ŞUABU’L-İMAN

35.ŞU’BE: Emanet....

 

Emanetler ve Emaneti Sahibine İade Etmenin Gerekliliği

 

Yüce Allah: "Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi emreder"[Nisa 58] buyurmaktadır. Yine: "Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin"[Bakara 283] buyurmaktadır. Yine Yüce Allah: "şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler"[Ahzab 72] buyurmaktadır. Yani bunlarda hayat ve akıl olmadığı için onları bununla mükellef kılmadı. En doğrusunu Allah bilir. - Halimi, el-Minhac (3/25).

 

Sonra Yüce Allah: "Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir''[Ahzab 72] buyurmuştur. Bu da konuya giriş mahiyetindedir. Zira kişi cahil olmasının yanında yapması gerekenler konusunda da bilgisiz olabilir. Bu durumda kendi nefsine zulmeder, verilen emirlere muhalif davranır ve yasaklanan şeyleri yapar. Ayet böylesi bir kişinin durumuna dikkat çekmektedir.

 

Yine Yüce Allah: "Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin''[Enfal 27] buyurmaktadır.

 

 

 

4873- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Emaneti sahibine teslim et ve sana ihanet eden birine sen de ihanet etme" buyurmuştur.

 

Ebu'l-Fadl (Abbas b. Muhammed ed-Duri) der ki: Talk'a: "Şerik'i yazıp Kays'ı yazma" dediğimde: "Sen daha iyi bilirsin" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir ve hasen bir hadistir. Ebu Davud 3/508 (3535) ve Tirmizi 3/564 (1264).

 

 

 

4874- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üç şey bir kişide bulunduğu zaman oruç tutup namaz kılsa da, Müslüman olduğunu söylese de münafık biridir. Bu üç şey de kişinin konuşurken yalan söylemesi, verdiği sözde durmaması ve emanete ihanet etmesidir" buyurmuştur. 

 

İsnadı sahihtir.

 

Arim'in rivayetinde: "Bunlar da konuşurken yalan söyleyen kişi ... " şeklindedir.

Müslim bunu Sahih'te Ebu Nasr et-Temmar ile Abdu'l-A'la b. Hammad kanalıyla rivayet etti. - Müslim 1/79 (110).

 

Buhari ve Müslim bunu Malik b. Amir - Ebu Hureyre kanalıyla rivayet ettiler.

 

Tahric: Buhari, ıman (1/14) ve Müslim 1/78 (108).

 

 

 

4875- Sevban der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Emanete riayet etmeyen kimsenin imanı ve abdesti olmayan kimsenin namazı yoktur" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Sehmi, Tarihu Cürcan (sh. 105).

 

 

 

4876- Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

4877- Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Altı konuda bana güvence verin, ben de cennete gireceğinize dair güvence vereyim. Size verilen emaneti iade edin: verdiğiniz sözleri tutun: konuştuğunuz zaman doğruyu konuşun; cinsel organınızı zinadan koruyun; gözlerinizi haramdan sakının: ellerinizi haramdan çekin. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ancak Muttalib ve Ubade b. es-Samit arasında kopukluk vardır.

 

 

 

4878- Abdullah b. Ömer'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dört şey sende varsa dünyada kaybettiklerine üzülme. Bunlar; emaneti muhafaza etme, doğru sözlü olma, güzel bir ahlak sahibi olma ve helal olan şeyleri yemedir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ancak has en hadistir. Hakim, Müstedrek (4/314).

 

 

 

4879- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dört şey sende varsa dünyada kaybettiklerine üzülme. Bunlar emaneti muhafaza etme, doğru sözlü olma, güzel bir ahlak sahibi olma ve helal olan şeyleri yemedir.''

 

Bu isnad (bir öncekinden) daha uzun ve daha sahihtir. Güzel ahlak bölümünde bunu başka bir yolla Abdullah b. Amr kanalıyla zikrettik.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ancak isnadında tanımadığım bir ravi vardır. 4463. hadiste tahrici yapılmıştır.

 

 

 

4880- Muaz b. Esed der ki: Fudayl b. İyad'ın: "Bize göre Allah'tan başka ilah olmadığına, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elçisi olduğuna iman edip farz ibadetleri eda etmekten sonra imanın gövdesi, dalları, içi ve dışı, doğru sözlü olma, emaneti muhafaza etme, hıyaneti terk etme, verilen sözü tutma, akrabalık bağlarını gözetme ve bütün müslümanlara karşı samimi olmaktır" dediğini işittim. Kendisine: "Ey Ebu Ali! Bu kendi görüşün müdür, yoksa bunu birinden mi işittin?" dediğimde: "Hayır, biz bunu dostlarımızdan işittik ve öğrendik. Eğer bunu güvenilir ve faziletli kişilerin yanında bulmasaydım anlatmazdım" karşılığını verdi. Bunlar yedi tane idi, ancak ben bir tanesini unuttum.

 

Müminin imanı gereği ifa etmesi gereken ibadet ve emirler, kendi nefsine karşı, anne babasına karşı, çocuklarına karşı, yardım ve nasihat bakımından müslüman kardeşine karşı, bir konuda kendisine istişare edene karşı, yanında bir emanet bırakana karşı yerine getirmesi gereken haklar bu konuya dahildir. Yine yetim malından veya malı üzerinde tasarruf hakkı elinden alınmış kişilerden sorumlu tutulması durumunda ya da kölelerine karşı veya kendisi köle ise efendilerine karşı yerine getirmesi gereken haklar da bu konu içindedir. Yine yöneticinin halka karşı, halkın da yöneticiye karşı yerine getirmesi gereken haklar bu yöndedir. Emaneti sahibine verme konusu da tüm bu konular için geçerlidir.

 

 

 

4881- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin! Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz. insanların idaresini üstlenen çobandır ve idaresi altında olanlardan sorumludur. Erkek, evinin halkının çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır ve onlardan sorumludur. Köle efendisinin malının çobanıdır ve ondan sorumludur. Dikkat edin! Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz ...

 

Bütün tarikleri ile sahih bir hadistir.

 

Müslim bunu Kuteybe b. Said ile Muhammed b. Rumh kanalıyla rivayet etmıştır. - Müslim 2/1459 (20).

 

Cabir b. Abdillah'tan bize bildirilene göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Arafat'taki hutbesinde şöyle buyurmuştur: "Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz. Onlar, sizin yanınızda bir emanettir. Sizler onları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve Allah'ın kelamı ile onların cinsel organlarını kendinize helal kıldınızu buyurmuştur. Muhtemelen burada şu kastedilmektedir: "Sizler onları Allah'ın (size) koşmuş olduğu şart üzere aldınız. Zira Yüce Allah: "(Boşama iki defadır.) Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir''[Bakara 229] buyurmaktadır."

 

Tahric: Buhari, nikah (6/146, 152) ve Müslim (2/1459, 1460).

 

 

 

4882- Cabir bildiriyor: Bir adam: "Ey Allah'ın Resulül Yanımdaki yetime hangi durumda vurabilirim?" diye sorduğunda: "(Kendi öz) çocuğuna vurduğun durumlarda vurabilirsin. Ancak kendi malını onun malı ile koruyamazsm" buyurdu.

Halef ile Umari: "ve onun malıyla mal biriktiremezsin" ziyadesinde bulunmuştur.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Hibban, Sahih (2048), İbn Ebi Şeybe, Musannef

(6/379), Beyhaki, Sünen (6/4) ve İbn Cerir, Tefsir (4/260).

 

 

 

4883- Cerir b. Abdillah der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettiğim zaman bana her müslümana karşı samimi olmamı şart koştu.''

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sahih'te Ebu Nuaym kanalıyla ve Müslim bunu İbn Uyeyne - Ziyad kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, şurut (6/173). - Müslim 1/75 (98) ve Buhari, iman (1/20).

 

 

 

4884- Temim ed-Dari der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "şüphe yok ki din samimiyettir. şüphe yok ki din samimiyettir. şüphe yok ki din samimiyettir" buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Kime karşı?" diye sorulunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a karşı. Kitab'ına karşı, Peygamber'ine karşı. müslümanların liderlerine ve tüm müslümanlara karşı" buyurdu.

Müslim bunu Sahıh'te Abdurrahman b. Mehdi - Süfyan es-Sevri kanalıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: Müslim 1/74,75 (95,96).

 

 

 

4885- Abdullah b. Mes'ud der ki: "Allah yolunda öldürülme, emanet dışında kişinin tüm günahlarına kefaret olur. Kişi Allah yolunda öldürülmüş olsa dahi kıyamet gününde huzura çıkarılır ve kendisine: ''Üzerindeki emaneti teslim et'' denilir. O da: ''Ey Rabbim! Dünya hayatı bitmişken onu nasıl teslim edeyim?'' karşılığını verince: ''Bunu alıp Cehenneme götürün'' denilir. Cehennemin dibinde teslim etmesi gereken emanet aldığı günkü haliyle karşısına çıkınca onu tanır ve ona yetişinceye kadar ardından gider. Onu alıp Cehennemden çıkmak ister. Boynuna alıp tırmanmaya başlar. Tam çıktım diye düşünürken emanetle birlikte tekrar aşağı doğru düşer ve bu durum sonsuza kadar devam eder."

 

Ravi Zazan der ki: Abdullah b. Mes'ud: "Namaz bir emanettir, abdest bir emanettir, tartı ve ölçü bir emanettir" dedikten sonra birkaç şey daha saydı ve: "Bunların en önemlisi de; emanet olarak bırakılan şeylerdir" dedi. Bera b. Azib'e geldim ve: "İbn Mes'ud'un ne dediğini işittin değil mi? O şöyle şöyle demektedir" dedim. Bunun üzerine Bera: "Doğru söylemiş, zira Yüce Allah: ''Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ... emreder''[Nisa 58] buyurmaktadır" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Beyhaki, Sünen (6/288).

 

 

 

4886- Abdullah b. Ebi Evfa der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir müminde her haslet bulunabilir. Ancak yalan ve hıyanet bulunamaz" buyurdu.

Said b. Zerbi zayıf kişilerdendir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4887- Kays b. Sa'd der ki: Eğer Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem}: "Hile ve aldatmak ateştedir" buyurmuş olduğunu işitmeseydim bu ümmetin en hilekarı olurdum.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Adiy, el-Kamil (2/584).

 

 

 

4888- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Müsteşar (herhangi bir hususta görüşü sorulan) kişi, güvenilen bir kimsedir" buyurmuştur.

 

Tahric: Bütün ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 5/245 (5128), Tirmizi 5/125,126 (2822,2823), İbn Mace 2/1233 (3745,3746) ve Beyhaki, Sünen (10/l13).

 

 

 

4889- Enes b. Malik ile Abdullah b. Mes'ud'un bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Kıyamet gününde) her hainin bir sancağı olacaktır" buyurmuştur. Enes rivayetinde: "Kendisine: ''işte bu senin hainliğindir'' denilir" ibaresi; Süleyman el-A'meş rivayetinde ise: "Kendisiyle bilineceği (bir sancağı olacaktır)" ibaresi geçmiştir.

Buhari bunu Sahih'te Ebu'l-Velid kanalıyla bu şekilde rivayet etti.

 

Tahric: Buhari (4/71, 72) ve Müslim 2/1361 (14).

 

 

 

4890- Huzeyfe b. el-Yeman der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize iki hadiseden bahsetti. Bunlardan biri gerçekleşti, diğerinin ise gerçekleşmesini bekliyoruz. Bize şöyle buyurdu: "Emanet önce salih kişilerin kalplerinin derinliğine indirildi. Sonra onlar önce Kur'an, sonra da sünnetten emanet konusunda bilgi edindiler." Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iki şeyden emanetin tekrar geri kaldırılmasından bahsederek şöyle buyurdu: "Kul uykuya dalacak ve emanet kalbinden geri alınacak. Emanetten geriye de siyah bir nokta veya kişinin ayağına bir ateş parçası düştüğünde değdiği yerde bıraktığı kabarcık gibi basit bir iz kalacak. Kişi onun içinde bir şey var sanır, oysa içinde (yararlı) bir şey yoktur. Benden sonra (öyle bir zaman gelecek ki) çarşılarda insanlar arasında (neredeyse) emin kimse kalmayacaktır. Hatta: ''Filan oğullarında emin bir kişi vardı'' denilecek ve bu kişinin kalbinde hardal tanesi kadar iman olmadığı halde: ''Ne kadar akıllı. ne samimi. ne kadar güçlü bir insandı'' denilecektir ...

 

Bu yolla tek kanallı bir hadistir. Sahih olan başka tarikleri vardır.

 

Beyhaki der ki: Huzeyfe'nin bu hadisinin tahrici Sahıh'te Süleyman el-A'meş - Zeyd b. Vehb el-Cuhenı kanalıyla yapılmıştır. Buradaki hadis ise tek kanallı bir rivayettir. - Buhari, cizye (7/188) ve Müslim 1/126, 127 (230).

 

 

 

4891- İbn Mes'ud der ki: "Dininizde kaybedeceğiniz ilk şeyemanettir.

Son kaybedeceğiniz şey ise namazdır. (İşte o zamanlar) dini olmayan kavim bile namaz kılacaktır."

 

Bu, mevkuf bir hadistir. Aynı şekilde Huzeyfe'nin sözü olarak ta bize rivayet olundu. Başka bir yolla da merfu olarak zikredilmiştir .

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4892- Ömer b. el- Hattab der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar üzerinden kaldırılacak ilk şey emanettir. En sona kalacak olan da namazdır. Nice namaz kılan insan vardır ki onda hayır yoktur" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (2/174) ve Taberani, M. es-Sağir (1/138).

 

Hakim b. Nafi' bunu bu isnad ile rivayette tek kalmıştır. Başka bir vecihle Sabit kanalıyla Enes'ten merfü olarak rivayet olundu.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (6/165), Haditi, Mekarimu'l-Ahlak (sh. 28), Ebu Temmam er-Razi, el-Pevaid (31/2) ve Diyau'l-Makdisi, el-Muhtare (1/495).

 

 

 

4893- Davud b. Ebi Hind der ki: Eyla'da yaşlı bir kişi bana şöyle dedi:

"Ebu Hureyre'nin: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu ümmetin üzerinden kaldırılacak ilk şey haya (utanma duygusu) ve emanettir, Onun için bunları Yüce Allah'tan çokça dileyin'' buyurdu" dediğini işittim.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4894- Ebu Umame el-Bahili'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "islam'ın bağları bir bir (çözülüp) bırakılacaktır. Her bir bağ (çözülüp) bırakıldığında insanlar yanındaki diğer bağa tutunacaktır. Bırakılacak olan ilk şey hükümdür. En son bırakılacak şey ise namazdır. ''

 

Tahric: Hakim'in tanımadığım hocası dışındaki ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/251), Taberani, M. el"Kebir 8/116 (7486), Hakim, Müstedrek (4/92) ve İbn Hibban, Sahih 8/252, 253 (6680).

 

 

 

4895- İbn Ömer der ki: "Kişinin namazına ve orucuna bakmayın.

Kişinin konuştuğu zaman doğru konuşup konuşmadığına, kendisine verilen emanete ihanet edip etmemesine ve günahlar karşısında Allah'tan korkup korkmamasına bakın.''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4896- Hz. Aişe: "Dileyen oruç tutup namaz kılar. Ancak emanet sahibi (emin) olmayan kişinin dini olmaz" demiştir.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

4897- Ravi bunu Hz. Aişe'den bu şekilde nakletmiştir. Ancak bilinen şöyledir: Hişam b. Urve'nin babasından bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab:

"Kişinin namazı ve orucu seni aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen de namaz kılar. Ancak emanet sahibi (emin) olmayan kişinin dini de olmaz" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Abdurrezzak, Musannef (20 ı 92).

 

 

 

4898- Bilal b. el-Haris der ki: Hz. Ömer'in şöyle dediğini işittim: "Kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın. Kişinin konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine verilen emanete ihanet edip etmemesine ve günahlar karşısında Allah'tan korkup korkmamasına bakın.''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4899- Meymun b. Mihran der ki: "Üç şey, karşıdaki kişi iyi de olsa kötü de olsa yerine getirilmelidir. Bunlardan biri; iyi de olsa kötü de olsa akraba olan kişiyle bağlar koparılmamalıdır. Diğeri; iyi de olsa kötü de olsa kişinin verdiği emanet kendisine iade edilmelidir. Üçüncüsü de; kişi iyi de olsa kötü de olsa kendisine verilen söz yerine getirilmelidir."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (4/87).

 

 

 

4900- İbrahim b. Edhem der ki: "Eğer bir şeyin hakikatini bilmek istersen o şeyi ters çevir. Böylece onun hakikatini bilirsin."

 

 

 

4901- İbrahim b. Said el-Cevheri der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin: "Kişinin sermayesi yoksa kendisinde bulunan emaneti sermaye olarak kullanabilir" dediğini işittim.

 

 

 

4902- Humeyd'in bildirdiğine göre Enes: "İçinde hıyanet olan bir evde bereket olmaz" demiştir.

Bu şekilde mevkUf olarak zikredilmiştir.

 

 

 

4903- İbn Abbas der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Selleml, Medine'ye geldiği zaman Medineliler ölçü ve tartı konusunda insanların en kötüleri idiler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline"[Mutaffifin 1] ayetini indirdi. Bundan sonra da güzel bir şekilde tartmaya başladılar.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/748 (2223).

 

 

 

4904- İbn Abbas der ki: Ey Acemler topluluğu! Sizden önceki toplumların kendisiyle helak olduğu iki şeyle sınanıyorsunuz. Bunlar ölçü ve tartıdır.''

 

Tahric: İsnadı sahihtir ve ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4905- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey tüccarlar topluluğu! Sizden öncekilerin helakine sebep teşkil eden iki işin başına getirilmiş bulunuyorsunuz. Bunlar ölçü ve tartıdır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır.

 

 

 

4906- İbn Ömer: "Başkalarına ait avluları ve evleri gözetlemek, emaneti kaybetmekten sayılır" demiştir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4907- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Adamın biri birinden bir gayrimenkul satın aldı. Satın alan adam bu gayrimenkulde bir küp altın bulunca kendisinden satın aldığı adama giderek: ''Altınını al! Zira ben senden altını değil sadece yeri aldım'' dedi. Satan adam ise: ''Ben sana yeri içindekilerle birlikte sattım'' karşılığını verdi. Bir adamın huzurunda bu konuda davalaşınca da davayı gören adam: ''Çocuklarınız var mı?'' diye sordu. Biri: ''Benim oğlum var'' dedi, biri de: ''Benim de bir kızım var'' dedi. Bunun üzerine davayı gören adam: ''O zaman bu çocuğu bu kızla evlendirin. Çıkan altını kendinize (onlara) harcayın ve sadaka olarak dağıtm" dedi. ''

 

İsnadı sahihtir.

 

 

Buhari bunu Sahih'te İshak - Abdurrezzak kanalıyla ve Müslim bunu Muhammed b, Rafi' - Abdurrezzak kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, enbiya (4/150), - Müslim 2/1345 (21).

 

Bu hadiste nasıl emin oldukları ve kendilerinin olmayan bir şey hakkında nasıl hak iddia etmedikleri gösterilmektedir. Şeriatımıza göre de böylesi bir durumda altın, asıl sahibi ortaya çıkana kadar gayrimenkulün kendisinden alındığı adamda kalır .

 

 

 

4908- Nafi' anlatıyor: Bir gün İbn Ömer dostlarıyla birlikte Medine'nin

dışına doğru bir tarafa çıktı. Kendisine ait sofrayı açtıklarında bir çoban oradan geçip selam verince, İbn Ömer: "Gel ey çoban! Gel sen de bu sofradan kısmetini ye" dedi. Çoban: "Ben orucum" karşılığını verdi. İbn Ömer: "Böylesi sıcak ve samyeli esen bir günde bu dağda koyunları otlatırken mi oruç tutuyorsun?" deyince, çoban: "Evet vallahi boşa geçmiş günlerimi telafi etmeye çalışıyorum" cevabını verdi. İbn Ömer onun Allah'a karşı olan korkusunu öğrenmek için: "Bize koyunlarından bir koyun satar mısın? Sana hem koyunun parasını, hem de kendisiyle iftar edeceğin eti veririz" deyince, çoban: "Koyunlar benim değildir, efendimindir" karşılığını verdi. İbn Ömer: "Eğer sen bunlardan bir tanesini kaybedip: ''Onu kurt yedi'' dersen efendin ne yapar ki!" deyince, çoban arkasını dönüp giderek ve parmağıyla gökyüzüne işaret ederek: "Ya Allah nerededir?" demeye başladı. İbn Ömer çobanın dediğini tekrar ederek: "Çoban: ''Ya Allah nerededir'' dedi" demeye başladı. Medine'ye geldiği zaman çobanın efendisine gelmesi için birini gönderdi. Ondan sürüyü ve çobanı satın alıp çobanı azat etti ve sürüyü kendisine verdi.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

4909- İbn Faris der ki: Ebu Zer' in yanına gittim ve bana: "Yeğenim! Kavmimde senin gibi birisi var da ben onu tanımıyorum öyle mi" dedi. Kendisine: "Ticaret beni meşgul etti" dediğimde: "Biz eskiden facir tüccarın kıyamet gününde kendilerine rahmet bakışıyla bakılmayacağı kimselerden olduğunu konuşurduk. Ticaret malını kendisinde olmayan bir şeyle süsleyeni de facir tüccarlardan sayardık" dedi.

 

İsnadında meçhul bir ravi vardır.

 

 

 

4910- İbn Faris el-Eblak anlatıyor: Ebu Zer ile karşılaştığımda bana:

"Sen kimlerdensin?" diye sordu. Kendisine: "Ben Gifar oğullarındanım" dediğimde: "Ben kavmimden olan senin gibi bir adamı tanımıyorum öyle mi?" deyince: "Ticaret beni meşgul etti" dedim. Ebu Zer: "Ondan kazanıyor musun?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdiın. Bunun üzerine: "Onu bırak. Biz eskiden tüccarın facir kimse olduğunu konuşurduk. çünkü tüccar malını kendisinde olmayan şeylerle süsler" karşılığını verdi.

İbn Faris, Ebu Faris el-Eblak'ın kendisidir.

 

Tahric: İsnadında meçhul bir ravi vardır. Dulabi, el-Kuna (2/81) 82).

 

 

 

4911- Ümmü Kesir der ki: Hz. Ali'ye: "Koyun şişirilince ağırlığı artıp azalır mı?" diye sorulduğunu işittim. Ali: "Hayır" karşılığını verince, oradaki bir adam: "Kişi bu şekilde malını daha güzel gösterir" dedi.

 

Buhari: "Bu hadisin (Arın b. Zurare'ye) mutabaatı yoktur" dedi. Beyhaki der ki: "Ebu Zer'in hadisi bundan daha doğrudur. Bu isnadda meçhul raviler vardır."

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Buhari, Tarih (3/2/107). 

 

 

 

4912- Ebu Siba' anlatıyor: Vasile b. el-Eska'nın ailesinden bir deve satın aldım. Deveyi alıp oradan ayrıldığımda Vasile'nin peştamalını sürüyerek bana yetişip: "Ey Ebu Ab diHah ! Sen bunu satın mı aldın?" diye sorunca: "Evet" dedim. Bana: "Satıcı sana devede ne olduğunu gösterdi mi?" deyince: "Nesi var ki? Açık görülmektedir ki besili bir hayvandır" dedim. Bana: "Onunla yolculuğa mı çıkmak istiyorsun? Yoksa onu et için mi aldın?" diye sordu. Kendisine: "Onu hacca gitmek için aldım" dediğimde: "Onun ayağında bir yara var" dedi. Bunun üzerine devenin sahibi: "Niçin böyle yapıyorsun? Allah seni ıslah etsin. Satışımı bozuyarsun" deyince, Vasile şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. Kişinin o kusuru bilip söylememesi de caiz değildir'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (3/491), Hakim, Müstedrek (2/9,10), Beyhaki, Sünen (5/320) ve Taberant, M. el-Kebir 22/91 (217).

 

 

 

4913- Ziyad b. er-Rabi' el-Yahmidi, babasından bildiriyor: Bir gün Muhammed b. Vasi'nin eşeğini satışa çıkardığını gördüm. Bir adam ona: "Ey Ebu Abdillah! Bu eşeği bana uygun görüyor musun (onu almama razı olur musun)?" diye sorunca: "Eğer ben ona razı olsaydım, onu satışa çıkarmazdım" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (2/349).

 

 

 

4914- Bişr b. el-Mufaddal der ki: Bir kadın ipek bir giysiyle Yunus b.

Ubeyd'in yanına geldi ve giysiyi kendisine satmak istedi. Yunus giysiye baktıktan sonra kadına: "Kaça satacaksın?" diye sordu. Kadın: "Altmış dirheme" karşılığını verdi. Yunus onu bir komşusuna gösterip: "Bunu yüz yirmi dirheme almama ne dersin?" diye sorunca, komşusu: "Bunun değeri bu kadar veya buna yakın bir şeydir" dedi. Bunun üzerine Yunus, kadına: "Git ailene bunu yüz yirmi beş dirheme satmayı danış" deyince, kadın:

"Bana onu altmış dirheme satmamı söylediler" cevabını verdi. Yunus yine de: "Sen git onların fikrini sor" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (3/15,16).

 

 

 

4915- Rabi' el-Hazzaz der ki: Şevzeb'in hanımı ipek bir giysiyle Yunus'a

gelip: "Bunu benden satın al" dedi. Yunus: "Kaça?" diye sorunca, kadın:

"Yüz dirheme" karşılığını verdi. Yunus: "Giysin bundan daha fazla eder" deyince, kadın: "O zaman iki yüz dirheme" dedi. Yunus yine: "Giysin bundan daha fazla eder" deyince, kadın: "O zaman üç yüz dirheme" dedi. Yunus yine: "Giysin bundan daha fazla eder" deyince, kadın: "O zaman dört yüz dirheme" dedi. -Ebu Bişr: "Bu şekilde dört yüz dirheme mi, beş yüz dirheme mi yetişti şüpheye düştüm" dedi. - Bunun üzerine Yunus: "Bu bizim yanımızda kalsın, biz onu senin adına satarız" dedi. Kar bırakan bir müşteri gelip de satın almak isteyince kadın ona: "Al!" dedi. Adam da o fiyata aldı. Kadın gidince Yunus'un dostları kendisine dönüp: "Ey Ebu Abdillah! Sen onu yüz dirheme satın alsaydın ne olurdu?" deyince: "Bir şey olmazdı. Ancak kadının aldanmış olduğunu anladım ve onu uyarmak istedim" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ebu Bişr, Bekr b. Halef el-Basri'nin kendisidir. Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (2/251).

 

 

 

4916- Muhammed b. Cuhade der ki: "Zazan pamuk ipliğinden dokunan ham bez satardı. Kendisine bir müşteri geldiğinde iki yüzünün de kötü yerlerini gösterir ve bir fiyat söylerdi.''

 

Tahric: Muhammed b. Ebi Halef, Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halr es-Sülemi' dir. İbn Adiy, elKamil (3/1091) ve Ebu Nuaym, Hilye (4/199).

 

 

 

4917- Mis'ar der ki: "Mucemmi' bir koyununu satmak için pazara getirmişti." Hatırladığım kadarıyla o koyunun sütünde tuzluluk vardı.''

 

Tahric: Süfyan, İbn Uyeyne'nin kendisidir. Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (2/283).

 

 

 

4918- Zü'n-Nün der ki: "Üç şey hayırlı tüccarın alametindendir. Bunlar satın alacağı zaman malı kötülememe, satacağı zaman yalan söyleme korkusuyla malı övmeme, hainlikten sakınmak için Müslümanlara karşı samimi olmaktır ve kötü tartma korkusuyla tartıyı tam olarak yapmaktır. Üç şey de hayırlı kazancın alametindendir. Bunlar da dili korumak, sözde durmak ve işi sağlam yapmaktır."

 

 

 

4919- Şuayb b. el-Habhab der ki: Benimle Ebu'ı-Aliye arasında geçen ilk olay şöyleydi. O bir giysi satın almak için çarşıya gelmişti. Bana geldi ve ona güzel bir giysi çıkarıp verdim. Kendisinden (giysinin değerince) dirhemleri aldım ve gitti. Kendisini görüyordum. Oradakiler ona: "Bu giysi verdiğin dirhemlerden daha değerlidir" deyince, geri geldi ve: "Dirhemlerimi geri ver. Allah sana bereketler ihsan etsin" dedi. Bunun üzerine dirhemlerini geri verip giysiyi geri aldım.

 

Tahric: Fesevl, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (3/23, 24).

 

 

 

4920- Beşir b. Salih der ki: İbn Muhayrız, bir danık ile bir dükkana girdi. Bir giysi satın almak istiyordu. Bir adam dükkan sahibine: "Bu kişi İbn Muhayriz'dir. Ona indirimde bulun" deyince, İbn Muhayrız öfkelenerek dükkandan çıktı ve: "Biz paramızIa satın alırız, dinimizle satın almayız" dedi.

 

Tahric: Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (2/364) ve Ebu Nuaym, Hilye (S/138).

 

 

 

4921- Selm b. el-Ala der ki: İbn Muhayrız'in bir danıkla durduğunu gördüm. O, bir kişinin pazarlık ederek: "Hayır valIahi, evet valIahi" dediğini işitince: "Ey sen! Allah senin için malından daha ucuz olmasın" dedi.

 

 

 

4922- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tahıl satan bir adamla karşılaşınca ona: "Nasil satıyorsun?" diye sordu. Adam satış şeklini bildirince (Allah kendisine): "Elini tahılın içine daldır" diye vahyetti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini tahılın içine daldırdığında ıslak olduğunu gördü ve: "Bizi aldatan bizden değildir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hakkında bir bilgim yoktur. Ancak sahih bir hadistir. Müslim 1/199 (164).

 

 

 

4923- Ebu Hureyre bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tahıl satan bir adamla karşılaşınca: "Cibril bana: ''Elini tahılın içine daldır'' diye vahyetti" buyurdu, Sonra (elini daldırınca da): "Gördüğüm kadarıyla dininde hainlik ve Müslümanlara karşı aldatma biriktirmişsin" buyurdu,

 

İsnadı hakkında bir bilgim yoktur. Ancak sahih bir hadistir.

 

 

 

4924- Ebu Hureyre ile Hasan'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adamın biri kendisine ait bir gemide sattığı şaraba su katmaktaydi. yanında bir de bir maymun vardi. Maymun keseyi alıp geminin direğine çıkti. Keseyi açıp bitirene kadar bir dinar gemiye bir dinar denize atmaya başladi. Böylece kesedeki dinarları ikiye bölmüş oldu ...

 

Tahric: Sahih hadistir ve ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/407).

 

 

 

4925- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Satacağınız süte başka şeyler katmayın" buyurdu. Ravi der ki: Sonrasında Ebu Hureyre, müşteriyi aldatmak hakkındaki hadisi aktardı ve mevsul olarak şöyle devam etti: "Bilmiş olun ki. sizden öncekilerden bir adam bir köye şarap getirdi ve ona şarap miktan kadar su karıştırdı. Sonra bir maymun satın alarak deniz yolculuğuna çıktı. Denize açıldıklarında Allah'ın maymuna ilham etmesi üzerine maymun para kesesini alıp geminin direğine çıktı ve keseyi açtı. Sahibi ona bakmaktaydı. Maymun bir dinan denize, bir dinan geminin içine atmaya başladı. Böylece kesedeki dinarlan ikiye bölmüş oldu."

Beyhaki: "Süleyman b. Erkam zayıf biridir" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (3/1104).

 

 

 

4926- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Sizden öncekilerden bir adam şarap getirmiş ve her şarap tulumunun yarısını su ile doldurmuştu. Bunları satıp parasını topladığında bir tilki gelip keseyi aldı ve (geminin) direğ(in)e çıktı. Keseyi bitirene kadar bir dinar gemiye, bir dinar denize atmaya başladı."

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

4927- Safvan b. Süleym bildiriyor: Ebu Hureyre satmak üzere süte su katan birine rastladı ve kendisine: "Kıyamet gününde sana: ''Suyu sütten ayır'' denildiği zaman ne yapacaksın?" dedi.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

4928- Abdulhamid b. Mahmud der ki: Ben İbn Abbas'ın yanında iken bir adam kendisine gelip: "Hac için yola çıktık. Sifah denilen yere geldiğimizde yol arkadaşlarımızdan biri vefat etti. Onu defnetmek için bir mezar açtığımızda bir karartı lahdi doldurdu. Bunun üzerine başka bir mezar açtık. Yine lahdi bir karartı doldurdu. Bunun üzerine onu bıraktık ve ne yapacağımızı sana sormaya geldik" dedi. Bunun üzerine İbn Abbas: "O (karartı) onun amelidir. Geri gidin ve onu açtığınız mezardan birine defnedin. Vallahi onun için bütün yeryüzünü kazsanız yine aynı şeyi göreceksiniz" karşılığını verdi. Biz de onu açmış olduğumuz iki mezardan birine defnettik. Hacdan geri döndüğümüz zaman bu kişinin hanımına gidip adamın durumu hakkında sorduğumuzda: "Bu kişi tahıl satan biri idi. Her gün satacağı tahıldan ailesinin ihtiyacını kaldırır ve içine bir o kadar arpa samanı karıştırırdı. Kaldırdığını da (ailesiyle birlikte) yerdi" karşılığını verdi.

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

4929- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kıbleye (yani sütreye) yaklaşın" buyurmuştur.

Ebu Cafer (Mutayyen) bunu rivayet ettikten sonra şöyle dedi: "Kıbleye iyice yanaşın anlamındadır. Zira Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah sizden biri bir iş yaptığı zaman onu en güzel şekilde yapmasını sever" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Ya'la, Müsned 8/253 (4840) ve İbn Adiy, el-Kamil (2/449). 3 İsnadı sahihtir.

 

 

 

4930- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah sizden biri bir iş yaptığı zaman onu en güzel şekilde yapmasını sever" buyurmuştur.3

Ravi böyle demiştir ve sanırım hata etmiştir.

 

 

 

4931 - Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah sizden biri bir iş yaptığı zaman onu en güzel şekilde yapmasını sever" buyurmuştur.

 

Beyhaki der ki: Bu daha doğrudur ve isnadında Malik'in yeri yoktur. En doğrusunu Allah bilir. Ebu'l-Ezher bunu Bişr b. es-Seri kanalıyla rivayet etmiştir.

 

Tahric: İçinde Mus'ab b. Sabit'in bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. Ebu Ya'la, Müsned 3497 (4386) ve İbn Adiy, el-Kamil (6/2359).

 

 

 

4932- Kutbe b. el-Ala b. el-Minhal el-Ganevi, babasından bildiriyor: Muhammed b. Suka bana: "Bizi faziletli bir adamın yanına götür" deyince, Asım b. Kuleyb el-Cermi'nin yanına gittim. Bize anlattıkları arasında şöyle bir şey de vardı: "Babam Kuleyb bana, babasıyla birlikte bir cenazeye katıldığını anlatarak şöyle dedi: "O zaman ben çocuk idim. Ancak aklım kesiyor ve olanları anlıyordum. Cenaze mezara getirildiğinde daha mezar bitmemişti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Lahdi güzel yapınız" buyurmaya başladı. Hatta insanlar bunun sünnet olduğunu sanmıştı.

 

Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara doğru bakıp: "Bunun ölüye bir yaran veya bir zararı olmaz. Ancak Yüce Allah bir iş yapıldığı zaman o işin en güzel şekilde yapılmasını sever" buyurdu.

 

İsnadı çok zayıftır ve mürsel bir hadistir.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

36.Şu’be: Cana Kıymanın ve Bir Cana Zarar Vermenin Haram Kılınması