71.ŞU’BE: ZÜHD |
Zühd ve Kısa Emelli olmak |
Yüce Allah: "Onlar,
kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar?''[Muhammed 18]
buyurmuştur.
Resulullah da
(sallallahu alByhi vBsallam): "Peygamber otarak gönderilişim ile kıyametin
kopması (parmaktarımdan) şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurmuştur.
Yüce Allah'ın ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdikleri bu
haberlere göre dünyanın sonunun gelmesi yakındır. Kıyametin kopması yakın ise
de kişinin uzun emelli olması çirkin bir şeydir. - Bkz: Halimi, el-Minhac
(3/379).
9754- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim
gönderilmem ile kıyametin kopması (parmaklarımdan) şu ikisi gibi birbirine
yakındır" buyurmuştur.
Buhari, Sahih'de Ebu
Husayn'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, rikak (7/191).
Buhari ve Müslim, Enes
b. Malik. ile Sehl b. Sa'd'dan rivayet ettiler. Rivayetlerin bazılarında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söyledikten sonra işaret parmağı
ile orta parmağına işaret ettiği zikredilir. - Buhari, rikak (7/190-191),
tefsır (5/79) ile talak (6/177) ve Müsliın,fiten (132, 134).
9755- Enes b. Malik der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim gönderilmem ile
kıyametin kopması şu ikisi gibi birbirine yakındır" buyurdu ve işaret
parmağı ile orta parmağına işaret etti.
İsnadı sahihtir.
Şu'be der ki: Katade
bunu rivayet ederken parmaklarım göstermesi konusunda: "Birinin diğerinden
biraz daha önde oluşu gibi" derdi.
Buhari ile Müslim,
Sahih'de Şu'be'den rivayet ettiler. - Buhari, rikak (7/190-191) ve
Müsliın,fiten (133, 134).
9756- Sehl b. Sa'd
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim
gönderilmem ile kıyametin kopması, şu ikisi gibi birbirine yakındır"
buyurdu ve işaret parmağı ile orta parmağım yan yana getirdi. Sonra:
"Benim gönderilmem ile kıyametin kopma zamanı birbiriyle yarışan atlar
gibidir" buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Kıyametin kopma zamanı ile
benim gönderilmem, düşmanın durumundan haber almak için bir topluluk tarafından
önden gönderilen kişinin durumu gibidir. Bu kişi gelen düşman kendisinden önce
varır korkusuyla işaret vermek için giysisini çıkarıp sallar ve: ''Düşman
geldi! Düşman geldiı'' diye bağım. işte (kıyametin habercisi olan) bu kişi de
benim! Bu kişi benim!"
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (S /331) ve Ebu' ş-Şeyh, Emsal (347).
9757- Muttalib der ki:
İbn Ömer, Arafat'ta vakfede iken güneş batmaya yakın ağlamaya başladı. Ağlaması
artınca şöyle dedi: "Şu an durduğum yerde duran Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aklıma geldi. Şu an bulunduğum yerde bulunan güneşe baktı ve
şöyle seslendi: "Ey insanlar! Ecelinizden (dünyanın ömründen) geçen zamana
karşılık geriye kalan zaman, sizin bu günden geçen zamana karşılık geriye kalan
zaman kadardır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (2/443), İbn Ebi Asım, Kitabu'z-Zühd (188) ve Ebu'şŞeyh, Emsal
(282).
9758- Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneş batmaya yakın bize
verdiği hutbede: "Bilin ki Dünyanın geçen ömrüne karşılık geriye kalan
ömrü, sizin bu günden geçen zamana karşılık geriye kalan zaman kadardır"
buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi, fiten (2286).
9759- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bu dünya bir ucundan öbür ucuna kadar yırtilan ve birbirine tek bir iple
bağlı duran bir giysi gibidir. O ipin de kopması çok uzak değildir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (22ı) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/81} Bak: Hatib
et-Tebrizi, Mişkat 3/1526 (5515) ve Gazali, İhya (3/211).
9760- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.
İsnadı zayıftır.
9761- Malik b. Eddi der
ki: Nu'man b. Beşir'in minber üzerinde şöyle dediğini işittim: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bilin ki dünya zamanından geri kalan gökte
uçuşan sinek kadardır. Kabirdeki kardeşlerinizden yana da size Allah'ı
hatırlatırım, zira amelleriniz onlara arz edilir'' buyurdu."
Tahric: İsnadı
çokzayıftır. Ebu'ş-Şeyhı Emsal (314) ve Hakim Müstedrek (4/307).
9762- Abdullah (b.
Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cennet kişiye ayakkabının bağından bile daha yakındır. Cehennem de aynı
şekilde ona yakındır" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Her iki kanalın da lafzı
birdir. Buhari, Sahih'de Ebu Huzeyfe'den rivayet etti. - Buhari, rikak (7/186).
Fakih ise bunu rivayet
ederken "Şakik b. Seleme - Abdullah b. Mes'ud" kanalı yla aktarır.
9763- İbn Ömer der ki:
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omzumdan tuttu ve:
"Dünyada bir
yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 12/398-399 (1347), İbn Ebi Asım, Zühd (185) ve Beyhaki,
Adab (1144).
Mücahid der ki: İbn Ömer
de şöyle derdi: "Sabahı ettiğin zaman akşamı, akşamı ettiğin zaman da
sabahı bekleme! Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Ölmeden önce de
hayatta olduğun zamanı iyi değerlendir."
9764- İbn Ömer der ki:
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omzumdan tuttu ve: 'Dünyada bir
yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol" buyurdu.
İsnadı hasendir.
Mücahid der ki: İbn Ömer
de şöyle dedi: "Sabahı ettiğin zaman akşamı, akşamı ettiğin zaman da
sabahı bekleme! Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir. Yaptığın
kötülükleri iyilik yaparak telafi et."
Buhari, SahiNde Ali b.
el-Medinl'den zikretmiş, ancak "Yaptığın kötülükleri iyilik yaparak telafi
et" ifadesine yer vermemiştir. - Buhari, rikak (7/170).
9765- İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vücudumun bir yerinden tuttu ve:
"Ey Abdullah! Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi ol.
Kendini ölülerden biri say" buyurdu.
Ebu Muaviye rivayet
ederken "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" der.
Yine hadisin sonunda "Kendini kabir ahalisinden (ölülerden) biri say"
lafzını kullanır.
Tahric: İsnadı zayıftır,
Tirmizi 4/567-568 (2333) ve İbn Mace 2/1378 (4114).
9766- Mücahid der ki:
İbn Ömer bana şöyle dedi: "Ey Mücahid! Sabahı ettiğin zaman akşama kadar
kalmayı düşünme, akşamı ettiğin zaman da sabaha çıkmayı düşünme! Hasta düşmeden
önce sağlığını iyi değerlendir. Ölmeden önce de hayatta olduğun zamanı iyi
değerlendir. Ey Allah'ın kulu! Yarın hangi isimle (ölü olarak mı, diri olarak
mı) anılacağını bilemezsin!"
Tahric: İsnadı zayıftır.
Veki', Zühd (12).
9767- İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine öğüt verirken şöyle
buyurdu: "Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil! ihtiyarlamadan
önce gençliğinin. hasta düşmeden önce sağlığının. fakir düşmeden önce
zenginliğinin, meşgul olmadan önce boş zamanının ve ölüm gelmeden önce de
hayatının kıymetini bil. "
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (4/306) ve İbn Ebi Dünya, Kısaru'I-Emel (2/13).
Beyhaki der ki:
"Kısaru'l-fmel kitabında hadisi bu şekilde buldum.
Başkası da bunu İbn Ebi
Dünya'dan bu şekilde rivayet etmiştir; ancak hatalıdır. Zira bu isnadla maruf
olan rivayet bir sonraki rivayettir."
9768- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanların çoğu sıhhat ve boş zaman olmak üzere iki nimetin kıymetini
bilmezler. ''
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de Mekki
b. İbrahim kanalıyla Abdullah b. Said'den zikretmiştir.- Buhari, rikak (7/169).
9769- Bir önceki hadisin
metnini ise Abdullah b. el-Mübarek, Kitabu'z-Zühd ve'r-Rikak'ta Cafer b. Burkan
-Ziyad b. el-Cerrah kanalıyla Amr b. Meymun el-Evdi'den rivayet eder:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine öğüt verirken:
''Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini bil! İhtiyarlamadan önce gençliğinin,
hasta düşmeden önce sağlığının, fakir düşmeden önce zenginliğinin, meşgul
olmadan önce boş zamanının ve ölüm gelmeden önce de hayatının değerini bil''
buyurdu."
Tahric: Abdullah b.
el-Mübarek, Kitabü'z-Zühd ve'r-Rikak 2 (2).
Başka bir kanalla
(Abdullah b. el-Mübarek'ten gelen) bir önceki rivayetin aynısı bildirilmiş,
Abdullah b. Said kanalıyla gelen ve "insanların çoğu sıhhat ve boş zaman
olmak üzere iki nimetin kıymetini bilmezler" şeklinde bilinen hadisten
hemen sonra zikredilmiştir.
Tahric: İsnadı has en
olan mürsel bir hadistir. Veki', Zühd 1/223-224 (7), İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/223), Ebu Nuaym, Hilye (4/148), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/89) ve Hatib,
İktidau'l-ilmi bil-ameli 217-218 (170).
9770- Ebu'l-Kasım b.
İbrahim b. İshak ed-Dibaci der ki: Ebi Isma Muhammed b. Ahmed es-Sicistani,
Basra'da bize, kendisine ait olan şu şiiri okudu:
"En hayırlı
insanoğlu verdi haberini
Ki Ahmed'e düşen sadece
bildirmektir
İnsanlar iki nimetin
bilmez kıymetini
Biri beden sağlığı biri
de boş vakittir."
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Safedi, el-Vafi bi'l-vefeyat (5/324).
9771- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi altmış
yıl yaşadıktan sonra artık Allah'a karşı ömürden yana bir mazereti kalmamış
demektir" buyurmuştur.
Buhari bunu şahid olarak
zikretmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
- Buhari, rikak (7/171).
9772- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Genelde (ümmetimden olan) kişilerin ölümleri altmış ile yetmiş yaş
arasında olur. Ümmetimden yetmiş yaşını aşanlar da azdır. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi, da'vat (3545) ve İbn Mace, zühd (4236).
9773- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde bir münadi: ''Altmış yil yaşayanlar nerede?'' diye
seslenir. işte Yüce Allah'ın ''Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt
alabileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmiştit''[Fatır 37]
buyruğunda zikrettiği ömür budur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebır 11/177-178 (11415) ve İbn Cerir, Tefsır (22/141142) Bak:
Suyuti, Dürrü'I-Mensur (7/31).
9774- Abdullah b. Mes'ud
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yere bir kare çizdi.
Sonra onun ortasına bir çizgi çekti. Sonra kare içinde olan bu çizginin her iki
tarafına başka çizgiler çizdi. Kare dışına da çizgiler çizdikten sonra:
"Bu nedir biliyor musunuz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha
iyi bilir" dediklerinde şöyle buyurdu: "Bu karenin ortasındaki çizgi
insandır. Bu çizginin her iki tarafında bulunan çizgiler de onu her taraftan
ısırmaya çalışan, hayatı boyunca karşılaştığı sorunlardır. Birinden kaçsa
diğerine yakalanır. Bu kare onu kuşatan ecelidir. Kare dışındaki çizgiler ise
ümitleridir. ''
Buhari, Yahya el-Kattan
kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, rikak (7/171).
9775- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bir şekil (kare) çizdi.
Sonra o şeklin içine bir çizgi çekip: "Bu, insandır. Bu (şekil) de insanın
ecelidir" buyurdu. Sonra (insanı temsil eden) çizginin üst tarafına gelişi
güzel çizgiler çizdi ve: "Bunlar da insanın sorunlarıdır. Birinden kaçsa
diğerine yakalanır" buyurdu. Sonra o şeklin dış tarafından önüne bir şey
koydu ve: "Bu da insanın ümitleridir. Eceli (kare şekli) ümitleriyle
arasına geçmiştir" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ramehurmuzi, Emsalu'l-Hadis (73).
9776- Enes b. Malik
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yere birkaç çizgi
çizdi, onlardan biraz uzağa da başka çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu:
"Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu, ümit eden insanın durumudur. Biraz
uzakta olan çizgiler onun ümitleridir. insan ümit edip dururken ölüm gelir.
"
Buhari, Sahih'de Müslim
b. İbrahim'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, rikak (7/171).
9777- Abdullah b.
Bureyde, babasından bildirir: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki
çakıl taşından birini yakın bir yere, diğerini de uzak bir yere attı ve şöyle
buyurdu: "Bu (yakın olan taş) kişinin ecelidir. Diğer (uzak olan) taş da
kişinin ümitleridir.''
İsnadında bir sakınca
yoktur.
9778- Başkası bunu
Hallad'dan rivayet ederken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonunda
"Kişiyi (ümitlerine ulaşmadan) ecel yakalar" buyurduğunu aktarır.
İsnadı zayıftır.
9779- Enes b. Malik'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanoğlu yaşlanmasına rağmen iki şey içinde daima canlı kalır. Bunlar da
hırs ve ümittir. "
Buhari ile Müslim,
Sahih'de Şu'be'den rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, rikak (7/172) ve Müslim, zekat (115).
9780- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanoğlu ihtiyarlayıp yaşlanmasına rağmen iki şey içinde daima canlı
kalır. Bunlar da mala (paraya)yönelik hırs ile uzun yaşama isteğidir."
Müslim, Sahih'de Yahya
b. Yahya'dan rivayet etti. - Müslim, zekat (115).
9781- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"ihtiyarın kalbi iki şeye yönelik her dem gençtir. Bunlar da mal (para)
biriktirme ve uzun yaşama isteğidir. "
Tahric: İsnadı sahihtir.
Veki', Zühd (188) ve Ahmed, Müsned (2/358, 368, 394, 443, 447).
9782- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Hayatta kalma ve mal (para) sevgisidir"
lafzıyla rivayet edilmiştir.
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de Züheyr
b. Harb kanalıyla Süfyan b. Uyeyne'den "Uzun
yaşama ve mal
sevgisidir" lafzıyla rivayet etti. - Müslim, zekat (113).
Veki'nin rivayeti de
Sevri kanalı yladır.
Buhari ve Müslim, Said
kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet ettiler. - Buhari, rikak (7/171) ve Müslim,
zekat (114).
9783- İbn Ka'b'ın,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Koyun sürüsü üzerine salınan iki aç kurdun vereceği zarar, mal
ve makam peşinde koşan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir. ''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tirmizi 4/588 (2376).
9784- İbn Ka'b'ın,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "(Sağlam bir) koyun ağilma saldırıp yiyen vahşi iki kurdun
vereceği zarar, makam ve mal sevgisi taşıyan müslüman kişinin dinine vereceği
zarardan daha fazla değildir. ''
Kutbe bunu SeYri'den
rivayette tek kalmıştır. İsnadında SeYri'ye muhalefet edilerek de rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıf,
has en liğayrihi bir hadistir. Bezzar, Müsned (4/234), Ukayli, ed-Du' afd
(3/487), Zehebi, Mizan (3/390), Taberani, M. es-Sağir (2/61), Ebu Nuaym, Hilye
(7/89), İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Mal (17), Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/250) ve
Münziri, et-Terğib (4/177).
9785- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı Ebu Hureyre hadisinden bildirilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. es-Sağir (2/61-62) ile M. el-Evsat 1/432-433 (776), Ebu Nuaym,
Hilye (7/89), İbn Adiy, el-Kamil (3/1141-1142) ve İbn Ebi Dünya, İslahu'l-Mal
(15) Bak: Münziri, et-Terğib (4/177).
9786- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Koyun sürüsü üzerine salınan iki aç ve vahşi kurdun vereceği zarar, mal
ve makam sevgisi taşıyan müslüman kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla
değildir,"
İsnadı hasendir.
9787- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Çobanı başında olmayan koyun sürüsüne iki aç ve vahşi kurdun
vereceği zarar, makam ve mal peşinde olan müminin dinine vereceği zarardan daha
fazla değildir ...
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/108 (6341).
9788- Başka bir kanalla bir
önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.
Tahric: Ebu Nuaym,
Ahbaru Isbehan (2/105).
9789- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Sürüden ayrılmış olan bir koyun sürüsüne vahşi ve aç olan iki kurt biri
önden biri de arkadan dalacak olsa vereceği zarar, dünya makamı ve malı peşinde
olan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir. ''
İsnadı zayıftır. İbn Ebi
Dünya, Zemmu'd-Dünya (357) ile İsIahu'l-Mal (16).
9790- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı (teferrakat lafzı yine aynı anlama gelen)
"ifterakat" lafzı ile rivayet edilmiştir.
Isnadı zayıftır.
9791- Asım b. Adiy der
ki: Kardeşimle beraber Hayber hisselerinden yüz hisse satın aldık. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca bana: "Ey
Asım! Vahşi iki kurdun çobanı tarafından kaybedilmiş bir koyun sürüsüne
vereceği zarar, mal ve makam sevgisi taşıyan kişinin dinine vereceği zarardan
daha fazla değildir" buyurdu.
Başkası rivayet ederken
"Av haline gelmiş koyun sürüsüne" lafzını kullanır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/250) ve Taberani, M. es-Sağir (2/61) ile
M.el-Evsat 1/470 (855).
9792- Muhammed b. Ka'b
el-Kurazi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Çobanından uzaklaşmış olan bir koyun sürüsüne aç olan iki
kurt biri önden biri de arkadan dalacak olsa vereceği zarar, makam ve zenginlik
sevgisi taşiyan kişinin dinine vereceği zarardan daha fazla değildir, ''
Bir önceki hadisin
şahidi olan mürsel ve ceyyid bir hadistir.
İsnadı ceyyid olan
mürsel bir hadistir.
9793- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur:
"insanoğlunun iki vadi dolusu altın'ı olsa da yine bir benzerini isterdi.
Zira insanoğlunun içini (gözünü) ancak toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen
Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder. ''
İsnadı sahihtir.
İbn Abdan "Bir
benzerini" yerine "Üçüncüsünü" lafzıyla rivayet etmiştir. Fakih
rivayet ederken şu eklemeyi yapar: "İbn Abbas: ''Bu söz (tilaveti
neshedilmiş) Kur'an'dan bir ayet midir, değil midir bilmiyorum'' dedi."
Buhari, Sahih'de Ebu
Asım kanalıyla aktarıp İbn Abbas'ın sözüne yer vermemıştır. - Buhari, rikak (7/175).
Başka bir kanalla İbn
Cüreyc'ten aktarmış ve bunda İbn Abbas'ın da sözüne yer vermiştir.
9794- İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsan oğlunun bir vadi dolusu
altını olsa yine de bir benzerini isterdi. Zira insanoğlunun nefsini ancak
toprak doyurur. Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin rövbesini kabul eder.''
buyurduğunu işittim. Bu söz (tilaveti neshedilmiş) Kur'an'dan bir ayet midir,
değil midir bilmiyorum.
Lafız Mukri'nin
lafzıdır.
Müslim, sahih'te Züheyr
b. Harb ve başka kanalıyla Haccac b. Muhammed'den rivayet etti.
İsnadı sahihtir. -
Müslim, zekat (118).
9795- Abbas b. Sehl b.
Sa'd der ki: İbnü'z-Zübeyr'in Mekke minberinde verdiği hutbede şöyle dediğini
işittim: "Ey insanlar! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa bir ikincisini daha ister. ikincisi
de verilse bir üçüncüsünü daha ister. Zira insanoğlunun içini (gözünü) ancak
toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul
eder'' buyurdu."
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de Ebu
Nuaym'dan ve Buhari ile Müslim, Yunus b. Malik'ten rivayet ettiler. - Buhari,
rikak (7/175). - Buhari, rikak (7/175) ve Müslim, zekat (117).
9796- Ebu Vakıd el-Leysi
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelirdik, o da bize
yeni nazil olan vahyi okurdu. Bir gün yanına geldiğimizde bize şunu okudu:
"Biz malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için verdik. insanoğlunun
bir vadi dolusu altın'ı olsaydı, bir ikincisinin olmasını isterdi. ikincisi
verilseydi bir üçüncüsünün olmasını isterdi. Zira insanoğlunun içini (gözünü)
ancak toprak doldurur (doyurur). Buna rağmen Yüce Allah tövbe edenin tövbesini
kabul eder. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberanl, M. el-Kebir 3/279 (3301) ve Ahmed, Müsned (5/279-280) Bak: Heyseml,
Mecmau'z-Zevaid (7/140).
9797- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 3/279 (3300).
9798- Enes'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "iki
kişi vardır ki bunlar düşkün oldukları şeye doymazlar. Biri ilme düşkün olan
kişidir ki, ilme doymaz. Diğeri dünyaya düşkün olan kişidir ki ,o da ona
doymaz. ''
Tahric: Şahideriyle
birlikte isnadında bir sakınca yoktur. İbn Adiy, el-Kamil (6/2298),
İbnu'I-Cevzi, el-İlelu'l-Mütenahiye (1/86), Hakim, Müstedrek (6/92) ve DeyIemi,
Müsnedü'l-Firdevs (4/165) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (1/86).
9799- Mesrük der ki: Hz.
Aişe'ye: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eve girdiği zaman bir
şey söyler miydi?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Evet! Eve girdiği
zaman: ''insanoğlunun iki vadi dolusu malı olsa bir üçüncüsünü daha isterdi.
Zira insanoğlunun ağzını ancak toprak doldurur. Biz malı namazın kılınması ve
zekatın verilmesi için verdik. Yine de Yüce Allah tövbe edenin tövbesini kabul
eder'' derdi."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (6/55) ve Bezzar, Müsned 4/246 (3639, 3640) Bak:
Heysemi, Mecmau'z-Zevaid
(10/243).
9800- Ebu Mirvah'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: ''Biz malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için
verdik. insanoğlunun bir vadi dolusu malı olsaydı, bir ikincisinin olmasını
isterdi. iki vadi dolusu malı olsaydı bir üçüncüsünün olmasını isterdi. Zira
insanoğlunun karnını ancak toprak doyurur. Buna rağmen Allah tövbe edenin
tövbesini kabul eder'' buyurur. ''
Kitabımda hadisi bu
şekilde buldum. Ancak doğrusu Ebu Mirvah kanalıyla Ebu Vakıd el-Leysi'den
rivayet edilendir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 3/280 (3303).
9801- Mutarrif b.
Abdillah eş-Şıhhir, babasından bildirir: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir adamın yanına geldiğinde Tekasür Suresi'ni okuduğunu görünce şöyle
buyurdu: "insan ''Malım!'' der durur. Oysa malından sana sadaka olarak
verip kalıcı kıldığından veya giyip eskittiğinden veya yiyip bitirdiğinden
başkası var mıdır7"
Müslim, Sahih'de
Hişam'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (3).
9802- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insan ''Malım! Malım!'' der durur. Oysa insana malından yiyip bitirdiği,
giyip eskittiği ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığı olmak üzere üç kısmından
başkası yoktur. Bunlar dışında kalan mallarını ise ölünce başka insanlara
bırakır.''
Müslim, Sahih'de Süveyd
b. Said'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (4).
9803- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
"Biriniz mal ve güzellik bakımından kendisinden daha üstte olanlara
baktığı zaman mal ve güzellik bakımından kendisinden daha altta olanlara da
baksın."
Müslim, Sahih'de
Muhammed b. Rafı' kanalıyla Abdurrezzak'tan ve Buhari ile Müslim, Ebu
Hureyre'den rivayet ettiler. - Müslim, zühd (3/2275). - Buhari, rikak (7/187)
ve Müslim, zühd (8).
9804- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Mal konusunda) sizden daha üstte olanlara değil, sizden daha altta
olanlara bakın. Böylesi, Allah'ın size verdiği nimeti değersiz görmemeniz için
daha uygundur.''
Tahric: İsnadı zayıf
olan sahih bir hadistir. Müslim, zühd (9).
9805- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.
Müslim, Sahih'de Ebu
Muaviye ve Veki'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (9).
9806- Mutarrif b.
Abdillah eş-Şıhhir'in, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Zenginlerin yanına gidip
gelmelerinizi azaltın. Böylesi, Allah'ın size verdiği nimeti değersiz
görmemeniz için daha uygundur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ukayli, ed-Du'afa (3/327), İbn Adiy, el-Kamil (5/1731) ve Hakim, Müstedrek (4/312).
Bak: Zehebi,Mizan (3/164), İbn Hacer, el-Lisan (4/271).
9807- Hakim b. Hizam
bildiriyor: Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyler istedim
verdi. Bir daha istedim yine verdi. Üçüncü defa istediğimde yine verdi ve şöyle
buyurdu: "Ey Hakim! Dünya malı tatlı ve çekicidir. Kişi bir malı
başkasından gönül hoşluğu ile alırsa kendisine bereketli kılınır. Ancak göz
dikerek ve ısrar ederek alırsa bunun bir bereketi olmaz ki, böylesi bir kişi
yiyip de dayamayan kişi gibidir. Veren el de, alan elden daha hayırlıdır."
Buhari, Sahih'de Ali
kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/176) ve Müslim, zekat
(96).
9808- Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benden sonra en çok
Yüce Allah'ın yeryüzünün bereketlerini size vermesinden endişe ediyorum"
buyurdu. "Yeryüzünün bereketleri nedir?" diye sorulunca: "Dünya
hayatının güzellikleridir" buyurdu. Adamın biri: "Hayır olan bir şey
başımıza kötülükler getirir mi ki?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sustu ki biz kendisine vahiy nazil olduğu için susup cevap
vermediğini düşündük. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terleyen
alnını sildi ve: "Hayır olan bir şeyin kötülükler getirip getirmeyeceğini
soran kişi nerede?" diye sordu. Adam: "Buradayım!" dedi.
Biz adamın böyle
yapmasını çok beğendik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa:
"Hayırlı olan bir şey hayırdan başka bir şey getirmez" buyurdu ve
şöyle devam etti: "Ancak dünya, tatlı ve çekicidir. Bazen baharla birlikte
yetişip yeşeren ölüme de yol açar, bazen öldürmese de ölüme yaklaştırır. Ancak
otla beslenenler bunun dışındadır. Zira onlar doyana kadar yer, doyunca da
yemeyi bırakıp güneşe döner, dışkısını ve idrarını yapar. Ardından bir daha
yemeye başlar. Dünya maiı, tatlı ve çekicidir. Kişi bu malı hakkı olan yerden
alıp hakkı olan yerde harcadığı zaman bu malın onun en iyi yardımcısı olduğunu
görecektir. Malı hakkı olmayan bir yolla elde eden kişi de, yiyip de doymayan
kişi gibidir.''
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de İsmail
b. Ebi Uveys'ten ve Müslim başka bir kanalla Malik'ten rivayet etti. - Buhari,
rikak (7/173). - Müslim, zekat (121,122).
9809- Ebu Said el-Hudri
anlatıyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberin üzerinde
oturdu ve: "Benden sonra en çok Allah'ın size bahşedeceği Dünyanın
nimetleri ile güzelliklerinden yana endişe ediyorum" buyurdu. Adamın biri:
"Ey Allah'ın Resulü! Hayır olan bir şey başımıza kötülükler getirir mi ki?"
diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup cevap vermedi.
Biz adama: "Ey filan! Neden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sorduğun soruya cevap vermedi? Ne yaptın?" demeye başladık. Sonra Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) valıiy nazil olduğu için susup cevap
vermediğini düşündük. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
terini sildi ve: "Soruyu soran kişi nerede?" diye sordu ki, sanki
adama müteşekkir gibiydi.
Sonra: "Hayırlı
olan bir şey hayırdan başka bir şey getirmez" buyurdu ve şöyle devam etti:
"Ancak dünya, tatlı ve çekicidir. Bazen baharla birlikte yetişip yeşeren
ölüme de yol açar, bazen öldürmese de ölüme yaklaştırır. Ancak otla beslenenler
bunun dışındadır. Zira onlar doyana kadar yer, doyunca da yemeyi bırakıp güneşe
döner, dışkısını ve idrarını yapar. Ardından bir daha yemeye başlar. Dünya
mail, tatlı ve çekicidir. Bu mail harama bulaşmadan alan kişi bereketini görür.
En iyi mal sahibi malından yoksula, yetime ve yolda kalmışa veren kişidir. Bir
mail gözünü dikerek ve hırsla elde eden kişi de, yiyip de duymayan kişi
gibidir. Aldığı bu mal da kıyamet gününde pişmanlığına sebep olacaktır.
Allah'ın malları ile Resulü'nün mallarına canının çektiği gibi dalan nice kişi
vardır ki kıyamet gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir
şeyolmayacaktır.''
İsnadı sahih tir.
Buhari, Sahih'de Muaz b.
Fadale'den aktarmış, ancak "En iyi mal sahibi malından yoksula, yetime ve
yolda kalmışa veren müslüman kişidir" lafzını kullanmıştır. Yine
"Pişmanlığına sebep olacaktır" yerine: "Aleyhinde şahitlik
edecektir" lafzını kullanmış ve gerisini zikretmemiştir. - Buhari, zekat
(2/127) ve Müslim, zekat (123).
9810- Misver b. Mahreme,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Bedir savaşına katılan ve
Amir b. Luey oğullarının müttefiki olan Amr b. Avf'tan bildiriyor: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı (Bahreyn'e) cizyeyi
alması için göndermişti. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bahreyn
ahalisiyle anlaşma yapmış ve başlarına İbnu'l-Hadramı'yi vali olarak atamıştı.
Ebu Ubeyde, Bahreyn'den mal ile dönünce Ensar onun döndüğü haberini aldı. Ebu
Ubeyde'nin dönüşü sabah namazı vaktine denk gelmişti. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sabah namazını hıdırdıktan sonra Ensar önüne çıktı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların bu halini görünce tebessüm
etti ve: "Sanırım Ebu Ubeyde'nin bir şeyler ile geldiğini duydunuz"
buyurdu. Ensar: "Evet, ey Allah'ın Resulü!" dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "O zaman müjdeler
olsun size! Sizi sevindirecek haberi de bekleyin. Valiahi sizin fakir
olmanızdan endişe etmiyorum. Ancak sizin için endişe ettiğim şey, dünya
nimetlerinin sizden öncekilerde olduğu gibi önünüze serilmesi, onların dünyalık
yarışma girdikleri gibi sizin de yarışmanız, onların oyalandığı gibi sizin de
oyalanmanızdır."
Buhari, Sahih'de İbn Ebi
Uveys'ten rivayet etti. - Buhari, rikak (7/172-173) ile meğazi (5/18-19) ve
Müslim, zühd (6).
9811- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. Ancak burada "Ebu Ubeyde b.
el-Cerrah'ı haracını toplamak üzere Bahreyn'e göndermişti" ibaresi
geçmiştir. Sonunda da: "Onları helak etmesi gibi sizi de helak etmesinden
endişe ediyorum" lafzı kullanılır.
Buhari, Sahih'de
Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.
Müslim, Abdurrahman
kanalıyla Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.
Tahric: Buhari, cizye
(3/62). - Müslim, zühd (3/2274).
9812- Ebu Musa: "Bu
dinar ile dirhemler sizden öncekileri helak etmişti, sizleri de helak
edeceklerdir" demiştir.
Sevri de bunu A'meş'ten
bu şekilde mevküf olarak rivayet etmiştir. Bir sonraki rivayette Muhammed b.
Ubeyd'den bildirilmiştir.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/383, 15/178) ve Ahmed, Zühd (s. 199).
9813- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu dinar ile
dirhemler sizden öncekileri helak etmişti, sizleri de helak edeceklerdir"
buyurmuştur.
Aynısı Sevri, Şu'be ve
Malik b. Su'ayr kanalıyla A'meş'ten mevküf olarak rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/234 (898).
9814- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu dinar ile dirhemler
sizden öncekileri helak etmişti. Gördüğüm kadanyla sizleri de helak
edeceklerdir" buyurmuştur.
Sevri ise "Sizleri
de helak edeceklerdir" lafzıyla rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Evsat 3/28 (2044) ve Ebu Nuaym, Hilye (4/112).
9815- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu dinar ile
dirhemler sizden öncekileri helak etmişti. Gördüğüm kadanyla sizleri de helak
edeceklerdir" buyurmuştur.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
9816- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.
İsnadı zayıftır.
9817- Alkame bildiriyor:
Abdullah b. Mes'ud insanlara devletin yaptığı bağışları dağıtıyordu. Adamın
birine iki bin dirhem verdikten sonra şöyle dedi: "Bunları al! Allah bunları
sana bereketli kılsın. Fakat Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Sizden öncekiler dinar ile dirhemler yüzünden helak oldu. Bu ikisi sizleri de
helak edecektir'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadı zayıf
olan hasen bir hadistir. Taberani, M. el-Kebir 10/117 (10069) ve Bezzar,
Müsned4/236 (3613).
9818- Ebu Said der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya, tatlı ve çekicidir"
buyurdu ve şöyle devam etti: "israil oğullarından uzun boylu iki kadın ile
kısa boylu bir kadın vardı. Kısa boylu kadın (kendini diğerleri gibi uzun
göstermek için yüksek topuklu) tahtadan bir ayakkabı yaptırdı. Yine içine sizin
kullandığınız en güzel misklerden doldurduğu üzeri kapaklı bir yüzük yaptırdı.
Seçkinlerin bulunduğu bir yerden geçerken de (kokunun yayılması için) bu
yüzüğün kapağını açardı. ''
Müslim, Şu'be kanalıyla
Müstemir ve Huleyd b. Cafer'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, edeb (18, 19).
9819- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Altın ve safran
(boyası) olmak üzere iki kırmızıdan yana kadınların vay haline!"
buyurmuştur.
İsnadı hasendir.
5780. hadiste geçti.
9820- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Dünya tatlı ve çekicidir. Yüce Allah da sizleri dünyada Mkim
kılacak ve ona karşı nasıl bir tutum içinde olduğunuza bakacaktır. Dünyaya ve
kadınlara karşı dikkatli olun. ''
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbrahim b. Talıman, Meşyeha (68).
9821- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir. Ancak bu rivayet te "NasLi amel
edeceğinize bakmak için" lafzı kullanılıp "israil oğullarındaki ilk
fitne, kadınlar konusundadır" eklemesi yapılır.
Müslim, Sahih'de
Muhammed b. Beşşar'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zikr (99).
9822- Havle binti Kays
der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Dünya, tatlı ve çekicidir. Bazıları da Yüce Allah'ın malma
haksız yere öyle bir dalacaklar ki kıyamet gününde kendileri için
(cehennemdeki) ateşten başka bir şeyolmayacaktır.''
Buhari, Sahih'de
Mukri'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, humus (4/49).
9823- Ubeyd Senut der
ki: Daha önce Hamza b. Abdilmuttalib'in hanımı olan Ümmü Muhammed'in (Havle
binti Kays'ın) yanına girdik. O sırada yanına kocası Hanzala ez-Zuraki girdi
ve: "Ey Ümmü Muhammed! Allah'tan kork ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir hadisi aktarırken dikkatli ol" dedi. Ümmü Muhammed şöyle
dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hamza'nın evine gelmişti.
İçerde dünyadan, kişinin ümitlerinden bahsedilince Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünya, tatlı, çekici ve güzeldir. Malı
hakkı olan yerden elde eden kişi bereketini görür. Allah'ın malları ile
Resulü'nün mallarına canının çektiği gibi dalan nice kişi vardır ki kıyamet
gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir şey olmayacaktır. ''
Başka bir kanalla aynısı
rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi4/SB7 (2374).
9824- Amre
binti'l-Haris'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Dünya, tatlı ve çekicidir. Malı harama bulaşmadan alan
kişi bereketini görür. Allah'ın malları ile Resulü'nün mallarına dalan nice
kişi vardır ki kıyamet gününde kendisi için (cehennemdeki) ateşten başka bir
şey olmayacaktır. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 24/340-341 (851) ve İbn Ebi Asım, Zühd (154) Bak:
İbnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (7/200) ve Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/247).
9825- Mabed der ki:
Muaviye, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çok nadir hadis
aktarırdı. Ancak Cuma günlerinde devamlı olarak Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) naklen şu sözleri söylerdi: "Yüce Allah kime hayır
dilerse onu dinde, Allah'ın dininde fakıh biri kılar. Dünya malı, tatlı ve
çekicidir. Kişiye, helal yoldan kazandığı mal bereketli kılınır. Birbirinizi
gereksiz yere övmekten sakının. Zira böylesi övmeler kişiyi boğazlamak
gibidir."
Tahric: İsnadı hasendir.
TaberanI, M. el-Kebır 19/350 (815), Ahmed, Müsned (4/92, 93) ve Tahavi, Şerh
Müşkili'l-Asar (2/279).
9826- Mus'ab b. Sa'd'ın,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Sizin için darlık fitnesinden ziyade bolluk fitnesinden
endişe ediyorum. Zira daha önce darlık fitnesine maruz kalıp sabır gösterdiniz.
Dünya (nimetleri) ise tatlı ve çekicidir. ''
Tahric: İsnadında ismi
verilmeyen ravi vardır. Zayıfbir hadistir. Bezzar, Müsned 4/236 (3612) ve Ebu
Nuaym, Hilye (1/93). Bek: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/245)
9827- Ka'b b. İyad der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her ümmetin bir fitnesi
vardır. Ümmetimin fitnesi de mal konusunda olacaktır" buyurduğunu işittim.
Her iki kanalın lafzı
birdir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/569 (2336).
Başka bir kanalla
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
9828- Abdullah b.
Bureyde'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Dünyaya rağbet edenlerin değer verdiği şey, şu mallardır"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tirmizi 6/64 (3225).
9829- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetim için en çok üç şeyden endişe ediyorum. Biri, alimlerin hata
yapmalarıdır. Diğeri, münafık kişinin Kur'an konusunda çekişmesidir. Bir diğeri
de, kişinin boynunu kıracak olan dünya malıdır. Kendinizi bunlardan uzak tutun.
''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hatibı el-Pakıh ve'l-Mütefakkih (2/13).
Cafer b. Muhammed b.
Şakir ve Ahmed b. Züheyr b. Harb bunu Ebu Gassan'dan bu şekilde rivayet
etmiştir. - Beyhaki, Medhal (s. 443).
Başka bir kanalla aynısı
Abdullah b. Amr'dan rivayet edilmiştir.
9830- Abdullah b. Amr
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetim için en
çok üç şeyden korkuyorum ... " Sonrasını ravi bir önceki hadiste olduğu
gibi aktarır.
Ancak önceki rivayet
daha sahihtir.
İsnadı zayıftır.
9831 - Abdullah b. Ömer
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ümmetim
için her şeyden çok üç şeyden korkuyorum .. ," Sonrasında ravi bir
öncekinin aynısını bildirir.
İsnadı güçlü değildir.
9832- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Fakir düşmenizden değil, bolluk içinde olmanızdan korkarım. Günaha
düşmenizden değil, bilerek günah işlemenizden korkarım. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (2/308, 539) ve Hakim, Müstedrek (2/534).
9833- Ebu Zer der ki:
Bedevinin biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey
Allah'ın Resulü! Kuraklık bizi yedi bitirdi!" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben sizin için kuraklıktan değil, dünyalıkların
üzerinize dökülürcesine verilmesinden endişe ediyorum. Keşke ümmetimden olanlar
altın takmasalar!" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (5/153, 154, 178) ile Zühd (s. 28), İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/243) ve İbn Ebi Asım, Zühd (175) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (7/47,
10/237).
Şu'be de Yezid'den bu
şekilde rivayet etmiştir. - Tayalisi, Müsned (s. 60) ve Ahmed, Müsned (5/368).
9834- Fadille b. Ubeyd
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken,
cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da
Suffa'da kalanlardandi. Onları gören bedeviler de:
"Bunlar
delirmiş" derdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı
bitirince de yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'ın katında sahip
olduklarınızı bir bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını
isterdiniz" buyururdu. Bunu söylediğinde ben de Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanındaydım.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi, zühd (4/583).
9835- Sehl b. Sa'd der
ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashibı bazen alt
giysilerini küçüklüğünden dolayı üstten boyunlarına bağlamış bir şekilde namaza
gelirlerdi."
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebır 6/227 (5937).
9836- Sehl b. Sa'd der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında izarların
küçüklüğünden dolayı namazda, erkekler secdeden kalkıp oturana kadar kadınların
secdeden başlarım kaldırmamaları söylenmişti.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebır 6/169 (5763).
9837- Sehl b. Sa'd der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında izarlarımızın
küçüklüğünden dolayı üstten boynumuza bağlar ve namazı öyle kılardık. Bundan
dolayı kadınlara: "Erkekler secdeden kalkıp iyice oturana kadar siz
secdeden başınızı kaldırmayın" denilirdi.
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de
Muhammed b. Kesir'den ve Müslim başka bir kanalla Süfyan' dan rivayet etti. -
Buhari, ezan (1/198) ile salat (2/63). - Müslimı salat (133) ve Buhari, salat
(1/95).
9838- Ebu Hureyre der
ki: "Suffa'da kalanlar yetmiş kişiydi ve hiçbirinin ridası (üst giysisi)
yoktu.''
Buhari rivayet etti.
Tahric: İsnadı hasendir.
- Buhari, salat (1/114).
9839- Vasile b. el-Eska'
der ki: "Suffa'da kalanlardan biriydim. İçimizden tek bir kişinin bile tam
olan (iki parçalı) bir giysisi yoktu. Toz ve kirden dolayı da terimiz derimizde
kendine kanallar açmıştı."
Tahric. İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/341, 2/21-22) ve İbn Asakir, Tarihu Dimaşk (17/357). Bak:
İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/676) ve Zehebi, Siyer (3/385)
9840- Vasile b. el-Eska'
der ki: Suffa'da kalan fakir müslümanlardan biriydim. Bir gün Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve: "Benden sonra buğday
ekmeğine, zeytinyağına doyduğunuz, çeşit çeşit yemeklerden yiyip çeşit çeşit
giysilerden giydiğinizde ne olacak? O zaman ki durumunuz mu daha daha hayırlı
olacak, yoksa şimdiki durumunuz mu?" buyurdu. Biz: "O zamanki
durumumuz" dediğimizde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Aksine şimdiki durumunuz daha hayırlıdır" buyurdu. Bir zaman sonra
da buğday ekmeğine ve zeytinyağına doyduk. Çeşit çeşit yemekler yemeye, çeşit
çeşit giysiler giymeye başladık ve merkeplerimiz oldu.
Tahric: İsnadında mestur
ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (2/23).
9841- Ebu Hureyre der
ki: "Açlıktan yüz üstü uzanıp cıgerımı yere dayardım. Yine açlıktan
karnıma taş bağlardım. .. " Ravi söz konusu hadisin devamını aktardıktan
sonra şöyle dedi: "Suffa'da kalanlar İslam'ın misafiriydi ve ne aileleri,
ne de malları vardı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadaka (zekat
malı) geldiği zaman onlara gönderir, kendisi bu sadakadan bir şey almazdı. Yine
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hediye verildiği zaman onlara
getirirdi ve bu hediyeyi onlarla paylaşırdı..." Sonrasında ravi hadisi
sonuna kadar aktanr.
İsnadı sahihtir.
Hadisi tam metniyle
Delailu'n-Nübüvve'de zikrettik - Beyhaki, Delailü'n-Nübüvve (6/101-102).
Buhari sahih'te Ebu
Nuaym'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/179-180).
9842- Talha en-Nadri der
ki: Dışarıdan biri Medine'ye geldiği zaman şayet tanıdığı varsa bu tanıdığının
misafıri olurdu. Tanıdığı yoksa da Suffa'da kalırdı. Ben de gelip Suffa'da bir
adamla birlikte kaldım. Her gün Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ikimize bir müd hurma gelirdi. Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namazı kıldınp bitirdikten sonra Suffa'da kalanlardan biri: "Ey Allah'ın
Resulü! Hurma yemekten midelerimiz yandı ve giysilerimiz eskiyip yırtıldı"
diye seslendi.
Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere yönelip üzerine çıktı. Minberde
Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra zamanında Kureyşlilerden çektiği
sıkıntıları anlatmaya başlayıp şöyle buyurdu: "Arkadaşımla (Ebu Bekr'le)
birlikte on küsur gün boyunca sadece berir (misvak ağacının meyvesi)
yiyebildik. Sonra Ensar'dan olan kardeşlerimizin yanına geldik ki onların da
yiyeceğinin geneli hurmadandı ve bu yiyeceklerini bizimle paylaştılar. Şayet
elimde ekmek ya da et bulundaydı yemeniz için verirdim. Ancak öyle bir zaman gelecek
ki (veya bazılarınız öyle bir zaman'a yetişecek ki) giysileriniz Kabe'nin
örtüleri gibi güzel olacak, sabah bir çeşit, akşam bir çeşit yemek yiyeceksiniz
...
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (1/339), Ahmed, Müsned (3/487), Taberani, M.
el-Kebir 8/371 (8160), Bezzar, Müsned (4/259), İbn Sa'd, Tabakat (7/51) Bak:
İbn Hacer, elİsabe (2/222), ibnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (3/90-91) ve Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (10/322323).
Başkaları rivayet
ederken şu eklemeyi yapar: "Ey Allah'ın Resulü!
Durumumuz şimdi mi,
yoksa o zaman mı daha hayırlı olacak?" diye sorduklarında: "Bugün
birbirinizi seviyorsunuz. O zaman ise birbirinize öfke duyacak, birbirlerinizin
boyunlarını vuracaksınız" buyurdu.
9843- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (3/14-15).
9844- Halid b. Umeyr
el-Adevi anlatıyor: Utbe b. Gazvan bir hutbe verdi. Allah'a hamdu senada
bulunduktan sonra şöyle dedi: "Dünya gitmekte olduğunu bildirip yolculuk
zamanının geldiğini söylüyor. Ömründen geriye kalan da ancak bir kabın dibinde
kalan ve sahibi tarafından da dökülecek olan kadardır. Buradan zevali olmayan
başka bir diyara gideceksiniz. Onun için yanınızda hayırlı şeylerle birlikte
ayrılmaya çalışın! Bize bildirilene göre cehennemin kenarından bir taş atılacak
olsa ancak yetmiş yıl sonra dibine ulaşırmış. VAllahi cehennemi
dolduracaksınız. Şaşırdınız mı? VAllahi bize bildirilene göre cennet kapısının
iki kanat aralığı kırk yıllık bir yolculuk mesafesi kadardır. Yine de gün gelecek
onun kapısında izdiham yaşanacaktır. Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) birlikte yedi kişi iken ağaç yapraklarından başka yiyeceğimizin
olmadığı zamanları bilirim. Yaprak yemekten ağızlarımız hep yara olmuştu. Bir
defasında elime bir giysi geçti. ikiye bölüp bir parçasını Sa'd'a verdim.
Yarısım Sa'd giyerken diğer yarısım da ben giydim. O yedi kişiden her biri de
bugün bir şehirde valilik yapmaktadır. Kendimi büyük görüp Allah katında küçük
biri olmaktan Yüce Allah'a sığımrım. Her bir peygamberlik, sonunda bitmiş ve
ardından saltanat gelmiştir. Bundan dolayı bizlerden sonra da başınıza geçecek
yöneticilerle sınanacaksınız."
Müslim, Sahih'de Şeyban
b. FerrUh'tan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (14).
9845- Abdullah b. Amr b.
el-As bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Pers ve Bizans
topraklarını fethettiğiniz zaman ne yapacaksınız?" buyurunca, Abdurrahman:
"Yüce Allah'ın emrettiği gibi oluruz" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ya da bundan başkasını
yaparsınız. Dünyalık konusunda yarışır, sonra birbirinize haset eder, sonra
birbirinize sırt çevirir, sonra birbirinize kin güdersiniz ya da buna benzer
şeyler yaparsınız. Sonra Muhacirlerin yoksullarına gider, bazılarını
diğerlerinin başına getirirsiniz. ''
Müslim, Sahih'de Amr b.
Sevad'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır, Sahih bir hadistir.
Müslim, zühd (7),
9846- Urve b. ez-Zübeyr
bildiriyor: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birkaç kişiyle
oturmuşken karşıdan Mus'ab b. Umeyr göründü. Üzerinde kendisini zar zor örten
bir giysi vardı. Onu bu şekilde gördüklerinde başlarını öne eğdiler. Zira
kendilerinde de ona verebilecekleri bir giysi yoktu. ResuluIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onu överek andı. Mus'ab gelince selam verdi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben bunu (Mekke'de iken)
anne babasının yanındayken gördüm. Kureyşli diğer aileler içinde kendisi gibi
anne babası tarafından sevilen ve ikram gören başka bir genç yoktu. Allah
rızası ve Resulü'ne yardım etmek için bunları ardında bıraktı. Dünya hakkında
benim bildiklerimi bilseydiniz ondan yana içinizde bir endişe olmazdı. Şu kadar
zaman geçmeden de Pers ve Bizans topraklarını fethedeceksiniz. işte o zaman her
biriniz sabah farklı, akşam farkli bir giysi giyecek, sabah başka, akşam başka
bir yemek yiyeceksiniz, ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (428) ile Kitabu'l-Evliya (78), Hakim, Müstedrek
(3/428-429) ve İbn Sa'd, Tabakat (3/116-117).
9847- Urve b.
ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünya hakkında
benim bildiklerimi bilseydiniz ondan yana içinizde bir endişe olmazdı"
buyurmuştur.
İsnadı zayıf, mürsel bir
hadistir.
9848- Hz. Ali der ki:
Bugün Kufe'de herkes nimet içindedir ve konum olarak en aşağıda olan kişi bile
Fırat'ın suyundan içmekte, gölgeliklerde oturmakta ve buğday ekmeğinden
yemektedir. "Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka
azgınlık ederlerdi. Fakat 0, rızkı dilediği ölçüde indirir"[Şura 27]
ayeti, Suffa ahalisi hakkında nazil oldu. Zira onlar: "Keşke bizim de
olsaydı" demiş ve dünya malını temenni etmişlerdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/445) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/352).
9849- Ebu Hani
bildiriyor: Amr b. Hureys ve başkasından işittiğime göre "Allah, kullarına
rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı
dilediği ölçüde indirir"[Şura 27] ayeti, Suffa ahalisi hakkında nazil
olmuştur. Zira onlar: "Keşke bizim de olsaydı" demiş ve dünya malını
temenni etmişlerdi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Cerir, Tefsır (25/30) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/338) Bak: Suyuti, ed•
Dürrü'l-Mensur (7/352).
9850- Hasan( -ı Basri)
bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Suffa'da
bulunanların yanına çıktığında onların içler acısı durumda olduklarını gördü.
Suffa ahalisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına hicret eden,
ailesi, akrabası ve malı olmayan kimselerdi. Aç kaldıkları zaman Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) müslümanlardan onlara yemek yedirmelerini
isterdi. Bu şekilde müslümanlardan bazıları iki, bazıları da üç kişiyi alıp
yemek yedirmek için evine götürürdü. Geriye kalanları ise Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) evine götürür ve yanında yiyecek olarak ne varsa
onlara yedirirdi. Yemek sonrası da kalacakları ve dinlenecekleri yer yine
Mescid'deki Suffa olurdu.
İşte onları bu durumda
görünce onlara: "Şu anki durumunuz mu daha hayırıldır. yoksa sabah başka,
akşam başka giysiler giyeceğiniz, sabah farklı, akşam farklı bir yemek
yiyeceğiniz zamandaki durumunuz mu daha hayırlıdır?" diye sordu.
"Bugün hayırlı bir durumdayız, ancak söylediğin o zamanda tabi ki daha
hayırlı bir durumumuz olacaktır" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Hayır! Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki
bugünkü durumunuz. o günkü durumunuzdan daha hayırlıdır" buyurdu.
Tahric: İsnadı
mürseldir. Hennad, Zühd2/390 (760, 761) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/340).
9851- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabah farklı, akşam
farklı yemekler yiyeceğiniz zamanlarda mı durumunuz daha hayırlı olacaktır
yoksa bugünkü durumunuz mu?" diye sorunca: "O zamanlarda durumumuz
daha hayırlı olacaktır" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bugünkü durumunuz daha hayırlıdır" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
9852- Ubey b. Kab'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bu ümmete yüksek konumlara gelecekleri, saygınlığının artacağı,
düşmanlara karşı kendilerine yardım edileceği ve yeryüzünde Mkim olacakları
müjdesini ver. Ancak onlardan ahiret amelini dünyalık kazanmak için yapanların
ahirette herhangi bir nasibi olmayacaktır. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (4/311).
9853- Şureyh b. Ubeyd
der ki: Ebu Malik el-Eş' ari vefat anı geldiği zaman şöyle dedi: "Ey
Eş'ariler! Burada olanlar olmayanlara bildirsin. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Tatlı bir dünya acı bir ahiret, acı bir dünya tatlı bir
ahiret demektir'' buyurduğunu işittim''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Müsned (5/342), Taberani, M. el-Kebir 3/330-331 (3438), İbn Ebi Asım,
Zühd (158) ve Hakim, Müstedrek (4/310) Bak: Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/249).
9854- Ebu Malik
el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Dünyasını seven ahiretine, ahiretini seven de dünyasına
zarar verir. Siz baki olanı (ahireti) [ani olana (dünyaya) tercih edin. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/238-239 (4038), Hakim, Müstedrek (4/308) ve Ahmed,
Müsned (4/412).
9855- Zeyd b. Sabit der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Her kimin asıl kaygısı dünyası olursa, Yüce Allah onun iki yakasını bir
araya getirmez, fakirliği alın yazısı yapar ve dünyalık olarak ancak kendisine
takdir edildiği kadan verilir. Asıl gayesi ahireti olan kişinin ise, Yüce Allah
zenginliğini gönlünde kılar, işlerini düzeltir ve zorla da olsa dünyayı
ayaklarına getirir ...
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Mace 2/1375 (4105).
Bu da daha önce gelen
rivayete ters düşmez. Zira kişi, ahireti sevdiği zaman dünyaya gereğinden fazla
rağbet etmez ve bu şekilde dünyasına zarar verir. Yüce Allah'ın dilemesi ile de
kendisine takdir edilen rızık ayağına kadar gelir .
9856- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Kim ahiret kazancını
isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da
istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur"[Şura 20]
ayetini okudu ve şöyle buyurdu: "Yüce Allah burada: ''Ey Adem oğlu! Bana
ibadetle meşgul ol ki, gönlünü zengin kılayım, ihtiyaçlarını da gidereyim.
Böyle yapmazsan da kalbini meşgul bırakır, ihtiyaçlarını da gidermem'' buyurur
...
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/642•643 (2466) ve İbn Mace, zühd (2/1376).
9857- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi bütün dertlerini tek bir dert (ahiret derdi) yaparsa Yüce Allah onu
dünya dertlerinden yana rahatlatır. Ancak Yüce Allah, dertlerini çoğaltan
kişinin dünya vadilerinden hangisinde kaybolup heba olduğuna aldırmaz ...
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/443,4/328) ve İbn Ebi Asım, Zühd (166).
9858- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah, en büyük derdi dünya olan kişiyi dünya işleriyle daha da meşgul
kılar ve fakirliği alın yazısı yapar. Böyle olunca kişi sabah akşam kendini bir
fakirlik içinde görür. En büyük derdi ahiret olan kişiyi ise Yüce Allah dünya
meşgalelerinden kurtarır ve zenginliğini kalbinde kılar. Böyle olunca kişi
sabah akşam kendini bir zenginlik içinde görür."
Lafız Sülemi'nin
lafzıdır.
Tahric: İsnadı zayıf
olan hasen bir hadistir. Tirmizi, sıfatu'l-kıyame (4/642).
9859- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Zenginlik. para ve mal çokluğunda değildir. asıl zenginlik gönül
zenginliğidir. ''
Buhari, Sahih'de Ahmed
b. Yunus'tan ve Müslim, A'rec kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, rikak (7/178). - Müslim, zekat (1/726) .
9860- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Zenginlik mal çokluğunda değildir. asıl zenginlik gönül
zenginliğidir. "
Müslim, Sahih'de Züheyr
b. Harb ve İbn Nümeyr kanalıyla Süfyan'dan rıvayet etti. - Müslim, zekat
(1/726).
9861- Ebu Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Zer! Sence mal
çokluğu zenginlik midir?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Evet,
zenginliktir" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sence mal azlığı da fakirlik midir?" diye sorunca: "Ey Allah'ın
Resulü! Evet, fakirliktir" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır. öyle değil! Asıl zenginlik gönül zenginliği. asıl
fakirlik de gönül fakirliğidir" buyurdu.
Sonra bana Kureyşli bir
adamı sorup: "Filan kişiyi tanıyor musun?" buyurdu. "Ey Allah'ın
Resulü! Evet, tanıyorum" dedim. "Sence nasıl biridir?" diye
sorunca: "Bir şey istediği zaman kendisine verilen, bir yere geldiği zaman
(saygınlığından dolayı) içeri alınan biridir" dedim. Sonra Suffa'dan
birini sorup: "Filan kişiyi tanıyor musun?" buyurdu. "Ey
Allah'ın Resulü! Hayır, tanımıyorum" dediğimde vasıflarını anlatıp onu
tarif etmeye başladı ki sonunda: "Ey Allah'ın Resulül Evet,
tanıyorum" dedim. "Sence nasıl biridir?" diye sorunca:
"Mescid'de kalan yoksul biridir" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Böylesi (fakir) biri diğeri gibi dünya dolusu kişiden
daha hayırlıdır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Neden diğerine
verilenlerden birazı da buna verilmiyor?" dediğimde, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böylesi birine mal ihsan edilirse buna
layık biridir. ancak böylesi maldan mahrum edilirse de kendisine iyilik
yapılmış olur" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (4/327), Taberani, M. el-Kebir 2/154 (1643) ve Ebu'şŞeyh,
Emsal (76).
9862- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslüman
olan, kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Yüce Allah'ın kendisini buna
kanaat ettirdiği kişi kurtuluşa ermiştir" buyurmuştur.
İsnadı hasen olan sahih
bir hadistir.
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Abdullah b. Yezid elMukri'den rivayet etti. -
Müslim, zekat ( 125).
9863- Abdurrahman b.
Seleme el-Cumahi bildiriyor: Abdullah b. Amr b. el-As'ın Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis rivayet ettiğini işittim ve çok
beğendiğim için de yazdım. Ezberledikten sonra da sildim. O da "Müslüman
olan. kendisine yetecek kadar rızık verilen ve buna sabreden kişi kurtuluşa
ermiştir" hadisidir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (6/129) ve Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/1/290).
9864- Said b. Cübeyr
bildiriyor: İbn Abbas, "Ona güzel bir hayat yaşatacağız"[Nahl 97]
buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Hoş hayattan kasıt kanaattir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Verdiğin rızıklara karşı
beni kanaatkar yap ve bu rızkı bereketli kıL. Benden giden her bir şeyin yerine
de daha hayırlı alanını ver'' diye dua ederdi.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/356) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/164).
9865- İbn Abbas der ki:
Hz. Musa, Rabbiyle konuştuğu zaman:
"Rabbim! En
sevdiğin kulların kimlerdir?" diye sorunca, Yüce Allah: "Beni en çok
zikredenlerdir" buyurdu. Hz. Musa: "Kulların içinde en iyi hüküm
verenler kimlerdir?" diye sorunca: "İnsanların aleyhine hüküm verdiği
gibi kendi aleyhinde de hüküm verebilen kişilerdir" buyurdu. Hz. Musa:
"Rabbim! En zengin kulların kimlerdir?" diye sorunca, Yüce Allah:
"Kendisine verdiğim şeylere razı olanlardır" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/211) ve Ebu Hayseme, İlm 129 (86) Bak: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (3/538).
9866- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Muhammed
ailesinin rızkını kendilerine yetecek kadar kıl" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de
Abdullah b. Muhammed kanalıyla Muhammed b. Fudayl'dan ve Müslim, Züheyr b.
Harb'dan rivayet etti. - Buhari, rikak (7/181). - Müslim, zekat (126) ile zühd
(18).
Yine Eşec kanalıyla Ebu
Usame'den rivayet etti. - Müslim, zühd (3/2281).
Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geçiminin nasıl olduğunu Detailü'nNübüvve'de,
burada ve başka eserlerde zikrettik .
9867- Huzeyfe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki yüz yda kadar en
hayırlınız, yükü en az olanlar olacaktır" buyurdu, "Ey Allah'ın
Resulü! Yükü az olanlar kimlerdir?" diye sorulunca: "Ailesi ve maIL
olmayanlardır" buyurdu,
Revvad b, el-Cerrah
el-Askalani bunu Süfyan es-Sevri'den rivayette tek kalmıştır,
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Hatib, Tarih (6/197-198), Ukayli, ed-Du'afa (2/69) ve Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 2/170 (2852).
9868- Ebu Umame der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: 'Bana
göre en çok imrenilmesi gereken kişi, maiı ve ailesi az, namazdan nasibi çok,
rızkı kendisine yetecek kadar olmasına rağmen Yüce Allah'a kavuşuncaya kadar
buna sabredip Rabbine en güzel şekilde ibadetini yapan, insanlar arasında fazla
tanınmayan mümindir. Böylesi kişinin ölümü çabuk, terekesi ve arkasından
ağlayanı da az olur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1378-1379 (4117).
Başka bir kanalla aynısı
rivayet edilmiştir. - Tirmizi 4/575 (2347).
9869- Sevban der ki:
"Ey Allah'ın Resulü! Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye
sorduğumda: "Açlığını giderecek, avretini örtecek kadan yeterlidir, Başını
sokacağın bir evin de olursa tamam olur. Üzerine bineceğin bir bineğin de varsa
ne güzeldir" buyurdu.
Ebu Ahmed (b. Adiy) der ki:
"Heysem b. Adiy çok zayıftır. Bu hadis de sadece Hasan b. Umara - Adiy b.
Sabit kanalıyla bilinmektedir."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (2/707, 7/2563) Bak: Münziri, et-Terğib (4/163).
9870- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (2/707).
9871- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı "Başıni sokacağın bir evin, üzerine bineceğin
bir bineğin de varsa ne güzeldir" lafzıyla rivayet edilmiştir.
İsmidı zayıftır.
9872- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı bildirilmiştir, ancak burada "Başını sokacağın
bir evin de olursa tamam olur" ifadesi zikredilmiş, binek ile ilgili
ifadeye yer verilmemiştir.
İsnadı zayıftır.
9873- Ebu Umame der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana göre insanlar içinde en
çok imrenilmesi gereken kişi. malı ve ailesi az, namazdan nasibi çok. Rabbine
en güzel şekilde ibadetini yapan ve insanlar arasında fazla tanınmayan mümin
kişidir" buyurdu. Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Dünyalık olarak
bana yetecek miktar nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Açlığını giderecek. avretini örtecek kadarı
yeterlidir. Başını sokacağın bir evin de olursa tamam olur. Üzerine bineceğin
bir bineğin de varsa ne güzeldir. izardan. kuru ekmekten ve gölge olacak
duvardan (evden) fazlası kişi için ihtiyaç fazlasıdır ve kıyamet gününde
bunlardan dolayı hesaba çekilecektir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İlk bölümünü Ahmed, Müsned (5/255) ve Taberani, M. el-Kebir 8/253 (7860)
zikretmiştir.
9874- Ebu Derda'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi, bedeni sağlıklı, canı emniyette, günlük yiyeceği de yanında olduğu
halde sabahlarsa bütün dünya kendisine verilmiş gibidir. Ey insanoğlu! Açlığını
giderecek, avretini örtecek mal sana yeter. Başıni sokacağın bir evin de olursa
tamam olur. Üzerine bineceğin bir bineğin de varsa ne güzeldir. Bir parça
ekmek, bir testi su ve izardan (alt giysiden) fazlasından ise hesaba
çekileceksin."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (5/249).
9875- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı zayıftır.
9876- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey insanoğlu! Sana yetecek kadar malın olmasına rağmen seni azdıracak
malı istiyorsun. Ey insanoğlu! Ne aza kanaat ediyor, ne de çokla doyuyarsun. Ey
insanoğlu! Bedenin sağlıklı, can'ın emniyette ve bir günlük yiyeceğin de ham
bir şekilde sabahladıktan sonra isterse dünya yok olsun. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (4/1458), Ebu Nuayın, Hilye (6/98) ve Taberani, M. el-Evsat
(2/496).
9877- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Can'ın emniyette, bedenin sağlıklı ve bir günlük yiyeceğin
de hazır bir şekilde sabahladıktan sonra isterse dünya yok olsun. ''
İsnadı zayıftır.
9878- Seleme b.
Ubeydillah b. Mihsan'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi canı emniyette, bedeni sağlıklı
ve bir günlük yiyeceği de hazır bir şekilde sabahladığı zaman dünya kendisine
verilmiş gibidir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi, zühd (4/574).
9879- Bu konuda rivayet
edilen hadisler içinde sahihi budur. Buhari de bunu Sahih'ten başka bir eserde
"Bişr b. Merhum - Mervan b. Muaviye Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari
el-Hünai - Seleme - Seleme'nin babası" kanalıyla rivayet etti. Buhari bunu
"Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari el-Hunai, babası kanalıyla
Seleme'den" değil de bu şekilde "Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari
el-Hünai - Seleme - Seleme'nin babası" kanalıyla rivayet etti. Tirmizi de
bu şekilde rivayet etti.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, el-Edebu'l-Müfred (300).
Buhari, Tarih'te bunu
"Abdurrahman b. Ebi Şumeyle el-Ensari Seleme b. Ubeydillah b. Mihsan -
Seleme'nin babası" kanalıyla Hz. Peygamber' den (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) rivayet etti. - Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/1/372-373).
9880- Muaviye b. Hayde
der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın
Resulül Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sorduğumda şöyle
buyurdu: "Açlığını giderecek, auretini örtecek kadarı yeterlidir. Bir evin
de olursa tamam olur. Bir de merkebin varsa çok çok güzel olur. Bir parça
ekmek, bir Içimiik su ve bır Izardan fazlasından Ise hesaba çekileceksin. ''
Tahric: Beyhaki,
el-ErbaCmu's-Suğra (75).
9881- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Hureyre! Çok
acıktığın zaman bır ekmek ve bır testi tatlı su senin Için yeterli olur"
buyurdu.
Harmele ise bunu:
"Çok acıktığın zaman bır ekmek ve bır bardak tatlı su bulabiliyorsan
isterse dünya içindekilerle birlikte yok olsun" lafzıyla rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2425).
9882- Osman b. Affan der
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ''Kuru
ekmek (yiyecek), kişinin avret yerlerini örtecek kadar giysi ve içinde
kalınacak bir ev dışında Adem oğlunun edindiği her türlü mal fazlalıktir.
Kıyamet gününde de bunlardan dolayı hesaba çekilecektir. ''
Hasan der ki: Humran'a:
"Peki sen neden bu hadisle amel etmiyorsun?" diye soruldu, zira güzel
giysiler giyerdi. Humran: "Dünya benim hizmetimi görmekte"
karşılığını verdi.
İsnadı zayıftır.
5768 ile 5769.
hadislerde geçti.
9883- Hasan( -ı
Basri)'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "insan, mal olarak edindiği üç şeyden hesaba çekilmez.
Bunlardan biri açlığını giderecek kadar yiyecektir. Diğeri. avret yerlerini
örtecek kadar giysidir. Bir diğeri de, altında duracağı bir gölgelik (ev)dir.
''
Bu şekilde mürsel olarak
gelmiştir. Mana olarak mürsel ceyyiddir ve bir önceki hadisin şahididir.
Tahric: İsnadı mürsel
ceyyiddir. Abdullah b. Ahmed, Zevtıidü'z-Zühd (s. 12).
9884- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "likrin
hayırlısı gizli olanı, malın hayırlısı da yetecek kadar alanıdır"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (1/180).
Sa'd'dan gelen sahih
rivayette kastedilen de budur. Yani ihtiyaç kadarıyla mal edinmektir. Bir
sonraki rivayet de bu yöndedir.
9885- Amir b. Sa'd der
ki: Kardeşim Ömer, koyunlarla birlikte Medine'den çıkıp (babam) Sa'd'ın yanına
gitti. Sa'd onu uzaktan görünce: "Bu yolcunun kötülüğünden Allah'a
sığınırım" dedi. Ömer yanına ulaşınca: "Babacığım! İnsanlar Medine'de
malları paylaşırken sen burada bedeviler gibi koyunların başında mı
duracaksın?" deyince, Sa'd, Ömer'in göğsüne dürttü ve şu karşılığı verdi:
"Sus! Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah takva
sahibi, gönlü zengin ve kendini ibadete veren kulu sever'' buyurduğunu işittim."
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de Abbas
b. Abdilazım kanalıyla Ebu Bekr el-Hanefi'den rivayet etti. - Müslim, zühd
(11).
9886- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: "İlerde şüpheli olan bazı şeyler baş gösterecektir.
Böylesi durumlarda fevri davranmayın. Zira birinizin hayırlı bir şeyde
birilerine tabi olması, kötü olan bir şeyde başı çekmesinden daha hayırlıdır.
"
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Şeybe, Musannef (15/34).
Ya'la b. Ubeydillah rivayetinde
ise ibare şöyledir: Abdullah (b. Mes'ud): "İlerde şüpheli olan bazı şeyler
baş gösterecektir. Böylesi durumlarda fevri davranmayın. Zira hayırlı bir şeyde
birilerine tabi olman, kötü olan bir şeyde başı çekmenden daha hayırlıdır"
dedi.
9887- Amr b. Ubeyd
et-Temimi el-Abşemi bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
azatlısı Sevban: "Birinin yemeğe birilerini davet etmesi gibi diğer
milletlerin size karşı savaşmak için birbirlerine çağrılar yapması uzak
değildir" dedi. Ona: "Azlığımızdan dolayı mı?" diye sorulunca:
"Hayır! Kalabalık ancak dünyayı sevip ölümden hoşlanmamanızdan dolayı,
selin önündeki çer çöp gibi güçsüz olacaksınız. Kalplerinize zayıflık
konulacak, düşmanlarınızın kalbinden ise sizden olan korkulan kaldırılacaktır"
dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tayalisi, Müsned 133 (992) ve Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (3/2/353).
Bu isnadla bu şekilde
mevkfif olarak rivayet edilmiştir. Başka bir yolla da Sevban kanalıyla Hz.
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merfU olarak da rivayet edilmiştir.
- Ebu Davud, melahim (4/483).
9888- Ebu Derda'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Güneş her doğduğunda mutlaka iki tarafına iki melek gönderilir ve
yeryüzünde insanların ve cinlerin dışında kalan herkesin işitebileceği bir
sesle: ''Ey insanlar! Rabbinize yönelin! Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan
daha hayırlıdır!'' diye seslenirler. Güneş her batışında da mutlaka iki
tarafına birer melek gönderilir ve: ''Allahım! infakta bulunan kişiye infak
ettiğinin yerine başkasını ver! Kişinin (cimri davranıp) elinde tuttuğu malını
da telef et!'' diye seslenirler''
Tahric: İsnadı hasendir,
Ahmed, Müsned (5/197), Ebu Nuaym, Hilye (1/226, 2/233-234, 9/60), Tayalisi,
Müsned 131 (979) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/247 (4045).
9889- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Dünya malını Helal olan yoldan övünmek, mal biriktirmek ve gösteriş
yapmak için isteyen kişi (kıyamet gününde) huzura çıktığında Allah'ın öfkesiyle
karşılaşır. Dünya malını helal olan yoldan başkalarına el açmamak, ailesi için
çalışmak ve komşusuna iyilik etmek için isteyen kişi ise Yüce Allah'ın huzuruna
yüzü Ay'ın on dördü gibi (parlak bir şekilde) çıkar. ''
Miliran b. Ebi Ömer
er-Razi de bunu Sevri kanalıyla Veki'nin olacak şekilde rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Abd b. Humeyd, el-Müntehab (1433), Ebu Nuaym, Hilye (3/110,
8/215) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (7/16-17). Bak: İbn Hacer, el-Metalibu'l-Aliye
(3/207-208), Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/437) ve İbnEbi Şeybe, Musannef(7
/16-17).
9890- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Başkalarına el açmamak, ailesi için çalışmak ve komşusuna iyilik etmek
için dünya malının helalinden isteyen kişi, kıyamet gününde Yüce Allah'ın
huzuruna yüzü Ay'ın on dördü gibi (parlak bir şekilde) çıkar. Dünya malını
gösteriş ve mal çoğaltmak için isteyen kişi ise, huzura çıktığında Allah'ın
öfkesiyle karşılaşır. ''
İsnadı zayıftır.
9891 - Abdullah b.
Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Cennete yaklaştırıp cehennemden uzaklaştıracak her şeyi size
emrettim. Aynı şekilde cennetten uzaklaştırıp cehenneme yaklaştıracak her şeyi
de size yasakladım. Ruhu'l-Emın'in bana bildirdiğine göre de kişi kendisine
takdir edilen rızkı tamamıyla almadan ölmez. Bundan dolayı Allah'tan korkun ve
her şeyin güzelini isteyin. Rızkm gelmesinin gecikmesi sizi. onu Allah'a isyan
ederek talep etmeye sevk etmesin. Zira Allah katındakiler ancak O'na itaat
edilerek elde edilebilir. "
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/303-304 (4111), İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/227)
ve Hakim, Müstedrek (2/4).
9892- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml yanında otururken tepeden bir
genç göründü. Onu görür görmez aramızda: "Keşke bu genç gençliğini, gücünü
kuvvetini Allah yolunda kullansa" demeye başladık. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuşmazlarımızı duyunca şöyle buyurdu:
"Allah yolunda öldürülenler mi sadece Allah yolunda sayılıyor? Anne babası
için çalışan kişi de Allah yolunda sayılır. Ailesi için çalışan kişi de Allah yolunda
sayılır. Başkalarına muhtaç kalmamak için kendine çalışan kişi de Allah yolunda
sayılır. Mal biriktirmek için çalışan kişi ise. şeytanın yolunda demektir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/269).
9893- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Her bir zengin kıyamet gününde, dünyadayken kendisine yetecek kadar maIL
olmasını temenni edecek (fakir olmadığına üzülecek) tir.''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Mace (2/1378).
Ya'la ise bunu
"Zengin olsun. fakir olsun her bir kişi kıyamet gününde. dünyadayken
sadece kendisine yetecek kadar malı olmasını temenni edecek (fakir olmadığına
üzülecek)tir" lafzıyla rivayet etmiştir.
9894- Ebu Abdirrahman
el-Hubuli der ki: Ben de yanındayken Abdullah b. Amr b. el-As'a üç adam geldi
ve: "Ey Ebu Muhammed! Vallahi elimizde hiçbir imkan yok. Ne paramız, ne
bineğimiz, ne de malımız var" dediler. Abdullah onlara şu karşılığı verdi:
"İsterseniz daha sonra yanımıza gelin, Allah da ne takdir etmişse size
verelim. İsterseniz bu sıkıntınızı yöneticiye ulaştıralım. Ya da isterseniz bu
duruma sabredersiniz. Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fakir
Muhacirler kıyamet gününde zenginlerden kırk yıl önce cennete girerler''
buyurduğunu işittim." Adamlar da: "O zaman hiçbir şey istemez ve
sabrederiz" dediler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Müslim, zühd (37).
9895- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''İnsanlar
içinde cennet'e ilk girecek olanlar, düşman'a karşı kendileriyle karşı
konulduğu, korkulan olayların sayesinde def edildiği muhacirlerin fakirleridir.
Bunlardan biri, ihtiyacını gidermeden ve kimseye söylemeden içine gömüp ölür.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/168) ve Bezzar, Müsned (4/56).
9896- Salim b. Abdillah,
babasından bildirir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ümmetimin fakirleri cennete zenginlerinden kırk yıl önce girerler"
buyurduğunu işittim. "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimlerdir? bunların
vasıflarını bize söyle" denilince de şöyle buyurdu: "Saçı başı
dağınık, giysileri kirli olanlardır. Bunların saygın kişilerin yanına girmesine
izin verilmez. Evlenmek için saygın kadınlardan birine talib olduklarında
kendilerine verilmez. Bunlar yeryüzünün batısında ve doğusunda bulunan,
üzerlerine düşen her şeyi yaparken, hakları olan şeyler tümüyle kendilerine
verilmeyen kişilerdir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 12/315-316 (13223) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid
(10/260).
9897- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fakirler cennet'e
zenginlerden beş yüz yıl (yani ahiret günüyle) yarım gün önce girer.''
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/578 (2353,2354) ve İbn Mace 2/1380 (4122).
9898- İmran b. Husayn'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Cennet bana gösterildiğinde içerdekilerin çoğunun
fakirlerden oluştuğunu gördüm. Cehennem bana gösterildiğinde de içerdekilerin
çoğunun kadınlardan oluştuğunu gördüm."
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de
Ebu'l-Velid - Osman b. el-Heysem - Avf kanalıyla rıvayet ettı' - Buhari,
bed'ul-halk (4/85), nikıih (6/151) ile rikıik (7/179,200).
Başka bir kanalla aynısı
rivayet edilmiştir. - Nesai, ışretu'n-nisıi (378).
Buhari der ki:
"Salır ile Hammad b. Necih bunu Ebu Reca kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet
etmişlerdir."- Buhari, rikıik (7/179).
9899- İbn Abbas der ki: Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Cennet bana
gösterildiğinde içerdekilerin genelinin fakirler ile miskinlerden oluştuğunu
gördüm. Cehennem bana gösterildiğinde de içerdekilerin (veya içerdiklerin
çoğunun) oluştuğunu olduğunu gördüm."
İsnadı sahihtir.
Müslim, Ebu'l-Eşheb -
Ebu Red. - İbn Abbas kanalıyla rivayet etti.- Müslim, zikr (94).
9900- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cehennem bana gösterildiğinde içerdekilerin çoğunun kadınlardan
oluştuğunu gördüm, Cennet bana gösterildiğinde de içerdekilerin genelinin
miskinlerden oluştuğunu gördüm, ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Nesai, işratu'n-nisa (380).
9901- İmran b. Husayn
ile İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Cennete baktığımda içerdekilerin çoğunun fakirlerden
oluştuğunu gördüm, Cehenneme baktığımda da içerdekilerin çoğunun kadınlardan
oluştuğunu gördüm. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Tayaıisi, Müsned 360 (2759) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/208).
9902- Usame b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cennetin kapısında durduğumda içeriye girenlerin genelinin fakirler
olduğunu gördüm. Zenginler ise henüz bekletiliyorlardı. Cehennemin kapısında
durduğumda ise içeriye girenlerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm. "
Buhari ile Müslim,
Süleyman'dan rivayet ettiler. - Buhari, nikah (6/150-151) ile rikak (7/200) ve
Müslimı zikr (93).
9903- Ebu Zer der ki: Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına ulaştığımda Kabe'nin
gölgesinde oturuyordu. Beni görünce: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki
onlar çok büyük zarara uğrayanlardır!" buyurdu. Gelip oturdum, ancak henüz
yerleşmeden kalktım ve: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun!
Bunlar kimlerdir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Mallarını çoğaltanlardır! Ancak mallarını şöyle şöyle dağıtanlar bunun
dışındadır ki bunlar da pek azdır" buyurdu ve nasıl dağıtıldığını göstermek
için önüne, arkasına, sağına, soluna işaret etti.
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Veki'den ve Buhari başka bir kanalla A'meş'ten
rivayet etti. - Müslim, zekat (30). - Buhari, iman (7/219-220) ile zekat
(2/125).
9904- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kahrolsun dinarın kulu olanlar! Kahrolsun güzel giysilerin
kulu olanlar! Kahrolsun dirhemin kulu olanlar! Bunlara bir şey verildiği zaman
sever, verilmediğinde de nefret ederler. Kahrolsun böylesi kişiler ve sürünsün!
Kendisine batan dikeni bile çıkaran bulunmasın!"
Buhari, Sahih'de Amr b.
Merzuk'tan rivayet etti.- Buhari, cihad (3/223).
9905- Abdullah b. Mes'ud
bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farklı yerlerde
mal ve aile edinmeyi yasakladı."
Tahric: İsnadı hasendir.
Tayalisi, Müsned 50 (380) ve Ahmed, Müsned (ı/ 439).
9906- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendinizi
çiftçiliğe vermeyin. dünyaya bağlanırsınız" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/565 (2328).
Ebu Muaviye ime İbn
Nezir rivayet ederken Abdullah'ın "Oysa şimdileri Razan'da mallarımız,
Medine'de mallarımız bulunuyor" dediğini de aktarırlar.
9907- Semure b. Selım
der ki: Yaraları olan Ebu Haşim b. Utbe'nin ziyaretine gitmiştim. Oradayken
Muaviye ziyaretine geldi. Ağladığını görünce Muaviye ona: "Neden
ağlıyorsun? Sende bulunan bir ağrıdan mı yoksa dünyanın kaybolup giden
güzelliklerine mi?" diye sordu. Ebu Haşim şu karşılığı verdi:
"Hiçbiri değil! Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir
nasihatte bulunmuştu ve keşke bu nasihati tutsaydım. Zira bana: ''Belki
aranızda paylaştırılacak mallara (ganimetlere) yetişeceksin, Öylesi bir zamana
yetişirsen bu mallardan bir hizmetçi ve Allah yolunda kullanacağın bir binek
sana yeterli olsun'' buyurmuştu. Oysa ben çokça mal biriktirmişim."
Fakih rivayet ederken
"Yoksa dünyaya olan hırsından dolayı mı?" eklemesini de yapar.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizı 4/564 (2429).
9908- Ma'kil b. Yesar
der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın
Resulül Dünyalık olarak bana yetecek miktar nedir?" diye sordum.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hizmetini gören bir hizmetçi ve
üzerine bineceğin bir binek yeterlidir. Rızık da Allah'tandır" buyurdu.
Aynı şeyi ikinci kez sorduğumda ikincisinde de aynı cevabı verdi.
İsnadı zayıftır.
9909- Hasan bildiriyor:
Sa'd, Selman'ın yanına girince Selman ağladı. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Neden
ağlıyorsun?" diye sorulunca şöyle dedi: "Ağlamamın sebebi ne sizden
ayrılacak olmam, ne de dünyanıza olan rağbetimdir. Ancak Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bizlere: ''Dünyadayken birinizin mal varlığı bir yolcunun
azığı kadar olsun!'' diye öğütte bulunmuştu. Ona ağlı yorum.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/196), Abdurrezzak, Musannef 11/313 (20632) ve İbn Ebi Asım,
Zühd (169).
9910- Ebu Süfyan,
hocalarından bildiriyor: Sa'd (b. Ebi Vakkas), hasta olan Selman'ı ziyarete gitti.
Selman ağlayınca da Sa'd ona: "Ey Ebu Abdillah! Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) vefat ederken senden razı bir şekilde vefat etmişti. Ölürsen
Havd'ın başında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buluşacak,
arkadaşlarına kavuşacaksın. Hala ne diye ağlıyorsun?" diye sordu. Selman
şöyle dedi: "Ben ne ölümden korktuğum için, ne de hayatı sevdiğim için
ağlıyorum. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere:
''Dünyadayken birinizin mal varlığı bir yolcunun azığı kadar olsun!'' diye öğütte
bulunmuştu. Oysa şu etrafımdaki eşyalara bak!"
Sa'd der ki:
"Yanında da bir çamaşır leğeni, bir yemek kabı ve bir de su matarasından
başka da bir şey yoktu. Kendisine: ''Ey Ebu Abdillah! Bize bir öğüt ver de
senden sonra kendisine tutunalım'' dediğimde şöyle bir nasihatte bulundu: ''Ey
Sa'd! Bir işe kalkışacağın zaman, bir şeyi taksim edeceğin zaman ve bir hüküm
vereceğin zaman Yüce Allah'ı zikret!''"
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/195-196), Ahmed, Zühd (s. 152), İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/220) ve Hakim, Müstedrek (4/317),
9911- Ebu Süfyan der ki:
Sa'd (b. Ebi Vakkas), hasta olan Selman'ı ziyarete gittiğinde ona: "Ey Ebu
Abdillah! Sevin! Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ederken
senden razı bir şekilde vefat etmişti" dedi. Selman: "Ey Sa'd!
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benimle buluşana kadar birinizin
dünyadayken mal varlığı bir yolcunun azığı kadar olsun!'' buyurmuşken nasıl
sevineyim? Şu etrafımdaki eşyalar ne olacak!" karşılığını verince ikisi de
ağlamaya başladı.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/195),
9912- Hasan der ki:
Selman vefat anı yaklaştığı zaman ağlamaya başladı. Ona: "Ey Ebu Abdillah!
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ederken senden razı bir şekilde vefat
etmişti. Hala ne diye ağlıyorsun?" diye sorulunca: "Dünyaya olan
sevgimden değil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere verdiği
öğüdü tutmayışımıza ağlıyorum. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
dünyada birimizin mal varlığının bir yolcunun azığı kadar olmasını
öğütlemişti" dedi. Selman vefat ettikten sonra geriye bıraktığı mala
bakıldığında otuz dirhem değerinde olduğu görüldü.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/348) ile Zühd (s. 28-29) ve Ebu Nuaym, Hilye
(1/196).
9913- Hz. Aişe der ki:
(Hastalığı sırasında) Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
oturmuş ağlarken bana: "Neden ağlıyorsun? Şayet benimle (ahirette)
buluşmak istiyorsan dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı sana yetsin.
Zenginlerle de beraber aimai'" buyurdu.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (1/89).
9914- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı çok zayıftır.
Başka bir kanalla aynısı
rivayet edilmiştir. - İbn Adiy, el-Kamil (4/1370).
Başka bir kanalla aynısı
rivayet edilmiştir. - Tirmizi 4/245 (1780).
9915- Yahya b. Ca'de der
ki: Hasta olan Habbab b. el-Eret'i ziyarete gittik. Ona: "Sevin! Zira
Havd'ın başında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buluşacaksın"
dediğimizde, Habbab: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyalık
olarak bir yolcunun azığı kadarı size yetsin!'' buyurmuşken nasıl
sevineyim?" karşılığını verdi. Evlerini de kast ederek: "Bunlar ne
olacak?" dedi.
İsnadı zayıftır.
9916- Yahya b. Ca'de der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları hasta olan
Habbab b. el-Eret'i ziyarete gitti. Ona: "Ey Ebu Abdillah! Sevin! Zira
Havd'ın başında Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile buluşacaksın"
dediklerinde, Habbab evinin altına üstüne işaret ederek: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı size
yetsin!'' buyurmuşken nasıl sevinebilirim?" karşılığını verdi.
Bir sonraki rivayet de
Habbab b. el-Eret'ten gelmiştir.
Tahric: Beyhaki'nin
hocasını tanımıyorum, diğer ravileri güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/8990
(3695), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/219) ve İbn Ebi Asımı Zühd (170) Bak:
Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/254) ve İbn Hacer, el-Metalibu'l-Aliye (3/173-174).
9917- Ebu Vail der ki:
Hasta olan Habbab'ı ziyarete gittiğimizde bize şöyle dedi: "Allah rızasını
umarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile hicret ettik. Bunun
mükafatını da Allah verecektir. Arkadaşlarımız arasında bunun karşılılığını dünyadayken
almadan ölüp gidenler oldu. Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. Uhud savaşında
öldürüldüğünde geriye çizgili bir giysiden başka bir şey bırakmamıştı. Bu
giysiyle ayaklarını örttüğümüzde başı, başını örttüğümüzde ayakları açıkta
kalıyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını
giysiyle örtmemizi, ayaklarını da ızhır otu
koymamızı söyledi.
Kimimizin ise (hicretle) ektikleri (elde ettikleri) olgunlaşmış, şimdi onları
toplamaktadır."
Buhari, Sahih'de
Humeydi'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhm, menakib (5/252) ile rikak (1/649) ve Müslim, cendiz (1/649) .
9918- Ma'mer, bir
öğrencisinden bildirir: Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı:
"Kardeşim! Duyduğuma göre bir hizmetçi satın almışsın. Oysa Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi, kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi
Allah'a Allah da kendisine yakın olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık
bunun hesabını da verir'' buyurduğunu işittim. Ümmü'd-Derda da imkanlarımın iyi
olduğu bir zamanda benden hizmetçi almamı istedi. Hesabını verememekten
çekindiğim için ona hizmetçi almayı hoş görmedim. Kardeşim! Ben ve sen kim
oluyoruz da kıyamet günü bunun hesabını vermekten korkmadan Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gideceğiz? Kardeşim! Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri olman seni aldatmasın. Zira ondan
sonra uzun bir zaman yaşadık. Ondan sonra ne günalılar işlediğimizi de ancak
Allah bilir."
Tahric: İsnadında
cehalet vardır. Abdurrezzak, Musannef 11/96-98 (20029) ve Ebu Nuaym, Hilye
(1/214-215).
9919- Malik b. Dinar der
ki: Sabit el-Bünanl'nin evindeyken bize Selman'ın Ebu Derda'ya gönderdiği
mektubu okudu. Mektupta yazılanlar arasında şunlar da vardı: "Duyduğuma
göre tabiplik yapıyormuşsun. Eğer hastaları iyileştirebiliyorsan ne güzel! Yine
duyduğuma göre bir hizmetçi satın almışsın. Bil ki Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Kişi, kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi Allah'a Allah
da kendisine yakın olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık bunun hesabını
da verip) buyurduğunu işittim."
Bu şekilde mektubu
Selman'ın Ebu Derda'ya yazdığı söylenmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Asakir, Tarihu Dimaşk (6/209).
9920- Ebu Zer der ki:
"Kıyamet gününde içinizden Resulullahra (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en
yakın duracak olan kişi ben olacağım. Zira Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Kıyamet gününde içinizden bana en yakın olan kişi, onu bıraktığım
haliyle bana kavuşandıp) buyurduğunu işittim. Vallahi benim dışımda her biriniz
bir şekilde dünyalık elde etmeye çalıştınız."
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Ahmed, Müsned (5/165) ile Zühd (s. 147), Ebu Nuaym, Hilye
(l/161-162), İbn Sa'd, Tabakat (4/228-229), Taberani, M. el-Kebir 2/149 (1627)
ve Hennad, Zühd (554).
9921- Ebu Zer der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En hayırlınız, kendisini
bıraktığım şekilde kalıp öyle ölen kişilerdir" buyurduğunu işittim
Yine Ebu Derda veya Ebu
Zer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kıyamet gününde içinizden bana en yakın olan kişi, onu bıraktığım haliyle
bana kavuşandır" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
9922- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Zer'e: "Önümüzde sarp bir
yokuş bulunuyor ve sadece yükü hafif olanlar bu yokuşu aşabilir" buyurdu.
Ebu Zer: "Ey Allah'ın Resulü! Ben de onlardan biri miyim?" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gündüzü ve gecesiyle bir günlük
azığın var mı?" diye sordu. Ebu Zer: "Hayır!" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman sen de yükü hafif
olanlardansın" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Zühd (s. 148).
9923- Ümmü'd-Derda der
ki: Ebu Derda'ya: "Herkes gibi sen de misafirlerine ikram için bir şeyler
getirsene!" dediğimde şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Önünüzde sarp bir yokuş bulunuyor ve yükü ağır olanlar bu
yokuşu aşamaz'' buyurduğunu işittim. Ben de o yokuş için yükümü hafif tutmak
istiyorum."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (4/573-574) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1436).
9924- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir. Ancak burada ravinin Ebu Derda'ya:
"Neden sen de filarrın yaptığı gibi bir şeyler kazanmaya çalışmıyorsun?"
diye sorduğu zikredilir, ardından bir öncekinin aynısı bildirilir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/226).
9925- Ebu Umame
el-Bahili'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Rabbim Mekke düzlüğünü bana altına çevirmeyi teklif etti.
Ben. ise: ''Hayır ey Rabbim! Bunun yerine bir gün doyup bir gün aç kalmayı
yeğlerim. Bu şekilde doyduğumda sana hamd edip şükreder, aç kaldığimda da sana
el açıp dua ederim'' karşılığını verdim.''
İsnadı zayıftır. 1394.
hadiste geçti.
Abdullah b. el-Mübarek
bunu Yahya b. Eyyub'den rivayet ederek mutabaat etmiştir. - 1394. hadiste
geçti.
9926- Ömer b. el-Hattab
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiğimde kuru
bir hasırın üzerinde uzanmıştı. Bedeni ile hasır arasında bir şey yoktu.
Başının altında da içi hurma lifıyle doldurulmuş bir yastık vardı. Ayaklarının
yanında (deri tabaklamada kullanılan) karaz (selem ağacı yaprağı) yığını,
başının ucunda ise asılı bir deri parçası bulunuyordu. Hasırın bedeninde iz
bıraktığını gördüğümde ağlamaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü!
Kisra ve Kayser neler içinde yaşıyorlar! Sense ey Allah'ın Resulü ... "
dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya onların,
ahiret ise senin olsun istemez misin?" buyurdu.
Buhari ile Müslim,
Sahih'de rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, tefsır (6/69-70) ile libas (7/46) ve Müslim, talak (31),
9927- Ubeydullah b.
Abdillah b. Ebi Sevr ise bunu İbn Abbas kanalıyla Hz. Ömer'den rivayet ederken
şu ifadeleri kullanır: "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah'a dua et de
ümmetine bolluk versin. Zira Allah, kendisine kulluk etmemelerine rağmen Pers
ve RumIara bolluk vermiş" dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) doğrulup oturdu ve: "Ey ibnu'I-Hattab! şüphen mi var? Onlar güzel
şeylerini henüz dünyada iken yiyip bitiriyorlar" buyurdu."
Tahric: Buhari, mezalim
(3/103-106) ile nikah (6/147-150) ve Müslim, talak (34).
9928- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde hamamı
andıran bir odada bulunuyordu. Bir hasırın üzerine uzanmıştı ve bedenine
hasırın izleri çıkmıştı. Bu duruma ağladığımda: "Ey Abdullah! Neden
ağlıyorsun?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Kisra ile Kayser
ipekler, atlaslar üzerinde gezinirken sen bir hasırın üzerinde uyuyorsun"
dediğimde: "Ağlama ey Abdullah! Dünya onların, Ghiret ise bizimdir. Benim
dünyadaki durumum, bir ağacın gölgesinde dinlendikten sonra oradan ayrılıp
yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 10/200-201 (10327) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlakü'n-Nebiy (s.
294-295) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/326).
9929- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Ancak burada Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah'a: "Dünya onların ahiret ise senin
olsun istemez misin? Dünyadaki durumum, yaz gününde yolculuk yapan ve bir ağacın
altında gölgelenip serinledikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden
yolcunun durumu gibidir" dediği zikredilir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünyi, Zemmu'd-Dünya (362).
9930- Alkame b. Kays
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hasırın üzerinde
uyudu. Kalktığında hasırın bedeninde izler bıraktığım gören İbn Mes'ud:
"Ey Allah'ın Resulü! Emretsen de altına bir şeyler sersek" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim dünya (rahatlığı) ile ne
işim olabilir? Dünyadaki durumum, bir ağacın altında gölgelendikten sonra
oradan ayrılıp yoluna devam eden yolcunun durumu gibidir" buyurdu.
Tahric: Tirmizi
4/588-589 (2377) ve İbn Mace 2/1376 (4109).
9931- İbn Ömer
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Fatıma'nın evine
geldi, ama girmeden geri döndü. Sonradan Hz. Ali, Resulullah'ın {Sallallahu
aleyhi ve Sellem} yanına gelip neden girmediğini sorunca:
"Çünkü bir perde
gördüm, Benim dünyalıklarla ne işim olabilir ki?" buyurdu. Perde de
nakışlı bir perdeydi. Ali, Fatıma'nın yanına geldi ve bunları aktardı. Fatıma:
"Bu perdeyi ne yapmamı istiyorsa öyle yapayım" deyince Ali gidip bunu
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyledi. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Filan oğullarına gönderin. zira onların buna
ihtiyaçları var" buyurdu.
İsnadı hasendir.
Buhari, Cafer b.
Muhammed b. Cafer kanalıyla Muhammed b. Fudayl'dan aktarmış, ancak burada
Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem} ihtiyacı olan bir aileyi kastederek
"Bunu filanlara gönderin" dediğini rivayet etti. - Buhari, hibe
(3/140-141).
9932- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Benim dünya (rahatlığı) ile ne işim olabilir? Dünyanın benimle ne işi
olabilir? Dünyadaki durumum. yaz gününde yolculuk yapan ve bir ağacın altında
günün bir saatini gölgede geçirdikten sonra oradan ayrılıp yoluna devam eden
yolcunun durumu gibidir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (134) ile Kısaru'l-Emel (2/14), Ebu'şŞeyh, Emsal
(199), Ebu Nuaym, Hilye (3/342), Ahmed, Müsned (1/301) ile Zühd (s. 13), İbn
Ebi Asım, Zühd (182) ve Hakim, Müstedrek (4/310) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid
(10/326).
9933- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eski ve sert bir yatağı vardı. Daha
rahat uyuyabilmesi için ona yeni bir yatak yaptım. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip onu görünce: "Ey Aişe! Bu ne?" diye sordu.
"Yatağının eski ve sert olduğunu gördüm. Daha rahat uyuman için de bunu yaptım"
dediğimde: "Bunu benden uzak tut! Vallahi bunu kaldırmadan oturmam!"
buyurdu. Bunun üzerine yeni yaptığım yatağı kaldırdım.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Bağavi Şerhu's-Sünne 14/277-278 (8082).
9934- İbn Abbas der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ailesiyle birlikte akşam
yemeği olarak bir şeyler bulamadan peş peşe birkaç geceyi aç bir şekilde
geçirdiği olurdu. O zamanlarda ekmekleri genelde arpa unundandı."
Arim ise bunu
"Akşam yemeği bulamadan peş peşe birkaç geceyi aç geçirdikleri olurdu.
Ekmekleri de genelde arpa unundan olurdu" lafzıyla rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizı, 4/580 (2360) ve İbn Mace 2/1111 (3347).
9935- Hz. Aişe der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesi, Medine'ye hicretinden
vefat edene kadar üç gün arka arkaya buğday yemeğine ( ekmeğine) doymuş
değildir."
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de
İshak'tan ve Buhari, Osman b. Ebi Şeybe kanalıyla Cerir' den rivayet etti. -
Müslim, zühd (20). - Buhari, rikak (7/180) ile at'ime (6/205).
Yiyecekler konusu içinde
de bu yönde rivayetler zikredildi. - 5249 ile 5250. hadislere bakınız,
9936- Mervan bildiriyor:
Kendisine yemek getirilen Hz. Aişe'nin: "Ne zaman bir yemeğe doysam ve
ağlamak istesem ağlarım" dediğini işittim. Ona: "Neden?" diye
sorduğumda: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği
zamanlardaki durumu aklıma gelir. VAllahi vefat edene kadar bir günde iki defa
buğday ekmeğine doymuş değildir" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/579 (2356).
9937- Hz. Aişe der ki:
"Bazen bir ay veya yarım ay boyunca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) evinde, kandil için olsun başka bir şey (yemek) için olsun ateş
yandığını görmezdİk."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/249) ve Hennad, Zühd (729).
9938- Hişam b. Urve,
babasından bildirir: Hz. Aişe'nin: "Bazen bir ay geçerdi de Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin evinde kandil olsa dalıi (yağı olmadığı
için) ateş (ışık) yandığı olmazdı" dediğini işittim.
Tahric: Buhari, rikak
(7/181) ve Müslim, zühd (26).
9939- Urve b. ez-Zübeyr
bildiriyor: Hz. Aişe: "Bazen bir, iki, üç hilal (gece) geçerdi de
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evlerinden birinden (yemek için) ateş
yandığı olmazdı" dedi. Ona: "Teyzeciğim! O zaman ne yiyordunuz?"
diye sorduğumda: "İki siyah olan hurma ile su" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari, hibe (3/129) ile rikak (7/181) ve Müslim, zühd (28).
9940- Ebu Hureyre der
ki: Bir defasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
girdiğimizde otururken namaz kıldığını gördük. Ona: "Ey Allah'ın Resulü!
Neyin var?" diye sorduğumda: "Açlık!" karşılığını verdi. Bu
cevabı üzerine endişelendiğimde: "Endişelenme! Kişi dünyadayken açlığının karşıiığını
Allah'tan beklediği zaman kıyamet gününün şiddetine maruz kalmaz" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
9941- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı şu farkla rivayet edilmiştir: "Bunu görünce
ağlamaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ağlama .....
Ahmed b. Abdillah
eş-Şeybam, el-Cuveybari'dir ve hadis uyduran biridir.
İsnam zayıftır.
9942- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı şu farkla rivayet edilmiştir: "Bunu görünce ağlamaya
başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ağlama
.....
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Hibban, el-Mecruhın (2/38).
9943- Ebu Talha der ki:
"Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açlıktan yana yakındık.
Karnımızı da açıp bağladığımız taşları gösterdik ki, her birimiz birer taş
bağlamıştı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karnını açınca iki
taş bağladığını gördük."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/585 (2371).
9944- Simak b. Harb der
ki: Nu'man b. Beşir'in: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sebzeye
bile doymuş değildi. Oysa siz şimdi çeşit çeşit hurma, tereyağı ile çeşit çeşit
giysilere bile razı değilsiniz" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı hasendir.
Müslim, zühd (34, 35, 36).
9945- Enes bildiriyor:
Hz. Fatima, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ekmek parçası
getirince: "Ey Fatıma' Bu ekmek nereden?" diye sordu. Fatıma:
"Bir parça hamuru pişirdim, sana da bir parça getirmeden rahat
edemedim" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bilgin olsun üç gündür babanın ağzına giren ilk yiyecek bu
olacaktır" buyurdu.
Lafız Abdullah'ın
lafzıdır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 298) ve Ahmed, Müsned (3/313).
9946- Ebu Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir akşam vakti Medine
taşlığında yürüyor ve Uhud dağını seyrediyorduk. Bir ara bana: "Ey Ebu
Zer!" diye seslenince, ben: "Buyur ey Allah'ın Resulü!" dedim.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu Uhud dağı benim için
altına dönüşse borcu kapatmak üzere (bir kenara) kaldıracağım dinar dışında
ondan hiçbir şeyin üç günden daha fazla yanımda kalmasını istemez, Allah'ın
kullarına şu şekilde dağıtırdım" buyurdu. -Ravi der ki: Ebu Muaviye bunu
rivayet ederken nasıl dağıtılacağını göstermek için önüne, sağına ve soluna
doğru işaret etti. - Biraz daha yürüdükten sonra: "Malını şöyle şöyle
şöyle dağıtanlar dışında dünyada malı çok olanların kıyamet gününde nimetleri
az olur" buyurdu. -Ravi der ki: Ebu Muaviye burada da sağına, soluna ve
önüne doğru işaret etti.
Müslim, SahiNde Yahya b.
Yahya ve başkaları kanalıyla Ebu Muaviye'den ve Buhari farklı kanallarla
A'meş'ten rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (32). - Buhari, rikak (7/177-178) ile istizan (7/137).
9947- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şu Uhud dağı kadar altınım olsa bir borcu kapatmak üzere (kenara)
kaldıracağım dışında ondan hiçbir şeyin üç günden daha fazla yanımda kalmasını
istemezdim. ''
Buhari, Sahih'de Ahmed
b. Şebib'den ve Müslim, Muhammed b. Ziyad kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet
etti.
Tahric: Sahih hadistir.
- Buhari, rikak (7/178). - Müslim, zekat (31).
9948- Hz. Aişe der ki:
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eline bir miktar dinar geçince
onu altıya bölüp hanımlarından birine verdi. Gece hanımlarından birinin yanına
gidince de uyku tutmadı ve: "O altı payı ne yaptınız?" diye sordu.
"Filan hanımma verdik" dediklerinde: "Onları bana getirin"
buyurdu. Getirilince bir bölümünü Ensar'dan beş aileye verilmek üzere kaldırdı
ve: "Kalanı da siz harcayın" buyurdu. Sonra: "işte şimdi
rahatladım" dedi ve uyudu.
Tahric. İsnadı hasendir.
İbn Sa'd, Tabakat (2/237).
9949- Ebu Umame der ki:
Bir gün Urve ile birlikte Hz. Aişe'nin yanına girdiğimizde bize şunu anlattı:
ResululIah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olduğu zaman görecektiniz.
Yanımda altı -Musa b. Cübeyr rivayetinde "yedi"dinar bırakmış onları
dağıtmamı emretmişti. Onun hastalığıyla meşgul olmamdan dolayı daha onları
dağıtmamıştım. Allah onu sağlığına kavuşturduğunda bana: "O altı (veya
yedi) dinarı dağıttın mı?" diye sordu. "Hayır, valIahi hastalığınla
meşguliyetimden onları dağıtamadım" dediğimde Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onları getirtip dağıttı. Sonra da:
"Allah'ın
peygamberi bunlar yanındayken Allah'ın huzuruna çıkacak olsa (hayır namma) ne
bekleyebilir?" buyurdu.
Tahric: isnadında bir
sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (6/104)
Bu konuda Ebu Seleme
kanalıyla Aişe'den de rivayet bulunmaktadır. - ibn Sa'd, Tabakat(2/238)o
9950- Ukbe b. el-Haris
bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında ikindi
namazını kıldım, Namaz biter bitmez Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
acele bir şekilde hanımlarından birinin evine girdi. Bu şekilde aceleyle
girmesi ashabım şaşırttı. Çıkıp da acelesi yüzünden ashabının yüzündeki
şaşkınlığı görünce: "Yanımda (külçe) altın olduğunu hatırladım, Geceyi bizde
geçirmesini istemediğim için paylaştırılıp dağıtılmasını söyledim"
buyurdu.
İsnadı zayıftır.
9951- Ukbe b. el-H aris
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikindi namazını
kıldırdıktan sonra aceleyle Mescid'den çıktı. Daha sonra: "Ey Allah'ın
Resulü! Neden aceleyle çıktın?" diye sorulunca: "Yanımda (külçe)
altın olduğunu hatırladım, Geceyi bende geçirmesini istemedim" buyurdu.
Başkası rivayet ederken:
"Dağıtılmasını söyledim" eklemesini yapar. Buhari, Sahih'de Ebu
Asım'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, zekat (2/118) ile istizan (3/279).
9952- Hz. Aişe der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geriye ne bir dinar, ne bir
dirhem, ne bir deve bıraktı, ne de bir vasiyette bulundu."
Müslim, Sahıh'de Ebu Bekr
kanalıyla İbn Numeyr'den rivayet etti. - Müslim, vasiyye (2/1256,1257).
9953- Hz. Aişe der ki:
"Resulullah (sallallahu alayhi vaseliam) geriye ne bir dinar, ne bir
dirhem, ne bir köle, ne bir koyun, ne de bir deve bıraktı."
Tahric: İsnadlarından biri
mürsel, biri merfU olan hasen bir hadistir. İbn Sa'd, Tabakat (2/316, 317), Ebu
Nuaym, Hilye (7/249-250), Ahmed, Müsned (6/136-137), Hennad, Zühd (733) ve
Tayalisi, Müsned (s. 219).
9954- Hz. Ali
bildiriyor: "Resulullah (sallallahu aleyhi VBSallam) kızı Fatıma'ya çeyiz
olarak bir yatak, bir su kırbası ve içi ızhır otuyla doldurulmuş bir yastık
hazırladı.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Nesai, nikah (6/135).
9955- Muttalib b.
Abdillah der ki: "Arapların en hayırlı kadınlarından biri, müslümanların efendisinin
yanına akşam vakti gelin olarak girmişken, geceye doğru kalkıp un öğütmüştür.
Bu kadın da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile evlenen dul Ümmü
Seleme'dir."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Sa'd, Tabakat (8/92) ve Hakim, Müstedrek (4/18).
9956- Fadale b. Ubeyd
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken,
cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da
Suffa'da kalanlardandı. Onları gören bedeviler de: "Bunlar delirmiş"
derdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince de
yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'ın katında sahip olduklarınızı bir
bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını isterdiniz"
buyururdu. Bunu söylediğinde ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanındaydım.
İsnadı hasendir. 9834.
hadiste geçti.
9957- Fadale b. Ubeyd
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaate namaz kıldınrken,
cemaatten bazıları namaz için durdukları yerde açlıktan yere düşerdi. Bunlar da
Suffa'da kalanlardandi. Onları gören bedeviler de:
"Bunlar
delirmiş" derdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince
de yanlarına gider ve onlara: "Yüce Allah'In katında sahip olduklarınızı
bir bilseniz, sıkıntı ve yoksulluğunuzun daha çok olmasını isterdiniz"
buyururdu. Bunu söylediği gün ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanındaydım.
İsnadı hasendir,
9958- Ebu Said
bildiriyor: Ebu Said el-Hudri yoksulluğundan yana Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yakınınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona
şöyle buyurdu: "Ey Ebu Said, Sabret! Zira fakirlik beni seven kişiye sel
suyunun dağ başından (veya vadinin üst tarafından) en alt kısma ulaşmasından
daha hızlı bir şekilde ulaşır, ..
Benim kitabımda
"Ebu Said" yerine "Said b. Ebi Said" şeklinde geçmektedir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (3/42).
9959- Muhammed (b.
Sirin) der ki: Ebu Hureyre'nin yanındaydık.
Üzerinde iki parçalık
keten bir giysi vardı. Bu giysisiyle burnunu silince:
"Vay ki vay! Ebu
Hureyre artık burnunu ketenden giysisiyle siliyor!" dedi ve şöyle devam
etti: "Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi ile
Aişe'nin odası arasında (açlıktan) bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelenler
de delirdiğimi zannederek ayaklarıyla boynuma basarlardı. Oysa delirmiş filan
değildim, sadece açtım."
Buhari, Sahih'de
Süleyman b. Harb'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, irtisam (8/152).
9960- Ebu Hureyre der
ki: Bir gün evimden çıktım ki beni çıkaran açlıktan başka bir şey değildi.
Mescid'e geldiğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından
birkaç kişiyle karşılaştım. Bana: "Bu saatte seni dışarıya çıkaran
nedir?" diye sorduklarında: "Açlık çıkardı" karşılığını verdim.
Bana: "Bizi de dışarıya çıkaran açlıktan başka bir şey değil"
dediler. Kalkıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdik.
Bize: "Bu saatte sizi dışarıya çıkaran nedir?" diye sorunca:
"Açlık çıkardı" karşılığını verdik. Bunun üzerine bir tabak hurma
getirtti. Her birimize ikişer hurma verdi ve: "Bu iki hurmayı yiyip
üzerine su için. Bu gün için açlığınızı giderecektir" buyurdu. Ben
hurmalardan biri yedim, diğerini de cebimde sakladım. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hurmalardan birini yemeyip kaldırdığımı görünce nedenini
sordu. "Annem için kaldırdım" dediğimde: "Hurmayı ye! Annen için
ayrıca iki hurma vereceğiz" buyurdu.
İsnadı hasendir.
9961 - Amr b. Gaylan
es-Sekafi'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Allahım! Bana iman edip doğrulayan ve getirdiğim
risaletin senin katından bir hak olduğuna inanan kişilerin mallarını da
çocuklarını da az kıl. Sana kavuşmayı onlara sevdirip ölümlerini çabuklaştır.
Bana iman etmeyip doğrulamayan ve getirdiğim risaletin hak olduğuna inanmayan
kişilerin de mallarını ve çocuklarını çok kıl. Ömürlerini de uzat. ''
Yakub ise rivayet
ederken sadece "Ebu Ubeydillah" der, "Müslim b.
Mişkem" ismini
zikretmez.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace, zühd (2/1384-1385).
9962- Abd oğullarından
Bera es-Saliti bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nukade
el-Esedi'yi bir adama gönderdi ve sütünden faydalanmak için ödünç bir deve
almasını istedi. Ancak adam istenen deveyi vermedi. Nukade gelip Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumu bildirince onu başka bir adama gönderdi,
adam da deveyi verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nukade'nin
deveyi çekip getirdiğini görünce: "Allahım! Deveye de, onu gönderene de bereketler
ihsan et" diye dua etti. Nukade: "Ey Allah'ın Resulü! Ya deveyi
getirene?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Deveyi getirene de" buyurdu.
Deve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına yaklaştırılıp sağılınca bolca süt verdi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk istenen ve deveyi
vermeyen adam hakkında: "Allahım! Filanın malını da çoluk çocuğunu da bol
kıl" diye dua etti. Deveyi veren adam için ise: "Allahım! Filan
kişinin de rızkını günübirlik ver" diye dua etti.
Yahya b. Hassan b. Rezin
de rivayet ederek mutabaat etmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace, zühd (2/1385).
9963- ResuluHalı'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Sevban'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden öyle kişiler
var ki. birinizin kapısında durup bir dinar veya dirhem veya başka bir şey
istese kendisine verilmez. Verilmemesinin nedeni de Allah katındaki değerinden
(ve onu dünya malından uzak tutmayı istemesinden) dolayıdır. Oysa bu kişi.
Allah ad ma yemin (ile dua) edecek olsa Allah onun yeminini boşa çıkarmaz
(duasına icabet eder). ''
Isnadı zayıftır.
9964- Katade b.
en-Nu'man'ın bildirdiğine göre ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah bir kulunu sevdiği zaman, birinizin hastasını (iyileşmesi
için) sudan koruması gibi onu (dünyaya karşı) korur" buyurmuştur.
Fervi rivayet ederken
(marid ifadesi yerine aynı anlama gelen) "sakim" lafzını kullanır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/381 (2036).
9965- Rafı' b. Hadie'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah
bir kulunu sevdiği zaman, birinizin hastasını (iyiteşmesi için) sudan uzak
tutması gibi dünya nimetlerini ondan uzak tutar" buyurmuştur.
Tahric: İsnadına bir
sakınca yoktur. Taberani, M. el-Kebir 4/298 (4296) Bak: İbn Hacer,
elMetalibu'l-Aliye 3/205 (3265) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/285).
9966- Malımtid b.
Lebid'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hastanızı (iyiteşmesi için) sudan ve yemekten uzak tuttuğunuz gibi Yüce
Allah da (sevdiği) kulunu dünya nimetlerinden uzak tutar" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (5/427, 428) ile Zühd (s.11), İbn Ebi Şeybe, Musannef (14/57), Ebu
Ya'la, Müsned (l/318), Ebu'ş-Şeyh, Emsal (306) ve Hakim, Müstedrek (4/208) Bak:
Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/285).
9967- Huzeyfe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çobanın
koyunlarını tehlikeli otlaklardan koruması gibi Yüce Allah da mümin kulunu
(dünyaya karşı) korur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (210) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/276).
9968- Huzeyfe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Hastası olanların hastaya arada bir yemek vermesi gibi Yüce Allah da
dostu olan kullarına arada bir bela verir. Hastanın (iyileşmesi için) yemekten
uzak tutulması gibi Yüce Allah da (sevdiği) kulunu dünya nimetlerinden uzak
tutar. ''
İsnadı zayıftır.
9969- İkrime b. Halid
der ki: Kendini ibadete vermiş bir adam vardı.
Şeytan onu saptırmak
için geldi, ancak adam kendini ibadete daha fazla verdi. Yolculuğa çıkacakken
şeytan bir adamın suretine girip karşısına çıktı ve: "Sana yoldaş olabilir
miyim?" diye sordu. Adam: "Olabilirsin" deyince yoldaşı oldu.
Şeytan bazen geriden geliyor, bazen de yanında gidiyordu. Yüce Allah onlara bir
melek gönderdi. Şeytan meleği görünce tanıdı, ama adam onun melek olduğunu
bilemedi. Adam yürüdüğü zaman şeytan geriden geliyordu. Melek elini şeytana
doğru uzatıp onu öldürdü. Adam bunu görünce meleğe: "Böylesini görmüş
değilim! Kendi halinde olan bir adamı öldürdün!" dedi.
Sonrasında melekle yola
devam edip bir köyde mola verdiler. Köylüler onları ağırlayıp ikramlarda
bulundular. Giderken melek onlardan gümüş bir kap aldı. Sonrasında akşama kadar
yol aldılar. Akşam vakti başka bir köyde mola verdiler. Köyahalisi onları ne
misafir etti, ne de ağırladı. Melek elindeki gümüş kabı onlara verdi. Adam bu
durumu görünce meleğe: "Bizi ağırlayan kişilerin kabını alıp bizi
ağırlamayanlara verdin! Artık bana yoldaş olma!" diye çıkışınca, melek:
"Öldürdüğüm kişi şeytandı ve seni yoldan çıkarmak istiyordu. Kaplarını
aldığım kişiler salih kimselerdi ve öylesi bir kabı yanlarında bulundurmaları
uygun değildi. Kabı kendilerine verdiğim kişiler ise fasık kimselerdi ve
böylesi kaplar onlara daha fazla yakışırdı" karşılığını verip adamın
bakışları önünde göğe yükseldi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdurrezzak, Musannef 11/72-73 (19948).
9970- Ömer b. el-Hattab
der ki: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Allah katındaki durumumun ne
olduğunu nasıl bilebilirim?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünyalık bir şey elde etmek istediğinde bunun
sana kolaylaştırıldığını, ahirete yönelik bir şey yapmak istediğinde de sana
zorlaştırıldığını gördüğün zaman Allah katındaki durumun kötü demektir.
Dünyalık bir şey elde etmek istediğinde bunun sana zorlaştırıldığını, ahirete
yönelik bir şey yapmak istediğinde ise sana kolaylaştırıldığını gördüğün zaman
ise Allah katındaki durumun iyi demektir."
Bu şekilde isnadı kopuk
bir şekilde rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Mübarek, Zühd (88) ve İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (83).
9971- Abdullah b. Mes'üd
der ki: "Kişi ticari ve yöneticilikle ilgili bir iş peşine düşer de bu
yönde istediğini gerçekleştirme imkanı bulduğunda Yüce Allah bu kişiyi yedi kat
semanın üstünde anar ve bir melek gönderip: ''Filan kulumun yanına git ve
yapmak istediği şeyden onu alıkoy. Zira istediği şeyi gerçekleştirmesine izin
verecek olursam sonunda cehenneme sokmak zorunda kalacağım'' buyurur. Bu
şekilde isteğinin gerçekleştirilmesine izin verilmez. Kişi de ''Benden önce
davranıp bu işi kim kaptı?'' diye komşularından şüphelenip durur. Oysa buna
engel olan Allah'tan başkası değildir.''
Tahric: İsnadına
kopukluk vardır. Ebu Davud, Zühd (ı 91).
9972- Ali b. Assam der
ki: "Yüce Allah bir kula öfke duyduğu zaman ona bir melek tahsis eder ve: ''Onu
refaha kavuştur!'' buyurur. Melek onu refaha kavuşturduğu zaman da artık
Allah'a dua edip yalvarmayı unutur.''
İsnadı sahihtir.
9973- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suyun içinde yürüyüp de
ayakları ıslanmayan var mı?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü!
Hayır, yok" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Dünya peşinde olan kişi de aynı şekildedir, günahlara
bulaşmaktan kurtulamaz" buyurdu.
Tahric: İsnaclı
zayıftır. Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1436).
Başkası ise bunu
Hasan'dan mürsel olarak rivayet etmiştir. - İbn Ebi'cl-Dünya, Zemmu'd-Dünya
(89).
Bize rivayet edildiğine
göre Davud et- Taı: "Dünya, günaha bulaşmadan kişiye bir şeyler
vermez" demiştir. - Beyhaki, Zühd (96 (30).
Yine Ebu Hazım'ın:
"Az bir dünyalık ahiretten çok şeye mal olur" dediği rivayet edilir.
- Fesevi, Ma'rife (1/678), Beyhaki, Zühd (258) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve
(2/166).
9974- Süfyan b. Said
(es-Sevri) der ki: Hz. İsa: "Dünya sevgisi her türlü günahın kaynağıdır.
Mal sevgisi de büyük bir hastalıktır" derdi. Ona: "Bu hastalık
nedir?" diye sorulunca: "Mal sahibi olan kişi kibir ve gururdan
kendini kurtaramaz" dedi. Ona: "Peki kendini bunlardan
kurtarırsa?" diye sorduklarında: "Kurtarsa dahi malıyla meşguliyeti
onu Allah'ı zikretmekten alıkoyar" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Beyhaki, Zühd (250) ve Ahmed, Zühd (s. 92).
9975- Fihr oğullarına
mensup olan Müstevrid der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğunu işittim: ''Vallahi ahirete göre Dünyanın değeri, birinizin
parmağını denize sokup çıkarması gibidir. Kişi parmağıyla (denizden) ne kadar
su alabildiğine bir baksın."
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de farklı
kanallarla İsmail'den rivayet etti. - Müslim, cennet (ıs, 55).
9976- Müstevrid der ki:
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken ahiret konusu
açıldı. Bazıları: "Dünya, ahiret için bir araçtır. Zira namaz ve zekat
gibi ameller dünyada iken yapılıyor" derken, bazıları: "Cennet
hedefine ulaştıran ahirettir" dedi. Başkaları da başka şeyler dediler.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ahiretin yanında
dünya, birinizin sahilde yürümesi ve parmağını denize batırması gibidir.
(Denize göre) parmağına bulaşan su ne kadarsa (ahirete göre) dünya da o
kadardır" buyurdu.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Taberani, M. el-Kebir 20/302 (717), İbn Ebi Asım, Zühd
(160,226) ve Hakim, Müstedrek (4/319).
9977- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Dünya müminin
hapishanesi, kafirin ise cennetidir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (6/350) ve Beyhaki, Adab (1049).
9978- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.
Müslim, Sahih'de Kuteybe
kanalıyla Abdulazız'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı hasendir.
- Müslim, zühd (1).
9979- Hüseyn b. Mansur
der ki: Fudayl b. İyad'a Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünya müminin hapishanesi, kafirin ise cennetidir" sözünün anlamını
sorduğumda şöyle dedi: "Dünya, güzellikleri ile lezzetlerini terk eden
biri için hapishane gibidir. Ancak güzellikleri ile lezzetlerini terk etmeyen
biri için nasıl hapishane olsun?"
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Beyhaki, Zühd (338).
9980- Enes'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allahım'
AsLI hayat ahiretteki hayattır. Ensar ile Muhacirleri bağışla!"
İsnadı sahihtir.
İbn Yusuf ise rivayet
ederken Katade'nin "Enes b. Malik'in Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
naklen şöyle dediğini işittim ... " lafzını kullanır.
Buhari, Sahih'de
Adem'den rivayet etti. - Buhari, menakib (4/225) ile rikak (7/170) ve Müslim,
cihad (127, 128).
9981- Sehl b. Sa'd der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zul-Huleyfe'de ayaklarını havaya
dikmiş bir koyun leşiyle karşılaşınca ashabına: "Sizce de bu koyun
sahibinin yanında değersiz değil midir?" diye sordu. Ashabı:
"Evet!" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Canım elinde olana yemin olsun ki dünya, Yüce Allah'ın katında bu
koyundan da değersizdir. Allah katında dünyanın sinek kanadı kadar değeri
olsaydı, kafi re ondan bir yudum dahi su içirmezdi" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1377 (4110).
9982- Sehl b. Sa'd'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah
katında dünya'nın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, kafir'e ondan bir yudum
dahi su içirmezdi.'' buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi, zühd (4/560).
9983- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Aliye'den dönüşte çarşıya
uğradı. Orada kulakları küçük ölü bir oğlak gördü. Kulağından tutup: "Bir
dirhem karşılığında kim bunun sahibi olmak ister?" diye sorunca, ashabı:
"Onu hiçbir şeye karşılık almak istemeyiz. Alıp da ne yapacağız?"
dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Sizin
olmasını istemez misiniz?" diye sorunca, ashabı: "Vallahi canlı
olsaydı bile kulaklarının küçüklüğünden dolayı kusurlu olurdu. Artık ölü iken
ne değeri olacak!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Valiahi dünya, Allah'ın katında, bu koyunun yanınızdaki
değersizliğinden daha değersizdir" buyurdu.
Müslim, Sahih'de
Ka'nebl'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zühd (2).
9984- Abdullah b. Bula,
babasından, o da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahmar dağına gelince
ölü bir koyun gördü. Kulağından tutup yanındakilere: "Sizce bu koyunun sahibinin
gözünde bir değeri var mıdır?" diye sordu. "Ne değeri olacak
ki?" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Valiahi
dünya, Yüce Allah'ın katında bu koyunun sahibinin gözündeki değersizliğinden
daha değersizdir" buyurdu,
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (351).
9985- Abdullah b.
Abdirralıman bildiriyor: Bir defasında biri Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir hediye getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evde onu
koyacak bir yer aradı, sonra getirene: "Onu yere koy! Şayet Dünyanın Allah
katında bir değeri olsaydı, kafire ondan bir sinek kanadı kadar olsa bile bir
şey vermezdi" buyurdu,
Tahric: İsnadı
mu'daldır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (356).
9986- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah katında
Dünyanın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, müşrike ondan bir yudum dahi su
içirmezdi" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bezzar, Müsned (4/269-270), İbn Ebi Asım, Zühd (130) ve İbn Adiy, elKamil
(6/2235) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/288).
9987- Said
el-Makburi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah katında
dünyanın bir sinek kanadı kadar hayri olsaydı, kafi re ondan bir yudum dahi su
içirmezdi" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn EbiAsım, Zühd (129).
9988- Ebu Meymune el-Lah
mi bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir çöplüğün üzerinde
durdu ve: "Gelip dünyayı görün!" buyurdu. Sonra çöplükten eskiyip
yırtılmış bir bez parçası ile çürümüş bir kemik parçası aldı ve: "işte
dünya budur!" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (319).
9989- Dahhak b. Süfyan
el-Kilabi bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey
Dahhak! Yemek olarak ne yiyorsun?" diye sorunca: "Et ile süt"
dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra bunlar neye
dönüşüyor?" diye sorunca: "Bildiğin şeye (dışkıya) dönüşüyor"
dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah
katında dünya. Adem oğlundan çıkan şey gibidir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (3/452) ve Taberani, M. el-Kebir 8/358-359 (8138) Bak: Münziri,
et-Terğib (4/175) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/288).
9990- Ubey b. Kab'ın bildirdiğine
göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanOğlunun yiyeceği, Dünyanın değeri için bir örnektir. Zira kişi
yemeği baharatlı da yapsa, tuzlu da yapsa ondan nasıl çıktığına bakıp neye
dönüştüğünü gör. ..
İsnadı sahihtir. 5264
ile 5265. hadislerde geçti.
9991- Ubey b. Ka'b der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya Allah katında
hiçbir değer taşımadığı içindir ki Hz. Yahya b. Zekeriya bir kadın tarafından
öldürülmüştür" buyurduğunu işittim.
İsnadı zayıftır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/489).
İbn Abbas'tan naklen de
bunun kıssası zikredilmiştir. Bu kıssaya göre de kralın kardeşinin kızı onu
öldürmek için kraldan izin istemiş, izin vermesiyle de onu keserek öldürmüştür.
Zira Hz. Yahya, kardeşin kızıyla evlenmeyi yasaklamıştı. Kız da amcası olan
kralı seviyordu ve evlenmek istiyorlardı. - Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/489-490).
9992- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi öldüğü zaman melekler: ''ilerisi (ahireti) için neler yaptı?"
diye sorar. insanlar ise: ''Geriye ne bıraktı?'' derler. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/382 (1111) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1439)
ve Gazali, İhya (2/184).
9993- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişinin malı. çocukları ve ameliyle olan durumu üç arkadaşı olan kişiye
benzer. Arkadaşlarından biri ona: ''Hayatta olduğun sürece ben seninle beraberim.
Ancak öldüğünde artık sen benden değilsin. ben de senden değilim'' der ki bu,
kişinin malıdır. Diğer arkadaşı ona: ''Ben seninle beraberim. Ancak mezara
girdiğin zaman artık sen benden değilsin, ben de senden değilim'' der ki bu,
kişinin çocuğudur. Diğer arkadaşı ise ona: ''Hayattayken de, ölüyken de ben
seninle beraberim'' der ki, bu da (dünya hayatındayken işlediği) amelidir.''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu'ş-Şeyh, Emsal (309).
9994- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu alByhi vBSeIlBm) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah sizin dış görünüşünüze ve mal varlığınıza bakmaz. Sadece
kalplerinizde olana ve amellerinize bakar. "
Müslim, Sahih'de Amr
en-Nakıd kanalıyla Kesir b. Hişam'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, birr (34).
9995- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde iri
ve şişman olan kişi geldiğinde (Mizan'da) bir sinek kanadı kadar bile ağırlığı
olmayacaktır!" buyurdu ve: "Onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü
tutmayacağız''[Kehf 105] ayetini okudu.
İsnadı sahihtir.
İbn Bukeyr ise bunu şu
lafızIa rivayet eder: "iri ve şişman olan kişi, kiyamet gününde geldiğinde
(Mizan'da) bir sinek kanadı kadar bile ağırlığı olmadığını görecektir!
isterseniz ''Onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız''[Kehf 105]
ayetini okuyun."
Buhari, Sahih'de İbn
Bükeyr ile Muhammed b. Abdillah kanalıyla İbn Ebi Meryem'den ve Müslim, ise
Sağam kanalıyla İbn Bükeyr'den rivayet etti. - Buhari, tefsir (5/236). -
Müslim, münafikun (18).
9996- Ebu Zer anlatıyor:
Mescid'de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken bana:
"Mescid'de herkesten saygın olarak gördüğün adamı göster" buyurdu.
Başımı kaldırıp göz gezdirdiğimde üzerinde güzel bir giysi bulunan, bir halkada
oturmuş diğerlerine bir şeyler anlatan bir adam gördüm ve: "İşte bu!"
dedim. Sonra bana: "Başını indir ve Mescid'de herkesten fakir olarak
gördüğün adamı göster" buyurdu. Baktığımda miskin ve zayıf bir adam gördüm
ve: "İşte bu!" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki kiyamet gününde Yüce Allah
katında bu (fakir) kişi, (zengin olan) şunun gibi dünya dolusu kişiden daha
hayırlı olacaktır" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Hibban, Sahih (2/35-36).
9997- Ebu Zer der ki:
Mescid'de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken bana:
"Ey Ebu Zer! Bak ve Mescid'de herkesten saygın olarak gördüğün adamı bana
göster" buyurdu. Başımı kaldırıp göz gezdirdiğimde üzerinde güzel bir
giysi bulunan, bir halkada oturmuş diğerlerine bir şeyler anlatan bir adam
gördüm ve: "İşte bu!" dedim. sonra bana: "Başını indir ve
Mescid'de herkesten fakir olarak gördüğün adamı göster" buyurdu.
Baktığımda yoksul ve zayıf bir adam gördüm ve: "İşte bu!" dedim.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde
olana yemin olsun ki kıyamet gününde (Yüce Allah katında) bu (fakir) kişi.
(zengin olan) şunun gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlı olacaktır"
buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Müsned (S / ı 70) ve Bezzar, Müsned (4/242, 243).
9998- Sehl b. Sa'd der
ki: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından geçince
ashabına: "Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sordu. "Sen ne
dersen biz de onu deriz" karşılığını verip şöyle devam ettiler: "Ey
Allah'ın Resulü! Ama bu adam saygın biri gibi görünüyor. Bundan dolayı istediği
kızla evlenebilir, dilediği kişiye aracılık edebilir. Bir söz söylediği zaman
da sözü dinlenir."
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup bir şey söylemedi. Sonra yanından bir adam
daha geçti. "Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sorunca: "Ey
Allah'ın Resulü! Bu adam, müslümanların fakirlerinden biri gibi görünüyor.
Bundan dolayı istediği kızla evlenemez, birine aracı olmak istese aracılığı
kabul görmez. Bir söz söylediği zaman da dinleyen olmaz" dediler. Bunun
üzerine: "Bu (fakir) kişi, öbür (saygm) adam gibi dünya dolusu kişiden
daha hayırlıdır" buyurdu.
Lafız Hasan'ın lafzıdır.
İsnadı hasen olan sahih
bir hadistir.
Kasım ise rivayet
ederken: "Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu
(fakir) kişi, öbür (saygm) adam gibi dünya dolusu kişiden daha hayırlıdır''
buyurdu" lafzını kullanır. "Sen ne dersen onu deriz" ifadesine
ise yer vermez .
. Hasan rivayetinde
Muhammed b. Sabbah'ı zikrederken "Muhammed b. es-Sabbah Ebu Cafer
el-Curcani" ismini kullanır.
Buhari, Sahih'de İbn Ebi
Uveys kanalıyla Abdulaziz'den rivayet etti. - Buhari, rikak (7/178) ile nikah
(6/123).
9999- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı
dağınık, kapılardan kovulan bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına yemin (ile
dua) edecek olsalar Yüce Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz"
buyurmuştur.
Müslim, Sahih'de Süveyd
b. Mes'ud'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, birr (138) ile cennet (48).
10000- Enes b. Malik der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı dağınık ve toz
içinde, eskimiş giysiler giyen bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına yemin
(ile dua) edecek olsalar Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz"
buyurduğunu işittim.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/393) ve Hatib, Tarih (3/203,421).
10001 - Enes b. Malik
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zayıf olup güçsüz
görülen ve eskimiş giysiler giyen nice kişiler var ki bunlar, Allah ad ma yemin
(ile dua) edecek olsalar Yüce Allah onlarınbu yeminlerini boşa çıkarmaz. Bera b.
Malik de onlardan biridir" buyurdu.
İsnadı hasendir. Tirmizi
5/693 (3854).
Bir savaşta müşriklerin
ağır saldırıları sonucu müslümanlar dağılır gibi olunca Bed'ya: "Ey Bera!
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), senin Allah adına ettiğin duaları
boşa çıkarmayacağını söylemişti. Rabbin adına yeminle dua et!" dediler.
Bera: "Rabbim! Adına yemin ederek müşriklerin başlarını önümüzde eğdirmeni
istiyorum" deyince, müşrikleri hezimete uğrattılar. Sus köprüsünün yanında
bir daha düşmanla karşı karşıya geldiler. Ağır saldırılar sonucu müslümanlar
yine dağılır gibi olunca bir daha: "Ey Bera! Rabbin adına yeminle dua
et!" dediler. Bera: "Rabbim! Adına yemin ederek müşriklerin başlarını
önümüzde eğdirmeni ve beni de Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kavuşturmanı istiyorum" diye dua edince, müşrikleri hezimete uğrattılar ve
o savaşta Bera şehit düştü.
10002- Harise b. Vehb
bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cennet ahalisinin
kimlerden oluştuğunu size söyleyeyim mi? Onlar güçsüz ve zayıf görülen
kişilerdir ki bunlardan biri, Allah adına yemin (ile dua) edecek olsa Yüce
Allah onun bu yeminini boşa çıkarmaz" buyurduğunu işittim. Yine:
"Cehennem ahalisi de kibirli, kaba ve kendini beğenmiş
kimselerdendir" buyurdu.
İsnadı sahihtir.
Buhari ile Müslim,
Sahıh'de Gunder kanalıyla Şu'be'den rivayet ettiler. - Buhari, eyman (7/224),
tefsir (6/72) ile edeb (7/79) ve Müslim, cennet (46,47).
10003- Abbas b. Salim
el-Lah mi bildiriyor: Ömer b. Abdilaziz, Ebu Sellam el-Habeşi'yi yanına çağırdı.
Ebu Sellam da posta develerinden birine bindirilerek getirildi. Gelince Ömer
ona: "Sevban'ın Havz hakkında rivayet ettiği hadisi bizzat senden duymak
için çağırdım" dedi. Ebu Sellam şu karşılığı verdi: "Sevban'ın şöyle
dediğini işittim: ''ResuluHah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımm
büyüklüğü, Ebyen'deki Aden ile Balka'daki Amman arası kadardır. içmek için
kaplan gökteki yıldizlardan daha fazladır. Suyu baldan daha tatlı ve sütten
daha beyazdir. Ondan bir defa içen, bir daha asla susuzluk çekmez. Bu havuzun
başında yanıma ilk gelecek olanlar ümmetimin fakirleri olacaktır"
buyurduğunu işittim. Ömer b. el-Hattab: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar
kimlerdir?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bunların saçı başı dağınık, giysileri de eski ve kirlidir. Evlenmek için
saygın kadınlardan birini istediklerinde kendilerine verilmez. Kapılar
yüzlerine kapalı olur" buyurdu.''
Bunun üzerine Ömer b.
Abdilaziz: "Oysa ben valIahi saygın kadınlardan biri olan Fatıma binti
Abdilmelik ile evlendim ve her kapı önümde açıldı. Allah bana merhamet etsin,
ama valIahi artık saçlarım tozlanana kadar kokular sürmeyecek, kidenene kadar
da iç giysilerimi yıkamayacağım" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/629-630 (2444) ve İbn Mace 2/1437 (4303).
10004- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cennet ahalisinin sultanları (dünyadayken) saçı başı dağınık ve toz
içinde kalan, eski giysileri olan, yöneticilerin yanına girmek istediklerinde izin
verilmeyen, evlenmek için istedikleri kadınlar kendilerine verilmeyen, sözleri
kimseler tarafından dinlenilmeyen, ihtiyaçlarını kimselere söyleyemeden içine
gömen kişiler olacaktır. Bunlardan birinin nuru yeryüzü ahalisinin tümüne
dağıtılacak olsa hepsine de yeter."
10005- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Cennet
sultanları,.," Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını bildirir. Ancak
burada "Evlenmek için istedikleri" ifadesi yerine "Evlenmek için
talip olduklan" lafzı kuHanılmıştır.
İshak b. Ahmed er-Razi
de bunu İshak b. Süleyman'dan bu şekilde rivayet etmiştir.
İsnadında mestur ravi
vardır.
10006- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Cennetin sultanlarının kimler olduğunu size söyleyeyim mi?
Zayıf olan, herkes tarafından değersiz görülen, eski giysiler giyen, insanlar
tarafından pek kiymet görmeyen, ancak yemin (ile dua) etmesi halinde Yüce
Allah'ın bu yemini (duayı) boşa çıkarmayacağı kimselerdir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1378 (4115).
10007- Ümmü Seleme der
ki: "Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle diyerek
uyandı: "La ilahe illallah! Bu gece ne hazineler açıldı! La ilahe
illallah! Bu gece Allah ne fitneler indirdi! Odalardaki kadınları (hanımlarımı,
namaz kılmaları için) kim uyandım? Dünyada giysisi olan nice kadın var ki
ahirette çiplak olacaktır!"
Buhari, Sahih'de farklı
kanallarla Ma'mer'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, ilm (1/37), teheccüd (2/43), libas (7/47), edeb (7/123) ilefiten
(8/90).
10008- Ebu Said b.
el-A'rabi der ki: "Sabah akşam, Rablerinin rızasını
isteyerek O'na
yalvaranları yanından kovma''[En'am 52] ayetini okuduğumda Muhammed b. İsmail
bana şöyle dedi: "Muhammed b. Müsedded'in Yahya b. Said kanalıyla
Süfyan'dan, onun da Mikdam b. Şurayh'tan bildirdiğine göre Mikdam'ın babası
şöyle demiştir: Sa'd bana dedi ki: Bu ayet Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabından altı kişi hakkında nazil olmuştur. Bunlardan biri de İbn
Mes'ud'dur. Müşrikler: "Hiçbir değeri olmayan şu kişileri yanından
uzaklaştırl" deyince, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içine bu
yönde bir düşünce düştü. Bunun üzerine ''Rablerinin rızasını isteyerek sabah
akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin
hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki bunları kovup da
zalimlerden olasın! Böylece, ''Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?''
demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil
midir?"[En'am 52,53] ayetleri nazil oldu.
Müslim, Sahih'de Süfyan
es-Sevri ile İsrail'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, fadail (45,46).
10009- Ebu'l-Kenud
bildiriyor: Habbab b. el-Eret, "Sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek
O'na yalvaranları yanından kovma"[En'am 52] ayetini açıklarken şöyle
demiştir: Aha' b. Habis ile Uyeyne b. Hısn el-fezarı, Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) geldiler. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanında ben, Suheyb, Ammar, Bilal ve yoksul müminlerden birkaç kişi daha
oturuyorduk. Aha' ile Uyeyne bizleri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanında gördüklerinde küçümsediler ve Hz. Peygamber'i (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir kenara çekip: "Arap kabilelerinin heyetleri sana
gelmekte. Bu gelenlerin de bizleri bu yoksul kişilerle beraber otururken
görmelerinden utanırız. Onun için bizler yanına geldiğimizde bunları yanımızdan
uzak tut, biz gittikten sonra da istiyorsan onlarla oturabilirsin"
dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Olur"
karşılığını verdi.
Sonra ona: "Bize,
bunu yerine getireceğine dair bir sözleşme yaz" dediklerinde Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kağıt getirilmesini istedi. Sözleşmeyi yazması
için de Hz. Ali'yi çağırdı. Bizler de bir köşede oturuyorduk. O esnada Cebrail:
"Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma!
Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir
sorumluluk yoktur ki bunları kovup da zalimlerden olasın!"[En'am 52]
ayetiyle indi. Aha' ve Uyeyne hakkında da: ''Böylece, ''Aramızdan Allah bunlara
mı iyilikte bulundu?'' demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah
şükredenleri iyi bilen değil midir?''[En'am 53] denilip şöyle devam edildi:
"ximize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selam size! Rabbiniz
merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir
kötülük yapar, sonra ardından tövbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki
Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir"[En'am 54]
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kağıdı atıp bizleri çağırdı ve: ''Rabbiniz
merhamet etmeyi kendisine yazdı''[En'am 54] dedi. Bu ayetler nazil olduktan
sonra da yanına yaklaşıp dizlerimiz dizlerine değecek şekilde yakın oturduk.
Önceleri Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken gitmek istediğinde bizi bırakır
ve kalkıp giderdi. Bu konuda da Yüce Allah: "Sabah akşam Rablerine, O'nun
rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının
süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil
kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun
eğme"[Kehf 28] ayetini indirdi. Ayette, saygın olan kişilerle oturmak için
Allah'a dua edenlerden yüz çevirmemesi emredildi. Akra' ile Uyeyne de gafil
olan, kötü arzularına uyan, işi gücü aşınlık olan kişiler olarak vasfedildi ve
bunlara boyun eğmemesi söylendi. Devamı olan ayetlerde ise Yüce Allah iki
adamın durumu ile dünya hayatının durumunu örneklerle anlattı. Bu ayet nazil
olduktan sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
oturduğumuzda kalkma saatimiz gelince onu bırakır ve kalkıp giderdik. Yoksa biz
kalkmadan kendisi asla kalkıp gitmezdi.''
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace 2/1382 (4127).
10010- Ebu Said el-Hudri
der ki: Yoksul Muhacirlerden bir grupla birlikte oturuyordum. İçimizden
bazıları çıplak olan yerlerini bir diğerinin ardında gizlenerek örtebiliyordu.
Birisi de bizlere Kur'an okuyor, biz de dinliyorduk. O esnada Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip başımızda durdu. Kur'an okuyan kişi
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce sustu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verdi ve: "Ne yapıyordunuz?" diye
sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Biri bize Kur'an okuyor, biz de
dinliyorduk" dediğimizde: "Ümmetimin içinde, kendileriyle
birlikteyken sabretmem emredilen kişiler çıkaran Allah'a hamdolsunı" dedi
ve içimizden herhangi biri gibi olmak için aramızda oturdu.
Sonra Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle "halka olun" der gibi işaret
edince halka şeklinde toplandık. (O karanlıkta) Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) orada bulunanlardan hiç kimseyi tanımıyordu, ama hepsi de yoksul
Muhacirlerdi. Sonrasında: "Ey Muhacirlerin yoksulları' Kıyamet gününde
nail olacağınız ve tam olan kurtuluşa sevinin! Zira zengin müminlerden yarım
gün önce cennete gireceksiniz. Bu da (dünya günleriyle) beş yüz yil
ediyor" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Davud 4/72 (3666).
10011- Ebu Abdirrahman
el-Hubuli der ki: Ben de yanındayken Abdullah b. Amr b. el-As'a üç adam geldi
ve: "Ey Ebu Muhammed! Vallahi elimizde hiçbir imkan yok. Ne paramız, ne
bineğimiz, ne de malımız var" dediler. Abdullah onlara şu karşılığı verdi:
"Ne yapmak istersiniz? İsterseniz daha sonra yanımıza gelin, Allah da ne
takdir etmişse size verelim. İsterseniz bu sıkıntınızı yöneticiye ulaştıralım.
Ya da isterseniz bu duruma sabredersiniz. Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Fakir Muhacirler kıyamet gününde zenginlerden kırk yıl önce
cennete girerler'' buyurduğunu işittim." Adamlar da: "O zaman hiçbir
şey istemez ve sabrederiz" dediler.
Adamın biri: "Ey
Ebu Muhammed! Ben de Muhacirlerin fakirlerindenim" deyince, Abdullah:
"Evin ve karın var mı?" diye sordu. Adam: "Var!"
karşılığını verince, Abdullah: "O zaman sen zenginlerden birisin"
dedi. Adam: "Bir de hizmetçim var" deyince, Abdullah: "O zaman
sen krallardan birisin" karşılığını verdi.
Müslim, Sahih'de Ebu't-Tahir
kanalıyla İbn Vehb'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim) zühd (37).
10012- Selman der ki:
Müellefe-i KulUb konumunda olan Uyeyne b. Bedr, Akra' b. Habis ve benzerleri
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiklerinde: "Ey Allah'ın
Resulü! Mescid'in ön tarafında oturup şu kişiler ile cübbelerinin kokularını
bizden uzak tutarsan yanında oturur, seninle konuşur ve söylediklerini
dinleriz" dediler. Bununla da Ebu Zer'i, beni ve fakir müslümanları
kastediyorlardı. Zira yünden cübbeler giymiştik ve giyecek başka bir şeyimiz de
yoktu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını
dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü
isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız,
kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme. De ki:
''Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.'' Biz
zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini
çepeçevre kuşatmıştır"[Kehf 27-29] ayetlerini indirerek onları cehennemle
tehdit etti.
Sonrasında Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı ve ayette zikredilen kişileri aramaya
koyuldu. Bizleri Mescid'in arka taraflarında Allah'ı zikrederken bulunca:
"Ölmeden önce ümmetimden bazı kişilerle beraber nefsimi sabretmeye
aIıştırmamı emreden Allah'a hamdolsun. Yaşamım da, ölümüm de sizinle birlikte
olsun" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Cerir, Tefsir (15/236) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/380).
10013- Sa'd b. Ebi
Vakkas'ın bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Canım elinde olan'a yemin
olsun ki içinizdeki zayıflar yüzünden yardım görür ve rızıklandırılırsınız.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi, cihad (4/206) ve Nesai, cihad (6/46).
10014- Usame b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Cennetin kapısında durduğumda içeriye girenlerin genelinin
fakirler olduğunu gördüm. Cehennemin kapısında durduğumda da içeriye girenlerin
çoğunun kadınlar olduğunu gördüm. ''
Buhari ile Müslim,
SahiNde rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, nikah (6/150-151) ile rikak (7/200) ve Müslim, zikr (93).
10015- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Dünya hayatını dinlerine tercih etmedikleri sürece ''La ilahe illallah''
sözü kulları Allah'ın öfkesinden korur. Ancak dünya hayatını dinlerine tercih
edip de sonra ''La ilahe illallah'' derlerse Yüce Allah onlara: ''Yalan
söylüyorsunuz'' karşılığını verir. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Ya'la, Müsned 7/95 (4034), İbn Ebi Asım, Zühd (288), İbn Hacer, el ....
Metalibu'l-Aliye 3/208, 246 (3274,3396) ve İbn Ebi Hatim, İlelü'l-Hadis
(2/121-122).
10016- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Ancak dünya hayatını dinlerine tercih edip de sonra
''La ilahe illallah'' dedikleri zaman bu sözleri kabul görmez ve Yüce Allah
onlara: ''Yalan söylüyorsunuz'' der" lafzıyla rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (5/1979).
10017- Abdullah b. Ömer
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'tan başka ilah
olmadığına, tek ve ortaksız olduğuna şahadet etmiş bir şekilde Allah'ın
huzuruna çıkan kişi eğer buna başka bir şey de karıştırmamışsa cennete
girer" buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı. Cemaatin arka taraflarından
biri: "Ey Allah'ın Resulül Anam babam sana feda olsun! Buna başka bir şeyi
karıştırması nasıl olur?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Dünyayı sevmesi ve onu ahirete tercih etmesiyle olur.
Dünyalık toplamak için uğraşması, dünya nimetleriyle mutlu olup büyüklenenler
gibi davranmasıyla olur" karşılığını verdi.
İsnadı zayıftır.
10018- Musa b. Yesar'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Şanı yüce olan Allah'ın yarattıkları arasında en sevmediği
mahluk dünyadır. Yarattı yaratıla da ona dönüp bakmış değildir. ''
Tahric: İsnadı zayıf ve
mürseldir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (40).
10019- Hasan( -ı
Basri)'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünya sevgisi. her
günahm başıdır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı
mürseIdir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (90) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat
3/1438 (5214) ve Gazali, İhya (3/196).
10020- Ebu Umame
el-Bahili der ki: Muhammed (Sallallahu aleyhi e Sellem) peygamberlikle
görevlendirildiğinde İblis'in askerleri İblis'e gelip: "Peygamber
gönderildi ve ümmeti de ortaya çıktı" dediler. İblis: "Ümmeti dünyayı
seviyor mu?" diye sorunca: "Evetl" karşılığını verdiler. Bunun
üzerine İblis şöyle dedi: "Şayet dünyayı seviyorlarsa putlara
tapmamalarını umursamam. Sabah akşam onlara üç şeyle yaklaşırım. Biri, malı
hakkı olmayan bir yerden almalarıdır. Diğeri, bu malı hakkı olmayan yerde
harcamalarıdır. Bir diğeri de, bu malı infak etmeleri gereken yerde infak
etmeyip ellerinde tutmalarıdır. Zira bütün kötülükler bunlara bağlıdır."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Zemmu'd-Dünya (10)
10021 - Başka bir
kanalla bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir.
10022- Ebu Derda
er-Ruhavi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyaya karşı dikkatli olun! Zira büyüsü, Harut ile Marut'un büyüsünden
daha etkilidir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (132) Bak: Zehebi, Mizan (4/522) ve İbn Hacer,
el-Lisan (6/375).
Başkası ise bunu aynı
isnadla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir adamdan
rivayet eder.
10023- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Rızkinizin geciktiğini düşünmeyin. Zira bir kul kendisine takdir edilen
rızkı elde etmeden ölecek değildir. Bundan dolayı Helal olanı alıp haram
olandan uzak durarak rızkı en güzel şekilde talep edin. "
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/4).
10024- Ata der ki: Ebu
Said el-Hudri'nin şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Darlığınız sizi
rızkı helal olmayan yoldan elde etmeye yöneltmesin! Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Beni sana bir zengin olarak değil bir fakir
olarak kavuştur! Kıyamet gününde beni miskinlerin arasinda haşret. En bedbaht
kişi dünyadayken fakirlik çekip ahirette de azaba maruz kalacak olan kişidir!''
buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Mace 2/1381 (4126).
10025- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Beni bir miskin
olarak yaşat, bir miskin olarak canımı al ve kıyamet gününde miskinlerin
arasında haşret" buyurdu. Aişe: "Ey Allah'ın Resulü! Neden?" diye
sorunca da şöyle buyurdu: "Çünkü miskinler zenginlerden kırk yıl önce
cennete girerler. Ey Aişe! Yarım hurma verecek olsan dahi bir miskini boş
çevirme. Miskinleri sev ve kendine yakın tut ki kıyamet gününde Yüce Allah da
seni kendine yakın tutsun."
İsnadı zayıftır. 1380.
hadiste geçti.
10026- Hz. Ali der ki:
Suffa ashabından bir adam geriye iki dinar veya iki dirhem bırakarak öldü.
Bunun üzerine Resulullah (salı allah u aleyhi veseIlBm): "Bu ikisiyle
(kıyamet gününde) dağlanacaktır. Onun namazını siz klım" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (1/101), Bezzar, Müsned (4/250) ve Abdullah b. Ahmed,
Zevaidü'z-Zühd (1/137) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/240).
Beyhaki der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu demesi zühdü ve
fakirliği herkesten çok hissettiğinden dolayı olabilir. Doğrusunu da Allah
bilir."
10027- Said b. Mes'ud'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fakirlik
mümine, güzel bir dizginin, atın yüzüne kattığından daha iyi bir güzellik
katar" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 199 (568).
10028- İmran b.
Husayn'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah, fakir ve çoluk çocuk sahibi olmasına rağmen başkalarına el
açmayan mümin kulunu sever" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1380 (4121).
10029- Enes b. Malik der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Adba adında bir devesi vardı ve
yarışlarda bu deveyi geçen olmazdı. Bir defasında bedevinin biri işte
kullandığı devesiyle yarışa katılıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
devesini geçince müslümanların gücüne gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onların yüzündeki hoşnutsuzluğu görünce: "Dünyalık olan bir şey
(değer olarak) ne zaman yükselse Yüce Allah onu tekrar aşağıya indirir"
buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Buhari, cihad (3/220) ile rikak (7/190).
10030- Said b.
el-Müseyyeb der ki: (Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi) Kasva girdiği
her yarışta diğerlerini geçerdi. Bir defasında bazı develerle yarışa sokulunca
yenildi. Yenilmesi müslümanları üzdü. Bunu gören Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "insanlar ne zaman bir şeye gereğinden fazla değer verseler
Yüce Allah onun değerini düşürür" buyurdu.
Tahric: İsnadı
mürseldir. Darakutni, Sünen 4/302 (12, 13, 14) ve Bezzar, Müsned (4/270).
10031- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünya lanetlenmiştir. Yüce Allah için olanlar dışında içindeki her şey de
lanetlenmiştir" buyurmuştur.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (3/157, 7/90) ve Beyhaki, Zühd (246).
10032- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (7).
10033- Ebu Derda der ki:
"Dünya lanetlenmiştir. Allah'ın zikri ve Allah için yapılanlar dışında
içindeki her şey de lanetlenmiştir."
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 191-192 (543), İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (185), Fesevi,
Ma'rife (3/398), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s. 136-137) ve İbn
Abdilber, Camiu'l-İlm (1/27).
10034- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyanın peşinden
koşan kişi cehennem ateşine koşuyar demektir" buyurmuştur.
Ebu Hazım der ki:
"Hafs b. Ömer el-Mihrikani bunu Yahya b. Said'den rivayette tek
kalmıştır."
İsnadı zayıftır.
10035- İbn Abbas der ki:
"Namaz kılıp oruç tutuyor olsa dahi bir kişiyi, dünyalık peşinde koşup
koşmadığına da bakmadan acele edip beğenmeyin."
Mevküf bir rivayettir.
İsnadı zayıftır.
10036- Ubade b. es-Samit
der ki: "Kıyamet gününde dünya huzura çıkarılır ve: ''İçinden Allah için
olan şeyleri ayırın'' denilir. Bunlar ayrıldıktan sonra geri kalanı cehennem
ateşine atılır.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, el-Camiu'l-Kebir (1/991).
10037- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı merfu olarak ve: "Gerisini de ateşe atm"
lafzıyla rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (6).
10038- Huzeyfe b.
el-Yeman'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sabahladığı zaman derdi Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın
rızasından nasibi olmaz" buyurmuştur,
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hatib, Tarih (9/373) ve Hakim, Müstedrek (4/317).
10039- Zeyd b. Erkam der
ki: Ebu Bekr'in yanındayken içecek bir şeyler istedi. Getirilen su ile balı
içmek için ağzına götürünce de ağlamaya başladı. O kadar çok ağladı ki yanındakiler
de ağladı. Bir süre sonra yanındakiler sustu, ancak kendisi ağlamaya devam
etti. O kadar çok ağladı ki yanındakiler ona artık bir şey soramayacaklarını
düşündüler. Bir süre sonra Ebu Bekir susup gözlerini sildi. Ona: "Ey
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halifesi! Neden ağladın?" diye
sorduklarında şöyle dedi: "Bir defasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanındayken bir şeyleri kendisinden uzaklaştırdığını gördüm, ancak
yanında hiç kimseyi de göremiyordum. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Kendinden
neyi uzaklaştırıyorsun?" diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Dünya bir
surete bürünüp karşıma dikildi. Ona: "Benden uzak dur!" diyerek
uzaklaştırdım. Ancak bir daha geldi ve: "Sen benden kurtulsan bile senden
sonra gelenler benden kurtulamayacaklar!" dedi."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (11), Bezzar, Müsned (4/238), Ebu Nuaym, Hilye
(1/301, 6/164), Hakim, Müstedrek (4/309), İbn Ebi Asım, Zühd (187) ve Hatib,
Tarih (10/268). Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/254)
10040- Müsa b. Ali b.
Rebah, babasından bildirir: Mısır'da Amr b. elAs'ın bir hutbesini dinledim.
Hutbesinde: "Yolunuz Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yolundan ne kadar da uzak! Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar
içinde dünyaya karşı en zahid olan kişiydi. Siz ise insanlar içinde dünyaya en
çok rağbet edenlersiniz" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (4/331).
10041- Asım el-Ahvel der
ki: İbn Ömer bir adamın: "Dünyadan yüz çevirip ahirete yönelenler
nerede!" dediğini işitince adama Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Ebu Bekr'in ve Ömer'in kabirlerini gösterdi ve: "Bunları mı
soruyorsun?" dedi.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (181), Abdullah b. Ahmed,
Zevaidu'z-Zühd (s. 400), Hennad, Zühd 1/314-315 (563) ve Ebu Nuaym, Hilye
(1/306-307).
10042- Hasan der ki:
"Ey Allah'ın Resulü! En hayırlımız kimdir?" diye sorulunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyadan en fazla yüz çevirip
ahirete en fazla yönelenlerdir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (114).
10043- Sehl b. Sa'd
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birine verdiği
bir öğütte: "Dünyaya karşı zahid ol ki, Yüce Allah seni sevsin. insanların
ellerinde olan şeylerde gözün olmasın ki insanlar seni sevsin" buyurdu.
Halid b. Amr
zayıfbiridir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1373-1374 (4102).
10044- Sehl b. Sa'd
es-Saidi der ki: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi
ve: "Ey Allah'ın Resulü! Yapmam halinde beni Allah'ın da, insanların da
seveceği bir amel söyle" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyaya karşı
zahid ol ki Yüce Allah seni sevsin. insanların ellerinde olan şeylerde gözün
olmasın ki insanlar seni sevsin" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Adiy, el-Kamil (3/902) ve İbn Ebi Hatim, el-İlelü'l-Hadis (2/107).
Ebu Said el-Malini'nin
bildirdiğine göre Ebu Ahmed b. Adiy el-Hafız şöyle demiştir: "tIm Kesir'in
bu hadisi Sevri'den rivayet etmesi konusunda ne diyeceğimi bilemiyorum. Zira
İbn Kesir güvenilirdir biridir, ancak bu hadisin SeYri'den rivayeti münkerdir.
"Zafır -Süfyan'ın kardeşi Muhammed b. Uyeyne -Ebu Hazım -SehI"
kanalıyla da; aynı şekilde "Zafır -Muhammed b. Uyeyne -İbn Ömer"
kanalıyla da rivayet edilmiştir. "
10045- Beyhaki der ki:
"Muhammed b. Ahmed b. el-Velid b. Burd el-Antaki bunu İbn Kesir'den
rivayette tek kalmıştır. Doğrusunu da Allah bilir. Halid el-Kuraşi'nin
hadisinin bir benzeri de, Ebu Katade kanalıyla SeYri'den rivayet edilmiştir.''
İsnadı zayıftır.
10046- Amr b. Şuayb'ın
babasından naklen dedesinden bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bu ümmetin ilk neslinden olanlar, zühd ve
yakin ile kendilerini ıslah etmişlerdir. Ümmetin son nesilleri ise, cimrilik ve
uzun emelden dolayı helak olacaklardır."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2139), Ahmed, Zühd (s.10) ve DeyIemı, Müsnedü'l-Firdevs
1/35-36 (63) Bak: Hatıb et-Tebrizı, Mişkat 3/1452 (5281) ve Münziri, et-Terğib
(4/160).
10047- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah, Musa (a.s.) ile konuştuğu zaman söylediklerinden
biri de: ''Ey Musa! Bana güzel görünmek isteyenler bunu dünyaya karşı zahid
olmaktan daha iyi bir şeyle yapamazlar. Bana yaklaşmak isteyenler haram
kıldığım şeylerden uzak durmaktan daha iyi bir şeyle yaklaşamazlar. Abidler de
bana karşı haşyetlerinden dolayı ağlamaktan daha iyi bir şeyle bana ibadet
edemezler'' sözüydü. Musa: ''Ey Rabbimi Ey tüm insanların ilahı' Ey din gününün
sahibi! Ey büyüklük ve kerem sahibi! Bunlar için (ahirette) ne hazırladın?
Bunlara ne mükalat vereceksin?'' diye sorunca Allah şu karşılığı verdi:
''Dünyaya karşı zahid olanlara cenneti ihsan edeceğim, orada diledikleri yere
yerleşeceklerdir. Haram kıldığım şeylerden uzak duranlara gelince, kıyamet
gününde her bir kulu en ince ayrıntısına kadar hesaba çekerken bunları hoş bir
şekilde karşılayacak, değer verip ikramda bulunacak ve hesaba çekmeden cennete
sokacağım. Haşyetimle ağlayanlar için ise Refik-i A'la vardır ve bunda hiç
kimse onlara ortak olmaz''."
Lafız İbn Abdan'ın
lafzıdır.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnaclı çok zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 12/120-121 (12650), İbn Ebi'cl-Dünya, Zemmu'd-Dünya (113)
Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (8/203), Münziri, et-Terğib (4/159, 232) ve
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/538).
10048- Ashabdan biri
olan Ebu Hallad'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Dünyaya karşı zahid olan ve az konuşan bir mümin
gördüğünüzde ona yakın olmaya çalışm. Zira öylesi kişilere hikmetli sözler
söylemek ilham edilir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1373 (410 1).
Abdullah b. Yusuf da
bunu Hakem b. Hişam'dan bu şekilde rivayet etmıştır. - Buhari, el-Kumı (s.
26-27).
Ahmed b. İbrahim ise
rivayet ederken "Yahya'nın Ebu Ferve elCezeri'den işittiğine göre Ebu
Meryem, Ebu Hallad kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle bildirmiştir" lafzını kullanır.
Buhari der ki: "Bu
isnad daha sahihtir.''- Buhari, el-Ku na (s. 28).
10049- Safvan b.
Süleym'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah dünyada zahid olan kişinin kalbine hikmeti
yerleştirir ve dilini onunla konuşturur. Ona Dünyanın kusurlarını. derdi ile
dermanını gösterir. Dünyadan onu sağ salim bir müslüman olarak çıkanp cennete
koyar. ''
Mürsel bir hadistir.
Zayıf olan başka bir isnadla da rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya
(102).
10050- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah dünyada zahid olan kulun kalbine hikmeti yerleştirir ve dilini
onunla konuşturur. Ona dünyanın kusurlarını, derdi ile dermanını gösterir.
Dünyadan onu sağ salim bir şekilde çıkarıp cennete koyar. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Lal, Zehru'l-Firdevs (4/47) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/69 (6215) Bak:
Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1435 (5199), Gazali, İhya (4/216) ve Suyuti,
el-Lealiu'l-Masnu'a (2/329).
10051- Başka bir kanaHa
bir önceki hadisin aynısı "Dilini hikmete açık tutar" lafzıyla
rivayet edilmiştir.
Ömer b. Subh çok zayıf
biridir.
İsnadı zayıftır.
10052- Ashabdan biri
olan Ebu Hallad'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Dünyaya karşı zahid olan ve az konuşan birini
gördüğünüzde ona yakın olmaya çalışm. Zira öylesi kişilere hikmetli sözler
söylemek ilham edilir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (10/405).
10053- Muhammed b. Ka'b
el-Kurazi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah bir kula hayır dilediği zaman ona üç haslet
verir. Biri, onu dinde fakih biri kılmasıdır. Diğeri, onu dünyaya karşı zahid
yapmasıdır. Bir diğeri de, kendi kusurlarını ona göstermesidir.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Abdilber, Camiu Beyani'l-İlm (1/20-21) Bak: Gazali, İhya (4/219).
10054- Tavus'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Dünyaya karşı zahid olmak kalbi ve bedeni rahatlatır. Dünyanın peşinden
koşmak ise sıkıntı ve üzüntüleri arttırır. ''
Bir önceki hadis gibi
mürsel bir rivayettir.
Tahric: İsnadı mürsel
zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (113) ve Ahmed, Zühd (s. 10).
Fudayl b. İyad da
kopukluğu olan bir isnadla bunu Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rıvayet etmıştır. ... - İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (289).
10055- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyaya karşı
zahit olmak, kalbi ve bedeni rahatlatır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (1/367), Taberani, M. el-Evsat (6256) ve Ukayli, edDu' afa
(4/394) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/286).
10056- Ebu Cafer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebedi hayata
inanmış kişinin gelip geçici olan hayat için çabalaması pek şaşırtıcı, pek
hayret vericidir!" buyurmuştur.
Bu da mürsel bir
hadistir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (14) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/235-236).
10057- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cebrail bana: ''Ey Muhammed' istediğin kadar yaşa, ama sonunda öleceksin!
istediğin şeyi sev, ama sonunda ondan ayrılacaksın! istediğin şeyi yap, ama
yaptığının karşılığını bulacaksın!'' dedi. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tayalisi, Müsned 242 (1755).
10058- Sehl b. Sa'd
es-Saidi der ki: Cebrail, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi
ve şöyle dedi: "Ey Muhammed' istediğin şeyi sev, ama sonunda ondan
ayrılacaksın! istediğin şeyi yap, ama ne yaparsan onun karşılığını alacaksın!
istediğin kadar yaşa, ama sonunda öleceksin! Bil ki müminin (Allah katında)
değerinin artması gece ibadeti sayesindedir. izzeti de, başkalarına muhtaç
kalmamasındadır ...
Tahric: İsnadı hasendir.
Sehmi, Tarihi. Cürcan (s. 102) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/253) Bak:
Sehavi,
el-Makasidu'l-Hasene 284 (691).
Ebu Zür'a er-Razi bunu
İsa b. Subayh kanalıyla o da Zarir b.
Süleyman'dan, o da
Muhammed b. Uyeyne'den, o da Ebu Hazım'dan naklen bazen İbn Ömer'den bazen de
Sehl b. Sa'd'dan rivayet etmiştir. - Hakim, Müstedrek (4/324-325).
10059- İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vücudumun bir yerinden tuttu ve:
"Ey Abdullah b. Ömer! Dünyada bir yabancı gibi veya gelip geçen bir yolcu gibi
ol. Kendini kabir ahalisinden (ölülerden) biri say" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi, zühd (4/568).
Halid rivayet ederken şu
eklemeyi yapar: Mücahid der ki: "Abdullah b.
Ömer bana bu hadisi
rivayet ettikten sonra: ''Ey Mücahid! Sabahı ettiğin zaman akşama kadar kalmayı
düşünme, akşamı ettiğin zaman da sabaha çıkmayı düşünme! Ölmeden önce hayatta
olduğun zamanı iyi değerlendir. Hasta düşmeden önce sağlığını iyi değerlendir.
Ey Allah'ın kulu! Yarın hangi isimle (ölü olarak mı, diri olarak mı)
anılacağını bilemezsin!'' dedi."
10060- Ebu İshak, Neha'
kabilesinden bir adamdan bildiriyor: Vefat anında Ebu Derda'nın yanında
bulundum. Bize şöyle dedi: "Size Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) işittiğim bir hadisi aktarayım mı? Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Yüce Allah'ı görüyormuşçasına ibadet et' Her ne kadar sen onu
göremesen de o seni görür. Kendini ölülerden biri say ve mazlumun bedduasından
sakın. Zira onun duasına icabet edilir. Emekleyerek gelecek olsanız dahi yatsı
ile sabah namazlarını cemaatle kılmaya çalışm'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadı hasendir.
Münzirl, et- Terğib (1/268-269) ve Heysemı, Mecmau'z-Zevaid (2/40).
10061- Enes b. Malik der
ki: Ümmü Süleym, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi
ve: "Ey Allah'ın Resulü! Hizmetçin Enes'e dua et! Akıllı biridir, ancak
giyeceği yoktur. Sen de uygun görürsen üzerini örtmesi için ona iki parçalık
giysi ver" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Akıllı kişi
nefsi arzularına uymayıp ölümden sonrası (ahireti) için çalışan kişidir. Çıplak
olan kişi, dini (iman elbisesini) üzerinden çıkaran kişidir. Allahım! Asıl
hayat, ahiretteki hayattır. Allahım! Ensar ile Muhacirleri bağışlaı"
buyurdu.
Avn b. Umara zayıf
biridir. Şeddad b. Evs'ten gelen rivayet bazı lafızlarıyla bu hadisin
şahididir.
İsnadı zayıftır.
10062- Şeddad b. Evs'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Akıllı kişi, nefsi arzularına uymayıp ölümden sonrası
(ahireti) için çalışan kişidir. Aciz kişi ise nefsinin isteklerine göre
yaşamasına rağmen yine de Yüce Allah'tan (bağışlanma ve cennet gibi)
temennilerde bulunan kişidir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/638 (2577) ve İbn Mace 2/1423 (4260).
10063- Bera b. Azib der
ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir cenazedeydik. Mezarın
başına geldiğimiz zaman Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizleri
üzerine çöktü. Ben de dönüp karşısına geçtim. O kadar ağladı ki yaşları toprağı
ıslattı. Sonra da: "Kardeşlerim! Böylesi bir gün için hazırlık yapın"
buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1403 (4195).
10064- Bera b. Azib der
ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Medine'de dolaşırken
bir topluluk gördü. "Bunlar ne diye toplanmış?" diye sorunca:
"Mezar kazıyodar" denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hızlıca ashibının önünde mezarın yanına kadar gitti. Ulaşınca
mezarın başında diz çöktü. Ben de ne yapacağını görmek için dönüp karşısına
geçtim. Yaşlarıyla toprağı ıslatacak kadar ağladığını gördüm. Sonra da bize
döndü ve: "Ey kardeşlerim! Böylesi bir gün için hazırlık yapın"
buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (4/294) ve Hatib, Tarih (1/341).
10065- İbn Ömer'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Mümin'in en
akıllısı, ölüm'ü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için hazırlığını en iyi
şekilde yapan kişilerdir. Asıl aklı olanlar bunlardır.''
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace, zühd (2/1423).
10066- Abdullah b. Ömer
bildiriyor: Adamın biri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ''En üstün
müminler hangileridir?'' diye sorunca: ''Ahlakı en güzel olanlardır"
buyurdu. Adam: "En akıllı müminler hangileridir?" diye sorunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümü en çok hatırlayan ve
ölümden sonrası için hamlığını en iyi şekilde yapan kişilerdir. Akıllı olanlar
işte bunlardır" buyurdu.
Sonrasında Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Muhacirler! Beş durum var
ki, ilerde bunlara maruz kalmanızdan Allah'a sığınırım. Bir toplulukta fuhuş
ortaya çıkarak aleni bir şekilde işlendiği zaman veba ve daha önceki insanlarda
görülmeyen hastalıklar baş gösterir. Bir topluluk ölçü ve tartılan eksik yapmalan
durumunda kıtlığa, geçim sıkıntısına ve yöneticilerin zulmüne maruz kalırlar.
Bir topluluk zekatlarını vermediği zaman yağmurdan mahrum edilirler. Hayvanları
da olmasa hiç yağmur görmezler. Bir topluluk Allah ve Resulüne verdiği sözleri
tutmadığı zaman (kendilerinden olmayan) düşmanları onlara musallat edilip
elindekilerden bazılarını alır. Bir topluluğun yöneticileri Allah'ın Kitab'ına
göre hükmetmez ve Allah'ın indirdiklerinden işlerine geleni alırlarsa cezalan
kendi aralarında çekişmeleri (kargaşa) olur."
Her iki kanalın lafzı
birdir. Ancak Mısri rivayetinde: "Abdullah şöyle dedi: "Beş durum var
ki ... " der ve hadisi sonuna kadar aktarır.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Hibban, el-Mecruhin (2/66-67), İbn Adiy, el-Kamil (3/1247), Ebu Nuaym,
Hilye (8/333-334), Bezzar, Müsned (2/268-269) ve Hakim, Müstedrek (4/540).
10067- Tarık b. Abdillah
el-Muharibi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey
Tankı Ölmeden önce ölümeden sonrası) için hamitğını yapı" buyurdu.
Tahric: İsnadı çok zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 8/376 (8174), Ukayli, ed-Du'afa (1/105) ve Hakim,
Müstedrek (4/312) Bak: Heyseml, Mecmau 'z-Zevaid (10/309).
10068- İbn Mes'üd der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Allah kimi doğru yola
koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar"[En'am 125] ayetini okudu ve:
"Allah bir kalbe İslam nurunu soktuğu zaman kalp [erahiayıp genişler"
buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Kişide böylesi bir şeyin olduğunun bir
göstergesi var mı?" denilince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet,• var, Gelip geçici olan dünyadan yüz çevirip ebedi olan yurda
(ahirete) yönelmek, ölüm gelmeden önce ona hazırlanmaktır" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (4/311), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/221-222) ve İbn Cerir,
Tefsir (8/27) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (3/355).
10069- Osman b. Affan'ın
azatlısı Hani der ki: Hz. Osman bir mezarın başında durduğu zaman sakalları
ıslanıncaya kadar ağlardı. Bir defasında ona: "Cennet ve cehennemi
zikrederken ağlamıyorsun da bundan ağlıyorsun?" diye sorulunca şöyle dedi:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kabir ahiret yolculuğundaki
ilk duraktır, Kişi bu duraktan kurtulduğu zaman geri kalanı daha kolayolur''
buyurdu, Yine: ''Ne kadar korkunç manzara gördümse kabir hep onlardan daha
korkunç gelmiştir'' buyurdu."
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/553-554 (2308) ve İbn Mace, zühd (2/1426),
10070- Rabi' b, Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyadan yüz
çevirip ahirete yönelmek için ölümü hatırlamak yeterlidir" buyurmuştur.
Mürsel bir hadistir.
Tahric: İsnadı hasen
olan mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (208) ve İbn Ebi Şeybe,
Musannef (13 /226),
10071 - Rabi' b. Enes'in
bildirdiğine göre Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünyadan yüz
çevirip ahirete yönelmek için ölüm(ü hatırlamak) yeterlidir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/290 (4868).
10072- Ammar b. Yasir
der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öğütçü olarak ölüm,
zenginlik olarak yakın, meşguliyet olarak da ibadet yeterlidir" buyururdu.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Ahmed, Zühd (s. ı 76) ve İbn Ebi Dünya, Fiten (31) Bak: Gazali, İhya
(4/435).
10073- Ümmü Habibe
el-Cüheniyye'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"insanların ölüm hakkında bildiklerini hayvanlar bilseydi semizlememek
için bir şey yemezlerdi" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (ı 434) Bak: Sehavi, Makasidu'l-Hasene 343 (890), Aduni,
Keşfu'l-Hafa 2/202 (2097) ve Gazali, İhya (4/434).
10074- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Lezzetleri yerle bir edeni (ölümü) çokça hatırlayın. Zira çok olan bir
şeye bulaştığı zaman onu azaltır, az olan bir şeye bulaştığı zaman da onu
dağıtır. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Münziri, et-Terğıb (4/236).
10075- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Lezzetleri yerle bir edeni
çokça hatırlaym" buyurdu. "Lezzetleri yerle bir eden nedir?"
diye sorduklarında ise: "Ölümdür" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/553 (2307), İbn Mace 2/1422 (4258) ve Nesai, cenaiz (4/4).
10076- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Lezzetleri yerle bir edeni (ölümü) çokça hatırlayın. Zira sıkıntıda olan
kişi onu hatırladığı zaman terahlar, rahat olan kişi onu hatırladığı zaman ise
sıkıntıya girer. ''
İsnadı hasendir.
10077- İbn Mes'ud der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'tan gerektiği gibi
haya edin!" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a hamdolsun O'na
karşı hayalı davranıyoruz" dediğimizde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah 'tan hakkıyla haya eden kişi, başı ile
düşüncelerini, midesi ile içindekileri haram olan şeylerden uzak tutsun. Ölümü
ve kabirde çürüyeceğini her dem hatırlasın. Ahireti arzulayan kişi, dünya
süsünü bırakır. işte bunu yapan kişi, Yüce Allah'tan gereği gibi haya etmiş
olur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/637 (2458).
10078- Ümmü'l-Münzir der
ki: Bir akşam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara baktı ve:
"Ey insanlar! Allah 'tan utanmıyor musunuz?" buyurdu. "Ey
Allah'ın Resulü! Neden?" diye sorduklarında, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, elde
edemeyeceğiniz şeyleri ümit ediyor ve içinde kalmayacağınız binalar inşa
ediyorsunuz" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 25/172 (421) Bak: Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/284) ve
Münziri, et-Terğib (4/241).
10079- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ced'a adındaki devesinin üzerinde
verdiği hutbede şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Hakka tabi olmak sanki bizden
başkası için gerekli, ölüm de bizden başkası için yazılmış gibi! ÖIülerimizi
sanki az bir zaman sonra bize geri dönecek yolcularmış gibi uğurluyor,
mezarlarına yerleştirdikten sonra da geride bıraktıklarını yiyoruz. Onlardan
sonra hiç ölmeyecekmişiz gibi davranıyoruz. ibret almayı unuttuk, felaketlerden
yana kendimizi güvende hissediyoruz. Başkalarının kusuruna bakacağına kendi
kusurlarıyla meşgul olan kişiye, helal yoldan kazandığı maIL infak edene, fıkıh
ve hikmet ehliyle birlikte olup zillet ve masiyet ehlinden uzak duranlara ne
mutlu! Mütevazı olana, ahlakını da kalbini de temiz tutana ve insanlara eziyet
etmeyene ne mutlu! ilmiyle amel edene, ihtiyaç fazlası malını infak edene,
gereğinden fazla konuşmayana, sünnetle yetinip bidatlerden uzak durana ne
mutlu!"
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Hibban, el-Mecruhin (1/83) ve Zehebi, Mizan (1/13).
Eban bunu rivayette tek
kalmıştır. Hadisin son kısımları Rekb el-Mısrr tarafından rivayet
edilmiştir. - 4594. hadiste geçti.
10080- Ebu Said el-Hudri
der ki: Usame b. Zeyd b. Sabit bir ay vade ile yüz dinara bir cariye almıştı.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda şöyle buyurduğunu
işittim: "Usame'nin bir ay vade ile (cariye) satın almasına şaşırmıyor
musunuz? Usame pek uzun emelli biriymiş! Canım elinde olana yemin olsun ki göz
kırparken gözümü açtığımda kapatmadan öleceğimi düşünürüm. Başımı yukarı
kaldırdığımda aşağıya indirmeden öleceğimi düşünürüm. Bir lokmayı ağzıma
götürdüğüm zaman onu yutmadan boğazıma takdıp öleceğimi düşünürüm. Ey Adem
oğulları! Eğer aklınız varsa kendinizi ölülerden sayınız. Size vaad edilen şey
de mutlaka gelecektir!"
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (6/91) Bak: Münzİri, et-Terğib (4/241-242).
10081 - Dalıhak b. Müzahim
der ki: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en zalıidi kimdir?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mezara gidip çürüyeceğini
unutmayan, dünyanın en güzel tarafını (hayatı) bırakıp Mki olanı fani olana
tercih eden, yarını hayatından görmeyen ve kendini ölülerden biri sayan
kişidir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bak: Gazali, İhya (4/369).
10082- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yarını ömründen
bir gün olarak gören kişi, ölüme kötü bir arkadaş olmuş demektir"
buyurmuştur.
İsnadı meçhuldür. Zayıf
olan başka bir kanalla da rivayet edilmiştir.
İsnadı zayıftır.
10083- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yarını ömründen
bir gün olarak gören kişi ölüme kötü bir arkadaş olmuş demektir"
buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
10084- Zeyd es-Selimi
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabında gaflete veya
dünyaya rağbete yönelik bir şey gördüğü zaman yüksek bir sesle: "Ya
şekavetle (cehennem cezasıyla) ya da saadetle (cennet müjdesiyle) kaçınılmaz
olan ölüm mutlaka size de gelecektir" şeklinde seslenirdi.
Tahric: İsnadı zayıf ve
mürseldir. Bak: Gazali, İhya (4/443).
10085- Vadın b. Ata der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların ölümden yana gaflette
olduklarını sezdiği zaman gelip Mescid'in kapı kanatlarından tutar, üç defa:
"Ey insanlar! Ey müslümanlar!" diye seslenip şöyle devam ederdi: "Kaçınılmaz
olan ölüm, her türlü halleriyle mutlaka size de gelecektir. Dünyadayken ebedi
olan yurda yönelip onun için çabalayan ve Rahman (olan Allah) 'ın dostları
olanlara rahmet, rahatlik ve bereketli bir yaşam ile gelecektir. Her bir şeyin
çabasının bir nihayeti vardır. insanın çabasının nihayeti de birilerinden önce
veya sonra olsa da ölümdür. "
İsnadı zayıftır.
10086- Zür'a b. Abdillah
el-Beyad'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "insan hayati sever, oysa ölüm kendisi için daha hayırildir.
insan malının çok olmasıni sever, oysa malının az olması hesabının da az olması
demektir. ''
Mürsel bir hadistir.
İsnadı mürseldir.
10087- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Eceli ve onun ne
zaman geleceğini görebilseydin, uzun emelden ve onun kişiyi aldatmasından
nefret ederdin" buyurmuştur.
Ebu Bekr der ki:
"Bu adamdan bu hadisten başkasını yazmış değilim."
İsnadı zayıftır.
10088- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yedi şey gelip çatmadan hayırlı amelleri yapmaya çalışın!
insanlar neyi bekliyor? Akıllarından çıkardıkları fakirliğin aniden gelmesini
mi? Onları azdıracak zenginliği mi? Bedenlerini bozacak hastalığı mı? Olmayan
şeyleri konuşturan ihtiyarliğı mı? Aniden gelip çatan bir ölümü mü? Yoksa
Mesih'i mi? Ki Mesih beklenenler içinde en kötü olanıdır! Yoksa kıyametin
kopmasını mı? Ki kıyamet de daha dehşetli ve daha acıdır!',
İbn Abdan bunu
"Yoksa Deccal'i mi? Ki Deccal beklenenler içinde en kötü olanıdır!"
lafzıyla rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/552 (2306).
10089- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Neyi bekliyorsunuz? Azdıracak zenginliği mi? Akıllarda
olmayan fakirliğin aniden gelmesini mi? Bedenleri bozacak hastalığı mı? Olmayan
şeyleri konuşturan ihtiyarlığı mı? Aniden gelip çatan bir ölümü mü? Yoksa
Mesıh'i mi? Ki Mesıh beklenenler içinde en kötü alanıdır! Yoksa kıyametin
kopmasını mı? Ki kıyamet de daha dehşetli ve daha acıdır!"
İbn Abdan bunu
"Yoksa Deccal'i mi? Ki Deccal beklenenler içinde en kötü alanıdır!"
lafzıyla rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 3-4 (7), Hakim, Müstedrek (4/321) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne
(14/224-225).
10090- Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Hayatı zorlaştıran ihtiyarlık, ansızın gelen ölüm, amel yapmaya engel
olan hastalık ve ertelemekten dolayı pişmanlık zamanı gelmeden önce amel
yapmaya bakınız.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (3/41).
10091- Mutarrifin,
babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "insanoğlu ölene kadar çevresinden doksan dokuz musibetle
kuşattimış gibidir. Bunların hepsinden kurtulsa ihtiyarlığa yakalanır. "
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi, kader (2150) ile sifatu'l-kıyame (2456).
10092- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Allah'tan) korkan kişi (itaat için) hemen harekete geçer. Hemen harekete
geçen kişi de, istediği şeye kavuşur. Bilmelisiniz ki, Yüce Allah'ın sunduğu
mal pAllahdır ve Allah'ın bu malı cennettir. ''
Ebu Akil bu şekilde
"Burd b. Sinan" demiştir. Başkaları ise "Yezid b. Sinan"
ibaresini kullanmıştır. Tirmizi de bu hadisi rivayet ettiğinde "Yezid b.
Sinan" demiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Bağavi, Şerhu's-Sünne 14/370-371 (4173).
10093- Tufeyl b. Ubey b.
Ka'b'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "(Allah'tan) korkan kişi (itaat için) hemen harekete
geçer. Hemen harekete geçen kişi de, istediği şeye kavuşur. Bilmelisiniz ki.
Yüce AlIah'ın sunduğu mal pahaıldır ve Allah'ın bu malı cennettir. Sur'a
üfürülme zamanı geldi. Ardından ikincisi de gelecek. Her türlü halleriyle ölüm
de geliyor ...
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (5/136), Ebu Nuaym, Hilye (8/377) ve Hakim, Müstedrek (4/308).
10094- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Ey Haşim oğulları! Ben bir uyarıcıyım! Ölüm her an size
saldırabilecek olan, kıyamet de size vaad edilendir ...
Tahric: İsnadı hasendir.
Bak: Gazali, İhya (4/443).
Hadrami ise bunu şu
şekilde rivayet eder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Ey Haşim oğulları! Ey Abdimenaf oğulları! Ey Kusay oğulları! Ben
bir uyarıcıyım ..... Sonrasını da bir önceki gibi aktarır.
10095- Ubey b. Ka'b der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecenin dörtte biri geçtiği zaman
çıkar ve: "Allah'ı zikredin! Allah'ı zikredin! Sur'a üfürülme zamanı
geldi. Ardından ikincisi de gelecek. Her türlü halleriyle ölüm de geliyor''
diye seslenirdi.
İsnadı hasendir. 141S.
hadiste geçti.
10096- Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Peygamberler, insanların önderleridirler. Fakihler de, insanların
efendileridirler ve onlarla birlikte olmak kişinin hayırlarını arttırır. Kayda
geçen amellerle gece gündüz gitgide azalan bir ecele doğru gidiyorsunuz. Ölüm
ansızın karşınıza çıkabilir. Hayır eken kişi istediği şeyleri biçer. Kötülük
eken ise pişmanlık biçer ...
Hz. Ali'nin kendi sözü
olarak da rivayet edilmiştir ve mahfUz olanı da budur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Hatib, el-Fakih ve'l-Mütefakkih (1/32), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/23)
ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/ l18-119 (402).
10097- Hasan el-Basri
bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma hutbelerini
öğrenmek için uğraştım, ancak başarılı olamadım. Sonunda Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birinin yanına gelip bu konuyu sordum.
Ashabdan olan kişi de bana şöyle dedi: "Resulullah (sallallahu al8yhi
mell8m) Cuma hutbesinde şöyle buyururdu: "Ey insanlar! Sizin bir ilminiz
var ve bu ilme göre amel edin. Yine bir sonunuz var ve bu sona göre hareket
edin. Mümin iki korku arasındadır. Biri mazisidir ki, Yüce Allah'ın bu konuda
kendisine ne yapacağını bilemez. Bir diğeri de, ömründen geriye kalanıdır ki bu
süre zarfında da Allah'ın kendisine neler yapacağını bilemez. Bundan dolayı
kişi kendisi için hazırlık yapmalıdır. Ahiretten önce dünyasını, yaşlanmadan
önce gençliğini, hastalanmadan önce de sağlığını iyi değerlendirmelidir. Sizler
ahiret için yara tildın ız. Dünya da sizin için yaratıldı. Canım elinde olana
yemin olsun ki öldükten sonra artık hiçbir şey için mazeret, dünyadan sonra da
cennet ve cehennemden başka bir yurt yoktur. Benim için de, sizin için de
Allah'tan bağışlanma diliyorum."
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Gazali, İhya (3/200).
10098- Hasan ( el-Basri)
der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının yanına çıkıp
şöyle buyurdu: "içinizden kim başkalarından öğrenmeden Allah'ın kendisine
ilim vermesini, birilerinin rehberliği olmadan hidayet vermesini ister?
içinizden kim Yüce Allah'ın, körlüğünü gider ip basiret vermesini ister?
Dünyayı arzulayıp hep yaşayacakmış gibi ileriye dönük çalışan kişinin Yüce
Allah aynı oranda kalbini köreltir. Dünyaya karşı zahid olup emellerini kısa
tutan kişiye Allah, başkalarından öğrenmeden ilim, birilerinin rehberliği
olmadan da hidayet verir. Ancak sizden sonra iktidarlarını öldürme ve
zorbalıkla, zenginliklerini cimrilik ve övülmeyle, sevilmeyi ancak dinden
ayrılıp nefse uymakla ellerinde tutabilecek bir topluluk gelecektir. içinizden
öylesi bir zamana yetişip de sırf Allah Tizası için zengin olma imkanı varken
fakirliğe, sevilme imkanı varken insanların nefretine, izzete sahip olma imkanı
varken de zillete sabredenlere Yüce Allah elli sıddik sevabı verir. ''
Tahric. İsnadı mürseldir
Ebu Nuaym, Hilye (8/135) Bak: Gazali, İhya (3/200).
10099- Hasan (el-Basri)
der ki: Bana bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Dünya (peşinde koşan kişi) suyun içinde yürüyen kişi
gibidir. Suyun içinde yürüyen kişinin ayaklarını ıslatmaması mümkün mü?"
Tahric: İsnadı
mürseldir. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (89) Bak: Gazali, İhya (3/211).
10100- Muhammed b.
en-Nadir el-Harisi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kalplerinizi dünyalık şeylerin zikriyle meşgul etmeyin"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı
mu'daldır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (264).
10101- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabahladığı zaman derdi
Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın rızasından nasibi olmaz"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (1/243).
10102- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (x):
"Sabahladığı zaman
derdi Allah (rızası) olmayan kişinin Yüce Allah'ın rızasından nasibi olmaz.
Sabahladığı zaman Müslümanların derdiyle dertlenmeyen kişi de onlardan biri
değildir" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır. Bir
önceki hadisin de isnadı zayıftır.
İsnadı çok zayıftır.
10103- Abdullah b.
Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kendisinden gafil olunmadığı halde kendisi gaflet içinde olan
kişinin haline şaşıyorum. Ölüm peşinden koşarken kendisi de dünyanın peşinden
koşanların haline şaşıyorum. Kendisinden razı olunmuş mu yoksa öfke mi
duyuluyor bilmediği halde ağız dolusu gülen adamın haline şaşıyorum. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Asım, Zühd (186), Kudai, Müsnedü'ş-Şihab (1/49), İbn Hacer,
el-Metalibu'l-Aliye (3/139) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs (3/39).
10104- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Ölüm peşinden koşarken kendisi de dünyanın peşinden
koşanların haline şaşıyorum. Kendisinden gafil olunmadığı halde kendisi gaflet
içinde olan kişinin haline şaşıyorum ... " lafzıyla rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (2/689).
10105- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Ölümü temenni etmeyin, zira ölüm anı pek çetindir. Yüce
Allah'ın, ömrünü uzatması ve kendisine yönelmesini nasib etmesi kişinin
bahtiyarlığındandır. ''
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (2/332) Bak: Münziri, et- Terğib (4/257).
10106- Enes b. Malik
bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıktığında
Ensar'dan Harise b. en-Nu'man adında bir gençle karşılaştı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Harise! Nasıl sabahladın?"
diye sorunca, Harise: "Hakiki bir mümin olarak sabahladım"
karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne dediğine
dikkat et! Zira hak olan her bir şeyin bir de hakikati vardır. Senin imanının
hakikati nedir?" buyurunca, Harise: "Nefsimi dünyadan uzak tutuyorum.
Gecelerimi ibadetle, gündüzlerimi oruçla geçiriyorum. Şu an açık bir şekilde
Rabbimin Arş'ını görür gibiyim. Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret
ettiklerini şu an görür gibiyim. Cehennemdekilerin birbirlerine nasıl öfke
duyduklarını da şu an görür gibiyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona iki defa:
"Basiretin açılmış!
Öyle kal!" buyurduktan sonra: "Yüce Allah'ın, kalbini imanla
aydınlattığı bir kul!" diye de ekledi.
Bir defasında: "Ey
Allah'ın süvarileri! Atlarınıza binin!" şeklinde cihad için çağrı
yapılınca atına ilk binen Harise oldu. Çıktığı bu savaşta ilk şehit edilen
süvari de kendisi oldu. Şehit edildikten sonra annesi, Nebi'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Oğlum Harise'nin
nerede olduğunu söyle! Şayet cennette ise ağlamayacak ve üzülmeyeceğim. Ancak
cehennemde ise yaşadığım sürece ağlayacağım" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü Harise! Bir değil birçok cennet vardır ve
Harise bunların en yükseğinde olan Firdevs'tedir" buyurdu. Bunun üzerine
annesi gülerek: "Aferin sana ey- Harise! Aferin!" diyerek oradan
ayrıldı.
Ravi bu şekilde
"Harise b. en-Nu'man" demiştir .
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bezzar, Müsned (1/26) Bak: İbnu'l-Esir, Üsdü'l-GCibe (1/425-426) ve İbn Hacer,
el-İsCibe (1/289).
10107- Muhammed b.
Ebi'l-Cehm bildiriyor: Haris b. Malik, Resulullah 'la (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) karşılaştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Harise!
Nasıl sabahladın?" diye sorunca, Haris: "Hakiki bir mümin olarak
sabahladım" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ne dediğine dikkat et! Zira hak olan her bir şeyin bir de hakikati
vardır. Senin imanının hakikati nedir?" buyurunca, Harise: "Nefsimi
dünyadan uzak tutuyorum. Şu an açık bir şekilde Rabbimin Arş'ını görür gibiyim.
Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret ettiklerini şu an görür gibiyim.
Cehennemdekilerin nasıl bağrıştıklarını da şu an görür gibiyim" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona üç defa: "Biliyorsun!
Öyle kal!" buyurdu.
Tahric: Sülemi'nin
hocasını tanımıyorum. Taberani, M. el-Kebir 3/302 (3367) Bak: Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (1/57) ve İbn Hacer, el-İsabe (1/289).
Bu kıssa Haris b. Malik
hakkındadır. ismi Harise olarak da zikredilir. Oğlunun ahiretteki durumunu
soran annenin kıssası ise Harise b. en-Nu/man hakkındadır.
10108- Cafer b. Burkan
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haris b. Malik'e:
"Ey Haris b. Malik'" veya: "Ey Har' Sen nesin?" diye
sorunca, Haris:
"Ey Allah'ın
Resulü! Müminim!" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hakiki bir mümin misin?" diye sorunca, Haris: "Hakiki
bir müminim!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hak
olan her bir şeyin bir de hakikati vardır. Senin dediğinin hakikati
nedir?" buyurunca, Haris: "Nefsimi dünyadan uzak tutuyorum.
Gecelerimi ibadetle, gündüzlerimi oruçla geçiriyorum. Rabbimin Arş'ının
getirilişini şimdiden görür gibiyim. Cennettekilerin birbirlerini nasıl ziyaret
ettiklerini şu an görür gibiyim. Cehennemdekilerin nasıl bağrıştıklarını da şu
an görür gibiyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Yüce Allah'ın, kalbini nurlandırdığı mümin biri!" buyurdu.
İsnadında kopukluk
vardır.
Tahric: İsnadı
mu'daldır. Abdurrezzak, Musannef 11/129 (20114), İbnu'l-Mübarek, Zühd 106 (316)
ve İbn Ebi Şeybe, Musannef(11/43) Bak: İbn Hacer, el-İsabe (1/289).
10109- Abdullah b. Ukeym
der ki: Ebu Bekr es-Sıddik bize bir hutbe verdi. Hutbesinde Allah'a hamdu
senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Allah'a karşı takvalı olmanızı,
layıkıyla O'nu övmenizi, umutla korkuyu aynı anda taşımanızı tavsiye ediyorum.
Zira Yüce Allah, Hz. Zekeriya ile ailesini överken: ''Doğrusu onlar iyi işlerde
yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden
saygı duyuyorlardı"[Enbiya 90] buyurmuştur.
Ey Allah'ın kulları!
Bilin ki gece gündüz hakkında bilginiz olmayan bir ecele doğru gidiyorsunuz.
Elinizden geldiği kadar ecelinizi Allah'a amel ederken bitirmeye çalışın. Bunu
da ancak Allah'ın inayetiyle yapabilirsiniz. Eceliniz bitip kötü amellerinizle
baş başa kalmadan önce size verilen mühlet içinde amel etmeye çalışın. Zira
sizlerden önce ömürlerini başkaları için yiyip bitiren topluluklar olmuştur.
Sakın onlar gibi olmayın! Acele edin! Hızlı davranın! Zira süratle gelen ve
hızlı bir şekilde geçip gidecek olan ölüm sizin peşinizdedir!"
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Ubeyd, el-Hutab ve'l-Mevaiz (s. 187-188).
10110- Abdullah b. Ukeym
der ki: Ebu Bekr es-Sıddik bize bir hutbe verdi. Hutbesinde Allah'a layıkıyla
hamdu senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Allah'a karşı takvalı
olmanızı, layıkıyla O'nu övmenizi, umutla korkuyu aynı anda taşımanızı tavsiye
ediyorum. Zira Yüce Allah, Hz. Zekeriya ile ailesini överken: "Doğrusu
onlar iyi işlerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize
karşı gönülden saygı duyuyorlardı''[Enbiya 90] buyurmuştur. Ey Allah'ın
kulları! Bilin ki Yüce Allah, hakkı olarak canlarınızı rehin almış, bu yönde
sizlerden söz almış, baki ve çok olana karşılık sizden fani ve az olanı satın
almıştır. Ellerinizde bulunan Allah'ın Kitab'ının ışığı sönmez ve hayret verici
yönleri bitmez. Onun ışığıyla aydınlanın, içindekilerden öğüt alın. Karanlık
günlerinizde onun ışığında yürüyün. Allah sizleri kendisine kulluk etmeniz için
yarattı ve yaptıklarınızı bilen Kiramen Katibin meleklerini görevlendirdi.
Ey Allah'ın kulları! Bilin
ki gece gündüz hakkında bilginiz olmayan bir ecele doğru gidiyorsunuz.
Elinizden geldiği kadar ecelinizi Allah'a amel ederken bitirmeye çalışın. Bunu
da ancak Allah'ın inayetiyle yapabilirsiniz. Eceliniz bitip kötü amellerinizle
baş başa kalmadan önce size verilen mühlet içinde amel etmeye çalışın. Zira
sizlerden önce kendilerini unutup ömürlerini başkaları için bitiren topluluklar
olmuştur. Sakın onlar gibi olmayın! Acele edin! Hızlı davranın! Zira süratle
gelen ve hızlı bir şekilde geçip gidecek olan ölüm sizin peşinizdedir!"
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/258-259), Ebu Nuaym, Hilye (1/35), Hakim, Müstedrek
(2/383-384) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/262) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(5/671).
10111- Yahya b. Ebi
Kesir der ki: Ebu Bekr es-Sıddik hutbesinde şöyle derdi: ''Temiz ve güzel olan,
gençlikleriyle övünenler nerede? Kentleri inşa eden ve onları duvarlarla
çeviren sultanlar nerede? Savaş alanlarında galibiyet elde edenler nerede?
Zaman onları yerle bir etti! Şimdi onlar mezarlıkların karanlığındadır! Acele
edin! Kendinizi kurtarın!"
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/34), Ebu Davud, Zühd (28) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve
(1/261).
10112- Zeyd b. Erkam der
ki: Hz. Ebu Bekr'in yanındayken içecek bir şeyler istedi. İçinde bal ve su olan
bir kap getirildi. Ebu Bekr kabı ağzına götürünce de ağlamaya başladı. O kadar
çok ağladı ki yanındakiler de ağladı. Bir süre sonra yanındakiler sustu, ancak
kendisi ağlamaya devam etti. Bir ara ridası yla (üst giysisiyle) yüzünü sildi
ve ağlamaya devam etti. O kadar çok ağladı ki yanındakiler ona artık bir şey
soramayacaklarını düşündüler. Bir süre sonra susup gözlerini sildi. Ona:
"Ey ResululIah'ın halifesi! Neden ağladın?" diye sorduklarında şöyle
dedi: Bir defasında ResululIah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken bir
şeyleri kendisinden uzaklaştırdığını gördüm, ancak yanında hiç kimseyi de
göremiyordum. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Kendinden neyi uzaklaştırıyorsun?
Yanında kimseleri de göremiyorum" dediğimde: "Dünya bir surete
bürünüp bana doğru eğildi. Ona: ''Benden uzak dur!'' diyerek uzaklaştırdım.
Bana: ''Vallahi sen benden kurtulsan bile senden sonra gelenler benden
kurtulamayacaklar!'' dedi" karşılığını verdi. İşte o günü hatırlayıp
ağladım.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebı Asim, Zühd (187) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/30-31).
10113- Ebu Hazım, azatlı
cariyesi Azze'den bildiriyor: Hz. Ebu Bekr'in: "Kadınları altın ve zafıran
olmak üzere iki kırmızı helak etmiştir" dediğini işittim.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdurrezzak, Musannef 11/72 (19947). Bak: İbn Hacer, el-İsabe
(4/353) ve İbnu'l-Esir, Üsdü'l-Gabe (7/195)
10114- Hasane -ı Basri)
bildiriyor: Selman el-Farisi, vefatına sebep olan hastalığı sırasında Hz. Ebu
Bekr'i ziyarete gittiğinde ona: "Bana öğüt ver" dedi. Ebu Bekr,
Selman'a şöyle dedi: "Yüce Allah dünya nimetlerini önünüze serecek, ancak
ihtiyacın kadarından fazlasını alma! Bil ki sabah namazını kılan kişi Allah'ın
himayesi altındadır. Allah'ın himayesi altındayken ona ihanet etme ki seni yüz
üstü cehennem ateşine atmasın!"
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Zühd (s. 110).
10115- Sabit bildiriyor:
Hz. Ebu Bekr es-Sıddik şu dizeleri sık sık okurdu:
"Sevdiklerinin ölüm
haberini alıp durur da sonunda kendi ölür Kişi nice şeyi ümit eder de elde edemeden
ölür."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Zühd (s. 113).
10116- Yahya b. Said
anlatıyor: Şu'be, Mehdi'nin yanına çıkacağı zaman bana geldi ve: "Bana
Musa el-Cuheni'nin rivayet ettiği hadisi söyle de Mehdi'nin yanına gittiğim
zaman ona da aktarayım" dedi. Ben de şöyle dedim: "Ebu Hafs'ın Yahya
b. Said'den bildirdiğine göre Musa el-Cuheni Ebu Bekr b. Hafs şöyle demiştir:
"Hz. Ebu Bekr son nefesini vereceği sırada kızı Aişe yanına geldi. Ruhunu
teslim etmek üzere olduğunu görünce de şu beyiti okudu: "Kişi için artık
mal müIkün ne faydası olur Ölüm hırıltısı gelip de göğüs daraldığı zaman."
Başkası ise rivayet
ederken şu eklemeyi yapar: "Bunun üzerine Ebu Bekr yüzünü açtı ve şöyle
dedi: "Bunun yerine: ''Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de
ona ''İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir'' denir''[Kaf 19]
de."
Tahric: Ahmed, Zühd (s.
159) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/599).
10117- Cafer b. Burkan
der ki: Ömer b. el-Hattab valilerinden birine yazdığı bir mektubun sonunda şöyle
dedi: "Ağır olan hesap (günü) gelmeden önce şimdi rahatken nefsini hesaba
çek. Zira çetin olan hesap zamanı gelmeden nefsini hesaba çeken kişinin sonu
razı olacağı ve gıpta edeceği bir hayat olur. (Nefsini hesaba çekmek yerine)
hayat gailesi içinde oyalanıp arzularıyla meşgul olan kişinin sonu ise
pişmanlık ve üzüntü olacaktır. Sana yapılan nasihatleri her zaman hatırla ki
sana yasaklanan şeylerden uzak kalasın.''
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Muhasebetu'n-Nefs (16) ve Beyhaki, Zühd (459).
10118- Mesruk der ki:
Bir gün Ömer b. el-Hattab üzerinde yünden bir giysi ile dışarıya çıktı.
İnsanların kendisine baktığını görünce şu beyiti okudu:
"Şu gördügün
güzelliklerden geriye hiçbir şey kalmayacaktır Mal ve çocuklar yok olurken
geriye kalan sadece Allah'tır."
Sonra da: "Vallahi
ahiretin yanında dünya (zaman olarak) bir tavşanın sıçrayışından daha fazla
değildir" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hennad, Zühd 1/318 (572), İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (13) ve İbnu'l-Cevzi,
Menakibu Ömer (s. 185).
10119- Süfyan es-Sevri
der ki: Bana bildirildiğine göre Ömer b. el-Hattab şu dizeleri okurdu:
"Rahat geçen bir akşam sakın seni aldatmasın Belli olmaz, seherde ölümle
karşılaşırsın.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 185).
10120- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Ahirete yönelik işler haricinde hiçbir şeyde acele davranmamak
lazımdır!''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Veki', Zühd (261), Ahmed, Zühd (s. 119) ve İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 179).
10121- Mus'ab b. Sa'd
der ki: Hafsa binti Ömer, müminlerin emiri ve babası Ömer'e: "Yüce Allah
bizlere bolca nimet ve mal verdi. Şu giydiğin giysilerden daha yumuşak giysiler
giyip, daha güzel yemekler yesen olmaz mı?" deyince Ömer: "Bunun
kararını sana bırakıyorum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne kadar
geçim sıkıntısı çektiğini hatırlar mısın?" karşılığını verdi ve onu
ağlatana kadar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çektiği sıkıntıları
saymaya başladı. Sonra şöyle dedi: "Sana şunu demek istiyorum: Allah'a
yemin olsun ki elimden gelse onların çektiği sıkıntıya ortak olup aynı şeyleri
ben de çekmek isterim. Belki (kıyamet gününde) onların ereceği rahatlığa ben de
kavuşurum!"
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Zühd (s. 125), Ebu Nuaym, Hilye (1/48-49), İbn Şebbe,
Tarihu'l-Medineti'l-Münevvere (3/801), İbn Sa'd, Tabakat (3/277-278), İbn Ebi
Dünya, İslahu'l-Md/ (369) ve İbnu'l-Cevzi, Menakibu Ömer (s. 143).
10122- Mus'ab b. Sa'd
der ki: Hz. Hafsa, babası Hz. Ömer'e: "Neden (güzel giysiler)
giyinmiyorsun?" diye sorunca ... " Sonrasında ravi bir öncekinin
aynısını aktarır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 201 (574).
10123- Mus'ab b. Sa'd b.
Ebi Vakkas bildiriyor: Hafsa binti Ömer babasına: "Ey müminlerin emiri! Yüce
Allah ihsan ettiği fetihlede bizlere bolca nimet verdi. Şu giydiğin giysilerden
daha yumuşak giysiler giyip, daha güzel yemekler yesen olmaz mı?" deyince
Ömer: "Bunun kararını sana bırakıyorum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ne kadar geçim sıkıntısı çektiğini bilmiyor musun?" karşılığını
verdi ve onu ağlatana kadar Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
çektiği sıkıntıları saymaya başladı. Sonra ekledi: "Sana şunu demek
istiyorum: Benden önce aynı yolu takip eden iki arkadaşım (Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr) vardı. Şayet onların gittiği yoldan
farklı bir yol tutarsam onların gittiği yerden başka bir yere götürülürüm.
Allah'a yemin olsun ki elimden gelse onların çektiği sıkıntıya ortak olup aynı
şeyleri ben de çekmek isterim. Belki (kıyamet gününde) onların ereceği
rahatlığa ben de kavuşurum!"
Tahric: Fesevl, Ma 'rife
(2/188-189).
10124- İsmail b. Ebi
Halid'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Ey insanlar! Kur'an'ın buyruklarına
uyun. Kendinizi ölülerden sayın ve Allah'tan rızkınızı günübirlik isteyin.
Allah'ın size malı daha fazlasıyla vermemesine de üzülmeyin" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 120), Ebu Nuaym, Ri/ye (l/Sı) ve İbn Ebi'dDünya,
et-Tevadu' ve'I-Rumal (12).
10125- Ömer b. e-Hattab
der ki: ''Dünyada zahidlik, hem kalp, hemde beden için rahatlıktır.''
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (155) ve İbnu'lCevzt,
Menakibu Ömer (s. 183).
10126- Ebu Hureyre der
ki: Ömer b. el-Hattab insanlara hutbe verdiği zaman hutbesinde şöyle derdi:
"Nefsi arzulardan, hırstan ve öfkeden korunan kişi kurtulmuş demektir.
Doğru söz dışında olan hiçbir sözde de hayır yoktur. Yalan söyleyen günaha
girer, günaha giren de sonunda helak olur. Günaha girmekten sakının! Topraktan
yaratılan ve tekrar toprağa gidecek olan, bugün hayatta iken yarın ölecek olan
bir kul neden günaha bulaşır ki? Amellerinizi aksatmadan günübirlik yapın.
Mazlumun bedduasından sakının ve kendinizi ölülerden sayın."
Başkaları ise bunu
Uveysi'den "İbrahim b. Sa'd - İbrahim'in amcası İbn Şihab" kanalıyla
rivayet etmişlerdir.
Tahric: Ebu Davud, Zühd
(48, 49, SO).
10127- Zühri der ki:
Zekat olarak toplanan genç develerden birkaç tanesi sakatlanınca Hz. Ömer
onları kesti. Etlerinden yemek yapıp insanları davet etti. Abbas: "Bize
devamlı olarak böyle şeyler yapsan olmaz mı?" deyince, Hz. Ömer şu
karşılığı verdi: "Vallahi develer konusunda başka da bir çıkar yol
bulamadım. Böyle yapmasaydık ya birinin hakkı alınıp başka birinin hakkına
eklenecek ya da biri hakkı olan bir şeyden mahrum kalacaktı."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdurrezzak, Musannef 11/101 (20038) Bak: İbnu'l-Esir, en-Nihaye (1/280) ve
Zemahşeri, el-Faik (1/222),
10128- Bedr b. Osman,
amcasından bildirir: Hz. Osman, cemaate verdiği son hutbesinde şöyle demişti:
"Yüce Allah dünyayı size içine yerleşmeniz için değil, onunla ahiretinize
yönelik amellerde bulunmanız için vermiştir. Zamanı gelince dünya yok olacaktır
ve dönüşünüz yine Allah'a olacaktır. Allah'a karşı takvalı olun. Zira bu takva
sizi Allah'ın öfkesine karşı sizi koruyacak ve Allah katında bulunanları elde
etmenize vesile olacaktır. Cemaatten ayrılmayın ki parçalanmayasınız. Yüce
Allah: "Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size
olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun
nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi
oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini
açıklar. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir
topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır"[Al-i İmran 103-104]
buyurur."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (146) ve İbn Cerir, Tarih (4/422-423).
10129- Hz. Ali der ki:
"Sizin için en çok korktuğum şey, nefsi arzularınızın peşine düşmeniz ve
uzun emelli olmanızdır. Nefsi arzuların peşinden gitmek kişiyi hak olan yoldan
çıkarır. Uzun emelli olmak da kişiye ahireti unutturur.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/76), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/281), İbnu'l-
Mübarek, Zühd 86 (255),
Hennad, Zühd 1/290-291 (509), Veki', Zühd (191) ve Ahmed, Zühd (s. 130) ile
Fedailu's-Sahabe 1/530 (881).
10130- Ebu Abdirrahman
es-Sülemi der ki: Ali b. Ebi Talib, Kufe'de verdiği hutbede şöyle dedi:
"Ey insanlar! Sizin için en çok korktuğum şey, uzun emelli olmanız ve
nefsi arzularınızın peşine düşmenizdir. Uzun emelli olmak kişiye ahireti
unutturur. Nefsi arzuların peşinden gitmek de kişiyi hak olan yoldan çıkarır.
Bilin ki dünya gitmekte, ahiret ise gelmektedir ve her ikisinin de ahalisi
vardır. Siz dünyanın değil, ahiretin ahalisinden olun. Bugün amel varken hesap
yok, ama yarın (ahirette) hesap varken amel olmayacktır.
Ali b. Ebi Ali el-Lehebi
tarafından da rivayet edilmiştir ve zayıf bir rivayettir. Aynı ifadeler iki
isnadla Hz. Peygamber'den de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, Zühd (460).
10131 - Başka bir
kanalla bir öncekinin aynısı Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (2) ve İbnu'I•Cevzi, İlelu'l-Mütenahiye (2/329).
10132- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Sizin için en çok korktuğum şey nefsi arzularınızın peşine
düşmeniz ve uzun emelli olmanızdır. Nefsi arzuların peşinden gitmek kişiyi hak
olan yoldan çıkarır. Uzun emelli olmak da kişiye ahireti unutturur. Bilin ki
dünya ayaklanıp gitmekte, ahiret ise ayaklanıp gelmektedir ve her ikisinin de
ahalisi vardır. Siz elinizden geldiği kadar dünyanın ahalisinden olmamaya
çalışın. Bugün ameli olup hesabı olmayan bir yurtta yaşıyorsunuz, ama yarın
hesap olup ameli olmayan bir yurda (ahirete) gideceksiniz.''1
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Hatib et-Tebrizi, Mişkat 3/1438 (5214).
Her iki kanalın da lafzı
aynıdır, sadece Cafer b. Muhammed'in rivayetinde "Elinizden geldiği
kadanyla ahiret ahalisinden olmaya, dünya ahalisinden olmamaya çalışın" lafzı
geçer.
10133- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı rivayet edilmiş, ancak burada "Elinizden geldiği
kadanyla ahiret ahalisinden olmaya, dünya ahalisinden olmamaya çalışın"
lafzı kullanılmıştır.
Lehebi bunu rivayette
tek kalmıştır ve kavi biri değildir.
Tahric: İsnadı
çokzayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1831) ve İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (2).
10134- Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cenneti özleyen kişi, hayırlı işler yapmaya yönelir. Cehennemden çekinen
kişi, şehvetinin peşinden gitmez. Ölümü gözleyen kişiye dünya lezzetleri
değersiz gelir. Dünyada zahit olan kişiye de musibetler hafif gelir. ''
İsnadı zayıftır.
10135- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Hibban, eI-Mecruhin (2/64) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/10) Bak: Gazali, İhya
(4/219).
10136- Ali b. Ebi
Talib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Bugün sizler ameldesiniz, yarın ise (amellerinizle)
yarışacaksınız. Bu yarışm ödülü cennet. cezası ise cehennemdir. Allah'ın
bağışlamasıyla kurtulur, rahmetiyle cennete girer ve amellerinize göre
nimetleri paylaşırsınız ...
Ali b. Ebi Ali bunu
rivayette tek kalmıştır. Bir sonraki rivayet de aslında onun kanalıyla
gelmiştir.
Isnadı zayıftır.
10137- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bugün sizler
ameldesiniz, yarın ise (amellerinizle) yarışacaksınız ... " Sonrasında ravi
bir öncekinin aynısını aktarır.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1830) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs (1/393394)
ve Müttakl, Kenzü'l-Ummal (43153).
10138- Malik b. Dinar
der ki: Ali b. Ebi Talib'e: "Bize dünyanın ne olduğunu anlat"
dediklerinde: "Kısa mı, uzun mu olsun?" diye sordu. "Kısa
olsun" karşılığını verdiklerinde: "Helalleri için hesap, haramları
için ise cehennem vardır" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir,
ancak kopukluğu vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (25), Ebu Davud, Zühd
(116) Bak: Gazali, İhya (3/204).
10139- Ali b. Ebi Talib
der ki: "Dünyada zahit olan kişiye musibetler hafif gelir. Ölümü gözleyen
kişi hayırlı ameller yapmaya yönelir."
Başkası rivayet ederken:
"Cennetin özlemi içinde olan kişi dünyevi şehvetleri boş verir.
Cehennemden korkan kişi ise haram olan şeylerden uzak durur" eklemesini
yapar.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (204).
10140- Başka bir kanalla
bir önceki rivayet, İmanın açıklaması konusunda daha uzun bir metinle rivayet
edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (1/74-75). Bak: Zehebi, Mizan (2/199-200)
10141- Abdula'la b. Nevf
der ki: Ali b. Ebi Talib'in şöyle dediğini işittim; "Dünyadan yüz çevirip ahirete
yönelenIere ne mutlu! Bunlar Allah'ın yarattığı yeri kilim, toprağını yatak,
suyunu temizlenme aracı, Kitab'ını (Kur'an'ı) şiar, du ayı örtü edinmiş ve
dünyada Mesih b. Meryem'in yaşadığı gibi bir hayat yaşamışlardır."
Tahric: İsnadında mestur
ravi vardır. İbn Ebi Dünya, et-Tevadu' ve 'I-Hum ılı (26) ve Ebu Nuaym, Hilye
(1/79).
10142- Ebu Şuca' der ki:
Ali b. Ebi Talib, Selman el-Farisi'ye şöyle bir mektup yazdı: "Sonrasında
gelince, bil ki dünya yılan gibidir. Derisi yumuşak, ama zehri öldürücüdür.
Dünyada hoşuna giden şeylerden uzak dur ki bunların pek azı seninle birlikte
kalacaktır. Bir gün biteceği için de dünya konusunda çok tasalanma. Dünyada en
mutlu olduğun zamanlar ona karşı en çok dikkatli olduğun zamanlar olsun. Zira
dünyaya rağbet eden kişi ne zaman bir konuda mutlu olsa ardından hoşlanmayacağı
bir şeye maruz kalır. Baki selam.''
Dünya ve zühd konusunda
Hz. Ali'nin diğer sözlerini faziletleri konusu içinde zikrettik .
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (74).
10143- Hişam b. Urve,
babasından bildirir: Hz. Ömer, Şam'a geldiğinde bölgenin ileri gelenleri ile
ordu komutanları onu karşıladı. Ömer: "Kardeşim nerede?" diye
sorunca, ona: "Kardeşin kim?" dediler. Ömer: "Ebu Ubeyde!"
karşılığını verince de: "Şimdi o da gelir" dediler. Az zaman sonra
Ebu Ubeyde dizginleri ipten olan bir deveyle geldi. Geldiğinde selam verip hal
hatır sordu. Sonra Ömer oradakilere: "Bizi yalnız bırakın" dedi.
Ardından Ömer, Ebu Ubeyde ile birlikte evine kadar gitti. Ancak evde kılıcı,
zırhı ve devesinin semerinden başka bir şey göremedi. Ona: "Sen de
arkadaşların gibi kendine eşya alsana!" deyince, Ebu Ubeyde: "Ey
müminlerin emiri! Ebedi istirahatgahımıza bizi bunlar ulaştıracaktır"
karşılığını verdi.
Tahric: Hakim'in
hocasını tanımıyorum. Abdurrezzak, Musannef 11/311 (20628), İbnu'lMübarek, Zühd
207-208 (586) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/101-102).
10144- Hamza b. Abdillah
b. Ömer der ki: Abdullah b. Ömer, yanında bolca yemek olsa dahi kendisiyle
birlikte yemesi için başkalarını da çağırmadıkça o yemekten doymazdı. Bir
defasında hasta iken ziyaretine İbn Muti' geldi. İbn Ömer'in vücudunun cılız
düştüğünü görünce Safıyye'ye: "Neden ona iyi bakmıyorsun? Yemek yapsan
belki de eski sağlığına kavuşur" deyince, Safiyye: "Bunu yapıyoruz!
Ancak ya ailesini ya da yanına gelmiş olan herkesi bu yemeğe davet ediyor.
İstersen bu konuda sen onunla konuş" karşılığını verdi.
İbn Muti': "Ey Ebu
Abdirrahman! Yemek yesen olmaz mı? Belki eski sağlığına kavuşursun"
deyince, İbn Ömer: "Bazen sekiz yıl geçer de bu süre zarfında bir defa
bile karnımı doyurmuş olmam (veya bu süre zarfında sadece bir defa karnımı
doyurmuş olurum). Şimdi ömründen bir merkebin su içeceği kadar bir süre
kalmışken mi doymamı istiyorsun?" karşılığını verdi.
Yiyecekler konusu içinde
İbn Ömer ve başkalarından bu manada sözler zikredilmişti.
Tahric: Abdurrezzak,
Musannef 11/312 (20630), Ahmed, Zühd (s. 194) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/299).
10145- Kays b. Ebi Hazım
der ki: Sa'd b. Malik: "Kişi tüm dünyaya sahip olsa dahi yolda atılmış
dört tane ok görse yine de bunları almayı ister" dedi. Yanında oturan bir
adam: "Bu okları neden almasın ki?" diye sorunca, Sa'd: "Sanırım
sen de bu kişi gibisin" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud, Zühd (122).
10146- Reca b. Hayve der
ki: Muaz şöyle dedi: "Sıkıntılarla sınandınız ve sabrettiniz. Ancak refah
fıtnesiyle sınanmanızdan korkuyorum. Sizler için en çok da kadınların sebep
olacağı fıtneden korkuyorum. Altından ve gümüşten takılar takıp, Yemen yapımı
örtüler, Şam yapımı hırkalar giydikleri, zenginin peşinden gidip, fakirleri
kaldıramayacakları yüklerin altına soktukları zaman maruz kalacağınız fıtneden
korkuyorum."
Ebu Osman en-Nehdi de
bunu Muaz'dan rivayet etmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (15/65), ibnu'l-Mübarek, Zühd 271-272
(785) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/236-237).
--- Beyhaki, Zühd 214
(434).
10147- Ma'mer, Ebu
Kılabe'den ve birden fazla kişiden bildiriyor: Filan kişi, yanına uğrayan
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazılarına:
"Bana nasihatte
bulunun" dedi. Ashab da ona nasihatlerde bulunmaya başladı. En arkalarda
da Muaz b. Cebel vardı. Muaz yanına varınca adam:
"Allah rahmetini
senden esirgemesin! Bana nasihatte bulun" dedi. Muaz:
"Benden öncekiler
sana yeterince nasihat etmiş ve benim nasihatime gerek bırakmamışlardır"
karşılığını verip şöyle devam etti: "Ancak birkaç cümle ile sana nasihatte
bulunayım. Bil ki, dünyada sana takdir edilen nasibi bir şekilde elde etmen
gerekir, ancak ahiretteki nasibine daha fazla ihtiyacın olduğunu unutma. Bundan
dolayı önce ahiretteki nasibini elde etmeye çalışıp onu öncele ki dünyadaki bu
nasibin her nereye gidersen peşinden gelsin."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Abdurrezzak, Musannef 11/192 (20300), Ebu Nuaym, Hilye (1/234) ve Ebu Davud,
Zühd (193).
10148- Avn b. Ma'mer der
ki: Muaz b. Cebel'in bir meclisi vardı ve arkadaşları gelip burada toplanırdı.
Gelen arkadaşlarına da şöyle derdi: "Ey adam! Ki hepiniz birer adamsınız!
Allah'a karşı takvalı olun ve Allah'a yönelmede diğer insanlarla yarışın.
Allah'a kavuşmaya (ölüme) kendinizi hazırlayın, (Siyasi kargaşa zamanlarında)
evlerinizde durmayı bilin. İnsanlar tarafından tanınmamanın da size bir zararı
olmaz."
Tahric: İsnadında
kopuklukvardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (219).
10149- Hasan(-ı Basri)
der ki: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı güzel
insanlardı. Salih amellerde bulunmuş, Helal olan şeyleri yemiş ve (ahiretleri
için) faziletli işler yapmışlardır. Dünyalık konusunda hiç kimseyle çekişmemiş,
fakir düşmekten endişe etmemişlerdir. Dünyadan temiz olanı almış, pis olandan
uzak durmuşlardır. ValIahi yaptıkları hiçbir iyiliği büyük görmemişler,
şeytanın emriyle işledikleri hiçbir kötülüğü de küçük görmemişlerdir."
Tahric: İsnadında bir sakınca
yoktur. İbn Ebi Dünya, Zemmu' d-Dünya (174).
10150- Urve der ki:
Misver b. Mahreme bana: "Öyle kişiler mezarlara gittiler ki şu an hayatta
olup da sizin oturduğunuz yerleri görselerdi onlardan utanırdınız" dedi.
Ravileri güvenilirdir.
10151 - Başka bir
kanalla bu hadisin aynısı şu ifadelerle rivayet olunmuştur: Misver b. Mahreme
bana: "Öyle kişiler mezarlara gittiler ki (hayatta olup da) beni sizinle
görselerdi onlardan utanırdım" dedi.
Tahric: İbnu'l-Mübarek,
Zühd 60 (183).
10152- Abdurrahman b.
Zeyd der ki: Abdullah b. Mes'üd: "Siz Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabından daha çok namaz kılıyor, daha çok oruç tutuyor, daha çok
cihad ediyorsunuz ancak onlar sizden daha hayırlı idiler" dedi. Ona:
"Ey Ebu Abdirrahman! Neden?" diye sorduklarında, İbn Mes'üd:
"çünkü dünyaya karşı sizlerden daha çok zahitlerdi ve ahirete sizden daha
fazla rağbet ediyorlardı" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/295), Ebu Nuaym, Hilye (1/136), Ebu Davud, Zühd
(131), Hakim, Müstedrek (4/315), Taberani, M. el-Kebir 9/167-168 (8768),
İbnu'l-Mübarek, Zühd 173 (501) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/420-421).
10153- İbn Mes'üd der
ki: "Dünya evi olmayanın evi, malı olmayanın malıdır ve ancak aklı olmayan
kişi dünya için bir şeyler biriktirir.''
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (16) ve Ahmed, Zühd (s. 161).
10154- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya, evi
olmayanın evi, mail olmayanın malıdır ve ancak aklı olmayan kişi dünya için bir
şeyler biriktirir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (6/71) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 2/230 (3107) Bak: Münziri,
et-Terğib (4/178), Heysemi, Mecmau'z-zevaid (10/228) ve Sehavi, Makasidu'lHasene
(s. 217).
10155- Abdullah (b.
Mes'üd) der ki: "Elinizden geldiğince hazinenizi hiçbir hırsızın ona
ulaşamayacağı ve hiçbir güvenin onu yiyemeyeceği yer olan semaya (Allah katına)
koyun. Zira her bir kişinin kalbi hazinesine bağlı olur."
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Fesevi, Ma'rife (2/187-188).
10156- Abdullah b.
Mes'üd der ki: "Elinizden geldiğince hazinenizi hiçbir hırsızın ona
ulaşamayacağı ve hiçbir güvenin onu yiyemeyeceği yer olan semaya (Allah katına)
koyun."
Humeydi der ki:
"Feziri bunu rivayet ederken kardeşi Eş'as'ın ismini de zikretti. "
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Fesevi, Ma'rife (2/189), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/288), Ebu
Nuaym, Hilye (1/135), Ebu Davud, Zühd (176), ibnu'l-Mübarek, Zühd 223 (633) ve
İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/420).
10157- Abdullah (b.
Mes'üd) der ki: "Her bir sevincin bir de üzüntüsü vardır. Bir eve bolluk
girdiği zaman başkasının (darlığın) girmesi de çok uzak değildir."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Veki', Zühd (S07) ve Ahmed, Zühd (s. 163).
10158- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Mutlaka başkası (darlık) da girer" lafzıyla
rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Veki', Zühd (506), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/303), Ebu Davud, Zühd (143) ve
Mervezi, Zevaidü'z-Zühd 347 (976).
10159- Abdullah (b.
Mes'üd) der ki: "Dünyayı arzulayan kişi ahiretine, ahireti arzulayan kişi
de dünyasına zarar verir. Sizler baki olan (ahiret) için fani olan şeye
(dünyaya) zarar verin!"
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 9/112-113 (8566), Veki', Zühd 1/297-298 (70), Ebu Nuaym,
Hilye (ı/138) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/287-288) Bak: Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (10/249).
10160- Abdullah b.
Mes'üd der ki: "Her biriniz dünyada birer misafirsiniz, malınız da ödünç
alınmış gibidir. Zamanı gelince misafir yola çıkacak, ödünç alınan mal da
sahibine geri verilecektir.''
Lafız Sülemi'nin
lafzıdır.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Taberani, M. el-Kebir 9/159 (8533), Ebu Nuaym, Hilye (1/134)
ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/299) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/235) ve
İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/418-419).
10161- Arfece der ki:
İbn Mes'üd'dan bizlere A'la Süresi'ni okumasını istedim. ''Ama sizler dünya
hayatını tercih ediyorsunuz"[A'Ia 16] ayetine ulaşınca okumayı bıraktı ve
oradaki arkadaşlarına dönüp: "Dünyayı ahirete tercih ettik. Kadınlarını,
güzelliklerini, yiyecek ile içeceklerini görünce dünyayı tercih ettik. Ahiret
ise şimdilik bize gösterilmedi. Bundan dolayı önümüzdekini tercih edip ilerde gelecek
olanı bıraktık" dedi. İbn Mesüd, ''Ama sizler dünya hayatını tercih
ediyorsunuz''[A'Ia 16] ayetini de "....'' (Ama onlar dünya hayatını tercih
ediyorlar)" lafzıyla, ",ı' harfiyle okudu.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Cerir, Tefsır (30/157) ve Taberani, M. el-Kebır 9/267 (9147) Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(8/487) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/236).
10162- Ubeydullah b.
Şumayt, babasından naklediyor: Bize bildirildiğine göre Ebu Zer, Muaviye'nin
meclisinde: "Hayırlılarınızın kim, kötülerinizin de kimler olduğunu
biliyoruz. Biz sizleri baytarın atı tanımasından daha iyi tanıyoruz" dedi.
Adamın biri: "Ey Ebu Zer! Sen gaybı mı biliyorsun?" diye sorunca,
Muaviye: "İhtiyarı rahat bırakın! Zira sizden daha alim biridir" dedi
ve Ebu Zer'e: "Ey Ebu Zer! En hayırlılarımız kimlerdir?" diye sordu.
Ebu Zer: "En hayırlılarınız dünyaya karşı en çok zahid olan, ahirete en
fazla rağbet eden, azat ettiğini hizmetçi olarak edinmeyen, zikrini herkese
göstermeyen ve cemaat namazlarına en sonda gelmeyen kişilerdir" dedi.
Muaviye: "En kötülerimiz kimdir?" diye sorunca da Ebu Zer:
"Dünyaya en çok rağbet eden, ahiretten en çok uzak olan, azat edilenleri
hizmetinde tutan ve cemaat namazına bitmek üzereyken gelen kişilerdir"
dedi.
İsnadı zayıftır.
10163- Ubeydullah b.
Şumayt, babasından bildirir: Bize bildirildiğine göre Ebu Derda: "Size
hastalığınızı ve bunun ilacını söyleyeyim mi? Hastalığınız dünya sevgisidir.
Bunun ilacı ise Allah'ı zikretmektir" dedi.
İsnadı zayıftır.
10164- Ebu Zer der ki:
"İki dirhemi olanın (ahirette) hesabı bir dirhemi olanın hesabından daha
ağır olacaktır."
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/341-342), Ebu Davud, Zühd (201), İbn Ebi Dünya,
İslahu'l-Mal (31), Ahmed, Zühd (s. 147), Ebu Nuaym, Hilye (1/164),
İbnu'lMübarek, Zühd (195) ve Hennad, Zühd (591).
10165- İbrahim et-Teymi,
babasından bildirir: Basra'ya gittiğimde yirmi bin (dirhem veya dinar)
kazandım. Ancak buna çok da sevinmedim ve bir daha böylesi bir meblağı kazanmak
istemiyorum. Zira Ebu Zer'in: ''Kıyamet gününde bir dirhemi olan kişinin hesabı
iki dirhemi olanın hesabından daha hafif olacaktır'' dediğini işittim."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuayın, Hilye (4/210 ).
10166- Muhammed b.
el-Münkedir der ki: Habib b. Mesleme, Şam'da bulunan Ebu Zer'e üç yüz dinar
gönderdi ve: "İhtiyaçların için kullan" dedi. Ancak Ebu Zer parayı
getiren adama: "Beni Allah yolundan saptırmak için bunlardan başka bir şey
bulamamış mı? İçinde barınacağımız bir çadırımız, ihtiyaçlarımızı karşılayacak
birkaç koyunumuz ve lütfedip hizmetimizi gören bir eşimiz var. Bundan fazlasına
sahip olmaktan da korkarım!" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Zühd (s. 147), Ebu Nuayın, Hilye (1/161) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (
13/344).
10167- İbrahim et- Teymi
der ki: Kureyşli bir genç Ebu Zer'in yanına girdi. Ona: "Dünyayı çok
kötüledin" deyip kızdırınca, Ebu Zer: "Benim dünya ile ne işim
olabilir? Oysa haftada bir ölçek tahıl, günde bir içimlik su bana yeterli
olur" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/342), Ahmed, Zühd (s. 148) ve Ebu
Nuaym, Hilye (1/162).
10168- Hafs b. Süleyman
der ki: Adamın biri Ebu Zer'in yanına girdi.
Bakışlarını evin içinde
gezdirdi ve: "Ey Ebu Zer! Eşyalarınız nerede?" diye sordu. Ebu Zer:
"Bizim de (ahirette) bir evimiz var ve en güzel eşyalarımızı oraya
gönderiyoruz" karşılığını verdi. Adam: "Ama madem henüz buradasın
eşyaya da ihtiyacın var" deyince, Ebu Zer: "Evin sahibi bizi bu evde
bırakmayacak" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında kopukluk
vardır. İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (ı/ 595).
10169- Selman el-Farisi
der ki: "Üç şey beni güldürecek kadar şaşırtmıştır. Biri, ölüm peşinde
olmasına rağmen kişinin dünyaya ümit bağlamasıdır. Diğeri, kişinin, kendisinden
gafıl olunmadığı halde kendisi gafil olmasıdır. Bir diğeri de, kişinin,
alemlerin Rabbini razı mı etmiş, öfkelendirmiş mi bilmeden ağız dolusu
gülmesidir.
Üç şey de beni ağlatacak
kadar üzmüştür. Biri, sevdiğim kişilerden, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ve taraftarlarından (veya sevdiklerimden) ayrılmaktır. Diğeri, ölüm
döşeğinde can çekişirken karşılaşılan durumlardır. Diğeri, (kıyamet gününde)
Yüce Allah'ın huzuruna çıkıp da cehenneme mi, yoksa cennete mi gideceğimi
bilemediğim andır.")
10170- Sabit el-Bünani
der ki: Ömer b. el-Hattab, Selman'a: "Beni ziyarete gel!" diye bir
mektup yazdı. Selman da ziyaret için yola çıktı. Ömer, Selman'ın gelmekte
olduğu haberini alınca arkadaşlarına: "Selman geliyor! Kalkın da onu
karşılamaya gidelim" dedi. Bu şekilde Ömer onu karşıladı ve yakın ilgi
gösterip hatırını sordu. Sonra ikisi birlikte Medine'ye döndü. Ömer ona:
"Kardeşim! Benden yana sana beğenmediğin bir şey ulaştıysa söylemeni
istiyorum" deyince, Selman: "Şayet ısrar etmeseydin
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Ahmed, Zühd (s. 154), Ebu Nuaym, Hilye (1/207) ve
İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/548).
söylemezdim. Bana
bildirildiğine göre sofranda tereyağı ile et bir arada bulunuyormuş. Yine bana
bildirildiğine göre birini evde birini de dışarıda giydiğin iki hullen varmış"
karşılığını verdi. Ömer: "Bundan başka bir şey var mı?" diye sorunca,
Selman: " Hayır, yok ama bunlar bile yeter" karşılığını verdi. Bunun
üzerine Ömer: "Bunları bir daha yapmayacağım" dedi.
İsnadı hasendir.
10171- Ebu Osman der ki:
Müslümanlar Cuh bölgesini fethettiklerinde bölgede yürümeye başladılar. Ekinler
dağları tamamıyla kaplamış gibiydi. Se lman' ın yanında yürüyen bir adam:
"Ey Abdullah! Yüce Allah'ın fetihle bize verdiği hayırları görüyor musun?
Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği şeyleri görüyor musun?" deyince, Selman:
"Bu gördüklerinin neyini beğeniyorsun? Bu tahıllardan her bir tanesi için
hesaba çekileceksin!" karşılığını verdi.
Ahmed b. Hanbel,
Seyyar'dan rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/550-551).
10172- Selman:
"çarşıya ilk giren ve oradan en son çıkan kişi olma! Zira şeytan orada
yumurtlayıp yavrular" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Zühd (s. ıso) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/338)0
Yezid ise bunu: "çarşıya
ilk giren ve oradan en son çıkan kişi olma! Zira şeytanın yavruladığı ve
sancağını diktiği yer çarşılardır" lafzıyla rivayet etmiştir.
10173- Ebu Derda:
"Müslüman kişinin en güzel ibadetgahı evidir. Zira gözlerini ve cinsel
organını orada haramdan korur. Çarşılardan da uzak durun! Zira çarşılar, boş
şeylerle kişiyi meşgul eder" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Hennad, Zühd (1235), Ahmed, Zühd (135), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/309-310) ve
İbn Ebi Asım, Zühd (80).
10174- Muhammed b. Vasi'
der ki: Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı: "Kardeşim! Kulların
engel olamayacağı belalar üzerine inmeden, sıhhatinin ve boş vaktinin değerini
biL. Kardeşim! Belaya maruz kalan müminin de duasının kıymetini biL. Kardeşim!
Mescid evin olsun. çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Mescidler takva sahibi her kişinin evidir. Yüce Allah. mescidleri ev
edinenlere gönül huzuru ve rahat bir şekilde Sırat köprüsünden Rabbinin
rızasına geçme garantisi vermiştir'' buyurduğunu işittim.
2688 ile 2689.
hadislerde geçti.
Kardeşim! Yetimi kendine
yakın tut, başını okşa ve ona karşı şefkatli oL.
Ona kendi yediğin
yemekten yedir. Bu, senin kalbinin yumuşamasına ve ihtiyaçlarının giderilmesine
vesile olur.
Kardeşim! Şükrünü eda
edemeyeceğin malı biriktirme. çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurduğunu işittim: ''Kıyamet günü Yüce Allah'a itaat eden mal sahibi
getirilince malı da önünde durur. Sırat'tan geçerken Sırat sağa sola sallanınca
önünde duran malı ona: "Devam et! Sen Allah'ın üzerimde olan haklarını ifa
ettin" der.
Sonra malını Yüce
Allah'a itaat yolunda kullanmayan kişi getirilir. Malı omuzlarının üzerinde
olur, Sırat'tan geçerken Sırat sağa sola sallanınca malı ona: "Yazıklar
olsun sana! Allah'ın üzerimde olan haklarını ifa etseydin ya!" der. Bu
durum o kişinin feryat figan etmesine (cehenneme düşmesine) kadar devam eder.''
- İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (360).
Kardeşim! Duyduğuma göre
bir hizmetçi satın almışsın. Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Kişi. kendisine hizmetçi edinmedikçe kendisi Allah'a, Allah da ona yakın
olur. Fakat kendisine hizmetçi edinince artık bunun hesabını da verir''
buyurduğunu işittim? Ümmü'd-Derda da imkanlarımın iyi olduğu bir zamanda benden
hizmetçi almamı istedi. Hesabını verememekten çekindiğim için almadım.
Kardeşim! Ben ve sen kim
oluyoruz da Allah'ın huzuruna çıktığımızda bunun hesabını vermekten
korkmayacağız.- DeyIemi, Müsnedüll-Firdevs 3/92 (4260).
Hz. Peygamber'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sonra uzun bir zaman yaşadık. Ondan sonra ne günahlar
işlediğimizi de ancak Allah bilir. Baki selam!'' - İsnadında kopukluk vardır.
10175- Ma'mer, bir
arkadaşından bildiriyor: "Ebu Derda, Selman'a şöyle bir mektup yazdı..."
Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını bildirir. Ancak sonunda Ebu Derda'nın
şöyle dediğini aktarır: "Kardeşim! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabından biri olman seni aldatmasın. Zira ondan sonra uzun bir zaman
yaşadık. Ondan sonra ne günahlar işlediğimizi de ancak Allah bilir.''
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Abdurrezzak, Musannef 11/96-98 (20029), Ebu Nuaym, Hilye
(1/214-215) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatuls-Safve (1/631-633).
10176- Yezid b. Muaviye
der ki: Alimlerden biri olan Ebu Derda şöyle dedi: "Uzun emelli olup mal
biriktiriyorsunuz. Ancak ne umduklarınıza ulaşacak, ne de biriktirdiklerinizi
yiyebileceksiniz."
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, Zühd (469).
10177- Sabit der ki:
Yezid b. Muaviye, Ebu Derda'nın kızı Derda'yı evlenmek için istedi. Ancak Ebu
Derda kabul etmedi ve başkasıyla evlendirdi. Ebu Derda'ya: "Yezid'i
reddedip filan kişiyle mi evlendiriyorsun?" denilince, Ebu Derda:
"Şayet Ebu Derda'nın kızı (Yezid'le evlenip de) sabah kalktığı zaman
başucunda hizmetçileri, çevresinde pırıl pırıl evleri görecek se o zaman dini
nasıl olacaktır!?" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Zühd (s. 141-142), Ebu Nuaym, Hilye (1/215) ve İbnu'l-Cevzı,
Sifatu's-Safve (1/633).
10178- Bilal b. Sa'd
et-Teymi, babasından bildirir: Ebu Derda dünyadan bahsetti ve: "Dünya
lanetlenmiştir! Allah için olan veya Allah rızası için yapılan şeyler dışında
içinde ne varsa lanetlenmiştir" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (355) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/309).
10179- Müsa b. Ukbe der
ki: Ebu Derda kardeşlerinden birine yazdığı mektupta şöyle dedi:
"Sonrasına gelince, Allah'a karşı takvalı olmanı, dünyadan yüz çevirip
Allah'ın katında olanlara rağbet etmeni öğütlüyorum. Şayet bunu yaparsan katındakileri
arzulamandan dolayı Yüce Allah da seni sevecektir. Dünyalıklarını kendilerine
bıraktığın için insanlar da seni sevecektir. Baki selam!"
Ravileri güvenilirdir.
10180- Ebu Derda der ki:
"Ey Adem oğlu! Dünyayı ayağının altına al, zira az bir zaman sonra senin
mezarın olacaktır. Ey"Adem oğlu! Sen birkaç günden ibaretsin. Geçip giden
her bir günle de bir parçan gidiyor. Annen seni doğurduğundan beri ömrünü
tüketip durmaktasın."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Beyhaki, Zühd (507) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/638).
10181- Bilal b. Sa'd der
ki: Ebu Derda duasında: "Allahım! Kalbin dağılmasından sana
sığınırım!" derdi. Ona: "Kalbin dağılması da ne?" diye sorulunca
da: "Her bir bölgede benim için bir malın yerleştirilmesidir" dedi.
Tahric: İsmidı hasendir.
Ebu Nuayın, Hilye (1/219) ve İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (1/639).
10182- Abdullah b.
Murre'nin bildirdiğine göre Ebu Derda şöyle demiştir: "Yüce Allah'ı
görüyormuşçasına ibadet edin. Kendinizi ölülerden sayın. Bilin ki az olup da
size yeteni çok olup da sizi oyalayandan daha hayırlıdır. Yine bilin ki yapılan
iyilikler asla yok olmaz ve işlenen günahlar asla unutulmaz."
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Zühd (s. 134-135), Ebu Davud, Zühd (226), Hennad, Zühd (508), İbn Ebi
Şeybe,Musannef (13/305) ve Veki', Zühd (13).
10183- Ebu Derda der ki:
"Yüce Allah'ı görüyormuşçasına ibadet et!
Kendini ölülerden biri
say ve mazlumun bedduasından sakın. Zira onların duası bir ateş kıvılcımı
hızında (Allah katına) YÜkselir.''
Tahric: İbn Asakir, Tarihu
Dimaşk (13/383) ve Ebu Davud, Zühd (241).
10184- Ümmü'd-Derda
bildiriyor: Ebu Derda, vefat anı geldiğinde: "Kim benim içinde bulunduğum
öylesi bir günü için amel eder? Kim benim içinde bulunduğum öylesi bir saati
için amel eder? Kim bu yatağa düştüğüm duruma düşeceği zaman için amel
yapar?" deyip: ''Onların kalplerini, gözlerini, ona ilk defa inanmadıkları
gibi çeviririz; onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız''[En'am
110] ayetini okumaya başladı.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/217), Ebu Davudı Zühd (212), İbnu'l-Mübarekı Zühd 11 (32)
ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /314) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/341).
10185- Enes b. Malik der
ki: Bir yolculuktayken Ebu Musa bana: "Ey Enes! Hadi gel de biraz
Rabbimizi zikredelim. Zira şunlardan her biri, deriyi bile kesebilecek keskin
bir dile sahip" dedi. Ki bazıları bir konuda konuşuyordu. Sonra bana:
"Ey Enes! İnsanların ahirete yönelik gevşek davranmalarının, bu yönde çaba
göstermemelerinin sebebi nedir?" diye sordu. Ben: "Dünya, dünyevi
arzular ve şeytan" karşılığını verdiğimde ise şöyle dedi: "Vallahi
değil! Çünkü dünya hemen önlerinde ahiret ise halihazırda pek uzaktadır. Oysa
durum hakkında iyice tefekkür etseler ahiret için çalışmaktan asla şaşmaz ve
dünyaya yönelmezlerdi!"
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 198), Ebu Nuayın, Hilye (1/259) ve Ebu Davud,
Zühd (284).
10186- Ebu İdris der ki:
Ebu Musa o kadar uzun süre oruç tuttu ki zayıflıktan çöpe döndü. Ona:
"Biraz ara verip kendine gelsen" denilince: "Heyhat! Yarışı
eğitilmiş olan atlar kazanır" karşılığını verdi. Bazen de evinden çıkarken
hanımına: "Yolculuk için hazır ol! Zira cehennem köprüsünden başka bir
geçiş yolu yoktur!" derdi.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur.
10187- Salih b. Musa
et-Talhi, babasından bildirir: Ebu Musa el-Eş' ari vefatından önce kendini
aşırı bir şekilde ibadete verdi. Ona: "Biraz kendini dinlendirsen olmaz
mı?" denilince: "Yarışa giren at bitiş çizgisine yaklaştığında her
şeyini ortaya koyar. Benim ile ecelim arasındaki mesafe de ondan bile daha
azdır" karşılığını verdi. Vefat edene kadar da o şekilde ibadete devam
etti.
İsnadı zayıftır.
10188- Ebu't-Tufeyl der
ki: Huzeyfe şöyle dedi: "Ölüp rahatlayan kişi ölü değildir Asıl ölü
diriyken ölü olan kişidir."
Ona: "Ey Ebu
Abdillah! Diriyken ölü olan kişi kimdir?" diye sorulunca: "İyiliği
kalpten kabul etmeyen, kötülüğü de kalpten inkar etmeyen kişidir" dedi.
İsnadı sahihtir.
10189- İbn Abbas der ki:
Kıyamet gününde dünya; kör, saçları ağarmış ve dişleri dökülmüş çirkin ihtiyar
bir kadın suretinde getirilir. Bu şekilde bütün insanlara gösterilir ve:
"Bunu tanıyor musunuz?" diye sorulur. İnsanlar: "Bunu tanımaktan
Allah'a sığınırız!" karşılığını verirler. Bunun üzerine: "Bu, uğruna
birbirinizi öldürdüğünüz, akrabalık bağlarını kestiğiniz, birbirinize haset
ettiğiniz, birbirinize düşman kesildiğiniz ve aldandığınız dünyadır"
denilir. Dünya: "Rabbim! Benim peşimden koşanlar ve sevenlerim
nerede?" diye sorunca, Yüce Allah (meleklere): "Peşinden koşanları ve
sevenlerini onunla birlikte (cehenneme) gönderin" buyurur.
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Zemmu'd-Dünya (123) Bak: Gazali, İhya (3/210).
10190- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadında kopukluk
vardır.
10191- Said b. Cübeyr
bildiriyor: İbn Abbas, ''Fakat insan önündekini yalanlamak ister"[Kıyamet
5] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "İnsan (günah olan bir durum
karşısında) ''Önce yapayım sonra tövbe ederim'' der, anlamındadır. ''
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/344).
10192- Tarık b. Şihab
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından hayatta kalanlar
hasta olan Habbab'ı ziyarete gittiklerinde ona: "Ey Ebu Ab diHah ! Yarın
kardeşlerinle buluşacaksın" dediler. Habbab bunu duyunca ağlamaya başladı.
Ona: "İçinde bulunduğun duruma mı ağlıyorsun?" dediklerinde şu
karşılığı verdi: "Korkumdan ağlamıyorum! Ancak bana bazılarını
hatırlattınız ve onların kardeşlerim olduğunu söylediniz. Onlar yaptıklarının
sevabını alıp gittiler. Ben ise dile getirdiğiniz o amellerin mükafatını
onlardan sonra dünyalık olarak almış olmaktan korkuyorum."
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. İbnu'l-Mübarek, Zühd 183-184 (522), Ebu Davud, Zühd
(266), İbn Sa'd, Tabakat (3/166-167), Taberani, M. el-Kebir 4/63 (3616), Ebu
Nuaym, Hilye (1/145-146), Humeydi, Müsned 1/86 (158) ve İbnu'l-Cevzi,
Sifatu's-Safve (1/427).
10193- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.
İsnadı sahihtir.
10194- İbn Ömer der ki:
"Kul dünyalık olarak bir şeyelde ettiği zaman Yüce Allah katındaki değeri
biraz daha eksilir. Yüce Allah ona karşı cömert olsa dahi bu durum
değişmez."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/323), Henrrad, Zühd (557) ve Ebu
Nuaym, Hilye (1/306).
10195- Fudayl der ki:
Birine dünyalık olarak bir şey verildiği zaman mutlaka ona: "Bunun yanında
sana iki katıyla hırs, iki katıyla meşguliyet, iki katıyla da dert
verilecektir" denilir. Birine dünyalık olarak bir şey verildiği zaman
mutlaka ahiretinden eksiItilir. Vallahi ne alıyorsan kendi kesenden alıyorsun.
Artık dilersen az, dilersen de çok al.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
10196- Amr b. Meymün,
babasından bildirir: Adamın biri İbn Ömer'e gelip: "Zeyd b. Harise öldü ve
geriye yüz bin (dirhem) bıraktı" deyince, İbn Ömer: "Ama dirhemler
onu bırakmayacaktır!" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/327) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/306).
10197- Mücahid der ki:
İbn Ömer'le birlikte yürürken harabe olan bir yerden geçtik. İbn Ömer bana:
"Ey Mücahid! Harabeye sor bakalım, sakinlerine ne olmuş?" dedi ve
cevabını yine kendisi: "Ölüp gittiler, geriye de amelleri kaldı!"
şeklinde verdi.
Tahric: İsnadı hasendir,
ancak kopuktur. Ahmed, Zühd (s. 191), Ebu Nuaym, Hilye (1/312), İbnu'l-
Mübarek, Zühd 225 (639) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /330).
10198- Habib b. Ebi
Sabit der ki: Ebu Derda harabeye dönmüş bir köyün yanından geçerken: "Ey
harabe! Sakinlerin nerede?" diye sordu. Cevabı da yine kendisi: "Ölüp
gittiler, geriye de amelleri kaldı!" şeklinde verdi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /306) ve İbnu'l- Mübarek, Zühd (638).
10199- Malik der ki: İsa
b. Meryem, sakinleri ölüp gitmiş bir evin yanından geçerken durur ve:
"Seni miras yoluyla birbirlerinden alan sahiplerine yazıklar olsun! Zira
eski sahiplerine neler yaptığından hiç ibret almadılar" derdi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (3/50) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd (640).
10200- Ebu Vakıd
el-Leysi der ki: "Amellere baktığımızda ahireti elde etmek için dünyada
zahid olmaktan daha iyi bir amelin olmadığını gördük. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Zühd (s. 200), Ebu Nuaym, Hilye (8/359), Ebu Davud, Zühd (377), İbnEbi
Şeybe, Musannef(13/322) ve Hennad, Zühd (558).
10201- Ebu Vakıd der ki:
"İman ahlakına zahitlikten daha uygun bir şey görmüş değiliz."
İsnadında kopukluk
vardır.
10202- Sillim b. Beşir
der ki: Ebu Hureyre hastalığı sırasında ağlayınca ona: "Neden
ağlıyorsun?" diye soruldu. Ebu Hureyre de şöyle karşılık verdi:
"Yolculuğumun
uzunluğundan ve azığımın azlığından dolayı ağlı yorum. Şimdi artık ya cennete
ya da cehenneme doğru inen bir yokuşun başındayım ve bunlardan hangisine
götürüleceğimi de bilmiyorum."
Tahric: İsnadında kopukluk
vardır. Abdullah b. Ahmed, zevaidü'z-Zühd (s. 153), Ebu Nuaym, Hilye (1/383),
İbn Sa'd, Tabakat (4/339), Buhari, Tilrih (2/2/157-158) ve Zehebi, Siyer
(2/625).
10203- Ebu Hureyre der
ki: "Hayır yapmayı alışkanlık haline getirin!
İşini ''İlerde yaparım,
şu zamanda yaparım'' diyen ertelemecilerin bu alışkanlığından sakının!"
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (209).
10204- Ebu'r-Rabi' der
ki. Ebu Hureyre'nin bir çöplüğe bakıp: "İşte şu (çöplük) hem dünyanızı,
hem de ahiretinizi yok etmektedir!" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 219 (619).
10205- Ebu'r-Rabi' der
ki. Ebu Hureyre'nin: "İşte şu çöplük hem dünyanızı, hem de ahiretinizi yok
etmektedir!" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (1/380).
10206- Muhammed (b.
Sirin) der ki: Ebu Hureyre'nin yanındayken giysisiyle burnunu sildi ve şöyle
dedi: "Ebu Hureyre'nin keten giysiyle burnunu silmesini ınsan eden Allah'a
hamdolsun! Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberi ile
Aişe'nin odası arasında açlıktan bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya gelenler
de (delirdiğimi zannederek) göğsüme otururdu. Ben de başımı kaldırıp:
"Sandığınız gibi (deli) değilim! Sadece açım!" derdim.
Buhari, Sahih'de Eyyub
kanalıyla İbn Sirin'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, iltisam (8/152).
10207- Muhammed (b.
Sirin) anlatıyor: Ebu Hureyre'nin yanındaydık.
Üzerinde iki parçalık kırmızıya
boyanmış keten bir giysi vardı. Bu giysisiyle burnunu silince: "Vay ki
vay! Ebu Hureyre artık burnunu ketenden giysisiyle siliyod" dedi ve şöyle
devam etti: "Oysa Aişe'nin odası ile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minberi arasında açlıktan bayılıp yere düştüğümü bilirim. Oraya
gelenler delirdiğimi zarınederek ayaklarıyla boynuma basarlardı. Oysa delirmiş
filan değildim, sadece açtım."ı
İsnadı sahihtir.
Süleyman ise rivayet
ederken şu lafzı kullanır: "Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minberi ile Aişe'nin odası arasında bayılıp yere düştüğümü bilirim.
Oraya gelen delirdiğimi zannederek ayağıyla boynuma basardı. Oysa delirmiş
filan değildim, sadece açtım."
Buhari, Sahih'de
Süleyman b. Harb kanalıyla Hammad'dan rivayet etti. - Buhari, i'tisam (8/152).
10208- Ebu Hureyre der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı arasında hurma
dağıtınca bana yedi hurma düştü. Bunların içinde de kuru ve adi bir hurma
vardı. İçlerinde de en çok bu hurma hoşuma girmişti. Zira ağzımda hemen
dağılmazdı."
Buhari, Müsedded
kanalıyla Hammad b. Zeyd'den rivayet etti. - Buhari, at'ime (6/210).
10209- İbn Sirın der ki:
Ebu Hureyre'nin, kızına: "Altın giyme! Zira cehennem alevinin sana
dokunmasından korkarım!" dediğini işittim.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed, zevaidü'z-Zühd (s. 153), Abdurrezzak, Musannef
11/70 (19938) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/380).
10210- Ubeyd b. Bab der
ki: Ebu Hureyre'ye uğradığımızda bana: "Nereye gidiyorsun?" diye
sordu. "çarşıya" dediğimde: "Alabiliyorsan oradan ölümü satın
al!" dedi.
İsnadı zayıftır.
10211- Ebu Abdirrahman
el-Hubuli der ki: Abdullah b. Amr b. el-As'ın şöyle dediğini işittim:
"Bugün yaptığım bir hayır benim için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) zamanında aynı hayrı iki katıyla yapmış olmamdan daha iyidir. Zira
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bizi sadece ahiret
ilgilendiriyordu ve dünya hiç ilgilendirmiyordu. Bugün ise dünya bize doğru
yönelmiş durumdadır."
İsnadı zayıftır.
10212- Semure der ki:
"Ölümden kaçmaya çalışan insan yere olan borcundan kaçan tilki gibidir.
Tilki koşup kaçmaya başlar. Yorgun düşüp taşların arasında bir delik bulunca da
içine girer. Ancak başını kaldırınca hemen başının ucunda yer ona: "Ey
tilki! Bana borcunu öde!" der. Tilki oradan çıkıp kaçar ve başka bir
deliğe girer. Ancak kaçacak bir yer bulamaz. İnsan da öyledir. Ölümden hiçbir
zaman kaçamaz. Nereye giderse gitsin ölümden kaçışı yoktur.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ukayli, ed-Duafa (4/201).
10213- Semure b.
Cundub'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Ölümden kaçmaya çaILşan kişi toprağa olan borcundan kaçan
tilki gibidir. Tilki koşmaktan yorulup deliğine girince toprak ona: ''Bana olan
borcunu öde!' Borcunu öde!'' der. Tilki tekrar deliğinden çıkar ve koşarak
kaçmaya çaIışır. Ancak çok geçmeden nefesi kesilip ölür. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 7/168-169 (6922), Ukayli, ed-Du' afa (4/200),
İbnu'l-Cevzi, el-İlelü'l-Mütenahiye (2/405-5406) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid
(2/320).
10214- Abdullah b. Amr:
"Vallahi şu direğin yerinde olmak isterdim!" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Sa'd, Tabakat (4/267) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/355).
10215- Enes b. Malik der
ki: "Size hiç kimsenin görmediği iki gün ile iki geceden bahsedeyim mi?
Günlerden biri, Allah katından birinin ya rızası ya da öfkesinin haberini
vermek için geleceği gündür. Diğer gün de, Allah'ın huzurunda durduğun ve amel
defterinin ya sağından ya da solundan verileceği gündür. Gecelerden ilki de,
ölünün mezarında geçireceği ilk gecedir ki daha önce böylesine bir gece
geçirmiş değildir. Diğer gece de, sabahında kıyametin kopacağı gecedir ki artık
ondan sonra bir daha gece olmayacaktır."
İsnadı sahihtir.
Bu şekilde mevkUf olarak
rivayet edilmiştir. Ebu Muhammed b. Yusuf da bunu kitabından bize nakletti.
Ancak isnadında Yunus b. Yezid'i zikretmeyip "Zühri, Enes b. Malik'ten
şöyle bildirir" dedi. Bu ise daha doğru görünmektedir. Doğrusunu Allah
bilir.
10216- Musa b. Ali,
babasından bildirir: Amr b. el-As'ın Mısır'da verdiği hutbede şöyle dediğini
işittim: "Yolunuz Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolundan
ne kadar da uzak! Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar içinde dünyaya
karşı en zahid olan kişiydi. Siz ise insanlar içinde dünyaya en çok rağbet
edenlersiniz.''
İsnadı hasendir.
10217- Rabi' b. Süleyman
der ki: (İmam) Şafii bana şöyle dedi: "Ey Rabi'! Zahid biri olmaya çalış.
Zira zahidin üzerinde zahitlik, takıların genç bir kızın üzerinde durduğundan
daha güzel dumr."
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (9/129-130).
10218- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar
yüksek binalar yapmadıkça kıyamet kapmayacaktır" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Buhari, Ebu'l-Yeman
kanalıyla Şuayb'tan rivayet etti. - Buhari,fiten (8/101).
10219- İshak b. Said b.
Amr b. Said b. el-As, babasından bildirir: İbn
Ömer'le birlikte ev inşa
eden bir adamın yanından geçerken adama baktım. İbn Ömer bana şöyle dedi:
"Yeğenim! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında beni
yağmurdan ve güneş ışığından koruyacak bir ev yaptığımı bilirim. Bir Allah'ın
kulu bana yardım etmemiş, onu bizzat kendi elimle yapmıştım."
Buhari, Ebu Nuaym kanalıyla
İshak'tan rivayet etti. - Buhari, istizan (7/144).
10220- Abdullah b. Amr
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza uğradığında kamıştan
olan evimizi onarıyorduk. "Ey Abdullah! Ne yapıyorsunuz?" diye
sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Kamıştan olan evimiz çökmek üzere, onu
onarıyoruz" dedik. Bunun üzerine: "Ölümün (çökme işinden) daha hızlı
geleceğini düşünüyorum" buyurdu.
İsnadı sahihtir.
(Ravi) Muhadir ise bunu şöyle
rivayet eder: Babamla birlikte kamıştan olan evimizi onarırken Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize uğradı. "Ey Abdullah! Ne
yapıyorsunuz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Kamıştan olan
evimiz çökmek üzere, onu onarıyoruz" dedik. Bunun üzerine: "Ölüm
düşündüğünüzden daha erken gelebilir" buyurdu.
Ebu Davud, Sünen'de
rivayet etti. - Ebu Davud 5/401-402 (5236), Tirmizi 4/568 (2335) ve İbn Mace
2/1393 (4160).
Hafs bunu A'meş'ten
"Annemle birlikte bir duvarı çamurla sıvarken" lafzıyla rivayet
etmiştir. - Ebu Davud 5/401 (5235).
10221- Enes b. Malik
bildiriyor: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı
çıktığında yüksek bir kubbe gördü ve: "Bu ne?" diye sordu. Ashabı:
"Ensar'dan filan
adamın" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu. Ancak
bundan rahatsız oldu. Kubbenin sahibi daha sonra diğer insanlarla birlikte
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip selam vermek isteyince
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yüz vermedi. Adam birkaç defa
selam vermek istedi ve sonunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona
öfkeli olduğunu ve bundan dolayı yüz vermediğini anladı. Arkadaşlarına:
"Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu davranışını
yadırgadım! Oysa ne olduğunu ve ne yaptığımı bilmiyorum" diyerek bu
durumdan yakındı. Arkadaşları ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) dışarı çıktığında senin kubbeyi gördü. ''Bu kimin?'' diye sorunca da
senin olduğunu söyledik" dediler.
Bunun üzerine adam döndü
ve yaptığı kubbeyi yıkıp yer seviyesine indirdi. Daha sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkınca bu kubbeyi göremedi.
"Buradaki kubbeye ne oldu?" diye sorunca: "Sahibi senin ona yüz
vermediğinden yana bize yakınınca olanları anlattık. O da kubbeyi yıktı"
dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"ihtiyaç dışında yapılan her bina, kıyamet gününde sahibine bir
vebaldir" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
Ebu Davud, Ahmed b.
Yunus'tan rivayet etti. - Ebu Davud 5/402-403 (5237).
10222- Enes (b. Malik)
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
Medine yollarından
birinde yürürken kerpiçten yapılan bir kubbe gördü. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bu kimin?" diye sorunca: "Filan"
kişinin dediler. Bunun üzerine: "Mescid veya Mescid inşaatı veya ...
dışında yapılan her bina kıyamet gününde sahibine bir vebaldir" buyurdu.
Daha sonra aynı yerden geçerken kubbeyi göremeyince: "Kubbeye ne
oldu?" diye sordu. "Sahibi senin dediğinden haberdar olunca onu
yıktı" dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah
rahmetini ondan esirgemesin" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (3/220) ve Buhari, el-Kumi (s. 45).
Mervan b. Muaviye
aynısını Muhammed b. Ebi Zekeriya et-Teymi'den rivayet etmiştir. Yine
"Mervan b. Muaviye -Muhammed b. Cabir b. Ebi Zekeriya -Ammar -Ammar'ın
hocası -Enes" kanalıyla bina konusunda Hz. Peygamber' den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir. - İbn Mace 2/1393 (4161).
10223- Enes b. Malik der
ki: ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yeni yapılmış bir kubbe görünce:
"Bunu kim inşa etti?" diye sordu. "Filan kişi"
dediklerinde, ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mescid dışında
ihtiyaç dışında yapılan her bina kıyamet gününde sahibine bir vebaldir"
buyurdu. Adam ResuluHah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle dediğinden
haberdar olunca kubbeyi yıktı. Daha sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) aynı yerden geçerken kubbenin yıkılmış olduğunu gördü. Sahibinin,
söylediği sözden haberdar olunca onu yıktı ğı söylenince de ResuluHah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah filan kişiden rahmetini
esirgemesin" buyurdu.
Hadisi bu şekilde
buldum.
İsnadı zayıftır.
10224- Ebu Hamza
bildiriyor: İbrahim( -i Nehai): "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Müslümanın kendi şahsına, ailesine, arkadaşına veya hayvanına yaptığı her bir
harcamada sevabı vardır! Allah rızası için inşa ettiği mescid değilse de bina
yapımında yapacağı harcamada sevabı olmaz!'' buyurdu" dedi. İbrahim'e: "Kişi
binayı kendine yetecek kadar yapmışsa?" diye sorduğumda: "O zaman
sevabı da, günahı da olmaz" dedi.
Tahric: İsnadı zayıf
mürseIdir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (278).
10225- İbrahim( -i
Nehai) bildiriyor: İbn Mes'ud: "Kişinin kendi şahsına, ailesine, arkadaşına
veya hayvanına yaptığı her bir harcamada sevabı vardır! Allah rızası için inşa
ettiği mescid değilse de bina yapımında yapacağı harcamada sevabı olmaz!"
dedi. Ona: "Kişi binayı kendine yetecek kadar yapmışsa?" diye
sorduğumda: "O zaman sevabı da, günahı da olmaz" dedi. Ona:
"Yaptığı bina ihtiyacından fazla ise?" diye sorulunca: "Günahı
olur, sevabı olmaz" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Eb Dünya, Kısaru'l-Emel (296).
10226- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "ihtiyacından
fazla olacak şekilde bina inşa eden kişi, kıyamet gününde bunun vebalini
taşıyacaktır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Beyhaki, Adab (s. 38 ı).
10227- Abdullah b.
Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): 'Binayı
kendisine yetecek miktardan daha büyük inşa eden kişiden, kıyamet gününde
altındaki yedi kat yerle birlikte onu taşıması istenecektir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok zayıftır.
Taberimi, M. el-Kebir (10287), Ebu Nuayırı, Hilye (6,252, 8/246), İbn Adiy,
el-Kamil (6/2384) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/70).
10228- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bina yapımında veya günah olan bir şeyde olmadıktan sonra kulun yaptığı
her bir harcamayı Yüce Allah başkasıyla telafi etmeyi garanti etmiştir"
buyurmuştur.
Başka bir kanalla
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (225) ve Beyhaki, Adab (1028).
10229- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yapılan her iyilik bir sadakadır. Kişinin kendi şahsı için yaptığı
harcama kendisine sadaka olarak yazılır. Kişinin onurunu korumak yaptığı
harcama kendisine sadaka olarak yazılır. Günah olan bir şeyde veya bina
yapımında olmadıktan sonra müminin yaptığı her bir harcamayı Yüce Allah
başkasıyla telafi etmeyi garanti etmiştir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2424), Abd b. Humeyd, Müntehab 327 (1083), Hakim,
Müstedrek (2/50), Darakutni, Sünen (3/28) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 6/146
(1646).
Misver der ki: Bunu
rivayet eden Muhammed b. el-Münkedir'e: "Ey Ebu Abdillah! Kişinin onurunu
korumak için verdiği ve kendisine sadaka olarak yazılan şey nedir?" diye
sorduğumuzda: "Şairin veya kötü soz söylemesinden çekinilen birinin
dilinden kurtulmak için sarf edilen şeylerdir" dedi.
10230- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yapılan her bir
harcama Allah yolunda yapılmış gibidir! Bina ıçın yapılan harcamalar hariç! Ki
bunlarda bir hayır yoktur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Tirmizi 4/651 (2482).
10231 - Kays b. Ebi
Hazım der ki: Hasta olan Habbab b. el-Eret'in ziyaretine gittik. Yarasından
dolayı iki defa dağlanmıştı. Yanındayken bize: "Bizden öncekiler, dünya
onlardan (ahiretlerinden) bir şey eksiltmeden göçüp gittiler. Oysa bugün o
kadar çok mal elde ettik ki topraktan (yapılardan) başka onları harcayacak yer
bulamıyoruz" dedi. Başka bir defa hasta diye yine ziyaretine gittiğimizde
bir duvarı örüyordu. Bize şöyle dedi: "Müslüman kişi, yapı için harcadığı
hariç yaptığı her bir harcama için sevabını alır. Şayet Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ölümü temenni etmemizi yasaklamasaydı (hastalığımın
ağırlığından dolayı) ölümü temenni ederdim. ''
Buhari, Sahih'de Adem b.
Ebi İyas'tan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, marda (7/10) ile rikak (7/174),
Aynısı Habbab ve başkası
kanalıyla merfu olarak Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet
edilmiştir.
10232- İsmail b. Kays
der ki: Habbab'ın yanına geldiğimizde duvar örüyordu. Bize: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi, yapı için harcadığı hariç yaptığı her
bir harcama için sevabını alır'' buyurduğunu işittim" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/73 (3641) ve Hennad, Zühd (722).
Beyhaki der ki: "Bu
isnadla merfu olarak rivayet edilmesi garibtir. "Ali b. Yezid - Kasım -
Ebu Umame - Habbab" kanalıyla merfu olarak rivayet edilmiştir ve bu
isnadla rivayeti daha sahih görünmektedir." - Taberani, M. el-Kebir7/64
(3620).
10233- Enes b. Malik ile
Hasan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
bir malı hakkı olmayan yolla elde ettiği zaman Yüce Allah bu malı su ile çamura
(yapıya) harcatır" buyurmuştur.
Muhammed b. Abdirrahman
et-Tüsteri, Bakiyye'nin (durumu) meçhul hocalarındandır
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2261) Bak: Zehebi, Mizan (3/624) ve İbn Hacer, el-Lisan
(5/250).
10234- Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişiye malı
bereketli kılınmadığı zaman onu su ile çamura (yapıya) harcar"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs (1/340) ve Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1437).
10235- Yahya b. Muhammed
b. Bişr el-Ensilrı'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kulun değerini düşürmek istediği zaman malın
yapılara" veya: "Su ile çamura harcatır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Hibban, es-Sikat (5/366).
10236- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı tereddüt olmadan "Yapılara" lafzıyla rivayet
edilmiştir.
İsnadı zayıftır.
10237- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Binalarda harama
bulaşmaktan sakının! Zira (binada harama bulaşmakla) onu yıkmanın temeli de
atılmış olur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Ahbaru lsbehan (2/155, 313), Hatib, Tarihu Bağdad (5/106),
İbnu'l-Cevzi, el-İlelü'l-Mütenahiye (2/301) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/93
(300) Bak: Hatib et-Tebrizi, Mişkat (3/1437).
10238- İbn Ömer der ki:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayrıldıktan (vefatından)
sonra taş üzerine taş koymuş veya bir hurma dikmiş değilim."
Buhari, Ali b. Abdillah
kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, istizan (7/144).
10239- Süfyan der ki:
"Hz. Ali; taş üstüne taş, kerpiç üzerine kerpiç koymamış, bir tahtayı
diğerinin üzerine çakmamıştır. Yiyeceği tahıl bile Medine'den çuval içinde
gelirdi.''
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (266).
10240- Süfyan der ki: Hastalığı
sırasında Hasan'ı ziyaret ettik. Oradakilerin yardımıyla doğrulup oturduktan
sonra söyle dedi: "Allah'ın selamı üzerinize olsun ve cümlemizi cennete
koysun. Şayet sabreder, (dininize) sadakat gösterir ve Rabbinize karşı takvalı
olursanız en güzelini yapmış olursunuz. Sakın bu sözler bir kulağınızdan girip
öbüründen çıkmasın. Vallahi Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görenler
zamanının hiçbir bölümünde bir kerpici diğerinin üstüne koyduğunu, bir tahtayı
diğerinin üzerine çaktığını görmemişlerdir. Acele edin! Hızlı davranın! İlk
nesilleriniz göç üp gitti ve sıra size geldi."
Tahric:
Ravilerigüvenilirdir. Ahmed, Zühd (s. 279) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/154).
10241- İsa b. Sinan der
ki: Ömer b. Abdilazız bina yapmaz ve: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sünneti tüm dünyadan daha hayırlıdır. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir kerpici diğerinin üstüne koymamış, bir tahtayı diğerinin üzerine
çakmamıştır" derdi.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (333).
10242- Ebu'ı-Aliye der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abbas'ın (evinin üstüne) bir oda
yaptığını görünce: "Onu yık!" buyurdu. Abbas: "Ona yaptığım
harcamanın aynısını Allah yolunda da yapsam olmaz mı?" deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu yık!" buyurdu ve bunu üç defa
tekrarladı.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Ebi'd•Dünya, Kısaru'l•Emel (284).
10243- Hafs b. en-Nadr
es-Sülemi bildiriyor: "Annemin bana bildirdiğine göre İmran b. Husayn
evlerin üzerine oda yapılmasını hoş görmezdi, sadece kiler olarak kullanmak
için bir oda yaptırmıştı. Tepeden başkalarını görmemek için İmran bundan
hoşlanmazdı."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısaru'l-Emel (283).
10244- Ka'ka' b. Amr der
ki: Ahnef b. Kays evinin üstüne çıkınca yukarıdan komşularını gördü. Bunun
üzerine: "Ne kötü! Ne kötü! İzni olmadan komşumun evine girdim! Bu evin
üzerine bir daha çıkmayacağım!" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (275).
10245- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Semanın kapılarından birinde bir melek: ''Bugün ödünç (sadaka) veren
yarın (ahirette) karşılığını alır'' diye seslenir. Başka bir kapıda başka bir
melek: ''Allahıml infakta bulunan kişiye infak ettiğinin yerine başkasını ver!
Kişinin (cimri davranıp) elinde tuttuğu malını da telef eti'' diye seslenir.
Başka bir kapıda başka bir melek: ''Ey insanlar! Rabbinize yönelin! Az ve
yeterli olan. çok ve oyalayandan daha hayırlıdıri'' diye seslenir. Başka bir
kapıda başka bir melek: ''Ey Adem oğulları! Toprağa vereceğinizi bilerek çocuk
yapın! Harap olacağını bilerek bina inşa edin'' diye seslenir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (2/305-306).
10246- Zübeyr'in
azatlısı Ebu Hakim'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kulların başladığı her yeni günde bir ses:
''Ey insanlar! Toprağa vereceğinizi bilerek çocuk yapın! Yok olacağını bilerek
mal toplayın! Harap olacağını bilerek bina inşa edin'' diye seslenir. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (2/95) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs
(4/51).
10247- Ümmü Seleme'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kişinin içi süslenmiş
bir eve girmesi uygun değildir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, Sünenü'l-Kübra (7/267-268).
10248- Sefine Ebu
Abdirrahman bildiriyor: Adamın biri Ali b. Ebi Talib'in yanında misafir oldu.
Hz. Ali de ona yemekler hazırladı. Fatıma: "Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çağırsak da o da bizimle yemek yese" deyince
Resulullah'ı da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) davet ettiler. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince ellerini kapının kanatlarına dayadı,
ancak evin bir köşesinde nakışlı bir örtünün asılmış olduğunu görünce geri
döndü. Fatıma, Ali'ye: "Peşinden git de onu geriye çeviren şeyin ne
olduğunu sor" dedi. Ali peşinden gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Neden
geri döndün?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"içinde süs bulunan bir eve girememf" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 4/133 (3755).
10249- Hasan( -ı Basri)
der ki: "Hz. Osman'ın hilafeti zamanında
Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hanımlarının evine girerdim. (Evler o kadar alçaktı ki)
tavanlarına elimle dokunabiliyordum."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısarull-Emel (238),
10250- Davud b. Kays der
ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ait olan odaları gördüm. Üstü
hurma dallarıyla örtülmüştü. Kapılarında kıldan örtüler vardı. Evin iç
genişliği oda kapısından evin dış kapısına kadar sanırım altı veya yedi arşın
kadar vardı. Odaların iç genişliği beş arşın kadardı. Yüksekliği ise sanırım
sekiz veya dokuz arşın kadar vardı. Hz. Aişe'nin adasının kapısının yanında
durdum. Kapı batıya dönüktü.''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısarull-Emel (237).
10251- Raşid b. Sa'd der
ki: Hz. Ömer, Ebu Derda'nın Humus'ta bir hela yaptığı haberini alınca şöyle bir
mektup yazdı: "Ey Uveymid Dünya süsü konusunda RumIarın yaptıkları ve Yüce
Allah'ın onların harap olmasını dilemesi ibret olarak sana yeterli gelmiyor mu?
Bu mektubum sana ulaşınca Humus'tan ayrılıp Dimaşk'a git."
Süfyan (b. Uyeyne) der
ki: "Hz. Ömer, (helayı yaptığı için) onu bu şekilde cezalandırdı."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (259) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/305).
10252- Sabit el-Bünani
der ki: Ebu Zer, kendine bir ev inşa eden Ebu'dDerda ile karşılaşınca selam
vermeden yoluna devam etti. Bunun üzerine Ebu Derda peşinden gitti ve:
"Kardeşim! Sanki bana kızmış gibisin!" dedi. Ebu Zer: "Seni
ailenin çöplüğü içindeyken görmem benim için, seni bu şekilde (ev yapmaya
çalışırken) görmemden daha iyiydi" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Zühd (s. 146) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/163).
10253- Sabit el-Bünani
der ki: Ebu Derda bir kilim genişliğinde bir ev inşa ederken Ebu Zer yanına
uğradı ve: "Bu ne? Yüce Allah'ın harap olmasını dilediği bir ev mi inşa
ediyorsun? Seni ailenin çöplüğüne batmış bir şekilde görmem benim için, seni bu
şekilde (ev yapmaya çalışırken) görmemden daha iyiydi" dedi. Ebu Derda da
yapı işini bitirince şöyle dedi: "Yaptığım bu ev için bir çift sözüm var:
"içinde oturamayacağım evi inşa ediyorum Oysa asıl evimin neresi olduğunu
biliyorum."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (251) ve Beyhaki, Zühd (597).
10254- Ebu Derda der ki:
"ilim, öğrenmeye çalışarak, hilim de hilim sahibi olmaya çalışarak elde edilir.
Hayır arayan kişiye bu hayır verilir. Kötülüklerden sakınmaya çalışan kişi de
kötülüklerden korunur. Üç kişi (cennette) yüksek makamlara ulaşamaz. Bunlar da
kehanetle uğraşan, fal oklarıyla kısmet arayan ve uğursuz gördüğü bir şeyden
dolayı yolculuğundan vazgeçen kişilerdir."
Yine şöyle dedi:
"Ey Dimaşk (Şam) ahalisi! Size nasihat etmek isteyen bu kardeşinizin
sözünü dinleyin! Neden yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, içinde
kalmayacağınız binalar inşa ediyor ve elde edemeyeceğiniz şeyleri umut ediyorsunuz?
Sizden öncekiler de çok mal biriktirmiş, çok sağlam binalar dikmiş ve uzun
emellere kapılmışlardı. Ancak biriktirdikleri viran, inşa ettikleri mezar,
umutları da hayal oldu."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Davud, Zühd (251), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/305-306) ve Ebu Nuaym, Hilye
(l/174, 217-218).
10255- Evs b. Yezid
el-Lahmi bildiriyor: Ebu Derda, Dimaşk'tan (Şam'dan) çıkıp Guta'ya vardığında
orada sulama kanallarının açıldığını, ağaçlar dikildiğini, köşkler inşa
edildiğini gördü. Bunun üzerine Dimaşk'a geri döndü ve: "Ey Dimaşk
ahalisi! Ey Dimaşk ahalisi!" diye seslendi. İnsanlar etrafında toplanınca
da üç defa: "Utanmıyor musunuz!" dedi ve şöyle devam etti:
"Yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, elde edemeyeceğiniz şeyleri umut
ediyor ve içinde kalmayacağınız binalar inşa ediyorsunuz. Sizden önce de çokça
mal biriktiren, uzun emellere kapılan ve sağlam yapılar diken topluluklar
gelmişti. Ancak biriktirdikleri viran, inşa ettikleri mezar, umutları da hayal
oldu. Ad kavmi de Aden ile Amman arasını mal ve nimetlerle doldurmuştu. Ama
şimdi Ad'ın mallarını benden iki dirheme dahi satın alabilecek olan var mı ?''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısaru'l-Emel (254).
10256- Abdullah b.
Seleme der ki: Ammar b. Yasir, eVlilı yapan Abdullah b. Mes'üd'a uğradı.
Abdullah: "Ey Ebu'l-Yakzan! Nasıl görüyorsun?" diye sorunca, Ammar:
"Yakında ölecek olmana rağmen uzun emellere kapılıp sağlam bir ev
yaptığını görüyorum" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (254) ve Ebu Nuaym, Hilye (ı / ı 42).
10257- Malik der ki: Se
lman el-Farisi, hurma yaprağından sepet örer, satıp geçimini sağlardı ve
kimseden yardım almazdı. Evi de yoktu, duvarların ve ağaçların gölgelerinde
kalırdı. Adamın biri ona: "Sana bir ev yapalım mı?" diye sorunca,
Selman: "Eve ihtiyacım yok" karşılığını verdi. Adam ev yapımı
konusunda ısrarcı oldukça Selman da bu teklifi geri çeviriyordu. Sonunda adam:
"Sana uygun olan evin nasıl olduğunu biliyorum" dedi. Selman:
"Nasıl olduğunu bana söyle" deyince, adam: "Sana öyle bir ev
yapacağım ki ayağa kalkınca başın tavanına değecek, uzanınca da ayakların
duvarlarına değecek" karşılığını verdi. Selman: "Öyle (olsun)"
deyince, adam ona bu şekilde bir ev yaptı.
İsnadında kopukluk
vardır.
10258- Yezid b. Ebi Davud
der ki: Huzeyfe, Selman'a: "Ey Ebu Abdillah!
Sana bir ev inşa edelim
mi?" diye sorunca, Selman: "Neden? Beni kral mı yapacaksın? Yoksa
bana Medain'deki evin gibi bir ev mi yapacaksın?" karşılığını verdi.
Huzeyfe: "Hayır! Ama sana kamıştan bir ev yapalım. Üstünü hurma yaprakları
veya sazlıklarla kapatalım. Ayağa kalkınca başın tavana, uzanınca da ayakların
duvarlara değecek gibi olsun" deyince, Selman: "Sanki içimi
okuyorsun!" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (300) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/202).
10259- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Neden, beni kral mı yapacaksın? Yoksa bana
Medain'deki evin gibi bir ev mi inşa edeceksin?" lafzıyla rivayet
edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdurrezzak, Musannef 11/313 (2063 ı).
10260- Malik b. Dinar
der ki: İsa b. Meryem'e: "Ey Ruhullah! Sana bir ev yapalım mı?" diye
sorduklarında: "Olur, deniz kenarında yapın" karşılığını verdi. Ona:
"Ama dalgalar bu evi alıp götürür" dediklerinde: "Bana nerede ev
yapmak istiyorsunuz? Köprü üzerinde mi?" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/202).
10261- İbrahim b. Seleme
b. Ziyad der ki: Ahmed b. Harb ev inşa eden
bir adama rastladı ve:
"Bu ev kimin?" diye sordu. Adam: "Benim" karşılığını
verince, Ahmed: "Ne zamana kadar?" dedi.
10262- Cafer b. Zeyd der
ki: Ebu Derda, harabe olmuş kasabaların kapılarında durur ve: "Ey kasaba!
İnsanların nerede? Sakinlerin nerede?" derdi. Ağlayıncaya ve yanındakileri
de ağlatıncaya kadar da oradan ayrılmazdı.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (319).
10263- Şuayb b. İshak
der ki: Hz. İsa'ya: "Bir evedinsen olmaz mı?" denilince: "Bizden
öncekilerin eskittikleri bize yeter" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (24B) Bak: Suyilti, Dürrü'l-Mensur (2/208).
10264- Meysere der ki:
Hz. İsa kendine bir ev yapmış değildir. Bir ara ona: "Bir ev yapsan olmaz
mı?" denilince: "Benden geriye kendisiyle anılacağım dünyalık bir şey
bırakmam!" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'I-Emel (249).
10265- İbnu'l-Muhacir
er-Rakki der ki: Hz. Nuh kavminin arasında dokuz yüz elli yıl boyunca kıldan
bir çadır içinde yaşadı. Ona ne zaman:
"Ey Allah'ın
peygamberi! Kendine bir ev yap" denilse, o: "Bugün yarın
öleceğim" karşılığını verirdi.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru 'I-Emel (244).
10266- Vuheyb b. el-Verd
der ki: Hz. Nuh kendine kamıştan bir ev yaptı. Ona: "Bundan daha iyi bir
ev yapsan olmaz mı?" denilince: "Ölecek biri için bu bile
çoktur" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l- Emel (246) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/145).
10267- Ka'b b. Alkame
anlatıyor: Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh yeni bir ev yapınca ev hakkında
görüşünü sormak için Arefe b. el-Haris'e haber gönderip yanına çağırdı.
Abdullah'a: "Arefe'ye bunu sorma, zira üzüntüsünden kendine hakim
olamaz" denildi, ama yine de çağırdı. Gelince ona: "Bu ev hakkında ne
dersin?" diye sordu. Arefe: "Ne diyebilirim? Şayet kendi malından
yapmışsan israftır ve Allah müsrifleri sevmez. Allah'ın malından (devlet
hazinesinden) yapmışsan da ihanet etmişsin demektir ve Allah hainleri de
sevmez" karşılığını verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Sa'd: "İnna
IilIahi ve inna ileyhi riciun" dedi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısaru'l-Emel (271).
10268- Avn b. AbdilIalı
bildiriyor: Krallarından biri özenerek çok güzel bir kale inşa etti. Sonra bir
yemek ziyafeti verip insanları davet etti. Kalenin kapılarına da görevliler koydu.
Bu görevliler karşılaştıkları herkese: "Kalede bir kusur gördünüz
mü?" diye soruyordu. Kaleyi gezenler de: "Hayır, göremedik"
diyordu. En sonunda yünden giysiler giymiş birkaç genç oradan geçti.
Görevliler: "Kalenin yapısında bir kusur gördünüz mü?" diye sorunca:
"İki kusur gördük" dediler. Bunun üzerine bu gençleri tutuklayıp
kralın huzuruna çıkardılar. Krala olanları anlattıklarında: "Ben bir
kusura bile razı değilim, bu iki kusur nedir?" diye sordu. Gençler:
"Kale harab olacak ve sahibi de ölecektir" dedi. Kral: "Harab
olmayan ve sahibi de ölmeyen bir yer var mı ki?" diye sorunca, gençler:
"Evet, cennet" karşılığını verdiler.
Gençler onu yanlarına
davet edince, kral: "Şimdi açık bir şekilde sizinle gidersem memleketimin
insanları beni bırakmazlar" dedi ve bir yerde görüşmek üzere anlaştılar.
Kral tebdili kıyafet yaparak gençlerle buluştu ve onlarla birlikte gitti.
Onlarla birlikte de kendini ibadete verdi. Bir gün onlara
"Aleykümü's-seHim" diyerek gitmek istedi. Gençler ona: "Ne oldu?
Bizden yana hoşuna gitmeyen bir şey mi gördün?" dediklerinde, kral:
"Hayır! Ama siz benim daha önce kral olduğumu biliyorsunuz ve bundan
dolayı bana ikramda bulunuyorsunuz. Ben daha önce kral olduğumu bilmeyen
birilerinin yanına gidecek ve onlarla birlikte ibadetimi yapacağım"
karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (299).
10269- Abdulmelik b.
Umeyr anlatıyor: (Zalim lakaplı) Haccac b. Yusuf, Vasıt kalesini inşa ettiği
zaman bu kalede kusurun olup olmadığını sordu. "Biz bir kusur görmüyoruz,
ancak onda bir kusurun olup olmadığını bilen bir adamı sana söyleyelim, o da
Yahya b. Ya'mur'dur" dediler. Haccac haber gönderip Yahya'yı yanına
çağırdı. Gelince ona kalenin varsa kusurunu söylemesini istedi. Yahya: "Onu
inşa ettin, ama senin değiL. İçinde de soyundan olmayan kişiler oturacak"
dedi. Haccac buna kızıp: "Neden öyle bir şey dedin?" diye sorunca,
Yahya: "Yüce Allah'ın, ilimleri konusunda alimlerden aldığı sözden dolayı
bunu dedim. Zira: ''Allah 'tan bir söz gizleyemezler''[Nisa 42]
buyurmuştur" dedi veya Kur'an'dan bu yönde bir ayeti okudu. Bunun üzerine
Haccac onu Horasan'a sürgün etti.
İsnadı zayıftır.
10270- Ebu Bekr Muhammed
b. Yahya es-Süli der ki: Bir işi için Abdullah b. el-Mu'tez'in yanında
gittiğimde onardığı evden sorumlu olan adamla evin inşaatı konusunda bir şeyler
konuşuyordu. Adamla konuşmasını bitirince bana şu beyitleri okudu:
"Kim çare olur bana
ve derdime
Onarılması gereken evime
Ağartarak yüzüme
çalıyorum karayı
Evimi onararak
harcıyorum parayı."
10271- Ebu'l-Kasım der
ki: Saygı duyduğum hocalarımdan birinin bana bildirdiğine göre Kasr-ı Şirin'in
duvarlarından birinin üzerinde şu beyitleri okumuştur: "Ölmeyeceklerini
düşünüp yapılar inşa ettiler Oysa harab olsun diye binaları diktiler
Benim bildiğim akıllı
olan hiçbir kişi Zamandan yana güvende saymaz kendini."
İsnadında meçhUl bir
ravi vardır.
10272- Abdullah b.
Muhammed el-Kuraşi der ki: Muhammed b. el-
Hasan bana şu beyitleri
okudu:
"Evini süsleyip
eşyayla doldurdun
Belki de içinde senden
başkası oturacaktır Kişi ertelemelerin elinde rehin gibidir Helakı da bu
ertelemelerin elinden olacaktır Kişi zamanın akışına kaptırmışsa kendini Ölümün
eline düşüp ölmüş gibidir
Ne güzel bir gençtir
sonu için hazırlanan Ve sabah akşam zamanıyla yarışan."
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (210).
10273- Cafer b. Avn der
ki: Mis'ar b. Kidam'ın şu dizeleri okuduğunu işittim:
"Oturmak için
sağlam bir ev yaptı
Ama mezara gitti de bu
evde oturamadı."
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (311).
10274- Ebu Abdillah
el-Hifız der ki: Ebu Abdillah el-Cürcaru'nin
vaazlarında şu dizeleri
okuduğunu işittim:
"Hamdederim Allah'a
ki hepimiz öleceğiz Evler harap olsun diye imar ediliyor
Her şey sonunda her şeyi
yaratana kalacaktır Ki ölmeyen ve daim olan sadece Allah'tır."
10275- Hişam b. Ziyad
der ki: Bir cenazede Hasan( -1 Basri)'nin şöyle dediğini işittim:
"Anneler
yavrularını ölüm için besler
Meskenlerin zamanla harab
olması için yapılması gibi" diyen Sabik elBerberi'ye Allah rahmet etsin.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (298).
10276- Abbad b. Raşid
der ki: Hasan( -ı Basri) ile birlikte dışarıya çıktığımızda Mühelleb kabilesine
ait olan bazı evlere bakıp şöyle dedi: "Sübhanallah! Yapıları yüceltip
dinlerini düşürmüşler, en güzel atlara binmiş, bahçeler edinmiş ve toprak
ağalarına benzemişlerdir. Ama bırak, ileride neyin ne olduğunu
öğreneceklerdir."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (304).
10277- Zaferani'nin
arkadaşı Ebu Haşim bildiriyor: Hasan( -ı Basri), Evs köşkünün yanından
geçerken: "Bu köşk kimin?" diye sordu. "Bu köşk Evs'in"
karşılığı verilince de: "Evs ahirette bu köşk yerine bir parça ekmeğinin
olmasını isteyecektir" dedi.
Tahric: İsnadıncla bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (339).
10278- Muhammed b.
Kesir, hocasından bildiriyor: "Gazvan'ın kamıştan bir çardağı vardı. Bir
yolculuğa çıktığı zaman bu çardağı yıkar, döndüğünde de yeniden yapardı."
İsnadında cehalet
vardır.
10279- Muhammed b. Ebi
Bekr der ki: İki adam bir arazi parçası için aralarında tartışınca yer onlara:
"Sakin olun! Vallahi sağlam olanlar hariç tek gözlü olanlardan bile yüz
tane sahibim oldu" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (329).
10280- Abdullah b. Davud
der ki: Süfyan es-Sevri'nin: "Yapı için bir dirhem dahi harcamış
değilim" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Nuaym, Hilye (6/392, 7/22) ve Beyhaki, Zühd (289).
10281- Yünus b. Meysere
b. Halbes bildiriyor: Birkaç kişi hasta olan Malik b. Yuhamir es-Sekseki'nin
yanına girdi. "Evin Medine'nin en güzel yerinde bulunuyor. Onu onarsan iyi
olmaz mı?" dediklerinde, Malik: "Bizler yolcuyuz ve şu an mola vermişiz.
Gün serinlediği ve rüzgar çıktığı zaman da yola düşeceğiz. Ondan ayrılana kadar
da dünya için hiçbir harcama yapmam" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (337).
10282- Reyyan el-Muradi
der ki: Tavus'a: "Evin dökülüyor" denilince:
"Biz de
(ömrümüzden) akşamı ettik" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (338) ve Ebu Nuayın,
Hilye (4/7,7/12).
10283- Vuheyb b. el-Verd
der ki: Bir gün Ebu Muti' evine baktı ve güzelliği çok hoşuna gitti. Sonra
ağlayarak: "Vallahi ölüm olmasaydı senden dolayı sevinirdim. Dar olan
mezarlara girecek olmasaydık dünyada huzur içinde yaşardık" dedi. Sonra
yüksek sesle ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (265).
10284- Ömer b. Zer der
ki: Kabilemizden bir gence babalarından veya dedelerinden miras olarak bir ev
kaldı. Genç evi yıkıp sağlam bir şekilde yeniden inşa etti. Rüyasında gence
gelinip: "Hayata karşı bir hırsın varsa sen de gördün Evinin sahiplerinin
ölülerin arasında olduğunu iyilerin onları nasıl zikrettiğini görmezmisin
Yurtları bomboş kalıp sesleri kesildi" denildi. Sabah olunca genç bu
rüyasından ders aldı. Daha önce yaptıklarının çoğundan vazgeçti ve kendine
çekidüzen verdi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kısaru'l- Emel (263).
10285- Zeyd b. Eslem der
ki: "Bana bildirildiğine göre bir sırtlan ve yavruları, Amalika kavminden
ölmüş bir adamın göz çukurunu kendilerine yuva yapmışlardı."
Ravileri güvenilirdir.
10286- Nevf (el-Bikali)
der ki: "Hz. Musa'nın öldürdüğü İvac (b. İnak)'ın yatağının uzunluğu sekiz
yüz arşın, genişliği dört yüz arşındi. Hz. Musa'nın boyu on arşın, asasının
uzunluğu da on arşındi. Hz. Musa onu öldürdüğü zaman on arşın zıplamış ve onu
ancak topuğundan vurabilmişti. Bu şekilde İ vac, Nil nehrinin üzerine düşmüştü.
İnsanlar da köprü gibi onun omurgasının ve kaburga kemiklerinin üzerinden Nil
nehrinin karşı tarafına geçerdi."
İsnadı zayıftır.
10287- Abdullah b. Avn
der ki: Abdullah b. Muhammed b. Sirin bir ev inşa etti ve içini süsledi. Bu
yaptığı babası Muhammed'e zikredilince: "Kişinin sadece güzelliğinden
faydalanmak için bir ev inşa etmesinde bir sakınca olduğunu bilmiyorum"
dedi.
Bu da, bu konuda ruhsat
babındadır.
İsnadı ceyyiddir.
10288- Sehl b. Muaz'ın,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kim diğerine haksızlık etmeden ve (haklarına) bir tecavüzde
bulunmadan bir bina yaparsa Rahman (olan Allah)'ın yaratıkları ondan
faydalandığı sürece sevabı kendisine verilir. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/416-417), Taberani, M. el-Kebir 20/187 (41) ve
DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/550 (5720) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/70).
Beyhaki der ki: "Bu
hadisin sahih olması durumunda bundan kasıt nöbet yerleri olabilir. Ya da
sadece süs için değil de zaruri ihtiyaç olarak kişiyi sıcaklar ile soğuklardan
koruyacak olan yapılar olabilir. Doğrusunu da Allah bilir."
10289- Yunus b. Meysere
el-Cublani der ki: "Dünyaya karşı zahit olmak, kişinin Helal olanı kendine
haram kılması veya malını heba etmesi değildir. Gerçek zahitlik, Yüce Allah'ın
katında olanlara elinde bulunan şeylerden daha fazla güvenmendir. Bir musibete
uğradığın zamanki halinin musibete uğramamış olan halinle aynı olmasıdır. Doğru
olan bir hususta (haklı olduğunda) seni öven ile senin yerenin gözünde bir
olmasıdır."
Başka bir kanalla aynısı
Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merfu olarak rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/571 (2340) ve İbn Mace 2/1373 (4100).
10290- Süfyan der ki:
Zühri'ye zühd konusu sorulunca: "Zahid kişi, haram olan şeyler sabrına
baskın çıkmayan, Helal olan şeyler ise şükretmesine engel olmayan kişidir"
dedi.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (3/371) ve Beyhaki, Zühd (35).
Ebu Said der ki:
"Bunun da manası haram olan şeyler karşısında sabretmek, Helal olan şeyler
karşısında şükretmek, nimetlerin Allah'tan geldiğini itiraf etmek ve bu
nimetleri itaat için kullanmaktır."
10291 - İbrahim b. Edhem
der ki: "Zühd, farz olan zühd, faziletli olan zühd ve selamet için olan
zühd olmak üzere üç çeşittir. Farz olan zühd, haramlardan uzak durmakla olur.
Faziletli olan zühd, Helal olan şeylerden (nimetlerden) uzak durmakla olur.
Selamet için olan zühd de, şüpheli şeylerden uzak durmakla olur.''
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (8/26,10/136,137,159) ve Beyhaki, Zühd (31).
10292- Ebu Said b. Ebi
Bekr b. Ebi Osman der ki: Babamın şöyle dediğini işittim: "Dünya nimetleri
ayağına geldiğinde bunların ahiretteki payın olmasından korkman, dünya
nimetleri senden uzaklaştığı zaman da bunlardan mahrum bırakıldığından korkman,
zühdünün doğruluğunun göstergesidir. Sonrasında sen tamah etmeden ve göz dikmeden
bu nimetler sana verildiğinde Allah'a itaat olarak bunları kabul edersin. Allah
sana bu nimetleri vermediği zaman da sen bu yönde başka bir şey istemezsin.
Zühdün hakikati ise Allah'ın rızasını, ahireti ve Allah'ın zikrini kalpten
diğer bütün şeylere tercih etmendir. Haram olan şeylerde zühd farzdır. Mubah
olan şeylerde zühd fazilettir. Helal olan şeylerde zühd ise Allah'a
yaklaştırır."
10293- Zeyd b.
el-Hüseyin der ki: Malik'e dünya'ya karşı zühd'ün ne olduğu sorulunca: ''Helal kazanç
ile kısa emelli olmaktır.'' dediğini işittim.
Tahric: İsnadında durumu
meçhul bir ravi vardır.
10294- Süfyan der ki:
"Zühd olmadan kıraat bir işe yaramaz. Ölülerin neyine gıpta ediyorsan
hayatta olanların da o yönlerine gıptayla bak. İnsanları amellerine göre sev.
Allah'a itaat için başını eğik tut. Masiyetlere ise karşı dur."
Tahric: İsnadı hasendir.
Hennad, Zühd 1/320 (577), Ebu Nuaym, Hilye (7/30) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef
(13/511).
10295- Amir b. AbdilIah
el-Yahsibi der ki: Vehb b. Münebbih şöyle derdi: "Dünyada en zahid olan
kişi -dünya nimetlerine düşkün olsa dahisadece helal ve temiz olan kazancı
taleb eden kişidir. Dünyaya en düşkün olan kişi -dünya nimetlerine yüz çevirmiş
olsa dahi- kazancının helal mi, haram mı olduğuna aldırmayan kişidir. Dünyada
en cömert olan kişi, başka şeylerde insanlar tarafından cimri görülse dahi,
Allah'ın haklarına eksiksiz bir şekilde riayet eden kişidir. Dünyada en cimri
kişi de, başka şeylerde insanlar tarafından cömert olarak bilinse dahi Allah'ın
hakları konusunda gevşek ve cimri davranan kişidir.''
Kitabımda ravi ismi bu
şekilde "Amir b. AbdilIah" olarak geçmektedir.
Ama sanırım doğrusu
Abdullah b. Amir'dir.
Tahric: İsnadında mestur
ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (4/49).
10296- Avn b. Abdillah
b. Utbe der ki: "Yazık bana! Ölüm meleği benden gafil değilken ben
kendimden nasıl gafil olurum? Yazık bana! Ölüm peşimde iken ben nasıl uzun
emeller taşıyabilirim?"
İsnadında bir sakınca
yoktur.
10297- Muhammed b. Vasi'
der ki: "Dört şey kişinin bedbahtlığındandır. Bunlar da uzun emelli olmak,
kalbin katı olması, ağlayamama ve cimriliktir. ''
İsnadı hasendir.
10298- Fudayl b. İyad
der ki: "Uzun emelli olmak bedbahtlık, kısa emelli olmak ise
bahtiyarlıktır.''
İsnadı ceyyiddir.
10299- Muhammed b.
el-Velid der ki: Hasan(-ı Basri): "Kişinin emelleri uzun olduğu oranda
amelleri kötü olur" dedi. Yine: "Senden sonra dünyanın nasıl
olacağını görmek istersen, başkasından sonra nasıl olduğuna bak" demiştir.
Tahric: İbn Ebi Dünya'
nın hocasını tanımıyorum. İbn Ebi Dünya, Kısaru'l-Emel (104,105).
10300- Abdullah b. Rezin
el-Ukayli der ki: Hasane-ı Basri) vaaz ları nda: "Ey Allah'ın kulları!
Hızlı davranın! Acele edin, zira nefesleriniz tutulduğu zaman artık sizi
Allah'a yaklaştıracak ameller de kesildi demektir. Kendine bakan ve günahları
için ağlayanlara Allah merhamet etsin!" derdi. Sonra: "Biz onlar için
teker teker sayıyoruz"[Meryem 84] ayetini okuyup ağlar ve: "Son
sayılanlardan biri canının çıkmasıdır. Son sayılanlardan diğeri, aileden
ayrılmandır. Son sayılanlardan biri de, kabrine girmendir" derdi.
10301- Esbat b. Nasr der
ki: Süddi, "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve
hayatı yaratandır''[Mülk 2] buyruğunu açıklarken: "Kimin ölümü daha çok
hatırlayıp ona en güzel şekilde hazırlanacağını ve ondan daha çok korkup
(günahlardan) sakınacağını ortaya çıkarmak için ölüm ile hayatı
yaratmıştır" demiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, Durru'l-Mensur (8/234).
10302- Huleyd el-Asari
der ki: "Hepimiz öleceğimize inanıyoruz, ama ölüme hazırlık yapan kimseyi
göremiyoruz. Hepimiz cennete inanıyoruz, ama ona amel eden kimseyi göremiyoruz.
Hepimiz cehenneme inanıyoruz, ama ondan korkan kimseyi göremiyoruz. O zaman
neye dayanarak iyi şeyler umuyorsunuz? Harekete geçmek için neyi bekliyorsunuz?
Ölüm, hayır veya şerle Allah tarafından size geleceklerin ilkidir. Kardeşlerim!
En güzel şekilde Rabbinize yönelin!''
İsnadında bir sakınca
yoktur.
10303- Ebu Abdillah
el-Hafız der ki: Ebu Abdillah Hüseyn b. Hasan b.
Eyyub et- Tusi'nin Arap
şiirlerinden üç beyit okuduğunu işitirdim. Biri:
"Ölüp rahatlayan
kişi ölü değildir t\sıl ölü diriyken ölü olan kişidir" beyitidir.
Diğeri: "Dünya
hiçbir diri için kalıcı değildir
Hiç biri diri de dünyada
kalıcı değildir" beyitidir.
Diğeri de: "Genç,
katili olacak hastalığı bildiği zaman Önceden yaptığı hayırlı amellere
sevinir" beyitidir.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (ı/lSl-lSı).
10304- Bekr b. Delluvehy
der ki: Yahya b. Muaz er-Razi'nin şöyle dediğini işittim: "İsteyerek
dünyadan yüz çevirmeyen kişiden dünya, istemese de yüz çeviriL Hayattayken
nimetleri elinden gitmeyen kişiden, vefatından sonra nimetleri elinden gider.''
Tahric: Beyhaki, Zühd
(481).
10305- Cüneyd der ki:
Hocalarımızdan biri: "Hoşlanmadığı şeylerde gözün olduğu sürece Allah'a
hakiki bir kul olamazsın" dedi.
İsnadı ceyyiddir.
10306- Kasım b. Gazvan
der ki: Ömer b. Abdilazız şu beyitleri okurdu:
"Bugün uyanık
mısın, yoksa uykuda mı?
Şaşkın ve endişeli biri
nasıl uyuyabilir
Sabaha kadar uyanık
kalmış olsaydın
Yaşların göz çukurlarını
parçalardı
Oysa sabaha kadar uzun
bir uyku çektin
Ve dehşetli, ürkütücü
şeyler yaklaşmakta sana
Ey aldanan! Gündüzlerin
ihmal ve gafletle
Gecelerin uykuyla
geçiyor, oysa ölüm başında bekliyor
Geçici şeylere
aldanıyor, boş şeylerle vakit geçiriyorsun
Rüyasında ihtilam ile
aldanan kişi gibi
ilerde akıbetinden
hoşlanmayacağın işler yapIyorsun
Oysa dünyada hayvanlar
da bu şekilde yaşıyor.''
Tahric: İbnu'l-Cevzi,
Siretu Ömer b. Abdülaziz (s. 193).
Beyhaki der ki:
"Zühdün fazileti ve açıklaması konusunda seleften ve haleften gelen
rivayetler çoktur. Hepsini aktarmak eserin hacmini aşacağı için burada
zikrettiklerimizle yetindik. Ancak bu konuda müstakil bir eser de kaleme aldık.
Konu hakkında daha fazla malumat sahibi olmak isteyenler söz konusu esere
başvurabilir.'' - Şu eserini kastediyor:
Beyhaki, ez-Zühdü'l-Kebir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
72. Şube (Eşini)
Kıskanma ve İffetsizliğe Göz Yumma