ŞUABU’L-İMAN

69.Ş Başkasının Kusurunu Örtmek

 

Başkalarının Kusurlarını Örtmek

 

Yüce Allah: "İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır"[Nur 19] buyurmaktadır.

 

 

 

9203- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona haksızlık etmez ve onu tehlikeye atmaz. Her kim kardeşinin ihtiyacını giderirse Yüce Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah onun kıyamet günündeki bir sıkıntısını giderir, Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter ...

Buhari ve Müslim bunu Sahih'lerinde Leys kanalıyla rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, mezalim (3/98) ve Müslim 3/1996 (58),

 

 

 

9204- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kim bir müminin ayıbını örterse (gizli tutarsa) diri diri gömülen bir kız çocuğunu mezarından çıkartıp diriltmiş gibi olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 5/200, 201 (4891,4892).

 

 

 

9205- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kul başka bir kulun dünyada bir ayıbını / kusurunu örttüğü zaman Yüce Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Müslim 3/2002 (n).

 

 

 

9206- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Mümin birinin bir ayıbını örten kimse bir kız çocuğunu mezarından çıkartıp diriltmiş olan kimseden daha hayırlıdır" buyurmuştur.

 

İsnadı hasendir.

 

İshak'ın rivayetinde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Mümin kimsenin bir ayıbını / kusurunu örten kimse diri diri gömülen bir kız çocuğunu mezarından çıkartıp diriltmiş gibi olur'' buyurdu" şeklindedir

 

 

 

9207- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kim bir (din) kardeşinin ayıbını örterse diri diri gömülen bir kız çocuğunu mezarından çıkartıp diriltmiş gibi olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Haraiti, el-Münteka Min Mekarimi'l-Ahlak (216) ve İbn Adiy, el-Kamil (7/2518).

 

 

 

9208- Yezid b. Nuaym'ın dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer bunu gizli tutsaydın senin için daha hayırlı olurdu" buyurmuştur.

 

Yine Yezid b. Nuaym'ın bildirdiğine göre dedesi: "Hezzal, Maiz'in suçunu itiraf etmesini söyleyen ve recmedilmesine sebep olan kişiydi" demiştir.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Nesai, Süneni Kübra (9/70).

 

 

 

9209- Zeyd b. Eslem'in, Yezid b. Nuaym kanalıyla babasından bildirdiğine göre Maiz, dört defa Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip suçunu itiraf etmiş ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recmedilmesini emretmişti. Hezzal'a da: "Onun ayıbını giysinle gizleseydin senin için daha hayırlı olurdu" buyurmuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Davud, Sünen 4/541 (4377).

 

 

 

9210- Ebu Hureyre bildiriyor: Maiz b. Malik, kendisine Hezzal denilen bir adama gelip (kendini kastederek): "Bir kişi zina etti" deyince, Hezzal: "Hakkında ayet inmeden Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) git ve bu durumu haber ver" dedi. Bunun üzerine Maiz, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumu haber verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dört defa (onu dikkate almayıp) kendisinden yüz çevirdi. Sonra (beşinci defada) da recmedilmesini emretti. Maiz taşlanırken bir ağacın arkasına sığınmıştı, ama yine de öldürülmüştü. (Taşlandıktan sonra) bir adam arkadaşına: "Bu kişi köpek gibi öldürüldü" dedi. (Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları işitmiş ve bir şey dememişti) Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şişmiş bir eşek leşine rastlayıp: "Oturup şu eşeğin leşinden yiyin" buyurunca, onlar: "Bundan yiyemeyiz, bu şişmiş bir eşek leşidir" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Az önce kardeşinizin onuru hakkında kötü konuşmanız bunu yemekten daha ağırdı! Canım elinde olana yemin olsun ki o şu an Cennet nehirleri içinde yıkanmaktadır" buyurdu. Sonra da: "Yazıklar olsun sana ey Hezzal! Ona merhamet etseydin ya. Yazıklar olsun sana ey Hezzal! Ona merhamet etseydin ya. Yazıklar olsun sana ey Hezzal! Ona merhamet etseydin ya" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 4/580,581 (4428,4429).

 

 

 

9211- Ebu Zer'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir müslümanın kusurunu haksız yere ifşa ederse Allah da kıyamet gününde haklı olarak onun ayıbını ifşa eder" buyurmuştur.

Ebu Ubeyd: "Eşade ibaresi ayıbı / kusuru zikretmek, devamlı olarak dile getirmek manasındadır" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

9212- Muaviye der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer insanların kusurlarını araştıracak olursan onları bozmuş (açıktan günah işlemeye cesaretlendirmiş) olursun, ya da neredeyse bozacak duruma gelirsin" buyurduğunu işittim.

 

Ravi der ki: Ebu Derda: "Muaviye'nin, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işitmiş olduğu bir söz ile Allah kendisine fayda sağladı" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Davud 5/199 (4888).

 

 

 

9213- Bera b. Azib der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize, çadırlarında olan kızların bile işiteceği kadar yüksek bir sesle şöyle hitap etti: "Ey diliyle Müslüman olan, ancak kalbine henüz imanı yerleştirememiş olanlar! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların ayıplarını araştırmayın! Zira kim onların gizli hallerini araştırırsa, Allah da onun gizli hallerini araştırır. Allah kimin gizli hallerini araştırırsa, o kimseyi evinin içinde dahi rezil eder. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Ya'la, Müsned 3/337,338 (1675), İbn Ebi Dünya, es-Samt (167), Ebu'ş-Şeyh, et- Tevbihu ve't-Tenbih (87) ve Ebu Nuaym, Delail (356).

 

 

 

9214- Zeyd b. Vehb der ki: İbn Mes'üd'a gidilip: "Filan kişi hakkında ne dersin? Sakalından şarap damlıyor" denilince: "Allah bizi gizli kusur araştırmaktan menetti. Ancak bir suç bize açıkça görünecek olursa cezasını veririz" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 5/200 (4890).

 

 

 

9215- Amir (eş-Şa'bi) der ki: Bir kadın Hz. Ömer'e gelip: "Ey Müminlerin emiri! Ben (gayr-ı meşru) bir çocuk buldum. Yanında içinde yüz dinar bulunan bir giysi de vardı. çocuğu aldım ve kendisine bir sütanne tuttum. Dört kadın gelip bu çocuğu öpüyor ve ben hangisinin çocuğun annesi olduğunu bilmiyorum" dedi. Ömer: "Bu kadınlar geldiği zaman bana haber ver" dedi. Kadın da öyle yaptı. Ömer kadınlardan birine:

"İçinizden hangisi bu çocuğun annesidir?" diye sorunca, kadın: "Ey Ömer! Vallahi hiç iyi etmedin. Allah, kadının ayıbını gizlemişken sen onu ifşa etmek istiyorsun" karşılığını verdi. Ömer: "Doğru söyledin" dedi. Sonra kendisine gelen kadına: "Bu kadınlar sana geldiğinde onlara bir şey sorma ve çocuğa iyi bak" dedi ve geri döndü.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

9216- Ebu'l-Abbas er-Rahbi bu konuda şu şiiri okumuştur: "insanların gizli olan kötülüklerini çıkarma açığa Yoksa, Allah, senin de kötülüklerini çıkarır açığa. Onlar anıldıklarında iyiliklerinden bahset Başkasını kınama, eğer sende de varsa o haslet."

 

 

 

9217- Enes'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haya perdesini üzerinden atan kimsenin gıybeli olmaz (artık onun hakkında konuşmak gıybet sayilmaz)" buyurmuştur.

 

Eğer hadis sahih ise bununla açık bir şekilde fasıklık eden kişi kastedilmektedir.

isnadında zayıflık vardır. En doğrusunu Allah bilir .

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Hatib, Tarih (8/438), Beyhaki, Sünen (10/210) ve İbn Hibban, elMecruhin (3/155).

 

 

 

9218- Behz b. Hakim'in, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fasık olan kimsenin gıybeli yoktur" buyurmuştur.

Ebu Abdillah der ki: "Bu hadis sahih ve itimad edilecek bir hadis değildir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberanı, M. el-Kebir 19/418 (1011), Hatib, el-Kifaye (sh. 42) ve İbn Adiy, el-Kamil (5/1863).

 

 

 

9219- Behz b. Hakim'in, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fasıkları anmaktan mı çekiniyorsunuz? Onu onda olanla anın ki insanlar onu bilip kendisinden sakınsınlar" buyurmuştur.

 

Carud b. Yezid bunu Behz'den rivayette tek kalmış sayılır. Bu, başkası kanalıyla da rivayet edilmiştir, ancak herhangi bir değeri yoktur.

Eğer hadis sahih ise bundan kasıt aleni bir şekilde fasıklık eden veya şahitliği istenen veya kendisine emanet bırakılacak olan fasık kişidir. Fasıklığını dile getirmek de böylesi durumlarda kendisine güvenilmemesi gerektiğini dile getirme mahiyetindedir. Tevfık, Allah'tandır.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 19/418 (1010), M. es-Sağir (1/214, 215), Hatib, Tarih (3/188,7/261,262,263,282), İbn Hibban, el-Mecruhin (1/215), İbnu'l-Cevzi, el-İlel elMütanahiye (2/93, 292, 293, 294), İbn Ebi Dünya, es-Samt (221), İbn Adiy, el-Kamil (2/595), Ukayli, ed-Duafa (1/202) ve Beyhaki, Sünen (10/210).

 

 

 

9220- Behz b. Hakim b. Muaviye'nin, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fasıkları anmaktan mı çekiniyorsunuz? Onu onda olanla anın ki insanlar bilsin" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Sehmi, Tarih Cürcan (sh. ı ı 5).

 

 

Ebu Abdirrahman der ki: Carud'a: "Bu hadisi senden başka kimse rivayet etmemektedir" dediğimde: "(Bu konuda) Hasan'ın ne dediğini biliyor musun?" dedi. "Hasan ne dedi?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Revh b. Müsafir'in, Yunus kanalıyla bildirdiğine göre Hasan'ın yanında bir adam anı lınca, Hasan bu kişinin hakkında bir şeyler konuştu. Kendisine: "Ey Ebu Said! Gördüğümüz kadarıyla adamın hakkında gıybette bulundun" denilince: "Ey ahmak! Adamı ayıplamak gıybet olur. Her kim gizlemeksizin aleni olarak günah işlerse, onu anmanız size yazılacak olan bir sevaptır. Her kim de günah işler ve bunu insanlardan gizli tutarsa onu anınanız gıybettir" karşılığını verdi.

 

 

 

9221- Hasan el-Basri der ki: "Üç kişi vardır ki bunların hakkında gıybet etmek haram değildir. Bunlar, aleni olarak fasıklık yapan kimse, zalim idareci ve bidat sahibidir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, es-Samt (235).

 

 

 

9222- Ali b. Abdilaziz bildiriyor: Ebu Ubeyd, Hz. Ali'nin bir hadisini aktarıp ahir zaman ve fıtnelerden bahsederek şöyle dedi: "O zamanın en hayırlıları, her gecenin hidayet ışığıdırlar. İnsanlar arasında kötülük ve bozguneuluğu yayan ve insanların kusurlarını ifşa edenler değildirler."

 

İsnadı ceyyiddir.

 

Avf b. Ebi Cemile'den şöyle rivayet edilir: "Nevme ifadesi, kimse tarafından tanınmayan ve kötülükle asla işi olmayan kimse manasındadır.

Mezayl' ifadesi ise biri hakkında kötü bir şey işittiğinde veya gördüğünde onu ifşa eden ve etrafa yayan kimse manasındadır. Tekili de mizya'dır.

Mesayih ifadesi ise yeryüzünde kötülükle, bozguneulukla gezen ve insanların arasını ifsad eden kimseler manasındadır.

Buzr ifadesi de aynı manadadır. Bu da 'bezr' (saçmak) kelimesinden türemiştir. Zira: "Tohumu ve başka şeyi tarlaya saçtım" denilir. Bu da bozguneuluk ve ifsad ile sözleri saçmaktadır. Tekili de buzr'dur.

 

 

 

9223- Hz. Ali der ki: "İnsanları tanıyan, ancak insanların kendisini tanımadığı kula ne mutlu. Allah onu kendinden hoşnut olmakla tanır. Onlar hidayet ışığıdırlar. Onlar insanlar arasında kötülük ve bozguneuluğu yayan ve insanların kusurlarım ifşa edenler değildir. Allah onları her türlü karanlık fıtneden kurtarır.

 

Tahric: İsnadında meçhul bir ravi vardır. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/281), Hennad, Zühd (2/437) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/76, 77).

 

 

 

9224- Abdullah (b. Mes'lid) der ki: "Hayır söyleyin ki onunla bilinirsiniz. Onunla amel edin ve onun ehli olun. Kötülükleri ifşa edenlerden olmayın."

 

Tahric: İsnadı munkatı'dır. İbnu'l-Mübarek, Zühd (1438), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/292), İbn Ebi Asım, Zühd (ı04), Hennad, Zühd (1123), Veki', Zühd (267) ve Ahmed, Zühd (sh. 161).

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

 

Kişinin Kendi Kötülüklerini Örtmesi