BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Yüce Allah'ın: "İş, eninde sonunda Allah'a aittir"[Rum 4] Buyruğu

 

Yüce Allah'ın: "İş, eninde sonunda Allah'a aittir"[Rum 4] buyruğu başka bir sebeple nazil olsa bile Allah'ın emrinin her şeyden önce var olduğunu, her şeyden sonra da var olacağını göstermektedir. Bu sıfata sahip olanın Kadim sıfatına sahip olması gerekir. "Şayet Rabbinden, daha önce bir takdir geçmemiş olsaydı, aralarında ihtilafa düştükleri şeyler hakkında hüküm çoktan verilmiş olurdu"[Yunus 19], "Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi''[Enfal 68] ve "And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir. Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir. Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir"[Saffat 171-173] ayetlerinde geçen "pı" kelimesi mutlak olarak her şeyi kapsar. "Apaçık Kitab'a and olsun ki, akledesiniz diye Kur'an'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır" ayetinde: "Anlamanız için Kur'an'ı size Arap lügatiyle anlattık''[Zuhruf 1-2] demek istenmiştir. Bu, "Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir"[Zuhruf 19] ve "Yoksa Allah'a, Allah gibi yaratması olan ortaklar buldular da, yaratmaları birbirine mi benzettiler?"[Ra'd 16] buyruğuna benzemektedir. Yüce Allah, "Şüphesiz o, Bizim katımızda Ana Kitab'da mevcut, yüce ve hikmet dolu bir Kitabıdır"[Zuhruf 4] ayetiyle kelamının sonradan yaratılmadığını, henüz kelama ihtiyaç olmadan Ümmu'l-Kitab'da yazılı olduğunu bildirmiştir. "Doğrusu sana vahyedilen bu Kitab, Levh-i Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kur'an'dır"[Buruc 21-22] ayetinde, içinde emir ve yasakların, mükafat ve cezaların yazılı olduğu Kur'an'ın, henüz ona ihtiyaç duyulmadan önce Levh-i Mahfüz'da yazılı olduğu bildirilmiştir. Kelamın, henüz ona ihtiyaç yokken mevcut olması, hala aynı şekilde var olduğunu gösterir. "Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler"[Enbiya 2] ayetindeki ihtardan kastedilen, Kur'an'ın onlara okunması ve anlatılmasıdır. Burada yapılan okuma ve anlatma fiili muhdestir (sonradan var olmadır); ancak okunan şeyin kendisi muhdes değildir. "Doğrusu, Biz, Kur'an'ı Kadir gecesinde indirmişizdir"[Kadir 1] ayetinin manası şudur: "Biz Kur'an'ı meleğe işittirip öğrettik, işittiği şeyle de onu yeryüzüne indirdik. "Doğrusu Kitablı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz''[Hicr 9] ayetindeki korumadan kasıt, onun şeklini ve tilavetini korumaktır. "Pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik"[Hadid 25] ayetindeki demir bir cisimdir ve kastedilen, yeryüzünde yaratılması değil, yaratıldıktan sonra yeryüzüne indirilmesidir.

 

 

486- İbn Abbas, bu ayeti ...... şeklinde okumuş ve şu manayı vermiştir: "Bir ayeti değiştirdiğimiz veya kaldırdığımız zaman muhakkak sizin için daha faydalı ve uygulaması daha kolay bir ayet indiririz."[Bakara 106]   [-] Zayıf, İbn Cerir (2/389, 393, 399) ve İbn Ebi Hatim 1/201 (1065)

 

 

 

487- Ubeyd b. Umeyr el-Leysi; "Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz''[ Bakara 106] ayetini şu şekilde açıklamıştır: "Herhangi bir ayeti terk edip kaldırırsak onun benzerini veya daha hayırlısını getiririz." İbn Ebi Necih'in bildirdiğine göre İbn Mes'üd'un talebeleri bu ayeti: "Tilavetini bırakıp hükmünü kaldırırsak daha hayırlısını veya bir benzerini getiririz" şeklinde açıklamıştır.  [-] Zayıf

 

 

Derim ki: Bu hadis söylediklerimizi açıklamaktadır. Burada değiştirilen veya kaldırılan söz, sözün kendisi değildir. Bu değiştirmeden kasıt ta kullara olan merhamet ve faydaya yöneliktir. İbn Abbas ta böyle demiştir. Ayetteki daha hayırlı sözünden kastedilen de, ayetleri ve süreleri okurken alınacak daha çok sevaptır. Allah doğrusunu bilir

 

 

 

488- Mukatil der ki: "Yoksa Allah'a, Allah gibi yaratması olan ortaklar buldular da, yaratmaları birbirine mi benzettiler?"[Ra'd 16] ayetindeki "....." kelimesi iki manaya gelir. Bunlardan biri Allah'a bir şey vasfetmektir. "Cinleri O yaratmışken kafirler Allah'a ortak koştular''[En'am 100] ayetinde Allah'a ortak isnad etmişlerdir. "Ama inkarcılar O'na çocuk isnad ettiler.''[Zuhruf 15], " ... kızları da Allah'a mal ediyorlar."[Nahl 57] "Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar."[Zuhruf 19] Bu ayette müşrikler meleklerin dişi olduğunu ve Allah'ın kızları olduklarını iddia etmişlerdir.

 

İkinci mana ise şöyledir: "...." kelimesi yapmak demektir. "Kendi zanlarına göre, ''Bu Allah'ındır, bu da putlarımızındır'' diyerek, Allah'ın yarattığı hayvanlar ve ekinlerden pay ayırdılar."[En'am 136], "De ki: Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını haram, bir kısmını hel al kıldığınızı görmüyor musunuz?''[Yımus 59], "Sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini var etmiştir."[Zümer 6], "Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kur'an şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz! Kahin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz!"[Hakka 40-43], "Bu Kur'an, Arş'ın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür."[Tekvir 19-21], "Puta tapanlardan biri sana sığınırsa, onu güvene al; ta ki Allah'ın sözünü dinlesin. Sonra onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur."[Tevbe 6] Bu ayetler, Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunu göstermektedir. "Kur'an şerefli bir elçinin getirdiği sözdür"[Hakka 40] ayetinden kastedilen, Kur'an'ın şerefli bir elçinin sözü olduğu değil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu şerefli bir elçiden öğrendiği veya işittiğidir.  [-] Zayıf

 

 

 

489- İmran b. Husayn der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Temim oğulları! Müjdeyi kabul edin" buyurunca, onlar da: "Madem ki bizi müjdeledin, o zaman bize (şimdi bir şeyler) ver" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Yemen ahalisi! Müjdeyi siz kabul edin" buyurunca, onlar da: "Kabul ettik. Bu işin (yaratılışın) başlangıcı nasıldı? Bize onu haber ver" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her şeyden önce Allah vardı. ''Arş'ı su üzerinde idi.''[Hud 7] Her şeyi (kainatın tamamını takdir edip) Zikr'e yazdı" buyurdu. Bir kişi bana gelip: "Ey İmran! Deven bağından kurtulup gitti" diye seslenince, devemi yakalamak üzere çıktım, baktığımda adeta bir serap onunla arama girmiş gibiydi. Ben çıktıktan sonra ne oldu bilmiyorum.

 

Buhari Sahih'inde başka bir yolla A'meş'ten tahric etti ve şu ibareleri ekledi: "Sonra gökleri ve Yerli yarattı." -Bu ifade benim kitabımdan düşmüş olsa gerektir- Kur'an hadiste bahsedilen Zikr'de yazılanlardandır. Çünkü Yüce Allah: "Doğrusu sana vahyedilen bu Kitab, Levh-i Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kur'an'dır''[BurUc 21, 22] buyurmuştur.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (286).

 

 

 

490- Nu'man b. Beşir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce bir kitap yazdı. Bu kitaptan da Bakara Süresi'nin sonuna gelecek şekilde iki ayet indirdi. İçinde bu iki ayetin üç gece okunduğu bir eve şeytan yaklaşamaz."  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Tirmizi (2882).

 

 

 

491- Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah Hz. Adem'i yaratmadan bin yıl önce Taha ve Yasin Sürelerini okudu. Melekler bunu işitince: "Kendisine bunlar nazil olan ümmete ne mutlu ve bunu kalbinde taşıyana ne mutlu ve bunu okuyan dillere ne mutlu" dediler.

 

[-] Çok zayıf, metni ise münkerdir. Darimi, Sünen (2/456), İbn Ebi Asım, es-Sünne (1/269) ve İbn Adiy, el-Kamil (1/218).

 

 

 

492- Aynı hadis başka bir kanalla: " ... iki bin yıl önce" ibaresiyle nakledilmiş: " ... bunu kalbinde taşıyana ne mutlu..." ibaresi zikredilmemiştir.

 

İbrahim b. Muhacir bunu rivayette tek kalmıştır. "Taha ve Yasin surelerini okudu" sözü bunları söyledi ve melekler de bunu anladılar manasındadır. Bu da yüce Allah'ın kelamının ihtiyaç olmadan var olduğunu gösterir.

 

 

 

493- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hz. Adem ile Musa, Rableri katında münakaşa ettiler. Adem, Musa'ya üstün geldi. Hz. Musa, Ademle dedi ki: ''Sen ki Yüce Allah seni kendi eliyle yarattı, Sana kendi ruhundan üfledi, sana melekleri secde ettirdi ve Cennetine koydu. Oysa sen işlediğin günahla insanları yeryüzüne indirdin!'' Hz. Adem ise şöyle karşılık verdi: ''Sen ki, Yüce Allah'ın, risaletini ve sözlerini bildirmek üzere seçtiği birisin. Sana öyle levhalar da verdi ki içinde her şeyin açıklaması vardı ve sırdaşı olarak seni kendisine yaklaştırdI. Sence Tevrat, ben yaratılmadan kaç yıl önce Yüce Allah tarafından yazıldı?'' Musa: ''Kırk yıl önce'' dedi. Bunun üzerine Adem: ''Peki içinde: "Adem Rabbine asi olup yolunu şaşırdı" (Taha 121) buyruğunu da gördün mü?'' diye sordu. Musa: ''Evet!'' diye karşılık verince, Adem: ''O halde Yüce Allah'ın, beni yaratmadan kırk yıl önce yapmamı takdir ettiği bir şeyi işledim diye mi beni kınıyorsun?'' dedi." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Bu şekilde de Adem, Musa'yı yenmiş oldu."

 

Müslim Sahih'inde İshak b. Musa el-Ensari'den rivayet etti.  [-] Sahihtir. Müslim (2652).

 

Bu da yüce Allah'ın kelamının ezeli ve ebedi olduğunu, dilediği zaman dilediği şekilde dilediği gibi konuştuğunu göstermektedir.

 

 

 

494- Vasile'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hz. İbrahim'e sahifeleri Ramazan ayının ilk gününde, Tevrat Ramazan ayının 6. gününde, İncil Ramazan ayının 13. gününde, Zebur Ramazan ayının 18. gününde nazil oldu. Kur'an da Ramazan ayının 24. gününde nazil oldu."  [-] Hasendir. Ahmed 84/107) ve İbn Cerir, Tefsir (3/446).

 

Ubeydullah b. Ebi Humeyd buna muhalefet etmiştir ve bu kişi hadiste zayıftır. Ubeydullah hadisi Ebu'l-Melih kanalıyla Cabir b. Abdillah'tan kendi sözü olarak rivayet etmiştir. İbrahim b. Tahman da Katade'den kendi sözü olarak aktarmıştır. Ancak, on üç yerine on iki lafzını kullanmıştır. Cerir b. Hazım da hadisi Ebu Kılabe'nin kitabında Hz. İbrahim'e gönderilen sayfalar olmadan bulmuştur.

 

 

Derim ki: Allah en doğrusunu bilir, ancak burada kastedilen, meleğin Kur'an'ı Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına indirmesidir.

 

 

 

495- İbn Abbas, "Biz onu Kadir gecesinde indirdik"[Kadir 1] ayetini açıklarken şöyle demiştir: Yüce Allah Kur'an'ı toplu olarak Kadir gecesinde dünya semasına indirdi. Daha önce de yıldızların yerlerindeydi. Yüce Allah onu dünya semasından Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peyderpey vahyederdi. Bundan dolayı da inkarcılar: "Kur'an ona bir defada toptan indirilseydi ya!"[Furkan 32] demişlerdir. Cevap olarak da: "Biz, Kur'an'la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır okuduk"[Furkan 32] buyrulmuştur.

 

[-] Sahihtir. Nesai, Tefsir (701), İbn Cerir (30/259), Hakim, Müstedrek (2/222,530) ve Suyuti, ed-Vürrü'l-Mensur (6/370).

 

 

 

496- İbn Abbas: "Kur'an zikirden (Levh-i Mahfüz'dan) alınarak dünya semasında Beytü'l-İzze'ye konuldu. Cibril onu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tertil üzere (peyder pey) indirdi" dedi.  [-] Sahihtir. İbn Cerir (3/445), Taberani, M. el-Kebır (12/22); Hakim (2/477).

 

 

 

497- İbn Abbas: "Yüce Allah, Kur'an'ı toplu olarak Kadir gecesinde dünya semasına indirdi. Oradan da yirmi senelik bir zaman dilimi içinde peyderpey indirdi" dedi ve: "Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım"[Furkan 33] ayeti ile "Biz Kur'an'ı, insanlara dura dura okuyasIn diye ayet ayet ayırdık ve onu peyderpey indirdik"[İsra 106] ayetini okudu.  [-] Sahihtir. İbn Cerir (3/446, 447), İbnu'd-Durays (116, 117); Hakim (2/222).

 

 

 

498- İbn Abbas der ki: "Yüce Allah Kur'an'ı dünya semasına Kadir gecesi indirdi. Yüce Allah bu Kur'an'dan yeryüzüne bir şey vahy etmek veya bir şey yapmak istediği zaman da vahy ediyordu."  [-] Sahihtir. Hakim, Müstedrek (2/222), İbn Cerir, (30/258)

 

 

Derim ki: Bu hadis, "Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler"[Enbiya 6] ayetinde zikredilen ihtarın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kur'an'ı okumak için indirilen melek olduğunu gösterdiğine delalet eder.

 

 

 

499- Ebu'l-Hasan el-Meymuni der ki: Bir gün Ebu Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel yanıma çıkıp: "Gir!" deyince, evine girdim ve: "Bana bu toplulukla neyi tartıştığını söyle" dedim. Bana şöyle karşılık verdi: "Kur'an'dan bazı ayetleri tefsir ve tevil ediyorlar. Onlar: ''Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler''[Enbiya 2] ayetindeki ".....'' kelimesini delil gösterdiler. Ben de: ''Ayetteki ihtarın kendisi değil, bize gelişi yenidir'' dedim."

 

Derim ki: Şu rivayet Ahmed b. Hanbel'in sözünün sıhhatine delildir:

 

 

 

500- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılarken yanına gidip selam verdim. Selamıma karşılık vermeyince daha önce böylesi durumlarda selamı almasını, şimdi ise almamasını düşünmeye başladım. Namaz sonrası ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda: "Allah, peygamberine verdiği emirlerden dilediğini yeniler. Yeni emri de namazda kesinlikle konuşmamanızdır" buyurdu. [-]  Hasendir. Ebu Davud (924).

 

 

Bu hadisteki: "Allah, peygamberine verdiği emirlerden dilediğini yeniler" sözü daha önce zikrettiğimiz rivayetleri açıklamaktadır.

 

 

 

501- Miksem bildiriyor: Atiyye b. el-Esved, İbn Abbas'a: "İçime bir şüphe düştü. Yüce Allah: "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır"[Bakara 185] buyurur. Yine: "Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik"[Kadir 1] buyurur. Yine: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik"[Kadir 3] buyurur. Oysa Kur'an ayetleri Şevval ayında da, Zilka'de ayında da, Zilhicce ayında da Muharrem ayında da, Rebiulevvel ayında da nazil olmuştur" deyince, İbn Abbas şöyle karşılık verdi: "Toptan olarak Ramazan ayının mübarek bir gecesi olan Kadir gecesinde indirilmiştir. Daha sonraları ise değişik aylar ve günlerde parça parça dünya semasına indirilmiştir."  [-] Hasen. İbn Cerir (3/182), İbn Ebi Hatim 1/310 (1650)

 

 

 

502- Ukbe b. Amir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zikir kendilerine geldiğinde onu inkar edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli bir kitaptır. Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir"[Fussilet 42] ayetlerini okudu ve: "Yüce Allah'ın huzuruna, onun da en çok sevdiği ve kendisinden gelen bir şeyden (Kur'an'dan) daha iyisiyle çıkamazsınız" buyurdu.  [-] Zayıf,

 

 

 

503- Ebu Zer el-Gifari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüce Allah'a en iyi yine kendisinden gelen şeyle (Kur'an'la) yönelirsiniz" buyurmuştur.

 

Ebu Abdillah (el-Hakim) der ki: "Bu hadisin isnadı sahihtir."  [-] Zayıf, Tirmizi (2911).

 

 

Derim ki: Cübeyr b. Nufeyr bunu ikisinden (hem Ukbe, hem de Ebu Zer'den) rivayet etmiş olabilir. Başkası da Bunu Ahmed b. Hanbel'den Ebu Zer'i isnadda zikretmeden rivayet aktarmıştır.

 

Hadisten kastedilen, Yüce Allah'ın Kur'an'ı konuşması, Peygamber'ine indirmesi ve kullarına anlatmasıdır. Ancak buradaki konuşma, bizim konuşmamız gibi değildir. Çünkü Allah, Samed' dir ve mahlukata benzemekten münezzehtir. Konuşma sıfatı onun ez eli sıfatıdır ve zatında mevcuttur. Yüce Allah'ın resullerine anlatıp öğrettiği, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bize okuduğu şeyleri biz de okur ve gereğini yaparız. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadiste işaret ettiği işte budur.

 

 

 

504- Hz. Osman der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir" buyurmuştur.

 

Alkame der ki: Ebu Abdirrahman bu hadisi naklettikten sonra: "Beni bu mecliste oturtan şey de budur" dedi ki o, Kuran okurdu.

 

Ebu Abdirrahman yine: "Kur'an kelamının diğer sözlere üstünlüğü Rabbin, mahlukatma olan üstünlüğü gibidir. Zira Kur'an O'ndandır" dedi.   [-] Sahihtir. Ebu Davud (1452) ve Tirmizi (2907, 2908).

 

 

Bu, Hamid b. Mahmud'un rivayetidir. Yahya b. Ebi Talib ise İshak b. Süleyman'dan son sözün açık bir şekilde Ebu Abdirrahman'a ait olduğunu belirtmiştir. Başkası da ona bu noktada mutabaat etmiştir. Yahya el-Himmani ise İshak b. Süleyman'dan rivayette bu son sözü refederek Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait olduğunu belirtmiştir.

 

 

 

505- Hz. Osman der ki: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kur'an kelamının diğer sözlere üstünlüğü Rabbin, mahlukatma olan üstünlüğü gibidir. Zira Kur'an O'ndandır."

 

Ya'la b. el-Minhal, İshak'tan rivayette bulunarak buna mutabaat etmiştir. el-Himmani'nin de hadisi ondan aldığı söylenmiştir. Allah en doğrusunu bilir. İsnadındaki el-Cerrah'm, Rey kadısı İbnu'd-Dahhak elKind! olduğu ve Kufeli olduğu söylenmiştir.  [-] Zayıf

 

 

 

506- Hz. Osman der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir. Kur'an'ın diğer sözlere üstünlüğü Allah'ın, mahlukatma olan üstünlüğü gibidir. Zira Kur'an O'ndandır" buyurmuştur.  [-] Zayıf

 

 

Hadram! der ki: Yahya el-Himman! bunu Ya'la b. el-Minhal'dan işitmiştir.

 

 

 

507- Ebü Said der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah buyurur ki: "Kur'an okuması kendisini beni anmaktan ve benden bir şeyler istemekten alıkoyan kişiye benden bir şeyler isteyenlere verdiğimin daha üstün olanmı veririm. Kur'an kelammın diğer sözlere üstünlüğü de Allah'ın mahlukata üstünlüğü gibidir."   [-]  İsnadı münkerdir. Tirmizi (2926).

 

 

Hadisin her iki kanalı da aynı lafızladır. Tek fark ise Kattan'ın kendi rivayetinde Hattab'ın kardeşi Muhammed b. Bişr olarak zikretmesidir.

 

 

 

508- Bu hadis başka bir kanalla da rivayet olunmuştur. Ancak farklı olarak "isteyenlere verilen en üstün şey" ile "Allah kelamının üstünlüğü" ibarelerinin geçmesi ve "beni anmaktan" lafzının yer almamasıdır. Derim ki: Hakem b. Beşir ile Muhammed b. Mervan bunu Amr b. Kays'tan rivayetle mutabaat etmiştir. Ancak başka bir yolla Ebu Hureyre hadisinden rivayet olunmuştur. [-] Zayıf

 

 

 

509- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kur'an'ın diğer sözlere üstünlüğü, Yüce Allah'ın mahlukatına üstünlüğü gibidir." [-] Zayıf

 

 

Ömer el-Ebah bunu rivayette tek kalmıştır ve bu kişi zayıftır. Aynı hadis Yunus b. Vakıd el-Basri kanalıyla Said'den, isnadında Eş'as zikredilmeden nakledilmiştir. Abdulvehhab b. Ata ve Muhammed b. Seva da bunu Said kanalıyla Eş'as'tan isnadında Katade zikredilmeden nakletmiştir.

 

Ebu Abdillah el-Hafız der ki: Ebu Bekr Ahmed b. İshak'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüce Allah'ın kelamının üstünlüğünün mahlukata olan üstünlüğü gibi olduğunu söylemiştir. Yüce Allah'ın üstünlüğünün ezeli ve ebedi olduğu gibi, kelamının üstünlüğü da ezeli ve ebedidir.

 

Derim ki: Ebu'd-Derda'dan merfu olarak nakledildiğine göre Allah'ın kelamı olan Kur'an mahluk değildir. Aynı şey Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mesud, ve Cabir b. Abdillah'tan merfu olarak nakledilmiştir. Ancak bu rivayetlerin hiçbiri sahih değildir ve senetlerinde meçhuller olduğu için delil kabul ve şahit edilmezler. Bu konuda zikrettiğimiz rivayetler de yeterlidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kur'an'ın Allah'ın Kelamı Olduğu ve Mahluk Olmadığına Dair Sahabe, Tabiun ve İslam Alimlerinden Yapılan Rivayetler