Kabirleri Ziyaret Etmek |
8848- İbn Bureyde'nin,
babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Daha önce kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Artık ziyaret
edebilirsiniz, zira bu ziyaretler size (ahirete yönelik) hatırlatmalarda
bulunur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Davud 3/558 (2235).
Zübeyd b. el-Hiris
aynısını Muhirib'den rivayet etmiş ve: "Kabirleri ziyaretiniz
hayırlarınızı arttıracaktır" eklemesinde bulunmuştur.
Bu hadisi Müslim rivayet
etti. - Müslim, cendiz (106) ile adahi (37).
Yine İbn Mes'üd'dan
naklen bize bildirildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kabirleri ziyaret edin! Zira dünyaya karşı sizi zahid kılarken ahireti
hatırlatır" buyurmuştur. - İbn Mace 1/501 (1517).
8849- Yine Enes b.
Malik'ten naklen bize bildirildiğine göre Hz.
Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Daha önce kabirleri ziyaret etmenizi
yasaklamıştım. Ancak artık ziyaret etmenizi uygun görüyorum. Zira bu ziyaretler
kalbinizi yumuşatır. gözlerinizi ağlatır ve ahireti hatırlatır. Ziyaret edin,
ancak dine uygun olmayan sözler söylemeyin."
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (3/237, 250), İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/342) ve Hakim, Müstedrek
(1/375-376).
8850- İbn Bureyde,
babasından bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Mekke'nin fethi sırasında başını kapatmış olarak bin kişiyle birlikte gelip
annesinin kabrini ziyaret etti. O gün ağladığı kadar başka bir zaman ağladığı
görülmüş değildi."
Ebu Abdillah'ın
rivayetinde "Mekke'nin fethi sırasında" ifadesi yoktur.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Hakim, Müstedrek (1/375) ve İbn Ebi Şeybe,
Musannef(3/343).
8851 - Ebu Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu:
"Kabirleri ziyaret
et, zira bu ziyaretler sana ahireti hatırlatır. Ölü de yıka, zira böylesi
çıplak bedenlerle uğraşmakta büyük ibretler vardır. Cenaze namazlarına da katLı
ki belki seni hüzünlendirir. Zira hüzünlü olan kişi, Allah'ın gölgesinde olur
ve her türlü hayırta karşılaşır. "
Yilkub b. İbrahim sanırım
meçhul olan Yilkub b. İbrahim el-Medeni' dir.
Hadisin metni münkerdir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (1/337).
8852- Enes der ki: Adamın
biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve kalbinin
katılığından yakındı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mezarlığa
git ve ölümden sonra dirilmeyi düşünüp ibret al" buyurdu.
Bunun da metni münkerdir.
Mekki b. Kamir, Basralıdır. Meçhul biri olan el-Kadimi ondan rivayetlerde
bulunmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Hacer, el-Lisan (6/88).
8853- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.
İsnadı çok zayıftır.
8854- Abdullah b. Ömer
der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "İçinizden biri öldüğü zaman bekletmeden aceleyle onu mezarına götürün.
Mezarındayken başının ucunda Fatiha Suresi, ayaklarının ucunda da Bakara
Suresi'nin son ayetleri okunsun. ''
Bildiğim kadarıyla hadis
sadece bu isnadla yazılmıştır. Burada zikredilen kıraat şekli İbn Ömer'den
mevküf olarak da rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberini, M. el-Kebir 12/444 (13613) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 1/284 (1115)
Bak: Heysemi,Mecmau'z-Zevaid (3/44).
8855- Abdullah b.
Ayyaş'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Mezarında olan ölü suda boğulmakta olan ve yardım isteyen
biri gibidir. Babasından veya annesinden veya kardeşinden veya bir arkadaşından
gelecek bir duayı bekler. Böylesi bir dua geldiği zaman da dünya ve
içindekilere sahip olmaktan daha fazla sevinir. Yüce Allah kabirde bulunanlara
yaşayanların dualarından dağlar kadarını ulaştırır. Yaşayanların ölülere
hediyesi de onlara bağışlanma dilemektir. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Bak: Zehebi, Mizan (3/496), İbn Hacer, el-Lisan (5/99) ve Kurtubi,
et-Tezkiretü'i-ahvali'l-mevta (s. 101).
8856- Eban el-Muktib
bildiriyor: "Abdullah b. Ömer ailesinden ölenleri bir yerde defnederdi. O
sırada bir cenazenin geldiğini gördüğü zaman yanlarına uğrar ve ölene dua edip
bağışlanma dilerdi."
İsnadı zayıftır.
8857- Ebu Hureyre der ki:
"Kişi tanıdığı birinin mezarına uğrayıp selam verdiği zaman, ölü de
selamına karşılık verir ve o da kendisini tanır. Tanımadığı birinin mezarına
uğrayıp selam verdiğinde ölü de onun selamına karşılık verir."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Gazali, İhya (4/475).
8858- Amr b. Cerir der
ki: "Kişi ölü olan kardeşine dua ettiği zaman bir melek bu duayı kabirde
olana getirir ve: ''Ey kabrinde garip olan! Seni seven bir kardeşten sana
hediye var'' der.''
Tahric: İsnadı zayıftır. Gazali,
İhya (4/475).
8859- Bişr b. Mansur
anlatıyor: Vebanın baş gösterdiği zamanlarda adamın biri devamlı olarak
mezarlığa gidip gelen cenazelerin namazlarını kılardı. Akşam olduğu zaman da
mezarlığın kapısında durup: "Allah yalnızlığınızı gidersin. Allah
garipliğinize acısın, günahlarınızı bağışlayıp iyiliklerinizi kabul etsin"
diye dua eder ve bu sözlerine başka da bir şey eklemezdi.
Daha sonrasını adam şöyle
anlatır: Bir defasında mezarlığın kapısına uğramadan ve dua etmeden evime
gittim. O gece uyurken rüyamda kalabalık bir topluluğun yanıma geldiğini
gördüm. Onlara: "Kimsiniz ve neden geldiniz?" diye sorduğumda:
"Biz mezarlıkta yatanlarız" dediler. Onlara: "Neden
geldiniz?" diye sorduğumda: "Bizleri, evine giderken hediye vermeye
alıştırmıştın" dediler. Onlara: "Bu hediye nedir?" diye
sorduğumda: "Bizim için ettiğin o dualardı" karşılığını verdiler.
Bunun üzerine: "Dua etmeye devam edeceğim" dedim ve bir daha onlara
dua etmeden evime gelmedim.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Gazaıi, İhya (4/475).
8860- Beşşar b. Galib der
ki: Rüyamda Rabia el-Adeviyye'yi gördüm ki ona çokça dua ederdim. Bana:
"Ey Beşşar! Hediyelerin bana nurdan tabaklar içinde üzerleri ipekten
mendillerle örtülmüş bir şekilde geliyordu" dedi. Ona: "Bu nasıl
oluyor?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Hayatta olan müminlerin ölüler
için ettiği dualar kabul gördüğü zaman bu şekilde oluyor. Bu dualar tabaklar
içinde üzerleri ipekten mendillerle örtülmüş bir şekilde kendisine dua edilen
kişiye getiriliyor ve: ''Bu, filanın sana bir hediyesidir'' deniliyor."
Tahric: İsnadında cehalet
vardır. Kurtubi, et-Tezkiretüfi ahvali'l-mevta (s.113) ve Gazali, İhya (4/475).
8861 - Mesma' b. Asım
bildiriyor: Asım el-Cahderi ailesinden bir adam bana şunu anlattı: Ölümünden
iki yıl sonra rüyamda Asım el-Cahderi'yi gördüm. Ona: "Sen ölmemiş
miydin?" diye sorduğumda: "Evet, öldüm" dedi. Ona: "Şimdi
neredesin?" diye sorduğumda: "Vallahi cennet bahçelerinden bir
bahçedeyiz. Arkadaşlarımla birlikte her Cuma gecesi ve sabahı Bekr b. Abdillah el-Müzeni'nin
yanında toplanıyor ve sizin haberlerinizi alıyoruz" dedi. Ona:
"Bedenlerinizle mi ruhlarınızla mı?" diye sorduğumda: "Heyhat!
Bedenler parçalanıp gitti. RuhlarımızIa bir araya geliyoruz" dedi. Ona:
"Sizleri ziyaret ettiğimizde haberiniz oluyor mu?" diye sorduğumda:
"Cuma günü, akşamı ve Cumartesi günü sabah güneş doğana kadar bunu
bilebiliyoruz" dedi. Ona: "Diğer günler içinde neden sadece Cuma
günü?" diye sorduğumda: "Cuma gününün değeri ve büyüklüğünden" dedi.
8862- Cübeyr el-Kassab
anlatıyor: Her Cumartesi sabahı Muhammed b.
Vasi'nin yanına giderdim.
Oradan birlikte mezarlığa giderdik. Orada mezarların başında durup selam verir
ve dua ederdik. Ardından geri dönerdik. Bir Pazartesi günü Muhammed'e: "Bu
gün mezarlığa gitsek olmaz mı?" dediğimde: "Bana bildirildiğine göre
ölüler Cuma günü ve bir önceki ile bir sonraki günler de kendilerini ziyaret
edenlerden haberdar olurlarınış" karşılığını verdi.
8863- Süfyan es-Sevri der
ki: Bana bildirildiğine göre Dahhak: "Kişi Cumartesi günü güneş doğmadan
önce bir mezarı ziyaret ettiği zaman mezardaki onun bu ziyaretinden haberdar
olur" demiştir. Ona: "Bu nasıl oluyor?" diye sorulunca:
"Cuma gününün değerinden dolayı" karşılığını vermiştir.
8864- Ebu't-Teyyah der
ki: Mutarrif (b. Abdillah) şehir dışında yaşar, Cuma günü gece vakti de atı
üzerinde mezarlığa gelirdi. Bize bildirildiğine göre gece vakti kamçısı önünü
aydınlatırdı. Bir gece mezarlığa geldiğinde atının üzerinde hafif bir uykuya
daldı. Rüyasında mezardakilerden her birinin kendi mezarının başında oturduğunu
gördü. Kendisini gördüklerinde de birbirlerine: "Bu Mutarriftir! Her Cuma
buraya gelir" demeye başladılar. Mutarrif onlara: "Siz orada Cuma
gününün hangi gün olduğunu bilir misiniz ki?" diye sorunca: "Evet,
hatta bu günde kuşların bile ne dediğini biliriz" karşılığını verdiler.
Mutarrif: "Kuşlar ne der?" diye sorunca: "Salih bir güne selam
olsun! Selam olsun, derler" karşılığım verdiler.
Tahric: İsnadı salihtir.
Abdullah b. Ahmed, zevaidü'z-Zühd (s. 246), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/482) ve
Ebu Nuaym, Hilye (2/205) Bak: Zehebi, Siyer (4/193), İbnu'l-Cevzi,
Sifatu's-Safve (3/222-223)
8865- Zeyd b. Vehb
anlatıyor: Mezarlığa çıkıp oturdum. Bir ara adamın biri mezarın birine geldi.
Onu düzelttikten sonra yanıma gelip oturdu. Ona: "Bu mezar kimin?"
diye sorduğumda: "Ölen bir kardeşimin" dedi. Ona: "Kardeşinin
mi?" diye sorduğumda: "Dinde kardeşim" dedi ve şöyle devam etti:
"Onu rüyamda gördüm. Ona: ''Alemlerin Rabbine hamdolsun ki iyi yaşadın''
dediğimde: ''Sen bu sözü söylüyorsun, ancak şimdi bu sözü söylemeye gücümün
yetmesi benim için dünya ve içindekilerden daha iyidir. Beni defnettikleri gün
filan kişinin durup iki rekat namaz kıldığını gördün değil mi? Böylesi iki
rekat namaz kılmaya gücümün yetmesi benim için dünya ve içindekilerden daha
iyidir'' karşılığını verdi."
Tahric: İbn Ebi Şeybe,
Musannef (13/558-559) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/171).
Başka bir yerde aynı
manada Ebu Osman en-Nehdi, Mutarrif ve Ebu Kılabe'den rivayetler zikretmiştik.
Onların rivayetlerinde ölünün "Diriler bilir, ama amel etmezler. Bizler
ise bilir, ama amel edemeyiz" dediği zikredilir.
8866- İbrahim b. Beşşar
der ki: Arap bilgelerinden birine: "En büyük öğüt nedir?" diye
sorulunca: "Ölülerin bulunduğu yere (mezarlığa) bakmaktır" demiştir.
Tahric: Ebu Bekr, Ebu
Bekr b. Ebi Dünya el-Kureşl'dir.
8867- Mufaddal b. Yunus
der ki: Rabi' b. Ebi Raşid sabah mezarlığa gider, akşama kadar gününü orada
geçirirdi. Döndüğünde de üzüntülü bir şekilde dönerdi. Kardeşi ve ailesi ona:
"Neredeydin?" diye sorduklarında: "Mezarlıktaydım. Orada bizim
sahip olduğumuz şeylerden mahrum bırakılan topluluklara baktım" der ve
ağlardı.
İsnadı ceyyiddir.
8868- Muhammed b. Kudame der
ki: Rabi' b. Haysem kalbinde katılık hissettiği zaman gece vakti ölmüş olan bir
arkadaşının mezarına gelir ve:
"Ey filan oğlu filan
oğlu filan!" diye seslenirdi. Sonra da: "Keşke sana neler yapıldığını
bilebilseydim" der ve gözyaşları içinde ağlardı. Bir sonraki ziyaretine
kadar da bunun etkisi üzerinde görülürdü.
Isnadı zayıftır.
Kalplerin katılaştığı
zamanlarda mezarlıklara gitme konusunda Safvan b.
Süleym, Muhammed b.
el-Münkedir ve seleften olan başkalarından rivayetler zİkrettik.
"Kabirleri görüp onları düşünmek önceki ümmetIerden bir öğütler
verir" denilirdi.
8869- Umare b. Mihran
el-Mağuli der ki: Muhammed b. Vasi' bana: "Ne güzel bir evirı
varmış!" dedi. Ona: "Mezarlığın hemen dibinde olan evimin nesini
beğeniyorsun?" diye sorduğumda: "Onların sana ne zararı var ki? Sana
ahireti hatırlatıyor ve kötülüklerini azaltı yorlar" dedi.
İsnadı zayıftır.
8870- İshak der ki: Ebu
Usame'ye: "Abdullah b. Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebi Talib, babasından
naklen Ali b. Ebi Talib'e: ''Neden Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kabrinin yanında bulunmak yerine diğer mezarlıklarda bulunmayı tercih ettin?''
diye sorulunca: ''çünkü onların dürüst komşular olduğunu, dillerine sahip olup
ahireti hatırlattıklarını gördüm'' dediğini size rivayet etti mi?" diye
sorduğumda: "Evet!" diyerek bunu onayladı.
8871 - Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir. Ancak burada şöyle denilir: "Ali
b. Ebi Talib'e: ''Neden mezarlığa komşu oldun?'' diye sorulunca: ''çünkü
onların dürüst komşular olduğunu, kötülükten uzak durduklarını ve ahireti
hatırlattıklarını gördüm'' dedi.''
İsnadı hasendir.
8872- Kasım b. Münebbih
der ki: Bişr b. el-Haris kefenlere baktı ve:
"Bir ölüyü ancak
amelleri güzelleştirir" dedi.
İsnadı sahihtir.
8873- Nu'man der ki: Hz.
Ali bir cenazenin namazını kıldırmak için çağrıldığı zaman: "Namaza
duracağız, ancak kişiye sadece amelleri hayır getirir" derdi.
Buradaki Nu'man sanırım
İsmail b. Ebi Halid'in kardeşidir.
Tahric: İsnadı ceyyiddir,
Fesevi, Ma'rife (2/187).
8874- Ubeyd b. Umeyr der
ki: Kabirdekiler de haber bekler. Biri ölüp yanlarına geldiği zaman ona:
"Filan kişiye ne oldu?" diye sorarlar. Gelen kişi:
"Henüz yaşıyor"
der. Başka biri için: "Falan kişiye ne oldu?" diye sorduklarında:
"Niye yanınıza gelmedi mi?" karşılığını verir. "Hayır,
gelmedi" der ve: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun! Bizim
yerimizden başka bir yere (cehenneme) götürüldü" diye eklerler.
Tahric: Hacib b. Ahmed
dolayısıyla isnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (3/271) ve İbnu'l-Cevzi,
Sifatu's-Safve (2/207).
8875- İsmail b.
Abdirrahman b. Atiyye, ninesi Ümmü Atiyye'den bildiriyor: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye geldiği zaman Ensar'ın kadınlarını bir
evde topladı ve Ömer b. el-Hattab'ı yanlarına gönderdi. Ömer kapıda durup selam
verdi. Kadınlar selamına karşılık verdiler. Ömer: "Ben, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) size göndermiş olduğu elçiyim" deyince, biz:
"Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve onun da elçisine
merhaba!" diyerek karşıladık. Ömer: "Allah'a hiçbir şeyi ortak
koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, elleriniz
ve ayaklarınız arasında bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi işte karşı
gelmemek üzere biat eder misiniz?" diye sorunca: "Evet, ederiz"
dedik. Bunun üzerine Ömer evin dışından elini uzattı, biz de evin içinden
elimizi uzatıp biat ettik. Biat sonrası Ömer: "Allahım! Şahit ol!"
dedi. Yine bayram namazlarına henüz buluğa ermemiş genç kızlarımız ile hayızlı
kızlarımızı götürmemizi emretti. Cuma namazının üzerimize farz olmadığını
söyleyip cenazelerin peşinden çıkmamızı yasakladı."
İsmail der ki: Nineme:
''Hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek"[Mumterune 12] ifadesinden kastın ne
olduğunu sorduğumda: "Bununla ölü arkasından ağıt' yakmamız
yasaklandı" dedi.1
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 1/676-677 (1139).
Lafız Abbas b. el-Fadl
el-Esfati'nin lafzıdır. Kadınların cenazeye katılması ve ölülerin arkasından
ağıt yakmaları konusundaki diğer rivayetleri es-Sünenü 'l-Kübra'da aktardık.
8876- Enes anlatıyor: Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte oturmuşken bir cenaze
geçti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kimin cenazesi?"
diye sorunca: "Filan kabileden filanın cenazesi! Allah'ı ve Resulü'nü çok severdi,
Allah'a itaat eder ve bu uğurda gayret sarf ederdi" denildi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vacip oldu! Vacip oldu! Vacip oldu!"
buyurdu. Başka bir cenaze geçince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu kimin cenazesi?" diye sordu. "Filan kabileden filanın
cenazesi! Allah'a ve Resulü'ne öfke duyardı. Allah'a isyan eder ve bu yolda
çalışırdı" denilince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine:
''Vacip oldu! Vacip oldu! Vacip oldu!" buyurdu.
"Ey Allah'ın Resulü!
İlk önce geçen cenaze hakkında iyi şeyler söylendi.
Sonra geçen cenaze
hakkında da kötü şeyler söylendi. Ama sen her ikisi için de ''Vacip oldu''
buyurdun" denilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet,
ey Ebu Bekr! Yüce Allah'ın yeryüzünde kişinin iyi veya kötü yönleri konusunda
insanların diliyle konuşan melekleri vardır" buyurdu.
Ebu Abdillah'ın
rivayetinde ise şöyle geçer: "Bir cenaze geçti, ardından bir cenaze daha
geçti ve sen hakkında: ''Vacip oldu! Vacip oldu! Vacip oldu!'' buyurdun ...
"
Tahric: İsnadı hasendir.
Bezzar, Müsned (1/409) ve Hakim, Müstedrek (1/377).
8877- Sa'd b. İshak b.
Ka'b b. Ucre, babasından naklen dedesinden bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla otururken:
"Allah yolunda
öldürülen kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Ashabı:
"İnşallah cennete
girecektir" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"inşallah cennete girecektir" buyurdu. "Peki Allah yolunda ölen
kişi hakkında ne dersiniz?" diye sorunca: "Allah ve Resulü daha iyi
bilir" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "inşallah
cennete girecektir" buyurdu ve: "Dürüst olan iki kişinin: ''Allah
için söylemek gerekirse hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz'' dediği
kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha iyi
bilir" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"inşallah cennete girecektir" buyurdu ve: "Dürüst olan iki
kişinin: ''Allah için söylemek gerekirse hayırlı bir şey yaptığını bilmiyoruz''
dediği kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha
ıyı bilir" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Günahkar biridir, ancak Allah bağışlayıcı ve merhametlidir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberinİ, M. el-Kebir 19/147-148 (323) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (5/359).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
65. Şube: Aksırana
"Yerhamukallah" Demek (Teşmit)