karşılığını verdi.
612- İbn Abbas der ki:
"Vakinen bilenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin
hükümranlığını şöylece gösteriyorduk"[En'am 75] Göklerin ve yerin
hükümranlığından kasıt, Güneş, Ay ve yıldızlardır. Hz. İbrahim bir yıldız
görünce: "Bu, Rabbimdir" dedi. Yıldız kaybolunca: "Ben batanları
sevmem" dedi. Sonra Ay'ın doğduğunu görünce: "Bu, Rabbimdir, bu daha
büyüktür" dedi. Ay kaybolunca: "Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi
and olsun ki sapıklardan olurdum" dedi. Sonra Güneş'in doğduğunu görünce:
"Bu, Rabbimdir, bu daha büyüktür" dedi. Güneş batınca ise: "Ey
milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım" dedi. [-] Zayıf, Beyhaki, İ'tikad (s. 40, 41).
613- Mücahid, ayetteki
melekut kelimesinin deliller olduğunu söylemiştir. [-] Zayıf, Mücahid, Tefsir (1/218).
Ebü Süleyman el-Hattabi
der ki: Her vakit ve halde imtihanın hükmü devam eder ve bu konuda delillere
müracaat edilmesi doğaldır. Hz. İbrahim yıldızı görünce: "Bu,
rabbimdir" demiş, daha büyük ve daha parlak olan Ay'ı görünce bu sözünün
doğru olmadığını anlamıştır. Daha büyük ve parlak olan Güneş'i görünce de:
"Bu rabbimdir. Bu daha büyüktür" demiş, güneşin de battığını görünce
yıldız, Ay ve Güneş'in kaybolup değişebildiğini görerek bunların rab
olmayacağını kabul ederek bunları yaratan ve zatı değişmeyen Rabbine
yönelmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: