İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırmak |
Yüce Allah şöyle
buyurur: "Sizden hayra çağıran, iyilikle emreden, kötülükten men eden bir
cemaat olsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.''[Al-i İmran 104] Allah bu
ayetle iyiliği emretmeyi, kötülükten da alıkoymayı emretmiş, başka bir ayette
ise iyiliği emredenleri ve kötülükten alıkoyanları överek şöyle buyurmuştur:
"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder,
kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz.''[Al-i İmran 110] Müminlerin
vasfedildiği başka bir ayette ise şöyle buyurmuştur: ''İyiliği emredip kötülükten
alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır ...
"[Tevbe 112] israil oğullarından Ianetlediği bir kavmi vasfederken ise
şöyle buyurdu: "İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini
vazgeçirmeye çalışmazlardı.''[Maide 79] Yani birbirlerini kötülüklerden
alıkoymuyorlardı. Bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu
hadisler nakledilmiştir:
7138- Ebu Ubeyde b.
Abdillah b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "israil oğullarına (din bakımından) eksiklik ilk
olarak şu şekilde düştü: Kişi kardeşini günah işlerken görünce onu bundan
alıkoymaz, ertesi gün onunla tekrar karşılaşır, fakat dünkü yaptıği, onunla
birlikte yemesine, içmesine ve oturmasına mani olmazdı. Bunu yaptıklarında
Allah onların kalplerini birbirine karıştırdı. Allah onlar hakkında: ''İsrail
oğullarından Mfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir
.... Eğer Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene (Kur'an'a) inanıyor olsalardı,
onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık
kimselerdir."[Maide 78-81] Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu
söylerken yaslanmıştı. Oturdu ve şöyle buyurdu: "Hayır; canım elinde olana
yemin ederim ki, zalimin zulmüne engel olmadıkça ve onu hakka döndürmedikçe
(Sizin de kalpleriniz birbirine karıştırılmaktan kurtulamaz)"
Süfyan es-Sevri hadisi
bu şekilde nakletmiştir.
Yunus b. Raşid ve Şerik
bu hadisi Ali b. Bezıme kanalıyla Ebu Ubeyde'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan
bu şekilde nakletmiştir. İkisinin de senedini Sünen kitabında naklettik.
Yine başka bir yolla
Salim el-Eftas kanalıyla Ebu Ubeyde'den, o da (babası) Abdullah'tan
nakledilmiştir.
7139- Abdullah b.
Mes'ud'un bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Yüce Allah'ın, israil oğullarına neden gazaplandığını biliyor
musunuz?" Sahabe: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" karşılığını
verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kişi,
birinin günah işlediğini görünce bir müddet onu alıkoyar, sonra onunla
karşılaşınca kendisiyle tokalaşıp onunla yer, içer ve sanki günah işlemiyormuş
gibi davranırdı. Bu durum onlarda artınca Allah onların kalplerini birbirine
vurdu, sonra Hz, Davud ve isa b. Meryem'in diliyle onları lanetledi, Bunun
sebebi de isyan etmeleri ve taşkınlık yapmalarıydı. Canım elinde olana yemin
ederim ki; ya iyiliği emredip kötülükten alıkoyarsınız ve zalime engel olup
hakka çevirirsiniz ya da Allah sizin kalplerinizi birbirine vurup, sizden
öncekileri lanetlediği gibi lanetler."
7140- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetimin zalime zalim demediğini görürseniz, onlardan aynı."
İsnadındaki Muhammed b.
Müslim, Ebu'z-Zübeyr el-Mekki'dir ve Abdullah b. Amr b. el-As'tan hadis
dinlememiştir. Yahya b. Main ve başkaları da aynı şeyi söylemiştir.
7141- İbn Şiliab,
"Hasan b. Amr -Ebu'z-Zübeyr -Amr b. Şuayb babası -Abdullah b. Amr"
kanalıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi nakletmiştir.
Tahric: Senedi kopukluk
vardır. Hatib, Tarih (11/222-223) ve İbn Adiy, el-Kamil (6/2135).
Beyhaki der ki:
"Hadis şu manaya gelmektedir: Müslümanlar kendilerine bir zarar
gelmesinden korkup zalime zalim olduğunu söylemeyi bıraktıkları zaman, zararı
bu sözü söylemenin getireceği zarardan daha çetin, vebali bu görevi yerine
getirememekten daha ağır olan bir durumun içine düşerler. Bunun yanında
canlarına ve mallarına bir zarar gelmemesi için müşriklerle cihadı bırakmaları
daha kolayolur. işte böylesi bir durumda oldukları zaman artık onlardan ümit
kesilmelidir. Zira yoklukları ile varlıkları bir olur."- Bkz: Halimi,
el-Minhac (3/316).
7142- İbn Bureyde'nin
bildirdiğine göre babası şöyle dedi: Cafer b. Ebi Talib, Habeşistan'dan gelince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu karşılayıp: "Habeşistan'da
gördüğün en ilginç şeyi bana anlat" buyurdu. Cafer şöyle karşılık verdi:
"Başının üzerinde yiyecek dolu bir sepet bulunan bir kadın gördüm. Bir
atlı gelip sepete vurarak yiyeceğini dağıttı. Ben ona bakmaya başlarken, kadın
dökülen yiyecekleri zembile doldururken şöyle demeye başladı: "Melik'in
Kürsi'sini koyup mazlumun zalimdeki hakkını alacağı günde vay haline!"
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dişleri gözükecek
şekilde güldü ve: "Zayıfın hakkını, güçlüsünden çekinmeden alamadığı bir
ümmet nasıl takdis olunabilir?" buyurdu.
7143- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Zayıfın hakkını, güçlüsünden çekinmeden alamadığı bir ümmet
takdis olunamaz!
7144- Kays der ki: Hz.
Ebu Bekr, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi: "Ey insanlar!
Sizler, "Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda
olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır.
O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir"[Maide 105]
okuyorsunuz, ancak yanlış mana veriyorsunuz. Ben Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Eğer bir kavmin içinde ma'siyet
işleyen biri olur da kavmin bunu değiştirmeye gücü yettiği halde değiştirmezse,
mutlaka, Allah'ın hepsinin üzerine azabını indirmesi pek yakındır."
Lafız, Hişam'a aittir.
Yezid'in rivayetinde lafız şu şekildedir: "insanlar zalimi görüp ona engel
olmazlarsa mutlaka, Allah'ın hepsinin üzerine azabını indirmesi pek yakındır.
" Hadisin başında ise hadis şu şekildedir: Ebu Bekr esSıddik kalkıp
Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: "Ey insanlar sizler şu ayeti
okuyorsunuz ... "
7145- Hz. Ebu Bekir der
ki: "Bir topluluk kendilerinden daha üstün bir toplum içinde açıkça günah
işler de bu topluluk kendilerine engel olmazlarsa muhakkak Allah onlara bela
indirir, sonra o belayı kendilerinden kaldırmaz."
7146- Ebu'ı-Aliye
anlatıyor: Abdullah b. Mes'ud'un yanında iken insanların arasında olduğu gibi
iki kişinin arasında bir sorun olmuştu. Her ikisi de birbirlerine kalkınca,
Abdullah'ın meclisinde oturanlardan biri: "Onlara iyiliği emredip
kötülükten nehyetmek için kalksan" dedi. Diğer bir kişi yanındakine:
"Sen kendi nefsine bak. Yüce Allah: ''Ey iman edenler! Siz kendinizi
düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar
veremez''[Maide 105] buyuruyor" diye karşılık verince, bunu işiten İbn
Mes'ud şöyle dedi: "Bu ayetin tevili henüz gelmiş değildir. Kur'an
indirildiği yere indirildi ve bir kısım ayetlerin tevili Kur'an inmeden önce
geçti. Bir kısım ayetlerin tevili, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında gelmiş, bir kısım ayetlerin tevili Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yıllar sonra gelmiştir. Bir kısım ayetlerin tevili de bu günden
sonra, bir kısım ayetlerin tevili de kıyamet günü zamanındadır. Bir kısım
ayetlerin tevili Hesap, Cennet, Cehennem ve Mizan zamanıdır. Kalpleriniz ve
istekleriniz bir oldukça, fırkalara ayrılmadıkça ve birbirinize acılar
tattırmadığınız müddetçe iyiliği emredip kötülükten nehyedin. Kalpleriniz ve
istekleriniz ayrı olduğu zaman, fırkalara ayrılıp birbirinize acılar
tattırdığınız zaman bu ayetin tevili de gelmiş olur. İşte o zaman herkes kendi
nefsinden sorumludur."
7147- Ebu Umeyye
eş-Şa'bani anlatıyor: Ebu Sa'lebe el-Huşenl'ye, "Siz doğru yolda
olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez" [Maide 105] ayetini
sorup: "Bu ayetle nasıl amel edeceğiz?" dediğimde şöyle cevap verdi:
VAllahi, bunu bilen birine sordun. Ben bu ayeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sorduğumda şöyle buyurdu: "Birbirinize iyiliği emredin,
kötülükten sakındırın. itaat edilen bir cimrilik, tabi olunan nefsi arzular
(ahirete) tercih edilen dünya ve her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini
görürsen kendine düşeni yap ve Seçkin kimselerle beraber olmaya bak."
Firyabi der ki: Gördüğüm
kadarıyla şöyle buyurdu: "Avamla beraber olmaktan sakın. şüphesiz sizin
ardınızdan sabır günleri gelecektir. O günde sabretmek, avuçta kor tutmak kadar
zor olacaktır. O günlerde iyi amel işleyene, onun yaptığının benzerini yapan
elli kişinin sevabı vardır."
7148- Aynı manada bir
hadis başka bir kanalla nakledilmiştir ancak farklı olarak: "Avamın
işlerini bırak ve sen kendi nefsine dikkat et" ibaresi vardır.
7149- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın
Resulü! İyiliği emredip kötülükten nehyetmeyi ne zaman bırakacağız?"
denilince: "Sizden önceki israil oğullarında zuhur eden şey sizde de zuhur
ettiği zaman" buyurdu. Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Zuhur eden şey
nedir?" diye sorunca: "iyilerinizin arasında aldatmacanın,
şerlilerinizin arasında fuhşun, idareciliğin küçüklere bırakılması ve fıkhın
rezilierde zuhur etmesidir" buyurdu.
7150- Başka bir kanalla
bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak: "Mülk küçüklerinizin eline
geçince ve fıkıh rezilierinizde olunca" ibaresi geçmiştir.
7151 - Abdurrahman b.
Abdillah b. Mes'ud'un, babasından bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ganimetler elde edecek, size yardım
edilecek ve fetihler gerçekleştireceksiniz. O zamana yetişen kişi, Allah'tan
korksun ve iyiliği emredip kötülükten alıkoysun. Kasıtlı olarak benim adıma
yalan söyleyen, cehennemdeki oturacağı yeri hazırlasın."
7152- Huzeyfe b. el-
Yeman'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki: ya iyiliği emredip
kötülükten alıkoyarsınız veya Allah size bir ceza gönderiverir de ona dua
edersiniz ve duanızı kabul etmez."
Beyhaki der ki: Kitap ve
sünnet iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın vacip olduğunu göstermektedir.
Yüce Allah iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, müminlerle münafıklar
arasındaki fark yapmıştır. Çünkü Allah, "Münafik erkekler ve münafik
kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). Kötülüğü emrediP iyiliği
yasaklarlar"[Tevbe 67] ve "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin
dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar"[Tevbe 71]
buyurmuştur.
Bu da müminlerin,
akidelerinin sahih gidişierinin doğru olmasının en büyük ve kuvvetli
özelliğinin, iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak olduğunu göstermektedir.
Bunu da herkes layıkıyla yapamaz. Bunlardan had uygulama ve tazir cezası gibi
olan bazı şeyleri Müslümanların idarecisi uygular. Her memlekette ve şehirde
salih, güçlü, alim ve güvenilir bir kişiyi görevlendirir, ona olanları
gözetiemesini, gördüğü veya işittiği kötülüğü değiştirmesini, emredilmesi
gereken her iyiliği emretmesini, had (şer'i ceza) uygulanması gereken her
fasıka had uygulamasını emreder. Bu kuralları koyan (Yüce Allah) bunların nasıl
tatbik edileceğini en iyi bilir.
ilim ve salih amele
sahip olan bütün alimlerin, gücü nispetinde iyiliğe çağırıp kötülükten
sakındırması gerekir. Eğer kötülüğü ortadan kaldırmaya ve bunu yapana engel
olmaya gücü varsa bunu yapar, eğer gücü yoksa ve ancak birinden yardım alınca
yapabiliyorsa, yine öyle yapar. Ancak had ve cezayı gerektiren şeylerde sadece
idareci tasarrufta bulunabilir. Sadece sözle engel olmaya gücü yetiyorsa sözle
engel olur. Eğer sadece kalbiyle reddedebiliyorsa, öyle yapar. iyiliği emretmek
te kötülükten sakındırmak gibidir. Eğer ıslah eden alimin sözü dinleniyorsa
bunu yapar. Eğer sözü dinlenmiyorsa, kalbiyle o iyiliğin yapılmasını temenni
eder. Umulur ki böyle yapması affedilmesine vesile olur.
7153- Tarık b. Şihab'ın
bildirdiğine göre Mervan (b. el-Hakem) bayram günü namazdan önce hutbe verince
bir adam kalkıp: "Namazın hutbeden önce kılınması gerekir" dedi.
Mervan: "Ey Ebu falan! Bu artık terk edilmiştir" deyince Ebu Said:
"Bu adam üzerine düşeni yerine getirdi" deyip şöyle devam etti:
ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden bir
kötülük gören onu eliyle inkar etsin. Buna gücü yetmezse diliyle yapsın, buna
da gücü yetmezse kalbiyle yapsın. Bu da, imanın en zayıf şeklidir."
Müslim bu hadisi
Sahih'te Şube'den rivayet etti.
7154- Abdullah b.
Mes'ud'dan bize bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Allah'ın bir ümmete gönderdiği her peygamberin mutlaka o
ümmetten, sünnetini uygulayan, emirlerine uyan havarileri vardır. Sonra
nesiller çıkar ve yapmadıkları şeyleri söylerler, söylemedikleri şeyleri
yaparlar, kendilerine emredilmeyen şeyleri yaparlar. Onlarla eliyle cihad eden
mümindir. Onlarla diliyle cihad eden mümindir. Onlarla kalbiyle cihad eden
mümindir. Bunun dışında kalanın ise hardal tanesi kadar bile imanı
yoktur."
Müslim bu hadisi Amr
en-Nakid ve başkasından rivayet etti. - Müslim, iman (80).
Beyhaki der ki: "Bu
hadis, imanla ilgili rivayet ettiğimiz: "En yükseği, Allah'tan başka ilah
olmadığına şahitlik etmek, en düşüğü ise yolda eziyet veren şeyleri
kaldırmaktır" hadisiyle çelişmemektedir. Çünkü "edna (=en
düşük)" farklı "ad 'af (en zayıf)" farklı bir şeydir.
"Edna" ifadesi, her ne kadar sonuç olarak yakınlıkla alakalı bir
ifade olsa da yakın olan bir şeyden giderek uzaklaşmak anlamındadır. "Ad'af"
ise bir şeye giderek yakınlaşan, sonunda ona varacak olan, ancak aynı alanda
ondan daha yakın bir şeyleri olan anlamındadır." Sonrasında Halimi konuyu
detaylıca anlatır. - Bkz: Halimi, el-Minhac (3/218).
7155- Saib b. Yezid
bildiriyor: Bir adam Ömer b. el-Hattab'a: "Allah yolunda kınayanın
kınamasından korkmadan doğruyu söylemem mi daha hayırlıdır, yoksa kendi halime
bakmam mı?" diye sorunca, Ömer şöyle cevap verdi: "Müslümanların
idaresini eline alanın, Allah yolunda, kınayanın kınamasından korkmaması
gerekir. Tek başına olan ise kendi haline baksın ve idarecisine nasihatta
bulunsun."
Halimi der ki: iyiliği
emredip kötülükten alıkoyanın, yumuşak davranması gereken yerde yumuşak
davranmalı, sert davranması gereken yerde ise sert davranmalıdır. insanların
her tabakasıyla da onların anlayacağı şekilde konuşmalı, günaha meyletmemeli,
halkı aldatmamalı ve ilk önce kendini ıslah edip doğrultmalı, sonra başkasını
ıslah edip doğrultmaya çalışmalıdır. Yüce Allah, "Siz, insanlara iyiliği
emredip kendinizi mi unutuyorsunuz ... ''[Bakara 44] buyurmuştur.
7156- Muhammed b.
en-Nadr der ki: Rabi b. Huseym'in yanında bir adamdan bahsedilince şöyle dedi:
"Ben, başkasını kınayacağıma kendi nefsimle meşgul olup onu kınamayı tercih
ederim. İnsanlar, başkalarının günahı sebebiyle Allah'tan korktular; ancak
kendi günahları konusunda kendilerini Ona karşı güvende hissettiler."
7157- Zekeriyya b. Ebi
Halid der ki: Bir adam şöyle dedi: İşittiğim şu şiirle kendimi ibadete verdim:
Başkası için değil kendi nefsim için ağlıyorum
Kendi nefsimle
meşguliyetten başkasıyla meşgul olamam.
7158- Muhammed b. Sirin:
"Takva sahibi, günahkarlarla meşgul olacak zamanı olmayan kişidir"
demiştir.
7159- Avn b. Abdillah
der ki: Kişi kendi nefsini ayıplarken: "Bende hiç hayır yoktur"
demesin. çünkü bizde tevhid vardır. Eğer diyecekse: "Bendeki kötülüğün
beni helak etmesinden korktum" desin. Kişinin, ancak kendi kusurlarından
gafıl olduğu zaman insanların kusurlarıyla meşgul olacağını düşünüyorum. Eğer
kişi kendi kusuruyla meşgul olacak olursa, başkasının kusurunu görecek ve
ayıplayacak zaman bulamaz.
7160- Avvam b. Semi' der
ki: Süleyman el-Havvas kasabın yanından geçince kedisi için et alırken, onu bir
kadınla konuşurken görünce, kendi kendine: "Ey Süleyman! Bir kedi yüzünden
konuşmaktan vaz mı geçelim" deyip evine geldi ve kediyi kovdu. Ertesi gün
de kasaba gidip ona nasihat etti.
Halimi der ki: Fuhşiyat
yapan idarecinin de iyiliği emredip kötülükten alıkoyması gerekir. Çünkü idarecilik
bunu gerektirir. idareci iyiliği emredip kötülükten alıkoymayacak olursa
idareci olamaz ve bunu kendisinden başka yapacak yetkili yoktur. Çünkü bu
işleri idareci yapmadığı takdirde sorumluluk başkalarına düşer. - Halimi,
el-Minhac (3/219).
7161 - Şakik der ki:
Usame b. Zeyd'e: "Falan kişiyi konuşturmayacak mısın?" diye
sorulunca, Usame şöyle cevap verdi: ValIahi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittikten sonra, valiml komutanım bile olsa
kişiye: "Sen insanların en hayırlısısın" demem: "Kıyamet günü
kişi getirilip Cehenneme atılır ve bağırsakları dökülür. Sonra o kişi
(bağırsakları etrafında) değirmen merkebinin değirmende döndüğü gibi döner.
Bunun üzerine cehennem halkı o kişinin başına toplanıp şöyle derler:''fy falan!
Neyin var? Sana ne oldu? Sen bize dünyada iyilikle emredip bizi kötülükten
alıkoymaz mıydın?'' Bu kişi: ''Ben size iyiliği emrederdim. ancak ben
yapmazdım. kötülükten sakındırırdım, ancak o kötülüğü ben yapardım'' cevabını
verir."
Buhari ve Müslim bu hadisi
Sahih'te A'meş'ten rivayet ettiler.
7162- Dahhak'ın
bildirdiğine göre İbn Abbas'a bir adam gelerek: "Ey İbn Abbas! İyiliği
emredip kötülükten alıkoymak istiyorum" deyince, İbn Abbas: "Sen bu
dereceye geldin mi?" diye sordu. Adam: "Erdiğimi dilerim?"
cevabını verince, İbn Abbas: "Eğer Allah'ın Kitab'ındaki üç ayete muhatab
olmaktan korkmuyorsan yapabilirsin" dedi. Adam: "O ayetler
hangileridir?" diye sorunca, İbn Abbas: "Kitab'ı okuyup durduğunuz
halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz. Düşünmez
misiniz?"[Bakara 44] ayeti. Bu ayetin gereğini yerine getirdin mi?"
diye sordu. Adam: "Hayır, peki ikinci ayet hangisidir?" karşılığını
verince, İbn Abbas: "Ey inananlar! Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz?
Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur"[Saf
2, 3] ayetleridir. Peki, bu ayetlerin gereğini yerine getirdin mi?" dedi.
Adam: "Hayır, peki üçüncü ayet hangisidir?" karşılığını verince, İbn
Abbas: Salih kul Hz. Şuayb'ın söylediği şu sözdür: " ... Size yasak
ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem ... ''[Hud 88] peki, bu ayetin
gereğini yerine getirdin mi?" diye sordu. Adam: "Hayır" cevabını
verince, İbn Abbas: "O zaman nasihat etmeye kendinden başla" dedi
7163- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Bütün
iyilikleri kendimiz yapmadıkça ve bütün kötülüklerden sakınınadıkça iyiliği
emretmeyip kötülükten sakındırmayalım mı?" diye sorduğumuzda şöyle cevap
verdi: "Hepsini yapmasanız bile iyiliği emredin, hepsinden sakınmasanız
bile kötülükten alıkoyun. "
Beyhaki der ki: Talha b.
Amr el-Mekki hadiste zayıftır. Bu hadis sahih olsa bile önceki hadise ters
düşmez. Kişi çoğu zaman itaat üzere olur, ancak bazen günah işleyebilir ve
hemen tövbe eder. Önceki hadiste kastedilen ise kişinin çoğu zaman günah üzere
olması ve bazen itaat üzere olmasıdır.
7164- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Kimse kendi nefsini küçümsemesin. Eğer kişi bir şey görür
de Allah için o şeyi söylemesi gerekir de söylemezse, kıyamet gününde Allah
ona: ''Falan şeyi söylemekten seni alıkoyan neydi7'' diye sorar. Bu kişi de:
''insanlardan korkmam beni söylemekten alıkoydu'' cevabını verir. Bunun üzerine
Allah: ''Önce benden korkman gerekirdi'' buyurur."
Beyhaki der ki: Bu, gücü
yettiği halde insanların kötülemesinden korkup iyiliği emrederek kötülükten
alıkoymayı terk eden için geçerlidir.
7165- Ebu Said'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
korktuğu için bildiği hakkı söylemekten geri durmasın" buyurdu.
Ebu Said der ki:
"Bu konuda gerekeni ihmal ettiğimiz için belalara maruz kaldık."
Şu'be der ki: Ebu
Mesleme, Ebu Nadra kanalıyla Ebu Said'den, o da Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aynı rivayette bulundu.
7166- Ebu Said'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
gördüğü ve bildiği hakkı söylemekten geri durmasın" buyurdu.
Ebu Said der ki: Bu
hadis sebebiyle bineğime binerek yola çıktım ve Muaviye'ye nasihatta bulunup
geri döndüm.
7167- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kıyamet günü Allah kulu sorguya çeker. Hatta: ''Kötülüğü
gördüğün zaman neden engel olmadın?'' diye sorar. Allah kula savunma delilini
telkin edince kul: ''Ey Rabbim! Sana (merhametine) güvendim ve halktan
korktuğum için'' cevabını verir. "
Yahya b. Said ve İsmail
b. Cafer, Ebu Tuvale Abdullah b.
Abdirrahman'dan
rivayette bulunarak ona mutabaat etmiştir.
7168- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kıyamet günü Allah kulu sorguya çeker ve: ''Kötülüğü gördüğün
zaman neden engel olmadın?'' diye sorar. Allah kula savunma delilini telkin edince
kul: ''Ey Rabbim' insanlardan korktuğum ve rahmetini umduğum için korktuğum
için'' cevabını verir."
Beyhaki der ki: Bu
hadiste kastedilen kişinin, insanların kötülüklerini engelleyecek güçte
olmasına rağmen onlardan korktuğu için yapmayanın olması muhtemeldir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: