ŞUABU’L-İMAN

71.ŞU’BE: ZÜHD

 

Zühd ve Kısa Emelli olmak

 

Yüce Allah: "Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar?''[Muhammed 18] buyurmuştur.

 

Resulullah da (sallallahu alByhi vBsallam): "Peygamber otarak gönderilişim ile kıyametin kopması (parmaktarımdan) şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurmuştur. Yüce Allah'ın ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdikleri bu haberlere göre dünyanın sonunun gelmesi yakındır. Kıyametin kopması yakın ise de kişinin uzun emelli olması çirkin bir şeydir. - Bkz: Halimi, el-Minhac (3/379).

 

 

 

9754- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim gönderilmem ile kıyametin kopması (parmaklarımdan) şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurmuştur.

Buhari, Sahih'de Ebu Husayn'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, rikak (7/191).

 

Buhari ve Müslim, Enes b. Malik. ile Sehl b. Sa'd'dan rivayet ettiler. Rivayetlerin bazılarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söyledikten sonra işaret parmağı ile orta parmağına işaret ettiği zikredilir. - Buhari, rikak (7/190-191), tefsır (5/79) ile talak (6/177) ve Müsliın,fiten (132, 134).

 

 

 

9755- Enes b. Malik der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim gönderilmem ile kıyametin kopması şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurdu ve işaret parmağı ile orta parmağına işaret etti.

 

İsnadı sahihtir.

 

Şu'be der ki: Katade bunu rivayet ederken parmaklarım göstermesi konusunda: "Birinin diğerinden biraz daha önde oluşu gibi" derdi.

Buhari ile Müslim, Sahih'de Şu'be'den rivayet ettiler. - Buhari, rikak (7/190-191) ve Müsliın,fiten (133, 134).

 

 

 

9756- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim gönderilmem ile kıyametin kopması, şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurdu ve işaret parmağı ile orta parmağım yan yana getirdi. Sonra: "Benim gönderilmem ile kıyametin kopma zamanı birbiriyle yarışan atlar gibidir" buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Kıyametin kopma zamanı ile benim gönderilmem, düşmanın durumundan haber almak için bir topluluk tarafından önden gönderilen kişinin durumu gibidir. Bu kişi gelen düşman kendisinden önce varır korkusuyla işaret vermek için giysisini çıkarıp sallar ve: ''Düşman geldi! Düşman geldiı'' diye bağım. işte (kıyametin habercisi olan) bu kişi de benim! Bu kişi benim!"

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (S /331) ve Ebu' ş-Şeyh, Emsal (347).

 

 

 

9757- Muttalib der ki: İbn Ömer, Arafat'ta vakfede iken güneş batmaya yakın ağlamaya başladı. Ağlaması artınca şöyle dedi: "Şu an durduğum yerde duran Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aklıma geldi. Şu an bulunduğum yerde bulunan güneşe baktı ve şöyle seslendi: "Ey insanlar! Ecelinizden (dünyanın ömründen) geçen zamana karşılık geriye kalan zaman, sizin bu günden geçen zamana karşılık geriye kalan zaman kadardır."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (2/443), İbn Ebi Asım, Kitabu'z-Zühd (188) ve Ebu'şŞeyh, Emsal (282).

 

 

 

9758- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneş batmaya yakın bize verdiği hutbede: "Bilin ki Dünyanın geçen ömrüne karşılık geriye kalan ömrü, sizin bu günden geçen zamana karşılık geriye kalan zaman kadardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi, fiten (2286).

 

 

 

9759- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bu dünya bir ucundan öbür ucuna kadar yırtilan ve birbirine tek bir iple bağlı duran bir giysi gibidir. O ipin de kopması çok uzak değildir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (22ı) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/81} Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1526 (5515) ve Gazali, İhya (3/211).

 

 

 

9760- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9761- Malik b. Eddi der ki: Nu'man b. Beşir'in minber üzerinde şöyle dediğini işittim: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bilin ki dünya zamanından geri kalan gökte uçuşan sinek kadardır. Kabirdeki kardeşlerinizden yana da size Allah'ı hatırlatırım, zira amelleriniz onlara arz edilir'' buyurdu."

 

Tahric: İsnadı çokzayıftır. Ebu'ş-Şeyhı Emsal (314) ve Hakim Müstedrek (4/307).

 

 

 

9762- Abdullah (b. Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet kişiye ayakkabının bağından bile daha yakındır. Cehennem de aynı şekilde ona yakındır" buyurmuştur.

 

İsnadı sahihtir.

 

Her iki kanalın da lafzı birdir. Buhari, Sahih'de Ebu Huzeyfe'den rivayet etti. - Buhari, rikak (7/186).

Fakih ise bunu rivayet ederken "Şakik b. Seleme - Abdullah b. Mes'ud" kanalı yla aktarır.

 

 

 

9763- İbn Ömer der ki: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omzumdan tuttu ve:

"Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 12/398-399 (1347), İbn Ebi Asım, Zühd (185) ve Beyhaki, Adab (1144).

 

Mücahid der ki: İbn Ömer de şöyle derdi: "Sabahı ettiğin zaman akşamı, akşamı ettiğin zaman da sabahı bekleme! Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Ölmeden önce de hayatta olduğun zamanı iyi değerlendir."

 

 

 

9764- İbn Ömer der ki: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omzumdan tuttu ve: 'Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

Mücahid der ki: İbn Ömer de şöyle dedi: "Sabahı ettiğin zaman akşamı, akşamı ettiğin zaman da sabahı bekleme! Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Yaptığın kötülükleri iyilik yaparak telafi et."

Buhari, SahiNde Ali b. el-Medinl'den zikretmiş, ancak "Yaptığın kötülükleri iyilik yaparak telafi et" ifadesine yer vermemiştir. - Buhari, rikak (7/170).

 

 

 

9765- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vücudumun bir yerinden tuttu ve: "Ey Abdullah! Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol. Kendini ölülerden biri say" buyurdu.

 

Ebu Muaviye rivayet ederken "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" der. Yine hadisin sonunda "Kendini kabir ahalisinden (ölülerden) biri say" lafzını kullanır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır, Tirmizi 4/567-568 (2333) ve İbn Mace 2/1378 (4114).

 

 

 

9766- Mücahid der ki: İbn Ömer bana şöyle dedi: "Ey Mücahid! Sabahı ettiğin zaman akşama kadar kalmayı düşünme, akşamı ettiğin zaman da sabaha çıkmayı düşünme! Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Ölmeden önce de hayatta olduğun zamanı iyi değerlendir. Ey Allah'ın kulu! Yarın hangi isimle (ölü olarak mı, diri olarak mı) anılacağını bilemezsin!"

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Veki', Zühd (12).

 

 

 

9767- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine öğüt verirken şöyle buyurdu: "Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil! ihtiyarlamadan önce gençliğinin. hasta düşmeden önce sağlığının. fakir düşmeden önce zenginliğinin, meşgul olmadan önce boş zamanının ve ölüm gelmeden önce de hayatının kıymetini bil. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (4/306) ve İbn Ebi Dünya, Kısaru'I-Emel (2/13).

 

 

Beyhaki der ki: "Kısaru'l-fmel kitabında hadisi bu şekilde buldum.

Başkası da bunu İbn Ebi Dünya'dan bu şekilde rivayet etmiştir; ancak hatalıdır. Zira bu isnadla maruf olan rivayet bir sonraki rivayettir."

 

 

 

9768- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanların çoğu sıhhat ve boş zaman olmak üzere iki nimetin kıymetini bilmezler. ''

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Mekki b. İbrahim kanalıyla Abdullah b. Said'den zikretmiştir.- Buhari, rikak (7/169).

 

 

 

9769- Bir önceki hadisin metnini ise Abdullah b. el-Mübarek, Kitabu'z-Zühd ve'r-Rikak'ta Cafer b. Burkan -Ziyad b. el-Cerrah kanalıyla Amr b. Meymun el-Evdi'den rivayet eder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine öğüt verirken: ''Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini bil! İhtiyarlamadan önce gençliğinin, hasta düşmeden önce sağlığının, fakir düşmeden önce zenginliğinin, meşgul olmadan önce boş zamanının ve ölüm gelmeden önce de hayatının değerini bil'' buyurdu."

 

Tahric: Abdullah b. el-Mübarek, Kitabü'z-Zühd ve'r-Rikak 2 (2).

 

Başka bir kanalla (Abdullah b. el-Mübarek'ten gelen) bir önceki rivayetin aynısı bildirilmiş, Abdullah b. Said kanalıyla gelen ve "insanların çoğu sıhhat ve boş zaman olmak üzere iki nimetin kıymetini bilmezler" şeklinde bilinen hadisten hemen sonra zikredilmiştir.

 

Tahric: İsnadı has en olan mürsel bir hadistir. Veki', Zühd 1/223-224 (7), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/223), Ebu Nuaym, Hilye (4/148), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/89) ve Hatib, İktidau'l-ilmi bil-ameli 217-218 (170).

 

 

 

9770- Ebu'l-Kasım b. İbrahim b. İshak ed-Dibaci der ki: Ebi Isma Muhammed b. Ahmed es-Sicistani, Basra'da bize, kendisine ait olan şu şiiri okudu:

"En hayırlı insanoğlu verdi haberini

Ki Ahmed'e düşen sadece bildirmektir

İnsanlar iki nimetin bilmez kıymetini

Biri beden sağlığı biri de boş vakittir."

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. Safedi, el-Vafi bi'l-vefeyat (5/324).

 

 

 

9771- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi altmış yıl yaşadıktan sonra artık Allah'a karşı ömürden yana bir mazereti kalmamış demektir" buyurmuştur.

Buhari bunu şahid olarak zikretmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. - Buhari, rikak (7/171).

 

 

 

9772- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Genelde (ümmetimden olan) kişilerin ölümleri altmış ile yetmiş yaş arasında olur. Ümmetimden yetmiş yaşını aşanlar da azdır. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi, da'vat (3545) ve İbn Mace, zühd (4236).

 

 

 

9773- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde bir münadi: ''Altmış yil yaşayanlar nerede?'' diye seslenir. işte Yüce Allah'ın ''Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmiştit''[Fatır 37] buyruğunda zikrettiği ömür budur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebır 11/177-178 (11415) ve İbn Cerir, Tefsır (22/141142) Bak: Suyuti, Dürrü'I-Mensur (7/31).

 

 

 

9774- Abdullah b. Mes'ud bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yere bir kare çizdi. Sonra onun ortasına bir çizgi çekti. Sonra kare içinde olan bu çizginin her iki tarafına başka çizgiler çizdi. Kare dışına da çizgiler çizdikten sonra: "Bu nedir biliyor musunuz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediklerinde şöyle buyurdu: "Bu karenin ortasındaki çizgi insandır. Bu çizginin her iki tarafında bulunan çizgiler de onu her taraftan ısırmaya çalışan, hayatı boyunca karşılaştığı sorunlardır. Birinden kaçsa diğerine yakalanır. Bu kare onu kuşatan ecelidir. Kare dışındaki çizgiler ise ümitleridir. ''

Buhari, Yahya el-Kattan kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, rikak (7/171).

 

 

 

9775- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bir şekil (kare) çizdi. Sonra o şeklin içine bir çizgi çekip: "Bu, insandır. Bu (şekil) de insanın ecelidir" buyurdu. Sonra (insanı temsil eden) çizginin üst tarafına gelişi güzel çizgiler çizdi ve: "Bunlar da insanın sorunlarıdır. Birinden kaçsa diğerine yakalanır" buyurdu. Sonra o şeklin dış tarafından önüne bir şey koydu ve: "Bu da insanın ümitleridir. Eceli (kare şekli) ümitleriyle arasına geçmiştir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ramehurmuzi, Emsalu'l-Hadis (73).

 

 

 

9776- Enes b. Malik bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yere birkaç çizgi çizdi, onlardan biraz uzağa da başka çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: "Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu, ümit eden insanın durumudur. Biraz uzakta olan çizgiler onun ümitleridir. insan ümit edip dururken ölüm gelir. "

Buhari, Sahih'de Müslim b. İbrahim'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, rikak (7/171).

 

 

 

9777- Abdullah b. Bureyde, babasından bildirir: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki çakıl taşından birini yakın bir yere, diğerini de uzak bir yere attı ve şöyle buyurdu: "Bu (yakın olan taş) kişinin ecelidir. Diğer (uzak olan) taş da kişinin ümitleridir.''

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

9778- Başkası bunu Hallad'dan rivayet ederken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonunda "Kişiyi (ümitlerine ulaşmadan) ecel yakalar" buyurduğunu aktarır.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9779- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanoğlu yaşlanmasına rağmen iki şey içinde daima canlı kalır. Bunlar da hırs ve ümittir. "

Buhari ile Müslim, Sahih'de Şu'be'den rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, rikak (7/172) ve Müslim, zekat (115).

 

 

 

9780- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanoğlu ihtiyarlayıp yaşlanmasına rağmen iki şey içinde daima canlı kalır. Bunlar da mala (paraya)yönelik hırs ile uzun yaşama isteğidir."

 

Müslim, Sahih'de Yahya b. Yahya'dan rivayet etti. - Müslim, zekat (115).

 

 

 

9781- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "ihtiyarın kalbi iki şeye yönelik her dem gençtir. Bunlar da mal (para) biriktirme ve uzun yaşama isteğidir. "

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Veki', Zühd (188) ve Ahmed, Müsned (2/358, 368, 394, 443, 447).

 

 

 

9782- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı "Hayatta kalma ve mal (para) sevgisidir" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Sahih'de Züheyr b. Harb kanalıyla Süfyan b. Uyeyne'den "Uzun

yaşama ve mal sevgisidir" lafzıyla rivayet etti. - Müslim, zekat (113).

Veki'nin rivayeti de Sevri kanalı yladır.

Buhari ve Müslim, Said kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet ettiler. - Buhari, rikak (7/171) ve Müslim, zekat (114).

 

 

 

9783- İbn Ka'b'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Koyun sürüsü üzerine salınan iki aç kurdun vereceği zarar, mal ve makam peşinde koşan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir. ''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Tirmizi 4/588 (2376).

 

 

 

9784- İbn Ka'b'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Sağlam bir) koyun ağilma saldırıp yiyen vahşi iki kurdun vereceği zarar, makam ve mal sevgisi taşıyan müslüman kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir. ''

Kutbe bunu SeYri'den rivayette tek kalmıştır. İsnadında SeYri'ye muhalefet edilerek de rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıf, has en liğayrihi bir hadistir. Bezzar, Müsned (4/234), Ukayli, ed-Du' afd (3/487), Zehebi, Mizan (3/390), Taberani, M. es-Sağir (2/61), Ebu Nuaym, Hilye (7/89), İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Mal (17), Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/250) ve Münziri, et-Terğib (4/177).

 

 

 

9785- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı Ebu Hureyre hadisinden bildirilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. es-Sağir (2/61-62) ile M. el-Evsat 1/432-433 (776), Ebu Nuaym, Hilye (7/89), İbn Adiy, el-Kamil (3/1141-1142) ve İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Mal (15) Bak: Münziri, et-Terğib (4/177).

 

 

 

9786- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Koyun sürüsü üzerine salınan iki aç ve vahşi kurdun vereceği zarar, mal ve makam sevgisi taşıyan müslüman kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir,"

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

9787- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Çobanı başında olmayan koyun sürüsüne iki aç ve vahşi kurdun vereceği zarar, makam ve mal peşinde olan müminin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir ...

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/108 (6341).

 

 

 

9788- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (2/105).

 

 

 

9789- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sürüden ayrılmış olan bir koyun sürüsüne vahşi ve aç olan iki kurt biri önden biri de arkadan dalacak olsa vereceği zarar, dünya makamı ve malı peşinde olan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir. ''

 

İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (357) ile İsIahu'l-Mal (16).

 

 

 

9790- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı (teferrakat lafzı yine aynı anlama gelen) "ifterakat" lafzı ile rivayet edilmiştir.

 

Isnadı zayıftır.

 

 

 

9791- Asım b. Adiy der ki: Kardeşimle beraber Hayber hisselerinden yüz hisse satın aldık. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca bana: "Ey Asım! Vahşi iki kurdun çobanı tarafından kaybedilmiş bir koyun sürüsüne vereceği zarar, mal ve makam sevgisi taşıyan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir" buyurdu.

Başkası rivayet ederken "Av haline gelmiş koyun sürüsüne" lafzını kullanır.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/250) ve Taberani, M. es-Sağir (2/61) ile M.el-Evsat 1/470 (855).

 

 

 

9792- Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Çobanından uzaklaşmış olan bir koyun sürüsüne aç olan iki kurt biri önden biri de arkadan dalacak olsa vereceği zarar, makam ve zenginlik sevgisi taşiyan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir, ''

Bir önceki hadisin şahidi olan mürsel ve ceyyid bir hadistir.

 

İsnadı ceyyid olan mürsel bir hadistir.

 

 

 

9793- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

şöyle buyurmuştur: "insanoğlunun iki vadi dolusu altın'ı olsa da yine bir benzerini isterdi. Zira insanoğlunun içini (gözünü) ancak toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder. ''

 

İsnadı sahihtir.

 

İbn Abdan "Bir benzerini" yerine "Üçüncüsünü" lafzıyla rivayet etmiştir. Fakih rivayet ederken şu eklemeyi yapar: "İbn Abbas: ''Bu söz (tilaveti neshedilmiş) Kur'an'dan bir ayet midir, değil midir bilmiyorum'' dedi."

 

Buhari, Sahih'de Ebu Asım kanalıyla aktarıp İbn Abbas'ın sözüne yer vermemıştır. - Buhari, rikak (7/175).

Başka bir kanalla İbn Cüreyc'ten aktarmış ve bunda İbn Abbas'ın da sözüne yer vermiştir.

 

 

 

9794- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsan oğlunun bir vadi dolusu altını olsa yine de bir benzerini isterdi. Zira insanoğlunun nefsini ancak toprak doyurur. Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin rövbesini kabul eder.'' buyurduğunu işittim. Bu söz (tilaveti neshedilmiş) Kur'an'dan bir ayet midir, değil midir bilmiyorum.

Lafız Mukri'nin lafzıdır.

Müslim, sahih'te Züheyr b. Harb ve başka kanalıyla Haccac b. Muhammed'den rivayet etti.

 

İsnadı sahihtir. - Müslim, zekat (118).

 

 

 

9795- Abbas b. Sehl b. Sa'd der ki: İbnü'z-Zübeyr'in Mekke minberinde verdiği hutbede şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa bir ikincisini daha ister. ikincisi de verilse bir üçüncüsünü daha ister. Zira insanoğlunun içini (gözünü) ancak toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder'' buyurdu."

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Ebu Nuaym'dan ve Buhari ile Müslim, Yunus b. Malik'ten rivayet ettiler. - Buhari, rikak (7/175). - Buhari, rikak (7/175) ve Müslim, zekat (117).

 

 

 

9796- Ebu Vakıd el-Leysi der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelirdik, o da bize yeni nazil olan vahyi okurdu. Bir gün yanına geldiğimizde bize şunu okudu: "Biz malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için verdik. insanoğlunun bir vadi dolusu altın'ı olsaydı, bir ikincisinin olmasını isterdi. ikincisi verilseydi bir üçüncüsünün olmasını isterdi. Zira insanoğlunun içini (gözünü) ancak toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberanl, M. el-Kebir 3/279 (3301) ve Ahmed, Müsned (5/279-280) Bak: Heyseml, Mecmau'z-Zevaid (7/140).

 

 

 

9797- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 3/279 (3300).

 

 

 

9798- Enes'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle

buyurmuştur: "iki kişi vardır ki bunlar düşkün oldukları şeye doymazlar. Biri ilme düşkün olan kişidir ki, ilme doymaz. Diğeri dünyaya düşkün olan kişidir ki ,o da ona doymaz. ''

 

Tahric: Şahideriyle birlikte isnadında bir sakınca yoktur. İbn Adiy, el-Kamil (6/2298), İbnu'I-Cevzi, el-İlelu'l-Mütenahiye (1/86), Hakim, Müstedrek (6/92) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs (4/165) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (1/86).

 

 

 

9799- Mesrük der ki: Hz. Aişe'ye: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eve girdiği zaman bir şey söyler miydi?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Evet! Eve girdiği zaman: ''insanoğlunun iki vadi dolusu malı olsa bir üçüncüsünü daha isterdi. Zira insanoğlunun ağzını ancak toprak doldurur. Biz malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için verdik. Yine de Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder'' derdi."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (6/55) ve Bezzar, Müsned 4/246 (3639, 3640) Bak:

Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/243).

 

 

 

9800- Ebu Mirvah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah: ''Biz malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için verdik. insanoğlunun bir vadi dolusu malı olsaydı, bir ikincisinin olmasını isterdi. iki vadi dolusu malı olsaydı bir üçüncüsünün olmasını isterdi. Zira insanoğlunun karnını ancak toprak doyurur. Buna rağmen Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder'' buyurur. ''

 

Kitabımda hadisi bu şekilde buldum. Ancak doğrusu Ebu Mirvah kanalıyla Ebu Vakıd el-Leysi'den rivayet edilendir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 3/280 (3303).

 

 

 

9801- Mutarrif b. Abdillah eş-Şıhhir, babasından bildirir: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın yanına geldiğinde Tekasür Suresi'ni okuduğunu görünce şöyle buyurdu: "insan ''Malım!'' der durur. Oysa malından sana sadaka olarak verip kalıcı kıldığından veya giyip eskittiğinden veya yiyip bitirdiğinden başkası var mıdır7"

Müslim, Sahih'de Hişam'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (3).

 

 

 

9802- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insan ''Malım! Malım!'' der durur. Oysa insana malından yiyip bitirdiği, giyip eskittiği ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığı olmak üzere üç kısmından başkası yoktur. Bunlar dışında kalan mallarını ise ölünce başka insanlara bırakır.''

Müslim, Sahih'de Süveyd b. Said'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (4).

 

 

 

9803- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle

buyurmuştur: "Biriniz mal ve güzellik bakımından kendisinden daha üstte olanlara baktığı zaman mal ve güzellik bakımından kendisinden daha altta olanlara da baksın."

 

Müslim, Sahih'de Muhammed b. Rafı' kanalıyla Abdurrezzak'tan ve Buhari ile Müslim, Ebu Hureyre'den rivayet ettiler. - Müslim, zühd (3/2275). - Buhari, rikak (7/187) ve Müslim, zühd (8).

 

 

 

9804- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Mal konusunda) sizden daha üstte olanlara değil, sizden daha altta olanlara bakın. Böylesi, Allah'ın size verdiği nimeti değersiz görmemeniz için daha uygundur.''

 

Tahric: İsnadı zayıf olan sahih bir hadistir. Müslim, zühd (9).

 

 

 

9805- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.

Müslim, Sahih'de Ebu Muaviye ve Veki'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (9).

 

 

 

9806- Mutarrif b. Abdillah eş-Şıhhir'in, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Zenginlerin yanına gidip gelmelerinizi azaltın. Böylesi, Allah'ın size verdiği nimeti değersiz görmemeniz için daha uygundur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ukayli, ed-Du'afa (3/327), İbn Adiy, el-Kamil (5/1731) ve Hakim, Müstedrek (4/312). Bak: Zehebi,Mizan (3/164), İbn Hacer, el-Lisan (4/271).

 

 

 

9807- Hakim b. Hizam bildiriyor: Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyler istedim verdi. Bir daha istedim yine verdi. Üçüncü defa istediğimde yine verdi ve şöyle buyurdu: "Ey Hakim! Dünya malı tatlı ve çekicidir. Kişi bir malı başkasından gönül hoşluğu ile alırsa kendisine bereketli kılınır. Ancak göz dikerek ve ısrar ederek alırsa bunun bir bereketi olmaz ki, böylesi bir kişi yiyip de dayamayan kişi gibidir. Veren el de, alan elden daha hayırlıdır."

Buhari, Sahih'de Ali kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/176) ve Müslim, zekat (96).

 

 

 

9808- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benden sonra en çok Yüce Allah'ın yeryüzünün bereketlerini size vermesinden endişe ediyorum" buyurdu. "Yeryüzünün bereketleri nedir?" diye sorulunca: "Dünya hayatının güzellikleridir" buyurdu. Adamın biri: "Hayır olan bir şey başımıza kötülükler getirir mi ki?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu ki biz kendisine vahiy nazil olduğu için susup cevap vermediğini düşündük. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terleyen alnını sildi ve: "Hayır olan bir şeyin kötülükler getirip getirmeyeceğini soran kişi nerede?" diye sordu. Adam: "Buradayım!" dedi.

 

Biz adamın böyle yapmasını çok beğendik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa: "Hayırlı olan bir şey hayırdan başka bir şey getirmez" buyurdu ve şöyle devam etti: "Ancak dünya, tatlı ve çekicidir. Bazen baharla birlikte yetişip yeşeren ölüme de yol açar, bazen öldürmese de ölüme yaklaştırır. Ancak otla beslenenler bunun dışındadır. Zira onlar doyana kadar yer, doyunca da yemeyi bırakıp güneşe döner, dışkısını ve idrarını yapar. Ardından bir daha yemeye başlar. Dünya maiı, tatlı ve çekicidir. Kişi bu malı hakkı olan yerden alıp hakkı olan yerde harcadığı zaman bu malın onun en iyi yardımcısı olduğunu görecektir. Malı hakkı olmayan bir yolla elde eden kişi de, yiyip de doymayan kişi gibidir.''

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de İsmail b. Ebi Uveys'ten ve Müslim başka bir kanalla Malik'ten rivayet etti. - Buhari, rikak (7/173). - Müslim, zekat (121,122).

 

 

 

9809- Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberin üzerinde oturdu ve: "Benden sonra en çok Allah'ın size bahşedeceği Dünyanın nimetleri ile güzelliklerinden yana endişe ediyorum" buyurdu. Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Hayır olan bir şey başımıza kötülükler getirir mi ki?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup cevap vermedi. Biz adama: "Ey filan! Neden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğun soruya cevap vermedi? Ne yaptın?" demeye başladık. Sonra Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) valıiy nazil olduğu için susup cevap vermediğini düşündük. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terini sildi ve: "Soruyu soran kişi nerede?" diye sordu ki, sanki adama müteşekkir gibiydi.

 

Sonra: "Hayırlı olan bir şey hayırdan başka bir şey getirmez" buyurdu ve şöyle devam etti: "Ancak dünya, tatlı ve çekicidir. Bazen baharla birlikte yetişip yeşeren ölüme de yol açar, bazen öldürmese de ölüme yaklaştırır. Ancak otla beslenenler bunun dışındadır. Zira onlar doyana kadar yer, doyunca da yemeyi bırakıp güneşe döner, dışkısını ve idrarını yapar. Ardından bir daha yemeye başlar. Dünya mail, tatlı ve çekicidir. Bu mail harama bulaşmadan alan kişi bereketini görür. En iyi mal sahibi malından yoksula, yetime ve yolda kalmışa veren kişidir. Bir mail gözünü dikerek ve hırsla elde eden kişi de, yiyip de duymayan kişi gibidir. Aldığı bu mal da kıyamet gününde pişmanlığına sebep olacaktır. Allah'ın malları ile Resulü'nün mallarına canının çektiği gibi dalan nice kişi vardır ki kıyamet gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir şeyolmayacaktır.''

 

İsnadı sahih tir.

 

Buhari, Sahih'de Muaz b. Fadale'den aktarmış, ancak "En iyi mal sahibi malından yoksula, yetime ve yolda kalmışa veren müslüman kişidir" lafzını kullanmıştır. Yine "Pişmanlığına sebep olacaktır" yerine: "Aleyhinde şahitlik edecektir" lafzını kullanmış ve gerisini zikretmemiştir. - Buhari, zekat (2/127) ve Müslim, zekat (123).

 

 

 

9810- Misver b. Mahreme, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Bedir savaşına katılan ve Amir b. Luey oğullarının müttefiki olan Amr b. Avf'tan bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı (Bahreyn'e) cizyeyi alması için göndermişti. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bahreyn ahalisiyle anlaşma yapmış ve başlarına İbnu'l-Hadramı'yi vali olarak atamıştı. Ebu Ubeyde, Bahreyn'den mal ile dönünce Ensar onun döndüğü haberini aldı. Ebu Ubeyde'nin dönüşü sabah namazı vaktine denk gelmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazını hıdırdıktan sonra Ensar önüne çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların bu halini görünce tebessüm etti ve: "Sanırım Ebu Ubeyde'nin bir şeyler ile geldiğini duydunuz" buyurdu. Ensar: "Evet, ey Allah'ın Resulü!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "O zaman müjdeler olsun size! Sizi sevindirecek haberi de bekleyin. Valiahi sizin fakir olmanızdan endişe etmiyorum. Ancak sizin için endişe ettiğim şey, dünya nimetlerinin sizden öncekilerde olduğu gibi önünüze serilmesi, onların dünyalık yarışma girdikleri gibi sizin de yarışmanız, onların oyalandığı gibi sizin de oyalanmanızdır."

 

Buhari, Sahih'de İbn Ebi Uveys'ten rivayet etti. - Buhari, rikak (7/172-173) ile meğazi (5/18-19) ve Müslim, zühd (6).

 

 

 

9811- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. Ancak burada "Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı haracını toplamak üzere Bahreyn'e göndermişti" ibaresi geçmiştir. Sonunda da: "Onları helak etmesi gibi sizi de helak etmesinden endişe ediyorum" lafzı kullanılır.

Buhari, Sahih'de Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.

Müslim, Abdurrahman kanalıyla Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.

 

Tahric: Buhari, cizye (3/62). - Müslim, zühd (3/2274).

 

 

 

9812- Ebu Musa: "Bu dinar ile dirhemler sizden öncekileri helak etmişti, sizleri de helak edeceklerdir" demiştir.

Sevri de bunu A'meş'ten bu şekilde mevküf olarak rivayet etmiştir. Bir sonraki rivayette Muhammed b. Ubeyd'den bildirilmiştir.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/383, 15/178) ve Ahmed, Zühd (s. 199).

 

 

 

9813- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu dinar ile dirhemler sizden öncekileri helak etmişti, sizleri de helak edeceklerdir" buyurmuştur.

Aynısı Sevri, Şu'be ve Malik b. Su'ayr kanalıyla A'meş'ten mevküf olarak rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/234 (898).

 

 

 

9814- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Bu dinar ile dirhemler sizden öncekileri helak etmişti. Gördüğüm kadanyla sizleri de helak edeceklerdir" buyurmuştur.

Sevri ise "Sizleri de helak edeceklerdir" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Evsat 3/28 (2044) ve Ebu Nuaym, Hilye (4/112).

 

 

 

9815- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu dinar ile dirhemler sizden öncekileri helak etmişti. Gördüğüm kadanyla sizleri de helak edeceklerdir" buyurmuştur.

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

9816- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9817- Alkame bildiriyor: Abdullah b. Mes'ud insanlara devletin yaptığı bağışları dağıtıyordu. Adamın birine iki bin dirhem verdikten sonra şöyle dedi: "Bunları al! Allah bunları sana bereketli kılsın. Fakat Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sizden öncekiler dinar ile dirhemler yüzünden helak oldu. Bu ikisi sizleri de helak edecektir'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı zayıf olan hasen bir hadistir. Taberani, M. el-Kebir 10/117 (10069) ve Bezzar, Müsned4/236 (3613).

 

 

 

9818- Ebu Said der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya, tatlı ve çekicidir" buyurdu ve şöyle devam etti: "israil oğullarından uzun boylu iki kadın ile kısa boylu bir kadın vardı. Kısa boylu kadın (kendini diğerleri gibi uzun göstermek için yüksek topuklu) tahtadan bir ayakkabı yaptırdı. Yine içine sizin kullandığınız en güzel misklerden doldurduğu üzeri kapaklı bir yüzük yaptırdı. Seçkinlerin bulunduğu bir yerden geçerken de (kokunun yayılması için) bu yüzüğün kapağını açardı. ''

Müslim, Şu'be kanalıyla Müstemir ve Huleyd b. Cafer'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, edeb (18, 19).

 

 

 

9819- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Altın ve safran (boyası) olmak üzere iki kırmızıdan yana kadınların vay haline!" buyurmuştur.

 

İsnadı hasendir.

5780. hadiste geçti.

 

 

 

9820- Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünya tatlı ve çekicidir. Yüce Allah da sizleri dünyada Mkim kılacak ve ona karşı nasıl bir tutum içinde olduğunuza bakacaktır. Dünyaya ve kadınlara karşı dikkatli olun. ''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbrahim b. Talıman, Meşyeha (68).

 

 

 

9821- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir. Ancak bu rivayet te "NasLi amel edeceğinize bakmak için" lafzı kullanılıp "israil oğullarındaki ilk fitne, kadınlar konusundadır" eklemesi yapılır.

Müslim, Sahih'de Muhammed b. Beşşar'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zikr (99).

 

 

 

9822- Havle binti Kays der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Dünya, tatlı ve çekicidir. Bazıları da Yüce Allah'ın malma haksız yere öyle bir dalacaklar ki kıyamet gününde kendileri için (cehennemdeki) ateşten başka bir şeyolmayacaktır.''

Buhari, Sahih'de Mukri'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, humus (4/49).

 

 

 

9823- Ubeyd Senut der ki: Daha önce Hamza b. Abdilmuttalib'in hanımı olan Ümmü Muhammed'in (Havle binti Kays'ın) yanına girdik. O sırada yanına kocası Hanzala ez-Zuraki girdi ve: "Ey Ümmü Muhammed! Allah'tan kork ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadisi aktarırken dikkatli ol" dedi. Ümmü Muhammed şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hamza'nın evine gelmişti. İçerde dünyadan, kişinin ümitlerinden bahsedilince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünya, tatlı, çekici ve güzeldir. Malı hakkı olan yerden elde eden kişi bereketini görür. Allah'ın malları ile Resulü'nün mallarına canının çektiği gibi dalan nice kişi vardır ki kıyamet gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir şey olmayacaktır. ''

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi4/SB7 (2374).

 

 

 

9824- Amre binti'l-Haris'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünya, tatlı ve çekicidir. Malı harama bulaşmadan alan kişi bereketini görür. Allah'ın malları ile Resulü'nün mallarına dalan nice kişi vardır ki kıyamet gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir şey olmayacaktır. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 24/340-341 (851) ve İbn Ebi Asım, Zühd (154) Bak: İbnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (7/200) ve Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/247).

 

 

 

9825- Mabed der ki: Muaviye, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çok nadir hadis aktarırdı. Ancak Cuma günlerinde devamlı olarak Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şu sözleri söylerdi: "Yüce Allah kime hayır dilerse onu dinde, Allah'ın dininde fakıh biri kılar. Dünya malı, tatlı ve çekicidir. Kişiye, helal yoldan kazandığı mal bereketli kılınır. Birbirinizi gereksiz yere övmekten sakının. Zira böylesi övmeler kişiyi boğazlamak gibidir."

 

Tahric: İsnadı hasendir. TaberanI, M. el-Kebır 19/350 (815), Ahmed, Müsned (4/92, 93) ve Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (2/279).

 

 

 

9826- Mus'ab b. Sa'd'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin için darlık fitnesinden ziyade bolluk fitnesinden endişe ediyorum. Zira daha önce darlık fitnesine maruz kalıp sabır gösterdiniz. Dünya (nimetleri) ise tatlı ve çekicidir. ''

 

Tahric: İsnadında ismi verilmeyen ravi vardır. Zayıfbir hadistir. Bezzar, Müsned 4/236 (3612) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/93). Bek: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/245)

 

 

 

9827- Ka'b b. İyad der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi de mal konusunda olacaktır" buyurduğunu işittim.

Her iki kanalın lafzı birdir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/569 (2336).

 

Başka bir kanalla hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

 

9828- Abdullah b. Bureyde'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyaya rağbet edenlerin değer verdiği şey, şu mallardır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Tirmizi 6/64 (3225).

 

 

 

9829- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim için en çok üç şeyden endişe ediyorum. Biri, alimlerin hata yapmalarıdır. Diğeri, münafık kişinin Kur'an konusunda çekişmesidir. Bir diğeri de, kişinin boynunu kıracak olan dünya malıdır. Kendinizi bunlardan uzak tutun. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hatibı el-Pakıh ve'l-Mütefakkih (2/13).

 

Cafer b. Muhammed b. Şakir ve Ahmed b. Züheyr b. Harb bunu Ebu Gassan'dan bu şekilde rivayet etmiştir. - Beyhaki, Medhal (s. 443).

 

Başka bir kanalla aynısı Abdullah b. Amr'dan rivayet edilmiştir.

 

 

 

9830- Abdullah b. Amr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Ümmetim için en çok üç şeyden korkuyorum ... " Sonrasını ravi bir önceki hadiste olduğu gibi aktarır.

Ancak önceki rivayet daha sahihtir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9831 - Abdullah b. Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ümmetim için her şeyden çok üç şeyden korkuyorum .. ," Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını bildirir.

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

9832- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Fakir düşmenizden değil, bolluk içinde olmanızdan korkarım. Günaha düşmenizden değil, bilerek günah işlemenizden korkarım. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (2/308, 539) ve Hakim, Müstedrek (2/534).

 

 

 

9833- Ebu Zer der ki: Bedevinin biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Kuraklık bizi yedi bitirdi!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben sizin için kuraklıktan değil, dünyalıkların üzerinize dökülürcesine verilmesinden endişe ediyorum. Keşke ümmetimden olanlar altın takmasalar!" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (5/153, 154, 178) ile Zühd (s. 28), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/243) ve İbn Ebi Asım, Zühd (175) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (7/47, 10/237).

 

Şu'be de Yezid'den bu şekilde rivayet etmiştir. - Tayalisi, Müsned (s. 60) ve Ahmed, Müsned (5/368).

 

 

 

9834- Fadille b. Ubeyd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken, cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da Suffa'da kalanlardandi. Onları gören bedeviler de:

"Bunlar delirmiş" derdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince de yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'ın katında sahip olduklarınızı bir bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını isterdiniz" buyururdu. Bunu söylediğinde ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaydım.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi, zühd (4/583).

 

 

 

9835- Sehl b. Sa'd der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashibı bazen alt giysilerini küçüklüğünden dolayı üstten boyunlarına bağlamış bir şekilde namaza gelirlerdi."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebır 6/227 (5937).

 

 

 

9836- Sehl b. Sa'd der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında izarların küçüklüğünden dolayı namazda, erkekler secdeden kalkıp oturana kadar kadınların secdeden başlarım kaldırmamaları söylenmişti.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebır 6/169 (5763).

 

 

 

9837- Sehl b. Sa'd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında izarlarımızın küçüklüğünden dolayı üstten boynumuza bağlar ve namazı öyle kılardık. Bundan dolayı kadınlara: "Erkekler secdeden kalkıp iyice oturana kadar siz secdeden başınızı kaldırmayın" denilirdi.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Muhammed b. Kesir'den ve Müslim başka bir kanalla Süfyan' dan rivayet etti. - Buhari, ezan (1/198) ile salat (2/63). - Müslimı salat (133) ve Buhari, salat (1/95).

 

 

 

9838- Ebu Hureyre der ki: "Suffa'da kalanlar yetmiş kişiydi ve hiçbirinin ridası (üst giysisi) yoktu.''

Buhari rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı hasendir. - Buhari, salat (1/114).

 

 

 

9839- Vasile b. el-Eska' der ki: "Suffa'da kalanlardan biriydim. İçimizden tek bir kişinin bile tam olan (iki parçalı) bir giysisi yoktu. Toz ve kirden dolayı da terimiz derimizde kendine kanallar açmıştı."

 

Tahric. İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/341, 2/21-22) ve İbn Asakir, Tarihu Dimaşk (17/357). Bak: İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/676) ve Zehebi, Siyer (3/385)

 

 

 

9840- Vasile b. el-Eska' der ki: Suffa'da kalan fakir müslümanlardan biriydim. Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve: "Benden sonra buğday ekmeğine, zeytinyağına doyduğunuz, çeşit çeşit yemeklerden yiyip çeşit çeşit giysilerden giydiğinizde ne olacak? O zaman ki durumunuz mu daha daha hayırlı olacak, yoksa şimdiki durumunuz mu?" buyurdu. Biz: "O zamanki durumumuz" dediğimizde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aksine şimdiki durumunuz daha hayırlıdır" buyurdu. Bir zaman sonra da buğday ekmeğine ve zeytinyağına doyduk. Çeşit çeşit yemekler yemeye, çeşit çeşit giysiler giymeye başladık ve merkeplerimiz oldu.

 

Tahric: İsnadında mestur ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (2/23).

 

 

 

9841- Ebu Hureyre der ki: "Açlıktan yüz üstü uzanıp cıgerımı yere dayardım. Yine açlıktan karnıma taş bağlardım. .. " Ravi söz konusu hadisin devamını aktardıktan sonra şöyle dedi: "Suffa'da kalanlar İslam'ın misafiriydi ve ne aileleri, ne de malları vardı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadaka (zekat malı) geldiği zaman onlara gönderir, kendisi bu sadakadan bir şey almazdı. Yine Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hediye verildiği zaman onlara getirirdi ve bu hediyeyi onlarla paylaşırdı..." Sonrasında ravi hadisi sonuna kadar aktanr.

 

İsnadı sahihtir.

 

Hadisi tam metniyle Delailu'n-Nübüvve'de zikrettik - Beyhaki, Delailü'n-Nübüvve (6/101-102).

Buhari sahih'te Ebu Nuaym'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/179-180).

 

 

 

9842- Talha en-Nadri der ki: Dışarıdan biri Medine'ye geldiği zaman şayet tanıdığı varsa bu tanıdığının misafıri olurdu. Tanıdığı yoksa da Suffa'da kalırdı. Ben de gelip Suffa'da bir adamla birlikte kaldım. Her gün Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikimize bir müd hurma gelirdi. Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kıldınp bitirdikten sonra Suffa'da kalanlardan biri: "Ey Allah'ın Resulü! Hurma yemekten midelerimiz yandı ve giysilerimiz eskiyip yırtıldı" diye seslendi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere yönelip üzerine çıktı. Minberde Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra zamanında Kureyşlilerden çektiği sıkıntıları anlatmaya başlayıp şöyle buyurdu: "Arkadaşımla (Ebu Bekr'le) birlikte on küsur gün boyunca sadece berir (misvak ağacının meyvesi) yiyebildik. Sonra Ensar'dan olan kardeşlerimizin yanına geldik ki onların da yiyeceğinin geneli hurmadandı ve bu yiyeceklerini bizimle paylaştılar. Şayet elimde ekmek ya da et bulundaydı yemeniz için verirdim. Ancak öyle bir zaman gelecek ki (veya bazılarınız öyle bir zaman'a yetişecek ki) giysileriniz Kabe'nin örtüleri gibi güzel olacak, sabah bir çeşit, akşam bir çeşit yemek yiyeceksiniz ...

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (1/339), Ahmed, Müsned (3/487), Taberani, M. el-Kebir 8/371 (8160), Bezzar, Müsned (4/259), İbn Sa'd, Tabakat (7/51) Bak: İbn Hacer, elİsabe (2/222), ibnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (3/90-91) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/322323).

 

 

Başkaları rivayet ederken şu eklemeyi yapar: "Ey Allah'ın Resulü!

Durumumuz şimdi mi, yoksa o zaman mı daha hayırlı olacak?" diye sorduklarında: "Bugün birbirinizi seviyorsunuz. O zaman ise birbirinize öfke duyacak, birbirlerinizin boyunlarını vuracaksınız" buyurdu.

 

 

 

9843- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (3/14-15).

 

 

 

9844- Halid b. Umeyr el-Adevi anlatıyor: Utbe b. Gazvan bir hutbe verdi. Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Dünya gitmekte olduğunu bildirip yolculuk zamanının geldiğini söylüyor. Ömründen geriye kalan da ancak bir kabın dibinde kalan ve sahibi tarafından da dökülecek olan kadardır. Buradan zevali olmayan başka bir diyara gideceksiniz. Onun için yanınızda hayırlı şeylerle birlikte ayrılmaya çalışın! Bize bildirilene göre cehennemin kenarından bir taş atılacak olsa ancak yetmiş yıl sonra dibine ulaşırmış. VAllahi cehennemi dolduracaksınız. Şaşırdınız mı? VAllahi bize bildirilene göre cennet kapısının iki kanat aralığı kırk yıllık bir yolculuk mesafesi kadardır. Yine de gün gelecek onun kapısında izdiham yaşanacaktır. Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte yedi kişi iken ağaç yapraklarından başka yiyeceğimizin olmadığı zamanları bilirim. Yaprak yemekten ağızlarımız hep yara olmuştu. Bir defasında elime bir giysi geçti. ikiye bölüp bir parçasını Sa'd'a verdim. Yarısım Sa'd giyerken diğer yarısım da ben giydim. O yedi kişiden her biri de bugün bir şehirde valilik yapmaktadır. Kendimi büyük görüp Allah katında küçük biri olmaktan Yüce Allah'a sığımrım. Her bir peygamberlik, sonunda bitmiş ve ardından saltanat gelmiştir. Bundan dolayı bizlerden sonra da başınıza geçecek yöneticilerle sınanacaksınız."

Müslim, Sahih'de Şeyban b. FerrUh'tan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (14).

 

 

 

9845- Abdullah b. Amr b. el-As bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Pers ve Bizans topraklarını fethettiğiniz zaman ne yapacaksınız?" buyurunca, Abdurrahman: "Yüce Allah'ın emrettiği gibi oluruz" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ya da bundan başkasını yaparsınız. Dünyalık konusunda yarışır, sonra birbirinize haset eder, sonra birbirinize sırt çevirir, sonra birbirinize kin güdersiniz ya da buna benzer şeyler yaparsınız. Sonra Muhacirlerin yoksullarına gider, bazılarını diğerlerinin başına getirirsiniz. ''

Müslim, Sahih'de Amr b. Sevad'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır, Sahih bir hadistir.

Müslim, zühd (7),

 

 

 

9846- Urve b. ez-Zübeyr bildiriyor: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birkaç kişiyle oturmuşken karşıdan Mus'ab b. Umeyr göründü. Üzerinde kendisini zar zor örten bir giysi vardı. Onu bu şekilde gördüklerinde başlarını öne eğdiler. Zira kendilerinde de ona verebilecekleri bir giysi yoktu. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu överek andı. Mus'ab gelince selam verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben bunu (Mekke'de iken) anne babasının yanındayken gördüm. Kureyşli diğer aileler içinde kendisi gibi anne babası tarafından sevilen ve ikram gören başka bir genç yoktu. Allah rızası ve Resulü'ne yardım etmek için bunları ardında bıraktı. Dünya hakkında benim bildiklerimi bilseydiniz ondan yana içinizde bir endişe olmazdı. Şu kadar zaman geçmeden de Pers ve Bizans topraklarını fethedeceksiniz. işte o zaman her biriniz sabah farklı, akşam farkli bir giysi giyecek, sabah başka, akşam başka bir yemek yiyeceksiniz, ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (428) ile Kitabu'l-Evliya (78), Hakim, Müstedrek (3/428-429) ve İbn Sa'd, Tabakat (3/116-117).

 

 

 

9847- Urve b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünya hakkında benim bildiklerimi bilseydiniz ondan yana içinizde bir endişe olmazdı" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıf, mürsel bir hadistir.

 

 

 

9848- Hz. Ali der ki: Bugün Kufe'de herkes nimet içindedir ve konum olarak en aşağıda olan kişi bile Fırat'ın suyundan içmekte, gölgeliklerde oturmakta ve buğday ekmeğinden yemektedir. "Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat 0, rızkı dilediği ölçüde indirir"[Şura 27] ayeti, Suffa ahalisi hakkında nazil oldu. Zira onlar: "Keşke bizim de olsaydı" demiş ve dünya malını temenni etmişlerdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/445) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/352).

 

 

 

9849- Ebu Hani bildiriyor: Amr b. Hureys ve başkasından işittiğime göre "Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir"[Şura 27] ayeti, Suffa ahalisi hakkında nazil olmuştur. Zira onlar: "Keşke bizim de olsaydı" demiş ve dünya malını temenni etmişlerdi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Cerir, Tefsır (25/30) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/338) Bak: Suyuti, ed• Dürrü'l-Mensur (7/352).

 

 

 

9850- Hasan( -ı Basri) bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Suffa'da bulunanların yanına çıktığında onların içler acısı durumda olduklarını gördü. Suffa ahalisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına hicret eden, ailesi, akrabası ve malı olmayan kimselerdi. Aç kaldıkları zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müslümanlardan onlara yemek yedirmelerini isterdi. Bu şekilde müslümanlardan bazıları iki, bazıları da üç kişiyi alıp yemek yedirmek için evine götürürdü. Geriye kalanları ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evine götürür ve yanında yiyecek olarak ne varsa onlara yedirirdi. Yemek sonrası da kalacakları ve dinlenecekleri yer yine Mescid'deki Suffa olurdu.

 

İşte onları bu durumda görünce onlara: "Şu anki durumunuz mu daha hayırıldır. yoksa sabah başka, akşam başka giysiler giyeceğiniz, sabah farklı, akşam farklı bir yemek yiyeceğiniz zamandaki durumunuz mu daha hayırlıdır?" diye sordu. "Bugün hayırlı bir durumdayız, ancak söylediğin o zamanda tabi ki daha hayırlı bir durumumuz olacaktır" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır! Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki bugünkü durumunuz. o günkü durumunuzdan daha hayırlıdır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı mürseldir. Hennad, Zühd2/390 (760, 761) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/340).

 

 

 

9851- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabah farklı, akşam farklı yemekler yiyeceğiniz zamanlarda mı durumunuz daha hayırlı olacaktır yoksa bugünkü durumunuz mu?" diye sorunca: "O zamanlarda durumumuz daha hayırlı olacaktır" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bugünkü durumunuz daha hayırlıdır" buyurdu.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9852- Ubey b. Kab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bu ümmete yüksek konumlara gelecekleri, saygınlığının artacağı, düşmanlara karşı kendilerine yardım edileceği ve yeryüzünde Mkim olacakları müjdesini ver. Ancak onlardan ahiret amelini dünyalık kazanmak için yapanların ahirette herhangi bir nasibi olmayacaktır. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (4/311).

 

 

 

9853- Şureyh b. Ubeyd der ki: Ebu Malik el-Eş' ari vefat anı geldiği zaman şöyle dedi: "Ey Eş'ariler! Burada olanlar olmayanlara bildirsin. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Tatlı bir dünya acı bir ahiret, acı bir dünya tatlı bir ahiret demektir'' buyurduğunu işittim''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Müsned (5/342), Taberani, M. el-Kebir 3/330-331 (3438), İbn Ebi Asım, Zühd (158) ve Hakim, Müstedrek (4/310) Bak: Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/249).

 

 

 

9854- Ebu Malik el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünyasını seven ahiretine, ahiretini seven de dünyasına zarar verir. Siz baki olanı (ahireti) [ani olana (dünyaya) tercih edin. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/238-239 (4038), Hakim, Müstedrek (4/308) ve Ahmed, Müsned (4/412).

 

 

 

9855- Zeyd b. Sabit der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Her kimin asıl kaygısı dünyası olursa, Yüce Allah onun iki yakasını bir araya getirmez, fakirliği alın yazısı yapar ve dünyalık olarak ancak kendisine takdir edildiği kadan verilir. Asıl gayesi ahireti olan kişinin ise, Yüce Allah zenginliğini gönlünde kılar, işlerini düzeltir ve zorla da olsa dünyayı ayaklarına getirir ...

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Mace 2/1375 (4105).

 

 

Bu da daha önce gelen rivayete ters düşmez. Zira kişi, ahireti sevdiği zaman dünyaya gereğinden fazla rağbet etmez ve bu şekilde dünyasına zarar verir. Yüce Allah'ın dilemesi ile de kendisine takdir edilen rızık ayağına kadar gelir .

 

 

 

9856- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Kim ahiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur"[Şura 20] ayetini okudu ve şöyle buyurdu: "Yüce Allah burada: ''Ey Adem oğlu! Bana ibadetle meşgul ol ki, gönlünü zengin kılayım, ihtiyaçlarını da gidereyim. Böyle yapmazsan da kalbini meşgul bırakır, ihtiyaçlarını da gidermem'' buyurur ...

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/642•643 (2466) ve İbn Mace, zühd (2/1376).

 

 

 

9857- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi bütün dertlerini tek bir dert (ahiret derdi) yaparsa Yüce Allah onu dünya dertlerinden yana rahatlatır. Ancak Yüce Allah, dertlerini çoğaltan kişinin dünya vadilerinden hangisinde kaybolup heba olduğuna aldırmaz ...

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (2/443,4/328) ve İbn Ebi Asım, Zühd (166).

 

 

 

9858- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, en büyük derdi dünya olan kişiyi dünya işleriyle daha da meşgul kılar ve fakirliği alın yazısı yapar. Böyle olunca kişi sabah akşam kendini bir fakirlik içinde görür. En büyük derdi ahiret olan kişiyi ise Yüce Allah dünya meşgalelerinden kurtarır ve zenginliğini kalbinde kılar. Böyle olunca kişi sabah akşam kendini bir zenginlik içinde görür."

Lafız Sülemi'nin lafzıdır.

 

Tahric: İsnadı zayıf olan hasen bir hadistir. Tirmizi, sıfatu'l-kıyame (4/642).

 

 

 

9859- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Zenginlik. para ve mal çokluğunda değildir. asıl zenginlik gönül zenginliğidir. ''

Buhari, Sahih'de Ahmed b. Yunus'tan ve Müslim, A'rec kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, rikak (7/178). - Müslim, zekat (1/726) .

 

 

 

9860- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Zenginlik mal çokluğunda değildir. asıl zenginlik gönül zenginliğidir. "

 

Müslim, Sahih'de Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr kanalıyla Süfyan'dan rıvayet etti. - Müslim, zekat (1/726).

 

 

 

9861- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Zer! Sence mal çokluğu zenginlik midir?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Evet, zenginliktir" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sence mal azlığı da fakirlik midir?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Evet, fakirliktir" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır. öyle değil! Asıl zenginlik gönül zenginliği. asıl fakirlik de gönül fakirliğidir" buyurdu.

 

Sonra bana Kureyşli bir adamı sorup: "Filan kişiyi tanıyor musun?" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Evet, tanıyorum" dedim. "Sence nasıl biridir?" diye sorunca: "Bir şey istediği zaman kendisine verilen, bir yere geldiği zaman (saygınlığından dolayı) içeri alınan biridir" dedim. Sonra Suffa'dan birini sorup: "Filan kişiyi tanıyor musun?" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Hayır, tanımıyorum" dediğimde vasıflarını anlatıp onu tarif etmeye başladı ki sonunda: "Ey Allah'ın Resulül Evet, tanıyorum" dedim. "Sence nasıl biridir?" diye sorunca: "Mescid'de kalan yoksul biridir" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böylesi (fakir) biri diğeri gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlıdır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Neden diğerine verilenlerden birazı da buna verilmiyor?" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böylesi birine mal ihsan edilirse buna layık biridir. ancak böylesi maldan mahrum edilirse de kendisine iyilik yapılmış olur" buyurdu. 

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (4/327), Taberani, M. el-Kebir 2/154 (1643) ve Ebu'şŞeyh, Emsal (76).

 

 

 

9862- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslüman olan, kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Yüce Allah'ın kendisini buna kanaat ettirdiği kişi kurtuluşa ermiştir" buyurmuştur.

 

İsnadı hasen olan sahih bir hadistir.

 

Müslim, Sahih'de Ebu Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Abdullah b. Yezid elMukri'den rivayet etti. - Müslim, zekat ( 125).

 

 

 

9863- Abdurrahman b. Seleme el-Cumahi bildiriyor: Abdullah b. Amr b. el-As'ın Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis rivayet ettiğini işittim ve çok beğendiğim için de yazdım. Ezberledikten sonra da sildim. O da "Müslüman olan. kendisine yetecek kadar rızık verilen ve buna sabreden kişi kurtuluşa ermiştir" hadisidir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (6/129) ve Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/1/290).

 

 

 

9864- Said b. Cübeyr bildiriyor: İbn Abbas, "Ona güzel bir hayat yaşatacağız"[Nahl 97] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Hoş hayattan kasıt kanaattir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Verdiğin rızıklara karşı beni kanaatkar yap ve bu rızkı bereketli kıL. Benden giden her bir şeyin yerine de daha hayırlı alanını ver'' diye dua ederdi.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (2/356) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/164).

 

 

 

9865- İbn Abbas der ki: Hz. Musa, Rabbiyle konuştuğu zaman:

"Rabbim! En sevdiğin kulların kimlerdir?" diye sorunca, Yüce Allah: "Beni en çok zikredenlerdir" buyurdu. Hz. Musa: "Kulların içinde en iyi hüküm verenler kimlerdir?" diye sorunca: "İnsanların aleyhine hüküm verdiği gibi kendi aleyhinde de hüküm verebilen kişilerdir" buyurdu. Hz. Musa: "Rabbim! En zengin kulların kimlerdir?" diye sorunca, Yüce Allah: "Kendisine verdiğim şeylere razı olanlardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/211) ve Ebu Hayseme, İlm 129 (86) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/538).

 

 

 

9866- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Muhammed ailesinin rızkını kendilerine yetecek kadar kıl" buyurmuştur.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Abdullah b. Muhammed kanalıyla Muhammed b. Fudayl'dan ve Müslim, Züheyr b. Harb'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/181). - Müslim, zekat (126) ile zühd (18).

 

Yine Eşec kanalıyla Ebu Usame'den rivayet etti. - Müslim, zühd (3/2281).

 

Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geçiminin nasıl olduğunu Detailü'nNübüvve'de, burada ve başka eserlerde zikrettik .

 

 

 

9867- Huzeyfe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki yüz yda kadar en hayırlınız, yükü en az olanlar olacaktır" buyurdu, "Ey Allah'ın Resulü! Yükü az olanlar kimlerdir?" diye sorulunca: "Ailesi ve maIL olmayanlardır" buyurdu,

Revvad b, el-Cerrah el-Askalani bunu Süfyan es-Sevri'den rivayette tek kalmıştır,

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Hatib, Tarih (6/197-198), Ukayli, ed-Du'afa (2/69) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 2/170 (2852).

 

 

 

9868- Ebu Umame der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: 'Bana göre en çok imrenilmesi gereken kişi, maiı ve ailesi az, namazdan nasibi çok, rızkı kendisine yetecek kadar olmasına rağmen Yüce Allah'a kavuşuncaya kadar buna sabredip Rabbine en güzel şekilde ibadetini yapan, insanlar arasında fazla tanınmayan mümindir. Böylesi kişinin ölümü çabuk, terekesi ve arkasından ağlayanı da az olur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1378-1379 (4117).

 

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir. - Tirmizi 4/575 (2347).

 

 

 

9869- Sevban der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sorduğumda: "Açlığını giderecek, avretini örtecek kadan yeterlidir, Başını sokacağın bir evin de olursa tamam olur. Üzerine bineceğin bir bineğin de varsa ne güzeldir" buyurdu.

 

Ebu Ahmed (b. Adiy) der ki: "Heysem b. Adiy çok zayıftır. Bu hadis de sadece Hasan b. Umara - Adiy b. Sabit kanalıyla bilinmektedir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/707, 7/2563) Bak: Münziri, et-Terğib (4/163).

 

 

 

9870- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/707).

 

 

 

9871- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı "Başıni sokacağın bir evin, üzerine bineceğin bir bineğin de varsa ne güzeldir" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

İsmidı zayıftır.

 

 

 

9872- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir, ancak burada "Başını sokacağın bir evin de olursa tamam olur" ifadesi zikredilmiş, binek ile ilgili ifadeye yer verilmemiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9873- Ebu Umame der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana göre insanlar içinde en çok imrenilmesi gereken kişi. malı ve ailesi az, namazdan nasibi çok. Rabbine en güzel şekilde ibadetini yapan ve insanlar arasında fazla tanınmayan mümin kişidir" buyurdu. Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Açlığını giderecek. avretini örtecek kadarı yeterlidir. Başını sokacağın bir evin de olursa tamam olur. Üzerine bineceğin bir bineğin de varsa ne güzeldir. izardan. kuru ekmekten ve gölge olacak duvardan (evden) fazlası kişi için ihtiyaç fazlasıdır ve kıyamet gününde bunlardan dolayı hesaba çekilecektir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İlk bölümünü Ahmed, Müsned (5/255) ve Taberani, M. el-Kebir 8/253 (7860) zikretmiştir.

 

 

 

9874- Ebu Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi, bedeni sağlıklı, canı emniyette, günlük yiyeceği de yanında olduğu halde sabahlarsa bütün dünya kendisine verilmiş gibidir. Ey insanoğlu! Açlığını giderecek, avretini örtecek mal sana yeter. Başıni sokacağın bir evin de olursa tamam olur. Üzerine bineceğin bir bineğin de varsa ne güzeldir. Bir parça ekmek, bir testi su ve izardan (alt giysiden) fazlasından ise hesaba çekileceksin."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (5/249).

 

 

 

9875- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9876- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey insanoğlu! Sana yetecek kadar malın olmasına rağmen seni azdıracak malı istiyorsun. Ey insanoğlu! Ne aza kanaat ediyor, ne de çokla doyuyarsun. Ey insanoğlu! Bedenin sağlıklı, can'ın emniyette ve bir günlük yiyeceğin de ham bir şekilde sabahladıktan sonra isterse dünya yok olsun. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/1458), Ebu Nuayın, Hilye (6/98) ve Taberani, M. el-Evsat (2/496).

 

 

 

9877- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Can'ın emniyette, bedenin sağlıklı ve bir günlük yiyeceğin de hazır bir şekilde sabahladıktan sonra isterse dünya yok olsun. ''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9878- Seleme b. Ubeydillah b. Mihsan'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi canı emniyette, bedeni sağlıklı ve bir günlük yiyeceği de hazır bir şekilde sabahladığı zaman dünya kendisine verilmiş gibidir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi, zühd (4/574).

 

 

 

9879- Bu konuda rivayet edilen hadisler içinde sahihi budur. Buhari de bunu Sahih'ten başka bir eserde "Bişr b. Merhum - Mervan b. Muaviye Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari el-Hünai - Seleme - Seleme'nin babası" kanalıyla rivayet etti. Buhari bunu "Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari el-Hunai, babası kanalıyla Seleme'den" değil de bu şekilde "Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari el-Hünai - Seleme - Seleme'nin babası" kanalıyla rivayet etti. Tirmizi de bu şekilde rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Buhari, el-Edebu'l-Müfred (300).

 

Buhari, Tarih'te bunu "Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari Seleme b. Ubeydillah b. Mihsan - Seleme'nin babası" kanalıyla Hz. Peygamber' den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etti. - Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/1/372-373).

 

 

 

9880- Muaviye b. Hayde der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulül Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Açlığını giderecek, auretini örtecek kadarı yeterlidir. Bir evin de olursa tamam olur. Bir de merkebin varsa çok çok güzel olur. Bir parça ekmek, bir Içimiik su ve bır Izardan fazlasından Ise hesaba çekileceksin. ''

 

Tahric: Beyhaki, el-ErbaCmu's-Suğra (75).

 

 

 

9881- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Hureyre! Çok acıktığın zaman bır ekmek ve bır testi tatlı su senin Için yeterli olur" buyurdu.

 

Harmele ise bunu: "Çok acıktığın zaman bır ekmek ve bır bardak tatlı su bulabiliyorsan isterse dünya içindekilerle birlikte yok olsun" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2425).

 

 

 

9882- Osman b. Affan der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ''Kuru ekmek (yiyecek), kişinin avret yerlerini örtecek kadar giysi ve içinde kalınacak bir ev dışında Adem oğlunun edindiği her türlü mal fazlalıktir. Kıyamet gününde de bunlardan dolayı hesaba çekilecektir. ''

 

Hasan der ki: Humran'a: "Peki sen neden bu hadisle amel etmiyorsun?" diye soruldu, zira güzel giysiler giyerdi. Humran: "Dünya benim hizmetimi görmekte" karşılığını verdi.

 

İsnadı zayıftır.

5768 ile 5769. hadislerde geçti.

 

 

 

9883- Hasan( -ı Basri)'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insan, mal olarak edindiği üç şeyden hesaba çekilmez. Bunlardan biri açlığını giderecek kadar yiyecektir. Diğeri. avret yerlerini örtecek kadar giysidir. Bir diğeri de, altında duracağı bir gölgelik (ev)dir. ''

 

Bu şekilde mürsel olarak gelmiştir. Mana olarak mürsel ceyyiddir ve bir önceki hadisin şahididir.

 

Tahric: İsnadı mürsel ceyyiddir. Abdullah b. Ahmed, Zevtıidü'z-Zühd (s. 12).

 

 

 

9884- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "likrin hayırlısı gizli olanı, malın hayırlısı da yetecek kadar alanıdır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (1/180).

 

Sa'd'dan gelen sahih rivayette kastedilen de budur. Yani ihtiyaç kadarıyla mal edinmektir. Bir sonraki rivayet de bu yöndedir.

 

 

 

9885- Amir b. Sa'd der ki: Kardeşim Ömer, koyunlarla birlikte Medine'den çıkıp (babam) Sa'd'ın yanına gitti. Sa'd onu uzaktan görünce: "Bu yolcunun kötülüğünden Allah'a sığınırım" dedi. Ömer yanına ulaşınca: "Babacığım! İnsanlar Medine'de malları paylaşırken sen burada bedeviler gibi koyunların başında mı duracaksın?" deyince, Sa'd, Ömer'in göğsüne dürttü ve şu karşılığı verdi: "Sus! Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah takva sahibi, gönlü zengin ve kendini ibadete veren kulu sever'' buyurduğunu işittim."

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Sahih'de Abbas b. Abdilazım kanalıyla Ebu Bekr el-Hanefi'den rivayet etti. - Müslim, zühd (11).

 

 

 

9886- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: "İlerde şüpheli olan bazı şeyler baş gösterecektir. Böylesi durumlarda fevri davranmayın. Zira birinizin hayırlı bir şeyde birilerine tabi olması, kötü olan bir şeyde başı çekmesinden daha hayırlıdır. "

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Şeybe, Musannef (15/34).

 

Ya'la b. Ubeydillah rivayetinde ise ibare şöyledir: Abdullah (b. Mes'ud): "İlerde şüpheli olan bazı şeyler baş gösterecektir. Böylesi durumlarda fevri davranmayın. Zira hayırlı bir şeyde birilerine tabi olman, kötü olan bir şeyde başı çekmenden daha hayırlıdır" dedi.

 

 

 

9887- Amr b. Ubeyd et-Temimi el-Abşemi bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Sevban: "Birinin yemeğe birilerini davet etmesi gibi diğer milletlerin size karşı savaşmak için birbirlerine çağrılar yapması uzak değildir" dedi. Ona: "Azlığımızdan dolayı mı?" diye sorulunca: "Hayır! Kalabalık ancak dünyayı sevip ölümden hoşlanmamanızdan dolayı, selin önündeki çer çöp gibi güçsüz olacaksınız. Kalplerinize zayıflık konulacak, düşmanlarınızın kalbinden ise sizden olan korkulan kaldırılacaktır" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Tayalisi, Müsned 133 (992) ve Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/2/353).

 

Bu isnadla bu şekilde mevkfif olarak rivayet edilmiştir. Başka bir yolla da Sevban kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merfU olarak da rivayet edilmiştir. - Ebu Davud, melahim (4/483).

 

 

 

9888- Ebu Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Güneş her doğduğunda mutlaka iki tarafına iki melek gönderilir ve yeryüzünde insanların ve cinlerin dışında kalan herkesin işitebileceği bir sesle: ''Ey insanlar! Rabbinize yönelin! Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır!'' diye seslenirler. Güneş her batışında da mutlaka iki tarafına birer melek gönderilir ve: ''Allahım! infakta bulunan kişiye infak ettiğinin yerine başkasını ver! Kişinin (cimri davranıp) elinde tuttuğu malını da telef et!'' diye seslenirler''

 

Tahric: İsnadı hasendir, Ahmed, Müsned (5/197), Ebu Nuaym, Hilye (1/226, 2/233-234, 9/60), Tayalisi, Müsned 131 (979) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/247 (4045).

 

 

 

9889- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünya malını Helal olan yoldan övünmek, mal biriktirmek ve gösteriş yapmak için isteyen kişi (kıyamet gününde) huzura çıktığında Allah'ın öfkesiyle karşılaşır. Dünya malını helal olan yoldan başkalarına el açmamak, ailesi için çalışmak ve komşusuna iyilik etmek için isteyen kişi ise Yüce Allah'ın huzuruna yüzü Ay'ın on dördü gibi (parlak bir şekilde) çıkar. ''

 

Miliran b. Ebi Ömer er-Razi de bunu Sevri kanalıyla Veki'nin olacak şekilde rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Abd b. Humeyd, el-Müntehab (1433), Ebu Nuaym, Hilye (3/110, 8/215) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (7/16-17). Bak: İbn Hacer, el-Metalibu'l-Aliye (3/207-208), Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/437) ve İbnEbi Şeybe, Musannef(7 /16-17).

 

 

 

9890- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Başkalarına el açmamak, ailesi için çalışmak ve komşusuna iyilik etmek için dünya malının helalinden isteyen kişi, kıyamet gününde Yüce Allah'ın huzuruna yüzü Ay'ın on dördü gibi (parlak bir şekilde) çıkar. Dünya malını gösteriş ve mal çoğaltmak için isteyen kişi ise, huzura çıktığında Allah'ın öfkesiyle karşılaşır. ''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9891 - Abdullah b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennete yaklaştırıp cehennemden uzaklaştıracak her şeyi size emrettim. Aynı şekilde cennetten uzaklaştırıp cehenneme yaklaştıracak her şeyi de size yasakladım. Ruhu'l-Emın'in bana bildirdiğine göre de kişi kendisine takdir edilen rızkı tamamıyla almadan ölmez. Bundan dolayı Allah'tan korkun ve her şeyin güzelini isteyin. Rızkm gelmesinin gecikmesi sizi. onu Allah'a isyan ederek talep etmeye sevk etmesin. Zira Allah katındakiler ancak O'na itaat edilerek elde edilebilir. "

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/303-304 (4111), İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/227) ve Hakim, Müstedrek (2/4).

 

 

 

9892- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml yanında otururken tepeden bir genç göründü. Onu görür görmez aramızda: "Keşke bu genç gençliğini, gücünü kuvvetini Allah yolunda kullansa" demeye başladık. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuşmazlarımızı duyunca şöyle buyurdu: "Allah yolunda öldürülenler mi sadece Allah yolunda sayılıyor? Anne babası için çalışan kişi de Allah yolunda sayılır. Ailesi için çalışan kişi de Allah yolunda sayılır. Başkalarına muhtaç kalmamak için kendine çalışan kişi de Allah yolunda sayılır. Mal biriktirmek için çalışan kişi ise. şeytanın yolunda demektir. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/269).

 

 

 

9893- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her bir zengin kıyamet gününde, dünyadayken kendisine yetecek kadar maIL olmasını temenni edecek (fakir olmadığına üzülecek) tir.''

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Mace (2/1378).

 

Ya'la ise bunu "Zengin olsun. fakir olsun her bir kişi kıyamet gününde. dünyadayken sadece kendisine yetecek kadar malı olmasını temenni edecek (fakir olmadığına üzülecek)tir" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

 

 

9894- Ebu Abdirrahman el-Hubuli der ki: Ben de yanındayken Abdullah b. Amr b. el-As'a üç adam geldi ve: "Ey Ebu Muhammed! Vallahi elimizde hiçbir imkan yok. Ne paramız, ne bineğimiz, ne de malımız var" dediler. Abdullah onlara şu karşılığı verdi: "İsterseniz daha sonra yanımıza gelin, Allah da ne takdir etmişse size verelim. İsterseniz bu sıkıntınızı yöneticiye ulaştıralım. Ya da isterseniz bu duruma sabredersiniz. Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fakir Muhacirler kıyamet gününde zenginlerden kırk yıl önce cennete girerler'' buyurduğunu işittim." Adamlar da: "O zaman hiçbir şey istemez ve sabrederiz" dediler.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Müslim, zühd (37).

 

 

 

9895- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''İnsanlar içinde cennet'e ilk girecek olanlar, düşman'a karşı kendileriyle karşı konulduğu, korkulan olayların sayesinde def edildiği muhacirlerin fakirleridir. Bunlardan biri, ihtiyacını gidermeden ve kimseye söylemeden içine gömüp ölür.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/168) ve Bezzar, Müsned (4/56).

 

 

 

9896- Salim b. Abdillah, babasından bildirir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin fakirleri cennete zenginlerinden kırk yıl önce girerler" buyurduğunu işittim. "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimlerdir? bunların vasıflarını bize söyle" denilince de şöyle buyurdu: "Saçı başı dağınık, giysileri kirli olanlardır. Bunların saygın kişilerin yanına girmesine izin verilmez. Evlenmek için saygın kadınlardan birine talib olduklarında kendilerine verilmez. Bunlar yeryüzünün batısında ve doğusunda bulunan, üzerlerine düşen her şeyi yaparken, hakları olan şeyler tümüyle kendilerine verilmeyen kişilerdir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 12/315-316 (13223) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/260).

 

 

 

9897- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fakirler cennet'e zenginlerden beş yüz yıl (yani ahiret günüyle) yarım gün önce girer.'' buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/578 (2353,2354) ve İbn Mace 2/1380 (4122).

 

 

 

9898- İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennet bana gösterildiğinde içerdekilerin çoğunun fakirlerden oluştuğunu gördüm. Cehennem bana gösterildiğinde de içerdekilerin çoğunun kadınlardan oluştuğunu gördüm."

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Ebu'l-Velid - Osman b. el-Heysem - Avf kanalıyla rıvayet ettı' - Buhari, bed'ul-halk (4/85), nikıih (6/151) ile rikıik (7/179,200).

 

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir. - Nesai, ışretu'n-nisıi (378).

 

Buhari der ki: "Salır ile Hammad b. Necih bunu Ebu Reca kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet etmişlerdir."- Buhari, rikıik (7/179).

 

 

 

9899- İbn Abbas der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Cennet bana gösterildiğinde içerdekilerin genelinin fakirler ile miskinlerden oluştuğunu gördüm. Cehennem bana gösterildiğinde de içerdekilerin (veya içerdiklerin çoğunun) oluştuğunu olduğunu gördüm."

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Ebu'l-Eşheb - Ebu Red. - İbn Abbas kanalıyla rivayet etti.- Müslim, zikr (94).

 

 

 

9900- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennem bana gösterildiğinde içerdekilerin çoğunun kadınlardan oluştuğunu gördüm, Cennet bana gösterildiğinde de içerdekilerin genelinin miskinlerden oluştuğunu gördüm, ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Nesai, işratu'n-nisa (380).

 

 

 

9901- İmran b. Husayn ile İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennete baktığımda içerdekilerin çoğunun fakirlerden oluştuğunu gördüm, Cehenneme baktığımda da içerdekilerin çoğunun kadınlardan oluştuğunu gördüm. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tayaıisi, Müsned 360 (2759) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/208).

 

 

 

9902- Usame b. Zeyd'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetin kapısında durduğumda içeriye girenlerin genelinin fakirler olduğunu gördüm. Zenginler ise henüz bekletiliyorlardı. Cehennemin kapısında durduğumda ise içeriye girenlerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm. "

 

Buhari ile Müslim, Süleyman'dan rivayet ettiler. - Buhari, nikah (6/150-151) ile rikak (7/200) ve Müslimı zikr (93).

 

 

 

9903- Ebu Zer der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına ulaştığımda Kabe'nin gölgesinde oturuyordu. Beni görünce: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki onlar çok büyük zarara uğrayanlardır!" buyurdu. Gelip oturdum, ancak henüz yerleşmeden kalktım ve: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Bunlar kimlerdir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mallarını çoğaltanlardır! Ancak mallarını şöyle şöyle dağıtanlar bunun dışındadır ki bunlar da pek azdır" buyurdu ve nasıl dağıtıldığını göstermek için önüne, arkasına, sağına, soluna işaret etti.

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Sahih'de Ebu Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Veki'den ve Buhari başka bir kanalla A'meş'ten rivayet etti. - Müslim, zekat (30). - Buhari, iman (7/219-220) ile zekat (2/125).

 

 

 

9904- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kahrolsun dinarın kulu olanlar! Kahrolsun güzel giysilerin kulu olanlar! Kahrolsun dirhemin kulu olanlar! Bunlara bir şey verildiği zaman sever, verilmediğinde de nefret ederler. Kahrolsun böylesi kişiler ve sürünsün! Kendisine batan dikeni bile çıkaran bulunmasın!"

Buhari, Sahih'de Amr b. Merzuk'tan rivayet etti.- Buhari, cihad (3/223).

 

 

 

9905- Abdullah b. Mes'ud bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farklı yerlerde mal ve aile edinmeyi yasakladı."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tayalisi, Müsned 50 (380) ve Ahmed, Müsned (ı/ 439).

 

 

 

9906- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendinizi çiftçiliğe vermeyin. dünyaya bağlanırsınız" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/565 (2328).

 

Ebu Muaviye ime İbn Nezir rivayet ederken Abdullah'ın "Oysa şimdileri Razan'da mallarımız, Medine'de mallarımız bulunuyor" dediğini de aktarırlar.

 

 

 

9907- Semure b. Selım der ki: Yaraları olan Ebu Haşim b. Utbe'nin ziyaretine gitmiştim. Oradayken Muaviye ziyaretine geldi. Ağladığını görünce Muaviye ona: "Neden ağlıyorsun? Sende bulunan bir ağrıdan mı yoksa dünyanın kaybolup giden güzelliklerine mi?" diye sordu. Ebu Haşim şu karşılığı verdi: "Hiçbiri değil! Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir nasihatte bulunmuştu ve keşke bu nasihati tutsaydım. Zira bana: ''Belki aranızda paylaştırılacak mallara (ganimetlere) yetişeceksin, Öylesi bir zamana yetişirsen bu mallardan bir hizmetçi ve Allah yolunda kullanacağın bir binek sana yeterli olsun'' buyurmuştu. Oysa ben çokça mal biriktirmişim."

Fakih rivayet ederken "Yoksa dünyaya olan hırsından dolayı mı?" eklemesini de yapar.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizı 4/564 (2429).

 

 

 

9908- Ma'kil b. Yesar der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulül Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hizmetini gören bir hizmetçi ve üzerine bineceğin bir binek yeterlidir. Rızık da Allah'tandır" buyurdu. Aynı şeyi ikinci kez sorduğumda ikincisinde de aynı cevabı verdi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9909- Hasan bildiriyor: Sa'd, Selman'ın yanına girince Selman ağladı. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Neden ağlıyorsun?" diye sorulunca şöyle dedi: "Ağlamamın sebebi ne sizden ayrılacak olmam, ne de dünyanıza olan rağbetimdir. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere: ''Dünyadayken birinizin mal varlığı bir yolcunun azığı kadar olsun!'' diye öğütte bulunmuştu. Ona ağlı yorum.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/196), Abdurrezzak, Musannef 11/313 (20632) ve İbn Ebi Asım, Zühd (169).

 

 

 

9910- Ebu Süfyan, hocalarından bildiriyor: Sa'd (b. Ebi Vakkas), hasta olan Selman'ı ziyarete gitti. Selman ağlayınca da Sa'd ona: "Ey Ebu Abdillah! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ederken senden razı bir şekilde vefat etmişti. Ölürsen Havd'ın başında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buluşacak, arkadaşlarına kavuşacaksın. Hala ne diye ağlıyorsun?" diye sordu. Selman şöyle dedi: "Ben ne ölümden korktuğum için, ne de hayatı sevdiğim için ağlıyorum. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere: ''Dünyadayken birinizin mal varlığı bir yolcunun azığı kadar olsun!'' diye öğütte bulunmuştu. Oysa şu etrafımdaki eşyalara bak!"

Sa'd der ki: "Yanında da bir çamaşır leğeni, bir yemek kabı ve bir de su matarasından başka da bir şey yoktu. Kendisine: ''Ey Ebu Abdillah! Bize bir öğüt ver de senden sonra kendisine tutunalım'' dediğimde şöyle bir nasihatte bulundu: ''Ey Sa'd! Bir işe kalkışacağın zaman, bir şeyi taksim edeceğin zaman ve bir hüküm vereceğin zaman Yüce Allah'ı zikret!''"

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/195-196), Ahmed, Zühd (s. 152), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/220) ve Hakim, Müstedrek (4/317),

 

 

 

9911- Ebu Süfyan der ki: Sa'd (b. Ebi Vakkas), hasta olan Selman'ı ziyarete gittiğinde ona: "Ey Ebu Abdillah! Sevin! Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ederken senden razı bir şekilde vefat etmişti" dedi. Selman: "Ey Sa'd! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benimle buluşana kadar birinizin dünyadayken mal varlığı bir yolcunun azığı kadar olsun!'' buyurmuşken nasıl sevineyim? Şu etrafımdaki eşyalar ne olacak!" karşılığını verince ikisi de ağlamaya başladı.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/195),

 

 

 

9912- Hasan der ki: Selman vefat anı yaklaştığı zaman ağlamaya başladı. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ederken senden razı bir şekilde vefat etmişti. Hala ne diye ağlıyorsun?" diye sorulunca: "Dünyaya olan sevgimden değil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere verdiği öğüdü tutmayışımıza ağlıyorum. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dünyada birimizin mal varlığının bir yolcunun azığı kadar olmasını öğütlemişti" dedi. Selman vefat ettikten sonra geriye bıraktığı mala bakıldığında otuz dirhem değerinde olduğu görüldü.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/348) ile Zühd (s. 28-29) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/196).

 

 

 

9913- Hz. Aişe der ki: (Hastalığı sırasında) Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturmuş ağlarken bana: "Neden ağlıyorsun? Şayet benimle (ahirette) buluşmak istiyorsan dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı sana yetsin. Zenginlerle de beraber aimai'" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (1/89).

 

 

 

9914- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir. - İbn Adiy, el-Kamil (4/1370).

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir. - Tirmizi 4/245 (1780).

 

 

 

9915- Yahya b. Ca'de der ki: Hasta olan Habbab b. el-Eret'i ziyarete gittik. Ona: "Sevin! Zira Havd'ın başında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buluşacaksın" dediğimizde, Habbab: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı size yetsin!'' buyurmuşken nasıl sevineyim?" karşılığını verdi. Evlerini de kast ederek: "Bunlar ne olacak?" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9916- Yahya b. Ca'de der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları hasta olan Habbab b. el-Eret'i ziyarete gitti. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Sevin! Zira Havd'ın başında Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile buluşacaksın" dediklerinde, Habbab evinin altına üstüne işaret ederek: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı size yetsin!'' buyurmuşken nasıl sevinebilirim?" karşılığını verdi.

Bir sonraki rivayet de Habbab b. el-Eret'ten gelmiştir.

 

Tahric: Beyhaki'nin hocasını tanımıyorum, diğer ravileri güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/8990 (3695), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/219) ve İbn Ebi Asımı Zühd (170) Bak: Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/254) ve İbn Hacer, el-Metalibu'l-Aliye (3/173-174).

 

 

 

 

9917- Ebu Vail der ki: Hasta olan Habbab'ı ziyarete gittiğimizde bize şöyle dedi: "Allah rızasını umarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile hicret ettik. Bunun mükafatını da Allah verecektir. Arkadaşlarımız arasında bunun karşılılığını dünyadayken almadan ölüp gidenler oldu. Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. Uhud savaşında öldürüldüğünde geriye çizgili bir giysiden başka bir şey bırakmamıştı. Bu giysiyle ayaklarını örttüğümüzde başı, başını örttüğümüzde ayakları açıkta kalıyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını giysiyle örtmemizi, ayaklarını da ızhır otu

koymamızı söyledi. Kimimizin ise (hicretle) ektikleri (elde ettikleri) olgunlaşmış, şimdi onları toplamaktadır."

Buhari, Sahih'de Humeydi'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhm, menakib (5/252) ile rikak (1/649) ve Müslim, cendiz (1/649) .

 

 

 

9918- Ma'mer, bir öğrencisinden bildirir: Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı: "Kardeşim! Duyduğuma göre bir hizmetçi satın almışsın. Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi, kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi Allah'a Allah da kendisine yakın olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık bunun hesabını da verir'' buyurduğunu işittim. Ümmü'd-Derda da imkanlarımın iyi olduğu bir zamanda benden hizmetçi almamı istedi. Hesabını verememekten çekindiğim için ona hizmetçi almayı hoş görmedim. Kardeşim! Ben ve sen kim oluyoruz da kıyamet günü bunun hesabını vermekten korkmadan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gideceğiz? Kardeşim! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri olman seni aldatmasın. Zira ondan sonra uzun bir zaman yaşadık. Ondan sonra ne günalılar işlediğimizi de ancak Allah bilir."

 

Tahric: İsnadında cehalet vardır. Abdurrezzak, Musannef 11/96-98 (20029) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/214-215).

 

 

 

9919- Malik b. Dinar der ki: Sabit el-Bünanl'nin evindeyken bize Selman'ın Ebu Derda'ya gönderdiği mektubu okudu. Mektupta yazılanlar arasında şunlar da vardı: "Duyduğuma göre tabiplik yapıyormuşsun. Eğer hastaları iyileştirebiliyorsan ne güzel! Yine duyduğuma göre bir hizmetçi satın almışsın. Bil ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi, kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi Allah'a Allah da kendisine yakın olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık bunun hesabını da verip) buyurduğunu işittim."

Bu şekilde mektubu Selman'ın Ebu Derda'ya yazdığı söylenmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Asakir, Tarihu Dimaşk (6/209).

 

 

 

9920- Ebu Zer der ki: "Kıyamet gününde içinizden Resulullahra (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en yakın duracak olan kişi ben olacağım. Zira Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kıyamet gününde içinizden bana en yakın olan kişi, onu bıraktığım haliyle bana kavuşandıp) buyurduğunu işittim. Vallahi benim dışımda her biriniz bir şekilde dünyalık elde etmeye çalıştınız."

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Ahmed, Müsned (5/165) ile Zühd (s. 147), Ebu Nuaym, Hilye (l/161-162), İbn Sa'd, Tabakat (4/228-229), Taberani, M. el-Kebir 2/149 (1627) ve Hennad, Zühd (554).

 

 

 

9921- Ebu Zer der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En hayırlınız, kendisini bıraktığım şekilde kalıp öyle ölen kişilerdir" buyurduğunu işittim

 

Yine Ebu Derda veya Ebu Zer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde içinizden bana en yakın olan kişi, onu bıraktığım haliyle bana kavuşandır" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9922- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Zer'e: "Önümüzde sarp bir yokuş bulunuyor ve sadece yükü hafif olanlar bu yokuşu aşabilir" buyurdu. Ebu Zer: "Ey Allah'ın Resulü! Ben de onlardan biri miyim?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gündüzü ve gecesiyle bir günlük azığın var mı?" diye sordu. Ebu Zer: "Hayır!" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman sen de yükü hafif olanlardansın" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Zühd (s. 148).

 

 

 

9923- Ümmü'd-Derda der ki: Ebu Derda'ya: "Herkes gibi sen de misafirlerine ikram için bir şeyler getirsene!" dediğimde şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Önünüzde sarp bir yokuş bulunuyor ve yükü ağır olanlar bu yokuşu aşamaz'' buyurduğunu işittim. Ben de o yokuş için yükümü hafif tutmak istiyorum."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (4/573-574) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1436).

 

 

 

9924- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. Ancak burada ravinin Ebu Derda'ya: "Neden sen de filarrın yaptığı gibi bir şeyler kazanmaya çalışmıyorsun?" diye sorduğu zikredilir, ardından bir öncekinin aynısı bildirilir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/226).

 

 

 

9925- Ebu Umame el-Bahili'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Rabbim Mekke düzlüğünü bana altına çevirmeyi teklif etti. Ben. ise: ''Hayır ey Rabbim! Bunun yerine bir gün doyup bir gün aç kalmayı yeğlerim. Bu şekilde doyduğumda sana hamd edip şükreder, aç kaldığimda da sana el açıp dua ederim'' karşılığını verdim.''

 

İsnadı zayıftır. 1394. hadiste geçti.

 

Abdullah b. el-Mübarek bunu Yahya b. Eyyub'den rivayet ederek mutabaat etmiştir. - 1394. hadiste geçti.

 

 

 

9926- Ömer b. el-Hattab bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiğimde kuru bir hasırın üzerinde uzanmıştı. Bedeni ile hasır arasında bir şey yoktu. Başının altında da içi hurma lifıyle doldurulmuş bir yastık vardı. Ayaklarının yanında (deri tabaklamada kullanılan) karaz (selem ağacı yaprağı) yığını, başının ucunda ise asılı bir deri parçası bulunuyordu. Hasırın bedeninde iz bıraktığını gördüğümde ağlamaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Kisra ve Kayser neler içinde yaşıyorlar! Sense ey Allah'ın Resulü ... " dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya onların, ahiret ise senin olsun istemez misin?" buyurdu.

Buhari ile Müslim, Sahih'de rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, tefsır (6/69-70) ile libas (7/46) ve Müslim, talak (31),

 

 

 

9927- Ubeydullah b. Abdillah b. Ebi Sevr ise bunu İbn Abbas kanalıyla Hz. Ömer'den rivayet ederken şu ifadeleri kullanır: "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah'a dua et de ümmetine bolluk versin. Zira Allah, kendisine kulluk etmemelerine rağmen Pers ve RumIara bolluk vermiş" dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğrulup oturdu ve: "Ey ibnu'I-Hattab! şüphen mi var? Onlar güzel şeylerini henüz dünyada iken yiyip bitiriyorlar" buyurdu."

 

Tahric: Buhari, mezalim (3/103-106) ile nikah (6/147-150) ve Müslim, talak (34).

 

 

 

9928- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde hamamı andıran bir odada bulunuyordu. Bir hasırın üzerine uzanmıştı ve bedenine hasırın izleri çıkmıştı. Bu duruma ağladığımda: "Ey Abdullah! Neden ağlıyorsun?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Kisra ile Kayser ipekler, atlaslar üzerinde gezinirken sen bir hasırın üzerinde uyuyorsun" dediğimde: "Ağlama ey Abdullah! Dünya onların, Ghiret ise bizimdir. Benim dünyadaki durumum, bir ağacın gölgesinde dinlendikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 10/200-201 (10327) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlakü'n-Nebiy (s. 294-295) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/326).

 

 

 

9929- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Ancak burada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah'a: "Dünya onların ahiret ise senin olsun istemez misin? Dünyadaki durumum, yaz gününde yolculuk yapan ve bir ağacın altında gölgelenip serinledikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir" dediği zikredilir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünyi, Zemmu'd-Dünya (362).

 

 

 

9930- Alkame b. Kays bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hasırın üzerinde uyudu. Kalktığında hasırın bedeninde izler bıraktığım gören İbn Mes'ud: "Ey Allah'ın Resulü! Emretsen de altına bir şeyler sersek" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim dünya (rahatlığı) ile ne işim olabilir? Dünyadaki durumum, bir ağacın altında gölgelendikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir" buyurdu.

 

Tahric: Tirmizi 4/588-589 (2377) ve İbn Mace 2/1376 (4109).

 

 

 

9931- İbn Ömer bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Fatıma'nın evine geldi, ama girmeden geri döndü. Sonradan Hz. Ali, Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem} yanına gelip neden girmediğini sorunca:

"Çünkü bir perde gördüm, Benim dünyalıklarla ne işim olabilir ki?" buyurdu. Perde de nakışlı bir perdeydi. Ali, Fatıma'nın yanına geldi ve bunları aktardı. Fatıma: "Bu perdeyi ne yapmamı istiyorsa öyle yapayım" deyince Ali gidip bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyledi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Filan oğullarına gönderin. zira onların buna ihtiyaçları var" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

Buhari, Cafer b. Muhammed b. Cafer kanalıyla Muhammed b. Fudayl'dan aktarmış, ancak burada Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem} ihtiyacı olan bir aileyi kastederek "Bunu filanlara gönderin" dediğini rivayet etti. - Buhari, hibe (3/140-141).

 

 

 

9932- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Benim dünya (rahatlığı) ile ne işim olabilir? Dünyanın benimle ne işi olabilir? Dünyadaki durumum. yaz gününde yolculuk yapan ve bir ağacın altında günün bir saatini gölgede geçirdikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (134) ile Kısaru'l-Emel (2/14), Ebu'şŞeyh, Emsal (199), Ebu Nuaym, Hilye (3/342), Ahmed, Müsned (1/301) ile Zühd (s. 13), İbn Ebi Asım, Zühd (182) ve Hakim, Müstedrek (4/310) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/326).

 

 

 

9933- Hz. Aişe der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eski ve sert bir yatağı vardı. Daha rahat uyuyabilmesi için ona yeni bir yatak yaptım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip onu görünce: "Ey Aişe! Bu ne?" diye sordu. "Yatağının eski ve sert olduğunu gördüm. Daha rahat uyuman için de bunu yaptım" dediğimde: "Bunu benden uzak tut! Vallahi bunu kaldırmadan oturmam!" buyurdu. Bunun üzerine yeni yaptığım yatağı kaldırdım.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Bağavi Şerhu's-Sünne 14/277-278 (8082).

 

 

 

9934- İbn Abbas der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ailesiyle birlikte akşam yemeği olarak bir şeyler bulamadan peş peşe birkaç geceyi aç bir şekilde geçirdiği olurdu. O zamanlarda ekmekleri genelde arpa unundandı."

Arim ise bunu "Akşam yemeği bulamadan peş peşe birkaç geceyi aç geçirdikleri olurdu. Ekmekleri de genelde arpa unundan olurdu" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizı, 4/580 (2360) ve İbn Mace 2/1111 (3347).

 

 

 

9935- Hz. Aişe der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesi, Medine'ye hicretinden vefat edene kadar üç gün arka arkaya buğday yemeğine ( ekmeğine) doymuş değildir."

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Sahih'de İshak'tan ve Buhari, Osman b. Ebi Şeybe kanalıyla Cerir' den rivayet etti. - Müslim, zühd (20). - Buhari, rikak (7/180) ile at'ime (6/205).

 

Yiyecekler konusu içinde de bu yönde rivayetler zikredildi. - 5249 ile 5250. hadislere bakınız,

 

 

 

9936- Mervan bildiriyor: Kendisine yemek getirilen Hz. Aişe'nin: "Ne zaman bir yemeğe doysam ve ağlamak istesem ağlarım" dediğini işittim. Ona: "Neden?" diye sorduğumda: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zamanlardaki durumu aklıma gelir. VAllahi vefat edene kadar bir günde iki defa buğday ekmeğine doymuş değildir" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/579 (2356).

 

 

 

9937- Hz. Aişe der ki: "Bazen bir ay veya yarım ay boyunca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinde, kandil için olsun başka bir şey (yemek) için olsun ateş yandığını görmezdİk."

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/249) ve Hennad, Zühd (729).

 

 

 

9938- Hişam b. Urve, babasından bildirir: Hz. Aişe'nin: "Bazen bir ay geçerdi de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin evinde kandil olsa dalıi (yağı olmadığı için) ateş (ışık) yandığı olmazdı" dediğini işittim.

 

Tahric: Buhari, rikak (7/181) ve Müslim, zühd (26).

 

 

 

9939- Urve b. ez-Zübeyr bildiriyor: Hz. Aişe: "Bazen bir, iki, üç hilal (gece) geçerdi de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evlerinden birinden (yemek için) ateş yandığı olmazdı" dedi. Ona: "Teyzeciğim! O zaman ne yiyordunuz?" diye sorduğumda: "İki siyah olan hurma ile su" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari, hibe (3/129) ile rikak (7/181) ve Müslim, zühd (28).

 

 

 

9940- Ebu Hureyre der ki: Bir defasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiğimizde otururken namaz kıldığını gördük. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Neyin var?" diye sorduğumda: "Açlık!" karşılığını verdi. Bu cevabı üzerine endişelendiğimde: "Endişelenme! Kişi dünyadayken açlığının karşıiığını Allah'tan beklediği zaman kıyamet gününün şiddetine maruz kalmaz" buyurdu.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9941- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı şu farkla rivayet edilmiştir: "Bunu görünce ağlamaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ağlama .....

Ahmed b. Abdillah eş-Şeybam, el-Cuveybari'dir ve hadis uyduran biridir.

 

İsnam zayıftır.

 

 

 

9942- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı şu farkla rivayet edilmiştir: "Bunu görünce ağlamaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ağlama .....

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Hibban, el-Mecruhın (2/38).

 

 

 

9943- Ebu Talha der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açlıktan yana yakındık. Karnımızı da açıp bağladığımız taşları gösterdik ki, her birimiz birer taş bağlamıştı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karnını açınca iki taş bağladığını gördük."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/585 (2371).

 

 

 

9944- Simak b. Harb der ki: Nu'man b. Beşir'in: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sebzeye bile doymuş değildi. Oysa siz şimdi çeşit çeşit hurma, tereyağı ile çeşit çeşit giysilere bile razı değilsiniz" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Müslim, zühd (34, 35, 36).

 

 

 

9945- Enes bildiriyor: Hz. Fatima, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ekmek parçası getirince: "Ey Fatıma' Bu ekmek nereden?" diye sordu. Fatıma: "Bir parça hamuru pişirdim, sana da bir parça getirmeden rahat edemedim" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bilgin olsun üç gündür babanın ağzına giren ilk yiyecek bu olacaktır" buyurdu.

Lafız Abdullah'ın lafzıdır.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 298) ve Ahmed, Müsned (3/313).

 

 

 

9946- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir akşam vakti Medine taşlığında yürüyor ve Uhud dağını seyrediyorduk. Bir ara bana: "Ey Ebu Zer!" diye seslenince, ben: "Buyur ey Allah'ın Resulü!" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu Uhud dağı benim için altına dönüşse borcu kapatmak üzere (bir kenara) kaldıracağım dinar dışında ondan hiçbir şeyin üç günden daha fazla yanımda kalmasını istemez, Allah'ın kullarına şu şekilde dağıtırdım" buyurdu. -Ravi der ki: Ebu Muaviye bunu rivayet ederken nasıl dağıtılacağını göstermek için önüne, sağına ve soluna doğru işaret etti. - Biraz daha yürüdükten sonra: "Malını şöyle şöyle şöyle dağıtanlar dışında dünyada malı çok olanların kıyamet gününde nimetleri az olur" buyurdu. -Ravi der ki: Ebu Muaviye burada da sağına, soluna ve önüne doğru işaret etti.

 

Müslim, SahiNde Yahya b. Yahya ve başkaları kanalıyla Ebu Muaviye'den ve Buhari farklı kanallarla A'meş'ten rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (32). - Buhari, rikak (7/177-178) ile istizan (7/137).

 

 

 

9947- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şu Uhud dağı kadar altınım olsa bir borcu kapatmak üzere (kenara) kaldıracağım dışında ondan hiçbir şeyin üç günden daha fazla yanımda kalmasını istemezdim. ''

Buhari, Sahih'de Ahmed b. Şebib'den ve Müslim, Muhammed b. Ziyad kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet etti.

 

Tahric: Sahih hadistir. - Buhari, rikak (7/178). - Müslim, zekat (31).

 

 

 

9948- Hz. Aişe der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eline bir miktar dinar geçince onu altıya bölüp hanımlarından birine verdi. Gece hanımlarından birinin yanına gidince de uyku tutmadı ve: "O altı payı ne yaptınız?" diye sordu. "Filan hanımma verdik" dediklerinde: "Onları bana getirin" buyurdu. Getirilince bir bölümünü Ensar'dan beş aileye verilmek üzere kaldırdı ve: "Kalanı da siz harcayın" buyurdu. Sonra: "işte şimdi rahatladım" dedi ve uyudu.

 

Tahric. İsnadı hasendir. İbn Sa'd, Tabakat (2/237).

 

 

 

9949- Ebu Umame der ki: Bir gün Urve ile birlikte Hz. Aişe'nin yanına girdiğimizde bize şunu anlattı: ResululIah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olduğu zaman görecektiniz. Yanımda altı -Musa b. Cübeyr rivayetinde "yedi"dinar bırakmış onları dağıtmamı emretmişti. Onun hastalığıyla meşgul olmamdan dolayı daha onları dağıtmamıştım. Allah onu sağlığına kavuşturduğunda bana: "O altı (veya yedi) dinarı dağıttın mı?" diye sordu. "Hayır, valIahi hastalığınla meşguliyetimden onları dağıtamadım" dediğimde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları getirtip dağıttı. Sonra da:

"Allah'ın peygamberi bunlar yanındayken Allah'ın huzuruna çıkacak olsa (hayır namma) ne bekleyebilir?" buyurdu.

 

Tahric: isnadında bir sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (6/104)

 

Bu konuda Ebu Seleme kanalıyla Aişe'den de rivayet bulunmaktadır. - ibn Sa'd, Tabakat(2/238)o

 

 

 

9950- Ukbe b. el-Haris bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında ikindi namazını kıldım, Namaz biter bitmez Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) acele bir şekilde hanımlarından birinin evine girdi. Bu şekilde aceleyle girmesi ashabım şaşırttı. Çıkıp da acelesi yüzünden ashabının yüzündeki şaşkınlığı görünce: "Yanımda (külçe) altın olduğunu hatırladım, Geceyi bizde geçirmesini istemediğim için paylaştırılıp dağıtılmasını söyledim" buyurdu.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9951- Ukbe b. el-H aris bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikindi namazını kıldırdıktan sonra aceleyle Mescid'den çıktı. Daha sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Neden aceleyle çıktın?" diye sorulunca: "Yanımda (külçe) altın olduğunu hatırladım, Geceyi bende geçirmesini istemedim" buyurdu.

 

Başkası rivayet ederken: "Dağıtılmasını söyledim" eklemesini yapar. Buhari, Sahih'de Ebu Asım'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, zekat (2/118) ile istizan (3/279).

 

 

 

9952- Hz. Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geriye ne bir dinar, ne bir dirhem, ne bir deve bıraktı, ne de bir vasiyette bulundu."

 

Müslim, Sahıh'de Ebu Bekr kanalıyla İbn Numeyr'den rivayet etti. - Müslim, vasiyye (2/1256,1257).

 

 

 

9953- Hz. Aişe der ki: "Resulullah (sallallahu alayhi vaseliam) geriye ne bir dinar, ne bir dirhem, ne bir köle, ne bir koyun, ne de bir deve bıraktı."

 

Tahric: İsnadlarından biri mürsel, biri merfU olan hasen bir hadistir. İbn Sa'd, Tabakat (2/316, 317), Ebu Nuaym, Hilye (7/249-250), Ahmed, Müsned (6/136-137), Hennad, Zühd (733) ve Tayalisi, Müsned (s. 219).

 

 

 

9954- Hz. Ali bildiriyor: "Resulullah (sallallahu aleyhi VBSallam) kızı Fatıma'ya çeyiz olarak bir yatak, bir su kırbası ve içi ızhır otuyla doldurulmuş bir yastık hazırladı.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Nesai, nikah (6/135).

 

 

 

9955- Muttalib b. Abdillah der ki: "Arapların en hayırlı kadınlarından biri, müslümanların efendisinin yanına akşam vakti gelin olarak girmişken, geceye doğru kalkıp un öğütmüştür. Bu kadın da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile evlenen dul Ümmü Seleme'dir."

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Sa'd, Tabakat (8/92) ve Hakim, Müstedrek (4/18).

 

 

 

9956- Fadale b. Ubeyd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken, cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da Suffa'da kalanlardandı. Onları gören bedeviler de: "Bunlar delirmiş" derdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince de yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'ın katında sahip olduklarınızı bir bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını isterdiniz" buyururdu. Bunu söylediğinde ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaydım.

 

İsnadı hasendir. 9834. hadiste geçti.

 

 

 

9957- Fadale b. Ubeyd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken, cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da Suffa'da kalanlardandi. Onları gören bedeviler de:

"Bunlar delirmiş" derdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince de yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'In katında sahip olduklarınızı bir bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını isterdiniz" buyururdu. Bunu söylediği gün ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaydım.

 

İsnadı hasendir,

 

 

 

9958- Ebu Said bildiriyor: Ebu Said el-Hudri yoksulluğundan yana Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakınınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu: "Ey Ebu Said, Sabret! Zira fakirlik beni seven kişiye sel suyunun dağ başından (veya vadinin üst tarafından) en alt kısma ulaşmasından daha hızlı bir şekilde ulaşır, .. 

Benim kitabımda "Ebu Said" yerine "Said b. Ebi Said" şeklinde geçmektedir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (3/42).

 

 

 

9959- Muhammed (b. Sirin) der ki: Ebu Hureyre'nin yanındaydık.

Üzerinde iki parçalık keten bir giysi vardı. Bu giysisiyle burnunu silince:

"Vay ki vay! Ebu Hureyre artık burnunu ketenden giysisiyle siliyor!" dedi ve şöyle devam etti: "Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi ile Aişe'nin odası arasında (açlıktan) bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelenler de delirdiğimi zannederek ayaklarıyla boynuma basarlardı. Oysa delirmiş filan değildim, sadece açtım."

Buhari, Sahih'de Süleyman b. Harb'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, irtisam (8/152).

 

 

 

9960- Ebu Hureyre der ki: Bir gün evimden çıktım ki beni çıkaran açlıktan başka bir şey değildi. Mescid'e geldiğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birkaç kişiyle karşılaştım. Bana: "Bu saatte seni dışarıya çıkaran nedir?" diye sorduklarında: "Açlık çıkardı" karşılığını verdim. Bana: "Bizi de dışarıya çıkaran açlıktan başka bir şey değil" dediler. Kalkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdik. Bize: "Bu saatte sizi dışarıya çıkaran nedir?" diye sorunca: "Açlık çıkardı" karşılığını verdik. Bunun üzerine bir tabak hurma getirtti. Her birimize ikişer hurma verdi ve: "Bu iki hurmayı yiyip üzerine su için. Bu gün için açlığınızı giderecektir" buyurdu. Ben hurmalardan biri yedim, diğerini de cebimde sakladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurmalardan birini yemeyip kaldırdığımı görünce nedenini sordu. "Annem için kaldırdım" dediğimde: "Hurmayı ye! Annen için ayrıca iki hurma vereceğiz" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

9961 - Amr b. Gaylan es-Sekafi'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allahım! Bana iman edip doğrulayan ve getirdiğim risaletin senin katından bir hak olduğuna inanan kişilerin mallarını da çocuklarını da az kıl. Sana kavuşmayı onlara sevdirip ölümlerini çabuklaştır. Bana iman etmeyip doğrulamayan ve getirdiğim risaletin hak olduğuna inanmayan kişilerin de mallarını ve çocuklarını çok kıl. Ömürlerini de uzat. ''

Yakub ise rivayet ederken sadece "Ebu Ubeydillah" der, "Müslim b.

Mişkem" ismini zikretmez.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace, zühd (2/1384-1385).

 

 

 

9962- Abd oğullarından Bera es-Saliti bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nukade el-Esedi'yi bir adama gönderdi ve sütünden faydalanmak için ödünç bir deve almasını istedi. Ancak adam istenen deveyi vermedi. Nukade gelip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumu bildirince onu başka bir adama gönderdi, adam da deveyi verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nukade'nin deveyi çekip getirdiğini görünce: "Allahım! Deveye de, onu gönderene de bereketler ihsan et" diye dua etti. Nukade: "Ey Allah'ın Resulü! Ya deveyi getirene?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deveyi getirene de" buyurdu.

 

Deve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına yaklaştırılıp sağılınca bolca süt verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk istenen ve deveyi vermeyen adam hakkında: "Allahım! Filanın malını da çoluk çocuğunu da bol kıl" diye dua etti. Deveyi veren adam için ise: "Allahım! Filan kişinin de rızkını günübirlik ver" diye dua etti.

Yahya b. Hassan b. Rezin de rivayet ederek mutabaat etmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace, zühd (2/1385).

 

 

 

9963- ResuluHalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Sevban'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden öyle kişiler var ki. birinizin kapısında durup bir dinar veya dirhem veya başka bir şey istese kendisine verilmez. Verilmemesinin nedeni de Allah katındaki değerinden (ve onu dünya malından uzak tutmayı istemesinden) dolayıdır. Oysa bu kişi. Allah ad ma yemin (ile dua) edecek olsa Allah onun yeminini boşa çıkarmaz (duasına icabet eder). ''

 

Isnadı zayıftır.

 

 

 

9964- Katade b. en-Nu'man'ın bildirdiğine göre ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kulunu sevdiği zaman, birinizin hastasını (iyileşmesi için) sudan koruması gibi onu (dünyaya karşı) korur" buyurmuştur.

Fervi rivayet ederken (marid ifadesi yerine aynı anlama gelen) "sakim" lafzını kullanır.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/381 (2036).

      

 

 

9965- Rafı' b. Hadie'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kulunu sevdiği zaman, birinizin hastasını (iyiteşmesi için) sudan uzak tutması gibi dünya nimetlerini ondan uzak tutar" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadına bir sakınca yoktur. Taberani, M. el-Kebir 4/298 (4296) Bak: İbn Hacer, elMetalibu'l-Aliye 3/205 (3265) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/285).

 

 

 

9966- Malımtid b. Lebid'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hastanızı (iyiteşmesi için) sudan ve yemekten uzak tuttuğunuz gibi Yüce Allah da (sevdiği) kulunu dünya nimetlerinden uzak tutar" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (5/427, 428) ile Zühd (s.11), İbn Ebi Şeybe, Musannef (14/57), Ebu Ya'la, Müsned (l/318), Ebu'ş-Şeyh, Emsal (306) ve Hakim, Müstedrek (4/208) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/285).

 

 

 

9967- Huzeyfe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çobanın koyunlarını tehlikeli otlaklardan koruması gibi Yüce Allah da mümin kulunu (dünyaya karşı) korur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (210) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/276).

 

 

 

9968- Huzeyfe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hastası olanların hastaya arada bir yemek vermesi gibi Yüce Allah da dostu olan kullarına arada bir bela verir. Hastanın (iyileşmesi için) yemekten uzak tutulması gibi Yüce Allah da (sevdiği) kulunu dünya nimetlerinden uzak tutar. ''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9969- İkrime b. Halid der ki: Kendini ibadete vermiş bir adam vardı.

Şeytan onu saptırmak için geldi, ancak adam kendini ibadete daha fazla verdi. Yolculuğa çıkacakken şeytan bir adamın suretine girip karşısına çıktı ve: "Sana yoldaş olabilir miyim?" diye sordu. Adam: "Olabilirsin" deyince yoldaşı oldu. Şeytan bazen geriden geliyor, bazen de yanında gidiyordu. Yüce Allah onlara bir melek gönderdi. Şeytan meleği görünce tanıdı, ama adam onun melek olduğunu bilemedi. Adam yürüdüğü zaman şeytan geriden geliyordu. Melek elini şeytana doğru uzatıp onu öldürdü. Adam bunu görünce meleğe: "Böylesini görmüş değilim! Kendi halinde olan bir adamı öldürdün!" dedi.

 

Sonrasında melekle yola devam edip bir köyde mola verdiler. Köylüler onları ağırlayıp ikramlarda bulundular. Giderken melek onlardan gümüş bir kap aldı. Sonrasında akşama kadar yol aldılar. Akşam vakti başka bir köyde mola verdiler. Köyahalisi onları ne misafir etti, ne de ağırladı. Melek elindeki gümüş kabı onlara verdi. Adam bu durumu görünce meleğe: "Bizi ağırlayan kişilerin kabını alıp bizi ağırlamayanlara verdin! Artık bana yoldaş olma!" diye çıkışınca, melek: "Öldürdüğüm kişi şeytandı ve seni yoldan çıkarmak istiyordu. Kaplarını aldığım kişiler salih kimselerdi ve öylesi bir kabı yanlarında bulundurmaları uygun değildi. Kabı kendilerine verdiğim kişiler ise fasık kimselerdi ve böylesi kaplar onlara daha fazla yakışırdı" karşılığını verip adamın bakışları önünde göğe yükseldi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Abdurrezzak, Musannef 11/72-73 (19948).

 

 

 

9970- Ömer b. el-Hattab der ki: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Allah katındaki durumumun ne olduğunu nasıl bilebilirim?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünyalık bir şey elde etmek istediğinde bunun sana kolaylaştırıldığını, ahirete yönelik bir şey yapmak istediğinde de sana zorlaştırıldığını gördüğün zaman Allah katındaki durumun kötü demektir. Dünyalık bir şey elde etmek istediğinde bunun sana zorlaştırıldığını, ahirete yönelik bir şey yapmak istediğinde ise sana kolaylaştırıldığını gördüğün zaman ise Allah katındaki durumun iyi demektir."

Bu şekilde isnadı kopuk bir şekilde rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Mübarek, Zühd (88) ve İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (83).

 

 

 

9971- Abdullah b. Mes'üd der ki: "Kişi ticari ve yöneticilikle ilgili bir iş peşine düşer de bu yönde istediğini gerçekleştirme imkanı bulduğunda Yüce Allah bu kişiyi yedi kat semanın üstünde anar ve bir melek gönderip: ''Filan kulumun yanına git ve yapmak istediği şeyden onu alıkoy. Zira istediği şeyi gerçekleştirmesine izin verecek olursam sonunda cehenneme sokmak zorunda kalacağım'' buyurur. Bu şekilde isteğinin gerçekleştirilmesine izin verilmez. Kişi de ''Benden önce davranıp bu işi kim kaptı?'' diye komşularından şüphelenip durur. Oysa buna engel olan Allah'tan başkası değildir.''

 

Tahric: İsnadına kopukluk vardır. Ebu Davud, Zühd (ı 91).

 

 

 

9972- Ali b. Assam der ki: "Yüce Allah bir kula öfke duyduğu zaman ona bir melek tahsis eder ve: ''Onu refaha kavuştur!'' buyurur. Melek onu refaha kavuşturduğu zaman da artık Allah'a dua edip yalvarmayı unutur.''

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

9973- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suyun içinde yürüyüp de ayakları ıslanmayan var mı?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Hayır, yok" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya peşinde olan kişi de aynı şekildedir, günahlara bulaşmaktan kurtulamaz" buyurdu.

 

Tahric: İsnaclı zayıftır. Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1436).

 

Başkası ise bunu Hasan'dan mürsel olarak rivayet etmiştir. - İbn Ebi'cl-Dünya, Zemmu'd-Dünya (89).

 

Bize rivayet edildiğine göre Davud et- Taı: "Dünya, günaha bulaşmadan kişiye bir şeyler vermez" demiştir. - Beyhaki, Zühd (96 (30).

Yine Ebu Hazım'ın: "Az bir dünyalık ahiretten çok şeye mal olur" dediği rivayet edilir. - Fesevi, Ma'rife (1/678), Beyhaki, Zühd (258) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (2/166).

 

 

 

9974- Süfyan b. Said (es-Sevri) der ki: Hz. İsa: "Dünya sevgisi her türlü günahın kaynağıdır. Mal sevgisi de büyük bir hastalıktır" derdi. Ona: "Bu hastalık nedir?" diye sorulunca: "Mal sahibi olan kişi kibir ve gururdan kendini kurtaramaz" dedi. Ona: "Peki kendini bunlardan kurtarırsa?" diye sorduklarında: "Kurtarsa dahi malıyla meşguliyeti onu Allah'ı zikretmekten alıkoyar" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Beyhaki, Zühd (250) ve Ahmed, Zühd (s. 92).

 

 

 

9975- Fihr oğullarına mensup olan Müstevrid der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Vallahi ahirete göre Dünyanın değeri, birinizin parmağını denize sokup çıkarması gibidir. Kişi parmağıyla (denizden) ne kadar su alabildiğine bir baksın."

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim, Sahih'de farklı kanallarla İsmail'den rivayet etti. - Müslim, cennet (ıs, 55).

 

 

 

9976- Müstevrid der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken ahiret konusu açıldı. Bazıları: "Dünya, ahiret için bir araçtır. Zira namaz ve zekat gibi ameller dünyada iken yapılıyor" derken, bazıları: "Cennet hedefine ulaştıran ahirettir" dedi. Başkaları da başka şeyler dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ahiretin yanında dünya, birinizin sahilde yürümesi ve parmağını denize batırması gibidir. (Denize göre) parmağına bulaşan su ne kadarsa (ahirete göre) dünya da o kadardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Taberani, M. el-Kebir 20/302 (717), İbn Ebi Asım, Zühd (160,226) ve Hakim, Müstedrek (4/319).

 

 

 

9977- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

''Dünya müminin hapishanesi, kafirin ise cennetidir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (6/350) ve Beyhaki, Adab (1049).

 

 

 

9978- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.

Müslim, Sahih'de Kuteybe kanalıyla Abdulazız'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı hasendir. - Müslim, zühd (1).

 

 

 

9979- Hüseyn b. Mansur der ki: Fudayl b. İyad'a Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya müminin hapishanesi, kafirin ise cennetidir" sözünün anlamını sorduğumda şöyle dedi: "Dünya, güzellikleri ile lezzetlerini terk eden biri için hapishane gibidir. Ancak güzellikleri ile lezzetlerini terk etmeyen biri için nasıl hapishane olsun?"

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Beyhaki, Zühd (338).

 

 

 

9980- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allahım' AsLI hayat ahiretteki hayattır. Ensar ile Muhacirleri bağışla!"

 

İsnadı sahihtir.

 

İbn Yusuf ise rivayet ederken Katade'nin "Enes b. Malik'in Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şöyle dediğini işittim ... " lafzını kullanır.

 

Buhari, Sahih'de Adem'den rivayet etti. - Buhari, menakib (4/225) ile rikak (7/170) ve Müslim, cihad (127, 128).

 

 

 

9981- Sehl b. Sa'd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zul-Huleyfe'de ayaklarını havaya dikmiş bir koyun leşiyle karşılaşınca ashabına: "Sizce de bu koyun sahibinin yanında değersiz değil midir?" diye sordu. Ashabı: "Evet!" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki dünya, Yüce Allah'ın katında bu koyundan da değersizdir. Allah katında dünyanın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, kafi re ondan bir yudum dahi su içirmezdi" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1377 (4110).

 

 

 

9982- Sehl b. Sa'd'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah katında dünya'nın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, kafir'e ondan bir yudum dahi su içirmezdi.'' buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi, zühd (4/560).

 

 

 

9983- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Aliye'den dönüşte çarşıya uğradı. Orada kulakları küçük ölü bir oğlak gördü. Kulağından tutup: "Bir dirhem karşılığında kim bunun sahibi olmak ister?" diye sorunca, ashabı: "Onu hiçbir şeye karşılık almak istemeyiz. Alıp da ne yapacağız?" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Sizin olmasını istemez misiniz?" diye sorunca, ashabı: "Vallahi canlı olsaydı bile kulaklarının küçüklüğünden dolayı kusurlu olurdu. Artık ölü iken ne değeri olacak!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Valiahi dünya, Allah'ın katında, bu koyunun yanınızdaki değersizliğinden daha değersizdir" buyurdu.

Müslim, Sahih'de Ka'nebl'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zühd (2).

 

 

 

9984- Abdullah b. Bula, babasından, o da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahmar dağına gelince ölü bir koyun gördü. Kulağından tutup yanındakilere: "Sizce bu koyunun sahibinin gözünde bir değeri var mıdır?" diye sordu. "Ne değeri olacak ki?" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Valiahi dünya, Yüce Allah'ın katında bu koyunun sahibinin gözündeki değersizliğinden daha değersizdir" buyurdu,

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (351).

 

 

 

9985- Abdullah b. Abdirralıman bildiriyor: Bir defasında biri Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hediye getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evde onu koyacak bir yer aradı, sonra getirene: "Onu yere koy! Şayet Dünyanın Allah katında bir değeri olsaydı, kafire ondan bir sinek kanadı kadar olsa bile bir şey vermezdi" buyurdu,

 

Tahric: İsnadı mu'daldır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (356).

 

 

 

9986- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüce Allah katında Dünyanın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, müşrike ondan bir yudum dahi su içirmezdi" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bezzar, Müsned (4/269-270), İbn Ebi Asım, Zühd (130) ve İbn Adiy, elKamil (6/2235) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/288).

 

 

 

9987- Said el-Makburi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüce Allah katında dünyanın bir sinek kanadı kadar hayri olsaydı, kafi re ondan bir yudum dahi su içirmezdi" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn EbiAsım, Zühd (129).

 

 

 

9988- Ebu Meymune el-Lah mi bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir çöplüğün üzerinde durdu ve: "Gelip dünyayı görün!" buyurdu. Sonra çöplükten eskiyip yırtılmış bir bez parçası ile çürümüş bir kemik parçası aldı ve: "işte dünya budur!" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (319).

 

 

 

9989- Dahhak b. Süfyan el-Kilabi bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Dahhak! Yemek olarak ne yiyorsun?" diye sorunca: "Et ile süt" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra bunlar neye dönüşüyor?" diye sorunca: "Bildiğin şeye (dışkıya) dönüşüyor" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah katında dünya. Adem oğlundan çıkan şey gibidir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (3/452) ve Taberani, M. el-Kebir 8/358-359 (8138) Bak: Münziri, et-Terğib (4/175) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/288).

 

 

 

9990- Ubey b. Kab'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanOğlunun yiyeceği, Dünyanın değeri için bir örnektir. Zira kişi yemeği baharatlı da yapsa, tuzlu da yapsa ondan nasıl çıktığına bakıp neye dönüştüğünü gör. ..

 

İsnadı sahihtir. 5264 ile 5265. hadislerde geçti.

 

 

 

9991- Ubey b. Ka'b der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya Allah katında hiçbir değer taşımadığı içindir ki Hz. Yahya b. Zekeriya bir kadın tarafından öldürülmüştür" buyurduğunu işittim.

İsnadı zayıftır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/489).

 

İbn Abbas'tan naklen de bunun kıssası zikredilmiştir. Bu kıssaya göre de kralın kardeşinin kızı onu öldürmek için kraldan izin istemiş, izin vermesiyle de onu keserek öldürmüştür. Zira Hz. Yahya, kardeşin kızıyla evlenmeyi yasaklamıştı. Kız da amcası olan kralı seviyordu ve evlenmek istiyorlardı. - Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/489-490).

 

 

 

9992- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi öldüğü zaman melekler: ''ilerisi (ahireti) için neler yaptı?" diye sorar. insanlar ise: ''Geriye ne bıraktı?'' derler. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/382 (1111) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1439) ve Gazali, İhya (2/184).

 

 

 

9993- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişinin malı. çocukları ve ameliyle olan durumu üç arkadaşı olan kişiye benzer. Arkadaşlarından biri ona: ''Hayatta olduğun sürece ben seninle beraberim. Ancak öldüğünde artık sen benden değilsin. ben de senden değilim'' der ki bu, kişinin malıdır. Diğer arkadaşı ona: ''Ben seninle beraberim. Ancak mezara girdiğin zaman artık sen benden değilsin, ben de senden değilim'' der ki bu, kişinin çocuğudur. Diğer arkadaşı ise ona: ''Hayattayken de, ölüyken de ben seninle beraberim'' der ki, bu da (dünya hayatındayken işlediği) amelidir.''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu'ş-Şeyh, Emsal (309).

 

 

 

9994- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu alByhi vBSeIlBm) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah sizin dış görünüşünüze ve mal varlığınıza bakmaz. Sadece kalplerinizde olana ve amellerinize bakar. "

Müslim, Sahih'de Amr en-Nakıd kanalıyla Kesir b. Hişam'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, birr (34).

 

 

 

9995- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde iri ve şişman olan kişi geldiğinde (Mizan'da) bir sinek kanadı kadar bile ağırlığı olmayacaktır!" buyurdu ve: "Onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız''[Kehf 105] ayetini okudu.

 

İsnadı sahihtir.

 

İbn Bukeyr ise bunu şu lafızIa rivayet eder: "iri ve şişman olan kişi, kiyamet gününde geldiğinde (Mizan'da) bir sinek kanadı kadar bile ağırlığı olmadığını görecektir! isterseniz ''Onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız''[Kehf 105] ayetini okuyun."

 

Buhari, Sahih'de İbn Bükeyr ile Muhammed b. Abdillah kanalıyla İbn Ebi Meryem'den ve Müslim, ise Sağam kanalıyla İbn Bükeyr'den rivayet etti. - Buhari, tefsir (5/236). - Müslim, münafikun (18).

 

 

 

9996- Ebu Zer anlatıyor: Mescid'de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken bana: "Mescid'de herkesten saygın olarak gördüğün adamı göster" buyurdu. Başımı kaldırıp göz gezdirdiğimde üzerinde güzel bir giysi bulunan, bir halkada oturmuş diğerlerine bir şeyler anlatan bir adam gördüm ve: "İşte bu!" dedim. Sonra bana: "Başını indir ve Mescid'de herkesten fakir olarak gördüğün adamı göster" buyurdu. Baktığımda miskin ve zayıf bir adam gördüm ve: "İşte bu!" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki kiyamet gününde Yüce Allah katında bu (fakir) kişi, (zengin olan) şunun gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlı olacaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Hibban, Sahih (2/35-36).

 

 

 

9997- Ebu Zer der ki: Mescid'de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken bana: "Ey Ebu Zer! Bak ve Mescid'de herkesten saygın olarak gördüğün adamı bana göster" buyurdu. Başımı kaldırıp göz gezdirdiğimde üzerinde güzel bir giysi bulunan, bir halkada oturmuş diğerlerine bir şeyler anlatan bir adam gördüm ve: "İşte bu!" dedim. sonra bana: "Başını indir ve Mescid'de herkesten fakir olarak gördüğün adamı göster" buyurdu. Baktığımda yoksul ve zayıf bir adam gördüm ve: "İşte bu!" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde (Yüce Allah katında) bu (fakir) kişi. (zengin olan) şunun gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlı olacaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Müsned (S / ı 70) ve Bezzar, Müsned (4/242, 243).

 

 

 

9998- Sehl b. Sa'd der ki: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından geçince ashabına: "Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sordu. "Sen ne dersen biz de onu deriz" karşılığını verip şöyle devam ettiler: "Ey Allah'ın Resulü! Ama bu adam saygın biri gibi görünüyor. Bundan dolayı istediği kızla evlenebilir, dilediği kişiye aracılık edebilir. Bir söz söylediği zaman da sözü dinlenir."

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup bir şey söylemedi. Sonra yanından bir adam daha geçti. "Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Bu adam, müslümanların fakirlerinden biri gibi görünüyor. Bundan dolayı istediği kızla evlenemez, birine aracı olmak istese aracılığı kabul görmez. Bir söz söylediği zaman da dinleyen olmaz" dediler. Bunun üzerine: "Bu (fakir) kişi, öbür (saygm) adam gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlıdır" buyurdu.

Lafız Hasan'ın lafzıdır.

 

İsnadı hasen olan sahih bir hadistir.

 

Kasım ise rivayet ederken: "Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu (fakir) kişi, öbür (saygm) adam gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlıdır'' buyurdu" lafzını kullanır. "Sen ne dersen onu deriz" ifadesine ise yer vermez .

. Hasan rivayetinde Muhammed b. Sabbah'ı zikrederken "Muhammed b. es-Sabbah Ebu Cafer el-Curcani" ismini kullanır.

Buhari, Sahih'de İbn Ebi Uveys kanalıyla Abdulaziz'den rivayet etti. - Buhari, rikak (7/178) ile nikah (6/123).

 

 

 

9999- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı dağınık, kapılardan kovulan bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına yemin (ile dua) edecek olsalar Yüce Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz" buyurmuştur.

Müslim, Sahih'de Süveyd b. Mes'ud'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, birr (138) ile cennet (48).

 

 

 

10000- Enes b. Malik der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı dağınık ve toz içinde, eskimiş giysiler giyen bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına yemin (ile dua) edecek olsalar Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz" buyurduğunu işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/393) ve Hatib, Tarih (3/203,421).

 

 

 

10001 - Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zayıf olup güçsüz görülen ve eskimiş giysiler giyen nice kişiler var ki bunlar, Allah ad ma yemin (ile dua) edecek olsalar Yüce Allah onlarınbu yeminlerini boşa çıkarmaz. Bera b. Malik de onlardan biridir" buyurdu.

 

İsnadı hasendir. Tirmizi 5/693 (3854).

 

 

Bir savaşta müşriklerin ağır saldırıları sonucu müslümanlar dağılır gibi olunca Bed'ya: "Ey Bera! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), senin Allah adına ettiğin duaları boşa çıkarmayacağını söylemişti. Rabbin adına yeminle dua et!" dediler. Bera: "Rabbim! Adına yemin ederek müşriklerin başlarını önümüzde eğdirmeni istiyorum" deyince, müşrikleri hezimete uğrattılar. Sus köprüsünün yanında bir daha düşmanla karşı karşıya geldiler. Ağır saldırılar sonucu müslümanlar yine dağılır gibi olunca bir daha: "Ey Bera! Rabbin adına yeminle dua et!" dediler. Bera: "Rabbim! Adına yemin ederek müşriklerin başlarını önümüzde eğdirmeni ve beni de Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kavuşturmanı istiyorum" diye dua edince, müşrikleri hezimete uğrattılar ve o savaşta Bera şehit düştü.

 

 

 

10002- Harise b. Vehb bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Cennet ahalisinin kimlerden oluştuğunu size söyleyeyim mi? Onlar güçsüz ve zayıf görülen kişilerdir ki bunlardan biri, Allah adına yemin (ile dua) edecek olsa Yüce Allah onun bu yeminini boşa çıkarmaz" buyurduğunu işittim. Yine: "Cehennem ahalisi de kibirli, kaba ve kendini beğenmiş kimselerdendir" buyurdu.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari ile Müslim, Sahıh'de Gunder kanalıyla Şu'be'den rivayet ettiler. - Buhari, eyman (7/224), tefsir (6/72) ile edeb (7/79) ve Müslim, cennet (46,47).

 

 

 

10003- Abbas b. Salim el-Lah mi bildiriyor: Ömer b. Abdilaziz, Ebu Sellam el-Habeşi'yi yanına çağırdı. Ebu Sellam da posta develerinden birine bindirilerek getirildi. Gelince Ömer ona: "Sevban'ın Havz hakkında rivayet ettiği hadisi bizzat senden duymak için çağırdım" dedi. Ebu Sellam şu karşılığı verdi: "Sevban'ın şöyle dediğini işittim: ''ResuluHah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımm büyüklüğü, Ebyen'deki Aden ile Balka'daki Amman arası kadardır. içmek için kaplan gökteki yıldizlardan daha fazladır. Suyu baldan daha tatlı ve sütten daha beyazdir. Ondan bir defa içen, bir daha asla susuzluk çekmez. Bu havuzun başında yanıma ilk gelecek olanlar ümmetimin fakirleri olacaktır" buyurduğunu işittim. Ömer b. el-Hattab: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimlerdir?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunların saçı başı dağınık, giysileri de eski ve kirlidir. Evlenmek için saygın kadınlardan birini istediklerinde kendilerine verilmez. Kapılar yüzlerine kapalı olur" buyurdu.''

Bunun üzerine Ömer b. Abdilaziz: "Oysa ben valIahi saygın kadınlardan biri olan Fatıma binti Abdilmelik ile evlendim ve her kapı önümde açıldı. Allah bana merhamet etsin, ama valIahi artık saçlarım tozlanana kadar kokular sürmeyecek, kidenene kadar da iç giysilerimi yıkamayacağım" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/629-630 (2444) ve İbn Mace 2/1437 (4303).

 

 

 

10004- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennet ahalisinin sultanları (dünyadayken) saçı başı dağınık ve toz içinde kalan, eski giysileri olan, yöneticilerin yanına girmek istediklerinde izin verilmeyen, evlenmek için istedikleri kadınlar kendilerine verilmeyen, sözleri kimseler tarafından dinlenilmeyen, ihtiyaçlarını kimselere söyleyemeden içine gömen kişiler olacaktır. Bunlardan birinin nuru yeryüzü ahalisinin tümüne dağıtılacak olsa hepsine de yeter."

 

 

      

10005- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Cennet sultanları,.," Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını bildirir. Ancak burada "Evlenmek için istedikleri" ifadesi yerine "Evlenmek için talip olduklan" lafzı kuHanılmıştır.

İshak b. Ahmed er-Razi de bunu İshak b. Süleyman'dan bu şekilde rivayet etmiştir.

 

İsnadında mestur ravi vardır.

 

 

 

10006- Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetin sultanlarının kimler olduğunu size söyleyeyim mi? Zayıf olan, herkes tarafından değersiz görülen, eski giysiler giyen, insanlar tarafından pek kiymet görmeyen, ancak yemin (ile dua) etmesi halinde Yüce Allah'ın bu yemini (duayı) boşa çıkarmayacağı kimselerdir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1378 (4115).

 

 

 

10007- Ümmü Seleme der ki: "Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle diyerek uyandı: "La ilahe illallah! Bu gece ne hazineler açıldı! La ilahe illallah! Bu gece Allah ne fitneler indirdi! Odalardaki kadınları (hanımlarımı, namaz kılmaları için) kim uyandım? Dünyada giysisi olan nice kadın var ki ahirette çiplak olacaktır!"

Buhari, Sahih'de farklı kanallarla Ma'mer'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, ilm (1/37), teheccüd (2/43), libas (7/47), edeb (7/123) ilefiten (8/90).

 

 

 

10008- Ebu Said b. el-A'rabi der ki: "Sabah akşam, Rablerinin rızasını

isteyerek O'na yalvaranları yanından kovma''[En'am 52] ayetini okuduğumda Muhammed b. İsmail bana şöyle dedi: "Muhammed b. Müsedded'in Yahya b. Said kanalıyla Süfyan'dan, onun da Mikdam b. Şurayh'tan bildirdiğine göre Mikdam'ın babası şöyle demiştir: Sa'd bana dedi ki: Bu ayet Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından altı kişi hakkında nazil olmuştur. Bunlardan biri de İbn Mes'ud'dur. Müşrikler: "Hiçbir değeri olmayan şu kişileri yanından uzaklaştırl" deyince, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içine bu yönde bir düşünce düştü. Bunun üzerine ''Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki bunları kovup da zalimlerden olasın! Böylece, ''Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?'' demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?"[En'am 52,53] ayetleri nazil oldu.

Müslim, Sahih'de Süfyan es-Sevri ile İsrail'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, fadail (45,46).

 

 

 

10009- Ebu'l-Kenud bildiriyor: Habbab b. el-Eret, "Sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları yanından kovma"[En'am 52] ayetini açıklarken şöyle demiştir: Aha' b. Habis ile Uyeyne b. Hısn el-fezarı, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiler. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında ben, Suheyb, Ammar, Bilal ve yoksul müminlerden birkaç kişi daha oturuyorduk. Aha' ile Uyeyne bizleri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında gördüklerinde küçümsediler ve Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kenara çekip: "Arap kabilelerinin heyetleri sana gelmekte. Bu gelenlerin de bizleri bu yoksul kişilerle beraber otururken görmelerinden utanırız. Onun için bizler yanına geldiğimizde bunları yanımızdan uzak tut, biz gittikten sonra da istiyorsan onlarla oturabilirsin" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Olur" karşılığını verdi.

 

Sonra ona: "Bize, bunu yerine getireceğine dair bir sözleşme yaz" dediklerinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kağıt getirilmesini istedi. Sözleşmeyi yazması için de Hz. Ali'yi çağırdı. Bizler de bir köşede oturuyorduk. O esnada Cebrail: "Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki bunları kovup da zalimlerden olasın!"[En'am 52] ayetiyle indi. Aha' ve Uyeyne hakkında da: ''Böylece, ''Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?'' demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?''[En'am 53] denilip şöyle devam edildi: "ximize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tövbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir"[En'am 54]

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kağıdı atıp bizleri çağırdı ve: ''Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı''[En'am 54] dedi. Bu ayetler nazil olduktan sonra da yanına yaklaşıp dizlerimiz dizlerine değecek şekilde yakın oturduk.

 

Önceleri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken gitmek istediğinde bizi bırakır ve kalkıp giderdi. Bu konuda da Yüce Allah: "Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme"[Kehf 28] ayetini indirdi. Ayette, saygın olan kişilerle oturmak için Allah'a dua edenlerden yüz çevirmemesi emredildi. Akra' ile Uyeyne de gafil olan, kötü arzularına uyan, işi gücü aşınlık olan kişiler olarak vasfedildi ve bunlara boyun eğmemesi söylendi. Devamı olan ayetlerde ise Yüce Allah iki adamın durumu ile dünya hayatının durumunu örneklerle anlattı. Bu ayet nazil olduktan sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturduğumuzda kalkma saatimiz gelince onu bırakır ve kalkıp giderdik. Yoksa biz kalkmadan kendisi asla kalkıp gitmezdi.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace 2/1382 (4127).

 

 

 

10010- Ebu Said el-Hudri der ki: Yoksul Muhacirlerden bir grupla birlikte oturuyordum. İçimizden bazıları çıplak olan yerlerini bir diğerinin ardında gizlenerek örtebiliyordu. Birisi de bizlere Kur'an okuyor, biz de dinliyorduk. O esnada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip başımızda durdu. Kur'an okuyan kişi Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce sustu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verdi ve: "Ne yapıyordunuz?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Biri bize Kur'an okuyor, biz de dinliyorduk" dediğimizde: "Ümmetimin içinde, kendileriyle birlikteyken sabretmem emredilen kişiler çıkaran Allah'a hamdolsunı" dedi ve içimizden herhangi biri gibi olmak için aramızda oturdu.

 

Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle "halka olun" der gibi işaret edince halka şeklinde toplandık. (O karanlıkta) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orada bulunanlardan hiç kimseyi tanımıyordu, ama hepsi de yoksul Muhacirlerdi. Sonrasında: "Ey Muhacirlerin yoksulları' Kıyamet gününde nail olacağınız ve tam olan kurtuluşa sevinin! Zira zengin müminlerden yarım gün önce cennete gireceksiniz. Bu da (dünya günleriyle) beş yüz yil ediyor" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 4/72 (3666).

 

 

 

10011- Ebu Abdirrahman el-Hubuli der ki: Ben de yanındayken Abdullah b. Amr b. el-As'a üç adam geldi ve: "Ey Ebu Muhammed! Vallahi elimizde hiçbir imkan yok. Ne paramız, ne bineğimiz, ne de malımız var" dediler. Abdullah onlara şu karşılığı verdi: "Ne yapmak istersiniz? İsterseniz daha sonra yanımıza gelin, Allah da ne takdir etmişse size verelim. İsterseniz bu sıkıntınızı yöneticiye ulaştıralım. Ya da isterseniz bu duruma sabredersiniz. Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fakir Muhacirler kıyamet gününde zenginlerden kırk yıl önce cennete girerler'' buyurduğunu işittim." Adamlar da: "O zaman hiçbir şey istemez ve sabrederiz" dediler.

 

Adamın biri: "Ey Ebu Muhammed! Ben de Muhacirlerin fakirlerindenim" deyince, Abdullah: "Evin ve karın var mı?" diye sordu. Adam: "Var!" karşılığını verince, Abdullah: "O zaman sen zenginlerden birisin" dedi. Adam: "Bir de hizmetçim var" deyince, Abdullah: "O zaman sen krallardan birisin" karşılığını verdi. 

Müslim, Sahih'de Ebu't-Tahir kanalıyla İbn Vehb'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim) zühd (37).

 

 

 

10012- Selman der ki: Müellefe-i KulUb konumunda olan Uyeyne b. Bedr, Akra' b. Habis ve benzerleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiklerinde: "Ey Allah'ın Resulü! Mescid'in ön tarafında oturup şu kişiler ile cübbelerinin kokularını bizden uzak tutarsan yanında oturur, seninle konuşur ve söylediklerini dinleriz" dediler. Bununla da Ebu Zer'i, beni ve fakir müslümanları kastediyorlardı. Zira yünden cübbeler giymiştik ve giyecek başka bir şeyimiz de yoktu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme. De ki: ''Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.'' Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır"[Kehf 27-29] ayetlerini indirerek onları cehennemle tehdit etti.

 

Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı ve ayette zikredilen kişileri aramaya koyuldu. Bizleri Mescid'in arka taraflarında Allah'ı zikrederken bulunca: "Ölmeden önce ümmetimden bazı kişilerle beraber nefsimi sabretmeye aIıştırmamı emreden Allah'a hamdolsun. Yaşamım da, ölümüm de sizinle birlikte olsun" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Cerir, Tefsir (15/236) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/380).

 

 

 

10013- Sa'd b. Ebi Vakkas'ın bildirdiğine göre  Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Canım elinde olan'a yemin olsun ki içinizdeki zayıflar yüzünden yardım görür ve rızıklandırılırsınız.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi, cihad (4/206) ve Nesai, cihad (6/46).

 

 

 

10014- Usame b. Zeyd'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetin kapısında durduğumda içeriye girenlerin genelinin fakirler olduğunu gördüm. Cehennemin kapısında durduğumda da içeriye girenlerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm. ''

Buhari ile Müslim, SahiNde rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, nikah (6/150-151) ile rikak (7/200) ve Müslim, zikr (93).

 

 

 

10015- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünya hayatını dinlerine tercih etmedikleri sürece ''La ilahe illallah'' sözü kulları Allah'ın öfkesinden korur. Ancak dünya hayatını dinlerine tercih edip de sonra ''La ilahe illallah'' derlerse Yüce Allah onlara: ''Yalan söylüyorsunuz'' karşılığını verir. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Ya'la, Müsned 7/95 (4034), İbn Ebi Asım, Zühd (288), İbn Hacer, el .... Metalibu'l-Aliye 3/208, 246 (3274,3396) ve İbn Ebi Hatim, İlelü'l-Hadis (2/121-122).

 

 

 

10016- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı "Ancak dünya hayatını dinlerine tercih edip de sonra ''La ilahe illallah'' dedikleri zaman bu sözleri kabul görmez ve Yüce Allah onlara: ''Yalan söylüyorsunuz'' der" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1979).

 

 

 

10017- Abdullah b. Ömer bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'tan başka ilah olmadığına, tek ve ortaksız olduğuna şahadet etmiş bir şekilde Allah'ın huzuruna çıkan kişi eğer buna başka bir şey de karıştırmamışsa cennete girer" buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı. Cemaatin arka taraflarından biri: "Ey Allah'ın Resulül Anam babam sana feda olsun! Buna başka bir şeyi karıştırması nasıl olur?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyayı sevmesi ve onu ahirete tercih etmesiyle olur. Dünyalık toplamak için uğraşması, dünya nimetleriyle mutlu olup büyüklenenler gibi davranmasıyla olur" karşılığını verdi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10018- Musa b. Yesar'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şanı yüce olan Allah'ın yarattıkları arasında en sevmediği mahluk dünyadır. Yarattı yaratıla da ona dönüp bakmış değildir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıf ve mürseldir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (40).

 

 

 

10019- Hasan( -ı Basri)'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünya sevgisi. her günahm başıdır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı mürseIdir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (90) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1438 (5214) ve Gazali, İhya (3/196).

 

 

 

10020- Ebu Umame el-Bahili der ki: Muhammed (Sallallahu aleyhi e Sellem) peygamberlikle görevlendirildiğinde İblis'in askerleri İblis'e gelip: "Peygamber gönderildi ve ümmeti de ortaya çıktı" dediler. İblis: "Ümmeti dünyayı seviyor mu?" diye sorunca: "Evetl" karşılığını verdiler. Bunun üzerine İblis şöyle dedi: "Şayet dünyayı seviyorlarsa putlara tapmamalarını umursamam. Sabah akşam onlara üç şeyle yaklaşırım. Biri, malı hakkı olmayan bir yerden almalarıdır. Diğeri, bu malı hakkı olmayan yerde harcamalarıdır. Bir diğeri de, bu malı infak etmeleri gereken yerde infak etmeyip ellerinde tutmalarıdır. Zira bütün kötülükler bunlara bağlıdır."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (10)

 

 

 

10021 - Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

 

10022- Ebu Derda er-Ruhavi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyaya karşı dikkatli olun! Zira büyüsü, Harut ile Marut'un büyüsünden daha etkilidir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (132) Bak: Zehebi, Mizan (4/522) ve İbn Hacer, el-Lisan (6/375).

 

Başkası ise bunu aynı isnadla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir adamdan rivayet eder.

 

 

 

10023- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Rızkinizin geciktiğini düşünmeyin. Zira bir kul kendisine takdir edilen rızkı elde etmeden ölecek değildir. Bundan dolayı Helal olanı alıp haram olandan uzak durarak rızkı en güzel şekilde talep edin. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (2/4).

 

 

 

10024- Ata der ki: Ebu Said el-Hudri'nin şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Darlığınız sizi rızkı helal olmayan yoldan elde etmeye yöneltmesin! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Beni sana bir zengin olarak değil bir fakir olarak kavuştur! Kıyamet gününde beni miskinlerin arasinda haşret. En bedbaht kişi dünyadayken fakirlik çekip ahirette de azaba maruz kalacak olan kişidir!'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Mace 2/1381 (4126).

 

 

 

10025- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Beni bir miskin olarak yaşat, bir miskin olarak canımı al ve kıyamet gününde miskinlerin arasında haşret" buyurdu. Aişe: "Ey Allah'ın Resulü! Neden?" diye sorunca da şöyle buyurdu: "Çünkü miskinler zenginlerden kırk yıl önce cennete girerler. Ey Aişe! Yarım hurma verecek olsan dahi bir miskini boş çevirme. Miskinleri sev ve kendine yakın tut ki kıyamet gününde Yüce Allah da seni kendine yakın tutsun."

 

İsnadı zayıftır. 1380. hadiste geçti.

 

 

 

10026- Hz. Ali der ki: Suffa ashabından bir adam geriye iki dinar veya iki dirhem bırakarak öldü. Bunun üzerine Resulullah (salı allah u aleyhi veseIlBm): "Bu ikisiyle (kıyamet gününde) dağlanacaktır. Onun namazını siz klım" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (1/101), Bezzar, Müsned (4/250) ve Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (1/137) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/240).

 

 

Beyhaki der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu demesi zühdü ve fakirliği herkesten çok hissettiğinden dolayı olabilir. Doğrusunu da Allah bilir."

 

 

 

10027- Said b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fakirlik mümine, güzel bir dizginin, atın yüzüne kattığından daha iyi bir güzellik katar" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Mübarek, Zühd 199 (568).

 

 

 

10028- İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah, fakir ve çoluk çocuk sahibi olmasına rağmen başkalarına el açmayan mümin kulunu sever" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1380 (4121).

 

 

 

10029- Enes b. Malik der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Adba adında bir devesi vardı ve yarışlarda bu deveyi geçen olmazdı. Bir defasında bedevinin biri işte kullandığı devesiyle yarışa katılıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini geçince müslümanların gücüne gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların yüzündeki hoşnutsuzluğu görünce: "Dünyalık olan bir şey (değer olarak) ne zaman yükselse Yüce Allah onu tekrar aşağıya indirir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Buhari, cihad (3/220) ile rikak (7/190).

 

 

 

10030- Said b. el-Müseyyeb der ki: (Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi) Kasva girdiği her yarışta diğerlerini geçerdi. Bir defasında bazı develerle yarışa sokulunca yenildi. Yenilmesi müslümanları üzdü. Bunu gören Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar ne zaman bir şeye gereğinden fazla değer verseler Yüce Allah onun değerini düşürür" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı mürseldir. Darakutni, Sünen 4/302 (12, 13, 14) ve Bezzar, Müsned (4/270).

 

 

 

10031- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya lanetlenmiştir. Yüce Allah için olanlar dışında içindeki her şey de lanetlenmiştir" buyurmuştur.

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (3/157, 7/90) ve Beyhaki, Zühd (246).

 

 

 

10032- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (7).

 

 

 

10033- Ebu Derda der ki: "Dünya lanetlenmiştir. Allah'ın zikri ve Allah için yapılanlar dışında içindeki her şey de lanetlenmiştir."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbnu'l-Mübarek, Zühd 191-192 (543), İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (185), Fesevi, Ma'rife (3/398), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s. 136-137) ve İbn Abdilber, Camiu'l-İlm (1/27).

 

 

 

10034- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünyanın peşinden koşan kişi cehennem ateşine koşuyar demektir" buyurmuştur. 

Ebu Hazım der ki: "Hafs b. Ömer el-Mihrikani bunu Yahya b. Said'den rivayette tek kalmıştır."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10035- İbn Abbas der ki: "Namaz kılıp oruç tutuyor olsa dahi bir kişiyi, dünyalık peşinde koşup koşmadığına da bakmadan acele edip beğenmeyin."

Mevküf bir rivayettir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10036- Ubade b. es-Samit der ki: "Kıyamet gününde dünya huzura çıkarılır ve: ''İçinden Allah için olan şeyleri ayırın'' denilir. Bunlar ayrıldıktan sonra geri kalanı cehennem ateşine atılır.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Suyuti, el-Camiu'l-Kebir (1/991).

 

 

 

10037- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı merfu olarak ve: "Gerisini de ateşe atm" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (6).

 

 

 

10038- Huzeyfe b. el-Yeman'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabahladığı zaman derdi Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın rızasından nasibi olmaz" buyurmuştur,

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hatib, Tarih (9/373) ve Hakim, Müstedrek (4/317).

 

 

 

10039- Zeyd b. Erkam der ki: Ebu Bekr'in yanındayken içecek bir şeyler istedi. Getirilen su ile balı içmek için ağzına götürünce de ağlamaya başladı. O kadar çok ağladı ki yanındakiler de ağladı. Bir süre sonra yanındakiler sustu, ancak kendisi ağlamaya devam etti. O kadar çok ağladı ki yanındakiler ona artık bir şey soramayacaklarını düşündüler. Bir süre sonra Ebu Bekir susup gözlerini sildi. Ona: "Ey Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halifesi! Neden ağladın?" diye sorduklarında şöyle dedi: "Bir defasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken bir şeyleri kendisinden uzaklaştırdığını gördüm, ancak yanında hiç kimseyi de göremiyordum. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Kendinden neyi uzaklaştırıyorsun?" diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Dünya bir surete bürünüp karşıma dikildi. Ona: "Benden uzak dur!" diyerek uzaklaştırdım. Ancak bir daha geldi ve: "Sen benden kurtulsan bile senden sonra gelenler benden kurtulamayacaklar!" dedi."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (11), Bezzar, Müsned (4/238), Ebu Nuaym, Hilye (1/301, 6/164), Hakim, Müstedrek (4/309), İbn Ebi Asım, Zühd (187) ve Hatib, Tarih (10/268). Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/254)

 

 

 

10040- Müsa b. Ali b. Rebah, babasından bildirir: Mısır'da Amr b. elAs'ın bir hutbesini dinledim. Hutbesinde: "Yolunuz Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolundan ne kadar da uzak! Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar içinde dünyaya karşı en zahid olan kişiydi. Siz ise insanlar içinde dünyaya en çok rağbet edenlersiniz" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (4/331).

 

 

 

10041- Asım el-Ahvel der ki: İbn Ömer bir adamın: "Dünyadan yüz çevirip ahirete yönelenler nerede!" dediğini işitince adama Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in ve Ömer'in kabirlerini gösterdi ve: "Bunları mı soruyorsun?" dedi.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (181), Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 400), Hennad, Zühd 1/314-315 (563) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/306-307).

 

 

 

10042- Hasan der ki: "Ey Allah'ın Resulü! En hayırlımız kimdir?" diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyadan en fazla yüz çevirip ahirete en fazla yönelenlerdir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (114).

 

 

 

10043- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine verdiği bir öğütte: "Dünyaya karşı zahid ol ki, Yüce Allah seni sevsin. insanların ellerinde olan şeylerde gözün olmasın ki insanlar seni sevsin" buyurdu.

Halid b. Amr zayıfbiridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1373-1374 (4102).

 

 

 

10044- Sehl b. Sa'd es-Saidi der ki: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Yapmam halinde beni Allah'ın da, insanların da seveceği bir amel söyle" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünyaya karşı zahid ol ki Yüce Allah seni sevsin. insanların ellerinde olan şeylerde gözün olmasın ki insanlar seni sevsin" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Adiy, el-Kamil (3/902) ve İbn Ebi Hatim, el-İlelü'l-Hadis (2/107).

 

Ebu Said el-Malini'nin bildirdiğine göre Ebu Ahmed b. Adiy el-Hafız şöyle demiştir: "tIm Kesir'in bu hadisi Sevri'den rivayet etmesi konusunda ne diyeceğimi bilemiyorum. Zira İbn Kesir güvenilirdir biridir, ancak bu hadisin SeYri'den rivayeti münkerdir. "Zafır -Süfyan'ın kardeşi Muhammed b. Uyeyne -Ebu Hazım -SehI" kanalıyla da; aynı şekilde "Zafır -Muhammed b. Uyeyne -İbn Ömer" kanalıyla da rivayet edilmiştir. "

 

 

10045- Beyhaki der ki: "Muhammed b. Ahmed b. el-Velid b. Burd el-Antaki bunu İbn Kesir'den rivayette tek kalmıştır. Doğrusunu da Allah bilir. Halid el-Kuraşi'nin hadisinin bir benzeri de, Ebu Katade kanalıyla SeYri'den rivayet edilmiştir.''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10046- Amr b. Şuayb'ın babasından naklen dedesinden bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bu ümmetin ilk neslinden olanlar, zühd ve yakin ile kendilerini ıslah etmişlerdir. Ümmetin son nesilleri ise, cimrilik ve uzun emelden dolayı helak olacaklardır."

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Adiy, el-Kamil (6/2139), Ahmed, Zühd (s.10) ve DeyIemı, Müsnedü'l-Firdevs 1/35-36 (63) Bak: Hatıb et-Tebrizı, Mişkat 3/1452 (5281) ve Münziri, et-Terğib (4/160).

 

 

 

10047- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Musa (a.s.) ile konuştuğu zaman söylediklerinden biri de: ''Ey Musa! Bana güzel görünmek isteyenler bunu dünyaya karşı zahid olmaktan daha iyi bir şeyle yapamazlar. Bana yaklaşmak isteyenler haram kıldığım şeylerden uzak durmaktan daha iyi bir şeyle yaklaşamazlar. Abidler de bana karşı haşyetlerinden dolayı ağlamaktan daha iyi bir şeyle bana ibadet edemezler'' sözüydü. Musa: ''Ey Rabbimi Ey tüm insanların ilahı' Ey din gününün sahibi! Ey büyüklük ve kerem sahibi! Bunlar için (ahirette) ne hazırladın? Bunlara ne mükalat vereceksin?'' diye sorunca Allah şu karşılığı verdi: ''Dünyaya karşı zahid olanlara cenneti ihsan edeceğim, orada diledikleri yere yerleşeceklerdir. Haram kıldığım şeylerden uzak duranlara gelince, kıyamet gününde her bir kulu en ince ayrıntısına kadar hesaba çekerken bunları hoş bir şekilde karşılayacak, değer verip ikramda bulunacak ve hesaba çekmeden cennete sokacağım. Haşyetimle ağlayanlar için ise Refik-i A'la vardır ve bunda hiç kimse onlara ortak olmaz''."

Lafız İbn Abdan'ın lafzıdır.

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnaclı çok zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 12/120-121 (12650), İbn Ebi'cl-Dünya, Zemmu'd-Dünya (113) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (8/203), Münziri, et-Terğib (4/159, 232) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/538).

 

 

 

10048- Ashabdan biri olan Ebu Hallad'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünyaya karşı zahid olan ve az konuşan bir mümin gördüğünüzde ona yakın olmaya çalışm. Zira öylesi kişilere hikmetli sözler söylemek ilham edilir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1373 (410 1).

 

Abdullah b. Yusuf da bunu Hakem b. Hişam'dan bu şekilde rivayet etmıştır. - Buhari, el-Kumı (s. 26-27).

Ahmed b. İbrahim ise rivayet ederken "Yahya'nın Ebu Ferve elCezeri'den işittiğine göre Ebu Meryem, Ebu Hallad kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle bildirmiştir" lafzını kullanır.

Buhari der ki: "Bu isnad daha sahihtir.''- Buhari, el-Ku na (s. 28).

 

 

 

10049- Safvan b. Süleym'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah dünyada zahid olan kişinin kalbine hikmeti yerleştirir ve dilini onunla konuşturur. Ona Dünyanın kusurlarını. derdi ile dermanını gösterir. Dünyadan onu sağ salim bir müslüman olarak çıkanp cennete koyar. ''

Mürsel bir hadistir. Zayıf olan başka bir isnadla da rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. Mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (102).

 

 

 

10050- Ebu Zer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah dünyada zahid olan kulun kalbine hikmeti yerleştirir ve dilini onunla konuşturur. Ona dünyanın kusurlarını, derdi ile dermanını gösterir. Dünyadan onu sağ salim bir şekilde çıkarıp cennete koyar. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Lal, Zehru'l-Firdevs (4/47) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/69 (6215) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1435 (5199), Gazali, İhya (4/216) ve Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (2/329).

 

 

 

10051- Başka bir kanaHa bir önceki hadisin aynısı "Dilini hikmete açık tutar" lafzıyla rivayet edilmiştir.

Ömer b. Subh çok zayıf biridir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10052- Ashabdan biri olan Ebu Hallad'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünyaya karşı zahid olan ve az konuşan birini gördüğünüzde ona yakın olmaya çalışm. Zira öylesi kişilere hikmetli sözler söylemek ilham edilir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (10/405).

 

 

 

10053- Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah bir kula hayır dilediği zaman ona üç haslet verir. Biri, onu dinde fakih biri kılmasıdır. Diğeri, onu dünyaya karşı zahid yapmasıdır. Bir diğeri de, kendi kusurlarını ona göstermesidir.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Abdilber, Camiu Beyani'l-İlm (1/20-21) Bak: Gazali, İhya (4/219).

 

 

 

10054- Tavus'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünyaya karşı zahid olmak kalbi ve bedeni rahatlatır. Dünyanın peşinden koşmak ise sıkıntı ve üzüntüleri arttırır. ''

Bir önceki hadis gibi mürsel bir rivayettir.

 

Tahric: İsnadı mürsel zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (113) ve Ahmed, Zühd (s. 10).

 

Fudayl b. İyad da kopukluğu olan bir isnadla bunu Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rıvayet etmıştır. ... - İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (289).

 

 

 

10055- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünyaya karşı zahit olmak, kalbi ve bedeni rahatlatır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (1/367), Taberani, M. el-Evsat (6256) ve Ukayli, edDu' afa (4/394) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/286).

 

 

 

10056- Ebu Cafer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebedi hayata inanmış kişinin gelip geçici olan hayat için çabalaması pek şaşırtıcı, pek hayret vericidir!" buyurmuştur.

Bu da mürsel bir hadistir.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (14) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/235-236).

 

 

 

10057- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cebrail bana: ''Ey Muhammed' istediğin kadar yaşa, ama sonunda öleceksin! istediğin şeyi sev, ama sonunda ondan ayrılacaksın! istediğin şeyi yap, ama yaptığının karşılığını bulacaksın!'' dedi. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tayalisi, Müsned 242 (1755).

 

 

 

10058- Sehl b. Sa'd es-Saidi der ki: Cebrail, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve şöyle dedi: "Ey Muhammed' istediğin şeyi sev, ama sonunda ondan ayrılacaksın! istediğin şeyi yap, ama ne yaparsan onun karşılığını alacaksın! istediğin kadar yaşa, ama sonunda öleceksin! Bil ki müminin (Allah katında) değerinin artması gece ibadeti sayesindedir. izzeti de, başkalarına muhtaç kalmamasındadır ...

 

Tahric: İsnadı hasendir. Sehmi, Tarihi. Cürcan (s. 102) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/253) Bak:

Sehavi, el-Makasidu'l-Hasene 284 (691).

 

 

Ebu Zür'a er-Razi bunu İsa b. Subayh kanalıyla o da Zarir b.

Süleyman'dan, o da Muhammed b. Uyeyne'den, o da Ebu Hazım'dan naklen bazen İbn Ömer'den bazen de Sehl b. Sa'd'dan rivayet etmiştir. - Hakim, Müstedrek (4/324-325).

 

 

 

10059- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vücudumun bir yerinden tuttu ve: "Ey Abdullah b. Ömer! Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol. Kendini kabir ahalisinden (ölülerden) biri say" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi, zühd (4/568).

 

 

Halid rivayet ederken şu eklemeyi yapar: Mücahid der ki: "Abdullah b.

Ömer bana bu hadisi rivayet ettikten sonra: ''Ey Mücahid! Sabahı ettiğin zaman akşama kadar kalmayı düşünme, akşamı ettiğin zaman da sabaha çıkmayı düşünme! Ölmeden önce hayatta olduğun zamanı iyi değerlendir. Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Ey Allah'ın kulu! Yarın hangi isimle (ölü olarak mı, diri olarak mı) anılacağını bilemezsin!'' dedi."

 

 

 

10060- Ebu İshak, Neha' kabilesinden bir adamdan bildiriyor: Vefat anında Ebu Derda'nın yanında bulundum. Bize şöyle dedi: "Size Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğim bir hadisi aktarayım mı? Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah'ı görüyormuşçasına ibadet et' Her ne kadar sen onu göremesen de o seni görür. Kendini ölülerden biri say ve mazlumun bedduasından sakın. Zira onun duasına icabet edilir. Emekleyerek gelecek olsanız dahi yatsı ile sabah namazlarını cemaatle kılmaya çalışm'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Münzirl, et- Terğib (1/268-269) ve Heysemı, Mecmau'z-Zevaid (2/40).

 

 

 

10061- Enes b. Malik der ki: Ümmü Süleym, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Hizmetçin Enes'e dua et! Akıllı biridir, ancak giyeceği yoktur. Sen de uygun görürsen üzerini örtmesi için ona iki parçalık giysi ver" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Akıllı kişi nefsi arzularına uymayıp ölümden sonrası (ahireti) için çalışan kişidir. Çıplak olan kişi, dini (iman elbisesini) üzerinden çıkaran kişidir. Allahım! Asıl hayat, ahiretteki hayattır. Allahım! Ensar ile Muhacirleri bağışlaı" buyurdu.

Avn b. Umara zayıf biridir. Şeddad b. Evs'ten gelen rivayet bazı lafızlarıyla bu hadisin şahididir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10062- Şeddad b. Evs'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Akıllı kişi, nefsi arzularına uymayıp ölümden sonrası (ahireti) için çalışan kişidir. Aciz kişi ise nefsinin isteklerine göre yaşamasına rağmen yine de Yüce Allah'tan (bağışlanma ve cennet gibi) temennilerde bulunan kişidir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/638 (2577) ve İbn Mace 2/1423 (4260).

 

 

 

10063- Bera b. Azib der ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir cenazedeydik. Mezarın başına geldiğimiz zaman Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizleri üzerine çöktü. Ben de dönüp karşısına geçtim. O kadar ağladı ki yaşları toprağı ıslattı. Sonra da: "Kardeşlerim! Böylesi bir gün için hazırlık yapın" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1403 (4195).

 

 

 

10064- Bera b. Azib der ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Medine'de dolaşırken bir topluluk gördü. "Bunlar ne diye toplanmış?" diye sorunca: "Mezar kazıyodar" denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hızlıca ashibının önünde mezarın yanına kadar gitti. Ulaşınca mezarın başında diz çöktü. Ben de ne yapacağını görmek için dönüp karşısına geçtim. Yaşlarıyla toprağı ıslatacak kadar ağladığını gördüm. Sonra da bize döndü ve: "Ey kardeşlerim! Böylesi bir gün için hazırlık yapın" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (4/294) ve Hatib, Tarih (1/341).

 

 

 

10065- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Mümin'in en akıllısı, ölüm'ü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için hazırlığını en iyi şekilde yapan kişilerdir. Asıl aklı olanlar bunlardır.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace, zühd (2/1423).

 

 

 

10066- Abdullah b. Ömer bildiriyor: Adamın biri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ''En üstün müminler hangileridir?'' diye sorunca: ''Ahlakı en güzel olanlardır" buyurdu. Adam: "En akıllı müminler hangileridir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için hamlığını en iyi şekilde yapan kişilerdir. Akıllı olanlar işte bunlardır" buyurdu.

 

Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Muhacirler! Beş durum var ki, ilerde bunlara maruz kalmanızdan Allah'a sığınırım. Bir toplulukta fuhuş ortaya çıkarak aleni bir şekilde işlendiği zaman veba ve daha önceki insanlarda görülmeyen hastalıklar baş gösterir. Bir topluluk ölçü ve tartılan eksik yapmalan durumunda kıtlığa, geçim sıkıntısına ve yöneticilerin zulmüne maruz kalırlar. Bir topluluk zekatlarını vermediği zaman yağmurdan mahrum edilirler. Hayvanları da olmasa hiç yağmur görmezler. Bir topluluk Allah ve Resulüne verdiği sözleri tutmadığı zaman (kendilerinden olmayan) düşmanları onlara musallat edilip elindekilerden bazılarını alır. Bir topluluğun yöneticileri Allah'ın Kitab'ına göre hükmetmez ve Allah'ın indirdiklerinden işlerine geleni alırlarsa cezalan kendi aralarında çekişmeleri (kargaşa) olur."

 

Her iki kanalın lafzı birdir. Ancak Mısri rivayetinde: "Abdullah şöyle dedi: "Beş durum var ki ... " der ve hadisi sonuna kadar aktarır.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Hibban, el-Mecruhin (2/66-67), İbn Adiy, el-Kamil (3/1247), Ebu Nuaym, Hilye (8/333-334), Bezzar, Müsned (2/268-269) ve Hakim, Müstedrek (4/540).

 

 

 

10067- Tarık b. Abdillah el-Muharibi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Tankı Ölmeden önce ölümeden sonrası) için hamitğını yapı" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 8/376 (8174), Ukayli, ed-Du'afa (1/105) ve Hakim, Müstedrek (4/312) Bak: Heyseml, Mecmau 'z-Zevaid (10/309).

 

 

 

10068- İbn Mes'üd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar"[En'am 125] ayetini okudu ve: "Allah bir kalbe İslam nurunu soktuğu zaman kalp [erahiayıp genişler" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Kişide böylesi bir şeyin olduğunun bir göstergesi var mı?" denilince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet,• var, Gelip geçici olan dünyadan yüz çevirip ebedi olan yurda (ahirete) yönelmek, ölüm gelmeden önce ona hazırlanmaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (4/311), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/221-222) ve İbn Cerir, Tefsir (8/27) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (3/355).

 

 

 

10069- Osman b. Affan'ın azatlısı Hani der ki: Hz. Osman bir mezarın başında durduğu zaman sakalları ıslanıncaya kadar ağlardı. Bir defasında ona: "Cennet ve cehennemi zikrederken ağlamıyorsun da bundan ağlıyorsun?" diye sorulunca şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kabir ahiret yolculuğundaki ilk duraktır, Kişi bu duraktan kurtulduğu zaman geri kalanı daha kolayolur'' buyurdu, Yine: ''Ne kadar korkunç manzara gördümse kabir hep onlardan daha korkunç gelmiştir'' buyurdu."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/553-554 (2308) ve İbn Mace, zühd (2/1426),

 

 

 

10070- Rabi' b, Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünyadan yüz çevirip ahirete yönelmek için ölümü hatırlamak yeterlidir" buyurmuştur.

Mürsel bir hadistir.

 

Tahric: İsnadı hasen olan mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (208) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /226),

 

 

 

10071 - Rabi' b. Enes'in bildirdiğine göre Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünyadan yüz çevirip ahirete yönelmek için ölüm(ü hatırlamak) yeterlidir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/290 (4868).

 

 

 

10072- Ammar b. Yasir der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öğütçü olarak ölüm, zenginlik olarak yakın, meşguliyet olarak da ibadet yeterlidir" buyururdu.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Ahmed, Zühd (s. ı 76) ve İbn Ebi Dünya, Fiten (31) Bak: Gazali, İhya (4/435).

 

 

 

10073- Ümmü Habibe el-Cüheniyye'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanların ölüm hakkında bildiklerini hayvanlar bilseydi semizlememek için bir şey yemezlerdi" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (ı 434) Bak: Sehavi, Makasidu'l-Hasene 343 (890), Aduni, Keşfu'l-Hafa 2/202 (2097) ve Gazali, İhya (4/434).

 

 

 

10074- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Lezzetleri yerle bir edeni (ölümü) çokça hatırlayın. Zira çok olan bir şeye bulaştığı zaman onu azaltır, az olan bir şeye bulaştığı zaman da onu dağıtır. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Münziri, et-Terğıb (4/236).

 

 

 

10075- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Lezzetleri yerle bir edeni çokça hatırlaym" buyurdu. "Lezzetleri yerle bir eden nedir?" diye sorduklarında ise: "Ölümdür" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/553 (2307), İbn Mace 2/1422 (4258) ve Nesai, cenaiz (4/4).

 

 

 

10076- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Lezzetleri yerle bir edeni (ölümü) çokça hatırlayın. Zira sıkıntıda olan kişi onu hatırladığı zaman terahlar, rahat olan kişi onu hatırladığı zaman ise sıkıntıya girer. ''

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

10077- İbn Mes'ud der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'tan gerektiği gibi haya edin!" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a hamdolsun O'na karşı hayalı davranıyoruz" dediğimizde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah 'tan hakkıyla haya eden kişi, başı ile düşüncelerini, midesi ile içindekileri haram olan şeylerden uzak tutsun. Ölümü ve kabirde çürüyeceğini her dem hatırlasın. Ahireti arzulayan kişi, dünya süsünü bırakır. işte bunu yapan kişi, Yüce Allah'tan gereği gibi haya etmiş olur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/637 (2458).

 

 

 

10078- Ümmü'l-Münzir der ki: Bir akşam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara baktı ve: "Ey insanlar! Allah 'tan utanmıyor musunuz?" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Neden?" diye sorduklarında, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, elde edemeyeceğiniz şeyleri ümit ediyor ve içinde kalmayacağınız binalar inşa ediyorsunuz" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 25/172 (421) Bak: Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/284) ve Münziri, et-Terğib (4/241).

 

 

 

10079- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ced'a adındaki devesinin üzerinde verdiği hutbede şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Hakka tabi olmak sanki bizden başkası için gerekli, ölüm de bizden başkası için yazılmış gibi! ÖIülerimizi sanki az bir zaman sonra bize geri dönecek yolcularmış gibi uğurluyor, mezarlarına yerleştirdikten sonra da geride bıraktıklarını yiyoruz. Onlardan sonra hiç ölmeyecekmişiz gibi davranıyoruz. ibret almayı unuttuk, felaketlerden yana kendimizi güvende hissediyoruz. Başkalarının kusuruna bakacağına kendi kusurlarıyla meşgul olan kişiye, helal yoldan kazandığı maIL infak edene, fıkıh ve hikmet ehliyle birlikte olup zillet ve masiyet ehlinden uzak duranlara ne mutlu! Mütevazı olana, ahlakını da kalbini de temiz tutana ve insanlara eziyet etmeyene ne mutlu! ilmiyle amel edene, ihtiyaç fazlası malını infak edene, gereğinden fazla konuşmayana, sünnetle yetinip bidatlerden uzak durana ne mutlu!"

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Hibban, el-Mecruhin (1/83) ve Zehebi, Mizan (1/13).

 

Eban bunu rivayette tek kalmıştır. Hadisin son kısımları Rekb el-Mısrr tarafından rivayet edilmiştir.  - 4594. hadiste geçti.

 

 

 

10080- Ebu Said el-Hudri der ki: Usame b. Zeyd b. Sabit bir ay vade ile yüz dinara bir cariye almıştı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda şöyle buyurduğunu işittim: "Usame'nin bir ay vade ile (cariye) satın almasına şaşırmıyor musunuz? Usame pek uzun emelli biriymiş! Canım elinde olana yemin olsun ki göz kırparken gözümü açtığımda kapatmadan öleceğimi düşünürüm. Başımı yukarı kaldırdığımda aşağıya indirmeden öleceğimi düşünürüm. Bir lokmayı ağzıma götürdüğüm zaman onu yutmadan boğazıma takdıp öleceğimi düşünürüm. Ey Adem oğulları! Eğer aklınız varsa kendinizi ölülerden sayınız. Size vaad edilen şey de mutlaka gelecektir!"

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (6/91) Bak: Münzİri, et-Terğib (4/241-242).

 

 

 

10081 - Dalıhak b. Müzahim der ki: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en zalıidi kimdir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mezara gidip çürüyeceğini unutmayan, dünyanın en güzel tarafını (hayatı) bırakıp Mki olanı fani olana tercih eden, yarını hayatından görmeyen ve kendini ölülerden biri sayan kişidir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bak: Gazali, İhya (4/369).

 

 

 

10082- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yarını ömründen bir gün olarak gören kişi, ölüme kötü bir arkadaş olmuş demektir" buyurmuştur.

İsnadı meçhuldür. Zayıf olan başka bir kanalla da rivayet edilmiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10083- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yarını ömründen bir gün olarak gören kişi ölüme kötü bir arkadaş olmuş demektir" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10084- Zeyd es-Selimi bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabında gaflete veya dünyaya rağbete yönelik bir şey gördüğü zaman yüksek bir sesle: "Ya şekavetle (cehennem cezasıyla) ya da saadetle (cennet müjdesiyle) kaçınılmaz olan ölüm mutlaka size de gelecektir" şeklinde seslenirdi.

 

Tahric: İsnadı zayıf ve mürseldir. Bak: Gazali, İhya (4/443).

 

 

 

10085- Vadın b. Ata der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların ölümden yana gaflette olduklarını sezdiği zaman gelip Mescid'in kapı kanatlarından tutar, üç defa: "Ey insanlar! Ey müslümanlar!" diye seslenip şöyle devam ederdi: "Kaçınılmaz olan ölüm, her türlü halleriyle mutlaka size de gelecektir. Dünyadayken ebedi olan yurda yönelip onun için çabalayan ve Rahman (olan Allah) 'ın dostları olanlara rahmet, rahatlik ve bereketli bir yaşam ile gelecektir. Her bir şeyin çabasının bir nihayeti vardır. insanın çabasının nihayeti de birilerinden önce veya sonra olsa da ölümdür. "

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10086- Zür'a b. Abdillah el-Beyad'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insan hayati sever, oysa ölüm kendisi için daha hayırildir. insan malının çok olmasıni sever, oysa malının az olması hesabının da az olması demektir. ''

Mürsel bir hadistir.

 

İsnadı mürseldir.

 

 

 

10087- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Eceli ve onun ne zaman geleceğini görebilseydin, uzun emelden ve onun kişiyi aldatmasından nefret ederdin" buyurmuştur.

Ebu Bekr der ki: "Bu adamdan bu hadisten başkasını yazmış değilim."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10088- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yedi şey gelip çatmadan hayırlı amelleri yapmaya çalışın! insanlar neyi bekliyor? Akıllarından çıkardıkları fakirliğin aniden gelmesini mi? Onları azdıracak zenginliği mi? Bedenlerini bozacak hastalığı mı? Olmayan şeyleri konuşturan ihtiyarliğı mı? Aniden gelip çatan bir ölümü mü? Yoksa Mesih'i mi? Ki Mesih beklenenler içinde en kötü olanıdır! Yoksa kıyametin kopmasını mı? Ki kıyamet de daha dehşetli ve daha acıdır!',

İbn Abdan bunu "Yoksa Deccal'i mi? Ki Deccal beklenenler içinde en kötü olanıdır!" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/552 (2306).

 

 

 

10089- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Neyi bekliyorsunuz? Azdıracak zenginliği mi? Akıllarda olmayan fakirliğin aniden gelmesini mi? Bedenleri bozacak hastalığı mı? Olmayan şeyleri konuşturan ihtiyarlığı mı? Aniden gelip çatan bir ölümü mü? Yoksa Mesıh'i mi? Ki Mesıh beklenenler içinde en kötü alanıdır! Yoksa kıyametin kopmasını mı? Ki kıyamet de daha dehşetli ve daha acıdır!"

İbn Abdan bunu "Yoksa Deccal'i mi? Ki Deccal beklenenler içinde en kötü alanıdır!" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Mübarek, Zühd 3-4 (7), Hakim, Müstedrek (4/321) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne (14/224-225).

 

 

 

10090- Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hayatı zorlaştıran ihtiyarlık, ansızın gelen ölüm, amel yapmaya engel olan hastalık ve ertelemekten dolayı pişmanlık zamanı gelmeden önce amel yapmaya bakınız.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (3/41).

 

 

 

10091- Mutarrifin, babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanoğlu ölene kadar çevresinden doksan dokuz musibetle kuşattimış gibidir. Bunların hepsinden kurtulsa ihtiyarlığa yakalanır. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi, kader (2150) ile sifatu'l-kıyame (2456).

 

 

 

10092- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Allah'tan) korkan kişi (itaat için) hemen harekete geçer. Hemen harekete geçen kişi de, istediği şeye kavuşur. Bilmelisiniz ki, Yüce Allah'ın sunduğu mal pAllahdır ve Allah'ın bu malı cennettir. ''

Ebu Akil bu şekilde "Burd b. Sinan" demiştir. Başkaları ise "Yezid b. Sinan" ibaresini kullanmıştır. Tirmizi de bu hadisi rivayet ettiğinde "Yezid b. Sinan" demiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/370-371 (4173).

 

 

 

10093- Tufeyl b. Ubey b. Ka'b'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Allah'tan) korkan kişi (itaat için) hemen harekete geçer. Hemen harekete geçen kişi de, istediği şeye kavuşur. Bilmelisiniz ki. Yüce AlIah'ın sunduğu mal pahaıldır ve Allah'ın bu malı cennettir. Sur'a üfürülme zamanı geldi. Ardından ikincisi de gelecek. Her türlü halleriyle ölüm de geliyor ...

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (5/136), Ebu Nuaym, Hilye (8/377) ve Hakim, Müstedrek (4/308).

 

 

 

10094- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey Haşim oğulları! Ben bir uyarıcıyım! Ölüm her an size saldırabilecek olan, kıyamet de size vaad edilendir ...

 

Tahric: İsnadı hasendir. Bak: Gazali, İhya (4/443).

 

Hadrami ise bunu şu şekilde rivayet eder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Haşim oğulları! Ey Abdimenaf oğulları! Ey Kusay oğulları! Ben bir uyarıcıyım ..... Sonrasını da bir önceki gibi aktarır.

 

 

 

10095- Ubey b. Ka'b der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecenin dörtte biri geçtiği zaman çıkar ve: "Allah'ı zikredin! Allah'ı zikredin! Sur'a üfürülme zamanı geldi. Ardından ikincisi de gelecek. Her türlü halleriyle ölüm de geliyor'' diye seslenirdi.

 

İsnadı hasendir. 141S. hadiste geçti.

 

 

 

10096- Hz. Ali'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Peygamberler, insanların önderleridirler. Fakihler de, insanların efendileridirler ve onlarla birlikte olmak kişinin hayırlarını arttırır. Kayda geçen amellerle gece gündüz gitgide azalan bir ecele doğru gidiyorsunuz. Ölüm ansızın karşınıza çıkabilir. Hayır eken kişi istediği şeyleri biçer. Kötülük eken ise pişmanlık biçer ...

Hz. Ali'nin kendi sözü olarak da rivayet edilmiştir ve mahfUz olanı da budur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Hatib, el-Fakih ve'l-Mütefakkih (1/32), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/23) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/ l18-119 (402).

 

 

 

10097- Hasan el-Basri bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma hutbelerini öğrenmek için uğraştım, ancak başarılı olamadım. Sonunda Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birinin yanına gelip bu konuyu sordum. Ashabdan olan kişi de bana şöyle dedi: "Resulullah (sallallahu al8yhi mell8m) Cuma hutbesinde şöyle buyururdu: "Ey insanlar! Sizin bir ilminiz var ve bu ilme göre amel edin. Yine bir sonunuz var ve bu sona göre hareket edin. Mümin iki korku arasındadır. Biri mazisidir ki, Yüce Allah'ın bu konuda kendisine ne yapacağını bilemez. Bir diğeri de, ömründen geriye kalanıdır ki bu süre zarfında da Allah'ın kendisine neler yapacağını bilemez. Bundan dolayı kişi kendisi için hazırlık yapmalıdır. Ahiretten önce dünyasını, yaşlanmadan önce gençliğini, hastalanmadan önce de sağlığını iyi değerlendirmelidir. Sizler ahiret için yara tildın ız. Dünya da sizin için yaratıldı. Canım elinde olana yemin olsun ki öldükten sonra artık hiçbir şey için mazeret, dünyadan sonra da cennet ve cehennemden başka bir yurt yoktur. Benim için de, sizin için de Allah'tan bağışlanma diliyorum."

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Gazali, İhya (3/200).

 

 

 

10098- Hasan ( el-Basri) der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının yanına çıkıp şöyle buyurdu: "içinizden kim başkalarından öğrenmeden Allah'ın kendisine ilim vermesini, birilerinin rehberliği olmadan hidayet vermesini ister? içinizden kim Yüce Allah'ın, körlüğünü gider ip basiret vermesini ister? Dünyayı arzulayıp hep yaşayacakmış gibi ileriye dönük çalışan kişinin Yüce Allah aynı oranda kalbini köreltir. Dünyaya karşı zahid olup emellerini kısa tutan kişiye Allah, başkalarından öğrenmeden ilim, birilerinin rehberliği olmadan da hidayet verir. Ancak sizden sonra iktidarlarını öldürme ve zorbalıkla, zenginliklerini cimrilik ve övülmeyle, sevilmeyi ancak dinden ayrılıp nefse uymakla ellerinde tutabilecek bir topluluk gelecektir. içinizden öylesi bir zamana yetişip de sırf Allah Tizası için zengin olma imkanı varken fakirliğe, sevilme imkanı varken insanların nefretine, izzete sahip olma imkanı varken de zillete sabredenlere Yüce Allah elli sıddik sevabı verir. ''

 

Tahric. İsnadı mürseldir Ebu Nuaym, Hilye (8/135) Bak: Gazali, İhya (3/200).

 

 

 

10099- Hasan (el-Basri) der ki: Bana bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dünya (peşinde koşan kişi) suyun içinde yürüyen kişi gibidir. Suyun içinde yürüyen kişinin ayaklarını ıslatmaması mümkün mü?"

 

Tahric: İsnadı mürseldir. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (89) Bak: Gazali, İhya (3/211).

 

 

 

10100- Muhammed b. en-Nadir el-Harisi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kalplerinizi dünyalık şeylerin zikriyle meşgul etmeyin" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı mu'daldır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (264).

 

 

 

10101- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabahladığı zaman derdi Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın rızasından nasibi olmaz" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (1/243).

 

 

 

10102- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (x):

"Sabahladığı zaman derdi Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın rızasından nasibi olmaz. Sabahladığı zaman Müslümanların derdiyle dertlenmeyen kişi de onlardan biri değildir" buyurmuştur.

İsnadı zayıftır. Bir önceki hadisin de isnadı zayıftır.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

 

 

10103- Abdullah b. Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kendisinden gafil olunmadığı halde kendisi gaflet içinde olan kişinin haline şaşıyorum. Ölüm peşinden koşarken kendisi de dünyanın peşinden koşanların haline şaşıyorum. Kendisinden razı olunmuş mu yoksa öfke mi duyuluyor bilmediği halde ağız dolusu gülen adamın haline şaşıyorum. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Asım, Zühd (186), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/49), İbn Hacer, el-Metalibu'l-Aliye (3/139) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs (3/39).

 

 

 

10104- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı "Ölüm peşinden koşarken kendisi de dünyanın peşinden koşanların haline şaşıyorum. Kendisinden gafil olunmadığı halde kendisi gaflet içinde olan kişinin haline şaşıyorum ... " lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/689).

 

 

 

10105- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ölümü temenni etmeyin, zira ölüm anı pek çetindir. Yüce Allah'ın, ömrünü uzatması ve kendisine yönelmesini nasib etmesi kişinin bahtiyarlığındandır. ''

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (2/332) Bak: Münziri, et- Terğib (4/257).

 

 

 

10106- Enes b. Malik bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıktığında Ensar'dan Harise b. en-Nu'man adında bir gençle karşılaştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Harise! Nasıl sabahladın?" diye sorunca, Harise: "Hakiki bir mümin olarak sabahladım" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne dediğine dikkat et! Zira hak olan her bir şeyin bir de hakikati vardır. Senin imanının hakikati nedir?" buyurunca, Harise: "Nefsimi dünyadan uzak tutuyorum. Gecelerimi ibadetle, gündüzlerimi oruçla geçiriyorum. Şu an açık bir şekilde Rabbimin Arş'ını görür gibiyim. Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret ettiklerini şu an görür gibiyim. Cehennemdekilerin birbirlerine nasıl öfke duyduklarını da şu an görür gibiyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona iki defa:

"Basiretin açılmış! Öyle kal!" buyurduktan sonra: "Yüce Allah'ın, kalbini imanla aydınlattığı bir kul!" diye de ekledi.

 

Bir defasında: "Ey Allah'ın süvarileri! Atlarınıza binin!" şeklinde cihad için çağrı yapılınca atına ilk binen Harise oldu. Çıktığı bu savaşta ilk şehit edilen süvari de kendisi oldu. Şehit edildikten sonra annesi, Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Oğlum Harise'nin nerede olduğunu söyle! Şayet cennette ise ağlamayacak ve üzülmeyeceğim. Ancak cehennemde ise yaşadığım sürece ağlayacağım" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü Harise! Bir değil birçok cennet vardır ve Harise bunların en yükseğinde olan Firdevs'tedir" buyurdu. Bunun üzerine annesi gülerek: "Aferin sana ey- Harise! Aferin!" diyerek oradan ayrıldı.

Ravi bu şekilde "Harise b. en-Nu'man" demiştir .

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bezzar, Müsned (1/26) Bak: İbnu'l-Esir, Üsdü'l-GCibe (1/425-426) ve İbn Hacer, el-İsCibe (1/289).

 

 

 

10107- Muhammed b. Ebi'l-Cehm bildiriyor: Haris b. Malik, Resulullah 'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılaştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Harise! Nasıl sabahladın?" diye sorunca, Haris: "Hakiki bir mümin olarak sabahladım" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne dediğine dikkat et! Zira hak olan her bir şeyin bir de hakikati vardır. Senin imanının hakikati nedir?" buyurunca, Harise: "Nefsimi dünyadan uzak tutuyorum. Şu an açık bir şekilde Rabbimin Arş'ını görür gibiyim. Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret ettiklerini şu an görür gibiyim. Cehennemdekilerin nasıl bağrıştıklarını da şu an görür gibiyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona üç defa: "Biliyorsun! Öyle kal!" buyurdu.

 

Tahric: Sülemi'nin hocasını tanımıyorum. Taberani, M. el-Kebir 3/302 (3367) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (1/57) ve İbn Hacer, el-İsabe (1/289). 

 

 

 

Bu kıssa Haris b. Malik hakkındadır. ismi Harise olarak da zikredilir. Oğlunun ahiretteki durumunu soran annenin kıssası ise Harise b. en-Nu/man hakkındadır.

 

 

 

10108- Cafer b. Burkan bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haris b. Malik'e: "Ey Haris b. Malik'" veya: "Ey Har' Sen nesin?" diye sorunca, Haris:

"Ey Allah'ın Resulü! Müminim!" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hakiki bir mümin misin?" diye sorunca, Haris: "Hakiki bir müminim!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hak olan her bir şeyin bir de hakikati vardır. Senin dediğinin hakikati nedir?" buyurunca, Haris: "Nefsimi dünyadan uzak tutuyorum. Gecelerimi ibadetle, gündüzlerimi oruçla geçiriyorum. Rabbimin Arş'ının getirilişini şimdiden görür gibiyim. Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret ettiklerini şu an görür gibiyim. Cehennemdekilerin nasıl bağrıştıklarını da şu an görür gibiyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın, kalbini nurlandırdığı mümin biri!" buyurdu.

İsnadında kopukluk vardır.

 

Tahric: İsnadı mu'daldır. Abdurrezzak, Musannef 11/129 (20114), İbnu'l-Mübarek, Zühd 106 (316) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef(11/43) Bak: İbn Hacer, el-İsabe (1/289).

 

 

 

10109- Abdullah b. Ukeym der ki: Ebu Bekr es-Sıddik bize bir hutbe verdi. Hutbesinde Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Allah'a karşı takvalı olmanızı, layıkıyla O'nu övmenizi, umutla korkuyu aynı anda taşımanızı tavsiye ediyorum. Zira Yüce Allah, Hz. Zekeriya ile ailesini överken: ''Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı"[Enbiya 90] buyurmuştur.

 

Ey Allah'ın kulları! Bilin ki gece gündüz hakkında bilginiz olmayan bir ecele doğru gidiyorsunuz. Elinizden geldiği kadar ecelinizi Allah'a amel ederken bitirmeye çalışın. Bunu da ancak Allah'ın inayetiyle yapabilirsiniz. Eceliniz bitip kötü amellerinizle baş başa kalmadan önce size verilen mühlet içinde amel etmeye çalışın. Zira sizlerden önce ömürlerini başkaları için yiyip bitiren topluluklar olmuştur. Sakın onlar gibi olmayın! Acele edin! Hızlı davranın! Zira süratle gelen ve hızlı bir şekilde geçip gidecek olan ölüm sizin peşinizdedir!"

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Ubeyd, el-Hutab ve'l-Mevaiz (s. 187-188).

 

 

 

10110- Abdullah b. Ukeym der ki: Ebu Bekr es-Sıddik bize bir hutbe verdi. Hutbesinde Allah'a layıkıyla hamdu senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Allah'a karşı takvalı olmanızı, layıkıyla O'nu övmenizi, umutla korkuyu aynı anda taşımanızı tavsiye ediyorum. Zira Yüce Allah, Hz. Zekeriya ile ailesini överken: "Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı''[Enbiya 90] buyurmuştur. Ey Allah'ın kulları! Bilin ki Yüce Allah, hakkı olarak canlarınızı rehin almış, bu yönde sizlerden söz almış, baki ve çok olana karşılık sizden fani ve az olanı satın almıştır. Ellerinizde bulunan Allah'ın Kitab'ının ışığı sönmez ve hayret verici yönleri bitmez. Onun ışığıyla aydınlanın, içindekilerden öğüt alın. Karanlık günlerinizde onun ışığında yürüyün. Allah sizleri kendisine kulluk etmeniz için yarattı ve yaptıklarınızı bilen Kiramen Katibin meleklerini görevlendirdi.

 

Ey Allah'ın kulları! Bilin ki gece gündüz hakkında bilginiz olmayan bir ecele doğru gidiyorsunuz. Elinizden geldiği kadar ecelinizi Allah'a amel ederken bitirmeye çalışın. Bunu da ancak Allah'ın inayetiyle yapabilirsiniz. Eceliniz bitip kötü amellerinizle baş başa kalmadan önce size verilen mühlet içinde amel etmeye çalışın. Zira sizlerden önce kendilerini unutup ömürlerini başkaları için bitiren topluluklar olmuştur. Sakın onlar gibi olmayın! Acele edin! Hızlı davranın! Zira süratle gelen ve hızlı bir şekilde geçip gidecek olan ölüm sizin peşinizdedir!"

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/258-259), Ebu Nuaym, Hilye (1/35), Hakim, Müstedrek (2/383-384) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/262) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/671).

 

 

 

10111- Yahya b. Ebi Kesir der ki: Ebu Bekr es-Sıddik hutbesinde şöyle derdi: ''Temiz ve güzel olan, gençlikleriyle övünenler nerede? Kentleri inşa eden ve onları duvarlarla çeviren sultanlar nerede? Savaş alanlarında galibiyet elde edenler nerede? Zaman onları yerle bir etti! Şimdi onlar mezarlıkların karanlığındadır! Acele edin! Kendinizi kurtarın!"

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Nuaym, Hilye (1/34), Ebu Davud, Zühd (28) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/261).

 

 

 

10112- Zeyd b. Erkam der ki: Hz. Ebu Bekr'in yanındayken içecek bir şeyler istedi. İçinde bal ve su olan bir kap getirildi. Ebu Bekr kabı ağzına götürünce de ağlamaya başladı. O kadar çok ağladı ki yanındakiler de ağladı. Bir süre sonra yanındakiler sustu, ancak kendisi ağlamaya devam etti. Bir ara ridası yla (üst giysisiyle) yüzünü sildi ve ağlamaya devam etti. O kadar çok ağladı ki yanındakiler ona artık bir şey soramayacaklarını düşündüler. Bir süre sonra susup gözlerini sildi. Ona: "Ey ResululIah'ın halifesi! Neden ağladın?" diye sorduklarında şöyle dedi: Bir defasında ResululIah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken bir şeyleri kendisinden uzaklaştırdığını gördüm, ancak yanında hiç kimseyi de göremiyordum. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Kendinden neyi uzaklaştırıyorsun? Yanında kimseleri de göremiyorum" dediğimde: "Dünya bir surete bürünüp bana doğru eğildi. Ona: ''Benden uzak dur!'' diyerek uzaklaştırdım. Bana: ''Vallahi sen benden kurtulsan bile senden sonra gelenler benden kurtulamayacaklar!'' dedi" karşılığını verdi. İşte o günü hatırlayıp ağladım.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebı Asim, Zühd (187) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/30-31).

 

 

 

10113- Ebu Hazım, azatlı cariyesi Azze'den bildiriyor: Hz. Ebu Bekr'in: "Kadınları altın ve zafıran olmak üzere iki kırmızı helak etmiştir" dediğini işittim.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Abdurrezzak, Musannef 11/72 (19947). Bak: İbn Hacer, el-İsabe (4/353) ve İbnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (7/195)

 

 

 

10114- Hasane -ı Basri) bildiriyor: Selman el-Farisi, vefatına sebep olan hastalığı sırasında Hz. Ebu Bekr'i ziyarete gittiğinde ona: "Bana öğüt ver" dedi. Ebu Bekr, Selman'a şöyle dedi: "Yüce Allah dünya nimetlerini önünüze serecek, ancak ihtiyacın kadarından fazlasını alma! Bil ki sabah namazını kılan kişi Allah'ın himayesi altındadır. Allah'ın himayesi altındayken ona ihanet etme ki seni yüz üstü cehennem ateşine atmasın!"

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Zühd (s. 110).

 

 

 

10115- Sabit bildiriyor: Hz. Ebu Bekr es-Sıddik şu dizeleri sık sık okurdu:

"Sevdiklerinin ölüm haberini alıp durur da sonunda kendi ölür Kişi nice şeyi ümit eder de elde edemeden ölür."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Zühd (s. 113).

 

 

 

10116- Yahya b. Said anlatıyor: Şu'be, Mehdi'nin yanına çıkacağı zaman bana geldi ve: "Bana Musa el-Cuheni'nin rivayet ettiği hadisi söyle de Mehdi'nin yanına gittiğim zaman ona da aktarayım" dedi. Ben de şöyle dedim: "Ebu Hafs'ın Yahya b. Said'den bildirdiğine göre Musa el-Cuheni Ebu Bekr b. Hafs şöyle demiştir: "Hz. Ebu Bekr son nefesini vereceği sırada kızı Aişe yanına geldi. Ruhunu teslim etmek üzere olduğunu görünce de şu beyiti okudu: "Kişi için artık mal müIkün ne faydası olur Ölüm hırıltısı gelip de göğüs daraldığı zaman."

 

Başkası ise rivayet ederken şu eklemeyi yapar: "Bunun üzerine Ebu Bekr yüzünü açtı ve şöyle dedi: "Bunun yerine: ''Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona ''İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir'' denir''[Kaf 19] de."

 

Tahric: Ahmed, Zühd (s. 159) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/599).

 

 

 

10117- Cafer b. Burkan der ki: Ömer b. el-Hattab valilerinden birine yazdığı bir mektubun sonunda şöyle dedi: "Ağır olan hesap (günü) gelmeden önce şimdi rahatken nefsini hesaba çek. Zira çetin olan hesap zamanı gelmeden nefsini hesaba çeken kişinin sonu razı olacağı ve gıpta edeceği bir hayat olur. (Nefsini hesaba çekmek yerine) hayat gailesi içinde oyalanıp arzularıyla meşgul olan kişinin sonu ise pişmanlık ve üzüntü olacaktır. Sana yapılan nasihatleri her zaman hatırla ki sana yasaklanan şeylerden uzak kalasın.''

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Muhasebetu'n-Nefs (16) ve Beyhaki, Zühd (459).

 

 

 

10118- Mesruk der ki: Bir gün Ömer b. el-Hattab üzerinde yünden bir giysi ile dışarıya çıktı. İnsanların kendisine baktığını görünce şu beyiti okudu:

"Şu gördügün güzelliklerden geriye hiçbir şey kalmayacaktır Mal ve çocuklar yok olurken geriye kalan sadece Allah'tır."

Sonra da: "Vallahi ahiretin yanında dünya (zaman olarak) bir tavşanın sıçrayışından daha fazla değildir" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hennad, Zühd 1/318 (572), İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (13) ve İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 185).

 

 

 

10119- Süfyan es-Sevri der ki: Bana bildirildiğine göre Ömer b. el-Hattab şu dizeleri okurdu: "Rahat geçen bir akşam sakın seni aldatmasın Belli olmaz, seherde ölümle karşılaşırsın.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 185).

 

 

 

10120- Ömer b. el-Hattab der ki: "Ahirete yönelik işler haricinde hiçbir şeyde acele davranmamak lazımdır!''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Veki', Zühd (261), Ahmed, Zühd (s. 119) ve İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 179).

 

 

 

10121- Mus'ab b. Sa'd der ki: Hafsa binti Ömer, müminlerin emiri ve babası Ömer'e: "Yüce Allah bizlere bolca nimet ve mal verdi. Şu giydiğin giysilerden daha yumuşak giysiler giyip, daha güzel yemekler yesen olmaz mı?" deyince Ömer: "Bunun kararını sana bırakıyorum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne kadar geçim sıkıntısı çektiğini hatırlar mısın?" karşılığını verdi ve onu ağlatana kadar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çektiği sıkıntıları saymaya başladı. Sonra şöyle dedi: "Sana şunu demek istiyorum: Allah'a yemin olsun ki elimden gelse onların çektiği sıkıntıya ortak olup aynı şeyleri ben de çekmek isterim. Belki (kıyamet gününde) onların ereceği rahatlığa ben de kavuşurum!"

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Zühd (s. 125), Ebu Nuaym, Hilye (1/48-49), İbn Şebbe, Tarihu'l-Medineti'l-Münevvere (3/801), İbn Sa'd, Tabakat (3/277-278), İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Md/ (369) ve İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 143).

 

 

 

10122- Mus'ab b. Sa'd der ki: Hz. Hafsa, babası Hz. Ömer'e: "Neden (güzel giysiler) giyinmiyorsun?" diye sorunca ... " Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbnu'l-Mübarek, Zühd 201 (574).

 

 

 

10123- Mus'ab b. Sa'd b. Ebi Vakkas bildiriyor: Hafsa binti Ömer babasına: "Ey müminlerin emiri! Yüce Allah ihsan ettiği fetihlede bizlere bolca nimet verdi. Şu giydiğin giysilerden daha yumuşak giysiler giyip, daha güzel yemekler yesen olmaz mı?" deyince Ömer: "Bunun kararını sana bırakıyorum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne kadar geçim sıkıntısı çektiğini bilmiyor musun?" karşılığını verdi ve onu ağlatana kadar Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çektiği sıkıntıları saymaya başladı. Sonra ekledi: "Sana şunu demek istiyorum: Benden önce aynı yolu takip eden iki arkadaşım (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr) vardı. Şayet onların gittiği yoldan farklı bir yol tutarsam onların gittiği yerden başka bir yere götürülürüm. Allah'a yemin olsun ki elimden gelse onların çektiği sıkıntıya ortak olup aynı şeyleri ben de çekmek isterim. Belki (kıyamet gününde) onların ereceği rahatlığa ben de kavuşurum!"

 

Tahric: Fesevl, Ma 'rife (2/188-189).

 

 

 

10124- İsmail b. Ebi Halid'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Ey insanlar! Kur'an'ın buyruklarına uyun. Kendinizi ölülerden sayın ve Allah'tan rızkınızı günübirlik isteyin. Allah'ın size malı daha fazlasıyla vermemesine de üzülmeyin" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 120), Ebu Nuaym, Ri/ye (l/Sı) ve İbn Ebi'dDünya, et-Tevadu' ve'I-Rumal (12).

 

 

 

10125- Ömer b. e-Hattab der ki: ''Dünyada zahidlik, hem kalp, hemde beden için rahatlıktır.''

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (155) ve İbnu'lCevzt, Menakibu Ömer (s. 183).

 

 

 

10126- Ebu Hureyre der ki: Ömer b. el-Hattab insanlara hutbe verdiği zaman hutbesinde şöyle derdi: "Nefsi arzulardan, hırstan ve öfkeden korunan kişi kurtulmuş demektir. Doğru söz dışında olan hiçbir sözde de hayır yoktur. Yalan söyleyen günaha girer, günaha giren de sonunda helak olur. Günaha girmekten sakının! Topraktan yaratılan ve tekrar toprağa gidecek olan, bugün hayatta iken yarın ölecek olan bir kul neden günaha bulaşır ki? Amellerinizi aksatmadan günübirlik yapın. Mazlumun bedduasından sakının ve kendinizi ölülerden sayın."

Başkaları ise bunu Uveysi'den "İbrahim b. Sa'd - İbrahim'in amcası İbn Şihab" kanalıyla rivayet etmişlerdir.

 

Tahric: Ebu Davud, Zühd (48, 49, SO).

 

 

 

10127- Zühri der ki: Zekat olarak toplanan genç develerden birkaç tanesi sakatlanınca Hz. Ömer onları kesti. Etlerinden yemek yapıp insanları davet etti. Abbas: "Bize devamlı olarak böyle şeyler yapsan olmaz mı?" deyince, Hz. Ömer şu karşılığı verdi: "Vallahi develer konusunda başka da bir çıkar yol bulamadım. Böyle yapmasaydık ya birinin hakkı alınıp başka birinin hakkına eklenecek ya da biri hakkı olan bir şeyden mahrum kalacaktı."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Abdurrezzak, Musannef 11/101 (20038) Bak: İbnu'l-Esir, en-Nihaye (1/280) ve Zemahşeri, el-Faik (1/222),

 

 

 

10128- Bedr b. Osman, amcasından bildirir: Hz. Osman, cemaate verdiği son hutbesinde şöyle demişti: "Yüce Allah dünyayı size içine yerleşmeniz için değil, onunla ahiretinize yönelik amellerde bulunmanız için vermiştir. Zamanı gelince dünya yok olacaktır ve dönüşünüz yine Allah'a olacaktır. Allah'a karşı takvalı olun. Zira bu takva sizi Allah'ın öfkesine karşı sizi koruyacak ve Allah katında bulunanları elde etmenize vesile olacaktır. Cemaatten ayrılmayın ki parçalanmayasınız. Yüce Allah: "Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır"[Al-i İmran 103-104] buyurur."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (146) ve İbn Cerir, Tarih (4/422-423).

 

 

 

10129- Hz. Ali der ki: "Sizin için en çok korktuğum şey, nefsi arzularınızın peşine düşmeniz ve uzun emelli olmanızdır. Nefsi arzuların peşinden gitmek kişiyi hak olan yoldan çıkarır. Uzun emelli olmak da kişiye ahireti unutturur.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/76), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/281), İbnu'l-

Mübarek, Zühd 86 (255), Hennad, Zühd 1/290-291 (509), Veki', Zühd (191) ve Ahmed, Zühd (s. 130) ile Fedailu's-Sahabe 1/530 (881).

 

 

 

10130- Ebu Abdirrahman es-Sülemi der ki: Ali b. Ebi Talib, Kufe'de verdiği hutbede şöyle dedi: "Ey insanlar! Sizin için en çok korktuğum şey, uzun emelli olmanız ve nefsi arzularınızın peşine düşmenizdir. Uzun emelli olmak kişiye ahireti unutturur. Nefsi arzuların peşinden gitmek de kişiyi hak olan yoldan çıkarır. Bilin ki dünya gitmekte, ahiret ise gelmektedir ve her ikisinin de ahalisi vardır. Siz dünyanın değil, ahiretin ahalisinden olun. Bugün amel varken hesap yok, ama yarın (ahirette) hesap varken amel olmayacktır.

 

Ali b. Ebi Ali el-Lehebi tarafından da rivayet edilmiştir ve zayıf bir rivayettir. Aynı ifadeler iki isnadla Hz. Peygamber'den de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, Zühd (460).

 

 

 

10131 - Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (2) ve İbnu'I•Cevzi, İlelu'l-Mütenahiye (2/329).

 

 

 

10132- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin için en çok korktuğum şey nefsi arzularınızın peşine düşmeniz ve uzun emelli olmanızdır. Nefsi arzuların peşinden gitmek kişiyi hak olan yoldan çıkarır. Uzun emelli olmak da kişiye ahireti unutturur. Bilin ki dünya ayaklanıp gitmekte, ahiret ise ayaklanıp gelmektedir ve her ikisinin de ahalisi vardır. Siz elinizden geldiği kadar dünyanın ahalisinden olmamaya çalışın. Bugün ameli olup hesabı olmayan bir yurtta yaşıyorsunuz, ama yarın hesap olup ameli olmayan bir yurda (ahirete) gideceksiniz.''1

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1438 (5214).

 

Her iki kanalın da lafzı aynıdır, sadece Cafer b. Muhammed'in rivayetinde "Elinizden geldiği kadanyla ahiret ahalisinden olmaya, dünya ahalisinden olmamaya çalışın" lafzı geçer.

 

 

 

10133- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı rivayet edilmiş, ancak burada "Elinizden geldiği kadanyla ahiret ahalisinden olmaya, dünya ahalisinden olmamaya çalışın" lafzı kullanılmıştır.

Lehebi bunu rivayette tek kalmıştır ve kavi biri değildir.

 

Tahric: İsnadı çokzayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1831) ve İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (2).

 

 

 

10134- Hz. Ali'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cenneti özleyen kişi, hayırlı işler yapmaya yönelir. Cehennemden çekinen kişi, şehvetinin peşinden gitmez. Ölümü gözleyen kişiye dünya lezzetleri değersiz gelir. Dünyada zahit olan kişiye de musibetler hafif gelir. ''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10135- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Hibban, eI-Mecruhin (2/64) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/10) Bak: Gazali, İhya (4/219).

 

 

 

10136- Ali b. Ebi Talib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bugün sizler ameldesiniz, yarın ise (amellerinizle) yarışacaksınız. Bu yarışm ödülü cennet. cezası ise cehennemdir. Allah'ın bağışlamasıyla kurtulur, rahmetiyle cennete girer ve amellerinize göre nimetleri paylaşırsınız ...

 

Ali b. Ebi Ali bunu rivayette tek kalmıştır. Bir sonraki rivayet de aslında onun kanalıyla gelmiştir.

 

Isnadı zayıftır.

 

 

 

10137- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bugün sizler ameldesiniz, yarın ise (amellerinizle) yarışacaksınız ... " Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1830) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs (1/393394) ve Müttakl, Kenzü'l-Ummal (43153).

 

 

 

10138- Malik b. Dinar der ki: Ali b. Ebi Talib'e: "Bize dünyanın ne olduğunu anlat" dediklerinde: "Kısa mı, uzun mu olsun?" diye sordu. "Kısa olsun" karşılığını verdiklerinde: "Helalleri için hesap, haramları için ise cehennem vardır" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir, ancak kopukluğu vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (25), Ebu Davud, Zühd (116) Bak: Gazali, İhya (3/204).

 

 

 

10139- Ali b. Ebi Talib der ki: "Dünyada zahit olan kişiye musibetler hafif gelir. Ölümü gözleyen kişi hayırlı ameller yapmaya yönelir."

 

Başkası rivayet ederken: "Cennetin özlemi içinde olan kişi dünyevi şehvetleri boş verir. Cehennemden korkan kişi ise haram olan şeylerden uzak durur" eklemesini yapar.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (204).

 

 

 

10140- Başka bir kanalla bir önceki rivayet, İmanın açıklaması konusunda daha uzun bir metinle rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (1/74-75). Bak: Zehebi, Mizan (2/199-200)

 

 

 

10141- Abdula'la b. Nevf der ki: Ali b. Ebi Talib'in şöyle dediğini işittim; "Dünyadan yüz çevirip ahirete yönelenIere ne mutlu! Bunlar Allah'ın yarattığı yeri kilim, toprağını yatak, suyunu temizlenme aracı, Kitab'ını (Kur'an'ı) şiar, du ayı örtü edinmiş ve dünyada Mesih b. Meryem'in yaşadığı gibi bir hayat yaşamışlardır."

 

Tahric: İsnadında mestur ravi vardır. İbn Ebi Dünya, et-Tevadu' ve 'I-Hum ılı (26) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/79).

 

 

 

10142- Ebu Şuca' der ki: Ali b. Ebi Talib, Selman el-Farisi'ye şöyle bir mektup yazdı: "Sonrasında gelince, bil ki dünya yılan gibidir. Derisi yumuşak, ama zehri öldürücüdür. Dünyada hoşuna giden şeylerden uzak dur ki bunların pek azı seninle birlikte kalacaktır. Bir gün biteceği için de dünya konusunda çok tasalanma. Dünyada en mutlu olduğun zamanlar ona karşı en çok dikkatli olduğun zamanlar olsun. Zira dünyaya rağbet eden kişi ne zaman bir konuda mutlu olsa ardından hoşlanmayacağı bir şeye maruz kalır. Baki selam.''

Dünya ve zühd konusunda Hz. Ali'nin diğer sözlerini faziletleri konusu içinde zikrettik .

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (74).

 

 

 

10143- Hişam b. Urve, babasından bildirir: Hz. Ömer, Şam'a geldiğinde bölgenin ileri gelenleri ile ordu komutanları onu karşıladı. Ömer: "Kardeşim nerede?" diye sorunca, ona: "Kardeşin kim?" dediler. Ömer: "Ebu Ubeyde!" karşılığını verince de: "Şimdi o da gelir" dediler. Az zaman sonra Ebu Ubeyde dizginleri ipten olan bir deveyle geldi. Geldiğinde selam verip hal hatır sordu. Sonra Ömer oradakilere: "Bizi yalnız bırakın" dedi. Ardından Ömer, Ebu Ubeyde ile birlikte evine kadar gitti. Ancak evde kılıcı, zırhı ve devesinin semerinden başka bir şey göremedi. Ona: "Sen de arkadaşların gibi kendine eşya alsana!" deyince, Ebu Ubeyde: "Ey müminlerin emiri! Ebedi istirahatgahımıza bizi bunlar ulaştıracaktır" karşılığını verdi.

 

Tahric: Hakim'in hocasını tanımıyorum. Abdurrezzak, Musannef 11/311 (20628), İbnu'lMübarek, Zühd 207-208 (586) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/101-102).

 

 

 

10144- Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Abdullah b. Ömer, yanında bolca yemek olsa dahi kendisiyle birlikte yemesi için başkalarını da çağırmadıkça o yemekten doymazdı. Bir defasında hasta iken ziyaretine İbn Muti' geldi. İbn Ömer'in vücudunun cılız düştüğünü görünce Safıyye'ye: "Neden ona iyi bakmıyorsun? Yemek yapsan belki de eski sağlığına kavuşur" deyince, Safiyye: "Bunu yapıyoruz! Ancak ya ailesini ya da yanına gelmiş olan herkesi bu yemeğe davet ediyor. İstersen bu konuda sen onunla konuş" karşılığını verdi.

İbn Muti': "Ey Ebu Abdirrahman! Yemek yesen olmaz mı? Belki eski sağlığına kavuşursun" deyince, İbn Ömer: "Bazen sekiz yıl geçer de bu süre zarfında bir defa bile karnımı doyurmuş olmam (veya bu süre zarfında sadece bir defa karnımı doyurmuş olurum). Şimdi ömründen bir merkebin su içeceği kadar bir süre kalmışken mi doymamı istiyorsun?" karşılığını verdi.

Yiyecekler konusu içinde İbn Ömer ve başkalarından bu manada sözler zikredilmişti.

 

Tahric: Abdurrezzak, Musannef 11/312 (20630), Ahmed, Zühd (s. 194) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/299).

 

 

 

10145- Kays b. Ebi Hazım der ki: Sa'd b. Malik: "Kişi tüm dünyaya sahip olsa dahi yolda atılmış dört tane ok görse yine de bunları almayı ister" dedi. Yanında oturan bir adam: "Bu okları neden almasın ki?" diye sorunca, Sa'd: "Sanırım sen de bu kişi gibisin" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud, Zühd (122).

 

 

 

10146- Reca b. Hayve der ki: Muaz şöyle dedi: "Sıkıntılarla sınandınız ve sabrettiniz. Ancak refah fıtnesiyle sınanmanızdan korkuyorum. Sizler için en çok da kadınların sebep olacağı fıtneden korkuyorum. Altından ve gümüşten takılar takıp, Yemen yapımı örtüler, Şam yapımı hırkalar giydikleri, zenginin peşinden gidip, fakirleri kaldıramayacakları yüklerin altına soktukları zaman maruz kalacağınız fıtneden korkuyorum."

Ebu Osman en-Nehdi de bunu Muaz'dan rivayet etmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (15/65), ibnu'l-Mübarek, Zühd 271-272 (785) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/236-237).

--- Beyhaki, Zühd 214 (434).

 

 

 

10147- Ma'mer, Ebu Kılabe'den ve birden fazla kişiden bildiriyor: Filan kişi, yanına uğrayan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazılarına:

"Bana nasihatte bulunun" dedi. Ashab da ona nasihatlerde bulunmaya başladı. En arkalarda da Muaz b. Cebel vardı. Muaz yanına varınca adam:

"Allah rahmetini senden esirgemesin! Bana nasihatte bulun" dedi. Muaz:

"Benden öncekiler sana yeterince nasihat etmiş ve benim nasihatime gerek bırakmamışlardır" karşılığını verip şöyle devam etti: "Ancak birkaç cümle ile sana nasihatte bulunayım. Bil ki, dünyada sana takdir edilen nasibi bir şekilde elde etmen gerekir, ancak ahiretteki nasibine daha fazla ihtiyacın olduğunu unutma. Bundan dolayı önce ahiretteki nasibini elde etmeye çalışıp onu öncele ki dünyadaki bu nasibin her nereye gidersen peşinden gelsin."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Abdurrezzak, Musannef 11/192 (20300), Ebu Nuaym, Hilye (1/234) ve Ebu Davud, Zühd (193).

 

 

 

10148- Avn b. Ma'mer der ki: Muaz b. Cebel'in bir meclisi vardı ve arkadaşları gelip burada toplanırdı. Gelen arkadaşlarına da şöyle derdi: "Ey adam! Ki hepiniz birer adamsınız! Allah'a karşı takvalı olun ve Allah'a yönelmede diğer insanlarla yarışın. Allah'a kavuşmaya (ölüme) kendinizi hazırlayın, (Siyasi kargaşa zamanlarında) evlerinizde durmayı bilin. İnsanlar tarafından tanınmamanın da size bir zararı olmaz."

 

Tahric: İsnadında kopuklukvardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (219).

 

 

 

10149- Hasan(-ı Basri) der ki: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı güzel insanlardı. Salih amellerde bulunmuş, Helal olan şeyleri yemiş ve (ahiretleri için) faziletli işler yapmışlardır. Dünyalık konusunda hiç kimseyle çekişmemiş, fakir düşmekten endişe etmemişlerdir. Dünyadan temiz olanı almış, pis olandan uzak durmuşlardır. ValIahi yaptıkları hiçbir iyiliği büyük görmemişler, şeytanın emriyle işledikleri hiçbir kötülüğü de küçük görmemişlerdir."

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (174).

 

 

 

10150- Urve der ki: Misver b. Mahreme bana: "Öyle kişiler mezarlara gittiler ki şu an hayatta olup da sizin oturduğunuz yerleri görselerdi onlardan utanırdınız" dedi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

10151 - Başka bir kanalla bu hadisin aynısı şu ifadelerle rivayet olunmuştur: Misver b. Mahreme bana: "Öyle kişiler mezarlara gittiler ki (hayatta olup da) beni sizinle görselerdi onlardan utanırdım" dedi.

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, Zühd 60 (183).

 

 

 

10152- Abdurrahman b. Zeyd der ki: Abdullah b. Mes'üd: "Siz Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından daha çok namaz kılıyor, daha çok oruç tutuyor, daha çok cihad ediyorsunuz ancak onlar sizden daha hayırlı idiler" dedi. Ona: "Ey Ebu Abdirrahman! Neden?" diye sorduklarında, İbn Mes'üd: "çünkü dünyaya karşı sizlerden daha çok zahitlerdi ve ahirete sizden daha fazla rağbet ediyorlardı" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/295), Ebu Nuaym, Hilye (1/136), Ebu Davud, Zühd (131), Hakim, Müstedrek (4/315), Taberani, M. el-Kebir 9/167-168 (8768), İbnu'l-Mübarek, Zühd 173 (501) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/420-421).

 

 

 

10153- İbn Mes'üd der ki: "Dünya evi olmayanın evi, malı olmayanın malıdır ve ancak aklı olmayan kişi dünya için bir şeyler biriktirir.''

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (16) ve Ahmed, Zühd (s. 161).

 

 

 

10154- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya, evi olmayanın evi, mail olmayanın malıdır ve ancak aklı olmayan kişi dünya için bir şeyler biriktirir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (6/71) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 2/230 (3107) Bak: Münziri, et-Terğib (4/178), Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/228) ve Sehavi, Makasidu'lHasene (s. 217).

 

 

 

10155- Abdullah (b. Mes'üd) der ki: "Elinizden geldiğince hazinenizi hiçbir hırsızın ona ulaşamayacağı ve hiçbir güvenin onu yiyemeyeceği yer olan semaya (Allah katına) koyun. Zira her bir kişinin kalbi hazinesine bağlı olur."

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Fesevi, Ma'rife (2/187-188).

 

 

 

10156- Abdullah b. Mes'üd der ki: "Elinizden geldiğince hazinenizi hiçbir hırsızın ona ulaşamayacağı ve hiçbir güvenin onu yiyemeyeceği yer olan semaya (Allah katına) koyun."

Humeydi der ki: "Feziri bunu rivayet ederken kardeşi Eş'as'ın ismini de zikretti. "

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Fesevi, Ma'rife (2/189), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/288), Ebu Nuaym, Hilye (1/135), Ebu Davud, Zühd (176), ibnu'l-Mübarek, Zühd 223 (633) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/420).

 

 

 

10157- Abdullah (b. Mes'üd) der ki: "Her bir sevincin bir de üzüntüsü vardır. Bir eve bolluk girdiği zaman başkasının (darlığın) girmesi de çok uzak değildir."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Veki', Zühd (S07) ve Ahmed, Zühd (s. 163).

 

 

 

10158- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı "Mutlaka başkası (darlık) da girer" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Veki', Zühd (506), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/303), Ebu Davud, Zühd (143) ve Mervezi, Zevaidü'z-Zühd 347 (976).

 

 

 

10159- Abdullah (b. Mes'üd) der ki: "Dünyayı arzulayan kişi ahiretine, ahireti arzulayan kişi de dünyasına zarar verir. Sizler baki olan (ahiret) için fani olan şeye (dünyaya) zarar verin!"

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 9/112-113 (8566), Veki', Zühd 1/297-298 (70), Ebu Nuaym, Hilye (ı/138) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/287-288) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/249).

 

 

 

10160- Abdullah b. Mes'üd der ki: "Her biriniz dünyada birer misafirsiniz, malınız da ödünç alınmış gibidir. Zamanı gelince misafir yola çıkacak, ödünç alınan mal da sahibine geri verilecektir.''

Lafız Sülemi'nin lafzıdır.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Taberani, M. el-Kebir 9/159 (8533), Ebu Nuaym, Hilye (1/134) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/299) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/235) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/418-419).

 

 

 

10161- Arfece der ki: İbn Mes'üd'dan bizlere A'la Süresi'ni okumasını istedim. ''Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz"[A'Ia 16] ayetine ulaşınca okumayı bıraktı ve oradaki arkadaşlarına dönüp: "Dünyayı ahirete tercih ettik. Kadınlarını, güzelliklerini, yiyecek ile içeceklerini görünce dünyayı tercih ettik. Ahiret ise şimdilik bize gösterilmedi. Bundan dolayı önümüzdekini tercih edip ilerde gelecek olanı bıraktık" dedi. İbn Mesüd, ''Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz''[A'Ia 16] ayetini de "....'' (Ama onlar dünya hayatını tercih ediyorlar)" lafzıyla, ",ı' harfiyle okudu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Cerir, Tefsır (30/157) ve Taberani, M. el-Kebır 9/267 (9147) Bak:

Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/487) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/236).

 

 

 

10162- Ubeydullah b. Şumayt, babasından naklediyor: Bize bildirildiğine göre Ebu Zer, Muaviye'nin meclisinde: "Hayırlılarınızın kim, kötülerinizin de kimler olduğunu biliyoruz. Biz sizleri baytarın atı tanımasından daha iyi tanıyoruz" dedi. Adamın biri: "Ey Ebu Zer! Sen gaybı mı biliyorsun?" diye sorunca, Muaviye: "İhtiyarı rahat bırakın! Zira sizden daha alim biridir" dedi ve Ebu Zer'e: "Ey Ebu Zer! En hayırlılarımız kimlerdir?" diye sordu. Ebu Zer: "En hayırlılarınız dünyaya karşı en çok zahid olan, ahirete en fazla rağbet eden, azat ettiğini hizmetçi olarak edinmeyen, zikrini herkese göstermeyen ve cemaat namazlarına en sonda gelmeyen kişilerdir" dedi. Muaviye: "En kötülerimiz kimdir?" diye sorunca da Ebu Zer: "Dünyaya en çok rağbet eden, ahiretten en çok uzak olan, azat edilenleri hizmetinde tutan ve cemaat namazına bitmek üzereyken gelen kişilerdir" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10163- Ubeydullah b. Şumayt, babasından bildirir: Bize bildirildiğine göre Ebu Derda: "Size hastalığınızı ve bunun ilacını söyleyeyim mi? Hastalığınız dünya sevgisidir. Bunun ilacı ise Allah'ı zikretmektir" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10164- Ebu Zer der ki: "İki dirhemi olanın (ahirette) hesabı bir dirhemi olanın hesabından daha ağır olacaktır."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/341-342), Ebu Davud, Zühd (201), İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Mal (31), Ahmed, Zühd (s. 147), Ebu Nuaym, Hilye (1/164), İbnu'lMübarek, Zühd (195) ve Hennad, Zühd (591).

 

 

 

10165- İbrahim et-Teymi, babasından bildirir: Basra'ya gittiğimde yirmi bin (dirhem veya dinar) kazandım. Ancak buna çok da sevinmedim ve bir daha böylesi bir meblağı kazanmak istemiyorum. Zira Ebu Zer'in: ''Kıyamet gününde bir dirhemi olan kişinin hesabı iki dirhemi olanın hesabından daha hafif olacaktır'' dediğini işittim."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuayın, Hilye (4/210 ).

 

 

 

10166- Muhammed b. el-Münkedir der ki: Habib b. Mesleme, Şam'da bulunan Ebu Zer'e üç yüz dinar gönderdi ve: "İhtiyaçların için kullan" dedi. Ancak Ebu Zer parayı getiren adama: "Beni Allah yolundan saptırmak için bunlardan başka bir şey bulamamış mı? İçinde barınacağımız bir çadırımız, ihtiyaçlarımızı karşılayacak birkaç koyunumuz ve lütfedip hizmetimizi gören bir eşimiz var. Bundan fazlasına sahip olmaktan da korkarım!" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Zühd (s. 147), Ebu Nuayın, Hilye (1/161) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef ( 13/344).

 

 

 

10167- İbrahim et- Teymi der ki: Kureyşli bir genç Ebu Zer'in yanına girdi. Ona: "Dünyayı çok kötüledin" deyip kızdırınca, Ebu Zer: "Benim dünya ile ne işim olabilir? Oysa haftada bir ölçek tahıl, günde bir içimlik su bana yeterli olur" karşılığını verdi.

 

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/342), Ahmed, Zühd (s. 148) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/162).

 

 

 

10168- Hafs b. Süleyman der ki: Adamın biri Ebu Zer'in yanına girdi.

Bakışlarını evin içinde gezdirdi ve: "Ey Ebu Zer! Eşyalarınız nerede?" diye sordu. Ebu Zer: "Bizim de (ahirette) bir evimiz var ve en güzel eşyalarımızı oraya gönderiyoruz" karşılığını verdi. Adam: "Ama madem henüz buradasın eşyaya da ihtiyacın var" deyince, Ebu Zer: "Evin sahibi bizi bu evde bırakmayacak" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (ı/ 595).

 

 

 

10169- Selman el-Farisi der ki: "Üç şey beni güldürecek kadar şaşırtmıştır. Biri, ölüm peşinde olmasına rağmen kişinin dünyaya ümit bağlamasıdır. Diğeri, kişinin, kendisinden gafıl olunmadığı halde kendisi gafil olmasıdır. Bir diğeri de, kişinin, alemlerin Rabbini razı mı etmiş, öfkelendirmiş mi bilmeden ağız dolusu gülmesidir.

Üç şey de beni ağlatacak kadar üzmüştür. Biri, sevdiğim kişilerden, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve taraftarlarından (veya sevdiklerimden) ayrılmaktır. Diğeri, ölüm döşeğinde can çekişirken karşılaşılan durumlardır. Diğeri, (kıyamet gününde) Yüce Allah'ın huzuruna çıkıp da cehenneme mi, yoksa cennete mi gideceğimi bilemediğim andır.")

 

 

 

10170- Sabit el-Bünani der ki: Ömer b. el-Hattab, Selman'a: "Beni ziyarete gel!" diye bir mektup yazdı. Selman da ziyaret için yola çıktı. Ömer, Selman'ın gelmekte olduğu haberini alınca arkadaşlarına: "Selman geliyor! Kalkın da onu karşılamaya gidelim" dedi. Bu şekilde Ömer onu karşıladı ve yakın ilgi gösterip hatırını sordu. Sonra ikisi birlikte Medine'ye döndü. Ömer ona: "Kardeşim! Benden yana sana beğenmediğin bir şey ulaştıysa söylemeni istiyorum" deyince, Selman: "Şayet ısrar etmeseydin

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Ahmed, Zühd (s. 154), Ebu Nuaym, Hilye (1/207) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/548).

 

 

 

söylemezdim. Bana bildirildiğine göre sofranda tereyağı ile et bir arada bulunuyormuş. Yine bana bildirildiğine göre birini evde birini de dışarıda giydiğin iki hullen varmış" karşılığını verdi. Ömer: "Bundan başka bir şey var mı?" diye sorunca, Selman: " Hayır, yok ama bunlar bile yeter" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Bunları bir daha yapmayacağım" dedi.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

10171- Ebu Osman der ki: Müslümanlar Cuh bölgesini fethettiklerinde bölgede yürümeye başladılar. Ekinler dağları tamamıyla kaplamış gibiydi. Se lman' ın yanında yürüyen bir adam: "Ey Abdullah! Yüce Allah'ın fetihle bize verdiği hayırları görüyor musun? Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği şeyleri görüyor musun?" deyince, Selman: "Bu gördüklerinin neyini beğeniyorsun? Bu tahıllardan her bir tanesi için hesaba çekileceksin!" karşılığını verdi.

Ahmed b. Hanbel, Seyyar'dan rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/550-551).

 

 

 

10172- Selman: "çarşıya ilk giren ve oradan en son çıkan kişi olma! Zira şeytan orada yumurtlayıp yavrular" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Zühd (s. ıso) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/338)0

 

Yezid ise bunu: "çarşıya ilk giren ve oradan en son çıkan kişi olma! Zira şeytanın yavruladığı ve sancağını diktiği yer çarşılardır" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

 

 

10173- Ebu Derda: "Müslüman kişinin en güzel ibadetgahı evidir. Zira gözlerini ve cinsel organını orada haramdan korur. Çarşılardan da uzak durun! Zira çarşılar, boş şeylerle kişiyi meşgul eder" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Hennad, Zühd (1235), Ahmed, Zühd (135), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/309-310) ve İbn Ebi Asım, Zühd (80).

 

 

 

10174- Muhammed b. Vasi' der ki: Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı: "Kardeşim! Kulların engel olamayacağı belalar üzerine inmeden, sıhhatinin ve boş vaktinin değerini biL. Kardeşim! Belaya maruz kalan müminin de duasının kıymetini biL. Kardeşim! Mescid evin olsun. çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Mescidler takva sahibi her kişinin evidir. Yüce Allah. mescidleri ev edinenlere gönül huzuru ve rahat bir şekilde Sırat köprüsünden Rabbinin rızasına geçme garantisi vermiştir'' buyurduğunu işittim.

 

2688 ile 2689. hadislerde geçti.

 

 

Kardeşim! Yetimi kendine yakın tut, başını okşa ve ona karşı şefkatli oL.

Ona kendi yediğin yemekten yedir. Bu, senin kalbinin yumuşamasına ve ihtiyaçlarının giderilmesine vesile olur.

 

Kardeşim! Şükrünü eda edemeyeceğin malı biriktirme. çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Kıyamet günü Yüce Allah'a itaat eden mal sahibi getirilince malı da önünde durur. Sırat'tan geçerken Sırat sağa sola sallanınca önünde duran malı ona: "Devam et! Sen Allah'ın üzerimde olan haklarını ifa ettin" der.

 

Sonra malını Yüce Allah'a itaat yolunda kullanmayan kişi getirilir. Malı omuzlarının üzerinde olur, Sırat'tan geçerken Sırat sağa sola sallanınca malı ona: "Yazıklar olsun sana! Allah'ın üzerimde olan haklarını ifa etseydin ya!" der. Bu durum o kişinin feryat figan etmesine (cehenneme düşmesine) kadar devam eder.'' - İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (360).

 

Kardeşim! Duyduğuma göre bir hizmetçi satın almışsın. Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi. kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi Allah'a, Allah da ona yakın olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık bunun hesabını da verir'' buyurduğunu işittim? Ümmü'd-Derda da imkanlarımın iyi olduğu bir zamanda benden hizmetçi almamı istedi. Hesabını verememekten çekindiğim için almadım.

 

Kardeşim! Ben ve sen kim oluyoruz da Allah'ın huzuruna çıktığımızda bunun hesabını vermekten korkmayacağız.- DeyIemi, Müsnedüll-Firdevs 3/92 (4260).

 

Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra uzun bir zaman yaşadık. Ondan sonra ne günahlar işlediğimizi de ancak Allah bilir. Baki selam!'' - İsnadında kopukluk vardır.

 

 

 

10175- Ma'mer, bir arkadaşından bildiriyor: "Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı..." Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını bildirir. Ancak sonunda Ebu Derda'nın şöyle dediğini aktarır: "Kardeşim! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri olman seni aldatmasın. Zira ondan sonra uzun bir zaman yaşadık. Ondan sonra ne günahlar işlediğimizi de ancak Allah bilir.''

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Abdurrezzak, Musannef 11/96-98 (20029), Ebu Nuaym, Hilye (1/214-215) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatuls-Safve (1/631-633).

 

 

 

10176- Yezid b. Muaviye der ki: Alimlerden biri olan Ebu Derda şöyle dedi: "Uzun emelli olup mal biriktiriyorsunuz. Ancak ne umduklarınıza ulaşacak, ne de biriktirdiklerinizi yiyebileceksiniz."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, Zühd (469).

 

 

 

10177- Sabit der ki: Yezid b. Muaviye, Ebu Derda'nın kızı Derda'yı evlenmek için istedi. Ancak Ebu Derda kabul etmedi ve başkasıyla evlendirdi. Ebu Derda'ya: "Yezid'i reddedip filan kişiyle mi evlendiriyorsun?" denilince, Ebu Derda: "Şayet Ebu Derda'nın kızı (Yezid'le evlenip de) sabah kalktığı zaman başucunda hizmetçileri, çevresinde pırıl pırıl evleri görecek se o zaman dini nasıl olacaktır!?" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Zühd (s. 141-142), Ebu Nuaym, Hilye (1/215) ve İbnu'l-Cevzı, Sifatu's-Safve (1/633).

 

 

 

10178- Bilal b. Sa'd et-Teymi, babasından bildirir: Ebu Derda dünyadan bahsetti ve: "Dünya lanetlenmiştir! Allah için olan veya Allah rızası için yapılan şeyler dışında içinde ne varsa lanetlenmiştir" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (355) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/309).

 

 

 

10179- Müsa b. Ukbe der ki: Ebu Derda kardeşlerinden birine yazdığı mektupta şöyle dedi: "Sonrasına gelince, Allah'a karşı takvalı olmanı, dünyadan yüz çevirip Allah'ın katında olanlara rağbet etmeni öğütlüyorum. Şayet bunu yaparsan katındakileri arzulamandan dolayı Yüce Allah da seni sevecektir. Dünyalıklarını kendilerine bıraktığın için insanlar da seni sevecektir. Baki selam!"

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

10180- Ebu Derda der ki: "Ey Adem oğlu! Dünyayı ayağının altına al, zira az bir zaman sonra senin mezarın olacaktır. Ey"Adem oğlu! Sen birkaç günden ibaretsin. Geçip giden her bir günle de bir parçan gidiyor. Annen seni doğurduğundan beri ömrünü tüketip durmaktasın."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Beyhaki, Zühd (507) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/638).

 

 

 

10181- Bilal b. Sa'd der ki: Ebu Derda duasında: "Allahım! Kalbin dağılmasından sana sığınırım!" derdi. Ona: "Kalbin dağılması da ne?" diye sorulunca da: "Her bir bölgede benim için bir malın yerleştirilmesidir" dedi.

 

Tahric: İsmidı hasendir. Ebu Nuayın, Hilye (1/219) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/639).

 

 

 

10182- Abdullah b. Murre'nin bildirdiğine göre Ebu Derda şöyle demiştir: "Yüce Allah'ı görüyormuşçasına ibadet edin. Kendinizi ölülerden sayın. Bilin ki az olup da size yeteni çok olup da sizi oyalayandan daha hayırlıdır. Yine bilin ki yapılan iyilikler asla yok olmaz ve işlenen günahlar asla unutulmaz."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Zühd (s. 134-135), Ebu Davud, Zühd (226), Hennad, Zühd (508), İbn Ebi Şeybe,Musannef (13/305) ve Veki', Zühd (13).

 

 

 

10183- Ebu Derda der ki: "Yüce Allah'ı görüyormuşçasına ibadet et!

Kendini ölülerden biri say ve mazlumun bedduasından sakın. Zira onların duası bir ateş kıvılcımı hızında (Allah katına) YÜkselir.''

 

Tahric: İbn Asakir, Tarihu Dimaşk (13/383) ve Ebu Davud, Zühd (241).

 

 

 

10184- Ümmü'd-Derda bildiriyor: Ebu Derda, vefat anı geldiğinde: "Kim benim içinde bulunduğum öylesi bir günü için amel eder? Kim benim içinde bulunduğum öylesi bir saati için amel eder? Kim bu yatağa düştüğüm duruma düşeceği zaman için amel yapar?" deyip: ''Onların kalplerini, gözlerini, ona ilk defa inanmadıkları gibi çeviririz; onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız''[En'am 110] ayetini okumaya başladı.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Nuaym, Hilye (1/217), Ebu Davudı Zühd (212), İbnu'l-Mübarekı Zühd 11 (32) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /314) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/341).

 

 

 

10185- Enes b. Malik der ki: Bir yolculuktayken Ebu Musa bana: "Ey Enes! Hadi gel de biraz Rabbimizi zikredelim. Zira şunlardan her biri, deriyi bile kesebilecek keskin bir dile sahip" dedi. Ki bazıları bir konuda konuşuyordu. Sonra bana: "Ey Enes! İnsanların ahirete yönelik gevşek davranmalarının, bu yönde çaba göstermemelerinin sebebi nedir?" diye sordu. Ben: "Dünya, dünyevi arzular ve şeytan" karşılığını verdiğimde ise şöyle dedi: "Vallahi değil! Çünkü dünya hemen önlerinde ahiret ise halihazırda pek uzaktadır. Oysa durum hakkında iyice tefekkür etseler ahiret için çalışmaktan asla şaşmaz ve dünyaya yönelmezlerdi!"

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 198), Ebu Nuayın, Hilye (1/259) ve Ebu Davud, Zühd (284).

 

 

 

10186- Ebu İdris der ki: Ebu Musa o kadar uzun süre oruç tuttu ki zayıflıktan çöpe döndü. Ona: "Biraz ara verip kendine gelsen" denilince: "Heyhat! Yarışı eğitilmiş olan atlar kazanır" karşılığını verdi. Bazen de evinden çıkarken hanımına: "Yolculuk için hazır ol! Zira cehennem köprüsünden başka bir geçiş yolu yoktur!" derdi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

10187- Salih b. Musa et-Talhi, babasından bildirir: Ebu Musa el-Eş' ari vefatından önce kendini aşırı bir şekilde ibadete verdi. Ona: "Biraz kendini dinlendirsen olmaz mı?" denilince: "Yarışa giren at bitiş çizgisine yaklaştığında her şeyini ortaya koyar. Benim ile ecelim arasındaki mesafe de ondan bile daha azdır" karşılığını verdi. Vefat edene kadar da o şekilde ibadete devam etti.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10188- Ebu't-Tufeyl der ki: Huzeyfe şöyle dedi: "Ölüp rahatlayan kişi ölü değildir Asıl ölü diriyken ölü olan kişidir."

Ona: "Ey Ebu Abdillah! Diriyken ölü olan kişi kimdir?" diye sorulunca: "İyiliği kalpten kabul etmeyen, kötülüğü de kalpten inkar etmeyen kişidir" dedi.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

10189- İbn Abbas der ki: Kıyamet gününde dünya; kör, saçları ağarmış ve dişleri dökülmüş çirkin ihtiyar bir kadın suretinde getirilir. Bu şekilde bütün insanlara gösterilir ve: "Bunu tanıyor musunuz?" diye sorulur. İnsanlar: "Bunu tanımaktan Allah'a sığınırız!" karşılığını verirler. Bunun üzerine: "Bu, uğruna birbirinizi öldürdüğünüz, akrabalık bağlarını kestiğiniz, birbirinize haset ettiğiniz, birbirinize düşman kesildiğiniz ve aldandığınız dünyadır" denilir. Dünya: "Rabbim! Benim peşimden koşanlar ve sevenlerim nerede?" diye sorunca, Yüce Allah (meleklere): "Peşinden koşanları ve sevenlerini onunla birlikte (cehenneme) gönderin" buyurur.

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (123) Bak: Gazali, İhya (3/210).

 

 

 

10190- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadında kopukluk vardır.

 

 

 

10191- Said b. Cübeyr bildiriyor: İbn Abbas, ''Fakat insan önündekini yalanlamak ister"[Kıyamet 5] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "İnsan (günah olan bir durum karşısında) ''Önce yapayım sonra tövbe ederim'' der, anlamındadır. ''

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/344).

 

 

 

10192- Tarık b. Şihab der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından hayatta kalanlar hasta olan Habbab'ı ziyarete gittiklerinde ona: "Ey Ebu Ab diHah ! Yarın kardeşlerinle buluşacaksın" dediler. Habbab bunu duyunca ağlamaya başladı. Ona: "İçinde bulunduğun duruma mı ağlıyorsun?" dediklerinde şu karşılığı verdi: "Korkumdan ağlamıyorum! Ancak bana bazılarını hatırlattınız ve onların kardeşlerim olduğunu söylediniz. Onlar yaptıklarının sevabını alıp gittiler. Ben ise dile getirdiğiniz o amellerin mükafatını onlardan sonra dünyalık olarak almış olmaktan korkuyorum."

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. İbnu'l-Mübarek, Zühd 183-184 (522), Ebu Davud, Zühd (266), İbn Sa'd, Tabakat (3/166-167), Taberani, M. el-Kebir 4/63 (3616), Ebu Nuaym, Hilye (1/145-146), Humeydi, Müsned 1/86 (158) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/427).

 

 

 

10193- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

10194- İbn Ömer der ki: "Kul dünyalık olarak bir şeyelde ettiği zaman Yüce Allah katındaki değeri biraz daha eksilir. Yüce Allah ona karşı cömert olsa dahi bu durum değişmez."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/323), Henrrad, Zühd (557) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/306).

 

 

 

10195- Fudayl der ki: Birine dünyalık olarak bir şey verildiği zaman mutlaka ona: "Bunun yanında sana iki katıyla hırs, iki katıyla meşguliyet, iki katıyla da dert verilecektir" denilir. Birine dünyalık olarak bir şey verildiği zaman mutlaka ahiretinden eksiItilir. Vallahi ne alıyorsan kendi kesenden alıyorsun. Artık dilersen az, dilersen de çok al.

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

10196- Amr b. Meymün, babasından bildirir: Adamın biri İbn Ömer'e gelip: "Zeyd b. Harise öldü ve geriye yüz bin (dirhem) bıraktı" deyince, İbn Ömer: "Ama dirhemler onu bırakmayacaktır!" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/327) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/306).

 

 

 

10197- Mücahid der ki: İbn Ömer'le birlikte yürürken harabe olan bir yerden geçtik. İbn Ömer bana: "Ey Mücahid! Harabeye sor bakalım, sakinlerine ne olmuş?" dedi ve cevabını yine kendisi: "Ölüp gittiler, geriye de amelleri kaldı!" şeklinde verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir, ancak kopuktur. Ahmed, Zühd (s. 191), Ebu Nuaym, Hilye (1/312), İbnu'l- Mübarek, Zühd 225 (639) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /330).

 

 

 

10198- Habib b. Ebi Sabit der ki: Ebu Derda harabeye dönmüş bir köyün yanından geçerken: "Ey harabe! Sakinlerin nerede?" diye sordu. Cevabı da yine kendisi: "Ölüp gittiler, geriye de amelleri kaldı!" şeklinde verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /306) ve İbnu'l- Mübarek, Zühd (638).

 

 

 

10199- Malik der ki: İsa b. Meryem, sakinleri ölüp gitmiş bir evin yanından geçerken durur ve: "Seni miras yoluyla birbirlerinden alan sahiplerine yazıklar olsun! Zira eski sahiplerine neler yaptığından hiç ibret almadılar" derdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (3/50) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd (640).

 

 

 

10200- Ebu Vakıd el-Leysi der ki: "Amellere baktığımızda ahireti elde etmek için dünyada zahid olmaktan daha iyi bir amelin olmadığını gördük. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Zühd (s. 200), Ebu Nuaym, Hilye (8/359), Ebu Davud, Zühd (377), İbnEbi Şeybe, Musannef(13/322) ve Hennad, Zühd (558).

 

 

 

10201- Ebu Vakıd der ki: "İman ahlakına zahitlikten daha uygun bir şey görmüş değiliz."

 

İsnadında kopukluk vardır.

 

 

 

10202- Sillim b. Beşir der ki: Ebu Hureyre hastalığı sırasında ağlayınca ona: "Neden ağlıyorsun?" diye soruldu. Ebu Hureyre de şöyle karşılık verdi:

"Yolculuğumun uzunluğundan ve azığımın azlığından dolayı ağlı yorum. Şimdi artık ya cennete ya da cehenneme doğru inen bir yokuşun başındayım ve bunlardan hangisine götürüleceğimi de bilmiyorum."

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. Abdullah b. Ahmed, zevaidü'z-Zühd (s. 153), Ebu Nuaym, Hilye (1/383), İbn Sa'd, Tabakat (4/339), Buhari, Tilrih (2/2/157-158) ve Zehebi, Siyer (2/625).

 

 

 

10203- Ebu Hureyre der ki: "Hayır yapmayı alışkanlık haline getirin!

İşini ''İlerde yaparım, şu zamanda yaparım'' diyen ertelemecilerin bu alışkanlığından sakının!"

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (209).

 

 

 

10204- Ebu'r-Rabi' der ki. Ebu Hureyre'nin bir çöplüğe bakıp: "İşte şu (çöplük) hem dünyanızı, hem de ahiretinizi yok etmektedir!" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbnu'l-Mübarek, Zühd 219 (619).

 

 

 

10205- Ebu'r-Rabi' der ki. Ebu Hureyre'nin: "İşte şu çöplük hem dünyanızı, hem de ahiretinizi yok etmektedir!" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Nuaym, Hilye (1/380).

 

 

 

10206- Muhammed (b. Sirin) der ki: Ebu Hureyre'nin yanındayken giysisiyle burnunu sildi ve şöyle dedi: "Ebu Hureyre'nin keten giysiyle burnunu silmesini ınsan eden Allah'a hamdolsun! Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi ile Aişe'nin odası arasında açlıktan bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelenler de (delirdiğimi zannederek) göğsüme otururdu. Ben de başımı kaldırıp: "Sandığınız gibi (deli) değilim! Sadece açım!" derdim. 

Buhari, Sahih'de Eyyub kanalıyla İbn Sirin'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, iltisam (8/152).

 

 

 

10207- Muhammed (b. Sirin) anlatıyor: Ebu Hureyre'nin yanındaydık.

Üzerinde iki parçalık kırmızıya boyanmış keten bir giysi vardı. Bu giysisiyle burnunu silince: "Vay ki vay! Ebu Hureyre artık burnunu ketenden giysisiyle siliyod" dedi ve şöyle devam etti: "Oysa Aişe'nin odası ile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi arasında açlıktan bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelenler delirdiğimi zarınederek ayaklarıyla boynuma basarlardı. Oysa delirmiş filan değildim, sadece açtım."ı

 

İsnadı sahihtir.

 

Süleyman ise rivayet ederken şu lafzı kullanır: "Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi ile Aişe'nin odası arasında bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelen delirdiğimi zannederek ayağıyla boynuma basardı. Oysa delirmiş filan değildim, sadece açtım."

Buhari, Sahih'de Süleyman b. Harb kanalıyla Hammad'dan rivayet etti. - Buhari, i'tisam (8/152).

 

 

 

10208- Ebu Hureyre der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı arasında hurma dağıtınca bana yedi hurma düştü. Bunların içinde de kuru ve adi bir hurma vardı. İçlerinde de en çok bu hurma hoşuma girmişti. Zira ağzımda hemen dağılmazdı."

Buhari, Müsedded kanalıyla Hammad b. Zeyd'den rivayet etti. - Buhari, at'ime (6/210).

 

 

 

10209- İbn Sirın der ki: Ebu Hureyre'nin, kızına: "Altın giyme! Zira cehennem alevinin sana dokunmasından korkarım!" dediğini işittim.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed, zevaidü'z-Zühd (s. 153), Abdurrezzak, Musannef 11/70 (19938) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/380).

 

 

 

10210- Ubeyd b. Bab der ki: Ebu Hureyre'ye uğradığımızda bana: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "çarşıya" dediğimde: "Alabiliyorsan oradan ölümü satın al!" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10211- Ebu Abdirrahman el-Hubuli der ki: Abdullah b. Amr b. el-As'ın şöyle dediğini işittim: "Bugün yaptığım bir hayır benim için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında aynı hayrı iki katıyla yapmış olmamdan daha iyidir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bizi sadece ahiret ilgilendiriyordu ve dünya hiç ilgilendirmiyordu. Bugün ise dünya bize doğru yönelmiş durumdadır."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10212- Semure der ki: "Ölümden kaçmaya çalışan insan yere olan borcundan kaçan tilki gibidir. Tilki koşup kaçmaya başlar. Yorgun düşüp taşların arasında bir delik bulunca da içine girer. Ancak başını kaldırınca hemen başının ucunda yer ona: "Ey tilki! Bana borcunu öde!" der. Tilki oradan çıkıp kaçar ve başka bir deliğe girer. Ancak kaçacak bir yer bulamaz. İnsan da öyledir. Ölümden hiçbir zaman kaçamaz. Nereye giderse gitsin ölümden kaçışı yoktur.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ukayli, ed-Duafa (4/201).

 

 

 

10213- Semure b. Cundub'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ölümden kaçmaya çaILşan kişi toprağa olan borcundan kaçan tilki gibidir. Tilki koşmaktan yorulup deliğine girince toprak ona: ''Bana olan borcunu öde!' Borcunu öde!'' der. Tilki tekrar deliğinden çıkar ve koşarak kaçmaya çaIışır. Ancak çok geçmeden nefesi kesilip ölür. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 7/168-169 (6922), Ukayli, ed-Du' afa (4/200), İbnu'l-Cevzi, el-İlelü'l-Mütenahiye (2/405-5406) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (2/320).

 

 

 

10214- Abdullah b. Amr: "Vallahi şu direğin yerinde olmak isterdim!" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Sa'd, Tabakat (4/267) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/355).

 

 

 

10215- Enes b. Malik der ki: "Size hiç kimsenin görmediği iki gün ile iki geceden bahsedeyim mi? Günlerden biri, Allah katından birinin ya rızası ya da öfkesinin haberini vermek için geleceği gündür. Diğer gün de, Allah'ın huzurunda durduğun ve amel defterinin ya sağından ya da solundan verileceği gündür. Gecelerden ilki de, ölünün mezarında geçireceği ilk gecedir ki daha önce böylesine bir gece geçirmiş değildir. Diğer gece de, sabahında kıyametin kopacağı gecedir ki artık ondan sonra bir daha gece olmayacaktır."

 

İsnadı sahihtir.

 

Bu şekilde mevkUf olarak rivayet edilmiştir. Ebu Muhammed b. Yusuf da bunu kitabından bize nakletti. Ancak isnadında Yunus b. Yezid'i zikretmeyip "Zühri, Enes b. Malik'ten şöyle bildirir" dedi. Bu ise daha doğru görünmektedir. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

10216- Musa b. Ali, babasından bildirir: Amr b. el-As'ın Mısır'da verdiği hutbede şöyle dediğini işittim: "Yolunuz Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolundan ne kadar da uzak! Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar içinde dünyaya karşı en zahid olan kişiydi. Siz ise insanlar içinde dünyaya en çok rağbet edenlersiniz.''

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

10217- Rabi' b. Süleyman der ki: (İmam) Şafii bana şöyle dedi: "Ey Rabi'! Zahid biri olmaya çalış. Zira zahidin üzerinde zahitlik, takıların genç bir kızın üzerinde durduğundan daha güzel dumr."

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (9/129-130).

 

 

 

10218- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar yüksek binalar yapmadıkça kıyamet kapmayacaktır" buyurmuştur.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Ebu'l-Yeman kanalıyla Şuayb'tan rivayet etti. - Buhari,fiten (8/101).

 

 

 

10219- İshak b. Said b. Amr b. Said b. el-As, babasından bildirir: İbn

Ömer'le birlikte ev inşa eden bir adamın yanından geçerken adama baktım. İbn Ömer bana şöyle dedi: "Yeğenim! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında beni yağmurdan ve güneş ışığından koruyacak bir ev yaptığımı bilirim. Bir Allah'ın kulu bana yardım etmemiş, onu bizzat kendi elimle yapmıştım."

Buhari, Ebu Nuaym kanalıyla İshak'tan rivayet etti. - Buhari, istizan (7/144).

 

 

 

10220- Abdullah b. Amr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza uğradığında kamıştan olan evimizi onarıyorduk. "Ey Abdullah! Ne yapıyorsunuz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Kamıştan olan evimiz çökmek üzere, onu onarıyoruz" dedik. Bunun üzerine: "Ölümün (çökme işinden) daha hızlı geleceğini düşünüyorum" buyurdu.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

(Ravi) Muhadir ise bunu şöyle rivayet eder: Babamla birlikte kamıştan olan evimizi onarırken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize uğradı. "Ey Abdullah! Ne yapıyorsunuz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Kamıştan olan evimiz çökmek üzere, onu onarıyoruz" dedik. Bunun üzerine: "Ölüm düşündüğünüzden daha erken gelebilir" buyurdu.

Ebu Davud, Sünen'de rivayet etti. - Ebu Davud 5/401-402 (5236), Tirmizi 4/568 (2335) ve İbn Mace 2/1393 (4160).

 

Hafs bunu A'meş'ten "Annemle birlikte bir duvarı çamurla sıvarken" lafzıyla rivayet etmiştir. - Ebu Davud 5/401 (5235).

 

 

 

10221- Enes b. Malik bildiriyor: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıktığında yüksek bir kubbe gördü ve: "Bu ne?" diye sordu. Ashabı:

"Ensar'dan filan adamın" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu. Ancak bundan rahatsız oldu. Kubbenin sahibi daha sonra diğer insanlarla birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip selam vermek isteyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yüz vermedi. Adam birkaç defa selam vermek istedi ve sonunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona öfkeli olduğunu ve bundan dolayı yüz vermediğini anladı. Arkadaşlarına: "Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu davranışını yadırgadım! Oysa ne olduğunu ve ne yaptığımı bilmiyorum" diyerek bu durumdan yakındı. Arkadaşları ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıktığında senin kubbeyi gördü. ''Bu kimin?'' diye sorunca da senin olduğunu söyledik" dediler.

 

Bunun üzerine adam döndü ve yaptığı kubbeyi yıkıp yer seviyesine indirdi. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkınca bu kubbeyi göremedi. "Buradaki kubbeye ne oldu?" diye sorunca: "Sahibi senin ona yüz vermediğinden yana bize yakınınca olanları anlattık. O da kubbeyi yıktı" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "ihtiyaç dışında yapılan her bina, kıyamet gününde sahibine bir vebaldir" buyurdu.

 

İsnadı zayıftır.

 

Ebu Davud, Ahmed b. Yunus'tan rivayet etti. - Ebu Davud 5/402-403 (5237).

 

 

 

10222- Enes (b. Malik) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte

Medine yollarından birinde yürürken kerpiçten yapılan bir kubbe gördü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kimin?" diye sorunca: "Filan" kişinin dediler. Bunun üzerine: "Mescid veya Mescid inşaatı veya ... dışında yapılan her bina kıyamet gününde sahibine bir vebaldir" buyurdu. Daha sonra aynı yerden geçerken kubbeyi göremeyince: "Kubbeye ne oldu?" diye sordu. "Sahibi senin dediğinden haberdar olunca onu yıktı" dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah rahmetini ondan esirgemesin" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (3/220) ve Buhari, el-Kumi (s. 45).

 

Mervan b. Muaviye aynısını Muhammed b. Ebi Zekeriya et-Teymi'den rivayet etmiştir. Yine "Mervan b. Muaviye -Muhammed b. Cabir b. Ebi Zekeriya -Ammar -Ammar'ın hocası -Enes" kanalıyla bina konusunda Hz. Peygamber' den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir. - İbn Mace 2/1393 (4161).

 

 

 

10223- Enes b. Malik der ki: ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yeni yapılmış bir kubbe görünce: "Bunu kim inşa etti?" diye sordu. "Filan kişi" dediklerinde, ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mescid dışında ihtiyaç dışında yapılan her bina kıyamet gününde sahibine bir vebaldir" buyurdu. Adam ResuluHah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle dediğinden haberdar olunca kubbeyi yıktı. Daha sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı yerden geçerken kubbenin yıkılmış olduğunu gördü. Sahibinin, söylediği sözden haberdar olunca onu yıktı ğı söylenince de ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah filan kişiden rahmetini esirgemesin" buyurdu.

Hadisi bu şekilde buldum.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10224- Ebu Hamza bildiriyor: İbrahim( -i Nehai): "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Müslümanın kendi şahsına, ailesine, arkadaşına veya hayvanına yaptığı her bir harcamada sevabı vardır! Allah rızası için inşa ettiği mescid değilse de bina yapımında yapacağı harcamada sevabı olmaz!'' buyurdu" dedi. İbrahim'e: "Kişi binayı kendine yetecek kadar yapmışsa?" diye sorduğumda: "O zaman sevabı da, günahı da olmaz" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıf mürseIdir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (278).

 

 

 

10225- İbrahim( -i Nehai) bildiriyor: İbn Mes'ud: "Kişinin kendi şahsına, ailesine, arkadaşına veya hayvanına yaptığı her bir harcamada sevabı vardır! Allah rızası için inşa ettiği mescid değilse de bina yapımında yapacağı harcamada sevabı olmaz!" dedi. Ona: "Kişi binayı kendine yetecek kadar yapmışsa?" diye sorduğumda: "O zaman sevabı da, günahı da olmaz" dedi. Ona: "Yaptığı bina ihtiyacından fazla ise?" diye sorulunca: "Günahı olur, sevabı olmaz" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Eb Dünya, Kısaru'l-Emel (296).

 

 

 

10226- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "ihtiyacından fazla olacak şekilde bina inşa eden kişi, kıyamet gününde bunun vebalini taşıyacaktır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Beyhaki, Adab (s. 38 ı).

 

 

 

10227- Abdullah b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): 'Binayı kendisine yetecek miktardan daha büyük inşa eden kişiden, kıyamet gününde altındaki yedi kat yerle birlikte onu taşıması istenecektir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Taberimi, M. el-Kebir (10287), Ebu Nuayırı, Hilye (6,252, 8/246), İbn Adiy, el-Kamil (6/2384) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/70).

 

 

 

10228- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bina yapımında veya günah olan bir şeyde olmadıktan sonra kulun yaptığı her bir harcamayı Yüce Allah başkasıyla telafi etmeyi garanti etmiştir" buyurmuştur.

Başka bir kanalla hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (225) ve Beyhaki, Adab (1028).

 

 

 

10229- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yapılan her iyilik bir sadakadır. Kişinin kendi şahsı için yaptığı harcama kendisine sadaka olarak yazılır. Kişinin onurunu korumak yaptığı harcama kendisine sadaka olarak yazılır. Günah olan bir şeyde veya bina yapımında olmadıktan sonra müminin yaptığı her bir harcamayı Yüce Allah başkasıyla telafi etmeyi garanti etmiştir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2424), Abd b. Humeyd, Müntehab 327 (1083), Hakim, Müstedrek (2/50), Darakutni, Sünen (3/28) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 6/146 (1646).

 

 

Misver der ki: Bunu rivayet eden Muhammed b. el-Münkedir'e: "Ey Ebu Abdillah! Kişinin onurunu korumak için verdiği ve kendisine sadaka olarak yazılan şey nedir?" diye sorduğumuzda: "Şairin veya kötü soz söylemesinden çekinilen birinin dilinden kurtulmak için sarf edilen şeylerdir" dedi.

 

 

 

10230- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yapılan her bir harcama Allah yolunda yapılmış gibidir! Bina ıçın yapılan harcamalar hariç! Ki bunlarda bir hayır yoktur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Tirmizi 4/651 (2482).

 

 

 

10231 - Kays b. Ebi Hazım der ki: Hasta olan Habbab b. el-Eret'in ziyaretine gittik. Yarasından dolayı iki defa dağlanmıştı. Yanındayken bize: "Bizden öncekiler, dünya onlardan (ahiretlerinden) bir şey eksiltmeden göçüp gittiler. Oysa bugün o kadar çok mal elde ettik ki topraktan (yapılardan) başka onları harcayacak yer bulamıyoruz" dedi. Başka bir defa hasta diye yine ziyaretine gittiğimizde bir duvarı örüyordu. Bize şöyle dedi: "Müslüman kişi, yapı için harcadığı hariç yaptığı her bir harcama için sevabını alır. Şayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümü temenni etmemizi yasaklamasaydı (hastalığımın ağırlığından dolayı) ölümü temenni ederdim. ''

Buhari, Sahih'de Adem b. Ebi İyas'tan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, marda (7/10) ile rikak (7/174),

 

Aynısı Habbab ve başkası kanalıyla merfu olarak Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir. 

 

 

 

10232- İsmail b. Kays der ki: Habbab'ın yanına geldiğimizde duvar örüyordu. Bize: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi, yapı için harcadığı hariç yaptığı her bir harcama için sevabını alır'' buyurduğunu işittim" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/73 (3641) ve Hennad, Zühd (722).

 

 

Beyhaki der ki: "Bu isnadla merfu olarak rivayet edilmesi garibtir. "Ali b. Yezid - Kasım - Ebu Umame - Habbab" kanalıyla merfu olarak rivayet edilmiştir ve bu isnadla rivayeti daha sahih görünmektedir." - Taberani, M. el-Kebir7/64 (3620).

 

 

 

10233- Enes b. Malik ile Hasan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi bir malı hakkı olmayan yolla elde ettiği zaman Yüce Allah bu malı su ile çamura (yapıya) harcatır" buyurmuştur.

Muhammed b. Abdirrahman et-Tüsteri, Bakiyye'nin (durumu) meçhul hocalarındandır

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2261) Bak: Zehebi, Mizan (3/624) ve İbn Hacer, el-Lisan (5/250).

 

 

 

10234- Hz. Ali'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişiye malı bereketli kılınmadığı zaman onu su ile çamura (yapıya) harcar" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs (1/340) ve Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1437).

 

 

 

10235- Yahya b. Muhammed b. Bişr el-Ensilrı'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kulun değerini düşürmek istediği zaman malın yapılara" veya: "Su ile çamura harcatır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Hibban, es-Sikat (5/366).

 

 

 

10236- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı tereddüt olmadan "Yapılara" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10237- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Binalarda harama bulaşmaktan sakının! Zira (binada harama bulaşmakla) onu yıkmanın temeli de atılmış olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru lsbehan (2/155, 313), Hatib, Tarihu Bağdad (5/106), İbnu'l-Cevzi, el-İlelü'l-Mütenahiye (2/301) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/93 (300) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1437).

 

 

 

10238- İbn Ömer der ki: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayrıldıktan (vefatından) sonra taş üzerine taş koymuş veya bir hurma dikmiş değilim."

Buhari, Ali b. Abdillah kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, istizan (7/144).

 

 

 

10239- Süfyan der ki: "Hz. Ali; taş üstüne taş, kerpiç üzerine kerpiç koymamış, bir tahtayı diğerinin üzerine çakmamıştır. Yiyeceği tahıl bile Medine'den çuval içinde gelirdi.''

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (266).

 

 

 

10240- Süfyan der ki: Hastalığı sırasında Hasan'ı ziyaret ettik. Oradakilerin yardımıyla doğrulup oturduktan sonra söyle dedi: "Allah'ın selamı üzerinize olsun ve cümlemizi cennete koysun. Şayet sabreder, (dininize) sadakat gösterir ve Rabbinize karşı takvalı olursanız en güzelini yapmış olursunuz. Sakın bu sözler bir kulağınızdan girip öbüründen çıkmasın. Vallahi Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görenler zamanının hiçbir bölümünde bir kerpici diğerinin üstüne koyduğunu, bir tahtayı diğerinin üzerine çaktığını görmemişlerdir. Acele edin! Hızlı davranın! İlk nesilleriniz göç üp gitti ve sıra size geldi."

 

Tahric: Ravilerigüvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 279) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/154).

 

 

 

10241- İsa b. Sinan der ki: Ömer b. Abdilazız bina yapmaz ve: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti tüm dünyadan daha hayırlıdır. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kerpici diğerinin üstüne koymamış, bir tahtayı diğerinin üzerine çakmamıştır" derdi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (333).

 

 

 

10242- Ebu'ı-Aliye der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abbas'ın (evinin üstüne) bir oda yaptığını görünce: "Onu yık!" buyurdu. Abbas: "Ona yaptığım harcamanın aynısını Allah yolunda da yapsam olmaz mı?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu yık!" buyurdu ve bunu üç defa tekrarladı.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Ebi'd•Dünya, Kısaru'l•Emel (284).

 

 

 

10243- Hafs b. en-Nadr es-Sülemi bildiriyor: "Annemin bana bildirdiğine göre İmran b. Husayn evlerin üzerine oda yapılmasını hoş görmezdi, sadece kiler olarak kullanmak için bir oda yaptırmıştı. Tepeden başkalarını görmemek için İmran bundan hoşlanmazdı."

 

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (283).

 

 

 

10244- Ka'ka' b. Amr der ki: Ahnef b. Kays evinin üstüne çıkınca yukarıdan komşularını gördü. Bunun üzerine: "Ne kötü! Ne kötü! İzni olmadan komşumun evine girdim! Bu evin üzerine bir daha çıkmayacağım!" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (275).

 

 

 

10245- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Semanın kapılarından birinde bir melek: ''Bugün ödünç (sadaka) veren yarın (ahirette) karşılığını alır'' diye seslenir. Başka bir kapıda başka bir melek: ''Allahıml infakta bulunan kişiye infak ettiğinin yerine başkasını ver! Kişinin (cimri davranıp) elinde tuttuğu malını da telef eti'' diye seslenir. Başka bir kapıda başka bir melek: ''Ey insanlar! Rabbinize yönelin! Az ve yeterli olan. çok ve oyalayandan daha hayırlıdıri'' diye seslenir. Başka bir kapıda başka bir melek: ''Ey Adem oğulları! Toprağa vereceğinizi bilerek çocuk yapın! Harap olacağını bilerek bina inşa edin'' diye seslenir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (2/305-306).

 

 

 

10246- Zübeyr'in azatlısı Ebu Hakim'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kulların başladığı her yeni günde bir ses: ''Ey insanlar! Toprağa vereceğinizi bilerek çocuk yapın! Yok olacağını bilerek mal toplayın! Harap olacağını bilerek bina inşa edin'' diye seslenir. ''

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (2/95) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs (4/51).

 

 

 

10247- Ümmü Seleme'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kişinin içi süslenmiş bir eve girmesi uygun değildir" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, Sünenü'l-Kübra (7/267-268).

 

 

 

10248- Sefine Ebu Abdirrahman bildiriyor: Adamın biri Ali b. Ebi Talib'in yanında misafir oldu. Hz. Ali de ona yemekler hazırladı. Fatıma: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çağırsak da o da bizimle yemek yese" deyince Resulullah'ı da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) davet ettiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince ellerini kapının kanatlarına dayadı, ancak evin bir köşesinde nakışlı bir örtünün asılmış olduğunu görünce geri döndü. Fatıma, Ali'ye: "Peşinden git de onu geriye çeviren şeyin ne olduğunu sor" dedi. Ali peşinden gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Neden geri döndün?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinde süs bulunan bir eve girememf" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 4/133 (3755).

 

 

 

10249- Hasan( -ı Basri) der ki: "Hz. Osman'ın hilafeti zamanında

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarının evine girerdim. (Evler o kadar alçaktı ki) tavanlarına elimle dokunabiliyordum."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısarull-Emel (238),

 

 

 

10250- Davud b. Kays der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ait olan odaları gördüm. Üstü hurma dallarıyla örtülmüştü. Kapılarında kıldan örtüler vardı. Evin iç genişliği oda kapısından evin dış kapısına kadar sanırım altı veya yedi arşın kadar vardı. Odaların iç genişliği beş arşın kadardı. Yüksekliği ise sanırım sekiz veya dokuz arşın kadar vardı. Hz. Aişe'nin adasının kapısının yanında durdum. Kapı batıya dönüktü.''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısarull-Emel (237).

 

 

 

10251- Raşid b. Sa'd der ki: Hz. Ömer, Ebu Derda'nın Humus'ta bir hela yaptığı haberini alınca şöyle bir mektup yazdı: "Ey Uveymid Dünya süsü konusunda RumIarın yaptıkları ve Yüce Allah'ın onların harap olmasını dilemesi ibret olarak sana yeterli gelmiyor mu? Bu mektubum sana ulaşınca Humus'tan ayrılıp Dimaşk'a git."

Süfyan (b. Uyeyne) der ki: "Hz. Ömer, (helayı yaptığı için) onu bu şekilde cezalandırdı."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (259) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/305).

 

 

 

10252- Sabit el-Bünani der ki: Ebu Zer, kendine bir ev inşa eden Ebu'dDerda ile karşılaşınca selam vermeden yoluna devam etti. Bunun üzerine Ebu Derda peşinden gitti ve: "Kardeşim! Sanki bana kızmış gibisin!" dedi. Ebu Zer: "Seni ailenin çöplüğü içindeyken görmem benim için, seni bu şekilde (ev yapmaya çalışırken) görmemden daha iyiydi" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Zühd (s. 146) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/163).

 

 

 

10253- Sabit el-Bünani der ki: Ebu Derda bir kilim genişliğinde bir ev inşa ederken Ebu Zer yanına uğradı ve: "Bu ne? Yüce Allah'ın harap olmasını dilediği bir ev mi inşa ediyorsun? Seni ailenin çöplüğüne batmış bir şekilde görmem benim için, seni bu şekilde (ev yapmaya çalışırken) görmemden daha iyiydi" dedi. Ebu Derda da yapı işini bitirince şöyle dedi: "Yaptığım bu ev için bir çift sözüm var: "içinde oturamayacağım evi inşa ediyorum Oysa asıl evimin neresi olduğunu biliyorum."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (251) ve Beyhaki, Zühd (597).

 

 

 

10254- Ebu Derda der ki: "ilim, öğrenmeye çalışarak, hilim de hilim sahibi olmaya çalışarak elde edilir. Hayır arayan kişiye bu hayır verilir. Kötülüklerden sakınmaya çalışan kişi de kötülüklerden korunur. Üç kişi (cennette) yüksek makamlara ulaşamaz. Bunlar da kehanetle uğraşan, fal oklarıyla kısmet arayan ve uğursuz gördüğü bir şeyden dolayı yolculuğundan vazgeçen kişilerdir."

 

Yine şöyle dedi: "Ey Dimaşk (Şam) ahalisi! Size nasihat etmek isteyen bu kardeşinizin sözünü dinleyin! Neden yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, içinde kalmayacağınız binalar inşa ediyor ve elde edemeyeceğiniz şeyleri umut ediyorsunuz? Sizden öncekiler de çok mal biriktirmiş, çok sağlam binalar dikmiş ve uzun emellere kapılmışlardı. Ancak biriktirdikleri viran, inşa ettikleri mezar, umutları da hayal oldu."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Davud, Zühd (251), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/305-306) ve Ebu Nuaym, Hilye (l/174, 217-218).

 

 

 

10255- Evs b. Yezid el-Lahmi bildiriyor: Ebu Derda, Dimaşk'tan (Şam'dan) çıkıp Guta'ya vardığında orada sulama kanallarının açıldığını, ağaçlar dikildiğini, köşkler inşa edildiğini gördü. Bunun üzerine Dimaşk'a geri döndü ve: "Ey Dimaşk ahalisi! Ey Dimaşk ahalisi!" diye seslendi. İnsanlar etrafında toplanınca da üç defa: "Utanmıyor musunuz!" dedi ve şöyle devam etti: "Yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, elde edemeyeceğiniz şeyleri umut ediyor ve içinde kalmayacağınız binalar inşa ediyorsunuz. Sizden önce de çokça mal biriktiren, uzun emellere kapılan ve sağlam yapılar diken topluluklar gelmişti. Ancak biriktirdikleri viran, inşa ettikleri mezar, umutları da hayal oldu. Ad kavmi de Aden ile Amman arasını mal ve nimetlerle doldurmuştu. Ama şimdi Ad'ın mallarını benden iki dirheme dahi satın alabilecek olan var mı ?''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (254).

 

 

 

10256- Abdullah b. Seleme der ki: Ammar b. Yasir, eVlilı yapan Abdullah b. Mes'üd'a uğradı. Abdullah: "Ey Ebu'l-Yakzan! Nasıl görüyorsun?" diye sorunca, Ammar: "Yakında ölecek olmana rağmen uzun emellere kapılıp sağlam bir ev yaptığını görüyorum" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (254) ve Ebu Nuaym, Hilye (ı / ı 42).

 

 

 

10257- Malik der ki: Se lman el-Farisi, hurma yaprağından sepet örer, satıp geçimini sağlardı ve kimseden yardım almazdı. Evi de yoktu, duvarların ve ağaçların gölgelerinde kalırdı. Adamın biri ona: "Sana bir ev yapalım mı?" diye sorunca, Selman: "Eve ihtiyacım yok" karşılığını verdi. Adam ev yapımı konusunda ısrarcı oldukça Selman da bu teklifi geri çeviriyordu. Sonunda adam: "Sana uygun olan evin nasıl olduğunu biliyorum" dedi. Selman: "Nasıl olduğunu bana söyle" deyince, adam: "Sana öyle bir ev yapacağım ki ayağa kalkınca başın tavanına değecek, uzanınca da ayakların duvarlarına değecek" karşılığını verdi. Selman: "Öyle (olsun)" deyince, adam ona bu şekilde bir ev yaptı.

 

İsnadında kopukluk vardır.

 

 

 

10258- Yezid b. Ebi Davud der ki: Huzeyfe, Selman'a: "Ey Ebu Abdillah!

Sana bir ev inşa edelim mi?" diye sorunca, Selman: "Neden? Beni kral mı yapacaksın? Yoksa bana Medain'deki evin gibi bir ev mi yapacaksın?" karşılığını verdi. Huzeyfe: "Hayır! Ama sana kamıştan bir ev yapalım. Üstünü hurma yaprakları veya sazlıklarla kapatalım. Ayağa kalkınca başın tavana, uzanınca da ayakların duvarlara değecek gibi olsun" deyince, Selman: "Sanki içimi okuyorsun!" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (300) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/202).

 

 

 

10259- Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı "Neden, beni kral mı yapacaksın? Yoksa bana Medain'deki evin gibi bir ev mi inşa edeceksin?" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Abdurrezzak, Musannef 11/313 (2063 ı).

 

 

 

10260- Malik b. Dinar der ki: İsa b. Meryem'e: "Ey Ruhullah! Sana bir ev yapalım mı?" diye sorduklarında: "Olur, deniz kenarında yapın" karşılığını verdi. Ona: "Ama dalgalar bu evi alıp götürür" dediklerinde: "Bana nerede ev yapmak istiyorsunuz? Köprü üzerinde mi?" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/202).

 

 

 

10261- İbrahim b. Seleme b. Ziyad der ki: Ahmed b. Harb ev inşa eden

bir adama rastladı ve: "Bu ev kimin?" diye sordu. Adam: "Benim" karşılığını verince, Ahmed: "Ne zamana kadar?" dedi.

 

 

 

10262- Cafer b. Zeyd der ki: Ebu Derda, harabe olmuş kasabaların kapılarında durur ve: "Ey kasaba! İnsanların nerede? Sakinlerin nerede?" derdi. Ağlayıncaya ve yanındakileri de ağlatıncaya kadar da oradan ayrılmazdı.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (319).

 

 

 

10263- Şuayb b. İshak der ki: Hz. İsa'ya: "Bir evedinsen olmaz mı?" denilince: "Bizden öncekilerin eskittikleri bize yeter" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (24B) Bak: Suyilti, Dürrü'l-Mensur (2/208).

 

 

 

10264- Meysere der ki: Hz. İsa kendine bir ev yapmış değildir. Bir ara ona: "Bir ev yapsan olmaz mı?" denilince: "Benden geriye kendisiyle anılacağım dünyalık bir şey bırakmam!" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'I-Emel (249).

 

 

 

10265- İbnu'l-Muhacir er-Rakki der ki: Hz. Nuh kavminin arasında dokuz yüz elli yıl boyunca kıldan bir çadır içinde yaşadı. Ona ne zaman:

"Ey Allah'ın peygamberi! Kendine bir ev yap" denilse, o: "Bugün yarın öleceğim" karşılığını verirdi.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru 'I-Emel (244).

 

 

 

10266- Vuheyb b. el-Verd der ki: Hz. Nuh kendine kamıştan bir ev yaptı. Ona: "Bundan daha iyi bir ev yapsan olmaz mı?" denilince: "Ölecek biri için bu bile çoktur" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (246) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/145).

 

 

 

10267- Ka'b b. Alkame anlatıyor: Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh yeni bir ev yapınca ev hakkında görüşünü sormak için Arefe b. el-Haris'e haber gönderip yanına çağırdı. Abdullah'a: "Arefe'ye bunu sorma, zira üzüntüsünden kendine hakim olamaz" denildi, ama yine de çağırdı. Gelince ona: "Bu ev hakkında ne dersin?" diye sordu. Arefe: "Ne diyebilirim? Şayet kendi malından yapmışsan israftır ve Allah müsrifleri sevmez. Allah'ın malından (devlet hazinesinden) yapmışsan da ihanet etmişsin demektir ve Allah hainleri de sevmez" karşılığını verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Sa'd: "İnna IilIahi ve inna ileyhi riciun" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (271).

 

 

 

10268- Avn b. AbdilIalı bildiriyor: Krallarından biri özenerek çok güzel bir kale inşa etti. Sonra bir yemek ziyafeti verip insanları davet etti. Kalenin kapılarına da görevliler koydu. Bu görevliler karşılaştıkları herkese: "Kalede bir kusur gördünüz mü?" diye soruyordu. Kaleyi gezenler de: "Hayır, göremedik" diyordu. En sonunda yünden giysiler giymiş birkaç genç oradan geçti. Görevliler: "Kalenin yapısında bir kusur gördünüz mü?" diye sorunca: "İki kusur gördük" dediler. Bunun üzerine bu gençleri tutuklayıp kralın huzuruna çıkardılar. Krala olanları anlattıklarında: "Ben bir kusura bile razı değilim, bu iki kusur nedir?" diye sordu. Gençler: "Kale harab olacak ve sahibi de ölecektir" dedi. Kral: "Harab olmayan ve sahibi de ölmeyen bir yer var mı ki?" diye sorunca, gençler: "Evet, cennet" karşılığını verdiler.

 

Gençler onu yanlarına davet edince, kral: "Şimdi açık bir şekilde sizinle gidersem memleketimin insanları beni bırakmazlar" dedi ve bir yerde görüşmek üzere anlaştılar. Kral tebdili kıyafet yaparak gençlerle buluştu ve onlarla birlikte gitti. Onlarla birlikte de kendini ibadete verdi. Bir gün onlara "Aleykümü's-seHim" diyerek gitmek istedi. Gençler ona: "Ne oldu? Bizden yana hoşuna gitmeyen bir şey mi gördün?" dediklerinde, kral: "Hayır! Ama siz benim daha önce kral olduğumu biliyorsunuz ve bundan dolayı bana ikramda bulunuyorsunuz. Ben daha önce kral olduğumu bilmeyen birilerinin yanına gidecek ve onlarla birlikte ibadetimi yapacağım" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (299).

 

 

 

10269- Abdulmelik b. Umeyr anlatıyor: (Zalim lakaplı) Haccac b. Yusuf, Vasıt kalesini inşa ettiği zaman bu kalede kusurun olup olmadığını sordu. "Biz bir kusur görmüyoruz, ancak onda bir kusurun olup olmadığını bilen bir adamı sana söyleyelim, o da Yahya b. Ya'mur'dur" dediler. Haccac haber gönderip Yahya'yı yanına çağırdı. Gelince ona kalenin varsa kusurunu söylemesini istedi. Yahya: "Onu inşa ettin, ama senin değiL. İçinde de soyundan olmayan kişiler oturacak" dedi. Haccac buna kızıp: "Neden öyle bir şey dedin?" diye sorunca, Yahya: "Yüce Allah'ın, ilimleri konusunda alimlerden aldığı sözden dolayı bunu dedim. Zira: ''Allah 'tan bir söz gizleyemezler''[Nisa 42] buyurmuştur" dedi veya Kur'an'dan bu yönde bir ayeti okudu. Bunun üzerine Haccac onu Horasan'a sürgün etti.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10270- Ebu Bekr Muhammed b. Yahya es-Süli der ki: Bir işi için Abdullah b. el-Mu'tez'in yanında gittiğimde onardığı evden sorumlu olan adamla evin inşaatı konusunda bir şeyler konuşuyordu. Adamla konuşmasını bitirince bana şu beyitleri okudu:

"Kim çare olur bana ve derdime

Onarılması gereken evime

Ağartarak yüzüme çalıyorum karayı

Evimi onararak harcıyorum parayı."

 

 

 

10271- Ebu'l-Kasım der ki: Saygı duyduğum hocalarımdan birinin bana bildirdiğine göre Kasr-ı Şirin'in duvarlarından birinin üzerinde şu beyitleri okumuştur: "Ölmeyeceklerini düşünüp yapılar inşa ettiler Oysa harab olsun diye binaları diktiler

Benim bildiğim akıllı olan hiçbir kişi Zamandan yana güvende saymaz kendini."

 

İsnadında meçhUl bir ravi vardır.

 

 

 

10272- Abdullah b. Muhammed el-Kuraşi der ki: Muhammed b. el-

Hasan bana şu beyitleri okudu:

"Evini süsleyip eşyayla doldurdun

Belki de içinde senden başkası oturacaktır Kişi ertelemelerin elinde rehin gibidir Helakı da bu ertelemelerin elinden olacaktır Kişi zamanın akışına kaptırmışsa kendini Ölümün eline düşüp ölmüş gibidir

Ne güzel bir gençtir sonu için hazırlanan Ve sabah akşam zamanıyla yarışan." 

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (210).

 

 

 

10273- Cafer b. Avn der ki: Mis'ar b. Kidam'ın şu dizeleri okuduğunu işittim:

"Oturmak için sağlam bir ev yaptı

Ama mezara gitti de bu evde oturamadı."

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (311).

 

 

 

10274- Ebu Abdillah el-Hifız der ki: Ebu Abdillah el-Cürcaru'nin

vaazlarında şu dizeleri okuduğunu işittim:

"Hamdederim Allah'a ki hepimiz öleceğiz Evler harap olsun diye imar ediliyor

Her şey sonunda her şeyi yaratana kalacaktır Ki ölmeyen ve daim olan sadece Allah'tır."

 

 

 

10275- Hişam b. Ziyad der ki: Bir cenazede Hasan( -1 Basri)'nin şöyle dediğini işittim:

"Anneler yavrularını ölüm için besler

Meskenlerin zamanla harab olması için yapılması gibi" diyen Sabik elBerberi'ye Allah rahmet etsin.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (298).

 

 

 

10276- Abbad b. Raşid der ki: Hasan( -ı Basri) ile birlikte dışarıya çıktığımızda Mühelleb kabilesine ait olan bazı evlere bakıp şöyle dedi: "Sübhanallah! Yapıları yüceltip dinlerini düşürmüşler, en güzel atlara binmiş, bahçeler edinmiş ve toprak ağalarına benzemişlerdir. Ama bırak, ileride neyin ne olduğunu öğreneceklerdir."

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (304).

 

 

 

10277- Zaferani'nin arkadaşı Ebu Haşim bildiriyor: Hasan( -ı Basri), Evs köşkünün yanından geçerken: "Bu köşk kimin?" diye sordu. "Bu köşk Evs'in" karşılığı verilince de: "Evs ahirette bu köşk yerine bir parça ekmeğinin olmasını isteyecektir" dedi.

 

Tahric: İsnadıncla bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (339).

 

 

 

10278- Muhammed b. Kesir, hocasından bildiriyor: "Gazvan'ın kamıştan bir çardağı vardı. Bir yolculuğa çıktığı zaman bu çardağı yıkar, döndüğünde de yeniden yapardı."

 

İsnadında cehalet vardır.

 

 

 

10279- Muhammed b. Ebi Bekr der ki: İki adam bir arazi parçası için aralarında tartışınca yer onlara: "Sakin olun! Vallahi sağlam olanlar hariç tek gözlü olanlardan bile yüz tane sahibim oldu" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (329).

 

 

 

10280- Abdullah b. Davud der ki: Süfyan es-Sevri'nin: "Yapı için bir dirhem dahi harcamış değilim" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Nuaym, Hilye (6/392, 7/22) ve Beyhaki, Zühd (289).

 

 

 

10281- Yünus b. Meysere b. Halbes bildiriyor: Birkaç kişi hasta olan Malik b. Yuhamir es-Sekseki'nin yanına girdi. "Evin Medine'nin en güzel yerinde bulunuyor. Onu onarsan iyi olmaz mı?" dediklerinde, Malik: "Bizler yolcuyuz ve şu an mola vermişiz. Gün serinlediği ve rüzgar çıktığı zaman da yola düşeceğiz. Ondan ayrılana kadar da dünya için hiçbir harcama yapmam" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (337).

 

 

 

10282- Reyyan el-Muradi der ki: Tavus'a: "Evin dökülüyor" denilince:

"Biz de (ömrümüzden) akşamı ettik" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (338) ve Ebu Nuayın, Hilye (4/7,7/12).

 

 

 

10283- Vuheyb b. el-Verd der ki: Bir gün Ebu Muti' evine baktı ve güzelliği çok hoşuna gitti. Sonra ağlayarak: "Vallahi ölüm olmasaydı senden dolayı sevinirdim. Dar olan mezarlara girecek olmasaydık dünyada huzur içinde yaşardık" dedi. Sonra yüksek sesle ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (265).

 

 

 

10284- Ömer b. Zer der ki: Kabilemizden bir gence babalarından veya dedelerinden miras olarak bir ev kaldı. Genç evi yıkıp sağlam bir şekilde yeniden inşa etti. Rüyasında gence gelinip: "Hayata karşı bir hırsın varsa sen de gördün Evinin sahiplerinin ölülerin arasında olduğunu iyilerin onları nasıl zikrettiğini görmezmisin Yurtları bomboş kalıp sesleri kesildi" denildi. Sabah olunca genç bu rüyasından ders aldı. Daha önce yaptıklarının çoğundan vazgeçti ve kendine çekidüzen verdi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (263).

 

 

 

10285- Zeyd b. Eslem der ki: "Bana bildirildiğine göre bir sırtlan ve yavruları, Amalika kavminden ölmüş bir adamın göz çukurunu kendilerine yuva yapmışlardı."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

10286- Nevf (el-Bikali) der ki: "Hz. Musa'nın öldürdüğü İvac (b. İnak)'ın yatağının uzunluğu sekiz yüz arşın, genişliği dört yüz arşındi. Hz. Musa'nın boyu on arşın, asasının uzunluğu da on arşındi. Hz. Musa onu öldürdüğü zaman on arşın zıplamış ve onu ancak topuğundan vurabilmişti. Bu şekilde İ vac, Nil nehrinin üzerine düşmüştü. İnsanlar da köprü gibi onun omurgasının ve kaburga kemiklerinin üzerinden Nil nehrinin karşı tarafına geçerdi."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

10287- Abdullah b. Avn der ki: Abdullah b. Muhammed b. Sirin bir ev inşa etti ve içini süsledi. Bu yaptığı babası Muhammed'e zikredilince: "Kişinin sadece güzelliğinden faydalanmak için bir ev inşa etmesinde bir sakınca olduğunu bilmiyorum" dedi.

Bu da, bu konuda ruhsat babındadır.

 

İsnadı ceyyiddir.

 

 

 

10288- Sehl b. Muaz'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim diğerine haksızlık etmeden ve (haklarına) bir tecavüzde bulunmadan bir bina yaparsa Rahman (olan Allah)'ın yaratıkları ondan faydalandığı sürece sevabı kendisine verilir. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/416-417), Taberani, M. el-Kebir 20/187 (41) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/550 (5720) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/70).

 

Beyhaki der ki: "Bu hadisin sahih olması durumunda bundan kasıt nöbet yerleri olabilir. Ya da sadece süs için değil de zaruri ihtiyaç olarak kişiyi sıcaklar ile soğuklardan koruyacak olan yapılar olabilir. Doğrusunu da Allah bilir."

 

 

 

10289- Yunus b. Meysere el-Cublani der ki: "Dünyaya karşı zahit olmak, kişinin Helal olanı kendine haram kılması veya malını heba etmesi değildir. Gerçek zahitlik, Yüce Allah'ın katında olanlara elinde bulunan şeylerden daha fazla güvenmendir. Bir musibete uğradığın zamanki halinin musibete uğramamış olan halinle aynı olmasıdır. Doğru olan bir hususta (haklı olduğunda) seni öven ile senin yerenin gözünde bir olmasıdır."

 

Başka bir kanalla aynısı Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merfu olarak rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/571 (2340) ve İbn Mace 2/1373 (4100).

 

 

 

10290- Süfyan der ki: Zühri'ye zühd konusu sorulunca: "Zahid kişi, haram olan şeyler sabrına baskın çıkmayan, Helal olan şeyler ise şükretmesine engel olmayan kişidir" dedi.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (3/371) ve Beyhaki, Zühd (35).

 

Ebu Said der ki: "Bunun da manası haram olan şeyler karşısında sabretmek, Helal olan şeyler karşısında şükretmek, nimetlerin Allah'tan geldiğini itiraf etmek ve bu nimetleri itaat için kullanmaktır."

 

 

 

10291 - İbrahim b. Edhem der ki: "Zühd, farz olan zühd, faziletli olan zühd ve selamet için olan zühd olmak üzere üç çeşittir. Farz olan zühd, haramlardan uzak durmakla olur. Faziletli olan zühd, Helal olan şeylerden (nimetlerden) uzak durmakla olur. Selamet için olan zühd de, şüpheli şeylerden uzak durmakla olur.''

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (8/26,10/136,137,159) ve Beyhaki, Zühd (31).

 

 

 

10292- Ebu Said b. Ebi Bekr b. Ebi Osman der ki: Babamın şöyle dediğini işittim: "Dünya nimetleri ayağına geldiğinde bunların ahiretteki payın olmasından korkman, dünya nimetleri senden uzaklaştığı zaman da bunlardan mahrum bırakıldığından korkman, zühdünün doğruluğunun göstergesidir. Sonrasında sen tamah etmeden ve göz dikmeden bu nimetler sana verildiğinde Allah'a itaat olarak bunları kabul edersin. Allah sana bu nimetleri vermediği zaman da sen bu yönde başka bir şey istemezsin. Zühdün hakikati ise Allah'ın rızasını, ahireti ve Allah'ın zikrini kalpten diğer bütün şeylere tercih etmendir. Haram olan şeylerde zühd farzdır. Mubah olan şeylerde zühd fazilettir. Helal olan şeylerde zühd ise Allah'a yaklaştırır."

 

 

 

10293- Zeyd b. el-Hüseyin der ki: Malik'e dünya'ya karşı zühd'ün ne olduğu sorulunca: ''Helal kazanç ile kısa emelli olmaktır.'' dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadında durumu meçhul bir ravi vardır.

 

 

 

10294- Süfyan der ki: "Zühd olmadan kıraat bir işe yaramaz. Ölülerin neyine gıpta ediyorsan hayatta olanların da o yönlerine gıptayla bak. İnsanları amellerine göre sev. Allah'a itaat için başını eğik tut. Masiyetlere ise karşı dur."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hennad, Zühd 1/320 (577), Ebu Nuaym, Hilye (7/30) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/511).

 

 

 

10295- Amir b. AbdilIah el-Yahsibi der ki: Vehb b. Münebbih şöyle derdi: "Dünyada en zahid olan kişi -dünya nimetlerine düşkün olsa dahisadece helal ve temiz olan kazancı taleb eden kişidir. Dünyaya en düşkün olan kişi -dünya nimetlerine yüz çevirmiş olsa dahi- kazancının helal mi, haram mı olduğuna aldırmayan kişidir. Dünyada en cömert olan kişi, başka şeylerde insanlar tarafından cimri görülse dahi, Allah'ın haklarına eksiksiz bir şekilde riayet eden kişidir. Dünyada en cimri kişi de, başka şeylerde insanlar tarafından cömert olarak bilinse dahi Allah'ın hakları konusunda gevşek ve cimri davranan kişidir.''

Kitabımda ravi ismi bu şekilde "Amir b. AbdilIah" olarak geçmektedir.

Ama sanırım doğrusu Abdullah b. Amir'dir.

 

Tahric: İsnadında mestur ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (4/49).

 

 

 

10296- Avn b. Abdillah b. Utbe der ki: "Yazık bana! Ölüm meleği benden gafil değilken ben kendimden nasıl gafil olurum? Yazık bana! Ölüm peşimde iken ben nasıl uzun emeller taşıyabilirim?"

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

10297- Muhammed b. Vasi' der ki: "Dört şey kişinin bedbahtlığındandır. Bunlar da uzun emelli olmak, kalbin katı olması, ağlayamama ve cimriliktir. ''

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

10298- Fudayl b. İyad der ki: "Uzun emelli olmak bedbahtlık, kısa emelli olmak ise bahtiyarlıktır.''

 

İsnadı ceyyiddir.

 

 

 

10299- Muhammed b. el-Velid der ki: Hasan(-ı Basri): "Kişinin emelleri uzun olduğu oranda amelleri kötü olur" dedi. Yine: "Senden sonra dünyanın nasıl olacağını görmek istersen, başkasından sonra nasıl olduğuna bak" demiştir.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya' nın hocasını tanımıyorum. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (104,105).

 

 

 

10300- Abdullah b. Rezin el-Ukayli der ki: Hasane-ı Basri) vaaz ları nda: "Ey Allah'ın kulları! Hızlı davranın! Acele edin, zira nefesleriniz tutulduğu zaman artık sizi Allah'a yaklaştıracak ameller de kesildi demektir. Kendine bakan ve günahları için ağlayanlara Allah merhamet etsin!" derdi. Sonra: "Biz onlar için teker teker sayıyoruz"[Meryem 84] ayetini okuyup ağlar ve: "Son sayılanlardan biri canının çıkmasıdır. Son sayılanlardan diğeri, aileden ayrılmandır. Son sayılanlardan biri de, kabrine girmendir" derdi.

 

 

 

10301- Esbat b. Nasr der ki: Süddi, "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır''[Mülk 2] buyruğunu açıklarken: "Kimin ölümü daha çok hatırlayıp ona en güzel şekilde hazırlanacağını ve ondan daha çok korkup (günahlardan) sakınacağını ortaya çıkarmak için ölüm ile hayatı yaratmıştır" demiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Suyuti, Durru'l-Mensur (8/234).

 

 

 

10302- Huleyd el-Asari der ki: "Hepimiz öleceğimize inanıyoruz, ama ölüme hazırlık yapan kimseyi göremiyoruz. Hepimiz cennete inanıyoruz, ama ona amel eden kimseyi göremiyoruz. Hepimiz cehenneme inanıyoruz, ama ondan korkan kimseyi göremiyoruz. O zaman neye dayanarak iyi şeyler umuyorsunuz? Harekete geçmek için neyi bekliyorsunuz? Ölüm, hayır veya şerle Allah tarafından size geleceklerin ilkidir. Kardeşlerim! En güzel şekilde Rabbinize yönelin!''

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

10303- Ebu Abdillah el-Hafız der ki: Ebu Abdillah Hüseyn b. Hasan b.

Eyyub et- Tusi'nin Arap şiirlerinden üç beyit okuduğunu işitirdim. Biri:

"Ölüp rahatlayan kişi ölü değildir t\sıl ölü diriyken ölü olan kişidir" beyitidir.

Diğeri: "Dünya hiçbir diri için kalıcı değildir

Hiç biri diri de dünyada kalıcı değildir" beyitidir.

Diğeri de: "Genç, katili olacak hastalığı bildiği zaman Önceden yaptığı hayırlı amellere sevinir" beyitidir.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (ı/lSl-lSı).

 

 

 

10304- Bekr b. Delluvehy der ki: Yahya b. Muaz er-Razi'nin şöyle dediğini işittim: "İsteyerek dünyadan yüz çevirmeyen kişiden dünya, istemese de yüz çeviriL Hayattayken nimetleri elinden gitmeyen kişiden, vefatından sonra nimetleri elinden gider.''

 

Tahric: Beyhaki, Zühd (481).

 

 

 

10305- Cüneyd der ki: Hocalarımızdan biri: "Hoşlanmadığı şeylerde gözün olduğu sürece Allah'a hakiki bir kul olamazsın" dedi.

 

İsnadı ceyyiddir.

 

 

 

10306- Kasım b. Gazvan der ki: Ömer b. Abdilazız şu beyitleri okurdu:

"Bugün uyanık mısın, yoksa uykuda mı?

Şaşkın ve endişeli biri nasıl uyuyabilir

Sabaha kadar uyanık kalmış olsaydın

Yaşların göz çukurlarını parçalardı

Oysa sabaha kadar uzun bir uyku çektin

Ve dehşetli, ürkütücü şeyler yaklaşmakta sana

Ey aldanan! Gündüzlerin ihmal ve gafletle

Gecelerin uykuyla geçiyor, oysa ölüm başında bekliyor

Geçici şeylere aldanıyor, boş şeylerle vakit geçiriyorsun

Rüyasında ihtilam ile aldanan kişi gibi

ilerde akıbetinden hoşlanmayacağın işler yapIyorsun

Oysa dünyada hayvanlar da bu şekilde yaşıyor.''

 

Tahric: İbnu'l-Cevzi, Siretu Ömer b. Abdülaziz (s. 193).

 

 

Beyhaki der ki: "Zühdün fazileti ve açıklaması konusunda seleften ve haleften gelen rivayetler çoktur. Hepsini aktarmak eserin hacmini aşacağı için burada zikrettiklerimizle yetindik. Ancak bu konuda müstakil bir eser de kaleme aldık. Konu hakkında daha fazla malumat sahibi olmak isteyenler söz konusu esere başvurabilir.'' -  Şu eserini kastediyor: Beyhaki, ez-Zühdü'l-Kebir.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

72. Şube (Eşini) Kıskanma ve İffetsizliğe Göz Yumma